Türkiye'de hayli yeni olan bu tartışmalar, Batıda çoktan(248)eskitilmiştir.'80 öncesinde, Marksist geçinen bazı liberal aydınlar Avrupa'nın bu alandaki "birikim"ini Türkiye'ye taşımak için hayli uğraşmış ama o günün devrimci kaynaşma ortamında pek itibar görmemişlerdi.
Bu tartışmaların bizde kolay ve ağır bir yenilginin ardından yaşanan küçük-burjuva çözülme ve dağılma ile, Sovyet revizyonizminin Marksizm-Leninizme ve sosyalizmin tarihine yönelttiği büyük saldırı dalgasının kesiştiği bir tarihsel ortamda gündeme girmesi ve hayli itibar görmesi bir rastlantı değil elbet. Yenilgi ortamının etkileri üzerinde durmuyoruz. Gobaçov ve yönetimindeki kampanya ise, yalnızca böyle tartışmalar için yenilginin yarattığı elverişli atmosferi dıştan tamamlamak, pekiştirmek ve uzun süreli kılmakla kalmadı, yürütülen tartışmalarda kullanılan maddi ve ideolojik malzemenin de esas kaynağı oldu. Karşı-devrimin yarattığı umutsuzluk atmosferi son birkaç yılın devrimci gelişmeleriyle dağıldığı ölçüde tartışmacılar moral güçlerini, dozu şiddetlenerek süren Gorbaçov’cu kampanyadan ve revizyonist blokun yaşadığı kaynaşmadan ve çözülmeden alabildiler. Sosyalizmin geçmişini karalamada sağlanan başarının sonuçları ile "sosyalist" ülkelerdeki bunalım ve çözülme, "sosyalizmin sorunları"nı tartışmaya haklı bir gerekçe sayıldı. '80 sonrasında mücadelenin ve devrimci örgüt pratiğinin dışına düşmüş ve içine dönmeye artık ne niyetleri ne de takatleri olan, bu arada biraz "aydın"lanmış bir sürü eski devrimci, gösterdikleri ilgi ve verdikleri destek ile bu tartışmalara maddi ve moral güç kattılar. Ortalığı bir ” sosyalizmin sorunları"nı tartışma hevesidir sardı. Sosyalizmin tartışılacak onca "sorunu" varken, devrim ve sosyalizm için mücadelenin sorunlarını tartışmak böyleleri için anlamsızlaştı. Devrimden, devrimin sorunlarından ve pratiğinden geri durmanın vicdan rahatsızlığı var idiyse eğer, onu da bu gerekçeyle rahatlatma olanağı bulunmuş oldu.