KÜÇÜKÇEKMECE
156
157
KÜÇÜKÇEKMECE
baren büyükşehir ortalamalarının oldukça altında kalınıyor. Nitekim, toplam okul çağı nüfus içerisinde ortaokul mezunlarının oranı, büyükşehirde yüzde 11,1 iken Küçükbakkalköy'de yüzde 8,56 düzeyindedir. Ortaokul mezunu erkeklerin oranı (yüzde 10,18), büyükşehir ortalamasının (yüzde 12,5) 2,32 puan altındadır. Kadınlarda ise aynı oran yüzde 6,75 düzeyindedir. Küçükbakkalköy Mahallesi ile büyükşehir eğitim düzeyleri arasında lise, lise dengi ve yüksekokul mezunları göz ö-nüne alındığında kayda değer bir farklılaşma görülüyor. Büyükşehirde toplam okul çağı nüfusunun yüzde 9,8'i lise, yüzde 2,5'i lise dengi meslek okulu mezunu iken, aynı oranlar Küçükbakkalköy'de sırasıyla yüzde 3,99 ve yüzde 1,34'tür. Lise ve üstü eğitim kurumu mezunu kadın nüfusa bakıldığında büyükşehir ortalaması ile aradaki makasın giderek açıldığı görülüyor. Nitekim, büyükşehir genelinde okul çağı kadın nüfusun yüzde 9,3'ü lise mezunu i-ken, Küçükbakkalköy'de bu oran sadece yüzde 3,43 düzeyindedir.
Son olarak yüksekokul mezunu kadın nüfus açısından Küçükbakkalköy Mahallesi, büyükşehir ortalamasının (yüzde 3,9) yaklaşık 4,43 kat altında bir değere sahiptir. Küçükbakkalköy'de yüksekokul mezunu kadınlar, okul çağındaki toplam kadın nüfusunun ancak yüzde 0,88'ini oluşturmaktadır.
Eğitim düzeyinin göreli olarak düşük o-luşunun ve kadın ve erkekler arasında belirgin bir farklılaşma göstermesinin etkilerini mahalledeki aktif nüfusun metropoliten işgücüne katılma biçiminde de izlemek olanaklıdır.
Küçükbakkalköy Mahallesi'nde nüfusun temel iktisadi faaliyet kolları itibariyle dağılımı nüfusun ticaret ve satış işleri ile kişisel hizmet işleri gibi ön hazırlık gerektirmeyen faaliyet kollarında uzmanlaşmış bulunduğunu göstermektedir. Çalışanların yüzde 17,89'u bu alandadır ve bu oran yüzde 13,50 olan istanbul ortalamasının üzerindedir. İşsizlik oranı da (yüzde 9,99) büyükşehir ortalamasının yüzde 50 üzerindedir, imalat sanayii dışında kalan işkollarında çalışanların yoğunluğu -tarım dahil- büyükşehir ortalamasının oldukça al-
"
Küçükbakkal-köy'den bir görünüm.
Banu Kutun/ Obscura, 1994
tındadır. Bu sonuç, Küçükbakkalköy'deki eğitim yapısı ile son derece tutarlıdır.
Aktif nüfusun yüzde 46,46'sımn yer aldığı tarım dışı üretim faaliyetlerinde çalışanlar ve ulaştırma makinesi kullananlar kategorisindeki dağılım incelendiğinde kayda değer bir iç farklılaşma göze çarpmaktadır. Mahalledeki istihdamın yarıdan fazlasını oluşturan bu önemli kategorinin iç dağılım kalıbı incelendiğinde, 31 işkolunun sadece 9'unda istanbul genel ortalamasını kayda değer biçimde aşan yoğunluklara rastlanıyor. Bu işkolları arasında ince iş marangozluğu, sıhhi tesisatçılık, boyacılık, yapı kalfalığı ve inşaat işleri gibi iş alanlarının bulunması özellikle dikkat çe-• kicidir. Bu kategorilerin tümü inşaat işleri ile ilgili olup ön eğitim gerektirmeyen ve yaparak öğrenilen mesleklerdir. Bu işkollarındaki yoğunlaşma, büyükşehir ortalamasının yaklaşık 1,51 kat üzerindedir.
Küçükbakkalköy'deki istihdam yapısının bir diğer özelliği de şoförlük gibi minimum bir ön eğitim gerektiren işkolunda-ki yoğunlaşmadır. Bu işkolundaki yoğunlaşma, büyükşehir ortalamasının neredeyse iki kat üzerindedir. Tarım dışı üretim faaliyetlerinde çalışanların en fazla kümelendikleri işler sırasıyla, her çeşit şoförlük, inşaat işçiliği, terzilik, döşemecilik, makine montajcılığı, marangozluk, metal işçiliği, gıda ve içki sanayii işçiliği ve tesisatçılıktır. Bu bulgular birlikte ele alındığında, Küçükbakkalköy'de ekonomik açıdan aktif nüfus -eğitim düzeyinin göreli olarak düşük olması nedeniyle- yeterince yararlanamadığı iş pazarlarındaki kayıplarını, göreli olarak daha az ön eğitim ve beceri gerektiren iş pazarlarında ve küçük mal ve hizmet üreticiliği gibi adlandırabileceğimiz inşaat işleri ve şoförlük gibi alanlarda kapamaya çalışmaktadır. Ne var ki bu alanlar kadın işgücüne genellikle kapalı işkollarıdır. Bu nedenle kadınların sanayi istihdamına katılma oranının metropoliten ortalamanın çok altında oluşu hiç de şaşırtıcı değildir. Makine montajcılığı kategorisindeki yoğunlaşma da bu genel değerlendirme kapsamında ele alınabilir. Bu işkolundaki yoğunlaşmanın İstanbul'da Anadolu yakasında E-5 yolu üzerinde sıralanmış sermaye yoğun (dolayı-
sıyla becerili işgücü gerektirmeyen) çeşitli otomotiv ve montaj fabrikalarında çalışan işgücünden kaynaklandığı söylenebi-
MURAT GÜVENÇ
KÜÇÜKÇEKMECE
Küçükçekmece Gölü'nün güneydoğu kıyısında yer alan semt. Günümüzde, bu kıyı kesimini içine alan Fatih Mahallesi'ni i-çerir. Batı ve kuzeyde göl, kuzeydoğuda Kanarya Mahallesi, doğuda Yeni Mahalle, güneydoğuda Bakırköy İlçesi'nin Zümrüt-yuva Mahallesi (Basınköy), güneyde Marmara Denizi, güneybatıda da Avcılar İlçesi'nin Gümüşpala Mahallesi'yle çevrilidir. Belediyesi eskiden kurulmuş olan Küçükçekmece, göl çevresindeki yerleşmelerin gelişmesi dikkate alınarak 1987'de yapılan yönetsel düzenleme sırasında Bakırköy'den ayrılan ilçeye adını vermiştir.
Adının kaynağı oldukça tartışmalıdır. Genel olarak kenarında kurulduğu gölle ilgili olduğu kabul edilir. "Çekmece" olarak anılan iki gölün boyutlarıyla adları uygunluk göstermez (bak. Küçükçekmece Gölü). Büyükçekmece Gölü'nden daha büyük olduğu halde tam tersi bir ad taşımasının genel kabul gören açıklaması, gölün deniz bağlantısını sağlayan geçit üzerindeki köprünün küçüklüğüdür. Osmanlı döneminde yazılmış birçok Batılı kaynakta bu köprü, "küçük köprü" anlamında "Ponte Piccolo" adıyla geçer. İki göle de verilmiş olan "çekmece" adının, balık tutmak için denize açılan geçitlerde kurulan ve yukarı çekilerek açılan kafesli setlerden geldiği kabul edilir.
Bugünkü Küçükçekmece'nin bulunduğu yerde ya da yakınında kurulmuş olan en eski yerleşmenin Bathonea olduğu sanılır. Ama Bizantion'a bağlı bir "phyle" (mahalle) olan Bathonea'nın yeri kesin olarak saptanamamıştır. Küçükçekmece'nin yüksek kesimlerinde, bazı kaynaklarda Re-gium olarak geçen Region adlı bir bölge vardı. Region'a ilişkin en eski bilgilere MÖ 2. yy'a ait kaynaklarda rastlanmaktadır. Roma İmparatorluğu'nun en önemli yollarından biri olan ve Bizantion'u Avrupa'ya bağlayan Via Egnatia, Region'dan geçerdi. 6. yy'da önündeki denizde gemilerin demirlediği bilinen Region, bu yüzyılın ortalarındaki şiddetli depremde büyük ölçüde yıkıldı. Region'daki Stratonikos ve Kallinikos kiliselerinin bu deprem sonucunda yerle bir olduğu bilinir. Region, ikinci yıkımı 9. yy'm başlarında yaşadı. Konstan-tinopolis surları önüne kadar ilerleyen Bulgarlar Region'u yakıp yıktılar. Buradaki ahşap köprü, imparator I. lustihianos tarafından kısmen taş olarak yaptırılmıştı. Bu köprünün tümüyle kagir olarak yapılması 9- yy'a rastlar. Bu köprü, L Basile-ios (hd 867-886) tarafından yaptırılmıştır. Region'da varlığı bilinen önemli yapılardan biri de Bizans sarayıdır. Seferden dönen imparatorlar ve önemli konuklar Region'da karşılanarak, bu sarayda dinlenirlerdi. Bazı kaynaklara göre 5. yy'da yaptırılan bu saray, Konstantinopolis'i kuşatan Araplar tarafından karargâh olarak kulla-
Küçükçekmece'nin bir sayfiye yeri özelliğini yitirmeden önceki hali. Ergun Çağatay, 1978/Cumhuriyet Gazetesi Arşivi
midi. Region 1204'te Latin İmparatorluğu' nün sınırları içinde kaldı. Daha sonra tüm Trakya ve Region, Bulgar istilasına uğradı.
