Kurak alanlardaki çevresel ve sosyo-ekonomik problemler
Kurak alanlar, kendi kısıtlı üretimlerinden ve insan ürünü zararın önlenememsinden dolayı çölleşmeye oldukça eğilimlidirler. Kurak alanlar, yönetim problemlerinden ortaya çıkan doğal kaynaklar üzerindeki insan baskısı (olmayan ya da yetince açık olmayan düzenleme mekanizmaları, arazi kullanım hakları ve yerel nüfusa ulaşmadaki eksiklikler, ulusal politikalara gereken önemin verilmemesi kurak alanlar kalkınma politikalarında göz ardı edilir), artan nüfus yoğunluğu (göçmenlerin bir yaşam alanına yerleşmesi ve nüfus artışı) ve silahlı çatışmalardan dolayı tehlikededir. Sonuç olarak, bu alanların %97’sinden fazlası, doğal kaynakların hem fiziksel hem de üretim açısından kaybıyla sonuçlanan bir veya birden fazla tehditten dolayı risk altındadır (1). Öncelikli sebepler:
-
Sürdürülebilir olmayan tarımsal uygulamalara, kaynakların aşırı kullanımına, aşırı otlatmaya ve bilinçsiz odun toplamaya ve egzotik ürünlerin istilasına bağlı olarak doğal bitki örtüsünün bozulması, parçalanması ve kaybı.
-
Erozyona, toprağın sıkışmasına, tuzlanmaya, kum istilasına bağlı olan toprak bozulumu. FAO 2000 Küresel Toprak Bozulumu Değerlendirmesine göre (14), Afrika’nın %4.2’si (yaklaşık 6 M km2) oldukça ciddi bozulmuş peyzajlara sahip olup, bunun 2 M Km2 tarımsal faaliyetlerinden kaynaklanmıştır. .Özellikle Sahra Çölünün güney kıyısında Namibya’nında içinde olduğu batı kıyısı boyunca Güney Afrika’da, Madagastar'da ve Batı Afrika kıyılarındaki kıyıların, Sahra altı Afrika’nın 5.91 M Km2’sinde insan faaliyetlerinin negatif olarak etkilendiği gibi benzer sonuçlar yapılan son net birincil üretim değişimleri analizlerinden alınmıştır (9).
FAO ile birlikte yürütülen değerlendirmelerden, 22 restorasyon vakasından yeni bir izleme aracı geliştirildi(FAO LaReMoT3), vakaların %60’ında en baskın itici gücün aşırı otlatma (vakaların%86’sı) olduğu ortaya çıktmıştır, aslında aşırı otlatılmış alanların restorasyonu ve restorasyon sahalarındaki koruma önlemlerinin uygulanması temel problem ve birçok proje ekibinin karşılaştığı zorluktur.
Su erozyonu, özellikle Akdeniz Bölgesinde ikinci en yaygın etmendir (vakaların%82’si). Su erozyonunu; kurak alan ekosistemlerinin kurak alanlara dönüşmesini (vakaların %73’ü, özellikle Sahra Afrika’sı altı ve Batı Asya’da), toprak bozulumunu (vakaların %73’ü) rüzgâr erozyonunu (vakaların %64’ü Sahra Afrikası altı) kereste ürünlerinin bilinçsiz kesilmesi (vakaların %59’u özellikle Afrika ve Kafkasya Bölgesinde) yakacak odunun aşırı hasadı (vakaların%55’İ özellikle Afrika’da, istilacı türleri (vakaların %45’İ özellikle Afrika ve Kuzey Amerika’da) seller (vakaların%41’i) orman yangınları (%36 özellikle Akdeniz Bölgesinde) takip etmektedir. , Su rejimi ve suların kirlenmesiyle beraber şehircilik, Amerika’da San Fransisco'da şehrin nehir havzasıyla yakınlaşmasıyla tek bir vakada belirgin hale gelmektedir. Arazi terki Meksika’daki ve Akdeniz bölgesinin kuzeyindeki vakalarda etkin bir elementti, bakım gerektiren (örneğin, Tarımsal teraslar) geleneksel yönetim anlayışının bırakılması ve agro-pastoral arazilerin hızlı büyüyen bitki örtüsüyle istilaya uğraması riskini arttırmıştır (ör: kontrol edilmesi güç yangın riski)
Dostları ilə paylaş: |