KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
MUĞLA KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA
BÖLGE KURULU MÜDÜRLÜĞÜ’NE
Talepte Bulunan :
Vekilleri :
Konu : Müdürlüğünüzce verilen 19.08.2016 tarihli, 4574 sayılı ve 22.12.2016 tarihli 4990 sayılı kararların iptal edilmesi talebimizden ibarettir.
Açıklamalar :
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın talebi ile hazırlatılan “Muğla Bodrum Kalesi Rölöve, Restitüsyon, Restorasyon, Teşhir, Tanzim ve Mühendislik Projesi” ile ilgili olarak, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun bu proje kapsamında hazırlanan revize çevre düzenleme projeleri, elektrik tesisat, makine tesisat, alt yapı projeleri, mühendislik projelerinin mimaride gösterimlerinin değerlendirilmesi isteğine ilişkin müdürlüğünüzce yapılan incelemede; Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi ve hizmet birimleri olarak kullanılan 31L-III b pafta, 188 ada ve 20 parselde bulunan Bodrum Kalesi’nin rölöve restitüsyon restorasyon, teşhir, tanzim ve mühendislik projeleri kapsamında hazırlanan revize çevre düzenleme projeleri, elektrik tesisat, makine tesisat, alt yapı projeleri ve mühendislik projelerinin mimaride gösterimlerinin değerlendirilmiştir. Buna göre, hazırlanan projenin 2863 sayılı yasaya uygun olduğuna, uygulamaların Müze Müdürlüğü, ilgili Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü uzmanları ile proje müellifi denetimi ve sorumluluğunda yapılmasına 22.12.2016 tarihinde karar verilmiştir.
Müdürlüğünüzce alınan 19.08.2016 tarihli, 4574 sayılı ve 22.12.2016 tarihli, 4990 sayılı karar uluslar arası hukuk ilkelerine, Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası antlaşmalara, 2863 sayılı yasaya ve dünyaca kabul edilmiş mimari ilkelere tamamen aykırıdır. Şöyle ki;
Mimari Açıdan Değerlendirme
Hazırlanan bu proje ile anıt eser statüsündeki Bodrum Kalesi’nin orijinal kısımlarının restorasyonu ve güçlendirme yapılması suretiyle kale içinde yer alan Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin sergileme, idari ve servis birimleri olarak işlev gören yapıların yıkılması öngörülmüş ve bu yapıların yerine yeni ve aynı işlevleri görecek yeni yapılar tasarlanmaktadır. Ancak, mimari bir mirasın restorasyonunda asıl hedef yapının tümünün korunması olmalıdır.
Öngörülen proje ile birbiriyle bütünleşmiş Bodrum ve Kalesi ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin birlikteliği sonucu ortaya çıkan mimari karakter tamamen yok olacaktır. Önemle belirtmemiz gerekir ki, Bodrum Kalesi bir yapı değil, surlarla çevrili bir komplekstir. Bodrum Kalesi dediğimizde kale surları, kuleler, duvarlar ve kale içinde çeşitli dönemlerde yapılmış tarihi yapılar bulunmaktadır. Bunlar kalenin orijinal olarak adlandırılan temel bileşenleridir. Bunların yanında Bodrum Sualtı Müzesi’nin birimleri olarak işlev gören sonradan yapılmış sergi ve hizmet yapıları da bulunmaktadır. Bu yapılar, yapıldıkları dönemlerde gerekli projeleri hazırlatılarak ve anıtlar kurulu izinleri alınarak inşa edilmiş yapılardır. Bazı sergileme yapıları, sergilenen eserlerin korunmasını sağlamak amaçlı, eserlerin niteliğine özgü çok özel teknik yapılardır. Bu yapılar tek seferde değil, yıllar içinde ve ihtiyaçlar doğrultusunda yapılmıştır. Bu nedenledir ki, Bodrum Kalesi’ne girdiğimizde, sanki bir mahalleye girmişiz gibi hissederiz. Sizi bir mekandan diğerine taşırken değişik deneyimler yaşatan, doğal ve mekansal sürprizleri olan zengin bir komplekstir. Antik kalıntılar, doğa ve Bodrum’un kent panoraması adeta iç içe geçmektedir. Her mimar bir yerleşim ölçeği kadar büyük bir proje tasarlarken sanki kendiliğinden zaman içinde oluşmuş gibi doğal bir kurgu yaratmayı arzu eder. Bodrum Kalesi orijinal yapıları, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin birimleri ve peyzajı ile bunu yakalar ve ziyaretçilere bu hissi yaşatır. Başlı başına bir nitelik olan bu mimari karakter, müdürlüğünüzce de onaylanan ve iptalini istediğimiz proje ile ne yazık ki hiçe sayılarak yerle bir edilmiştir.
Proje kapsamında yapılacak her bir müdahalenin mümkün olduğunca yapım tekniğine ve tarihi değerine saygı gösterir ve onun gelecekte de anlaşılmasını sağlayacak izlerini korur şekilde olması gerekmektedir. Kısacası günümüzde tarihi bir kompleksin kendine ait izlerinin ortadan kaldırılarak yerine yenisi inşa etme de hiçbir anlam ve hukuki yarar bulunmamaktadır.
Müzecilik Anlayışı Bakımından Değerlendirme
Bodrum Kalesi Sualtı Arkeoloji Müzesi 1995 yılında müzecilik akanında önemli bir başarı elde ederek “Yılın Müzesi” yarışmasında Avrupa’da özel ödül almıştır. Bunun yanı sıra Bodrum Kalesi 2016 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine girerek Bodrum yarımadasına katma değer sağlamıştır. Söz konusu projenin uygulanması halinde bütün değerleriyle ayakta duran sağlam bir komplekse hasar verilecektir.
İptali istenilen projede Bodrum Sualtı Müzesi ile ilişkili bir kısım yapıların yıkılmasına karar verilmiştir. Bununla birlikte Bodrum Kalesi içinde 10.700m2’lik yeni inşaat ve çevre düzenlemesi çalışması yapılması öngörülmektedir. Projenin yapımı sırasında çeşitli iş makineleri sürekli olarak çalışacak ve oluşacak sarsıntı ve darbeler neticesinde kalenin orijinal kısımlarının hasar göreceği şüphesizdir. Ayakta duran ve sağlam bir anıt eser olan Bodrum Kalesi bir bütün olarak, içinde barındırdığı tüm eserler ve tarihi kalıntılarla birlikte hasarlı konuma gelecektir.
Bodrum Kalesi ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi için öngörülen proje hayata geçirilmeden önce bu projenin günümüz koşullarında zorunlu bir ihtiyaç olup olmadığı hususunun derinlemesine araştırılması ve mutlaka bu işin uzmanı olan arkeolog ve tarihçi bilirkişilerin, gerekirse sivil toplum kuruluşlarının da görüşü alınmalıdır. Bu bağlamda kültürel değerlere müdahale en aza indirilmeli gerçekten müdahale edilmesi gerektiğine kanaat getirildiği takdirde ise yapılacak müdahalelerde aşırıya kaçılmamalıdır. Ayrıca yapılan müdahalenin geriye dönüşe uygun olmasına da dikkat edilmelidir.
Hukuki Değerlendirme
Bodrum Kalesi “1. Derece Arkeolojik Sit” alanıdır. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun ilgili maddeleri uyarınca Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından alınan 05.11.1999 gün ve 658 sayılı ilke kararının 1. Maddesinde arkeolojik sitlerin koruma ve kullanma koşulları belirtilmiştir. Buna göre 1. Derece Sit Alanları uygulanacak esaslara göre bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak alanlar olarak belirlenmiştir. Bu alanlarda kesinlikle hiçbir yapılaşmaya izin verilmemesine karar verilmiştir.
Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun 658 sayılı ilke kararında açıkça belirtilmektedir ki, 1. Derece Arkeolojik Sit Alanlarında hiçbir yapılaşmaya izin verilemez ve bilimsel amaçlı kazılar hariç başka kazılar yapılamaz. Ancak iptalini istediğimiz kararlarda belirtilen proje kapsamında inşa edilecek yapıların betonarme radye temelli olduğu görülmektedir. Betonarme radye temelin uygulanması için temel kazısı yapılması gerekmektedir. Az önce de değindiğimiz gibi 658 no’lu ilke kararı uyarınca 1. Derece arkeolojik sit alanlarında bilimsel kazı çalışması dışında başkaca bir kaı yapılamayacağı kararlaştırılmıştır. Bu nedenle müdürlüğünüzce alınan 19.08.2016 tarihli 4574 sayılı ve 22.12.2016 tarihli, 4990 sayılı karar Yüksek Kurul’un 658 sayılı ilke kararına açıkça aykırıdır.
2-) Türkiye, Avrupa Konseyi ve UNESCO’nun birçok kararını onaylamış; Venedik Tüzüğü (1964), Dünya Kültürel ve Doğal Mirası Koruma Sözleşmesi (1972), Avrupa Mimari Mirası Koruma Sözleşmesi (1985), Avrupa Arkeoloji Mirasının Korunması Sözleşmesi’ni (1992) yasallaştırarak birer iç hukuk belgesi haline getirmiştir. Bu belgelerden, tarihi anıtların ve yerleşmenin korunması, onarım koşullarını düzenleyen 1964 tarihli “Venedik Tüzüğü”nün 7. Maddesi, “Bir anıt tanıklık ettiği tarihin ve içinde bulunduğu ortamın ayrılmaz bir parçasıdır. Anıtın tümünün ya da bir parçasının başka yere taşınmasına anıtın korunması bunu gerektirdiği ya da çok önemli ulusal ya da uluslar arası çıkarların bulunduğu haller dışında izin verilmemelidir.” hükmünü haizdir.
Tüzüğün devam maddelerine bakıldığında, anıt eserin tamamlayıcı parçaları olan heykel, resim ya da süsleme unsurları ancak ve ancak başkaca bir çare kalmadığında yerlerinden kaldırılması mümkündür. Görüldüğü üzere anıt eserin bütünleyici parçalarının başka bir yere alınmasının, taşınmasının yalnızca o kültür varlığının korunmasında son çare (ultima ratio) olduğu durumlarda söz konusudur. Olayımıza ve müdürlüğünüzce onaylanan projeye bakıldığında bu şekilde bir zaruriyet bulunmamaktadır.
Sonuç ve İstem :
Dostları ilə paylaş: |