15. yy'm ikinci çeyreği Türklerin Trak-ya'daki etkinliklerinin çoğalmaya başladığı bir dönemdir. Bu dönemde Region'dan geçen gezginler, köprünün harap durumda bulunduğunu, buradaki Rum köyünün Türkler tarafından tahrip edilmiş olduğunu belirtirler. Region, Nisan 1453'te Rumeli Beylerbeyi Karaca Bey tarafından ele geçirildi. 1453'ten önce boşaldığı sanılan Region, 1455'te kışı geçirmek için Edirne'den İstanbul'a gelen II. Mehmed'in (Fatih) emriyle imar edildi. Köprü onarıldı, bataklık alandaki yol yeniden yapıldı, han ve kervansaray inşa edildi. Böylece önemli bir konaklama noktası haline gelen Region, İstanbul'un Rumeli'ye açılan kapısıydı, istanbul'a giriş ve çıkışlar köprü üstünde kurulmuş olan bostancı karakolunda denetlenirdi. Buradaki kolcular İstanbul'a girmesini uygun görmedikleri yolcuları geri çevirebilirlerdi.
Çevresi tarıma elverişli alanlar ve ormanlarla kaplı olan bu eski Rum köyüne Türkler de yerleşti. 16. yy'da Çekmece-i Sa-gir, daha sonra da Küçükçekmece olarak anılan bu eski köy gelişerek kasaba haline geldi. Bu gelişme yerleşimin göl kıyısına doğru inmesi biçiminde gerçekleşmiş, yüksekte kalan eski yapıların kalıntıları yeni binalarda yapıtaşı olarak kullanılmış; eski ve yeni yerleşimler arasındaki yamaç, zaman içinde mezarlığa dönüşmüştür. 1517'de fethedilen Mısır'dan gelen ve I. Süleyman'a (Kanuni) (hd 1520-1566) baş-defterdarlık yapan Abdüsselâm Bey, Kü-çükçekmece'de medrese, zaviye, imaret yaptırmıştır. Küçükçekmece yakınlarında padişahlara ait kasır ve av köşkleri, elçilik heyetlerinin konakladıkları bir de kervansaray vardı.
Bir geçiş ve konaklama merkezi olması nedeniyle Küçükçekmece'de birçok dükkân açılmıştı. Bunlar daha çok saraç, demirci ya da nalbant ve yiyecek satılan dükkânlardı. Pek çok han ve ahır bulunan Kü-çükçekmece'deki yiyecek dükkânlarında balık ve et pişirilerek satılırdı. Halkının yarısını oluşturan Rumlar, 17. yy'm sonlarında Rumca "küçük köy" anlamında "Mik-ro Horio" derlerdi. Aynı döneme ait bazı kaynaklara göre 12 gözlü olarak tanımlanan Küçükçekmece Köprüsü'nün uzunluğu da yaklaşık 200 m idi. Oysa 19. yy'a ait bazı kaynaklarda bu köprünün tek gözlü olduğu belirtilir. 19. yy'm ortalarında halkının çoğunluğu Türklerden oluşan Küçükçekmece Kasabası'ndaki 80 kadar evde yaklaşık 300 kişi yaşamaktaydı. Bu sıralarda veba salgınına uğrayan kasaba neredeyse tümüyle boşalmış olup 1847'de yalnızca 3 Türk ve 4 Rum hanesi kalmıştı. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Rusların Küçükçekmece Kasabası'nı yaktığı söylenir. Daha sonra yine meskûn hale gelen Küçükçekmece Kasabası, 1894 depreminde büyük ölçüde zarara uğradı. Bunların yanısıra ticari mal ve yolcu taşımacılığının 19. yy'm sonlarından itibaren denizyoluna kayması da kervan yolunun ö-nemini yitirmesi ve Küçükçekmece'nin sö-nükleşmesine yol açtı. Göl kenarında kurulu olması nedeniyle sıtma da Küçükçekmece'ye çok zarar verdi.
20. yy'm başlarında Rumların azınlıkta olduğu bir kasaba olan Küçükçekmece'ye Balkan Savaşı'ndan sonra Bulgaristan'dan gelen Müslüman göçmenler yerleşti. 1924' te evlerinden ayrılmak zorunda kalan Rumların evlerine Yunanistan'dan gelen göç-menler yerleştirildi. Küçükçekmece'ye 1935' te yine Yunanistan'dan, 1954'te de Yugoslavya ve Bulgaristan'dan göçmen geldi. 1928'de kıyıya yerleşerek gölde havyar ü-
retimine girişen bir Kazak topluluğu daha sonra buradan ayrıldı.
Küçükçekmece Kasabası 19. yy'da Ça-talca'ya(->) bağlı bir köy statüsündeydi. 1908'de aynı statüde Bakırköy'e(->) (Mak-riköy) bağlanan Küçükçekmece, Cumhu-riyet'in ilk döneminde de bu konumunu korudu. 1935'te 707 olan nüfusu 194l'de 780'e çıktı. Oysa 1878 tarihli vilayet salnamesinde buranın erkek nüfusu 1.824 olarak gösterilmektedir. 194l'de köy kanununa göre yönetilen Küçükçekmece' de köy konağı, okul, karakol, gümrük, mezbaha, cami, samanlıklar, ahırlar, 8 resmi bina, 43 dükkân ve 105 ev vardı. Eskiden tek hat olan demiryolunun 1951'de çift hatlı olarak yapılmasıyla banliyö treninden düzenli biçimde yararlanması, sonraki yıllarda hemen kenarından geçen Londra Asfaltı adlı karayolunun tamamlanması, Küçükçekmece'nin. gelişmesinde önemli roller oynadı.
1950-1955 arasında nüfusu üç kata yakın artan Küçükçekmece'de belediye örgütünün kuruluşu 1956'ya rastlar. Daha sonra gelişimim büyük bir hızla sürdüren Küçükçekmece'nin nüfusu 1970'te 43.385'e ve 1980'de de 81.503'e ulaştı. Ancak bu nüfus yalnızca istasyon çevresindeki eski kasabanın değil, günümüzde her yöne genişleyerek büyüyen geniş anlamda Küçükçekmece'nin nüfusudur. 1990 sayımı sonuçlarına göre eski Küçükçekmece Ka-sabası'mn çekirdeği niteliğindeki istasyon çevresinde yer alan Fatih Mahallesi'nin nüfusu ise 12.494'tür. Cennet (26.054), Cumhuriyet (26.467), Kanarya (33.990) ve Yeni (13.459) mahalleleriyle birlikte ele alındığında Küçükçekmece'nin nüfusu 1990' da 112.264'tü.
Eskiden İstanbulluların sayfiye ve gezi yerlerinden biri olan Küçükçekmece, kebapçı dükkânları ve kasaplarıyla ünlüy-
KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ
158
159
KÜÇÜKÇEKMECE İLÇESİ
...Şehrin varoşlarında biçimi yuvarlak olduğu için Strongylon denilen bir kale vardır. Buradan itibaren Rhegion'a kadar uzanan yol büyük kısmı düz olmayan bir araziyi aşmaktadır. Bu yüzden de yağmur yağdığında arazi batak oluyor ve yolcuların burayı aşmasını büyük ölçüde engelliyordu. Fakat şimdi imparator bu yolu her biri bir araba genişliği ölçüsünde taş blokları ile kapatarak onu daha kullanışlı ve daha rahat yapmıştır. Bu yol Rhegion'a kadar uzanmakta ve genişliği aksi yönlerde giden iki arabanın rahatça geçişine imkân vermektedir. Döşeme taşlan bilhassa iri seçilmiş olup âdeta değirmen taşlarını andırırlar. Dolayısıyla her biri geniş bir toprak parçasını örter ve yerden hayli yükselir. Bunlar itina ile işlenmiş olduklarından düz ve eşit bir satıh meydana getirirler, o kadar ki aralan sanki birbirine bitişmiş değil kaynamış gibidir.
Rhegion denilen bu yerin hemen yanında çevredeki yüksek araziden cılız derelerin içine aktığı bir gölün varlığı büyük bir talih eseridir. Bu göl denize doğru o surette uzanır ki, onunla deniz arasında kalan ince bir toprak parçası üzerinde müşterek bir kıyıları vardır. Deniz ve göl, rüzgâr estiğinde karşılıklı olarak dalgalarını bu kıyı şeridi üzerinde çarpıştırırlar. Böylece her ikisi de devamlı bu müşterek kıyı şeridine hücum ederler. Birbirlerine çok yaklaştıklarında sanki sınırlarını biliyorlarmış gibi sularını geri çekerler. Birbirlerine karıştıkları bu yerde aralarında bir kanal vardır. Fakat bu kanalın içindeki suyun hangisininki olduğu anlaşılmaz. Çünkü ne deniz tamamen göle geçer, ne de göl suyunu tamamı ile denize akıtır. (...) Yalnız küçük bir yerde derinlik çok fazladır. Burada o kadar dar bir toprak parçası vardır ki buna Myrmex (karınca) denilmiştir. Denizi ve gölü birleştiren bu boğazdan evvelce söylediğimiz gibi eski çağlarda ağaçtan bir köprü sayesinde geçiliyordu. Köprü ağaçlarının çürümesi ile sık sık bozulduğundan buradan geçiş büyük ölçüde tehlikeli oluyordu. Fakat şimdi imparator İustinianos taşlardan kurulmuş geniş bir kemer üstüne köprüyü oturtmak suretiyle buradan geçişin tehlikesini ortadan kaldırmıştır...
S. Eyice, "Tarihde Küçükçekmece", GDAAD, S. 6-7 (1978), 61-62
PROKOPIOS'TAN
VE KÜÇÜKÇE
dü. O zamanlar belediye sınırları dışında bulunması nedeniyle buradaki kasap dükkânlarında satılan etler kente göre daha ucuzdu. Her mevsim özellikle hafta sonlarında, çoluk çocuk Küçükçekmece'ye genellikle banliyö treniyle gelenler, kebapçılarda daha çok odun ateşinde pişirilen etlerden yer, evlerine dönerken de kasap dükkânlarından alışveriş ederlerdi. Giderek bu özelliğini yitiren Küçükçekmece günümüzde D-100 Karayolu'nun kenarında aynı adlı bir ilçenin merkezi olan yoğun bir yerleşim alanıdır. Bibi. S. Eyice, "Tarihde Küçükçekmece", GDAAD, S. 6-7 (1978), 57-87; "Küçükçekmece", 1KSA, IV, 2083-2084.
ATİLLÂ AKSEL
KÜÇÜKÇEKMECE KMECE GÖLÜ
KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ
İstanbul'un 15 km kadar batısında yer alan göl.
Küçükçekmece Gölü'nün yüzölçümü 16 km2, kuzey-güney doğrultusundaki u-zunluğu 10 km, en geniş yeri yaklaşık 6 km'dir. Fazla olmayan derinliği güney kıyı yakınlarında 20 m'ye ulaşır.
Marmara Denizi'nin bir kapalı havza olduğu dönemde Büyükçekmece ve Küçükçekmece göllerinin bulunduğu alanda oldukça derin kazılmış akarsu vadileri vardı. Son jeolojik dönemdeki buzullaşma sona erince denizlerin düzeyi yükseldi ve Çanakkale Boğazı'nı yaran Akdeniz sulan Marmara çukurluğunu doldurdu. Bu deniz is-
Küçükçekrnece Gölü ve çevresi, 1980. Bora Döner/ Cumhuriyet Gazet&si Arşivi
tilası ya da basması sonucunda eski vadi ağızları boğularak "ria'lar ortaya çıktı. Göl dibinde eski dere vadilerine ait olukların günümüzde bile izlenebilmesi, bu küçük girintilerin deniz basması sonucunda oluştuğunu gösterir.
Küçükçekmece Gölü'nün kara içine doğru en çok sokulduğu yer, kuzeydeki Sazlıdere Vadisi'nin ağzıdır. Gölün Sazlı-dere ağzına doğru sokulan kuzey kesiminde belirgin bir girinti dikkati çeker. Bir koy biçiminde kuzeye doğru uzanan bu girinti ağzının doğusunda Kurt Burnu, batısında da Köşk Burnu yer alır. Sazlıdere' nin eski vadisi daha sonra göl tabanında güneye doğru derinliği 14 m'ye ulaşan bir oluk biçiminde uzanır. Bu oluğun derinliği daha güneyde 20 m'yi bulur. İşte eski bir vadi kalıntısı olan bu çukurluk, gölün en derin yeridir.
Koyun önü zaman içinde kıyı kordo-nuyla kapanarak lagüne dönüşmüştür. Kıyı kordonu batıdaki Soğuksu Burnu'ndan doğuya doğru gelişmiştir. Lodos dalgaları Ambarlı kıyısına verev olarak çarpıp kırılarak doğuya doğru ilerleyen bir kıyı a-kıntısı oluşmasına yol açar. Kıyı kordonunun oluşum süreci bu akıntının eskiden Ambarlı kıyısında çok bol bulunan kumları Soğuksu Burnu'na sürüklemesiyle başladı. Daha sonra burada biriken kum yığınları hem akıntı, hem de lodos dalgalarının etkisiyle doğuya doğru ilerleyerek eski koyun önünü tıkayan kıyı kordonunu onaya çıkardı.
Lagünü denizden ayıran kıyı kordonunun sona erdiği doğuda derinliği ancak 1,5 m olan bir geçit vardır. Denizle göl a-rasındaki bağlantıyı yakın zamana kadar bu geçit sağlardı. Bu nedenle de göl suları az tuzluydu. Son yıllarda kıyı kordonunda yapılaşmanın artması, gölü besleyen akarsuların cılızlaşması nedeniyle bu geçit ender olarak bağlantı sağlamaktadır.
Küçükçekmece ve Büyükçekmece gölleri arasındaki en önemli fark, lagün oluşumunu sağlayan kıyı kordonunun bulunduğu yerlerdir. Kıyı kordonu Küçükçek-mece'de eski koyun ağız bölümündeyken, Büyükçekmece'de hemen hemen koyun orta kesimindedir. Bu nedenle, adında büyük sözcüğü bulunmasına karşın 12 km2' lik Büyükçekmece Gölü, eskiden Küçükçekmece Gölü'nden daha az bir alanı kaplardı. Ancak istanbul kentinin su gereksinmesinin bir bölümünü karşılamak amacıyla önünde baraj kurulan Büyükçekmece Gölü'nün günümüzdeki yüzölçümü 43 km2'ye ulaşmıştır.
Küçükçekmece Gölü'nü, Çatalca Yarı-madası'nın iç kesimlerinden kaynaklanan üç küçük akarsu besler. Bunlar Nakkaşde-re, Sazlıdere ve Eşkinoz Deresi'dir. Göl, bu dere ağızlarının binlerce yıl önce deniz basmasına uğraması sonucunda oluşmuştur.
Çeşitli tarihsel kaynaklara göre eskiden Küçükçekmece Gölü balık açısından çok zengindi. Lagün ağzı yakınında kurulan dalyanda çok miktarda balık avlanırdı. Ancak özellikle 1970'lerden sonra çevredeki alanların konutlarla dolmaya başlaması so-
nucunda evsel atıkların göle karışması, derelerin cılızlaşması, denizle ilişkisinin kesilmesi gibi nedenlerle göldeki balık yaşamı büyük ölçüde zarar gördü. 1990'da yaşanan kuraklıktan sonra İstanbul'un su sorununun çözüm yollarından biri olarak Küçükçekmece Gölü sularıyla Büyükçekmece Barajı'nın desteklenmesi planlandı. 28 Mart 1991'de bu iki göl arasında su aktarmasını sağlayacak isale hattının temeli atıldı. Ama göl sularındaki aşırı kirlenme nedeniyle 1992 sonlarında bitirilen bu isale hattı bugüne değin kullanılmadı.
Küçükçekmece Gölü günümüzde Avcılar ve Küçükçekmece ilçelerini birbirinden ayırır. Doğu kıyısında 1962'de kurulan Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi yer alır. Çeşitli site ve konut alanları gölü kuşatmış durumdadır. Kapıkule ve Eskiköy sınır kapılarına bağlanan demiryolu hattı Küçükçekmece Gölü'nün doğu ve kuzey kıyılarım izler. Eskiden E-5 olarak adlandırılan D-100 Karayolu güneydeki kıyı kordonundan, E-80 de denen O-3 Otoyolu da gölün kuzeyinden geçer.
İSTANBUL
KÜÇÜKÇEKMECE İLÇESİ
İlin batı yansında, Marmara Denizi'nin kuzey kıyısına kadar uzanır.
Küçükçekmece İlçesi kuzey ve kuzeydoğuda Gaziosmanpaşa(->), doğuda Bağ-cılar(->) ilçeleri; güneyde Bakırköy İlçe-si(-»), Marmara Denizi ve Avcılar llçesi(->); güneybatıda yine Avcılar İlçesi ve batıda ise Büyükçekmece İlçesi'ne(->) komşudur. 1992'de yapılan yönetsel değişiklikle Av-cılar'ın ilçe olarak ayrılmasından önce Küçükçekmece İlçesi'nin yüzölçümü 152 km2' ydi. Küçükçekmece Gölü, Avcılar ve Küçükçekmece ilçelerini birbirinden ayırır.
Çatalca Yarıniadası'mn güneydoğu kesiminde yer alan ilçe toprakları alçak dalgalı düzlüklerden oluşur. Sularını yarımadanın orta kesimlerinden toplayan Sazlıdere ve Nakkaşdere, Küçükçekmece Gölü' ne dökülür. Gölü Marmara Denizi'nden a-yıran kıyı kordonunun doğu bölümü ilçe sınırlan içindedir. İlçe toprakları bu bölümdeki dar bir kıyı şeridinde Marmara Denizi'ne komşudur.
Kırsal nüfusu da olan Küçükçekmece İlçesi 21 mahalleden oluşur. Bunlar Altın-şehir, Beşyol, Cennet, Cumhuriyet, Fatih, Fevzi Çakmak, Gültepe, Halkalı Merkez, Halkalı İstasyon, İkitelli Atatürk, İkitelli Ziya Gökalp, İnönü, Kanarya, Kartaltepe, Kemal Paşa, Mehmet Akif, Söğütlüçeşme, Sultan Murat, Tevfik Bey, Yeni ve Yeşilova mahalleleridir.
Türkiye'nin bilinen en eski yerleşim yerlerinden biri olan Yarımburgaz Mağara-sı(-0, Küçükçekmece İlçesi'nin sınırları i-çindedir. Mağaranın değişik kesimlerinde yapılan kazılarda alt paleolitik çağdan Bizans dönemine kadar çeşitli zamanlarda iskân edilmiş olduğuna ilişkin birçok buluntuya rastlanmıştır. Yarımburgaz Mağarası duvarlarında bulunan gemi resimleri, çok eskiden burada yaşayanların denizcilikle uğraştıkları savının ileri sürülmesine neden olmuştur. Buna göre, eskiden fırtı-
nalı havalarda teknelerin sığınmasına elverişli olan Küçükçekmece Gölü'ne giren tekneler, Yarımburgaz Mağarası'nın yakınına kadar sokularak yüklerim buraya boşaltırlardı. Daha sonraları gölü denize bağlayan gediğin darlaşması ve mağaraya doğru sokulan dere ağzının dolmasıyla bu suyolunun önemini yitirdiği sanılmaktadır.
İlçedeki eski yerleşim yerlerinden biri de bugünkü ilçe merkezinin çekirdeği olan Region'dur. MS 4. yy'ın ilk yarısında İmparator Constantinus tarafından inşa ettirildiği söylenen Via Egnatia adlı iri taşlardan yapılmış yol Region'dan geçerdi. Konstantinopolis'i Avrupa'ya bağlaması nedeniyle bu Roma yolu büyük önem taşıyordu. Bu yol üzerine önemli bir konaklama noktası olan Region'da bir Bizans sarayı vardı. Region'un hemen yanı başında sona eren ormanlar eskiden beri gözde bir av alanıydı.
Osmanlılar, Konstantinopolis'in fethinden önce Region'u ele geçirdiler. Küçükçekmece Gölü ve çevresindeki ormanlar Osmanlı döneminde de gözde av alanlarıydı. Konaklama merkezi olarak da önemini koruyan bu yerleşim merkezine Türkler Küçükçekmece adını verdiler. Osmanlı padişahları, paşaları ve beyleri Küçük-çekmece'de köprüler, kervansaraylar, köşkler, camiler ve medreseler yaptırdılar, çiftlikler kurdular.
Tarihsel kayıtlara göre Küçükçekmece kıyısında bazı gemiler yük indirmek ve konaklamak için demirlerlerdi. Kıyı yakınlarında ise zaman zaman padişahların dinlendiği Barutçubaşı Köşkü vardı.
III. Selim, kuzeydeki Resneli Osman Bey Çiftliği'yle güneydeki Yarımburgaz Mağarası arasından yer alan Azadlı ya da Büyükazadlı'da bir baruthane inşa ettirmişti. Yapımı 1796'da tamamlanan baruthanenin su ihtiyacı, Samlar Köyü yakınında inşa edilen bentten gelen kanalla sağlanıyordu. Önceleri mavnalarla, göl yoluyla yapılan hammadde taşımacılığı, sığlaşmanın artmasından sonra develerle yapılmıştır. Baruthane, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Rus orduları tarafından tahrip edilmiştir. 19. yy'ın ikinci yarısında bu yörede yeni bir sanayi tesisi kurma girişiminde bulunulduğu görülüyor. Bu Fransız sermayeli kibrit fabrikası 20. yy'ın ilk yılına değin üretimini sürdürmüştür. Bugünkü ilçe sınırları içinde, eskiden kurulmuş olan önemli kurumlardan biri de Halkalı Ziraat Mektebi'dir(->).
19. yy'ın sonunda bugünkü ilçe sınırları içindeki en önemli yerleşme merkezi, 1878 salnamesinde "Çekmece-i Sagir" a-dıyla geçen Küçükçekmece Köyü'ydü. O sırada Çatalca Kazası'na bağlı olan bu yöre 1908'de Makriköy (Bakırköy) Kazası' nın sınırları içine katıldı. Sirkeci-Halkalı banliyö hattının son bölümünün buradan geçmesi, daha sonra "Londra Asfaltı" denen önemli karayolunun yapımı, Küçükçekmece yöresindeki eski çiftlik arazilerinin yatırım aracı olarak değer kazanmasına yol açtı.
1935'te ilçenin bugünkü sınırları içindeki başlıca yerleşme merkezleri Küçük-
çekmece, Safra ve Halkalı köyleriydi. 1954' te Bulgaristan ve Yugoslavya'dan göçenlerden bir bölümünün bu yöreye yerleşmesiyle nüfusta belirgin bir gelişme gözlendi. İstanbul metropoliten kent alanının oluşmaya başladığı bu dönemde Küçükçekmece Gölü kenarındaki eski çiftlikler parsellenerek arsa olarak satılmaya başladı. Belediye sınırları dışında yer alan bu araziler üzerinde alabildiğine düzensiz bir yapılaşma oluştu. Bu arazilerde sanayi tesisi kurulması da teşvik edildi. Daha sonra kooperatifler yörede birçok site kurdu. İlçe sınırları içindeki yerleşim yerlerinde nüfus 1965'ten 1970'e değin yüzde 100'e varan artışlar göstermiş, 1970-1980 arasında da bu artış sürmüştür (bak. Tablo I). Küçükçekmece İlçesi'nin 1985'te kentsel nüfusu 336.640, kırsal nüfusu 2.138 olup, toplam nüfusu 338.778'dir. 1990 verilerine göre bu rakamlar sırasıyla 469.431, 9.988 ve 479.419 olup, toplam nüfustaki yıllık artış hızı yüzde 8 düzeyinde gerçekleşmiştir.
İlçe sınırlan içinde yeni mahallelerin kuruluşu ve bu bölgenin anakent belediyesi sınırları içine alınması nedeniyle 1980 sonrasında kentsel yerleşimlerin nüfuslarını ayrı ayrı inceleyebilmek güçleş-miştir. 1980'den sonra TEM Otoyolu'nun açılması, eskiden E-5 olarak adlandırılan D-100 (Londra Asfaltı) ile TEM Otoyolu' nü birbirine bağlayan yolun yapılması, bu yolun kenarına birçok sanayi tesisinin yerleşmesi, yöredeki nüfusun olağanüstü bir hızla artmasına yol açtı. Sanayi tesislerinin çevresindeki yerleşmeler, büyük bölümü düzensiz bir görünüm sergileyen konutlarla doldu. Gelişimin önemli nedenlerinden biri de îkitelli'de(-*) 765 hektar alan üzerinde yapımı süren İkitelli Organize Küçük Sanayi Bölgesi'nin ve bunun batısında Halkalı Konutları'mn kurulmasıdır. 1985'te nüfusu 300.000'i aşan Küçükçekmece ve çevresindeki mahallelerle Kayabaşı ve Samlar Köyü, 1987'deki yönetsel düzenleme sonucunda Bakırköy' den ayrılarak ilçe yapıldı. 1990'da nüfusu 500.000'e yaklaşan Küçükçekmece İlçe-si'nden, bir sanayi ve üniversite kampusu olarak gelişen Avcılar bölümü, 1992'de ilçe yapılarak ayrıldı* Bu ayrılma sonucun-
Dostları ilə paylaş: |