Romanya'da çöken rejim bürokratik yozlaşma sürecinin bağrından filizlenerek yükselmiş, seyrine Çavuşesku "hanedanlığının" damgasını vurmasıyla birlikte ortaya, revizyonist yozlaşmanın bir varyantı olmakla beraber monarşist özellikleri ağır basan bir despotluk çıkmıştır. Ağırlık merkezini Çavuşesku "ailesi"nin oluşturduğu iktidar kastı, düzenli ayıklamalara tabi tutulduğundan, göreceli ve göstermelik bir birliktelik ve homojenlik arz ediyordu. Kasım(233)1989’daki Parti Kongresinde bir tek çatlak ses dahi çıkmadığı halde bir ay sonra aynı parti önderliğindeki düzen çökerken, polis örgütü dışında, kimse savunma ihtiyacı bile duymamıştı. Çelişik gibi görünen bu durum aslında iktidar kastının sergilediği homojenliğin ne kadar suni, ne kadar yüzeysel olduğunu, sırf maddi-manevi çıkar ilişkileri birliğine dayandığını, kitlelerden tamamen tecrit olmuş olduğunu gösteriyor.