TALİHSİZ DEFANS OYUNCUMUZ SİYASET
Kocaelispor, Kocaeli kentinin en büyük markası, yabancıların kente bakışını değiştiren, Kocaeli’yi yanı başındaki İstanbul’un gölgesinden kurtaran ve kente “ben buradayım” dedirten sözcü… Çok değil 4–5 sene öncesine kadar İstanbul takımlarının korkulu rüyası olan, Avrupa Kupaları’nda ülkemizi temsil eden 2 Türkiye Kupası sahibi Kocaelispor futbol takımı bugün, o dönemdeki günlerine dönme özlemindedir. Peki, o dönemlerde başarıyı getiren ya da bugün o başarının kaybolmasına etki eden faktör neydi? Bu sorunun cevabı aslında Türk futbolunda birçok Anadolu takımının sıkıntısının çözülmesi adına önemli bir noktaya parmak basıyor. Futbol ile siyaset bu ülkede oldukça sıcak ilişkiler içinde ve bu durum Kocaelispor’da da kendini hissettiren çok hassas bir konudur. Öyle hassas ki, ne siyasetsiz oluyor ne de siyasetle…
Söze tekrar o güzel günlerden başlamak yerinde olacaktır. Düşünsenize yabancı transferleri üç büyükler tarafından kıskanılıyor, Kocaelispor ligin ilk yarısını lider konumda bitiriyor, lig sonunda İnter-Toto Kupası’na, UEFA Kupası’na katılma hakkına sahip oluyor… Bütün bunlar o dönemde kulübün yönetimi ile ilgiliydi. O zaman takımın patronu bir belediye başkanıydı ve haklı bir şekilde kentin tanıtımına katkı sağlamak adına bu kentin takımını yüceltecek yardımlardan kaçınmıyordu. Bu durum hem belediye başkanının siyasi saygınlığını arttırıyor, hem de kulübe katkı sağlıyordu. Her iki taraf için de her şey olumluydu aslında, bir de mali yönetim iyi yapılsaydı bugün Kocaelispor’un hala birinci ligin en güçlü takımlarından biri olması çok büyük bir ihtimaldi. Sefa Sirmen’den sonra sanki “kulübün başkanı bir belediye başkanı olmalı” gibi bir teamül varmış gibi Hikmet Erenkaya göreve geldi. Fakat 10.07.2004 tarihinde kabul edilen 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 17. maddesinin 3. fıkrasında şu şekilde bir ifade yer aldı: “Büyükşehir ve büyükşehir kapsamındaki ilçe ve ilk kademe belediye başkanları görevlerinin devamı süresince siyasi partilerin yönetim ve denetim organlarında görev alamaz; profesyonel spor kulüplerinin başkanlığını yapamaz ve yönetiminde bulunamaz.” Bu, Anadolu takımları için bir yıkım niteliği taşımaktaydı, çünkü Anadolu takımları siyasi destek olmadan ayakta durmak konusunda sıkıntı çekiyorlardı, transferler nasıl finanse edilebilirdi? Tek umut, belediyeden ve belediyenin teşvikiyle sanayici ve iş adamlarından sağlanacak kaynaklardı. Bundan sonraki adım aslında çoğu Anadolu kulübü için “onursal başkanlık” adı altında belediye başkanlarının kulüp üzerindeki etkisini devam ettirmek oldu. Fakat Kocaelispor’da durum farklıydı. İşte durum da bundan sonra değişmeye başladı ya. Bu dönemden sonra Kocaelispor’da kulüp başkanları belediyenin işlerini yapan müteahhitler olmaya başladı, önce İbrahim Saral, sonra Mustafa Ekşi göreve geldi. Bu dönemde belediyenin desteği doğal olarak devam ediyordu. Hatta ideoloji, futbola öyle yansımıştı ki Zaman Gazetesi spor yazarı takımın başına teknik direktör olarak getirilmişti. Fakat Kocaelispor’da başkanlık farklı bir tarafa geçti ve genel seçimler öncesi destek sözleri verilmesine rağmen “Kocaelispor beni ilgilendirmez” açıklamalarıyla karşı karşıya kalındı. Bu noktada şöyle bir görüş ortaya atılabilir: “ Siyasetin spordan uzak durmasını istemiyor muydunuz, tamam işte siyaset ile ilginiz kesildi.” Güzel, hoş da, o kadar borç varken takımın lige katılma parasını bile bulmakta sıkıntı çekerken siyasi destekten yoksun kalmak bu takımın iflası anlamına gelir. Nitekim ortaya bir fırsat eşitsizliği çıkarır. Diğer takımlara o şehrin siyasileri, ünlü futbolcular getiriyorlar, sponsorluk anlaşmaları için aracı oluyorlar. Örneğin Eskişehirspor’un Sergen Yalçın transferinde bütün masrafları Kemal Unakıtan finanse etti, Mehmet Ali Şahin Antalyaspor için Vakıfbank ile sponsorluk anlaşmasına vardı, zaten Kayserispor’un durumunu anlatmaya gerek yok, 2-3 yılda Türkiye’nin en iyi takımlarından biri oldular… Kocaelispor neden olmasın? Bunun için yapılması gereken şey, belediye başkanı, vali, milletvekilleri gibi siyasi kudret sahibi kişilerin sanayiciler ile konuşup onlardan kulüp adına destek istemeleridir. Kendi isimlerini biraz da bu kentin takımı yararına kullansalar Kocaelispor eskisi gibi olur. Fakat duyulan siyasi kin Kocaelispor’a zarar verir duruma gelmiştir. Bugün, maç günü gelip çattığında lisansların onaylatılması için gerekli para sağlanamıyor buna karşılık rakiplerimize milyon dolarlık transferler “parasız” bir şekilde yapılıyorsa Kocaelili siyasilerin biraz oturup düşünmesi gerekir.
Sonuç olarak siyaset zamanında Kocaelispor’u nasıl yücelttiyse bugün de o kadar zarar vermektedir… Yani siyasetin katkısıyla Kocaelispor önce 1–0 öne geçmiştir, sonra ise talihsiz defans oyuncumuz siyaset kendi kalesine (Kocaelispor ağlarına) gol atarak durumu 1-1’e getirmiştir. Ve artık dakikalar 90’ı gösterirken yeniden öne geçmenin zamanı geldi de geçiyor bile… Şu bir gerçek ki Türkiye’de futbol artık iliklerine kadar siyasete bulaşmıştır ve artık siyasilerin kendi amaçlarına hizmet etsin etmesin siyasi desteğe muhtaçtır. Futbol sektöründe çok büyük paralar dönüyor ve bu paraları karşılamak siyasi kanalları kullanmadan neredeyse imkânsızdır. Siyasetçiler açısından bakılırsa Kocaelispor’a destek vermenin oldukça olumlu olduğu bir gerçektir. Buna karşılık, kadrolaşma sonucu Kocaelispor’u bir sıçrama tahtası olarak görmek, bu şartlar oluşmadığı zaman ise takım üzerinden desteği çekmek siyasetçilerin kendine ve kentine zarar vermektedir. Kimse birilerine cebinden para ver demiyor. Ama siyasi kudretini kullanması hem kendi adını yükseklere taşıyacak hem bu takımı kurtaracak. Hiçbir iş adamı hükümeti karşısına almaz, aksine hükümetin desteğini sağlamak adına elinden geleni yapar. Kaldı ki bir sponsorluk anlaşması bunun için en basit yoldur. Kocaelispor gibi büyük bir kulüp için düşünmeden eller taşın altına konulur, cebe atılır…
MAZHAR GÖKAY ALTAN
Rumuz: mgaltan
MARATONDA AŞK KOKUSU VAR
KocaeLispor'un aşığıyız !
YeşiL Siyah'ın yankısında,
İzmit İsmetpaşa'nın maratonu ...
SesLeniriz biricik sevgiLimize !
Sorarız ondan başka kimimiz var diye,
NumaraLıyLa karşıLıkLı,
Bir söyLeriz, bir dinLeriz ...
Orta yuvarLaktaki çizgidir kaLp atış göstergemiz !
SantrayLa birLikte omuz omuza başLar atmaya kaLbimiz,
Yenince şaha kaLkar, yeniLince durur.
Hep birLikte atar, durursa hep birLikte ...
DostLuğun ta kendisiyiz !
Eseses kikiki tezahuratı eşLiğinde,
Körfez'in Kırmızı Siyah ŞimşekLer'i ...
Kah ordayız, kah burdayız !
7. dakikada AkrepLer'iz,
41'de kuLakLarı çınLatıLan ...
Maç öncesinin umut ışığıyız !
MağLubiyette gözyaşı,
Her goLden sonra pınarbaşı ...
YeşiL'iz, var birde Siyah'ı !
Bu aLemin kraLı,
SaLdırdıkça Körfez durmadan,
Biz hep yanındayız ...
KaranLığın ötesinde yemyeşiL umuda sevdaLıyız.
Sevdamız KocaeLispor !
Adımız Hodri Meydan !
Tek ağLayan,
Gerisinin yaLan ağLadığı ...
KaderLeri YeşiL Siyah boyaLı,
KocaeLispor aLın yazıLı ...
Bizim herkese anLatacak sonsuz bir sevdamız var !
Yensekte yeniLsekte öne eğiLmeyen bir başımız,
Birde öLünce YeşiL Siyah mezar taşımız ...
- EMRE DEMİR –
FUTBOL VE SİYASET
Futbol ve siyaset birbirinden çok ayrı kavramlar olmasına rağmen,Türkiye’de futbolun ilk oynanmaya başladığı zamanlardan itibaren futbol ve siyaset iç içe geçmiş durumdadır.1890’lı yıllarda İngiliz ve Rumlarla oynanmaya başlayan futbol,bazı siyasi yasaklarla karşılaştı.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında CHP il başkanları aynı zamanda futbolunda patronu durumuna geldi.Futbolun ticarileşmeye başladığı bu dönemde siyasetin futbola karışması hızlandı.
Özal döneminde taraftarlar üzerinden oy toplamak siyasetçiler için çok önemli bir propaganda yöntemi oldu.Hatta oy için,küme düşme kaldırıldı,takımlar iktidar kararıyla ligde tutuldu.Ayrıca Kenan Evren’in talimatı üzerine Ankaragücü’nün 1. Lige alınması futbol tarihinde bir ilktir.Günümüzde de seçim kampanyalarının en büyük kozu futbol haline gelmiştir.
AKP kendine yakın olan isimleri yönetimlere yerleştirerek dört büyüklerde kontrol sahibi oldu.Beşiktaş’ın 2. başkanlığını İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun oğlu Murat Aksu yapıyor.Özhan Canaydın’ın Kulüpler Birliği Başkanı seçilmesinde de AKP büyük rol oynadı.
Kasımpaşaspor,Siirtspor ve Pazarspor’un AKP’nin iktidara gelmesinden sonra önü açıldı.Mücadele ettikleri liglerde üst sıralara kadar yükseldiler.Özellikle bu sezon Süper Lig’e kadar yükselen Kasımpaşaspor’un bütçesinin Galatasaray’dan fazla olması siyasetin futboldaki hakimiyetini apaçık gösteriyor.
Spor bölümü öğrencisi olarak futbolun siyasetten kesinlikle arınması gerektiğini düşünüyorum.Transfer teklifleri yapılırken milletvekillerinin desteğine güvenerek değil;bu işin okulunu okumuş kişiler tarafından yapılması durumunda daha başarılı ve sağlıklı işler yapılacağı kanısındayım.Giresun’un yerel gazetesinde köşe yazarı olan bir beyefendinin yazısının bir bölümünü aynen aktarıyorum: “Bizler siyasilerimizden istediğimiz yardımı alamıyoruz. Aldığımız yardımlar da yetersiz kalıyor. Çünkü, Milletvekili sayımız az olduğundan Bakan’ımız da olamıyor. İnşallah bundan sonra Giresun’dan bir bakan çıkarırsak, Giresunspor’umuzu ayakta biraz daha güçlü tutabiliriz.” Kısa vadede kurtarıcı bir düşünce olabilir ama bana kalırsa uzun vadede içinden çıkılamaz bir hale alacaktır.
Son olarak;belediyeler siyasi idare kurumlarıdır ve bir belediye sınırları içindeki vatandaşların huzur ve refahı için imkanları çerçevesinde her şeyi yapmak zorundadır.Mevsimlik çiçeklere harcanan paralar yerine kentin takımına yardım yapılması şüphesiz bir kentte yaşayan insanları daha huzurlu kılar.Siyasetin futboldan ayrılmasını desteklememe rağmen Kocaelispor’a karşı alınan bu tavır oldukça üzücüdür.Bizde Kocaelispor taraftarları olarak Kocaelispor’u bazı kişilerin politik emellerine alet etmemeliyiz.
Pelin Aydemir
DERİNCE GEBZE GÖLCÜK İZMİT KANDIRA KARAMÜRSEL KÖRFEZ
KOCAELİSPOR
Kocaelispor maçlarının biletlerinin her on tane bilet satan kişiye bir bilet hediye edilmesi zinciri yoluyla çok daha fazla satılabileceği, ilimizdeki kafe, yemek salonu, alışveriş merkezi gibi yerlerle anlaşma yaparak kampanya şeklinde dağıtılabileceği, yürüyüş yolunda ve maçlarda satılan kocaelispor ürünlerinin kulübün organize edebileceği ve satabileceği, Kocaelispor ürünlerinin kulübün resmi internet sitelerinden satılabileceği.Ayrıca TV internet gibi kitle iletişim araçlarıyla halkımızın bilinçlendirilip Kocaelispor adına propaganda yapılması ve bu propagandanın sadece İzmit ilçesi ile sınırlı kalmayıp il geneline yayılması ve en önemlisi Kocaeli halkının tabanının Kocaelispor sevgisinin ortaya çıkarıp hiyerarşik örgütlü bir yapı oluşturulması gerektiği.Örneğin bildiğim kadarıyla Kocaeli ilinde bir buçuk milyona yakın insan yaşıyor eğer bir milyon kişi sadece bir ytl verirse sanırım lisans parasının önemli bir miktarını karşılayabiliriz.Bu şekilde lige girmek için sadece bir ytl sloganı ile sanırım iyi noktalara varılabilir, hatta halkımızın verdiği paralar şehrin önemli noktalarına elektronik sayaçlar konularak halkımızın görmesi ve daha bir istekli daha bir güvenli davranması sağlanabilir.Şimdilik aklıma gelen fikirler bunlar herşey kocaelispor için saygılarımla...
Burak Yildirim
Okulundan, işinden koşarcasına çıkmış sanki maçtaki futbolcuymuşcasına ter içinde sevdasının peşinde, gözlerinde heyecanın izleri koca bir parıltıyla binlerce kişi… Tek bir ağızdan, tek bir yürekten haykırılan marşı işitince gözleri yaşaran on binlerce aşık…
Futbol kelimesini sadece oyun olarak değil sevda olarak, yaşam biçimi olarak gören bir ülkede yaşıyoruz. Böylesine büyük kitlelerini peşinden koşturan bir kavram tabi ki siyasi otoritelerin de dikkatini çekmekte geri kalmamıştır. Siyasetin futbol üzerindeki etkisini cumhuriyetin kurulması öncesinde bile görmek mümkündür. İttihatçılar milliyetçilik olgusunu arttırmak için bir futbol takımı satın almış ve ismini Altınordu olarak değiştirmişlerdir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında futbol klüplerinde top koşturan futbolcular cepheye koşarken Altınordu takımı futbolcularını askerlikten muaf tutulmaları sonucunda üst üste iki kez İstanbul Şampiyonu olmaları siyasetin futbol üzerindeki büyük etkisinin çarpıcı bir örneğidir. Bu kadar geriye gitmeye lüzum görmeden bu etkiyi Kasımpaşa’nın hızlı yükselişi üstünde de görmek mümk ündür.
Kocaelispor gibi büyük bir değerin siyasete alet edilmesinin zararlarını yıllardır tartışıyor ve yaşıyoruz. Her hükümet değiştiğinde sıkıntı çeken bir takım görünümünden kurtulamıyoruz. Yaşanan siyasi çekişmeler sonucunda Kocaelispor’a üvey evlat gibi bakıldığına birçok zaman şahit oluyoruz.Öyle ki takımımızın küme düşmesi hakkında ulusal basında çıkan bir karikatür siyaset ve Kocaelispor ilişkisini çok güzel bir şekilde ortaya sermiştir. Futbol propagandaların yürütüldüğü kirli bir saha olmaya devam etmesi durumunda özlediğimiz başarının geri gelmeyeceği aşikardır. Bu takım hiçbir şahsa veya hiçbir partiye ait değil sadece cefakar taraftarına aittir.
Temellerini siyaset bataklığa kurmuş bir futbol takımının üstüne ikinci katı çıkmaya çalışmak boşa kürek çekmekten başka bir şey değildir.
Goktug gül
SEZER KİTAP AT...HAYDAR TOPU AT ...
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" demiş sevgili önderimiz ATATÜRK,ancak genç cumhuriyetimiz kayıtsız şartsız kalamamış ! ne yazıkki.
Bugün üzülerek görüyoruzki bazı egemen güçlerin kayıt ve şartlarıyla yönetilir olmuşuz örnekmi; IMF (İnternetional Many Fone) Yani uluslararası para fonu ne yazıkki bu kurum bile güzel ülkemin ekonomik programlarına,para politikalarına yatırımlara hatta va hatta ülke insanımın ASGARİ ÜCRETİNİ bile belirliyor,bu örnekler çogaltılabilir hepimizce malum ne yazıkki...
Sn Cumhurbaşkanımız Sezer'in Anayasa içeren kitabı Başbanımıza fırlatıp atması sanırım bir çoğumuzun hafızasında mevcuddur bu olayın ülkemizi ne hale getirdiğini hemen hepimiz hatırlarız,pamuk ipliğine bağlı yada başka bir deyişle diken üstündeki EKONOMİ bir anda tepetaklak olabilmektedir güzelim ülkemizde...PEKİ NEDEN ? Çünkü bir takım egemen güçlerin kayıt ve şartları altındadır yönetimi bizde görünsede asıl yönetenin biz olmadığı açıktır.Yöneten biz olsaydık çare bulmak,önlem almak kısaca toparlanmak hiç sorun olmayacaktı zaman alsada...ama bütün bu iyileştirmeleri yapmak yönetenin başkaları olduğunda sze bu iyileştirme hamlelerini yapma şansı vermeyebilir çünkü bu imtiyazlara sahip değilsinizdir işte bunların farkında iseniz ve bu kısır döngü içinden çıkamıyorsanız sinirlerinize hakim olamazsınız ! olamayıncada bir gün patlar ve ANAYASA kitabını bile bakanların en başına yani Başbakana bile fırlatıp atabilirsiniz ama bu asla HAYDAR'ın topu atmasına benzemez !
İşte ülkemizin 60'lı yılların başından beri süre gelen hataların çalkantıların bir yada birkaç faturasından biridir bu olay !
Ülkemiz insanlarının ailesinde eğitimini sürdüren çocukları vardır onların en doğal hakkı olan kokulu bir silgiyi bile alırken düşünmeye zorlamıştır bu olay düşününki en basit bir istektir çocuklarımızın bu isteği. Ama sistem acımasız bir şekilde işlemeye devam etmektedir öyleki; sistem artık bize gözünü dikmiştir !
TÜRK SANAYİSİNİN GURURU-GÖZBEBEĞİ Kocaelimizdeki dev sanayi kuruluşları geçmişteki hataların çalkantıların bu gün kurbanı olmaktadır,ve bütçedeki açığı kapatmak uğruna Tek Tek satılmaktadır aralarında en önemlisi olan DEPREM mağdurlarına yeni mağdurlar eklenmektedir ÖZELLEŞTİRME mağdurları !
Şu ana kadar yazdıklarımla neyi anlatamak istiyorum tabiki EKONOMİK GÜCÜ ;
Eğer Ekonomik gücünüz yoksa bağımsızlığınız tartışılır hangi prensip kararlarınızı alırsanız alın uygulamakta zorlanırsınız çünkü iyileştirmeninde bir bedeli vardır ve bu bedel almış olduğunuz hasarla orantılıdır ! ne kadar hasarlı iseniz o kadar hatta daha fazla bedel ödersiniz bunun ekonomideki adı FAİZ'dir .
Siyaset ve siyasetçiler bu sistemin içinde ister istemez varolmaktadır iyileştirme adına gösterdikleri çabalar mutlaka vardır ve bu çabalar onları oldukça yorar-hırpalar biraz ilerleme kaydettiklerindehalkın sevgilisi olurlar ! çünkü halk bu sistemden kendilerini kurtaracak beyaz atlı PRENS'ini veya baba diyeceği birilerini hep beklemektedir,Prens halkını kurtaramasada sistemin içinden biraz olsun çekmek uzaklaştırmak bile halkın gözünde PRENSİ rütbeli ve kıdemli yapar.
Bu mertebeye ulaştırılan siyasetçi Prensler ne yazıkki ülkemizde kendilerinde bazı haklar görürler ,zira artık Prens atına binmiş istediği gibi kırbaç vurur ve sistemin içinden kurtulduğunu zanneden halk Prense hesap sormayı ayıp olarak görür,soranlarda sistemin PEMBE bahçesinde derhal öğütülür ,işte Futbol PEMBE bahçenin en iyi sahnesidir.burada kuralları PRENS koyar Halk nasıl oynadığına bakmaz sadece bundan alacağı zevki sefayı düşünür ! çünkü o zevk bazen uyuşturulmuş bir GURUR vesilesidir .Oysa Prens halkının ileride faydalanacağı krediyi ve Kontenjanı sıfırlamıştır kendinde bazı haklar gördüğü süre içinde !
Prens için artık kaçma vaktidir ve kaçmıştır o artık başka bir bahçededir orada halk onu asla rahatsız etmez çünkü halkın böyle bir alışkanlığı cesareti yoktur ! Halk şaşkındır Prens artık yoktur zaten halkın değil sistemin yarattığı bir Prenstir o ama halk bunu farkında değildir!
Şimdi halkın zevk ve gurur duyacağı panayırı kim işletecektir ? gün gelir ve yeni bir Prens bulunur halk yine sevinecektir, fakat O ne !!! yeni prens sağa koşar sola koşar ama nafile Krediler bitmiştir kontenjanlar dolmuş tükenmişmiştir, zira krediye kontenjan sağlayanlarda Prensin Üstündeki KRALDAN darbe yemişlerdir Kral elindeki fermanı Vezirine fırlatıp atmış yer yerinden oynamıştır Kredi verenlerin artık durumu kalmamıştır zaten verilen Krediler aslına uygun amacına doğru kullanılmamıştır Bizi yöneten kurumlaradan UEFA olanıda bize şişşşştt deyip kulağımızı çektirmiş sizin yüzünüzden diğerlerinide Avrupa kupalarına almam sizi demiştir !
Vee... yeni prens ilan eder "artık eskiden pembe olan bu solan bahçede bülbüllere yer yoktur" ona göre ...
işte siyaset ve siyasetçilerin sisteminden kendini kurtaramayan KOCAELİSPORUMUZUN sadece 1 bakış açısından küçük bir öyküsü budur.
Sonsuz sevgi ve saygılarımla
Kemal Karadeve (körfezli kemal)
AYNAYA DOĞRU BAKABİLMEK
Siyasetin Kocaelispor'a bugüne kadar ki getiri ve götürülerini ele alırken, tartışma konusu başlığın yanına " biz taraftarlar olarak siyasetin sunduğu imkanları kullanmayı yada siyasetçiden istemeyi becerebildik mi" parantezini açmak gerekir.
Basit bir savunma içgüdüsü ile suçu sadece siyaset ve siyasetçide aramak , vicdani rahatsızlığımızı deşarj etme yönteminden öteye asla geçemiyecek ve günah keçisini bulduğumuz içinde bizleri, rehavete sürükleyip bir köşede olan biteni seyretmemize neden olacaktır.Takip eden süreçte gelişen olaylar ve kaos ortamı kanser gibi gelişip,büyüyerek içinden çıkılması imkansız bir durumu gözlerimizin önüne seriverecek, mücadele gücünü günah keçisini bulmuş olmanın rahatlığı ve rehavetiyle kaybeden biz taraftarların, yeniden harekete geçmek istesek bile ,gelinen noktada yapacağı pek birşey kalmayacaktır.
Bildiğiniz gibi siyasetçi halktan aldığı oy kadar var olabilir ve ağırlığını sürdürebilir.Bir siyasetçinin kaybetmeyi asla göze alamayacağı yegane vazgeçilmezi, olmazsa olmazı, halktan alacağı oylarıdır. Ve bu oy kaygısının beraberinde getirdiği tedirginlik ile siyasetçinin üzerinde baskı oluşturabilecek güçse çoğunluğun gücüdür.Eğer çoğunluğun isteği yerine gelecekse siyasetçi bu uğurda azınlığı feda etmeye her zaman razıdır. Yani çoğunluğu elde bulundurmadan siyasetçiyi baskı altına alıp talepleri yerine getirtebilmenin neredeyse imkanı yok gibidir.Tabi bu arada taleplerin kişisel çıkar değil,toplum çıkarları adına dile getirilmesi gereğini belirtmek gerekir.
İşte Kocaelispor taraftarı da son on senedir ne yazık kı günden güne eriyen taraftar kitlesi ile geçmişteki çoğunluğunu ve gücünü kaybetmenin sonucu günümüzde taleplerini uygulatabilme lüksünüde kaybetmiştir. İyi niyetli birkaç gönüllünün bu arada ki haykırışları ise birer cılız ses olarak kalmıştır. Siyasetçinin korkusu çoğunluktan gelebilecek negatif tepkidir.
Şu anki durumumuzu en net ortaya koyan örnek ise; ismini belirtmeyeceğim bir karşılaşma öncesi stadımızın önündeki bayrak,şapka ve falama satıcılarının, Kocaelispor'un bayrak,şapka ve flamaları yerine ,misafir takımın bayrak,şapka ve flamalarını satmayı tercih etmesidir.Ki sözü geçen bu kulüp bir süper lig ekibi bile değildir. O utanç tablosu hala dün gibi gözlerimin önünde.
Biz çoğunluğumuzu ve ağırlığımızı bu kadar kaybetmemiş olsaydık, bugün koltuklarında oturan iktidar sahipleride bu derece rahat olamayacaktı elbette.
"Kocaelispor'a yardım yapmazsam üç bin oy kaybederim, aynı meblağı başka kanallara aktarıp yatırıma dönüştürürsem otuz bin oy kazanırım " düşüncesindeki siyasetçiden talepte bulunmak ve bu talebi yerine getirtebilmek deveye hendek atlatmaktan zor olsa gerek. Bu bağlamda gücü ve çoğunluğu elinde bulundurmadan siyasetçiden taleplerde bulunmak boşa kürek çekmekten başka birşey değildir. Çünkü siyasetçi iktidarı da elinde bulundurmanın avantajı ile oyunu kendi kurallarına göre oynamaya devam edecektir.
Bugün için Kocaelispor taraftarı günden güne erimenin çaresini bir türlü bulamamanın sonucunda mevcut çoğunluğunu ve buna paralel olarakta yaptırım gücünü yitirmiştir. Hoşumuza gitmesede gözlerimizin önünde duran gerçek budur. Hiçbir teselli veya hamasi nutuk bu gerçeği değiştirmeyecektir. Çoğunluğu yeniden sağlamadan siyasetçiden yarar beklemek boşunadır.
Kocaelispor taraftarına düşen görev ise, bir an önce toparlanıp geçmişteki birlikteliği yeniden sağlayarak, mevcut siyasetçilerin karşısına daha güçlü çıkmaktır. İşte o zaman, çoğunluğu kaybetme korkusuna düşecek olan siyasetçinin de talebi geri çevirme refleksi kırılmış olacaktır.
Enver BİLGİÇ
(kralkörfez)
SİYASET İLE SPORUN BAĞDAŞLAŞTIRILMASI GENEL ANLAMDA EŞYANIN TABİATINA AYKIRI BİR DURUM, AMA GÜNÜMÜZ FUTBOLUNDA SİYASET, MAALESEF 1990'LI YILLARLA BERABER BAŞLAYAN KÜRESEL FUTBOL EĞİLİMİNDE ARTIK SPORUN VE DOLAYISIYLA FUTBOLUN TAMAMİYLE VAZGEÇİLMEZİ HALİNE GELMİŞTİR. BU EĞİLİMLE BİRLİKTE SİYASİ AÇIDAN GÜÇLÜ KULÜPLER, HEM MALİ AÇIDAN, HEM DE REKABET AÇISINDAN DİĞER KULÜPLERE NAZARAN BİR ADIM ÖNE ÇIKMIŞLARDIR.
1990'LI YILLARA GERİ DÖNDÜĞÜMÜZDE HER ALANDA BAŞARILI VE 5. BÜYÜK OLMAYA ADAY BİR KOCAELİSPOR KARŞIMIZA ÇIKAR. BUNA SİYASET NEDEN OLDU DİYEBİLİR MİYİZ? KESİNLİKLE HAYIR. SAFFET'Lİ, ERGUN'LU, OSMAN'LI, YALÇIN'LI, TUNCAY'LI KADROSUYLA TÜRKİYE 1. FUTBOL LİGİNDE FIRTINALAR ESTİREN VE 1. LİGE ÇIKTIĞI SEZONDA İLK YARIYI LİDER KAPATAN KOCAELİSPOR'A SİYASET ELİ DEĞDİ DİYEBİLİR MİYİZ? KESİNLİKLE HAYIR. AMA SÖYLEYECEK BAZI SÖZLERİMİZ VAR TABİİ. O YILLARDAKİ EFSANE KADROYU TAMAMLAYAN GÜÇLÜ BİR EL SEFA SİRMEN. İNGİLİZLERİN DEYİMİYLE MEŞHUR ( INVISIBLE HAND ) YANİ GÖRÜNMEZ EL.
SOMUT ANLAMDA SİYASET KOCAELİSPOR'UMUZA ŞUNU GETİRDİ BUNU GETİRDİ DEMEKTEN ZİYADE YOKLUĞU NEYİ GÖTÜRDÜ ONU SORGULAMAK DAHA RASYONEL BİR YAKLAŞIM. ZİRA ÖRNEKLERİ ÇOĞALTABİLİRİZ, CELAL DOĞAN'DAN SONRAKİ GAZİANTEPSPOR'UN HALİ MALUM. SEFA SİRMEN'DEN SONRA KOCAELİSPOR'UMUZ BİR MUM GİBİ ERİMEYE BAŞLADI. KASIMPAŞA SPOR KULÜBÜ SİYASİ OLARAK DESTEKLENMESE 3 SEZON ÜST ÜSTE LİG ŞAMPİYONLUKLARI YAŞAYIP SÜPER LİGE ADIM ATABİLİR MİYDİ? ESKİŞEHİRSPOR'A KEMAL UNAKITAN'IN ELİ DEĞMESE BUGÜNKÜ İDDİALI DURUMUNA GELEBİLİR MİYDİ? 7 SENE EVVEL FADIL AKGÜNDÜZ'ÜN SİİRT JETPA'SI DA BUNA ÖRNEK GÖSTERİLEBİLİR.
Dostları ilə paylaş: |