133
İmâmiyye kelamcıları, varlığına ilişkin yeterli tarihi deliller mevcut
olmamasına rağmen, İmam Askerî’nin bir oğlunun mevcudiyetini varsay-
mışlar ve inanç sisteminin bütününü bu varsayım üzerine bina etmişlerdir. Bu
düşüncenin doğal ve kaçınılmaz sonuçları,
bekleyiş (intizar) nazariyesi ile
buna bağlı olarak, gaybet döneminde siyasal faaliyetlerin haram sayılmasıdır.
Bu nazariye asırlar boyunca İmâmiyye’ye egemen olmuştur. On ikinci
imamın ortaya çıkmaması, Şîa’nın imâmetten (liderlik) yoksun kalarak
hayattan çekilmesine yol açtığı için, buna bir çözüm olarak ortaya atılmış
olan
genel nâiblik (niyâbet-i âmme) ve daha sonra Humeynî tarafından
geliştirilen
velâyet-i fakîh nazariyesine rağmen, bekleyiş nazariyesinin
etkileri ve çelişkileri hala devam etmektedir. İntizar, yani İmam Mehdi’yi
bekleyiş; İslam şerîatını uygulaması, Müslümanlara liderlik yapması,
onlara
fetva vermesi ve yasamayla ilgili problemleri halletmesi için yeryüzünde
masûm bir imamın olması gerektiği kadar, bu imamın Allah tarafından
tayin
edilmiş olmasını da gerekli sayan imâmet felsefesiyle açık bir çelişkiye yol
açmaktadır. Bu sebepten Humeynî’nin velâyet-i fakîh nazariyesi, yani bir
alim-fakih kişinin, sadece dinî ve ictimaî
hayatta değil, siyasî hayatta da on
ikinci imamın temsilcisi olması gerektiği düşüncesi, bu çelişkiyi ortadan
kaldırmak için savunulmuşsa da, daha başka problemlerin ortaya çıkmasına
neden olmuştur.
Gaybet doktrini Şîa’daki liderlik sorununu çözmüş müdür?
Dostları ilə paylaş: