KDV Kanunu yönünden inşa edilen indirimli orana tabi konutların üçüncü kişilere satılması ile işletme sahibi tarafından kendi adına fatura düzenlenerek işletmeden çekilmesi arasında vergilendirme bakımından herhangi bir fark bulunmamakta, her ikisi de teslim kabul edilmekte ve KDV’ye tabi tutulmaktadır. Bize göre, her iki şekilde de satılan ve/veya işletmeden çekilen konutlar için KDV Kanunu’nun 29/2. maddesinde belirtilen şartlar ve teslim gerçekleşmekte, iade hakkı doğmaktadır. Bu şekilde yapılan her iki işlem için de KDV iade talebinde bulunulması mümkün olup, Kanun’a aykırı bir husus bulunmamaktadır. Bu nedenle, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Kanun’un amacını aşan ve mükelleflerin iade haklarını sınırlandıran hatta kaldıran görüşüne katılmak mümkün değildir. Çünkü, gerek Kanun’un 29/2. maddesinde ve gerekse 119 Seri No.lu Tebliğ’de, iade kapsamına girecek bir teslimin mutlaka nihai tüketim amaçlı bir satış olması gerektiğine ilişkin bir hüküm bulunmamakta, teslimin gerçekleşmesi yeterli görülmektedir. Aksine bir düşünce, yasa hükmünü zorlama ve amacını aşarak yorumlanması anlamına gelir ki, bu da KDV Kanun’una ve Anayasa’ya aykırıdır. KDV Kanunu yönünden inşa edilen indirimli orana tabi konutların üçüncü kişilere satılması ile işletme sahibi tarafından kendi adına fatura düzenlenerek işletmeden çekilmesi arasında vergilendirme bakımından herhangi bir fark bulunmamakta, her ikisi de teslim kabul edilmekte ve KDV’ye tabi tutulmaktadır. Bize göre, her iki şekilde de satılan ve/veya işletmeden çekilen konutlar için KDV Kanunu’nun 29/2. maddesinde belirtilen şartlar ve teslim gerçekleşmekte, iade hakkı doğmaktadır. Bu şekilde yapılan her iki işlem için de KDV iade talebinde bulunulması mümkün olup, Kanun’a aykırı bir husus bulunmamaktadır. Bu nedenle, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Kanun’un amacını aşan ve mükelleflerin iade haklarını sınırlandıran hatta kaldıran görüşüne katılmak mümkün değildir. Çünkü, gerek Kanun’un 29/2. maddesinde ve gerekse 119 Seri No.lu Tebliğ’de, iade kapsamına girecek bir teslimin mutlaka nihai tüketim amaçlı bir satış olması gerektiğine ilişkin bir hüküm bulunmamakta, teslimin gerçekleşmesi yeterli görülmektedir. Aksine bir düşünce, yasa hükmünü zorlama ve amacını aşarak yorumlanması anlamına gelir ki, bu da KDV Kanun’una ve Anayasa’ya aykırıdır.
KDV Kanunu yönünden inşa edilen indirimli orana tabi konutların üçüncü kişilere satılması ile işletme sahibi tarafından kendi adına fatura düzenlenerek işletmeden çekilmesi arasında vergilendirme yönünden herhangi bir fark bulunmamakta, her ikisi de Kanun’un 2 ve 3. maddelerine göre teslim kabul edilmekte ve KDV’ye tabi bulunmaktadır. KDV Kanunu yönünden inşa edilen indirimli orana tabi konutların üçüncü kişilere satılması ile işletme sahibi tarafından kendi adına fatura düzenlenerek işletmeden çekilmesi arasında vergilendirme yönünden herhangi bir fark bulunmamakta, her ikisi de Kanun’un 2 ve 3. maddelerine göre teslim kabul edilmekte ve KDV’ye tabi bulunmaktadır. Kişisel görüşümüze göre, her iki şekilde de satılan ve/veya işletmeden çekilen konutlar için KDV Kanunu’nun 29/2. maddesinde belirtilen şartlar ve teslim gerçekleşmekte, iade hakkı doğmaktadır. Her iki işlem için de KDV iade talebinde bulunulması mümkün olup, Kanuna aykırı bir husus bulunmamaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Kanun’un amacını aşan ve mükelleflerin iade haklarını sınırlandıran hatta kaldıran bu görüşü, KDV Kanunu’nun 29/2. maddesine ve Anayasa’ya aykırı olup, Kanun’un 29/2. maddesinde ve buna ilişkin olarak yayımlanan 119 Seri No.lu Tebliğ’de, iade kapsamına girecek bir teslimin mutlaka nihai tüketim amaçlı bir satış olması gerektiğine ilişkin bir düzenleme bulunmamakta, teslimin gerçekleşmesi yeterli görülmektedir.
Tevkifat Uygulayacak Alıcılar ve Tevkifat Oranı Tevkifat Uygulayacak Alıcılar ve Tevkifat Oranı İnşaat şirketleri dahil KDV mükelleflerine faaliyetlerinin yürütülmesi ile ilgili işlemlerde kullanacakları işgücünün sağlanması şeklinde verilen hizmetlerde (işgücü temin hizmeti alımlarında) alıcılar tarafından (9/10) oranında KDV tevkifatı uygulanacaktır. Bu tür hizmetler, temin edilen elemanların, hizmeti alan işletmenin bilfiil sevk, idare ve kontrolü altında çalıştırılabilmesinin mümkün bulunduğu durumlarda tevkifat kapsamına girmektedir. Bu şekilde ortaya çıkan hizmetlerde aşağıdaki şartların varlığı halinde tevkifat uygulanacaktır. - Temin edilen elemanların, hizmeti alana ücretli statüsünde hizmet akdiyle bağlı olmaması gerekmektedir. - Temin edilen elemanların, hizmeti alanın sevk, idare ve kontrolü altında çalıştırılması gerekmektedir. Elemanların işletmenin mal ve hizmet üretimi safhalarından herhangi birinde çalıştırılması halinde, sevk, idare ve kontrolün hizmeti alan işletmede olduğu kabul edilecektir. İşgücü temin hizmeti veren mükellefin, söz konusu hizmeti bir başka mükelleften temin ettiği elemanları kullanarak sunması halinde, sadece kendisine verilen işgücü temin hizmetinde tevkifat uygulanacaktır. Yukarıda sayılanlara verilen özel güvenlik ve koruma hizmetleri de işgücü temin hizmeti kapsamında tevkifata tabi tutulacaktır
Mahsuben İade Mahsuben İade Tebliğde yapılan açıklamalara göre, kısmi tevkifat uygulanan iş gücü temin hizmetleri ile ilgili 4.000 TL.yi aşmayan mahsuben iade talepleri VİR, YMM raporu ve teminat aranılmaksızın yerine getirilir. 4.000 TL ve üzerindeki iade talepleri ise sadece teminat ve/veya VİR sonucuna göre yerine getirilir. 4.000 TL'yi aşan kısım için teminat verilmesi halinde teminat, VİR ile çözülür. Bu iadelerde YMM raporu geçersizdir. Ancak,
Dostları ilə paylaş:
|