Merzifonlu kara mustafa pasa



Yüklə 2,38 Mb.
səhifə13/70
tarix17.11.2018
ölçüsü2,38 Mb.
#82932
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   70

MESCİDİ İBRAHİM

Filistin'in Halîl şehrinde bulunan, içinde Hz. İbrahim ve tshak ile hanımlarının kabirlerinin yer aldığı mağara etrafında zamanla şekillenen ziyaret ve ibadet yeri.272


MESCİD-İ KIBLETEYN

Kıblenin Mescid-i Aksâ'dan Kabe'ye çevrilmesi sırasında Hz. Peygamber'in içinde namaz kıldırmakta olduğu cami.

Medine'nin kuzeybatısındaki Vebere harresinde ve Mescid-i Nebevî'nin S km. uzağındadır. İlk adı, içinde bulunduğu ka­bile bölgesinden dolayı Benî Selime Mes­cidi iken Resûl-i Ekrem'in burada öğle ve­ya ikindi namazını kıldırdığı sırada nazil olan Bakara sûresinin 144. âyeti uyarınca kıblesini Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'dan Kabe'ye çevirmesi üzerine 273 "iki kıbleli mescid" anlamına gelen bu­günkü adını almış, o tarihten sonra Hz. Peygamber'in unvanları arasına da "imâ-mü'l-kıbleteyn" eklenmiştir.

Ömer b. Abdülazîz, Medine valiliği sıra­sında Mescid-i Kıbleteyn de dahil olmak üzere Resûlullah'ın namaz kıldığı bütün mescidleri yenilemiştir. 274Memlûk Sultanı Kayıtbay zamanında Me­dine bina emini olan Şahin el-Cemâlî 893 (1488) yılında Mescid-i Kıbleteyn'in tava­nını yeniletirken avlusunu da bir duvarla çevirtmiştir. 275Ömer b. Abdülazîz'den sonraki ilk ciddi imar Ka­nunî Sultan Süleyman devrinde 950'de (1543-44) gerçekleşmiştir. Bu dönemde cami iki kıblesinde de yer alanı revaklarla birlikte 425 mz'lik bir alan kaplıyordu ve üzeri yine ahşap bir çatıyla örtülmüştü. 1073'te (1662) Medine'yi ziyaret eden Faslı âlim ve seyyah Ayyâşî'nin Mescid-i Kıbleteyn'in, etrafında yapı bulunmayan, bağ ve bahçeler içerisinde mâmur bir ca­mi olduğunu söylemesi 276 Kanunî devrinde (1520-1566) yapılan yenilemenin henüz korun­duğunu göstermektedir. İbrahim Rifat Pa­şa, 1901 yılındaki Hicaz seyahati sırasında caminin harap vaziyette olduğunu bildirir

de Suudî hükümeti tarafından genişletilerek tamir ettirilen Mescid-i Kıbieteyn 3920 m2 'Iİk alana sahip büyük bir cami­dir. 277Bu yenileme sırasında Kabe kıblesine mih­rap, Kudüs tarafına ise Bakara sûresinin 144. âyetiyle Türkçe, Farsça, Urduca, İn­gilizce ve Fransızca mealinin yazıldığı bir pano konulmuştu (pano daha sonra kaldırılmıştır). Tbğla kullanılarak yapılan bi­na tamamen granit kaplamadır ve kıble yönündeki iki köşesinde birer minare bulunmaktadır. Üzeri 8,7 m. çapında ve 8.18 m. yüksekliğinde iki kubbe ile örtülü olan harimin içi modern tarzda süsleme motifleriyle ve Türk hattatlarından Ha­san Çelebi'nin yazdığı celî sülüs ve kûfî hatlarla bezenmiştir.

Bibliyografya :

İbn Şebbe, Târihu'l-Medîneti'l-münevuere, I, 74, 77-78; İbn Hacer, Fethu'l-bârî(Hatîb), 1, 503, 571; Sehâvî, et-Tuhfetü'l-tat'ıfe fî târîhi'l-MedîneÜ'ş-şerîfe, Medine 1979, I, 38, 41, 439; Semhûdî, Vefâ'ü'l-uefâ* bi-ahbâri dâri'l-Muştafâ [nşr. M. Muhyiddin Abdülhamîd), Beyrut 1404/ 1984, m, 840-842; Ayyaşı. er-Rih!etü'l-cAyyâşiy-ye, Rabat 1397/1977, !, 252; R. F. Burton, Per-sonal Narratiue of a Pilgrimage to al-Madinah and Meccah,London 1855, II, 44-45; Mir'âtü'l-Haremeyn, I], 944-946; İbrahim Rifat Paşa, Mir'âtü'l-Haremeyn, Kahire, ts., I, 413-416; Sâlİh Lemt Mustafa. el-Medînetü'l-münevoere, Beyrut 1981, s. 199-202; Abdülkuddûs el-En-sârî, Âşârü'l-Medîneti'l-müneuuere, Medine 1985, s. 127-129; Abdülbâsit Bedr, et-Târîhu'ş-şâmi! ü'l-MedlnetVl-müneuuere, Medine 1993, I, 290; İH, 290-292; Yûsuf Ragdâ el-Amilî, Mecâ-limü Mekke oe'l-Medîne beyne'l-mâzî ve't-hâ-zır, Beyrut 1418/1997, s. 362-363; M. Mâcid Ab-bas Hulûsî, cİmâretü'l-mesacid, |baskı yeri yok] 1998, s. 312-314; Ahmed b. Yâsîn el-Hıyârî, 7a-r'thıı me'âlimİ'l-Medİneti'l-müneuuere kadîmen ve hadisen, Riyad 1419/1999, s. 138-141,287-289; M. İlyas Abdülganî, el-Mesâcidü'l-eşeriyye fı'l-Medîneti'n-nebeuiyye, Medine 1424/2003, s. 184-197. H. Ahmet Sezikli


MESCİD-İ KUBA

Hz. Pcygamber'în hicreti sırasında Medine'den önce son durağı olan Küba'da yapılan mescid.

İlk muhacirler, Resûl-i Ekrem daha Me­dine'ye gelmeden Küba'da Amr b. Avf oğullarına ait bir hurma kurutma yerini mescid haline getirmişlerdi. Ebû Huzey-fe'nin azatlısı Salim burada bir grup mu­hacire Kudüs'e yönelerek namaz kıldırı­yordu. Resûlullah Küba'ya ulaşınca bura­yı genişleterek Kubâ Mescidi'ni bina etti. 278Sâlim'in imamlık yaptığı kişiler arasında Hz. Ebû Bekir, Ömer, Ebû Seleme el-Mahzûmî, Zeyd ve Âmir b. Rebîa'nın da sayılması 279 Hz. Peygamber ve Ebû Bekir'in burada kaldığı süre içinde veya bir süre daha onun bu göreve devam et­miş olduğunu göstermektedir. Mescid-i Benî Amr b. Avf olarak da anılan 280 Mescid-i Küba'nın arsasının kabilenin ileri gelenlerinden Külsûm b. Hidm'e ait olduğu ve Kül-sûm'ün arsayı mescid yapılması için ba­ğışladığı rivayet edilir. Diğer bir rivayete göre ise mescidin arsası Leyya adında bir kadına ait harman yeriydi. Resûl-İ Ek­rem'i arsaya kıble yönünde bitişik evinde misafir eden kabilenin ileri gelenlerinden Sa'd b. Hayseme burada mescid yapıl­masına öncülük etmiş olmalıdır. Çünkü rivayette mescid ona izafe edilmektedir. Öte yandan münafıklar, "Leyya'nın mer­kebini bağladığı yerde mi secde edece­ğiz?" diyerek bunu Dırâr Mescidi'ni yap­mak için bahane saydılar.281 Taberânî'nin bir rivayetine göre Kübalılar, Resûlullah'tan bir mescid yap­masını talep edince Hz. Peygamber ora­da bulunan sahabeden birinin devesine binmesini istemiş, önce Hz. Ebû Bekir binmiş, deve kalkmamış, ardından Hz. Ömer binince deve yine kalkmamış, bu sırada Küba'ya ulaşmış olan Hz. Ali binin­ce deve kalkıp yürümüş, Resûl-i Ekrem, Hz. Ali'ye devenin yularını serbest bırak­masını söylemiş ve mescidin onun etra­fında dolaştığı arsaya yapılmasını iste­miştir.282 Mescidin ortalarına isabet eden bir mekân daha sonraları "mebrekü'n-nâka" (deve­nin çöktüğü yer) olarak anılmıştır.283 Buhârî'nin 284 bir rivayetine göre Hz. Peygamber Ku-bâ'da on geceden fazla kalmış ve Mescid-i Kubâ bu sırada yapılmıştır. Bu rivavet, İbnSa'd'ın Resûlullah'ın Küba'da on dört gece kaldığına dair rivayetine 285 uygundur. Resûl-i Ekrem'in burada dört gün gibi çok kısa bir süre kaldığına dair rivayetler de vardır.

Mescidin ilk hali kare şeklinde bir düz­lüğü çevreleyen dört duvardan ibaretti. Arsa hazırlandıktan sonra temele ilk taşı bizzat Hz. Peygamber koymuş, ardından sırasıyla Hz. Ebû Bekir, Ömer, Osman ve diğerlerinin taşlarını koymalarını istemiş­tir. 286Bu uygulama devlet başkanlarının İlmî, dinî ve millî nitelikli yapıların temeline ilk harcı koyma gele­neğinin başlangıcı olarak görülmektedir. 287Mescid-i Kubâ yapılırken Resûl-i Ekrem'in bir işçi gibi çalıştığı, taşıdığı ağır taşlan ellerin­den alıp yardımcı olmak isteyenlere bir başkasına yardım etmelerini söylediği 288 Abdullah b. Revâha'nın, "Mescidin inşasına katılanlar, ayakta olsun oturarak olsun Kur'an okuyanlar, geceleri uykuyla geçirmeyenler kurtuluşa erdiler" diye şiirler okuduğu, her beytin son kelimesinin Resûlullah ta­rafından tekrarlandığı rivayet edilmek­tedir.289

Hz. Peygamber, muhtemelen kıblenin Kabe'ye çevrilmesinden (623) sonra Ku­bâ Mescidi'ni yeniden inşa etmiştir 290Bu sırada ön duvar ve ona paralel dizilen yedi sütun üstüne bir ta­van yapılmıştır. Mescidin güneyinde Kül­sûm b. Hidm ile Sa'd b. Hayseme'nin ev­leri bulunmakta ve Sa'd'ın evinden mes­cide bir kapı açılmaktaydı. Müslümanlar Resûl-i Ekrem'in misafir kaldığı bu evleri ziyaret eder, ardından Sa'd'ın evinin tara­fında bulunan kapıdan mescide geçip "el-üstüvânetü'l-muhalleka" denilen üçüncü sütunun doğu yanında onun namaz kıl­dığı yerde namaz kılarlardı. Daha sonra bu kapı kapatılıp mescidin batı duvarında bir kapı açılmıştır. Mescidin Ammâr b. Yâsir tarafından tamamlandığı ve bu sebeple onun İslâm'da ilk mescidi bina eden kişi olarak anıldığı söylenir.291

Mescid-i Kubâ. müslümanların hür ve güvenli bir ortamda yaptıkları umuma açık ilk mescid olması bakımından büyük önem taşımaktadır. Kur'an'da sözü edi­len, "ilk günden takva üzerine kurulan mescidin" 292 Kubâ Mescidi olduğu kabul edilir. Ancak bu mescidin Mescid-i Nebevi olduğu da rivayet edil­mektedir. Mescidde, "üssise âyeti" diye adlandırılan âyetin 293 nazil olduğu mekân olarak kabul edilen yere sonradan bir mihrap yapılmıştır.

Başta Buhârîve Müslim olmak üzere hadis kaynaklarında Mescid-i Küba'nın fa­ziletine dair bölümlere yer verilmiş, Hz. Peygamber'İn Medine'de bulunduğu za­manlar cumartesi, bazan da pazartesi günleri ve ramazanın 17. günü Mescid-i Küba'ya giderek namaz kıldığına dair riva­yetler zikredilmiştir. Ayrıca onun mescid-de sürdürülen öğretim faaliyetine neza­ret ettiği, Küba'da namaz kılmayı umrey-ie eş değerde gördüğü rivayet edilmekte­dir.294 Hz. Ömer Mescid-İ Küba'yı ziyaret ettiğinde tozunu alır, bu­raya büyük hürmet gösterirdi.

Bibliyografya :

Müsned, 11,4, 10,57,58, 155; M, 487;Buhâ-rî, "Fazlü'ş-şalât fî mescidi Mekke ve'1-Medî-ne", 2, "Şalât", 516, "Menâkıbü'l-enşâr", 45, Ahkâm", 25; Müslim, "Hac", 515-522; İbn Mâ­ce, "İkâmet", 197; Tirmizî, "Mevâkltü'ş-şalât", 125, "Şalât", 242; Abdürrezzâkes-San'ânî, el-Muşannef {nş:. Habîbürrahman el-A'zamî), Bey­rut 1403/1983, V, 133; İbn Sa'd. et-Tabakât, I, 235, 244, 245, 480; III, 84, 87; IV, 311; İbn Şeb-be. Târthu'l-Medlneü'l-müneuuere, I, 40, 41, 44-45, 47-50, 52, 54-55; Taberî, Câmİ'u'l-be-yân, XI, 26, 27, 28, 29, 31;Taberânî. el-Mu'ce-mü'l-kebir (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî). Beyrut, ts. (Dâru ihyâi't-türâsi'l-Arabî), II, 246, 339; XXIV, 317-318; Ahmed b. Hüseyin el-Bey-haki. es-Sünenü'l-kübrâ (nşr. Yûsuf Abdurrah-man el-Mar'aşiî), Beyrut, ts. (Dârü'i-ma'rife), V, 249; Semhûdî, Vefâ'ü'I-uefâ' bi-ahbâri dâri'l-Muştafâ (nşr. M. Muhyiddin Abdülhamîd), Bey­rut 1374/1955, I, 178 vd.; II, 16 vd.; Nûreddin el-Ha!ebî. İnsânü'l-'uyûn, Beyrut, ts. (Dârü'l-ma'rife). 11, 236, 237, 238; Abdülhay el-Kettânî. et-Terâttbii'l-idâriyye (Özeli, il, 301; Hamîdui-lah, İslâm Peygamberi, II, 834; Koksal, İslâm Tarihi (Medine). I, 10, 11, 12; Ahmed Sezikli, Hz. Peygamber Devrinde Nifak Hareketleri, Anka­ra 1994, s. 159, 161; Nebi Bozkurt. "Küba Mes­cidi", Şamil İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 1991, III, 397-398. Hüseyin Algül



Mimari.

Mescid-i Küba'nın ilk ku­ruluşundaki ölçüleri hakkında elde bilgi bulunmamaktadır. İbn Şebbe'nin verdiği ölçüler. Hz. Osman ile Velîd b. Abdülme-lik zamanında gerçekleştirilen tevsî ve imar çalışmalarından sonraya aittir. Buna göre mescid kare şeklinde olup 66 x 66 zira ebadındadır. Abbasîler devrinde zira 0,48 m. olarak kabul edildiğinde bu ölçü­ler yaklaşık32 x 32 m. etmektedir. Bu dö­nemde mescidin kıble tarafı her birinde yedişerden toplam yirmi bir sütunun ta­şıdığı bir tavanla kaplıydı. Arka tarafta aynı şekilde yedişer sütunlu iki sıra, yan­larda da ikişer sütunlu birer revak bulun­maktaydı. Böylece mescidde otuz dokuz sütun yer almaktaydı. Bunların ortasında 50 x 26 zira (yaklaşık 24 x 12,5 m.)ebadında üstü açık bir orta sahanlık mevcut­tu. Üç kapısı olan mescidin duvar yüksek­liği 19 zira idi (yaklaşık 9 m.). Mescidin o zamanlar "savmaa" denilen, muhteme­len daha önce burada bulunan bir yüksek ev veya hisar (ütüm) yerine inşa edilmiş zira (yaklaşık 24 m.) yüksekliğinde bir minaresi 9x9 zira bir karış (yaklaşık 4,30 x 4,5 m.) ebadında bir zemine otur­maktaydı. Minarenin o dönem Emevî mi­marisinin genel üslûbunu taşıdığı tahmin edilmektedir. Mescidde niteliği bilinmeyen on dört adet kandil koyma yeri vardı.295

Ömer b. Abdülazîz"in Medine valiliği sı­rasında (706-7İ2) Mescid-i Küba'nın du­varları yontma taş ve kireç kullanılarak yenilendi. Kurşun kaplı demir çubuklarla birbirine perçinlenmiş taşlardan oluşan sütunlar yapıldı. Üzeri değerli saç keres­tesinden bir tavanla kapandı. Duvarlar kireç ve mozaiklerle süslendi. Muhteme­len Mescid-i Nebevî'nin iman için getiri­len Bizanslı ustalar burada da çalıştılar. Mescid daha sonra birçok defa imar gör­dü. 435'te Şerîf Ebû Ya'lâ Ahmed b. Hasan. 5S5'te( 1160) Zengî Veziri Ce-mâleddin el-İsfahânî tarafından imar edil­di. mescid hakkında bilgi veren İbnü'n-Neccâr'ın kaydettiği ölçüler İbn Şebbe'ninkine yakındır. İbnü'n-Nec-câr, mescidin ebadının 68 x 68 zira, ta­van yüksekliğinin de 20 zira olduğunu söylemektedir. Mescidin arka ve yan re-vaklar dahil üstü kapalı kısmın tavanları aralarında 7'şer zira mesafe bulunan otuz

dokuz sütun üzerine oturmaktadır. Du­varlarda sekizer pencere vardır. Kuzey duvarındaki pencerelerden sekizincisi bu-, rada yer alan minare sebebiyle kapalıdır.296 Mescid-i Küba'nın imarına Memlükler de büyük ih­timam gösterdiler. 733'te (1333) Muham-med b. Kalavun'un yeniden inşa ettirdi­ği yapının tavanındaki eskiyen bölümler 840'ta (1436) el-Melikü'1-Eşref Barsbay tarafından yenilendi. 881'de (1476) Sul­tan Kayıtbay binada birtakım ıslah çalış­maları yaptırdı.

Medine ile ilgili müstakil bir eser telif eden Semhûdî (ö. 911/1506) Mescid-i Ku-bâ'nın tarihi hakkında geniş bilgi vermek­tedir Onun kaydettiği ölçüler de İbnü'n-Neccâr el-Bağdâdrnİn ölçülerine yakındır. Sem­hûdî kıble duvarını 70, kuzey duvarını 68,5 zira olarak verir. Ancak derinlik için yazı­lan 79 zira muhtemelen bir istinsah hatası olup bu rakam 69 olmalıdır.297

Kanunî Sultan Süleyman, 950'de Kubâ Mescidi'nin tavan ve minaresini yık­tırıp yeniden inşa ettirdi. 1 lH'de(1699) mescidin eskiyen duvar ve minaresini ye­nileten İl. Mustafa da Mebrekü'n-nâka üzerine dört direkli bir kubbe, mescidin dışına bir sebil ve abdest alma yerleri yaptırdı. Buradaki kumlukta su ihtiyacını karşılamak için derin kuyular kazdırdı. Önemli bir çalışma da 1829'da II. Mahmud zamanında gerçekleştirildi. Mescid 1985'-te yenilenmek üzere tamamen yıkılmadan önce batı duvarındaki kapının cephe­sinde Osmanlı tuğraları, mescide işaret bulunan âyetle birlikte 298 II. Mahmud'un bu tamiratına dair kitabe yer almaktaydı. Kitabenin başlarında, "İmâmü'I-müslimîn şâh-ı cihan Sultan Mahmud Han / Hilâfet zâtına muhtas ke­ramet tab'ına mu'tad İşitip işbu akdes mescidin viraneliğin derhal / Buyurdu hüsn-i i'mârıyla ehl-i Tayyibe'yi dilşâd ..." mısraları yer almaktaydı. Bu imar sırasın­da Mescid-i Küba'nın duvarları yenilen­miş, üstü, düz ahşap tavan yerine sütun­lar üzerinde kemerlere oturan ve basık yarım küre kubbelerden oluşan bir tavan­la örtülmüştür. Planda arka kısımdaki çift sıra sütunlu revak tek sıraya düşürül­müş, böylece yapı İstanbul'daki selâtin camilerinin revaklı düzenine benzetilme­ye çalışılmıştır. Sultan Abdüimecid de mescidde bazı ıslahat çalışmaları yaptır­mıştır. Osmanlı dönemiyle ilgili son bilgi­leri İbrahim Rıfat Paşa vermektedir. Onun kaydettiğine göre mescidin dış duvarı 40 x 40 m., tavan yüksekliği 6 metredir. Yıkılma tehlikesine karşı dış duvar payan­dalarla desteklenmektedir.299 1968'deSuud Kralı Fay­sal arkadaki revaklara bir sıra ilâve etmiş, böylece kuzeybatı köşesinde yer alan mi­nare batı duvarı içinde kalmıştır. Bu sıra­da kuzey duvarına kadınlar İçin özel bir giriş yapılmıştır.

Mescid-i Kubâ 1985'te Kral Fehd döne­minde tamamen yıkılıp kısa bir sürede yeni bir planla tekrar inşa ediidi. Mescidin sahası eskisine göre beş kat genişletildi ve 10.000'den fazla insanın aynı anda İba­det edebileceği şekilde büyütüldü. Yeni planda önde yer alan kapalı kısımda 12 m. çapında altı büyük kubbe yer almaktadır. Bunlar ortada aralan boş bırakılmış dör­der kümeden oluşan on altı, yanlarda tek tek on altı olmak üzere toplam 36 kare destek ve ön duvarı birbirine bağlayan çif­te kemerler üzerine oturtulmuştur. Önde bulunan üç büyük kubbe arkadakilerden, onların ortasında bulunan diğer ikisinden daha yüksek planlanarak önden bakıldı­ğında simetrik olarak gittikçe yükselen bir görüntü oluşturulmaya çalışılmıştır. Altı büyük kubbenin iki yanında dörder­den sekiz küçük kubbe mevcuttur. Renkli mermerlerden geometrik desenlerle kap­lanmış avlunun üç tarafında 6 m. çapın­da elli altı küçük kubbenin örttüğü revak-lar yer alır. Avlunun ortasına gerektiğinde açılabilen elyaftan modern dev bir çadır yapılmış, böylece cuma namazlarında gü­neşin sıcağından korunan avludan da fay­dalanılması sağlanmıştır. Mescidin avlu­suna iki yanda ikişer, kuzey duvarında bir taçkapıdan girilir. Avlu ile ana yapı ara­sında duvar yoktur. Ortada büyük kubbe­ye uygun geniş bir kemerle iki yanda da­ha dar birer kemerli açıklık bulunmakta­dır. Dikdörtgen planlı yapının dört köşe­sinde 47 m. yükseklikte birer minare ya­pılmıştır. Kare kaideler üzerine oturan ve üçgenlerle sekizgene dönüşen minarele­rin gövdesi iki şerefe arası ile silindirik petek kısımlarında gittikçe incelir. Son inşaat esnasında mescidde kullanılan mermerler Türkiye'den götürülmüştür.

Yapıda yaklaşık 1400 metreyi bulan ku­şak yazılarını (1200 m. kufi, - 200 m. ka­darı celî sülüs) Hattat Hasan Çelebi yaz­mış, kalem işi süslümeleri de Mustafa Çe­lebi yapmıştır. Mescid, sosyal tesislerden oluşan müştemilâtıyla beraber bugün 13,5 dönüm kadar bir alana yayılmıştır.


Bibliyografya :

İbn Şebbe, Târlhu'l-Medîneü't-müneovere, I, 57; İbnü'n-Neccâr el-Bağdâdî, ed-Dürretü'ş-şe-mîne fi târihi'İ-Medîne (nşr. M. Zeynühüm M. Azeb), Kahire 1416/1995, s. 187, 188;Semhûdî. Vefâ'ü'i-uefâ' bi-ahbâri dâri'l-Mıtştafâ, Kahire 1326,1, 178vd.;Il, 16 vd.; Mir'âtü't-Haremeyn, II, 911 vd.; İbrahim Rıfat Paşa, Mir'âtü'(-Hare­meyn, Kahire 1344/1925,1, 394 vd.; Hamîdul-lah, İslâm Peygamberi, il, 834; Koksal. Isiâm Ta­rihi [Medine), I, 10, 11, 12;SâIİh Lemİ Mustafa, et-Medînetü'l-müneuuere, Beyrut 1981, s. 163 vd.; Abdülhay el-Kettânî, et-Terâtîbü't-İdâriyye (Özel], il, 301; M. Mâcid Abbas Hulusi, 'İmâre-tü'l-mesâcid, [baskı yeri yok] 1998, s. 321 vd.; Mihr Ali Süleyman, Kutlu Şehir Medîne-İ Münev-uere, İzmir 2002, s. 171 vd.; M. İlyâs Abdülganî. el-Mesâcidü'l-eşeriyye fi'1-Medîn.eti'l-müneuoe-re, Medine 2003, s. 25 vd.; Nebi Bozkurt. "Kü­ba Mescidi", Şamilİslâm Ansiklopedisi,İstan­bul 1991,111,397-398. Nebi Bozkukt




Yüklə 2,38 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin