Zira karşımızda, eskimiş, dinamizmini kaybetmiş ve tıkanmış bir sürecin önünü açan, yani, yeni bir dönem başlatan ve bu işlevinden ötürü bir dönüm noktası teşkil eden bir reform hareketi var. Gorbaçov, reform hareketini zorunlu kılan dönemi değerlendirirken kah "bunalım öncesi durum”, kah "toplu yozlaşma" tabirlerini kullanıp aslında boyutlarını çok iyi bildiği genel krizin adını vermekten politika icabı kaçınıyor. Terminolojik akrobasiye rağmen Gorbaçov'un var olan gerçeği itiraf etmek zorunda kalması, düne kadar bu tür tespitleri "art niyetli ve sübjektif" olarak değerlendirip yadsıyan kraldan çok kralcıları zor durumda bırakıyor.