Sayın ……………..
Bildiğiniz üzere Türkiye aktif tektonik kuşak üzerinde yer almakta olup, her an büyük bir depremle karşılaşma riski yüksektir. Bu durum göz önüne alınarak ülkemizdeki bina deprem yönetmeliklerinin günümüz mühendislik, bilim ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde yenilenmesi ve geliştirilmesi bizler tarafından da desteklenmektedir. Bu kapsamda 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren bina deprem yönetmeliği oldukça önemlidir. Ancak söz konusu yönetmeliğin tek bir mesleğe haiz akademisyenler tarafından hazırlanması, hazırlık süreçlerinde farklı meslek disiplinlerinin görüş ve değerlendirmelerinin dikkate alınmaması, meslek disiplinleri tarafından üretilen mesleki hizmetlerde bugüne kadar gelen uygulama pratiği ile açık yargı kararları görmezden gelinerek yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinde önemli sorun ve eksiklik ve yanlışlıklar içermektedir.
Bunlarının bazılarını kısaca belirtmek gerekirse;
-
Söz konusu yönetmelik, Amerikan İnşaat Mühendisleri Odasının bir kılavuzundan American Society of Civil Engineers (Amerika İnşaat Mühendisleri Odası)’nın Minimum Design Loads And Assocıated Criteria For Buildings And Other Structures (7-16)” kaynak belirtilmeden, aslına da sadık kalınmayıp belirli bir meslek grubunun şoven anlayışı içinde çeviri yapılmak suretiyle hazırlanmıştır. Oysa Bakanlar Kurulunun 2012 yılında yayınlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı 2023 (UDSEP2012- 2023) deprem yönetmeliğinin AB yapı kodları baz alınarak hazırlanacağı belirtilmektedir. AFAD Başkanlığı bu temel ilkeden uzaklaşmış, ABD de dahi bir çok eyalette uygulanmayan ve tavsiye niteliğindeki bir kılavuz, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği adı altında hazırlanarak sunulmuştur.
-
Yönetmeliğin 1.3 alt maddesinde “ Özel Konularda Tasarım Gözetimi ve Kontrolü” süreçlerine ilişkin “tanım ve kapsamı” içermektedir. Ülkemizde binaların planlanması, tasarımı, üretimi, izlenmesi ve kontrol süreçleri 3194 sayılı İmar Kanun’un 28. maddesi ile bu Kanun’a dayanılarak çıkarılan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 57, 58, 59, 60, 61 ve devam eden maddeleri ile bina ve bina türü yapıların denetimi ile denetimde görev alacak mühendis veya teknik elemanların niteliklerinin tanımlandığı 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkındaki Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde ayrıntılı bir şekilde belirtilmektedir. Ayrıca Bina ve bina türü yapıların planlanması ve tasarımı süreçlerinin düzenlenmesinde göz önüne alınması gereken çok sayıda TSE standardı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çıkarılan düzenleme bulunmaktadır. Söz konusu düzenleme ile imar ve yapı denetimi kanunları ve uygulama yönetmelikleri göz önüne alınmaksızın hazırlanmış olup, hukuken henüz düzenlemesi yapılmamış “usul ve esaslara” atıf yapılarak TBMM ile diğer kurumların kararlar alma süreçleri yok sayılmıştır. İradelerine ipotek konulmuştur. Yine yukarıda ifada edilen Amerika İnşaat Mühendisleri odası kılavuzunda sahaya özel tasarım bölümünde herhangi bir mesleğe atıf bulunmamasına rağmen, bu yönetmelikte inşaat mühendisi tarafından hazırlanacağına ilişkin bir düzenleme yer almaktadır. Bu durum yanlış olduğu gibi, tek başına inşaat mühendisi tarafından hazırlanması da olanaklı değildir.
-
Bu güne kadar hazırlanan 11 adet deprem yönetmeliği, farklı meslek disiplinlerinin katılımı ile oluşturulan komisyonlar vasıtasıyla hazırlanmıştır. Oysa bu yönetmelik düzenlemesinde bu husus göz ardı edilmiş, sadece inşaat mühendisi akademisyenlerinden oluşan bir komisyon vasıtasıyla hazırlanmıştır. Bu nedenle farklı meslek guruplarının önemli katkıları ve itirazları göz ardı edilmiştir.
-
Yönetmeliğin 16. Bölümünde yer alan bazı konulara ilişkin çok sayıda Danıştay kararı ve Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği bulunmasına rağmen, bu bölümün açık yargı kararları ile mühendislik bilim ve ilkelerine aykırı bazı düzenlemeler içermektedir.
Söz konusu bölümde çok sayıda itiraz olmakla birlikte bazılarına bakılacak olunursa;
-
Türkiye’de parsel büyüklükleri 300 m2 altında olan arsalarda tek sondaja dayalı zemin etütleri yeterli görülmektedir. Bugün ülkemizde parsellerin en az %50’ si 300 m2’nin altında olup, yönetmeliğe göre tek sondaja dayalı etüt yapılması durumunda oldukça niteliksiz mühendislik hizmetlerinin üretilmesine neden olunacaktır. Yine açık yargı kararlarına ve inşaat mühendislerinin sondaj tekniği dersi almamasına rağmen sondajların planlanması inşaat mühendislerinin gözetiminde yapılacağı şeklinde düzenlenmiştir.
-
Zeminlerde taşıma gücü değerleri sadece toprak zeminler dikkate alınarak düzenlenmiştir. Yönetmelikte kısmi güvenlik katsayısı kavramına geçilmiş, tasarım dayanımı güvenlik katsayısı 1.4 seviyesine düşürülmüştür. Bu yaklaşımda etkiler (yapıdan temele aktarılan gerilmeler) belirli bir oranda arttırılarak kıyaslama yapılmalıdır. Ancak etkilerin ne oranda arttırılacağı hususu yönetmelikte net değildir. Bu durumda uygulamacıların yanlış bir değerlendirme yapması ve bu nedenle düşük güvenlik sayısının kullanımı sonucunda olası bir deprem esnasında binaların zeminden kaynaklı hasarlar almasına neden olabilecektir
-
Türkiye’de bina ve bina türü yapıların % 60-70’ lik bölümü kaya türü zeminler üzerine oturmasına rağmen kayalarda taşıma ve oturma analizlerine ilişkin tek bir cümle bulunmamaktadır
-
Son günlerde başta İstanbul olmak üzere, çok sayıda kaya şev’inde meydana gelen yenilme nedeniyle yaşanan sorunlara için yönetmelikte önerilen yöntemlere göre tasarım yapılması mümkün değildir.
-
Zemin laboratuvarlarında deney programlarının yapılmasının sorumluluğu inşaat mühendislerine verilmektedir. Bu durum Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği ile çok sayıdaki Danıştay kararına açıkça aykırıdır.
-
Binanın yeniden değerlendirilmesi ile takviye ve güçlendirme yapılacak olan binalara ilişkin bölümünde maalesef zemin ve temel etütleri göz ardı edilmiştir. Bu durum şuan ülkemizdeki uygulamanın da gerisinde bir düzenleme olup, bu konuda TSE tarafından çevrilerek Türk Standartı olarak kabul edilen Eurocode 8 de açıkça aykırıdır.
-
11.01.2018 tarih ve 30652 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği Kapsamında Yapılacak Tasarım Gözetimi Ve Kontrolü Hizmetlerine Dair Tebliğ’le ise, yapılarda mühendislik hizmetlerinin yürütülmesi neredeyse imkansız hale getirilmiş, Anayasamıza göre en temel insan haklarından olan, yurttaşlarımızın barınma ihtiyaçlarını karşılaması olanaksız hale getirilmiştir. Yapılan bu düzenleme ile; 3194 sayılı imar kanunu ve 4708 sayılı yapı denetim kanunu yok sayılmış, kırsal ve kentsel dar gelirli yurttaşlarımızın barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla yapacakları yapılar için mühendislik hizmetini alması olanaksız hale getirilmiş, çok dar bazı çıkar guruplarına rant aktarma amacı taşıyan düzenlemeler yapılmıştır.
Sonuç olarak; 3194 sayılı imar kanunu ve 4708 sayılı yapı denetim kanunu yok sayan, kırsal ve kentsel dar gelirli yurttaşlarımızın barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla yapacakları yapılar için mühendislik hizmetini almasını olanaksız hale getiren, çok dar bazı çıkar guruplarına rant aktarma amacı taşıyan, farklı meslek disiplinlerin katkı ve katılımından uzak, mesleki şoven anlayışla düzenlenen, jeoloji mühendislerinin deprem ve zemin etüdleri konusunda bilgi birikimini görmezden gelerek açık yargı kararları ile idari düzenlemeleri yok sayan anlayışla düzenlen ve çok sayıda eksik ve/veya yanlış düzenlemeyi de içeren Türkiye Deprem Yönetmeliğinde tespit edilen eksikliklerin acilen giderilmesini, ülkemiz insanının, meslek ve meslektaşlarımızın yaşadığı mağduriyetin giderilmesini arz ederim.
Saygılarımla
Dostları ilə paylaş: |