Milliyetçilik sosyolojisi


Millî kimliğin bazı işlev ve sorunları



Yüklə 1,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə10/75
tarix04.01.2023
ölçüsü1,37 Mb.
#121965
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   75
5321-Milli Kimlik-Anthony D.Smith-Bahadir Sina Shener-1994-291s

Millî kimliğin bazı işlev ve sorunları 
Özetleyelim. Millî kimlik ve millet, birbirleriyle ilişkili etnik, 
kültürel, teritoryal, ekonomik ve yasal-siyasî pek çok unsurdan 
oluşan karmaşık yapılardır. Kendi devletlerinde ifadesini 
21 Örneğin Tivey'e (1980) bakın. 
22 Bu sonuç hakkında Connor'a (1972) bakın; yine Wiberg'e (1983) bakın. 
33 


bulsun ya da bulmasın, müştereken paylaşılan anılar, mitler 
ve geleneklerin bir araya getirdiği topluluk fertleri arasındaki 
dayanışma bağlarını gösteren bu kavramlar, devletin tamamen 
yasal ve bürokratik nitelikli bağlarından tümüyle farklıdır. 
Kavramsal olarak millet, her özgül durumda değişik oranlarda 
biri sivil ve teritoryal öteki etnik ve jenealojik olan iki boyutu 
birbirleriyle harmanlamıştır. Millî kimliği modern yaşam ve 
siyasada böylesine esnek ve daimi bir güç haline getiren ve 
kendi özelliğini yitirmeksizin diğer güçlü ideoloji ve hare­
ketlerle etkili birleşimlere girmesini sağlayan tam da bu çok 
boyutluluğudur. 
Millî kimliğin bu çok yüzlü gücünü, grup ve bireyler açı­
sından yerine getirdiği işlevlerden bazılarını izleyerek görmek 
mümkündür. 
Yukarda belirtilen boyutlara uygun olarak bu işlevleri 
"dışsal" ve "içsel" nesnel sonuçlar şeklinde bölümleyebili-
riz. 
Teritoryal, ekonomik ve siyasî olanlar, dışsal işlevlerdir. 
Milletler öncelikle mensuplarının içinde yaşamak ve çalışmak 
zorunda oldukları kesin bir toplumsal mekân tanımlar ve bir 
topluluğu zaman ve mekâna konumlandıran bir tarihî topra­
ğın/ülkenin sınırlarını çizerler. Yine bireyleri, milletin "moral 
coğrafyası"nın eşsizliğini gösteren "kutsal merkezler"le, ruhani 
ve tarihî hac yerleriyle teçhiz ederler. 
Milletler ekonomik bakımdan, insan gücü de dahil teritoryal 
kaynaklar üzerinde denetim kurarlar. Ayrıntılı bir işbölümü 
oluşturur, yurt içinde topluluk fertleri arasında kaynak da­
ğılımının yanısıra emek ve meta dolaşımını da teşvik ederler. 
Mensubiyetin, sınırların ve kaynakların tanımlanması suretiyle 
millî kimlik, millî otarşi idealine bir rasyonellik verir.
2 3 
23 Milliyetçiliğin ekonomik veçheleri hakkındajohnson'a (1968) ve Mayall'a (1984) 
bakın. 
34 


Millî kimlik siyaseten, devlet ve organlarına ya da devletleri 
olmayan milletlerde devletin siyaset öncesi muadillerine 
payandalarını verir. Siyasî personelin seçimi, siyasî davranışın 
düzenlenişi ve hükümetlerin seçimi, halka şamil bir millî 
kimlik ve millî iradeyi yansıttığı varsayılan millî çıkar ölçütüne 
göre temellendirilir. 
Ama millî kimliğin siyaseten belki de en belirgin işlevi, 
millete özgü kişilik ve değerleri tanımlayan ve halkın kadim 
gelenek ve âdetlerini yansıtan, ortak yasal hakların ve yasal 
kurumların görevlerinin meşrulaştırıcısı olmasıdır. Millî 
kimlik, bugün toplumsal düzen ve dayanışmanın meşruiyeti 
bakımından temel müracaat noktası haline gelmiştir. Millî 
kimlikler, topluluk içindeki bireyler için daha samimi, içsel 
işlevler de yerine getirirler. En bariz olanı fertlerin "uyruklar" 
ve yurttaşlar" olarak toplumsallaştmlmalarıdır. Bugün bu çoğu 
rejimin milliyetçi kültürel sahicilik ve birlik ideallerinin etkisi 
altında büyük bir gayretkeşlikle takipçisi oldukları, bu sayede 
devlet otoritelerinin millî hars ile ayırdedici, türdeş bir kültürü 
aşılamayı umdukları zorunlu, standard kamu eğitim sis­
temleriyle sağlanmaktadır.
2 4
Müşterek değer, sembol ve 
geleneklerden bir repertuvar oluşturmak suretiyle bireylerle 
sınıflar arasında toplumsal bir bağ kurmak için de yine millete 
müracaat edilir. Bayrak, para, marş, üniforma, anıt ve kutlama 
gibi sembollerle topluluk fertlerine ortak mirasları, kültürel 
yakınlıkları hatırlatılır, ortak kimlik ve aidiyet duyguları 
güçlendirilir. Millet, engelleri aşmaya, meşakkatleri göğüs­
lemeye muktedir "iman-teknesi" bir grup haline gelir.
2 5 
Son olarak millî kimlik duygusu, kollektif kişilik prizması 
ile onun ayırdedici kültürü içinden tanımladığı bireysel 
kendilere dünya üzerinde bir yer veren güçlü bir araçtır. 
24 Gellner'in öne çıkardığı bir yan (1983). 
25 Klausner (1960) bu sonucun ilgi çekici bir örneğini vermektedir. 
35 


Çağdaş dünyada "kim" olduğumuzu müştereken paylaşılan 
eşsiz bir kültür aracılığıyla bilebiliriz. Bu kültürü keşfederek 
kendimizi, "otantik kendi"yi keşfederiz, ya da modern 
dünyanın devasa değişiklik ve belirsizlikleriyle cebelleşmek 
zorunda kalmış, bölünmüş ve yolunu yitirmiş pek çok kişiye 
öyle gelir. 
Sözkonusu kendini tanıma, dünya üzerinde bir yer bulma, 
pek çok açıdan millî kimlik için anahtar olma vasfı taşımakla 
birlikte, aynı zamanda üzerine en fazla kuşkuyu toplayan da 
bu özelliğidir. Zaten insani tutum ve algıların büyük çeşitliliği 
gözönüne alındığında, milliyetçilerin, onları eleştirenlerin 
ve geri kalanlarımızın millî öz-tanımın ve dünyada yerini 
bulmanın ölçütü konusunda fikir birliğine varamamamız hiç 
de şaşırtıcı değildir. Millî ben/kendi ve bireyin bu berile 
ilişkisinin ne olduğu sorusu milliyetçi projenin en esrarlı yanı 
olmayı sürdürür. 
Bu kuşkular hem felsefî hem de siyasîdir. Milletin çok yüzlü 
bir doğaya sahip olması neticesinde kendim pratikte ortaya 
koyan çok sayıda millî ben/kendi türü olduğu için, milliyetçi 
doktrin mantıken tutarsız ve çelişkili olmakla suçlanmıştır. 
Millîlik ölçütünün belirlenemezliği ile milliyetçilerin yazı­
larındaki bulanıklık, değişkenlik ve keyfi karakter, kültürel 
farklılık fikri gibi tekil milliyetçi önermelere saygıyla yakla­
şıldığı yerlerde bile, ideolojinin inanılırlığını aşındırmıştır. 
Millet fikri en iyi halde kaypak ve üstün körü, en kötü halde 
de saçma ve çelişkili görülmüştür.
2 6 
Bu entellektüel kuşkuculuğa ahlâkî suçlamalar da eşlik eder. 
Denilir ki halk, "millî kimlik" adına kendi özgürlüklerinden 
vazgeçmeyi ve başkalarının özgürlüklerini de kısmayı iste­
mektedir; yutamadığı etnik, ırksal ve dinsel azınlıkların sivil 
26 Kedourie'nin (1960) malum eleştirisine bakın. Modern Afrika'da millî 'kendi'lerin 
ampirik çokluğuna dair tanıtlama Neuberger'de (1986, bölüm 3) yeralmaktadır. 
36 


ye dinsel haklarını çiğnemeye amadedir. Uluslararası, daha 
doğru bir ifadeyle devletlerarası ilişkiler de aynı gadre uğ-
ramışlardır. Batı'daki anayurdundan bütün dünyaya yayılan 
millet ideali özellikle de etnik ve dinî bakımdan karışıklar 
arzeden bölgelere nifak, istikrarsızlık, kavga ve terör getir­
miştir. Milleti her siyasî teşebbüsün nesnesi ve millî kimliği 
de her insani değerin ölçütü yapan bir doktrin olarak milli­
yetçilik, Fransız Devrimi'nden bu yana, tek bir insanlık, tek 
İm dünya topluluğu ve ahlâkî birlik fikrine bütünüyle kafa 
iıılmuştur. Milliyetçiliğin siyasî topluluğa kazandırdığının 
aksine, kültür topluluklarını kaçınılmaz şekilde birbirlerine 
düşüren ve sadece kültürel farklılıkların miktar ve çeşitliliği 
düşünüldüğünde olsa olsa insanlığı siyasî bir girdaba sü-
rükleyecek olan meşruiyet, dar ve çelişkilerle yüklü bir 
meşruiyettir.
2 7 
Bu tanıdık bir ithamdır ve bu ithamın sahası ile yoğunluğu, 
suçladığı idealin duygusal ve siyasî gücünü ortaya koyar. Ama 
gerek kollektif gerekse bireysel bakımdan bunca işlevi yerine 
getirebilen bir ideal ve bir kimlik, milliyetçilerin faaliyet 
gösterdikleri koşulların çeşitliliği gözönüne alındığında, son 
derece değişken toplumsal ve siyasî neticeler yaratmaya 
mahkûmdur. Aynı şekilde milliyetçiliğin mülayim etkilerinden 
de sözedebilirdik; azınlıkların kültürlerini savunuyor oluşu; 
"kayıp" tarih ve edebiyatların kurtarıcısı olması; kültürel 
yenilenmelere ilham vermesi; "kimlik krizi"ne getirdiği çözüm; 
topluluğu ve toplumsal dayanışmayı meşrulaştırması; tirana 
karşı direnişin ilham kaynağı olması; halk egemenliği ve 
kollektif seferberlik ideali; hattâ kendi gücüne dayalı bir 
ekonomik gelişmeye kaynaklık etmesi gibi. 
Eleştirmenlerinin sayıp döktüğü habis sonuçlar kadar bu 
etkiler de aynı mantıkilik ölçülerinde milliyetçi ideolojilere 
27 Kedourie (1960) ve (1971, giriş yazısı). 
37 


isnat edilebilirler. Bugün artık dünyanın dört bir köşesindeki 
sayısız halk için, millî kimlik ile milliyetçiliğin veya bunlar 
arasındaki derin ilginin kuşkulu niteliğini gözler önüne serecek 
ya da ifşa edecek hiçbir beyanda bulunulamaz, kanıt göste­
rilemez. Şimdi bunun neden böyle olduğu ve bugün millî 
kimliklerin sergilediği gücün daha derindeki kökenlerinin 
neler olduğu üzerinde duracağız. 
38 


İKİNCİ BÖLÜM 

Yüklə 1,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin