Proletaryaya devrim hakkı tanımayan Sovyet revizyonistlerinin aynı şeyi ezilen ve sömürülen halklara tanıması beklenemez. Gorbaçov, Ekim Devrimi konuşmasında, emperyalizme bağımlı ülkelerin (yani egemen sınıfın veya sınıfların) çıkarları dışında, özel olarak halkların çıkarlarından sözetmediği, daha da ötesi, uzlaşmaz sınıf karşıtlıklarının olduğu bu ülkelerde proletarya ve halklarla egemen sınıfların çıkarlarını özdeşleştirdiği gibi, 27. Kongre Raporu'nun "Günümüz Dünyası: Temel Eğilimler ve Ana Çelişkiler" bölümünde de, çağımızın başlıca çelişmelerinden biri olan emperyalizm ile halklar arasındaki çelişki, "emperyalizm ile gelişmekte olan ülkeler ve halklar arasında" çelişki olarak gerici bir temelde tahrif edilmiştir. Sözkonusu olan bu çelişki açıklanırken de, bu ülkelerin halklarının "yoksul" olduğu, "salgın hastalıkların", "cahilliğin" yaygınlığı, borçların "ciddi sosyal-ekonomik ve politik sorunlar" yarattığı vb. sayılmıştır. Ama, bunların çözümünün ne olduğu, halkların ne yapması gerektiğine ilişkin ciddi hiçbir şey yoktur. Sadece "adil bir çözüm bulunması" gerektiği, emperyalistlerin "kesin bir seçim yapması" gerektiği gibi, emperyalistlere akıl veren sözler edilmiştir.