KÜRESEL EĞLENCE SEKTÖRÜNDE İKY DERS-8
İslam’da Emek ve Çalışmaya Bakış
Tarih boyunca emeğe verilen yerin, çalışmanın anlamı ve önemi konusunda farklı kültürler tarafından farklı algılanmalara konu olduğunu daha önce ifade etmiştik. Bu bağlamda İslam’ın emek ve çalışmaya verdiği önem üzerinde durursak, İslamiyette Hz.Âdem’in Cennette, çalışma ve zahmet çekmeden eşiyle beraber huzur içinde yaşarken, işlediği günah nedeniyle Cennetten kovulunca temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışmak ve zahmet çekmek zorunda olduğu gerçeği vardır. Kur’an-ı Kerim (25:117)’de “Dedik ki: Ey Adem bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi Cenetten çıkarmasın, sonra ekip biçmek gibi işleri yapmak zorunda kalır yorulursun”. İnsanoğlu yeryüzünde hayatını sürdürebilmek için çalışması gerekmektedir. Çalışma zorlu ve zahmet verici bir süreçtir. Ancak bu süreç, Hristiyanlıkta olduğu gibi İslamiyette ilk günahın bir cezası olarak ya da insanların cezalandırılması olarak görülmemektedir. Hristiyanlık ile benzerlik gösteren yönü her iki dinde de ‘çalışmanın bir ibadet olarak algılanmasıdır’. İbn Haldun, Kur’an-ı Kerim’de geçen ‘rızkınızı arayınız’ mealindeki ayetten (29:17) yola çıkarak çalışmanın Allah’ın bir emri olduğunu ifade etmektedir. Yine 13. yüzyılda yaşamış, sufi Ebumekarim’den rivayet edilen “Üret! Mahsulün en ufak, en cüz’i bir zerresi kadar bile olsa, Allah’ın adıyla üret onu! Bu sana bahşedilen şeyin azamisidir. Öyleyse ortaya koy onu!..”İslamiyet’te rızk aramak için yapılan her helal iş desteklenmektedir. Toplum içinde en kaba ve basit bir meslek olarak algılanan çobanlık mesleğinin peygamber mesleği olarak tanımlanması da bunu gösterir. İslamda her türlü meşru kazanç yolu desteklenmekle birlikte, dinen en makbul olan işin ne olduğu yönününde tam bir fikir birliliği olmamakla birlikte, yaygın görüş el emeği kazancının en değerlisi olduğu yönündedir. Yine Kur’an-ı Kerim’de çalışmanın önemi üzerine (53:39,40,41) “Hakikaten insan, kendi sarfettiği emekten başka hiçbir şeye sahip değildir ve muhakkak sarfettiği bu emek ileride görülecek, sonra ona tastamam karşılığı verilecektir”ifadesi yer almaktadır.
Tüm bunlar İslamiyet ile Protestan zihniyetin çalışmaya yönelik ortak algılarını bizlere göstermektedir. Her ne kadar İslamiyette Weber’in de belirttiği gibi çalışmaktan kaçma, dünya nimetlerinden elini çekme, kendini tamamen öteki dünya için hazırlama durumu -bu durum İslamiyete Hint ve İran mistisizmi yoluyla girmiştir- var olsa da temelde İslamiyette çalışmanın önemini belirten ve çalışmaya vurgu yapan bir anlayışın olduğunu ifade etmek yanlış olmaz. Aşağıdaki ifade bu durumu açıklamaktadır: (Kozak; 1999:88).
“Allah bu yeryüzünü ve istihsal sahalarını hikmetle yaratmıştır; mamur, semereli ve faydalı kılınması hikmetiyle… Eğer halk, dünya mamurluğundan ne fayda erişeceğini ve yeryüzünü kupkuru bırakmaktan ne günah doğacağını bilseydi, gayesini ve vücut hikmetini tamamiyle anlamış olurdu. Toprağından bin batman mahsul çıkacak bir insan, eğer ihmal ve isteksizlik yüzünden dokuz yüz batman mal elde edecek olursa, aradaki yüz batman fark insanların istifadesinden uzak kalırsa biliriz ki, bunun hesabı kendisinden sorulacaktır. İnsanların faydasına sarfedilecek bir vaziyeti bulunduğu halde, bundan kaçan, yeryüzünün umranından pay sahibi olmak istemeyen ve üstelik bunun ismini dünyayı terk, zühd ve takva koyan insan, Şeytandan başka kimseye tabi değildir” (Kozak;1999:89).
Modern Dönemde Boş Zaman
Applebaum’a (1997:48) göre, modern dönemle birlikte boş zaman kavramı çok ciddi bir değişime uğramıştır. Endüstriyel ülkelerde gözlenen en büyük değişikliklerden biri boş zamanlardaki ciddi artış olmuştur. Boş zamanlardaki bu artışın turizm, spor, oyun gibi eğlenceye dayalı endüstriyel alanlarda, boş zaman üzerinde hâkimiyet mücadelesi veren sektörel faaliyetlerde yoğunlaşmanın görülmesine neden olurken, bu faaliyetler bir bütün olarak boş zaman endüstrisinin de doğmasını beraberinde getirmiştir (Aytaç, 2002:233).
Modern dönemde boş zamanların değerlendirilmesi, nüfus artışı, kentleşme, çalışma saatlerindeki değişim, değişen aile yaşamı, teknolojik gelişmeler, dinsel görüşte yaşanan değişim1 ile birlikte yeni bir çehreye bürünmüştür. Nüfus artışı ile birlikte, özellikle çocuk nüfusunun artması, çocuklar için yeni oyun alanlarının yapılmasını gerekli kılarken, genel olarak da insanların boş zamanlarını değerlendirmelerinde lider sayısının, araç-gereç sayısının artışına yol açmıştır. Kent yaşamı ile birlikte bireyler arasındaki ilişkiler de ikincil ilişkilere dönüşmüştür. Bireyler ve gruplar arasında, ilkel döneme göre kişisel olmayan bu ilişkilerle insanlar daha formel ilişkilere girmektedir (okul, kilise, vb..).
Modern dönemde boş zamana yönelik tutumlar incelendiğinde, özellikle 1830’lu yıllardan itibaren çalışma sürelerindeki azalma, buna paralel olarak da insanların daha fazla boş zamana sahip olmalarını beraberinde getirmiştir (Argyle, 1996:22). Sanayileşmenin ilk başladığı yıllarda insanlar günde 12-14 saat çalışmaları sonucu boş zamanları çok az ve sınırlı olmaktaydı (Tezcan, 1977:20). Bunun yanı sıra teknolojik gelişmeler ile birlikte aile yaşamındaki değişim, elektronik ev araç-gereçlerinin yaygınlaşması insanların daha fazla boş zamana sahip olmalarını sağlamıştır. Yine ulusal gelirdeki artışlarda insanların daha fazla seyahat etmelerini olanaklı kılmıştır. Bununla birlikte modern dönem bir ‘orta direk’ sınıfı da doğurmuştur. Bu sınıftaki kişiler genelde fabrikalarda çalışanlardır, ve boş zaman değerlendirme aktiviteleri spor karşılaşmalarını izlemek, kahvehane, bar, lokal ya da sendikaların yaygınlaşması ile birlikte sendika lokallerinde zaman geçirmek şeklindedir.
Modern dönemle çalışma anlayışının özel alandan kurtulup toplumsal bir bütünlük haline gelmesi ile birlikte boş zamanların değerlendirilmesi de bu duruma paralel olarak toplumsal bir işlevsellik kazanmıştır. Bunlardan en önde geleni “tören gereksinimi karşılamak” tır (Kraus;1971:395). Örneğin, dinsel bayramlar, karnavallar, eğlenceler, şenlikler, spor yarışmaları kutlamaları gibi (Tezcan, 1977:29). Yine modern dönemde boş zamanların değerlendirilmesinin toplumsal işlevlerinden bir diğeri de ‘toplumsal dayanışmayı sağlamak’ tır. Modern yaşamda, birçok etmen insanları birbirinden ayrıştırmaktadır. Ekonomik statü, toplumsal konum, ırk, milliyet, eğitim ve kültürel farklılık, dini mezhepler gibi (Tezcan, 1977:31). Butler’e (1968:27) göre modern dönemde boş zaman faaliyetleri, işte bu ayrışmaları önlemeye yönelik olup, katılanlar arasında bir dayanışma sağlamayı amaçlamaktadır.
Modern dönemde boş zaman faaliyetlerinin değerlendirilmesi demokrasiye yardımcı olması açısından da toplumsal bir işlevdir. Boş zaman faaliyetleri, bireye doyum, yaratıcılık, kendini ifade ve bu bağlamda da demokrasinin gelişmesine yardımcı olmaktadır (Butler;1968:26-27). Boş zaman faaliyetlerine katılan bireylerin hepsinin hem fiziksel hem de psikolojik olarak sağlıklı oldukları geniş ölçüde kabul edilmiş bir gerçektir. Dinlenme, eğlenme, yaratıcı faaliyetler ruhsal istikrarı sağlaması açısından büyük bir öneme sahiptir. Yine boş zamanları değerlendirmenin sağlık alanına katkısı, hastalığı önlemesi ve sağlıklı, mutlu insanlar yaratılmasına yardımcı olmaktır. Boş zaman değerlendirmenin toplumsal faydalarını daha da arttırmak mümkündür.
Özet olarak, modern toplum yapısıyla birlikte çalışma saatlerindeki artış, kadın, çocuk ve yaşlıların daha ağır koşullarda çalışmaya zorlanması, sonuçta daha az ve insanca çalışmayı talep eden işçi hareketlerinin oluşumunu da beraberinde getirmiştir (Aytaç;2002). Uzun mücadeleler ve sendikal hareketler sonucunda çalışma saatlerinde bir kısmi de olsa bir azalma ve çalışma koşullarında bir iyileşme gözlendi. Yaşanan bu gelişmeler, çalışmadan eksiltilen bir artık zamanın oluşumuna (çalışma harici zaman), kişinin kendince tasarruf edip, yönlendirebileceği bir zamanın oluşumunu beraberinde getirmiştir (Aytaç;2002). Gerek Yunan, Roma, gösterişçi Ortaçağ’da gerekse püritan dönemde çalışma-boş zaman ayrımı net bir şekilde ifade edilememekteydi ve boş zaman, çalışma ile iç içe geçmiş bir kavramdır. Tüm bu gelişmeler doğal olarak çalışmanın yeniden üretimi, istikrarı için boş zamana gereksinim duyan, boş zamana farklı anlamlar yükleyen çeşitli görüşleri beraberinde getirmiştir. Modernite ile birlikte ortaya çıkan boş zamana yönelik farklı kuramsal yaklaşımların bazılarını aşağıdaki tabloda incelenecek olursa:
Tablo Boş Zamana Yönelik Kuramsal Yaklaşımlar
Marxist Kuram
|
Marxist kuram için, boş zaman toplumun temel bir sorunsalını oluşturmak yerine daha çok alt yapısal sorunların çözümü ile uğraşılan bir alandır. Marx (1997:27) (boş zaman makalesi) boş zamanı, insan gelişiminin bir temeli olarak ifade eder ve sözlerini şöyle sürdürür: “boş zamanı olmayan tüm yaşamını uyku, yemek ve benzeri şeylerin getirdiği fiziksel kesintiler dışında kapitalist için çalışmakla geçen kişi, yük hayvanından bile aşağıdadır. Kendi dışına yönelik zenginlik üreten bir makinedir yalnızca”.
|
Lafargue “Tembellik Hakkı”
|
Lafargue “Tembellik Hakkı” (1883) adlı eserinde çalışmaya karşı insanoğlunun karşı koyması gerektiğini savunarak, makinelerin insana özgürlüğünü bahşeden bir tanrı gibi olduklarını, insanı zorlu, yıkıcı çalışma koşullarından uzaklaştırdığını, özgürlük ve boş zaman olanağı sağladığını ifade eder (Lafargue, 1999:112).
|
Gonçarov “Oblomov”
|
Goçarov (1983) çalışmanın modern zamanlarda yüceltilmesine tepki göstererek, çalışmayı mide bulandırıcı bir eylem olarak görüp, emeğin para karşılığında satılmasından daha aşağılık bir eylem yoktur diyerek, boş zamanı, öznel zevkleri, haz ilkesini yüceltmiştir.
|
Veblen “Aylak Sınıf”
|
Veblen (1995: 68-87) çalışmayı överek, boş zamanı elit sınıfın kendini sunum alanı olarak görür ve modern toplumda her şey gibi boş zaman aktivitelerine katılımın da alınır satılır hale geldiğini ve tüketim toplumunun ilkelerince belirlendiğini ifade eder. Veblen (1995:40-47) göre kapitalizm insanı haz nesnesi olarak gören bir anlayışa sahiptir ve insan zevki tüketim yoluyla maksimize etmek isterken, zahmeti çalışmayı minimize etmek ister. Oysa Veblen’ göre bilimi, teknolojiyi ortaya çıkaran insanı doğayı değiştiren bir varlık yapan, insanın “iş yapma içgüdüsü” dür.
|
Russel “Aylaklığa Övgü”
|
Russel soruna etik ve moral değerler açısından yaklaşır. Aylaklığı överek, çalışmanın insan üzerindeki tahakkümcü tavrını red eder. Boş zamanın insanlara genel anlamda bir mutluluk getireceğini, toplumsal kalitenin yükseltilmesinin, boş zamanın değerlendirilmesine ilişkin bilincin oluşturulması ile çözüleceğini belirtmiştir (Russel, 1990:111).
|
E. Fromm “Yabancılaşmış Boş Zaman”
|
Fromm’a göre birey çalışma ortamında tek, yabancı, itaatkar, teslimiyetçi olduğu gibi, çalışma dışında da benzer durumlar sergileyip egemen manipülasyon ayarlı uysal, itaatkar, edilgen bir katılımcı bir tüketiciye dönüşmüş durumdadır (Fromm, 1990:196).
|
D. Riesman “Başkalarınca Yöneltimli Boş Zaman”
|
Riesman modern sosyalliklerin sahte ilişkilerle yüklü olduğunu ve araçsal bir değer taşıdıklarını ifade ederken, dolayısıyla çalışma dışında da (boş zaman) bu sahte sosyalliğin devam ettiğini ifade etmektedir. İlişkilerin “başkalarınca yöneltimli” bir değer taşıdığını vurgulamaktadır.
|
Adorno ve Horkheimer “Kültür Endüstrisi ve Boş Zamanın Tecimsel Manipülasyonu”
|
Adorno ve Horkheimer’a (1996) göre, çalışmanın mantığı ile çalışma dışındaki sosyal yaşamın mantığı arasındaki ayrımlar giderek kaybolmaktadır. Çalışma ile boş zamanın birbiriyle değiştirilebilir değerler içine sokulması ise, çağdaş toplumlarda, her şeyden çok “kültür endüstrisi” aracılığı ile gerçekleştirilmektedir. Günümüzde boş zaman deneyimleri giderek birbirine benzer hale gelmektedir.
|
Dostları ilə paylaş: |