Böylesi bir ekonomik panaroma içinde sosyalist bir nitelik aramak sosyalizme ihanetten başka bir anlam ifade etmez. İMF ve Dünya Bankası gibi emperyalist burjuvazinin mali temsilcilerine avuç açan, onlardan borç ve krediden öte reçete isteyen, verilen reçeteleri silah zoru ile uygulayan bir devletin, etiketi dışında Türkiye'ye benzemeyen neyi kaldı.
Gorbaçov yönetimi tarafından perestroyka (yeniden yapılanma) ve glasnost (açıklık) terimleriyle simgelendirilen reform hareketinin Sovyet politikasında başlattığı yeni dönem, uluslararası aktüalitede en fazla dikkati çeken ve en yoğun tartışılan konuların başında yer almaya devam ediyor. "Perestroyka" ve "glastnost"a övgüler dizmek, onların Sovyetler Birliği için hayati önemini döne döne belirtmek, uygulamadaki en ufak engeller karşısında dahi endişelenmek ve hemen koro halinde desteklerini dile getirmek Batılı egemen siyasi çevrelerde bir moda salgınına dönüştü.