Milliyetçilik sosyolojisi



Yüklə 1,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə64/75
tarix04.01.2023
ölçüsü1,37 Mb.
#121965
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   75
5321-Milli Kimlik-Anthony D.Smith-Bahadir Sina Shener-1994-291s

261 


Milletin ilkeleri, milliyetçiliğin de ilkeleridir. O nedenle 
milleti aşmak, paradoksal olarak, ancak genellikle bu giri­
şimlerin nesnesini oluşturan tümleşik milletten daha geniş 
bir milliyetçilik biçimiyle mümkün olabilir. Büyüklük ve saha 
olarak "normal" bir tümleşik milletten daha geniş bir milli­
yetçilik biçimi de vardır. "Pan-milliyetçilikler"i kastediyorum. 
Bunlar, birkaç genellikle sınırdaş devleti, paylaşılan kültürel 
özellikler veya bir "kültürler ailesi" temelinde tek bir kültürel 
ve siyasî topluluk içinde birleştiren hareketler olarak ta­
nımlanabilir. Yugoslavizm, en eski Pan-milliyetçilik örnek­
lerinden biriydi ve çok geçmeden onu, genellikle başka 
devletlere ait, etnik bakımdan benzerlik taşıyan bölgeleri 
topraklarına katmayı gaye edinen çeşitli irredentist hareketler 
(Pan-Cermenizm, Pan-Bulgarizm, Pan-İtalyanizm vs) ile; siyasî 
birleşme yönünde ciddi teşebbüslerden, ortak sömürgesel 
deneyim ve kültür temelinde daha gevşek birliklere dek çe­
şitlilik arzeden Pan-Türkizm, Arabizm, Afrikanizm, Latin 
Amerikanizm gibi daha geniş ölçekli "Pan" hareketler izledi. 
Bu hareketlerden hiçbiri (daha küçük çaplı irredentist ha­
reketlerin çeşitli derecelerde gösterdikleri haricinde) siyaseten 
başarılı olamadılar. Ama önemleri başka bir noktada yat­
maktadır. Pan-Slavizm, bırakın tek bir territoryal devlet 
kurmayı, Slavları tek bir siyasî topluluk halinde birleştirmenin 
yanına bile yaklaşamadı. Ancak Slav dilleri konuşanlar arasında 
kültürel bir rönesansın esin kaynağını oluşturarak, yazar ve 
sanatçıların biraraya gelmelerini sağlamanın yanında geniş 
bir kültürel alanda çeşitli ortak düşünce ve duyguların ortaya 
çıkışını tahrik etti.
3 6 
Pan-Arabizm, bütün Araplar nezdinde siyasî bir topluluk 
duygusunun ifadesi olmak bir yana, Araplar arasındaki kıyıcı 
savaşları bile önleyecek güçte olamadı hiç bir zaman. Ancak 
36 Bu konuda Kohn'a (1981) bakın. 
2 6 2 


Araplar arasında daha geniş kültür ve filantrofik bağlantılar 
kurmanın yanında belli projelerin de ilham kaynağı oldu. 
Aynı şekilde, feci bir askerî sonla neticelenmiş olmakla birlikte 
Pan-Türkizm de gerek Türkiye'de gerekse dışardaki Türkler 
arasında bir kültürel rönesansın boy atmasına, Türki dillere 
ve Türk tarihine yeniden bir ilginin doğmasına, Türkçe ko­
nuşan halklar arasında çeşitli bağlar kurulmasına önayak 
oldu.
3 7 
Pan-milliyetçiliklerin önemi, prolifer etnik milliyetçiliklerin 
bölünerek çoğalma eğilimlerine karşı koyabilme veya en 
azından ona bir seçenek oluşturabilme yeteneklerinde yat­
maktadır. Pan-Afrikanizm, azınlık etnik milliyetçiliklerin 
birbiri ardına yeni sömürge-sonrası devletler içinde hak id­
dialarında bulunmalarını önleyemezken, onlara Afrika'nın 
geçmiş başarıları karşısında yeni bir gurur duygusu ve bütün 
Afrikalıların paylaştıkları daha geniş bir topluluk duygusu 
kazandırdı. Pan-Afrikanizmin önemi, yaratılmasına yardımcı 
olduğu Afrika Birliği Örgütü'nden çok, sömürgeci efendilerin 
her fırsatta aşağıladıkları Siyah Afrikalılara (sağladığı) ortak 
bir Afrika geçmişi ve "kültürler ailesi"nin yeniden keşfiyle 
ufuklarını genişletmesinde ve itibarlarını yemden kazan­
dırmasında yatmaktadır.
3 8 
"Kültürler ailesi" kavramı burada önemlidir. Bugün ar­
zulanan ve oluşturulan siyasî ve ekonomik bir birleşme iken, 
birbirleriyle ilişkili kültür ailelerini kapsayan kurumsal bir 
"kültür alam" genellikle uzun vadeli süreçlerin bir ürünü 
sayılmakta ve çoğunlukla da öngörülmemekte, amaçlan-
mamakta, yönelenilecek bir hedef olarak görülmemektedir. 
Siyasî ve ekonomik birlikler planlanır ve örgütlenirken, kültür 
aileleri ve kültür alanları henüz olgunlaşmamış ve kurum-
37 Bu konuyla ilgili yakın dönem tarihî için Landau'ya (1981) bakın. 
38 Bu konuda Geiss'e (1974) bakın. 
263 


sallaşmamış bir görüntü arzetmekle birlikte, onun yörüngesine 
girmiş olanlar için daha az gerçek ve daha tesirsiz değildir. 
İslâmî, Amerikan ve Sovyet Rusya kimliklerinin ve kültür­
lerinin mensupları açısından, bunların sözcüleri resmî olan 
siyasî ve toplumsal kurumların fersah fersah ötesinde bir 
çekiciliğe sahiptirler. 
Bu cazibenin bir nedeni lingua franca'nın yeniden doğmakta 
olmasıdır. Yüksek Ortaçağlar'da Latince ve Arapça gerçek bir 
ülkeler-aşırı ve kültürler-aşırı bir nüfuza sahiptiler: Ama. 
onlarda ancak bir lingua franca'nın hizmet edebileceği ülke­
ler-aşırı bir işleve sahip toplu bir kimlik -Ortaçağ ruhbanı ve 
uleması- sözkonusuydu. Bugün ise kitleler için edebî bir 
"yüksek" kültüre dönüşmüş olan çok sayıda şifahi "aşağı" 
kültür ile bir örnek kamu eğitimi ve millî diller, bu eskinin 

Yüklə 1,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin