Milliyetçilik sosyolojisi



Yüklə 1,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə42/75
tarix04.01.2023
ölçüsü1,37 Mb.
#121965
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   75
5321-Milli Kimlik-Anthony D.Smith-Bahadir Sina Shener-1994-291s

163 
sosyalist bakış açısını ve onun federal ilkesini tehdit edecek. 
bir yükseliş eşlik etmiştir.

Bu koşullar altında SSCB'nin sosyalist milletleri arasında 
daha geniş bir işbirliği oluşturma programının ertelenmesi 
ve belki de birleşme idealinin belirsiz bir tarihe bırakılması 
zorunluluğu (sine die) doğmuştur. Ayrı millî kimlikler ve 
siyasî topluluklar arasında gerçek anlamda bir federal com­
monwealth (milletler topluluğu) kurulma ihtimalini dışarda 
bırakacak bir Sovyet millî kimliği ya da bir Sovyet siyasî 
topluluğunu düşünmek artık kolayca mümkün değildir.

2. Türkiye. Osmanlı yönetiminin son yetmiş yılında bütün 
teba için eşitlik ve yurttaşlık tesisi yoluyla "Osmanlıcılık"a 
ve kimsenin yurttaşlığını yoketmeden imparatorluğun İslâmî 
sakinlerinin refahına çalışan Abdülhamid döneminde 
"İslâmcılık"a başvuru da dahil, imparatorluğun temelini ıslaha 
(Tanzimat) yönelik başarılı girişimlere tanık olunmuştur. 
Ancak bir grup aristokratik İslâmî seçkinin modernleştirme 
çabaları imparatorluğun önce Hıristiyan sonra da Müslüman 
kesimlerinin başkaldırısı karşısında başarısızlıkla sonuçlandı. 
Bu noktada entellektüel kesimler arasında yeni bir pan-Türkist 
ideoloji doğdu ve bu ideoloji, Araplar da dahil imparatorluğun 
Türki olmayan kesimlerinin yabancılaşmasını hızlandıran 
1908 darbesinden (coup d'etat) sonra bazı profesyoneller ve 
asker tarafından devralındı.

Kemal Atatürk'ün laik, Batılılaşmacı milliyetçiliğinin te­
melini oluşturan, Anadolu-dışı irredentizmi kırpılmış bu Türki 
idealdi. Aslında Kemal Atatürk'ün yaptığı, Osmanlıcılığı ve 
İslamı reddederek ve imparatorluğu Anadolu Türklerinin 


oluşturduğu etnik millete hizalı tümleşik bir teritoryal siyasî 
topluluk olarak yeniden tanımlayacak şekilde kentlerde bir 
dizi modernleştirici toplumsal ve kültürel reformu kabul 
ettirip, Türk anavatanının takipçisi olduğu Osmanlı impa-
ratorluğu ile Halife'den kopması işine nezaret etmekti. Ama 
millete dair bu teritoryal ve sivil düşüncelerin gerçekleşti­
rilmesi, millî bir kültürel kimlik içinde bir dayanışma temelini 
gerektirir. Oysa Kemalistler Türklerin kökenini Orta Asya'ya, 
Oğuz Han'a uzanan bozulmamış soylarına, anlaşmış dillerinin 
(Güneş Dil Teorisi) eskiliğine dayandıran bir teoriden ya­
rarlanarak zoraki etnik mitler, anılar, değer ve semboller 
tedarik etmeye çalıştılar.

Teritoryal düşüncede sağlanan görünüşteki başarıya rağmen 
etnik payandalarında ciddi sorunlarla karşılaşıldı. Küçük 
kasaba ve köyler İslâm'a bağlılık duymayı ve İslâmî duygular 
sergilemeyi sürdürdüler; Türki teoriler ve sembolizm, hattâ 
tacirler arasında bile, bu daha geniş ve yaygın bağlılık hissinin 
yerini almayı başaramadı. Marksizm küçük bir taraftar kitlesi 
bulurken pan-Türkizm de gürültücü yandaşlarını muhafaza 
etti. Türk millî kimliği, biçimiyle değilse bile içeriğiyle kay­
ganlığını bir kez daha gösterdi.

3. Etopya. Etopya devleti ancak Menelik* döneminde, 
Ogaden'deki Somali, Galla gibi çok sayıda etnik topluluk ve 
kategoriyi, Müslümanlan ve Eritre'deki bir dizi grubu kapsayan 
bir imparatorluk haline geldi. Habeşistan platosunun egemen 
etnisi yüzyıllar boyunca Hıristiyan Monofiziz Amharalılar 
oldu; ama o da sadece bu yüzyılda Amharalaşmış bir "teritoryal 
millet" yaratmaya çalışan resmî bir Amhara milliyetçiliğin 
takipçisi oldu. Modernleştirme politikaları da yine 1960'larda 
7 Bu konuda Lewis'e (1968, bölüm 10); ve Kushner'e bakın. 
8 Modern Pan-Türkizm konusunda Landau'ya (1981) bakın. 
(*) Etopya kralı (Negus'u); 1844-1913. -ç.n. 
164 


Haile Selasiye döneminde başladı; ama ciddi ekonomik so­
runların üstesinden gelmede ve entelijensiyanın meydan 
okuyuşunun önünü almada çok geç kalınmıştı. Feci bir kıtlık 
döneminin ardından 1974 askerî devrimi Allah'ın Aslanı'nı 
hal'etti ama Tigre, Galla, Somali ve Eritre etnik ayrılıkçılığına 
karşı Sovyet desteği ile ve çok daha şiddetli bir kararlılıkla 
modernleştirme ve merkezîleştirme politikalarını sürdürdü. 
Marksist Hıristiyan karşıtlığı ve toprak reformu programlarıyla, 
amacı Dergue'nin sosyalist bir Afrika teritoryal milleti gö­
rüşünü yaymak olan etnik bir yeniden iskân politikası ittifak 
halindeydi. Ama burada da mebzul miktarda kimlik sorunu 
vardı. Monofiziz Kilisesi'ne karşı saldırıya rağmen Amharalar 
etniler arasında egemenliğini korumaktadır ve Mengistu'nun 
rejimi Marksist sembolizmi Hıristiyan Amhara sembolizmiyle 
birleştirmektedir; Etopya sınırları Marx'dan ziyade Menelik 
sayesinde ayakta durmaktadır. Eğer sınırlar yeniden çizil­
meyecek olursa, aristokratik-ruhban geçmişin keskin bir 
biçimde reddi Etopya'nın varoluş nedenini (raison d'etre) 
yokedebilir.

4. Japonya. Hiç şüphesiz modernleştirici milliyetçiliğin 
emperyal yoldan kotarılmış en başarılı örneği olan Japonya 
buna rağmen gerek kültürel gerekse siyasî düzeyde kimlik 
sorunları yaşamaktadır. 
Daha türdeş ve jeopolitik bakımdan hemen hepsinden daha 
köklü olan Japon etnik topluluğu, kan güdücü lordlar ara­
sındaki uzun iç savaşlara rağmen peşpeşe feodal devletlerin 
ortaya çıkması (Kamakura, Ashikaga ve Tokugawa şogunları) 
ve Heian ve Nara imparatorluk vasiyetiyle Ortaçağ'ın başla­
rında birleştirildi. 17. yüzyıl başlarında Japonya kuzeyde 
ikâmet eden (sonra Korelilerin de ekleneceği) sadece küçük 
9 Bu tarih hakkında Ullendorff'a (1973) bakın; Dergue'nin sorunları konusunda 
Halliday'e ve Molyneux'a (1981) bakın. 
165 


Ainu azınlığı eliyle bir etnik devlet niteliğine terfi etti. Ja­
ponya'nın sınırlarını (neredeyse tümüyle) dış dünyaya kapatan 
Tokugawa feodal mutlakiyetçiliği devlet ile etninin uyumunu 
sağlayan harç oldu.
1 0 
Bazı samurai hiziplerinin başını çektiği 1868 Meiji Resto­
rasyonu, şogun sisteminin yerine dış etkilere zorunlu olarak 
açık emperyal himaye altında yapılan ekonomik ve siyasî 
reformlar aracılığıyla Batı ile eşit siyasî ilişki kurmaya istidatlı, 
modernleştirmeci bir emperyal sistem yerleştirdi. Meiji seç­
kinleri bu amaçla, imparator egemenliği sistemini sağlam­
laştırmak, siyasî olarak edilgin, ekonomik bakımdan parça­
lanmış etnik topluluğu daha asabiyeli, ekonomik olarak 
merkezîleşmiş ve hareketli bir siyasî topluluğa dönüştürmek 
ve bu sayede bir Japon millî siyasî kimliği yaratmak için lorda 
biat, ailecilik (ie) (gibi) köylü ve Konfiçyus geleneklerinden 
ve köy topluluğundan (mura) yararlandılar. Böylece Meiji 
siyasî milliyetçiliği, aynı zamanda hâkim emperyal sisteme 
entegre edilebilecek bu demotik köylü geleneklerinden ya­
rarlanırken, aristokratik (samurai) kültür ve onun etnik devleti 
temelinde modern bir Japon milleti yarattı.
11 
Modern Japon millî kimliği sağlam etnik temeline rağmen 
sorunlu sonuçlar yarattı. II. Dünya Savaşı sırasında saldırgan 
milliyetçiliğin ve faşizmin istihkamı olan imparatorluk sistemi 
(tennosei) eski mistik havasından yoksun kaldı ve en azından 
o zamandan beridir tepesinde kara bulutlar dolaşmaktadır. 
Sadakatin muallakta kalışı ile, her ne kadar inatçı bir "yeniden 
uyanışçı" siyasî milliyetçiliği savunanlar varsa da, Japon millî 
siyasî kimliğinin temelleri sarsıntıya uğramıştır. Onun yerini 
zaman zaman nükseden, millî kültürel kimliği yeniden ta-
nımlamakla meşgul her kültürel milliyetçiliğin canlı bir unsuru 
10 Biraz kısa bir izahat için J.Hall'a (1962) ve A.Lewis'e (1974) bakın. 
11 Brown'a(1955) bakın. 
166 


olan, özellikle literatürde nihonjinron (Japon tartışmaları) 
olarak bilinen millî ayrımcılık takıntısı aldı. Bu meşguliyet 
çeşidi tabakalardan gelen entellektüellerce formüle edilmiş 
olmakla birlikte, Japonya'nın ayırdedici toplumsal ve holistik 
(bütüncü) kültürünü öne çıkartan büyük Japon şirketlerindeki 
işadamı seçkinler oldu. Ama bunun kültürel ya da siyasî Japon 
millî kimliği için ne denli kalıcı ve kapsamlı bir temel oluş­
turabileceği ilerde görülecek.
1 2 
Verdiğimiz örneklerde ideoloji ve sembolizm olarak mil­
liyetçilik önceden varolan "yatay" etnik kimliğe yeni bir millî 
siyasî kimlik kavramı aşılamıştır. Bu süreç, devlet nüfusunun 
kültürel türdeşlik düzeyine -yani etnik bir devlet oluşturma 
düzeyine- ve kendini imparatorluktan, böylelikle de kültürel 
bakımdan farklılık arzeden topluluklardan kurtarma becerisini 
gösterip gösteremediğine bağlı olarak, sadece kısmen başarı 
sağlamıştır. Bu sürecin görece başarı sağladığı yerlerde em­
peryal bir topluluğun (az çok) tümleşik bir millet ye siyasî 
topluluk olarak yeniden tanımlanışına milliyetçi fikir ve 
semboller yardım etmiştir. 

Yüklə 1,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin