Yurt dışından olan alacakların dönem sonunda değerlemesi nedeniyle oluşacak kur farkları da asıl alacağın akıbetine tabi olduğundan asıl alacak şüpheli hale geldikten sonra bu alacağa bağlı olarak oluşan Kur Farkları için de Şüpheli Alacak Karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır. Şüpheli hale geldiği kabul edilebilecek olup söz konusu takiplere başlanıldığı hesap döneminde karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.» (Büyük Mükellefler Grup Başkanlığı’nın 07.03.2007 tarih ve 3198 sayı/Antalya VDB 28/04/2014 tarih ve 77058783-105-110 sayı ile vermiş olduğu bir özelge)
«Dava edilecek alacak için Avukatlık Ücreti, Yargı Harcı, Notere Yapılacak Ödemeler ile Posta Giderleri toplamı dikkate alınarak tahmini bir dava maliyeti bulunacak ve bu tutar alacakla kıyaslanacaktır. Tahmini dava maliyetinin alacaktan daha büyük olması halinde, borçlunun noter vasıtasıyla protesto edilmesi veya borcun (3. kişilere ispat açısından kanaat verici belge olacak şekilde) bir yazı ile istenmesi ve protestonun ya da yazının muhatabına ulaşmış olması gerekmektedir. «Yazı İle İsteme" herhangi bir şekil şartına bağlanmamıştır. Yazıların taahhütlü olarak gönderileceği hususunda hüküm bulunmamış olsa da, "yazı ile borcun bir defadan fazla istenmesi" halinin tevsik edilebilmesi gerekmektedir.»(MB Özelgesi)
Sipariş avansı niteliğindeki ödemeler, ticari faaliyetin devamı için yapılması şartıyla, ticari alacak niteliği kazanacağından, bu alacaklar için anılan Kanunun 323 üncü maddesinde belirtilen şartların yerine getirilmesi halinde karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır. Gerekçede «Gelir Yazılmayan Alacak» ifadesi? Karşılık ayrılmasını engeller mi?
“İmzalanan sözleşmelerde tarafların sözleşme konusu asıl edimlerin yerine getirmedikleri durumlarda oluşacak zararın tazmini için karşı tarafa ödenecek cezai şart tutarlarının sözleşmede yer alması halinde söz konusu tutarların damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir. Ancak bir kağıt üzerinde toplanan bu tür akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir akitten doğma olduğu takdirde vergi, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınacaktır.» Ceza, teminat, depozito ve asıl birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları tespiti yapılmıştır. En yüksek rakamdan vergi ödenecek. (Kanun amacı sözleşmenin yapılmasındaki amaçla bağdaşan ve bütünlük oluşturan işlemlerin bir arada bulunmasıdır) Mali sorumluluk sigortası ayrı bir sözleşme olarak değerlendirilmiştir.
Azami sınırın tespitinde her bir kağıt ayrı ayrı ele alınacaktır. (Bir ihale işleminde alınan ihale kararı ile bu ihaleye ilişkin olarak düzenlenen sözleşmeye ait damga vergisi tutarları ayrı ayrı ele alınacak) Azami sınırın tespitinde her bir kağıt ayrı ayrı ele alınacaktır. (Bir ihale işleminde alınan ihale kararı ile bu ihaleye ilişkin olarak düzenlenen sözleşmeye ait damga vergisi tutarları ayrı ayrı ele alınacak) Üst sınır her bir nüsha için ayrı ayrı aranacaktır. Bir kağıtta toplanan akit ve işlemler bir asıldan doğma oldukları takdirde bir arada değerlendirilmekte ve damga vergisi en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden dikkate alınır. Ayrı ayrı vergilendirilmesi gereken işlemler ayrıca vergilendirilir. Kağıt üzerinde yer alan dövizin, kağıdın düzenlendiği tarihteki T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan olunan cari döviz satış kuruna göre bulunacak Türk Lirası karşılığı dikkate alınır. Üst sınır için vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihteki değer esas alınacaktır.
«2007 yılına ilişkin olarak sorumlu sıfatıyla adınıza tarh edilen 2010 yılında ödenen KDV nin Kanunun 29/3 üncü maddesi uyarınca, vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den indirilmesi mümkün değildir.» (29/3-vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşıldığı için) (MB Özelgesi)
49 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin (B) bölümünde; “Sorumlu sıfatıyla beyanın hiç yapılmadığının veya eksik yapıldığının tespiti üzerine bu vergilerin ikmalen veya re’sen tarh edilmesi halinde de tarh edilen vergi aslı indirim konusu yapılabilecektir. İndirim, ikmalen veya re’sen tarh edilen vergi aslının vergi dairesine ödenmesi ve ödemenin gerçekleştiği takvim yılı aşılmaması şartıyla kanuni defterlere kaydedildiği dönemde, I numaralı KDV Beyannamesi ile yapılacaktır.”
49 sıra no’lu Genel Tebliğin bu bölümü 117 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğ ile yürürlükten kaldırılmıştır. 49 sıra no’lu Genel Tebliğin bu bölümü 117 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğ ile yürürlükten kaldırılmıştır. GİB’nca verilen özelgelerde de, Kanun hükmü gerekçe gösterilerek, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu yıl geçtikten sonra bu şekilde sonradan ikmalaen veya re’sen tarhiyatlara istinaden ödenen KDV’nin indiriminin mümkün olamayacağı belirtilmektedir.
Pay bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerinin bastırılıp pay sahiplerine dağıtılması şarttır. |