Konya ticaret odasi suudi arabistan kralliğI Ülke raporu etüd-Araştırma Servisi



Yüklə 279,11 Kb.
səhifə3/4
tarix07.01.2019
ölçüsü279,11 Kb.
#91782
1   2   3   4

2.2.3. Hizmet Sektörü

2.2.3.1. İnşaat sektörü

Yüksek seyreden petrol fiyatlarından elde edilen gelirin etkisiyle, Suudi Arabistan’daki inşaat sektörü, 2003 yılında %8, 2004 yılında %9 oranında büyümüştür. Söz konusu büyüme, hızı yavaşlamış olmakla birlikte devam etmektedir.

İnşaat sektöründeki büyümenin itici gücünü, çok büyük ölçüde, Suudi Arabistan Hükümeti ve belediyelerince başlatılan geniş ölçekli altyapı projeleri oluşturmaktadır.

Kral Abdullah Ekonomi Şehri: Cidde'nin 150 kilometre kuzeyindeki, Kızıl Deniz kıyısındaki Rabigh şehrinde yapımına başlanacak ve Suudi Arabistan’da bugüne kadar gerçekleştirilen en büyük özel sektör yatırımı özelliğini taşıyacak olan ''Kral Abdullah Ekonomi Şehri'' (King Abdullah Economy City) projesi, 20 Aralık 2005’te kamuoyuna tanıtılmıştır. Suudi ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) firmalarının oluşturduğu ortak bir konsorsiyumun üstlendiği, 100 milyar SA Riyali (26.6 milyar ABD Doları) tutarındaki söz konusu projenin, 35 kilometrelik kıyı şeridindeki 55 milyon metrekarelik bir alanı kapsayacağı; 2.6 milyon metrekarelik, dünyada bugüne kadar inşa edilen en geniş deniz limanının yanı sıra; sanayi şehri, üniversite ve okulların yer aldığı eğitim alanı, finans adası, dinlenme alanları, oteller ve yerleşim alanları ile, Hac döneminde 500 binden fazla hacı adayına hizmet verebilecek bir havalimanı terminalinden oluşacağı açıklanmıştır.

İnşaat sektöründeki büyümeye paralel olarak artan çimento talebini karşılayabilmek üzere, çimentoya uygulanan gümrük vergisi, 2005 Mayıs ayında %20’den %5’e düşürülmüştür. 2006 Şubat ayında alınan bir kararla da, KİK üyesi ülkeler dışından ithal edilecek çimentoya uygulanan %5'lik gümrük vergisinin tamamen kaldırıldığı açıklanmıştır.


2.2.3.2. Bankacılık ve Sigortacılık

Ülkede para ve sermaye hareketleri dikkatli bir kontrole tabi tutulmaktadır. Bankacılık sistemi hızlı bir gelişme kaydetmektedir. Batılı ülkelerin büyük bankacılık kuruluşları ortaklıklar yoluyla Suudi Arabistan’da faaliyet göstermektedir. Bankacılık sektörü büyük ölçüde devletin veya devletle kendilerini özdeşleştiren kişilerin sahipliğindedir. Bankacılık sektöründe gerçek anlamda bir rekabetin olmadığı söylenebilir. Çok sayıda banka mevcuttur. Bankalardaki tasarruflar ve bankalarca verilen krediler fevkalade büyüktür. 2006 yılında toplam mevduat 591 milyar SAR (158 Milyar $) ve krediler de 497 milyar SAR’dır (133 Milyar $).

Suudi Arabistan’ın Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) üyeliği ile birlikte, yabancı sigorta şirketleri ve bankalara, Suudi Arabistan’da doğrudan kendi şubelerini açabilme imkanı getirilmiştir. Yerel bir ortakla “anonim şirket-joint stock company” şeklinde kurulan sigorta şirketleri veya bankalarda ise yabancı hisse payı maksimum %60 olabilecektir (bu oran daha önce %49 ile sınırlıydı).

2005 Kasım ayında, 10 yabancı bankaya Suudi Arabistan'da faaliyet gösterme ve şube açma izni verildiğini açıklanmıştır: BNP Paribas, J.P.Morgan, Deutsche Bank, National Bank of Kuwait, National Bank of Bahrain, Emirates Bank, Bank Muscat, Gulf International Bank, State Bank of India, National Bank of Pakistan.

Suudi Arabistan'da halihazırda faaliyet gösteren 11 Suudi bankasından 7'si yabancı ortaklı olup, sözkonusu bankalardan "Saudi-British Bank", "Saudi-Hollandi Bank", "Banque Saudi-Fransi", "Arab National Bank" ve "Saudi-American (SAMBA) Financial Group"taki yabancı sermaye payları halihazırda %31 ilâ %40 arasında değişmektedir. Yabancı ortaklı diğer iki banka konumundaki "Al Jazira Bank"ta İran, Pakistan ve Mısır'lı ortakların toplam payı %5.83; "Saudi Investment Bank"taki Amerikan ve Japon sermayesi ise %10 düzeyindedir. ("National Commercial Bank", "Riyadh Bank", "Al-Rajhi Corporation" ve "Al-Bilad" Bank ise %100 Suudi sermayeli bankalardır).

Bankacılık gibi mali sektörlerde yatırım yapmak isteyen yabancı şirketler, lisans başvurularını SA Merkez Bankası’na (Saudi Arabian Monetary Agency – SAMA) yapmalıdırlar.


2005 yılında, toplam sermayesi 660 milyon Dolar olan 13 yabancı sigorta şirketine (İngiltere, Almanya, İsviçre, Japon, Hindistan, Hollanda, ABD, Bahreyn, Lübnan, Ürdün ve Fransa merkezli) Suudi Arabistan’da faaliyet göstermeleri için gerekli lisanslar Suudi Arabistan Yatırımlar Genel İdaresi (SAGIA) tarafından verilmiştir. Halihazırda sigortacılık sektöründe pazar hacminin 1 milyar Dolar’ın üzerinde olduğu, ancak, yabacı işçiler için de sağlık sigortası zorunluluğunun tam olarak hayata geçmesiyle, bu hacmin 2009 yılına kadar 4 milyar Dolar’a ulaşacağı tahmin edilmektedir.

Suudi Arabistan’da büyük alışverişlere konu olan bir sermaye piyasası mevcuttur. 08 Mayıs 2007 günü toplam işlem gören firma sayısı 48, yapılan günlük alım-satım 12 milyar SAR’dır (3,2 Milyar $). Borsa endeksi 2005 Şubatından 2006 Şubatına neredeyse iki katına çıktıktan sonra aniden hızlı bir şekilde düşmeye başlamış ve bu düşüş halen de devam etmektedir. Borsa Endeksi 2007 haziran ayı başlarında 2006 Şubatındaki zirve seviyenin yaklaşık 1/3'ü kadardır. Piyasa reel ekonomideki gelişmelerle alakasız gelişmeler gösterebilmektedir. Yükselen petrol fiyatlarına bağlı olarak ekonominin canlandığı bir sırada borsadaki bu ani düşüş manüpilasyon ihtimalini akla getirmektedir.




2.2.3.3. Turizm

Suudi Arabistan’da turizm; hac, iş ve Körfez ülkeleri arasında gerçekleştirilen eğlence turizmi olarak üç şekilde ele alınmaktadır. Suudi Arabistan’ın her yıl hac amacıyla yaklaşık 1.4 milyon Müslüman ziyaret etmektedir. Hac ve Ramazan dönemi dışında ise bu ülkede faaliyet gösteren iş adamlarının ziyaretlerinde artış gözlenmektedir. İş turizmi de dini takvimden etkilenmektedir. Hac ve Ramazan ayı süresince iş ziyaretlerinde önemli derecede bir düşüş yaşanmaktadır. Bu sürelerde oteller % 50'ye varan indirimler uygulamaktadır. En sıcak aylar Haziran-Eylül arasında olup, bu sürelerde otel rezervasyonlarında düşüşler yaşanmaktadır. Bu iş ziyaretleri için gelenlerin ancak % 25'i Arap olmayan ülkelerden gelmektedir.

İç turizm ise yavaş yavaş ülkede önem kazanmaya başlamıştır. 1999 yılında yerel turizm harcamaları 1.3 milyar $ olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca 4.1 milyon Suudi vatandaşı her yıl yurtdışı gezileri için 28 milyar $ harcamaktadır. 2002 yılından beri Suudi aileleri batıda oluşan Arap karşıtı tavırlar nedeni ile tatillerini Suudi Arabistan'da geçirmeyi tercih etmektedirler. Bu beklenmedik yabancı ziyareti ve yerli turistlerdeki artış, 2003 yılında uluslararası zincirlerin 5 yıldızlı otellerin inşasını gerekli kılmıştır. Cidde'de, Abha, Bahah ve Taif'te çok ciddi yatırımlar yapılmaktadır. Cidde'nin kuzey batısında yer alan Dorat AlArous turizm bölgesi ise 8 km²’lik bir alanı kapsamaktadır.

1679 adet arkeolojik, 143 adet tarihî ve 184 adet İslamiyet dönemine ait mekana ev sahipliği yapan Suudi Arabistan’da, iç turizmin geliştirilmesi yönündeki çabalar bağlamında,  2020 yılına kadar sektörün 1.5 ila 2.3 milyon arasında Suudi’ye istihdam sağlaması hedeflenmektedir. Suudi Arabistan'ın turizm amaçlı olarak da ziyaret edilmesine olanak sağlayacak “turist vizesi" itasına yönelik hazırlıklarda ilerleme kaydedildiği ve gerekli protokollerin Suudi Arabistan İçişleri, Dışişleri ve Hac Bakanlıkları ile Suudi Arabistan Turizm Yüksek Komisyonu arasında imzalandığı; konuya ilişkin düzenlemelerin yakın zaman içinde tamamlanmasının öngörüldüğü Suudi Arabistan Turizm Yüksek Komisyonu Genel Sekreteri Prens Sultan Bin Salman tarafından 2006 başında açıklanmıştır.

Ülkeye gelen turist sayısı 2005 yılında 13.646.585 kişidir. Bu konuda bir resmi veri bulunmamakla birlikte Suudi Arabistanlıların yurt dışına çok fazla seyahat ettikleri bilinmektedir.
2.3. DIŞ TİCARET

2.3.1. Genel Durum

Suudi Arabistan dış ticareti, istatistiki veri bulunan 1961 yılından bu yana fazla vermektedir. 2000 yılından bu yana 550 Milyar ABD Doları civarında ticaret fazlası verilmiştir.

Son yıllarda hem ihracatta hem de ithalatta büyük artışlar olmakla birlikte ihracattaki artış oranları ithalattaki artış oranlarının iki katından fazladır. 2006 yılında 64.1 Milyar dolarlık ithalata karşılık 207.7 Milyar dolarlık ihracat yapılmıştır. 2007 yılında ise Suudi Arabistan’ın ihracatının 213,1 milyar dolar, ithalatının ise 82,7 milyar dolar olacağı tahmin edilmektedir.
TABLO 5 . Suudi Arabistan’ın Dış Ticareti (FOB, milyar dolar)





2003

2004

2005

2006

2007*

İhracat

93,2

125,9

174,6

207,7

213,1

İthalat

33,8

41,0

51,3

64,1

82,7

Hacim

127,0

166,9

225,9

271,8

295,8

Denge

59,4

84,9

123,3

143,6

130,4

Kaynak: The Economist Intelligence Unit, 15 Kasım 2007 * 2007 rakamları tahminidir.
2006 yılı sonu itibariyle 137 milyar $ petrol ihracatı ile de dünyanın en büyük petrol ihracatçısı konumundadır. Diğer ihraç maddeleri de petrol ve petrolden elde edilen kimyasal ürünlerden oluşmaktadır.

İhracatında en fazla rol oynayan ürün petrol olup, 1979-1981 yılları arasında meydana gelen petrol krizi ile birlikte ticaret fazlası hızlı bir biçimde yükselmiş ve 82.5 milyar $'a ulaşmıştır. Yakın zamanda petrol fiyatlarında meydana gelen artışlardan ülke olumlu etkilenmiş ve bundan faydalanılmıştır. Suudi Arabistan 1982, 1985 ve 1993-1994 yıllarında ise petrol fiyatlarının düşük seyretmesi sonucunda etkilenmiştir.

Suudi Arabistan OPEC içerisinde fiyat belirleyici konumundadır. Petrol fiyatları ise 1999 yılında 17 $/varil, 2000 yılında 28 $/varil, 2001 yılında 24.5 $/varil, 2004 yılında ise 38.5 $/ varil olmuştur. Suudi Arabistan'ın ihracatı da buna paralel bir gelişme göstermiştir. 1999 yılında petrol ihracatı 51 milyar $ iken 2000 yılında 77.6 milyar $ seviyelerine kadar yükselmiştir. Fiyatlardaki artış % 59'a tekabül ederken, üretimindeki artış sadece % 6.4 olmuştur. 2001 yılındaki global ekonomide meydana gelen olumsuzluklar Suudi Arabistan'a yaramış ve 2003 yılında toplam ihracatı 93 milyar $'a, 2004 yılında ise 105 milyar $'a kadar yükselmiştir. 2000 yılında petrol dışı ürünlerin ihracatı toplam ihracatta % 8.5 paya sahip iken, bu oran 2003 yılında % 12'ye kadar yükselmiştir. Petro-kimya ürünleri ise % 4.6 pay ile birinci sırada yer alırken, inşaat malzemeleri 2003 yılında 1.2 milyar $ değer ile ikinci sırada yer almaktadır.

1992 yılında ithal harcamaları 30 milyar $ ile üst seviyelere çıkmıştır. Bu ithalatta devlet için gerçekleştirilen projeler ve özel tüketim projeleri bulunmaktadır. Daha sonraki yıllarda ithalatta istikrarlı bir artış ivmesi kazanılmış olup, 2005 yılında 51 milyar $, 2006 64 milyar $ olmuştur. 2007 yılında ise Suudi Arabistan’ın 39.5 milyar $ ithalat gerçekleştirilmiştir. Temel ithal ürünleri makine parçaları, gıda maddeleri, içecek ve sigaradır.

İthalatta ve ihracatta belirli bir ülke veya ülke grubuna yoğunlaşma söz konusu değildir. ABD, ülke bazında, Suudi Arabistan’ın en büyük ticaret ortağı olmayı sürdürmektedir.
TABLO 6. Suudi Arabistan’ın Dış Ticarette Başlıca Ortakları (2006)


İHRACAT

%

İTHALAT

%

ABD

17,6

ABD

12,3

Japonya

15,8

Almanya

8,6

Güney Kore

9,6

Çin

8,0

Çin

7,2

Japonya

7,3

Tayvan

4,6

İngiltere

4,9

Kaynak: The Economist Intelligence Unit, 15 Kasım 2007

2.3.2. Dış Ticaret Mevzuatı

Arap ülkelerinde üretilen malların ithalinde indirimli vergi alınırken Körfez İşbirliği Teşkilatı ülkelerine giren bir mal daha sonra başka bir üye ülkeye girerken yeniden gümrük işlemlerine tabi tutulmamaktadır. Gümrük vergileri ortalama %6-7 civarındadır. İslam ülkelerinden yapılan ithalat az olduğundan sağlanan vergi muafiyeti çok da fazla sonuç doğurmamaktadır. Hangi malın ithal edileceği ve hangi ülkeden ithal edileceği büyük ölçüde piyasa tarafından belirlenmektedir. Devlet alımlarında bir siyasi mülahaza söz konusu olsa bile bu mülahazalar fazla yön değişikliğine sebep olmamaktadır. Belirlenen standartlara uymayan malların da sıklıkla ithaline müsaade edilirken bazen gümrüklerden geri gönderildiği de olmaktadır.


2.3.2.1. İthalattan Alınan Vergiler

Ülkeler genellikle gümrük vergilerini, uluslarası rekabete dayanamayan endüstrilerini korumak ve bazan da kamuya kaynak sağlamak maksadıyla ihdas ederler. Suudi Arabistan, kurulduğu tarihten itibaren uzun süre belki de vergi koyarak yerli sanayiini koruyacak siyasi güce sahip olmadığından ve sonra da petrol zenginliği sebebiyle vergilerle kamuya kaynak sağlama ihtiyacı içinde olmadığından, hiç bir zaman yüksek gümrük vergileriyle korunmamıştır. Şu sıralarda bazı uluslararası rekabete dayanamayan sanayi kuruluşları kurulmaya başladığından koruma ihtiyacı doğmuş ve bu sanayi dalları %20 gümrük vergisiyle koruma altına alınmıştır. Bunlar genellikle işlenmiş gıda sanayii ve metal sanayii kollarıdır. Şeker, pirinç, çay, kahve, arpa, mısır, canlı hayvan gibi tüketim mallarının ithalinde vergi yoktur. Bunların dışındaki mallarda gümrük vergisi genellikle %5'tir.


2.3.2.2. Tarife Dışı Engeller

Sağlık gerekçesiyle Türkiye’den et ithalatına müsaade edilmemesi gibi uygulamalar yaygın değildir. Bürokratik mekanizmanın zayıflığı ve mevzuatın anlaşılması ve uygulanmasındaki yetersizlikler, ithal edilen malların kalite ve standartlarını tanımlama bakımından uzmanlık ve müesseseleşmedeki eksiklikler, kalitesi ve standardı fazla şüpheli olmayan markalaşmış ve ithalatçısı genellikle güvenilir büyük firmalar olan gelişmiş ülke mallarının girişinde daha müsamahakar, az gelişmiş ülke mallarının ithalinde ise şüpheci ve zorlaştırıcı bir tutuma yol açmaktadır..


2.3.2.3. Çok Taraflı Ticaret Anlaşmaları ve Preferanslar

Arap ülkelerinde üretilen mallardan az vergi alınmakta ve Körfez İşbirliği Ülkeleri birbirinin malından gümrük almamaktadır. İsrail ile ticaret yapılmamaktadır.


2.4. YATIRIM ORTAMI
Suudi Arabistan’da 60 ülkeden toplam 1.600 civarında yabancı ortaklı firma bulunmakta olup, toplam yatırım tutarı 50 milyar Dolar düzeyindedir. Yabancı ortaklı yatırımların büyük bölümü başta petrol olmak üzere sanayi alanında (35 milyar $) yoğunlaşmıştır. Sanayi sektörünü inşaat ve hizmet sektörleri izlemektedir.

11 Nisan 2000 tarihinde kabul edilen Yabancı Yatırımlar Yasası ile getirilen kolaylıklar aşağıda özetlenmiştir.

Yabancı girişimciler projenin tamamına sahip olabileceklerdir (daha önce azami %49).

Şirket karlarının 100.000 SAR’a kadar bölümüne % 25, bunu aşan bölümüne % 30 vergi uygulanacaktır (vergilerde ortalama % 15 indirim yapılmıştır).

Yatırım Komisyonu (eski adı; Suudi Danışmanlık Şirketi), yatırım lisans başvurularını 30 gün içinde karara bağlayacak, aksi takdirde lisans verilmiş sayılacaktır.

Yabancı yatırımcılar birden fazla lisans alabileceklerdir.

Yabancı yatırımcılar taşınmaz mülkiyetine sahip olabileceklerdir.

Hisse ve karlar yurt dışına transfer edilebilecektir.

Yabancı yatırımcılar, ulusal şirketlerin hak ve yükümlülüklerine tabi olacaklardır.

Yeni yatırım kanununun önceki kanunlardan en önemli farkı yabancıların projelerde %100 mülkiyetle yer alabilmesine olanak tanıması ve yerli firmalara sağlanan teşviklerden aynı şekilde yararlanabilmelerini sağlamasıdır.

Bazı sektörlerde yabancı yatırım desteklenmekte ve yatırım için yerel firmalarla ortak yatırıma gidilmesi zorunluluğunun kaldırılması ile ilgili adımlar atılmaktadır. İlk olarak yabancı şirketler yerel yatırım teşviklerinden ve vergi istisnasından faydalanması için % 25 oranında Suudi şirketin payının olması gerekmektedir. Ayrıca Suudi firmaların dışındaki firmalara uygulanan gereklerden kaçınmak için % 51 oranında paya sahip olunmalıdır.

Stratejik ürünler ile dini olan konular, iletişim, sağlık, eğitim ve haç servisleri yabancı yatırımlara kapalı olan alanlardır.

Her ne kadar uluslararası şirketler gaz üretimini gerçekleştirmek için yatırım izni almasına rağmen, petrol sektörü devlet kontrolünde olmaya devam etmektedir. Suudi Arabistan 2003 Şubatında negatif listede olan 4 sektörü, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına açmıştır. Bu sektörler, sigorta, güç iletimi ve dağıtım tesisleri, eğitim ve boru hattı hizmetleridir. 18 sektör hala yabancı yatırıma kapalıdır. 2004 yılında yapılan bir düzenleme ile yabancı ve yerli şirketlerle, ikinci mobil telefon kontratı ihaleye açılmış ve listeden çıkarılmıştır. Aşırı kapasiteye ulaşmış olan alanlar, inşaat gibi, yeni yabancıların girişine birkaç istisna dışında kapatılmıştır. Yakın zamanda da yeni ortak girişim bankalarına izin verilmesi de olası görülmemektedir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKİYE İLE SİYASİ, EKONOMİK VE TİCARİ İLİŞKİLERİN GELİŞİMİ

3.1. SİYASİ İLİŞKİLER
Türkiye ile Suudi Arabistan (SA) arasında diplomatik ilişkiler, ülkemizin Hicaz ve Necd Krallığı ile 3 Ağustos 1929 yılında imzaladığı Dostluk ve Barış Anlaşması ile kurulmuştur. Türkiye, bu anlaşmayla Hicaz ve  Necd  Krallığı'nın siyasi bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü tanımıştır. Bununla birlikte, iki ülke arasındaki ilişkilerde 1970’lerin sonunda kadar kayda değer bir ilerleme sağlanamamıştır. Bu dönem zarfında siyasi bakımdan önemli sayılabilecek gelişme, dönemin Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdülaziz’in, Müslüman ülkeler arasında birlik sağlamaya yönelik bir konferans düzenlenmesi çalışmaları çerçevesinde, 1966 yılında Türkiye'ye yaptığı ziyaret olmuştur.

1980'li yıllarda, Türkiye'nin petrol ihtiyacının güvenli ve elverişli koşullarda sağlanmasına yönelik arayışların da etkisiyle, ikili ilişkilerde ciddi bir hareketlenme yaşanmıştır. 1984 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 1985 yılında ise dönemin Başbakanı merhum Turgut Özal SA'ı  ziyaret  etmişlerdir. SA tarafından ise, 1984 yılında, Veliaht Prens Abdullah bin Abdülaziz (şimdiki SA Kralı) Türkiye'yi ziyaret  etmiştir. Bu dönemde, Türkiye, SA'a yönelik ihracatını arttırırken müteahhitlik  hizmetleriyle de  bu  ülkede  kendini  göstermeye başlamıştır.

İki ülke arasında 1980’li yıllarda sağlanan yakınlaşma 1990’lı yılların ilk yarısında da devam etmiştir. Birinci Körfez Savaşı bağlamında iki ülkenin izlediği paralel politikalar, ikili ilişkilerin bölgesel boyutunda ortak bir payda yaratmıştır. 1993 yılında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel SA'ı ziyaret etmiştir. SA, Türkiye'nin Körfez’deki savaş nedeniyle uğradığı kayıpların giderilmesine katkı sağlamak üzere Türkiye’ye 1,2  milyar ABD Doları tutarında petrol hibe etmiş, ayrıca, Türk Savunma Fonu’na 1 milyar ABD Doları karşılığı petrol katkısında bulunmuştur.

İkili ilişkilerde en sıkıntılı dönem, 2002 yılında Mekke’deki Ecyad Kalesi’nin yıkımı sonrasında yaşanmıştır. Bu krizin siyasi ilişkiler üzerindeki olumsuz etkileri 2003 yılından itibaren giderilmeye başlanmıştır. Irak başta olmak üzere bölgesel gelişmeler, bu süreci hızlandırmıştır. Diğer taraftan, SA’nın, ülke içinde 2003 yılında patlak veren ve 2004 yılında zirveye ulaşan El Kaide menşeli terörle çetin bir mücadeleye başlaması ve bu bağlamda dinsel aşırılığa karşı tavır alırken terörizmle mücadelede uluslararası işbirliğine verdiği önemi de artırması, Türkiye-SA ilişkileri üzerinde ilave bir olumlu etki yaratmıştır.

 Öte yandan, ABD’nin Irak’a müdahalesi Türkiye ve SA’da kaygı yaratmış ve her iki ülkenin de bu konuda benzer tutum içinde oldukları görülmüştür. O dönemde Başbakan olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Irak konusunda komşu ülkeler arasında ortak bir tutum oluşturmaya yönelik girişimimiz bağlamında 2003 Ocak ayında Suudi Arabistan’ı ziyaret etmiş ve o dönemde Veliaht Prens olan Kral Abdullah’la görüşmüştür. Söz konusu ziyarette, ikili ilişkileri daha da geliştirme yönündeki karşılıklı siyasi irade teyit edilmiş ve bu bağlamda karşılıklı üst düzey ziyaretlerin gerçekleştirilmesinin önemi üzerinde durulmuştur.

Bu çerçevede, SA’nın Dünya Ticaret Örgütü’ne üyelik süreci çerçevesinde, 2003 Şubat ayında SA ile “DTÖ Pazara Giriş Protokolü” imzalanmış; ve  Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen 7-11 Mart 2003 tarihlerinde Suudi Arabistan’ı ziyaret etmiştir.

2004 ve 2005 yıllarında Türk-Suudi ilişkilerinde önemli ilerlemeler sağlanmış olmakla birlikte, ikili ilişkilerdeki asıl sıçrama, SA Kralı Abdullah’ın 2006 Ağustos ayında ülkemize yaptığı resmi ziyaret vesilesiyle yaşanmıştır. 1966 yılından beri SA’dan ülkemize devlet başkanı düzeyinde yapılan bu ilk ziyaret, aynı zamanda, 2005 Ağustos ayında tahta geçen Kral Abdullah tarafından bir batılı ülkeye gerçekleştirilen ilk ziyaret olmuştur.

Kral Abdullah’ın resmi ziyareti sonrasında, karşılıklı üst düzey ziyaretler hızlanarak sürmektedir. 2006 ve 2007 yıllarında da Kral Abdullah Türkiye’ye resmi ziyarette bulunmuştur. Gelinen aşamada, SA ile ikili ilişkilerde, yeni sıçramalar için gerekli zemin ve şartlar büyük ölçüde oluşmuş bulunmaktadır. Bu bağlamda, Türk-Suudi ikili ilişkilerin hukuki çerçevesi de büyük ölçüde tamamlanmak üzeredir.


3.1.2. İKİLİ ANLAŞMA VE PROTOKOLLER
Akdedilmiş olan anlaşmalar:

  • Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması (1974)

  • Ticaret Anlaşması (1974)

  • Kültür Anlaşması (1974)

  • Hava Ulaştırma Anlaşması (1987)

  • Güvenlik İşbirliği Anlaşması (2005)

  • Türk-Suudi İş Konseyi Kuruluş Anlaşması (2003)

  • Dönem Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı Mutabakat Zaptı (2004)

  • Türk Standartlar Enstitüsü (TSE) ve Suudi Standartlar Kurumu (SASO) Arasında Teknik İşbirliği Programı (2005)

  • Yatırımların Karşılıklı Korunması ve Teşviki Anlaşması (2006) (Onay süreci devam etmektedir).

  • Kara Ulaştırma Anlaşması (2006) (Onay süreci devam etmektedir).

  • Dışişleri Bakanlıkları Arasında İstişare Mekanizması Kurulmasına Dair Protokol (2006)

  • Sağlık Alanında İşbirliği Anlaşması (2006) (Onay süreci devam etmektedir).

  • Arşivcilik Alanında İşbirliği Protokolü (2006)

Yüklə 279,11 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin