Gorbaçov'un aynı konuşmada itiraf ettiği gibi, Sovyet(98)emekçileri, "yaptıkları işin tarihsel bilinciyle", "Ekim Devriminin devrimci ruhunu oluşturan slogan ve amaçlar" uğruna, "yarı-kıtlıkla karşı karşıyayken bile" "mucizeler yaratmaktan geri kalmadılar". Sosyalizmin, sosyalist bilincin, kollektif ruhun, ortak çıkar duygusunun ürünüydü bu. Ve Sovyet emekçilerinin başında, Gorbaçovcu yazarların bugün hayvanca bir kin ve nefretle saldırdığı, büyük devrimci Joseph Stalin vardı.
Ekim Devrimiyle tarihin gündemine girmiş, Sovyet emekçilerinin duygu, düşünce ve eylemlerinde ete-kemiğe bürünmüş olan sosyalizmin yaratıcı ve üretici gücü tarihsel bir olguyken, 70 yıl sonra, "kitlenin yaratıcı enerjisini salıvermek" ve "bireyin girişkenliğini güçlendirmek" için hala kapitalist yöntemleri propaganda etmek, üstelik bunu Ekim Devriminin 70. yıldönümü konuşmasında yapmak, revizyonist elebaşların Ekim ideallerine(O idealler ki, uğruna savaşıp Ekim'i gerçekleştirenlerden binlerce Bolşevik, 1920'lerin o özel ve özgün koşullarında gerekli ve zorunlu olarak uygulanan NEP'İ bile bu ideallerin terki saymış ve bunu görmektense hayatlarına son vermeyi seçmişlerdi) en büyük saygısızlığı ve hakaretidir. Tito'nun bu müridleri işçi sınıfının sosyalist ruhuna zerrece inanmıyorlar ve onlar, tıpkı Batılı burjuvalar gibi, işçi sınıfını bireysel kazanç dürtüsü ve bireysel zarar korkusu yöntemleriyle "üretken" kılmak istiyorlar.