Vakıfların Yönetimi: Vakıflar, vâkıfın belirlediği mütevelli tarafından yönetilirdi. Mütevelli, vakfı özgür iradesi ile vâkıfın koyduğu şartlar doğrultusunda yönetirdi. Ancak merkezî hükümetin temsilcisi olan kadıya karşı da sorumlu tutulmuştur. II. Mahmut 1826’da vakıfları amacına uygun olarak yönetecek olan Evkaf-ı Hümayun Nezareti’ni kurmuştur. 3 Mart 1924’te ise vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlanmıştır.
İSLAM MEDENİYETİ VE TÜRKLER
A. Türklerin İslam Medeniyetindeki Yeri
Türk kültürünün bağlı olduğu medeniyet İslam medeniyetidir. Türk milletinin son bin yılı aşkın tarihi, Türk kültürünü oluşturan büyük eserlerin ilham kaynağının ve Türk toplumunun sosyolojik temelinin İslam medeniyeti olduğu açıkça ortaya koymaktadır.
İslam’ı kabullerinden bu yana, Türler arasında bilimin gelişmesi, toplumsal huzur ve istikrarın sağlanması, kişiliğin gelişip olgunlaşması ve büyük sanat eserlerinin meydana getirilmesi bu medeniyet kaynağının bilincinde olunması sayesinde gerçekleşmiştir. Çünkü İslam medeniyeti Türk milletine azim aşılamış, kamu şuuru kazandırmıştır. Bundan dolayı Türkler, İslam medeniyetine dâhil olmakla, şehirleşme ve yerleşik hayata geçişleri hızlanmış buna paralel olarak da birçok kazanımlar elde etmişlerdir.
Türkler, İslam dininden aldıkları azim ve şuurla İslam medeniyetine siyasi, askerî, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda, düşüncede, çeşitli ilim dallarında, kurumlarda ve sanat alanlarında değerli ve önemli katkılarda bulunmuşlardır. İslamî ilimler İslam’ı kabulden sonra Türkler arasında büyük rağbet görmüş, dinî ilimler alanında Buharî, Müslim, Tirmizî, Maturidî, pozitif ilimlerde Harizmî, Farabî, İbn Sinâ aslen Türk olan birçok âlimler yetişmiştir.
Türk-İslam tarihinde medeniyete büyük katkı sağlayan Fütüvvet, Ahilik gibi ekonomik ve sosyal kurumlar ortaya çıkmıştır. Bu arada yine Türk-İslam dünyasında çeşitli alanlarda vakıflar kurulmuş ve gelişmiştir. Sanat alanında da mimarî, çinicilik, ciltçilik, hat, tezhip gibi dallarda büyük ilerlemeler kaydedilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |