Yazılı tarihin olduğu gibi sözlü tarihin de bir yöntemi vardır. Sözlü tarih, belli aşamalar izlenerek gerçekleştirilir. Bu aşamalardan ilkini Tasarım ve Ön İnceleme safhası oluşturur.
Bu aşamada ilk kaynaklara ulaşılır, temalar oluşturulur ve kimlerle görüşüleceğine karar verilir. Bu safhada deneme görüşmeleri de yapılabilir. Bu görüşmelerden ve –varsa- yazılı kaynaklardan bulunacak malzemelerden elde edilen verilerden yararlanarak çeşitli temalar ya da sorular hazırlanabilir.
Temalar veya sorular hazırlanırken konuyla ilgili başka yazılı veya görsel-işitsel belgelerden yararlanılabilir. Örneğin dönemin gazeteleri, kitapları, makaleleri, mektupları, heykelleri ve binaları gibi bu anlamda önemli materyallar arasında yer alır.
Sözlü tarihin bu aşamasında görüşme yapılacak kişiye önceden telefonla, mektupla veya bizzat görüşmeci ziyaret edilerek ulaşılır. Bu noktada bu araştırmanın niçin yapıldığı, araştırmanın önemi gibi hususlar kişiye aktarılarak ikna edilmeye çalışılır. İlk görüşmede notlar almak ya da gerekirse kasete görüşmeyi almak yararlı olabilir.
2) Öngörüşme
Görüşme yapılacak kişi hakkında bilgi toplamak gerekir. Varsa yazılı belgelerden görüşmeci hakkında bilgi toplamak için yararlanılır. Yazılı belgeler yoksa, onu tanıyan başkalarından yararlanılabilir veya yapılacak öngörüşmeyle kişi hakkında bilgi edinilir. Bu bilgiler, hazırlamayacağımız sorulara veya temalara yön verir.
Soruların ya da temaların sınırlarının katı çizilmemesi gerekir. Çünkü görüşmenin seyrine göre yeni sorular/temalar da çıkabilir, ya da bazı soruların sorulmasına bile gerek kalmadan anlatıcı, anlatısında bazı soruları yanıtlayabilir. Bu olasılık her zaman göz önüne alınmalıdır. Ayrıca sorulara/temalara baştan hazırlanmak gerekir. Çünkü –biraz sonra işleyeceğimiz- Ana Görüşme sırasında yazıyla okumak yerine, soruları karşısındakinin gözüne bakarak sormak daha yararlıdır.
Bu aşamada yapılması gereken bir başka şey, teyp, mikrofon, kamera gibi teknik donanımı baştan eksiksiz temin etmektir. Şarj, pil gibi problemleri baştan çözmek gerekir. Gerekirse Ana Görüşmeye başlamadan önce başka birisiyle pratik de yapılabilir.
3) Ana Görüşme
Bu aşamada bazı küçük noktalar önemli sonuçlar doğurur. Öncelikle görüşmeci ve anlatıcı rahat edecek tarzda oturmaktadırlar. Kamera, görüşmecinin fazla dikkatini çekmeyecek yere konmalı ya da başka birisi fazla görünür olmayan konumda yerleşmelidir. Bu tür ayrımlar görüşmenin verimliliğini azaltabilir. Dikkati dağıtabilecek ortamlardan örneğin, gürültüden uzak durmak gerekir. Bunun için radyo ve televizyonu kapatmak ya da sesini azaltmak, akustik başka problemleri çözmek gerekir.
Ana görüşmeye, görüşmeciyi rahat ettirecek sorularla başlamak yerindedir. Bu soruların görüşmeyle doğrudan ilgisinin olması gerekmez. Bu yanıtlar kamera alınıp anlatıcıya birkaç dakika dinletilerek anlatıcı rahatlatılmalıdır.
3) Ana Görüşme
Soruların sınırları belli olmalıdır. “Çocukluğunuzda sinemalar nasıldı?” diye sormak yerine örneğin “Sinema salonları hangi semtlerdeydi? İsmini hatırladığınız sinema salonlarını söyleyebilir misiniz? Sinema salonuna girdikten filmin bitişine kadar neler yaşardınız, anımsadıklarınızı bizimle paylaşabilir misiniz?” gibi sorular yanıtların da sınırlarını çizer.
3) Ana Görüşme
Sorular kolay anlaşılır olmalıdır. Kısa, sohbet dilinde, samimi sorular sorulmalıdır. Sorular kısa olmasına karşın, yanıt “evet” ya da “hayır” tarzında kısa bitmeyecek tarzda inşa edilmelidir. Yani yanıt uzun, sorular kısa olmalıdır. Örneğin “o dönemde radyo yayınları mı dinliyordunuz?” sorusu “evet öyleydi” şeklinde yanıtlanabilir. Bunun yerine “o dönemde radyodan hangi tür programlar dinliyordunuz?” sorusunu yöneltmek yanıtın daha uzun olmasını sağlayacaktır. Üstelik bu örnekte olduğu gibi sorularda yönlendiricilikten kaçınmak gerekir. Sorularda seçenek konularak yönlendiricilikten kaçınılabilir. Daha önce Orwell’ın romanında yönlendirici olmayan sorulardan örnekler vermiştik. Bir başka örnek vermek gerekirse, “gençliğinizde izlediğiniz filmlerden hoşlanıyordunuz değil mi?” sorusu yönlendiricidir. Bunun yerine “gençliğinizde izlediğiniz filmlerden hoşlanıp hoşlanmadığınızı merak ediyorum” demek anlatıcıyı, ucu açık iki yönlü yanıta götürebilir.
3) Ana Görüşme
Sözlü tarih görüşmesi ile röportaj ya da mülakat arasında farklar vardır.
Sözlü tarih araştırmacısı, derlediği bilgilerle kapsamlı bir konuyu incelemektedir. Mülakatta ise böylesi uzun soluklu bir araştırma söz konusu değildir.
Diğer fark görüşmelerin süresi ve soru-cevap tekniğidir. Sözlü tarih görüşmeleri birer ikişer saatlik dilimlerden oluşan bir dizi konuşmayı içerir. Kaynak kişi yaşlı olduğu için iki saati geçen söyleşinin ertelenmesi gerekir. Başka bir diziyle söyleşi devam ettirilmeli, kaynak yorulmamalıdır. Ayrıca anlatıcı, ikinci görüşmeye bazı anılarını, mekanları, olayları, kişileri hatırlayarak daha diri gelebilir.
3) Ana Görüşme
Sözlü tarihte görüşmenin temel kuralı görüşmecinin kısa, öz ve anlaşılır soru sorması ve anlatıcıyı sabırla dinlemesidir. “Az sor, çok dinle” genel bir ilkedir.
Dinlemek ve bir süre susmaya özen göstermek gerekir. Anlatım bu nedenle kesilmemeye çalışılmalıdır. Yaşlı insanların bellekleri çağrışımlı işler. Bir anı diğer anılarını anımsatır.
Ancak anımsatmayı kolaylaştırıcı girişimlerde de bulunabilir. Örneğin televizyonun hangi dönemde köyüne geldiğini anımsamaz ise bilgiçlik taslamayacak bir tarzda “Belki yetmişler olabilir. Çünkü bildiğim kadarıyla 1968’de televizyon yayınları başlamıştı” gibi bir ifade, anlatıcıyı yönlendirme yerine hatırlamasına yönelik bir teşviktir.
Şunu unutmamak gerekir: Yaşlı insanlar yürüyen bir kitap gibidir, onların sayfalarını bir seferde çevirmek mümkün değildir.
3) Ana Görüşme
Görüşmede bizim sesimizden daha çok onun sesi duyulmalıdır. Söyleşide bilgiçlik taslamak, kuramsal tezler ortaya atmak yanlıştır. Yukarıdaki örnekte, anlatıcının hatırlamasını kolaylaştırmak için kullanılan, televizyonun girişiyle ilgili ifade buna örnektir. “Belki yetmişler olabilir” sohbet diline uygun bir ifadedir, olasılıklı bir dil kullanılmıştır ve karşısındaki kişiyi konuşmaya davet eder, açık uçludur. İfadenin devamında kullanılan “bilebildiğim kadarıyla” sözü de karşımızdakiyle hiyerarşik olmayan iletişim içerisinde bulunduğumuzu gösterir. Bu ifade görüşmecinin bilgiçlik gösterimine girmemesini önler.
3) Ana Görüşme
Sözlü tarih görüşmesinde anlatıcının, -varsa- fotoğraf, kaset, mektup, gazete gibi görsel-işitsel ve yazılı materyallerle anlatısını desteklemesi teşvik edilebilir. Hatta görüşmeci örneğin II. Dünya Savaşı ile ilgili kendisi yazılı-görsel-işitsel materyaller bularak anlatıcının benzer bir uygulama içerisine girmesinde etkin olabilir.
3) Ana görüşme
Görüşmenin özel konularla başlamaması yerindedir. Hassas meselelere girmek için anlatıcıyla-görüşmeci arasında sağlam bir ilişkinin kurulması gerekir. Sağlam bir ilişki ise sohbet canlandıkça kurulabilir.
3) Ana Görüşme
Anlatıcının öyküsü istemediğimiz hatlarda gidebilir. Yani anlatıcı bizim öğrenmek istediğimiz konulardan çok uzaklaşmış olabilir. Bu durumda anlatıcıyı hemen kesmemek gerekir. Konuşmayı tekrar istediğimiz yöne getirmek için nazik biçimde ve doğru zamanlamayla örneğin “gençliğinizde izlediğiniz filmlerden bahsediyorduk bununla ilgili anılarınızı dinlemek isterdim” gibi bir ifade kullanılabilir.
3) Ana Görüşme
Görüşme sırasında dikkat edilecek diğer noktalar şunlardır:
Görüşmedeki sorular için yararlı ifadeler şunlar olabilir: “Buna ne yol açtı?” “Bundan söz eder misiniz?” “Bu olduğunda ne hissettiniz?”, “Şunu dinlemek isterdim”.
Düzgün bir biçimde ifade edilemeyen sorular için telaşa kapılmamak gerekir. Sözlü kültür, yazılı kültür gibi herşeyin dilbilgisi kurallarına uyulmasını gerektirmez. Hatta görüşmecinin küçük hataları karşısındaki kişiyi de rahatlatır.
Görüşme sırasında akla bir soru geldiği zaman anlatıcının konuşmasını kesmemek gerekir. Uygun bir yerde soru sorulabilir. Bu sorular not alınabilir.
Anlatıcının olaylar sırasında tam konumunu bulmak gerekir. Olaya katılmış mı, olayı izlemiş mi ya da kendisine olay başkası tarafından mı anlatılmış?
3) Ana Görüşme
Görüşmeden önce konuyla ilgili yaptığınız araştırmalarla, anlatıcının anlatısı uyuşmaz ise öyküyü bölmeyin. En kötüsü “siz bunu yanlış hatırlıyorsunuz. Televizyon Türkiye’ye 1968’de girdi” gibi ifadeleri asla kullanmamak gerekir. Bunun yerine “bazıları diyor ki”, “Duyduğumuza göre” gibi alternatif ifadelerle mümkün olduğu kadar çok bilgi edinilebilir. Hangi öykünün doğru olduğu daha sonra değerlendirilebilir.
Her ayrıntının kaydedilmesine çalışılmalıdır. Şayet bir konu hassassa kayıt üzerine amgargo konabilir, kayıt mühürlenebilir ve belli bir tarihten sonra açılabilir.
Konu dışı sapmaları önlemek için gerektiğinde “şimdi şuna geri dönelim” “biraz önce şunu söylüyordunuz” gibi ifadeler kullanılabilir.
3) Ana Görüşme
Bazı sözcükleri anlamadığımızda, ya da özel isimli bazı ifadeleri not alabilir ve görüşme sırasında veya sonrasında bunları anlatıcıya kontrol ettirebiliriz (Kyvig ve Marty, 2000: 72-73).
Görüşmenin sonunda aşağıdaki bilgi kartını dolduracak soruları yöneltiniz Bu karıt kaset üzerine yapıştırınız.
Bilgi Kartı
GÖRÜŞME BİLGİ KARTI
Görüşülen kişinin adı-soyadı: ……………………………………………..
Cinsiyeti : …………………………………………………………..
Doğum tarihi ve yeri : …………………………………………………………..
Medeni durumu : …………………………………………………………..
Mesleği : …………………………………………………………..
Adresi : …………………………………………………………..
Görüşmeyin yapan : …………………………………………………………..
Görüşme tarihi : …………………………………………………………..
Fiziki koşullar
(ses kaseti, video kaset gibi) : …………………………………………..
Kullanım durumu
(araştırmaya açık, kapalı) : …………………………..
4) Deşifre
Dördüncü aşamayı Deşifre oluşturur. Görüşme, hangi amaçla yapılmışsa, görüşme sonrasında bu amaca uygun yol takip edilir.
Eğer görüşme, bazı anıları sonraki kuşağa bırakmak için kayıt altına almaksa ya kişi bunu kaset halinde özel arşivinde korur ya da araştırmacılara tamamen açık bir kuruma bırakır. Görüşmeci özel arşivindeki kaseti diğer araştırmacılara açık da bırakabilir ya da belli tarihten sonra (örneğin anlatıcının ölümünden sonra) izin verebilir.
Ancak sözlü tarihin gerçekten sözlü tarih olabilmesi için ham materyali işlemek gerekir. İşlemek, malzemeyi bir kitaba, makaleye, belgesele dönüştürmek demektir. Ham materyal aynı zamanda arşivlenecek bir nesne haline getirilir. Bunun anlamı, görüşmenin deşifre edilmesidir.
4) Deşifre
Deşifre işlemi, en zor aşamalardan birisidir. Günümüzde bilgisayar teknolojisiyle bu işlem biraz daha kolaylaşmıştır. Görüşme deşifre edilirken duraksamalar, aksan, şive gibi unsurlar da dikkate alınmalı, malzeme olduğu haliyle yazıya geçirilmelidir. Deşifre sırasında “dizin” çıkarılması son derece yararlıdır. Dizin, şu kadar dakikada şu konular konuşuldu sorularının yanıtlarının kaset üzerine yapıştırılacak bir kağıtta belirtilmesinden oluşur.
gibi bir dizin, araştırmacılara büyük kolaylık sağlar, ayrıca kasetin ilgisiz bölümlerinin zarar görmemesi sağlanır. Bu dizinin bir bölümüne kayıt düşülebilir ve örneğin “18-25 dakikalar arası bölüm araştırmacının talebiyle araştırmacılara, araştırmacının ölümüne kadar kapalıdır” ifade konabilir.
5) Ham materyalin işlenmesi
Sözlü tarihin beşinci aşamasını ham materyalden sözlü tarih eserinin çıkartılması oluşturur. Sözlü tarih materyalinden bir belgesel, bir makale, bir bilimsel kitap hatta bir roman üretilebilir. Şayet belgesel yapılıyorsa, ses ve görüntü kalitesinin yüksek olması gerekir.
Türkiye’de iletişim tarihine de hizmet eden belgesellerden birisi G.Ü. İletişim Fakültesi tarafından 2007’de üretilmiştir. Belgesel, Ankara Ulus’ta Rüzgarlı Sokak’ın tarihini anlatmaktadır. 1980’lere kadar Türk basınının kalbinin attığı Rüzgarlı Sokak’ın tarihi sözlü tarih görüşmeleriyle ortaya çıkarılmıştır. Belgeselde, dönemin gazetecileri, matbaacılar, mürettipler, Rüzgarlı Sokak’ta dönemi yaşayanlar gibi çok farklı kesimlerden insanlarla görüşülmüştür.
5) Ham materyalin işlenmesi
Bu belgesel, sözlü tarihin iletişim tarihinde belli bazı noktaların aydınlatılmasında ne derece etkin işlev görebileceğinin önemli bir örneğidir. Yazılı belgelerde ancak dönemin gazetelerine ve anılara sınırlı bilgiyle yansıyan Rüzgarlı Sokak’ın tarihinin sözlü tarih dışında ortaya çıkarılması mümkün değildir. Belgesel, “daha fazla tarih” yaklaşımıyla ilintili olsa da merkezde sözlü tarih olması dolayısıyla “alternatif tarih” yaklaşımına daha uygundur. Sözlü tarihin dışında yazılı ve görsel başka materyallerden de yararlanan belgeseli alternatif tarih yaklaşımıyla ortaya çıkarılmış bir eserdir diye düşünmek mümkündür.
5) Ham materyalin işlenmesi
Sözlü tarih materyalleriyle kitap, makale gibi eserler de üretilmektedir. Sözlü tarih görüşmelerini metne dönüştüren kişi, elindeki malzemeyi başka malzemelerle desteklemeli, karşılaştırmalı okuma yapmalıdır. Ham malzemeden sözlü tarih eseri üreten kişi bir tür yorumcudur, elindeki malzemeyi sanatkarca işlemekte, mantık hatalarını düzeltmekte, deyim yerindeyse kayda alınan seslerden görüntülerden geçmişi yeniden kurgulamaktadır.
Sözlü tarih görüşmeleri radyo, tiyatro, film ve senaryo çalışmaların da kullanılabilir. Sözlü tarih, görüntü yerine ses kasetleri kullanılarak yapılmışsa radyo programlarında kendine yer bulabilir.