Mahmut arslan hak-iŞ Konfederasyonu Genel Başkanı hak-iŞ Konfederasyonu



Yüklə 75,58 Kb.
tarix25.10.2017
ölçüsü75,58 Kb.
#12701

Mahmut ARSLAN

HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı
HAK-İŞ Konfederasyonu

38. Kuruluş Yıldönümü

II. HAK-İŞ Kısa Film Yarışması Ödül Töreni ve

Akşam Yemeği

22 Ekim 2013/Ankara
Sayın Bakanlarım,

Sayın Milletvekilleri,

Siyasi Partilerin Değerli Temsilcileri,

İşçi, İşveren ve

Memur Konfederasyonlarımızın Değerli Temsilcileri

Kıymetli Akademisyenler,

Sendikalarımızın Değerli Temsilcileri,

Sevgili Çalışma Arkadaşlarım,

Kıymetli Misafirler,

Değerli Basın Mensupları,
Konfederasyonumuzun 38. yaş günü etkinliklerine katılımınız dolayısıyla teşekkür ediyor, şahsım ve HAK-İŞ Konfederasyonu adına sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bugün, HAK-İŞ Konfederasyonu’nun 38. yaş gününü kutlamanın heyecanını ve haklı gururunu yaşıyoruz.

Ben öncelikle, 38 yıl önce HAK-İŞ’in bu onurlu yürüyüşünü başlatan tüm kurucularımıza, tüm yöneticilerimize, tüm genel başkanlarımıza ve bu kutsal emek mücadelesini bugünlere taşıyan binlerce isimsiz misyon adamına teşekkürü bir borç biliyorum. Necati ÇELİK başta olmak üzere aramızdan ayrılanlara Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyorum.

Onlar, 38 yıl önce bizim için terleyerek “ter ve emek”lerini kattıkları mücadeleyi yılmadan, yorulmadan bugünlere taşıdılar.

Onların mücadele yılları zor, meşakkatli ve çileli idi. Fakat o kadar da onurlu idi.

Biz de bu büyük yürüyüşü onların başlattığı adımları devam ettirerek zirveye taşımak için mücadele ediyoruz.

HAK-İŞ; 38 yıllık mücadele tarihinde;

Değerlerinden kaynaklanan doğru bir mücadele çizgisi,

İlkelerinden kaynaklanan, gerektiği yerde gerekeni yapma sorumluluğu,

Taşıdığı misyondan kaynaklanan medeniyet tasavvuruyla 38. yılına ulaşmıştır.


Çünkü; insanlar gibi kurumlar da “geçmişten konuştuğu kadar yaşlı, gelecekten konuştuğu kadar genç”tir.

HAK-İŞ bu idrakle 38 yaşında gençlikle olgunluğun sınırında bir emek örgütü olarak geleceğe yürümektedir.

Biz, hem tarihî arka planımızın, hem de emek hareketinin bize yüklediği sorumluluklarımızın idrakindeyiz.

Onun için;

Değerleriyle varolmayı,

Derinliğiyle muhteva oluşturmayı,

Yerliliğiyle dünyaya açılmayı misyonumuzun bir gereği bildik ve biliyoruz. 2
HAK-İŞ olarak, Dünya emek hareketinin saygın ve etkin bir üyesi olarak uluslararası platformlardayız.

Orta Asya’da, Balkanlar’da, Ortadoğu’da, Afrika’da, Uzak Doğu’da Amerika’da ve Avrupa’dayız.

Ülkemizin tarihsel birikim ve deneyiminden kaynaklanan fonksiyonunu yeniden güncellediği bu günlerde, HAK-İŞ belirlenen senaryolarda pasif bir rol almıyor, bizzat emek hareketinin geleceğinde erdemli bir inşa için projeksiyonlar ortaya koyuyor.
Biz, tarihsel aidiyetimizin ve coğrafyamızın bize hatırlattığı sorumluluklarımızı emek hareketinde yoğunlaştırarak ülkemize, yöremize, bölgemize ve küremize olan sorumluluklarımızın idrakiyle hareket ediyoruz.
Son yapılan 12. Genel Kurulumuzda “Medeniyetler Buluşmasından Küresel Sendikacılık İnşasına” doğru yürüyen bir Türkiye ve HAK-İŞ fotoğrafını ortaya koyduk.

Coğrafyamızla birlikte tüm dünyada da proaktif bir rol oynayabilecek bilgi, birikim ve donanıma sahip olduğumuzu bir kez daha gösterdik.
38 yıllık tarihsel çizgimizde; “ne olduğumuz”u “ne yaptığımız”la ortaya koyduk. İçi doldurulmamış sloganların, arkası boş şablonların, ideolojik şartlanmışlıkların peşine düşmedik.

İddialarımızı, erdemli bir sendikal inşa için sürdürdük ve sürdürüyoruz.

Değerleriyle sendikal kimlik oluşturmuş”



bir sendika vizyonuyla,

Trakya’daki emekçiden

Güneydoğu Anadolu’daki emekçiye,

Karadenizdeki emekçiden

Akdeniz’deki, Ege’deki emekçiye kadar

tüm emekçileri bu erdemli sendikal inşa için,

bu büyük projeyeye dahil etmek,

onları böyle bir ufka taşımak için çaba gösteriyoruz.
Değerli Dostlarım,

Emek ve toplumsal tarih göstermiştir ki HAK-İŞ’in 38 yıl önce durduğu yer ne kadar doğru ve kararlı ise, bugün geldiği ve durduğu yer de o kadar doğru ve tahkim edilmiş bir yerdir.

HAK-İŞ; Türkiye’nin kaos yılları olan 70’li yıllarda nasıl ki, büyük emekçi kitlelerin sağduyulu sesi ve duruşunu hakkiyle yükseltmişse, bugün de ülke gerçeklerinden kopmadan aynı sorumlulukla duruşunu sürdürmektedir.
Geçtiğimiz yıl 37. Yıldönümümüz nedeniyle uluslararası düzeyde “Bölgemizde Bağımsız Sendikal Hareketin ve Özgür Sivil Toplumun geliştirilmesi” temalı küresel emek buluşmasını, bu yıl emek hareketinin sorunlarının tartışılacağı, konuşulacağı ve yarınının şekilleneceği “Emek ve Toplum Kongresi”ni gerçekleştiriyoruz.

Yıldönümü etkinliklerimizi bu yıl da kültür ve sanatla buluşturuyor, emeğin sanat derinliğine kapı aralıyoruz.

Bu amaçla geçen yıl olduğu gibi bu yıl da “Emek” temalı HAK-İŞ II. Kısa Film Yarışmasını düzenlemiş bulunuyoruz.
Saygıdeğer Konuklar,

Dünya tarihi, coğrafyalar üzerinden yeniden yazılırken, bizim bu yazılan tarihin aktif bir belirleyicisi olma zamanımız gelmiştir. 3
Bizler,

yani erdemli bir sendikal inşa için seferber olanlar,

adil, insan haklarına dayalı,

özgürlükler temelli yeni bir dünyanın özneleri,

yâni inşa edicileri olmak için buradayız.

Varlığımızı anlamlı kılan da budur.

Çünkü tarihi birikim ve sorumluluğumuz bize böyle bir dünyanın inşacıları olmayı ihtar etmektedir.

Bu konuda ‘Hocaların Hocası’ ünvanlı rahmetli Sabahattin Zaim, insanın hayattaki iki temel gayesini ve hedefini; “Refaha ve Felaha ulaşmak” olarak tanımlamaktadır.

HAK-İŞ, hem dünya, hem de ötesinin sorumluluğunu hisseden bir duyarlılıkla böyle bir hedefe kilitlenmiştir.

Çünkü biz tarih yapılırken sessiz kalanların, tarih yazılırken hatırlanmayacaklarını da biliyoruz.

Evet…. Bizler Medeniyet işçileriyiz, medeniyet emekçileriyiz…

Rüyasını gördüğümüz medeniyet, emekçilerin terleriyle inşa edilecek, onların kutlu elleriyle tasavvurdan tasarıma dökülecektir.

Onun için HAK-İŞ’in medeniyet tasavvuru;

Bütün mağdurların,

Bütün mazlumların,

Bütün mahrumların,

Bütün mahzunların ve

Bütün masumların hıçkırıklarının karşılığını bulacakları bir dünyanın gözyaşı, vicdanı ve dilini taşımaktadır.


Onun için biz, burada olduğumuz kadar, yüreğimizle, dilimizle ve elimizle;

Gazze’deyiz,

Mynmar’dayız,

Somali’deyiz,

Irak’tayız,

Suriye’deyiz… Tüm mazlumların yanındayız.
Kıymetli Konuklar,

Dünyanın neresinde bir çığlık, neresinde bir feryat, neresinde bir imdat çağrısı varsa HAK-İŞ orada olmuştur, olmak zorundayız.

Çünkü biz, “insana ve emeğe dair olan hiçbir şeyin bize yabancı olmadığı”na inanıyoruz.

Çünkü biz; “yapmaya muktedirken yapamadıklarımızdan da sorumlu olduğumuz” bilincini taşıyoruz ve bütün işlerimizde bu bilinçle hareket ediyoruz.
Kıymetli Konuklar,

Kuruluş yıldönümümüzün bu yılki simgesini “lale” olarak belirlememizin de özel bir anlamı vardır.

Lâle barışın, çeşitliliğin, birlikteliğin, tevazunun, çevreye saygının ve ölümsüzlüğün sembolüdür.

Bizim kültürümüzde, mimarimizde, edebiyat ve sanatımızda oldukça eski zamanlardan beri, Batı’da da Anadolu’dan götürülerek 12. Yüzyıldan bu yana güzellik sembolü olarak kullanılmaktadır. 4
Küresel kaos bir sembolle nasıl ifade edilir bilemiyorum ama, küresel barışı eğer bir sembolle ifade edecek olursak, bu ancak LALE olabilir.

Tarihi kültürümüzde lalenin bir başka anlamı ise; yapraklarının yukarıya doğru olması, insanın kendini idrak etmesini ifade eder.

Bizim için ayrı bir anlamı da; onu böylesine itina ile yetiştiren, onun için “emek ve ter” harcayan bir emekçi ürünü olmasıdır.
Saygıdeğer Konuklar,

HAK-İŞ olarak, üyelerimiz başta olmak üzere bütün çalışanların hak ve menfaatlerini korumayı ve geliştirmeyi öncelikli görev biliyoruz.

Alınteri akıtan bütün emekçi kardeşlerimizin insan onuruna yaraşır iş ve yaşam sürmeleri için çalışıyoruz.

Çalışma hayatında yaşanan sorunlara da bu çerçevede yaklaşıyoruz.

Ülkemiz çalışanlarının insan onuruna yaraşır iş ve yaşama kavuşması için toptan kabul ya da redlere hapsolmadan tüm sorunları tartışarak, ortak akılla sağlıklı bir sonuca ulaşmak için üzerimize düşen büyük bir sorumluluk olduğunu biliyoruz.
Değerli Konuklar,

Son yıllarda iş piyasamız açısından son derece önemli yasal düzenlemeler hayata geçirilmiş olsa da işsizlik ve istihdam oranlarında rakamsal iyileşmeler görülse de hala çözüm bekleyen sorunlarımız var.

Bu sorunlardan kısaca bahsetmek ve çözüm önerilerimizi sunmak istiyorum.

Bunlardan en önemlisini alt işverenlik uygulaması oluşturmaktadır.

Mevzuatımızda ilk düzenlenmesi 1936 yılında yayımlanan 3008 sayılı ilk İş Kanunu’na dayanan alt işverenlik uygulaması, günümüzde çalışma hayatının önemli ve tartışmalı alanlarından biri haline gelmiştir.

Bugün ülkemizde yaklaşık 800 bin işçi güvencesiz koşullarda taşeron işçi olarak çalışmaktadır.

Başta belediyeler olmak üzere kamu ve özel sektörde her geçen gün daha da yaygınlaşan taşeron işçilik uygulaması çalışma hayatının en temel sorunu haline gelmiştir.

Örgütsüzlüğü, güvencesiz çalışmayı, kayıtdışını, kuralsızlığı tetikleyen, insan onuruna yaraşır düzgün iş tanımını yok sayan taşeron işçilik uygulaması, çalışma hayatının dengelerini bozmakta, ekonomik ve sosyal olarak büyük bir tahribat yaratmaktadır.

HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, kölelik sistemiyle eş değer bir hale gelen ve kabul edilemez bulduğumuz alt işverenlik uygulamasını teşvik eden politikaların terk edilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Bu noktada temel referansımızın ILO sözleşmeleri olması gerekmektedir.

Alt işveren işçilerinin ücret alacakları, sendikal örgütlenme, senelik izinlerinin hak edilmesi ve kullanılması, kıdem tazminatı ile işverenlerin değiştiği durumlarda yaşanan mağduriyetlere ilişkin İş Kanunu’nda yer alan düzenlemeler güçlendirilmelidir.

Taşeron işçilerinin durumunun düzeltilmesi anlamında 94 sayılı ILO sözleşmesi önemlidir.

HAK-İŞ olarak, kamudaki asli görev ve süreklilik arzeden işlerin kamu işçileri eliyle görülmesini, taşeron çalıştırılmamasını ve kamudaki geçici işçilere kadro verilmesini talep ediyoruz. 5
HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, taşeron çalışanların yaşadıkları sorunları yakından biliyoruz ve onların mağduriyetinin giderilmesi için yoğun bir çaba harcıyoruz.

Bundan sonra da konuya yönelik yasal düzenleme hazırlıklarına görüş ve önerilerimiz ile katkı vermeye devam edeceğiz.
Değerli Konuklar,

Çalışma hayatında yaşadığımız bir diğer önemli konu da iş kazalarıdır.

Son olarak Soma’da maden ocağında yaşadığımız göçük sonucu bir işçiyi kaybetmenin ve yaralanan işçilerimizin acısını yaşıyoruz.

Gerekli önlemler alınmadığı, denetim zaafı giderilmediği, cezalar caydırıcı olmadığı sürece bu tür kazaların gündemimizden hiç düşmeyeceğini bir kez daha gördük.

HAK-İŞ Konfederasyonu olarak bütün sektörlerde çalışan işçilere ulaşmamız gerektiğini biliyoruz. Yeni kurulan Maden-İş Sendikamız ile maden işçilerinin umudu olma kararlılığındayız.

Bu amaçla madencilik sektöründe yeni bir örgütlenme kampanyası başlatacağız.

HAK-İŞ olarak, madenler başta olmak üzere bütün çalışma alanlarında sendikalaşma ve örgütlenmenin önü açılmasını, denetimlerin artırılmasını ve iş kazalarının önüne geçilmesini istiyoruz.
Saygıdeğer Konuklar,

Çalışma hayatının önemli gündem maddelerinden bir diğerini de kuşkusuz Kıdem Tazminatı konusu oluşturmaktadır.

Biz, kıdem tazminatı haklarımızın garanti edilmesinden yanayız. Kıdem tazminatının kaldırılması, yok edilmesi, düşürülmesi gibi bir yaklaşımı asla kabul etmeyiz.

HAK-İŞ olarak, Kıdem tazminatının alınması konusunda yaşanan sorunları ortadan kaldıracak, kıdem tazminatını istisnasız her bir çalışan için güvence altına alacak, haksızlıkların, adaletsizliklerin olmadığı, uygulanabilir ve sürdürülebilir güçlü bir sistemin kurulmasından yanayız.
Değerli Konuklar,

Çalışma hayatının önemli gündem maddelerinden bir diğeri de geçici istihdam büroları konusudur.

HAK-İŞ olarak bu konuya bakışımız da çalışanların hak ve menfaatleri çerçevesindedir.

Ülkemizde sendikal üyeliklerin işkolu esasına göre olması nedeniyle, geçici istihdam bürolarında çalışan işçiler sendika üyesi olamayacaktır.

Çalışanların kıdem tazminatı, yıllık ücretli izinleri ve ücretleri konusunda mağduriyetler meydana gelecektir.

HAK-İŞ olarak, bu çalışma şeklinin suiistimal edileceğini düşünüyoruz. Bu konuda da temel referansımız ILO ve AB’dir.

Suiistimalleri engelleyecek şekilde güçlü şekilde denetlenecek bir düzenleme için; ILO’nun 181 sayılı sözleşmesi ile konuya ilişkin AB yönergeleri dikkate alınarak, ev işçileri ve geçici tarım işçilerinin çalışma koşullarının düzeltilmesi amacıyla konuyu tartışabiliriz.
Kıymetli Konuklar,
HAK-İŞ olarak ülkemiz işgücü piyasasına ilişkin sorunların çözümü, eksikliklerin giderilmesi için politika ve araçların bütüncül bir yaklaşımla hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Çalışma hayatına ilişkin sorunların çözümü, eksikliklerin giderilmesi için, bütüncül bir yaklaşımla, adil ve sürdürülebilir bir “sosyal model” hayata geçirilmelidir.

Toplumsal refah için bunun şart olduğuna inanıyoruz.

Ancak bu şekilde sürdürülebilir, istikrarlı ve adil bir iyileşme yaşanabilecek, ekonomide yaşanan iyileşmenin keyfini tüm toplum kesimleri birlikte yaşayabilecektir.

Bu nedenle belirli bir aşmaya kadar getirdiğimiz Ulusal İstihdam Stratejisi sosyal tarafların mutabakatı ile biran önce hayata geçirilmelidir.
Kıymetli Misafirler,
HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, her fırsatta sosyal diyalogun önemine dikkat çekiyoruz. Bu kapsamda Ekonomik ve Sosyal konseyin önemli bir sosyal diyalog mekanizması olduğuna inanıyoruz.

Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da 26 Eylül 2013 tarihinde toplanan Çalışma Meclisi Toplantısında Ekonomik ve Sosyal Konseyin, Anayasa değişikliğiyle anayasal bir kurum haline getirildiğini, konseyin yasasıyla ilgili çalışmalara da hız verildiğini ve yasanın çıkmasıyla diyaloğun daha da güçlendirileceğini söylemişti.

Başbakanımızın bu önemli açıklamasının ardından Hükümetin ESK’yı gündemine alması önemli bir gelişmedir. Ancak tasarı taslağına son şekli verilmeden önce sosyal diyalog mekanizmasının işletilerek, sosyal tarafların görüşleri dikkate alınmalıdır.

Anayasal bir mekanizma olan ve en son 2009 yılında toplanan ekonomik sosyal konseyin, düzenli olarak toplanması ülkemiz çalışma hayatının sorunlarını çözmede sosyal diyalogun etkin şekilde kullanımına katkı sağlayacaktır.
Değerli Konuklar,

Sendikalar açısından bu süreçte eski ezber ve alışkanlıklardan kurtulup, değişime ve gelişime ayak uydurmak, tenkit etmek yerine teklif üretmek, klasik anlayış yerine yenilikçi fikirler oluşturmak, sendikal mücadeleye yeni boyutlar ve ufuklar kazandırmak temel hale gelmiştir.

Aynı şekilde işverenlerin de yeni bir vizyon geliştirmeleri ve yeni süreçlerle uyumlu çağdaş uygulamalara kapılarını açmaları gerekiyor.
Özellikle haksız rekabet unsuru olarak gördükleri sendikalara karşı önyargı ve tutumlarını gözden geçirerek, eski ezberlerini bozmalıdırlar.
Geçmişteki kötü örneklerden kaynaklanan bu tavır ne yazık ki dünyadaki değişim ve ekonomik dönüşümle paralel olarak değişmemiştir.
Bunun en somut örneğini yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun hazırlık sürecinde yaşadık.
Sendikaların işyerlerini savaş alanına çevireceği, işçiler arasında çatışma ve kavga ortamı yaratacağı, işyerlerindeki çalışma barışının ve huzurun bozulacağı gibi ciddi ithamlarla karşı karşıya kaldık.

Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasasının yürürlüğe girmesinin üzerinden geçen on aylık uygulama sürecinde yayınlanan iki çalışma istatistiğine bakarsak, söz konusu kaygıların ne kadar yersiz ve anlamsız olduğunu görebiliriz.
İşverenlerin iddia ettiği gibi ne sendikal kavgalar yaşanmış, ne de işletmelere zarar verilmiştir.

Tam aksine sendikal örgütlenmede ciddi bir geriye gidişe neden olmuş, işverenlerin kaygılarını boşa çıkarmıştır. Sendikal örgütlenme oranı Ocak 2013’te yüzde 9.21 iken, Temmuz ayında yüzde 8.88’e gerilemiştir.
Türkiye'deki toplam 11 milyon 628 bin olan işçinin sadece 1 milyon 32 bininin sendika üyesi olduğunu görüyoruz.
Bu ülkemiz işgücü piyasasına yakışmayacak kadar düşük bir orandır.

Barajı aşan sendika sayısı da ocak ayına göre değişmemiştir. 100’ü aşkın sendika içerisinde sadece 44’ü yüzde 1’lik barajı aşarak toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi alabilmiştir.

İşkolu barajını geçen bu sendikalardan bazıları da işletme barajını aşamadığı için sözleşme yapamamaktadır.
Ülkemiz çalışanları böyle bir endüstri ilişkiler sistemini hak etmiyor.

Kıdem tazminatı, taşeron çalışma, geçici istihdam bürolarıyla birlikte sendikal mevzuatın özellikle barajlar ve sendikal güvenceler boyutuyla tekrar ele alınması gerekiyor.

Çalışma hayatının tüm aktörlerinin taleplerinin dikkate alınarak çözüm bulunmalı, aksi halde tek taraflı çalışanlar ötelenerek, sadece işveren odaklı bir bakış açısıyla yapılacak düzenlemeler çalışma hayatının dengelerini dinamitleyecektir.
Bugün Türkiye dünyanın parlayan bir ekonomisi, G 20’nin en aktif üyelerinden birisi durumunda ise bu ülkemiz işçi ve işverenlerinin birlikte inşa ettiği bir başarıdır.

Bu başarıyı daha ileriye taşımak için,

Daha güçlü bir Türkiye’ye ulaşmak için,

rekabet gücü yüksek işletmeler için,

insan onuruna yakışır şartlarda çalışan işçiler için,

mutlu insanlar için

sendikaların ve işverenlerin sosyal diyalog ve kurumsallaşan ilişkiler çerçevesinde ortak akıl,

erdem ve sağduyu içinde “birlikte” hareket etmesi büyük bir itici güç olacaktır.
Saygıdeğer Konuklar,

HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, Türkiye’nin demokratikleşme yolunda önemli bir süreçten geçtiğine inanıyoruz.

Başbakanımız tarafından açıklanan demokratikleşme paketini, Türkiye’deki demokratikleşme sürecinin devam etmesi ve demokratikleşme yolundaki kararlılığın gösterilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz.

Türkiye’nin gündeminde yer alan zor konulara pakette yer verilerek; demokratik önerilerin yapılması, demokrasi yönünde tabuların her geçen gün kırıldığının bir göstergesidir.

Bu paketle, demokratikleşme yolunda atılmakta olan adımlara yeni bir adım daha eklenmiştir.

Demokratikleşme paketi içerisinde yer alan ve özellikle yasal düzenleme gerektiren reformlar, TBMM sürecinde tartışılarak şekillenecektir.

En kısa zamanda yasal ve anayasal düzenlemeler yapılarak süreç başarıyla tamamlanmalıdır. 8
Sivil toplum örgütlerinin de sürece katkısının alınması paketin içeriğinin geliştirilmesi ve toplumun bütün kesimlerince kabul görmesi açısından önem taşımaktadır.
Kıymetli Konuklar,

HAK-İŞ olarak, Türkiye’nin demokrasi başta olmak üzere hayata dair her alanda yeni ve çağdaş standartlara kavuşması en büyük talebimizdir.

Türkiye’nin birikimleriyle bu dönüşümü gerçekleştireceğine, reform çalışmalarını kesintisiz sürdüreceğine inanıyor, bu çalışmaların yeni ve sivil bir anayasa ile zirve yapmasını bekliyoruz.

Yeni anayasa siyasi hesaplarla kesintiye uğratılmamalı, dar çıkarların ve taassupların ötesinde, Türkiye’nin büyük iddialarına denk düşen, yeni sivil ve demokratik bir anayasa hayata geçirilmelidir.
Değerli Konuklar,

Ortadoğu adeta kan denizi haline getiriliyor…

İnsani ve vicdani tüm ilke ve değerler yok sayılarak tüm dünyanın gözleri önünde Mısır’da, Suriye’de katliam yapılıyor,

HAK-İŞ olarak Mısır’da, Suriye’de yapılan katliamları lanetliyor, bu katliamlara sessiz kalanları da kınıyoruz!

HAK-İŞ olarak her zaman olduğu gibi ülkemizde, bölgemizde, yöremizde bize ihtiyaç duyan mazlumların, mağdurların, müstazafların, haksızlığa uğramışların, hakkı elinden alınanların sesi olmaya onların feryatlarını duymaya onlara çare olmaya devam edeceğiz.
Kıymetli Konuklar,

HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, terörün son bulması silahların susması ve barış sürecinin egemen olması için çözüm sürecini destekliyoruz ve başarıyla sonuçlanmasını arzu ediyoruz.

Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada saygın ve güçlü bir ülke olması için sürecin başarıyla tamamlanması gerekiyor.
Çünkü çözüm sürecin cumhuriyet tarihinin en önemli projesidir. Projeden geriye gidiş olmamalıdır.
Kıymetli Konuklar,

HAK-İŞ her geçen gün büyüyüp güçlenmeye devam ediyor.

2011 yılında gerçekleştirdiğimiz 12. Olağan Genel Kurulumuzda başlattığımız örgütlenme seferberliğine uygun olarak sendika sayımızı ve faaliyet alanlarını artırmış bir HAK-İŞ ile karşınızdayız.

HAK-İŞ, 38. Kuruluş Yıldönümünü biri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde olmak üzere, toplam 17 sendikası ve üyelerinden aldığı güçle kutlamaktadır.

HAK-İŞ’li olan ya da olmayan bütün emekçi kardeşlerimizi selamlıyorum.

Başta gençler ve kadınlar olmak üzere bütün çalışanlarımızın, emekçilerimizin hepsini, bir kez daha sendikalı olmaya, HAK-İŞ’li olmaya davet ediyorum.

Hem örgütlü Türkiye, hem de örgütleyen bir HAK-İŞ hedefine uygun olarak çalışıyoruz.

Bir sonraki kuruluş yıldönümümüzde daha güçlü ve da büyük bir HAK-İŞ ile karşınızda olmayı amaçlıyoruz. 9
Bu bilinçle; 38. yaş günümüz ile HAK-İŞ II. Kısa Film Yarışması ödül töreni ve değerli akademisyenlerimizin katılımıyla kapsayıcı bir şekilde gerçekleştireceğimiz “Emek ve Toplum Kongremiz”e gösterdiğiniz ilgi ve katılımdan dolayı tekrar hepinize teşekkür ediyor,

Saygılarımı sunuyorum.
Yüklə 75,58 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin