Masraf yansitmalarinin kdv karşisindaki durumu



Yüklə 492,2 Kb.
səhifə1/5
tarix25.01.2019
ölçüsü492,2 Kb.
#101851
  1   2   3   4   5





GERÇEK KİŞİLERCE, MART 2008 AYINDA BEYAN EDİLMESİ GEREKEN VE GEREKMEYEN GELİRLER

___________________________________________________________________________________

Mehmet KORKUSUZ

I. GİRİŞ
Her yılın Mart ayı öteden beri, kişisel gelirlerin tabi olduğu gelir vergisi ile ilgili yıllık beyannamenin verildiği ve verginin ilk taksidinin ödendiği aydır. Bu ayın toplumda yaygın olarak kullanılan bir başka adı da ‘’ vergi ayı ‘’ dır.
Kanunkoyucu, Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) ilk maddesinde vergiye tabi geliri ‘’ gerçek kişilerin bir takvim yılında elde ettikleri kazanç ve iratların safi tutarı ‘’ olarak tanımladıktan ve hemen onu izleyen ikinci maddesinde de, bu kazanç ve iratların neler olduğunu hükme bağladıktan sonra, ‘’ Gelirin toplanması ve beyan ‘’ başlığını taşıyan 85 inci maddesinde de, Kanunun ikinci maddesinde yazılı kaynaklardan bir takvim yılında elde edilen kazanç ve iratların , Kanunda aksine bir hüküm olmadıkça yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesini kararlaştırmıştır.
İşte, vergiye tabi gelirlerin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesine ilişkin aksine hükümlerden biri de ‘’ Toplama yapılmayan haller ‘’ başlığı altında GVK’nun 86 ncı maddesine konulmuştur. Bu maddede, yıllık beyanname verilmeyecek veya başka gelirler dolayısıyla beyanname verilse de bu beyannameye dahil edilmeyecek gelirler sayılmıştır.
GVK’nun gelirlerin beyanına ilişkin genel kuralın aksine hükümler içeren bir diğer maddesi de, menkul kıymet gelirlerinin beyanı ve vergilendirilmesine ilişkin hükümlerin yer aldığı Geçici 67 nci maddesidir. Bu maddede, 2006-2015 yılları arasında elde edilecek ve tevkifata tabi tutulacak menkul kıymetlerden ve diğer sermaye piyasası araçlarından sağlanan gelirler için, bazı istisnaları dışında yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmemesi ve başka gelirler dolayısıyla beyanname verildiği durumlarda bu gelirlerin beyannameye dahil edilmemesi benimsenmiştir.
Bu sebeple, 2007 yılında gelir elde eden kişilerin, önce gelirlerinin vergiye ve beyana tabi olup olmadığını yukarıda belirtilen hükümlerden hareketle belirlemeleri ve daha sonra da vermeleri gerekiyorsa Mart 2008 ayında (1-25 Mart 2008) beyannamelerini ilgili vergi dairelerine teslim etmeleri veya posta ile göndermeleri ( 376 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca, ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden dolayı gerçek usulde vergilendirilen Gelir Vergisi mükellefleri hiçbir hadle sınırlı olmaksızın Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesini elektronik ortamda göndereceklerdir) gerekmektedir.
Bu yazımızda, Mart ayının yıllık gelirlerin beyan edildiği bir ay olmasını da dikkate alarak, önce, beyana tabi olmayan gelir ve kazançları ; daha sonra da, vergiye tabi kazançlardan yıllık beyanname ile beyanı zorunlu olanları, türleri itibarıyla açıklayacağız.

II. YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANNAMESİ İLE BEYAN EDİLMEYECEK GELİRLER
Gelir Vergisi Kanunu’nda, 2007 yılında elde edilen aşağıdaki gelirler için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmemesi, başka gelirler dolayısıyla beyanname verildiği durumlarda da bu gelirlerin beyannameye dahil edilmemesi hükme bağlanmıştır.

a) Gerçek usulde vergilendirilmeyen ziraî kazançlar,


Çiftçilerin elde ettikleri zirai kazançlar, GVK’nun 94 üncü maddesine göre hasılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirilmektedir. Aynı Kanunun 54 üncü maddesinde yazılı işletme büyüklüğü ölçülerini aşan çiftçiler ile bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçilerin kazançları gerçek usulde tespit olunarak vergilendirilmektedir. Kazançları gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçiler bu kazançları için beyanname vermemektedirler.

b) Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından, 07.10.2001 tarihinden sonra düzenlenmiş poliçelere istinaden, on yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılanlara yapılan ödemeler, on yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile diğer sandık ve sigortalardan on yıl süreyle prim veya aidat ödeyenlere ve vefat, malûliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemeler ve bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, malûliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemeler,

Bu gelirler üzerinde GVK’nun 94 üncü maddesine göre gelir vergisi tevkifatı yapılmakla birlikte, tutarı ne olursa olsun yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmemektedir.

c) Kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısmı ( Örneğin, 2007 yılında, 2.300 YTL’yi aşmayan konut kira gelirleri, 19.000 YTL’yi aşmayan işyeri kira gelirleri, safi tutarı 205.994,16 YTL’yi aşmayan Hazine Bonosu ve Devlet Tahvili faiz gelirleri ile alım satım kazançları, 15.000 YTL’yi aşmayan arızi kazançlar vb., )

d) Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretlerle, birden fazla işverenden alınmış olmakla birlikte birden sonraki işverenden alınan tevkif suretiyle vergilendirilmiş ve tutarı 19.000 YTL’yi aşmayan ücretler,

Uygulamada, takvim yılı içinde birden fazla işverenden ücret alan çalışan, bunlardan birini , serbestçe ilk işveren olarak belirlemekte ve diğer işverenlerden aldığı ücretlerin brüt tutarları toplamının 19.000 YTL’yi aşıp aşmadığına bakmaktadır.

e) Vergiye tâbi gelir toplamının 19.000 YTL’yi aşmaması koşuluyla, Türkiye'de tevkifata tâbi tutulmuş olan menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları,

GVK’nun 22 nci maddesinde, kar paylarının yarısı gelir vergisinden istisna edilmiştir. Bu sebeple, bir menkul sermaye iradı olarak hisse senetlerinden 2007 yılında elde edilen kar paylarının ( tevkifat öncesi tutarının yarısının 19.000 YTL’lik beyanı sınırını aşıp aşmadığına bakılmakta, aşıyorsa yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmektedir.

f) Bir takvim yılı içinde elde edilen ve toplamı 900 YTL’yi aşmayan, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları

          Kıyı bankacılığından elde edilen faiz gelirleri,

         Hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen gelirler,

         İştirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiş kar paylarının devir ve temliki karşılığında alınan para ve ayınlar,

         Her nevi alacak faizleri,

         Her çeşit senetlerin iskonto edilmesi karşılığında alınan iskonto bedelleri,

         Yurt dışında elde edilen diğer menkul sermaye iratları

 g) GVK’nun Geçici 67 nci maddesi hükümleri çerçevesinde tevkifata tabi tutulan menkul kıymet gelirleri ile diğer sermaye piyasası araçlarından sağlanan gelirler (Hazine Bonosu faizleri ve alım satım kazançları, menkul kıymet yatırım fonu kar payları, mevduat ve döviz tevdiat hesaplarına ödenen faizler, repo kazançları, hisse senedi alım satım kazançları )
h) 1998 ve daha önceki hesap dönemlerine ilişkin kurum kazançlarının dağıtılmasından sağlanan hisse senedi kar payları.

Kanunkoyucu, GVK’na eklediği Geçici 62 nci madde hükmü ile, 31.12.1998 veya daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde edilen kazançların dağıtılması halinde, bu kazançların gerçek kişiler yönünden gelir vergisinden istisna etmiştir. Bu düzenleme, o dönemlerde, kurum kazançlarının, dağıtılsın ya da dağıtılmasın kurumlar vergisinden sonra bir de tevkifata tabi tutulmuş olmasıdır. Mükerrerliğin önlenmesi amacı ile Kanuna Geçici 62 nci madde hükmü konulmuştur



III. YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANNAMESİ İLE BEYANI ZORUNLU OLAN GELİRLER
III.1 Ticari kazançlar
GVK’nda, maden, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri ile tuğla ve kiremit harmanlarının işletilmesinden, coberlik işlerinden, özel okul ve hastanelerle benzeri yerlerin işletilmesinden, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden, kendi nam ve hesaplarına menkul kıymet alım-satımı ile devamlı olarak uğraşanların bu faaliyetlerinden, satın alınan veya trampa suretiyle iktisap olunan arazinin iktisap tarihinden itibaren (5) yıl içinde parsellenerek bu müddet içinde veya daha sonraki yıllarda kısmen veya tamamen satılmasından ve diş protezciliğinden elde edilen kazançlar da dahil olmak üzere, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar olarak tanımlanan ticari kazançlar, tutarı ne olursa olsun, yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmek zorundadır. Buna, tasfiye halinde bile olsa kollektif şirketlerin ortakları ile komandit şirketlerin komandite ortakları da dahildir.
Ticari kazancın elde edilmesi tahahkkuk esasına yani miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmesine bağlanmıştır. Bunun bir başka türlü ifadesi de, kazancın vergilendirilmesi için tahsil edilmiş olması gerekmemektedir. Ticari işlemin tamamlanmış olması yeterli sayılmaktadır.
Gelir Vergisi Kanunu, ticari kazancı, basit usul ve gerçek usul olmak üzere iki farklı yöntemle vergilendirmektedir. Ancak Kanunda belirtilen koşulları sağlayan mükelleflerin tabi olabilecekleri basit usulde, gerçek usulden farklı olarak, defter tutulmamakta, muhtasar beyanname verilmemekte, tevkifat yapılmamakta, geçici vergi ödenmemektedir. Ayrıca, basit usulde vergilendirilen ticari kazanç mükelleflerinin teslim ve hizmetlerinde katma değer vergisi hesaplanmamaktadır.
Gerçek usulde vergilendirilen ticari kazanç sahibi mükellefler de tuttukları defterler bakımından, birinci ve ikinci sınıf tacirler olarak iki farklı gruba ayrılmaktadırlar.
Gerçek usulde vergilendirilen ticari kazancın beyana esas safi tutarının hesaplanması sırasında, hasılattan GVK’nun 40 ncı maddesinde belirtilen aşağıdaki giderlerin indirilmesi mümkün olabilmektedir.

 

         Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler;



         hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı , 27'nci maddede yazılı giyim giderleri;

         İşle ilgili olmak şartiyle, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar,

         İşle ilgili ve yapılan işin ehemmiyeti ve genişliği ile mütenasip seyahat ve ikamet giderleri ,

         Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri,

         İşletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar,

         Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar,

         İşverenlerce, Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatlar,

         İşverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları,

         Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedeli.

Kanunkoyucu, ticari kazancın safi tutarının hesaplanması sırasında hasılattan indirilebilecek giderleri saymakla yetinmemiş, indirimi mümkün olamayacak giderleri de GVK’nun 41 inci maddesinde tek tek saymak suretiyle açıklamıştır.

Buna gore ;

 

        Teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerler ,



        Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komisyonlar ve tazminatlar,

        Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler,

        Teşebbüs sahibinin, eşinin ve küçük çocuklarının işletmede cari hesap veya diğer şekillerdeki alacakları üzerinden yürütülecek faizler,

        Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar ,

        Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklâm giderlerinin % 50'si ,

        Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları, ve,

        Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddî ve manevî zararlardan dolayı ödenen tazminat giderlerinin

ticari kazancın safi tutarının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün değildir.


Kanunkoyucu, ticari kazançların safi tutarının hesaplanması ve beyanı ile ilgili yukarıdaki hükümleri Gelir Vergisi Kanunu’na koyduktan sonra sosyal ve ekonomik sebeplerle, ticaret ve sanat erbabının bir kısmını vergiden muaf tutmuştur. Vergiden muaf tutulan bu grupta, motorlu nakil vasıtaları kullanmamak şartı ile gezici olarak veya bir iş yeri açmaksızın perakende ticaret ile iştigal edenler , bir iş yeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi, kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşır yıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabı, köylerde gezici olarak her türlü sanat işleri ile uğraşanlar ile aynı yerlerde aynı işleri bir iş yeri açmak suretiyle yapanlar, nehir, göl ve denizlerde ve su geçitlerinde toplamı 50 rüsum tonilatoya kadar makinesiz veya motorsuz nakil vasıtaları işletenler; hayvanla veya bir adet hayvan arabası ile nakliyecilik yapanlar , ziraat işlerinde kullandıkları hayvan, hayvan arabası, motor, traktör gibi vasıtalar veya sandallarla nakliyeciliği mutat hale getirmeksizin ara sıra ücret karşılığında eşya ve insan taşıyan çiftçiler, hariçten işçi almamak, muharrik kuvvet kullanmamak kayıt ve şartı ile oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamülleri, örgü, dantel, her nevi nakış işlerini ve her nevi turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, ip ve urganları dükkân açmaksızın satanlar bulunmaktadır. Kanunda ayrıca, esnaf muaflığından faydalananların faaliyetleri ile ilgili olarak satın aldıkları mallara ve giderlerine ilişkin, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden aldıkları belgeleri saklamak zorunda oldukları hükme bağlanmıştır.



III.2 Zirai kazançlar

Gelir Vergisi Kanunu’nda, arazide, deniz, göl ve nehirlerde, ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veyahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle nebat, orman, hayvan, balık ve bunların mahsullerinin istihsalini, avlanmasını, avcıları ve yetiştiricileri tarafından muhafazasını, taşınmasını, satılmasını veya bu mahsullerden sair bir şekilde faydalanılması olarak tanımlanan zirai faaliyetten elde edilen gelirler, zirai kazanç olarak adlandırılmaktadır.

Kanunkoyucu, zirai kazançların vergilendirilmesinde stopaj yoluyla vergilendirmeyi benimsemiş, ancak, GVK’nun 54 üncü maddesinde yazılı olan işletme büyüklüğü ölçülerini ( hububat ziraaatinde 600 dönüm, bakliyat, afyon, susam, keten ve kendir ziraatinde 300 dönüm, pamuk ziraaatinde 300 dönüm, patates, soğan ziraatinde 200 dönüm vb.) aşan çiftçiler ile bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçilerin kazançlarının gerçek usulde (zirai işletme hesabı veya diledikleri takdirde bilanço esasına göre) tespit olunarak vergilendirilmesini hükme bağlamıştır.

Kazançları gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçiler, bu kazançları için beyanname vermemektedirler. Ancak, gerçek usulde vergilendirilmeyen ve bu sebeple yıllık gelir vergisi beyannamesi vermeyen mükelleflerin, diledikleri takdirde gerçek usulde vergilendirilmeleri sağlanmaktadır.

Gerçek usulde vergilendirilen ve bu sebeple Mart 2008 ayında yıllık gelir vergisi beyannamesi verecek olan zirai kazanç mükelleflerinin, kazançlarının safi tutarının hesaplanması sırasında, hasılattan aşağıdaki giderleri indirebilmeleri mümkündür.

 

         İşletme ile ilgili olarak tohum, gübre, fide, yem, ilaç ve benzeri maddelerin tedariki için yapılan giderler;



         Satılmak üzere satın alınan hayvanların, zirai mahsullerin ve diğer maddelerin bedelleri;

         İşletmelerde çalıştırılanlara ücret, prim ve sair namlarla hizmet mukabili yapılan ödemeler;

         İşçilerin iaşe, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri;

         Zirai tesisat, makina, aletler ve taşıtların çalıştırılması ve bakımı için yapılan giderler (Yakıt, yağ, elektrik, yedek parça vesaire) ve tamir giderleri;

         Vergi Usul Kanunu'na göre ayrılan amortismanlar;

         Kira ve ücret mukabili kullanılan istihsal vasıtaları için yapılan ödemeler;

         Zirai kazancın elde edilmesi ve idamesi için yapılan genel giderler ( İşletme için alınan ve işletme için harcanan borç paraların faizleri, işletme ile ilgili olmak şartı ile ödenen ayni vergi, resim ve harçlar, işletme ile ilgili ve yapılan işin önemi ve genişliği ile mütenasip seyahat ve ikamet giderleri , işletme ile ilgili olarak ödenen kira bedelleri ve genel mahiyetteki sair giderler)

         İşletme ile ilgili olmak şartiyle, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar;

         Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde Vergi Usul Kanunu'nun 328'inci maddesine göre hesaplanan zararlar;

         İşletmeye dahil olup, aynı zamanda zatî veya ailevî ihtiyaçlar için de kullanılan taşıtların amortismanlarının tamamı ile giderlerinin yarısı.


III.3 Ücretler

Gelir Vergisi Kanunu’nda işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerin toplamı olarak tanımlanan ücretlerin vergilendirilmesinde tevkifat esası benimsenmiştir.


Yıl içinde tek işverenden ücret alan ve bu ücretleri üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergi kesilen ücretlilerin de bu gelirleri için yıllık gelir vergisi beyannamesi vermemeleri ve başka gelirler dolayısıyla verdikleri beyannameye bu gelirleri dahil etmemeleri benimsenmiştir.

Ancak, Kanunkoyucu, bu genel kuralın bir istisnasına GVK’nun 86 ncı maddesinde yer vermiş ve aynı takvim yılı içinde birden fazla işverenden ücret alan ve birden sonraki işverenden aldığı ücretlerinin toplamı, 19.000 YTL’yi (2007 yılı için) aşan ücretlilerin, bu gelirlerinin tamamını gelirin elde edildiği yılı izleyen yılın Mart ayında yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan etmelerini hükme bağlamıştır.

Özetle, 2007 yılında tek işverenden ücret alan ve bu ücretleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılan çalışanlar, ücretlerinin tutarı ne olursa olsun Mart 2008 ayında yıllık gelir vergisi beyannamesi vermeyeceklerdir.

Aynı yıl içinde birden fazla işverenden ücret alan ( aynı anda veya aynı yıl içinde farklı tarihlerde) çalışanlar ise, önce, yıl içindeki çalışma sırasına bakmaksızın, serbestçe, bu işverenlerden birini ilk işveren olarak belirleyecekler, daha sonra da, diğer işveren ya da işverenlerden aldıkları ve üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılan ücretlerinin gayrisafi (brüt) tutarlarının toplamının 19.000 YTL’yi aşıp aşmadığına bakacaklardır. Aşıyorsa, 2007 yılında elde ettikleri ücretlerinin tamamını 1-25 Mart 2008 tarihleri arasında yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edeceklerdir. Beyan edilen bu gelir, vergi tarifesine gore vergilendirilecek ve beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden yıl içinde tevkif suretiyle ödenen vergi mahsup edilecektir. Aşmıyorsa, ücret gelirlerinin yıllık beyanname ile beyanı gerekmeyecektir.

Ücret gelirinin, belirlenen koşulları taşıyor olması sebebiyle yıllık beyanname ile beyan edildiği durumlarda, beyanname üzerinde gösterilen gelirden, gelirin % 10’unu aşmaması, Türkiye’de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamaları indirilebilecektir.




III.4 Serbest meslek kazançları
Gelir Vergisi Kanunu’nda sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması olarak tanımlanan serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancı olarak kabul edilmiştir. Serbest meslek kazançlarının, tutarı ne olursa olsun, yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Serbest meslek kazancı, bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyle yapılan ve aşağıda sayılan giderlerin indirilmesinden sonra kalan farktır. Görüldüğü gibi, serbest meslek kazançlarının vergilendirilmesinde tahakkuk esası değil tahsil esası kabul edilmiştir. Yani hizmet yapılmış olsa bile bedeli tahsil edilmedikçe bu kazanç beyan edilmeyecektir.
İndirilebilecek giderler :
         Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler,

         Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatları ile giyim giderleri,

         Mesleki faaliyetle ilgili seyahat ve ikamet giderleri ,

         Mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar ,

         Kiralanan veya envantere dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri,

         Alınan mesleki yayınlar için ödenen bedeller,

         Mesleki faaliyetin ifası için ödenen mal ve hizmet alım bedelleri,

         Serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla emekli sandıklarına ödenen giriş ve emeklilik aidatları ile mesleki teşekküllere ödenen aidatlar,

         Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen meslek, ilan ve reklam vergileri ile iş yerleriyle ilgili ayni vergi, resim ve harçlar,

         Mesleki faaliyetle ilgili olarak kanun, ilam ve mukavelenameye göre ödenen tazminatlar


Ancak, Gelir Vergisi Kanunu’nun 18 inci maddesi hükümleri doğrultusunda, müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden istisna edilmiştir.

III.5 Gayrimenkul sermaye iratları ( kira gelirleri )
Gelir Vergisi Kanunu’nda ;

 

         Arazi, bina, maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı;



         Voli mahalleri ve dalyanlar;

         Gayrimenkullerin, ayrı olarak kiraya verilen mütemmim cüzileri ve teferruatı ile bilumum tesisatı demirbaş eşyası ve döşemeleri;

         Gayrimenkul olarak tescil edilen haklar;

         Arama, işletme ve imtiyaz hakları ve ruhsatları, ihtira beratı, alameti farika, marka, ticaret unvanı, her türlü teknik resim, desen, model, plan ile sinema ve televizyon filmleri, ses ve görüntü bantları, sanayi ve ticaret ve bilim alanlarında elde edilmiş bir tecrübeye ait bilgilerle gizli bir formül veya bir imalat usulü üzerindeki kullanma hakkı veya kullanma imtiyazı gibi haklar ,

         Telif hakları ,

         Gemi ve gemi payları ile bilumum motorlu tahmil ve tahliye vasıtaları; ve,

         Motorlu nakli ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların eklentilerinin

 

sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen gelirler, gayrimenkul sermaye iradı olarak tanımlanmış ve belirli koşullarla beyana ve vergiye tabi kılınmıştır.


Gayrimenkul sermaye iradının beyanında tahsilat esası geçerlidir. Mal ve haklar kiraya verilmiş olsa bile kira bedeli tahsil edilmedikçe, beyana tabi olmayacaktır. Gayrimenkul sermaye iradında safi irat, gayrisafi hasılattan iradın sağlanması ve idamesi için yapılan giderler indirildikten sonra kalan müspet farktır.
Geçmiş yıllara ait kiraların 2007 yılında toplu halde tahsil edilmiş olması durumunda, tahsil edilen tutar 2007 yılının geliri olarak beyan edilecektir. Ancak, 2007 yılında, gelecek yıllara, örneğin, 2008 -2009 yıllarını kapsayan döneme ait kiranın peşin tahsil edilmesi halinde, bu gelirin ancak 2007 yılına ait kısmı, Mart 2008 ayında ( beyan için aranan koşulları sağlıyorsa) yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilecektir.
Kanunkoyucu, indirilebilecek giderler konusunda mükelleflere iki farklı yöntemden birini tercih etme hakkı vermiştir. Bunlardan götürü gider usulünde, herhangi bir belge ibrazına gerek olmaksızın, kira gelirinin istisna düşüldükten sonra kalan kısmının ¼’ü gider olarak hasılattan indirilebilmektedir.
Örneğin, 2007 yılında elde edilen (tahsil edilen) kira gelirleri toplamı 15.000 YTL ise bu tutardan once istisna tutarı olan 2.300 YTL düşülecek, sonra da kalan tutarın ¼’ü götürü gider olarak indirilecektir.
15.000 – 2.300 = 12.700 : 4 = 3.175 YTL ( götürü gider)
Diğer yöntem olan gerçek gider usulünde ise, Kanunun 74 üncü maddesinde sayılan aşağıdaki giderlerin yapıldığının ( giderin ödenmiş olması önemli değildir) belgelendirilmesi koşuluyla indirimine izin verilmiştir. Ancak, indirim konusu yapılacak giderin tutarı, toplam giderlerin , gelirin istisnadan sonra kalan tutarına isabet eden kısmı kadar olacaktır.
         Kiraya veren tarafından ödenen aydınlatma, ısıtma, su ve asansör giderleri;

         Kiraya verilen malların idaresi için yapılan ve gayrimenkulün ehemmiyeti ile mütenasip olan idare giderleri;

         Kiraya verilen mal ve haklara müteallik sigorta giderleri;

         Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri ile konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren beş yıl süre ile iktisap bedelinin % 5'i

         Kiraya verilen mal ve haklar için ödenen vergi, resim, harç ve şerefiyelerle kiraya verenler tarafından ödenmiş olmak şartıyla belediyelere ödenen harcamalara iştirak payları;

         Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar;

         Kiraya verenin yaptığı onarım giderleri;

         Kiraya verilen mal ve haklara ait bakım ve idame giderleri;

         Kiraladıkları mal ve hakları kiraya verenlerin ödedikleri kiralar ve diğer gerçek giderler;

         Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedeli

         Kiraya verilen mal ve haklarla ilgili olarak mukavelenameye kanuna veya ilama istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar.


Yüklə 492,2 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin