ALTAN TAN (Diyarbakır) – BDP burada yer almasından yana değil.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bakın 1924 Anayasası’nın 88’inci maddesi “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın, vatandaşlık itibarıyla Türk ıtlak olunur.” Geliyorsunuz…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Vatandaşlıkla ilgili madde
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ama orada “Türk” derken kimi kastettiğini ortaya koyuyor. Bir harstan bahsediyor, bir kültürden bahsediyor. Yani bir ırki değerlendirme vesaire yapmıyor.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Türk ahalisi” diyor orada.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Millete bir ad koyuyor yani.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ne diyor orada? “Türkiye ahalisi” diyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hangisi 1921 mi?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – 24.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani herkesi içerisine alıyor.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani Türkiye’de yaşayan insanlar demek, Türk ahalisi ne demek?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tamam, biz de o tarif çerçevesinde zaten kullanıyoruz. Başka bir anlamda kullanmıyoruz.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O vatandaşlıkla ilgili, vatandaşlığı tanımladıktan sonra… Biz diyoruz ki: Şimdi vatandaşlık tanımlanmış, şu şekilde ya da bu şekilde tanımlamış bir vatandaşlık bulunduğuna göre “Her vatandaşın, işte, bu vatan hizmetini yapmak hakkı ve ödevidir.” diyoruz.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – İşte sorun da orada, vatandaşta da tanımlarken “Türk”ü zaten kırmızıyla yazdık. Yani bayrağın kırmızılılığından…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O ayrı bir tartışma, o tartışmanın yeri burası değil.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Eğer orayı öbür türlü yazabilmiş olsaydık, zaten bu vurguya gerek burada olmayabilirdi. Ama şimdi orayı öyle yazmayacağız.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O tartışmanın yeri orası, o tartışılabilir. Burası…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – İlgilendiriyor biraz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) –Sonuç?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sonuç, işte bunu parantez içine alıyoruz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – O zaman her iki parti de kendi metinlerinde ısrar ediyorlar. CHP ve MHP onları yazıyoruz. BDP burada yer almak istemiyor diyoruz, AKP’ye soruyoruz. Nasıl yazdırıyoruz şu an? Sizin yani buradaki maddedeki…
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Önce yeriyle mi ilgili soruyorsunuz? Yoksa metin içerikle ilgili mi?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yeri veya metin, ikisi de yani burada eğer olmasını istemiyorsanız, zaten içeriği de tartışmaya gerek yok şu an.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yok ama şimdi şöyle, zaman israfı oluyor böyle durumlarda.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Buyurun o zaman, şimdi söz vereyim.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şimdi hem metin hem içerikle ilgili bunu burada konuşacağız. Yerini sonra tayin edebiliriz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır içerikte de bir anlaşma olmadı şimdi mesela. MHP ile CHP’nin metninde birinde vatandaşlık var, birinde Türk vatandaşlığı var.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Türk” var.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, pardon “Türk” var.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Altan Bey, şu önerimizde öneriyi esas alıp CHP’nin teklifini, “vatandaş”ı kırmızıya alarak eklemek suretiyle geçebilir miyiz?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Nasıl? Okur musunuz bir zahmet arkadaşlar? Benim gözüm iyi görmüyor da.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani CHP’nin kabul etmesi lazım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – CHP kabul ediyor mu arkadaşlar? Çünkü biz zaten kabul etmiyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – “Her Türk”ün oraya, parantez içerisinde “vatandaş”ı ekleyelim, böyle geçsin.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet o şekilde yazalım.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Diğerlerini yeşile al ötekisini de…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır yeşil de yapmıyoruz, çünkü bizim zaten itirazımız var. Yani öneriler olarak geçecek bu.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Pardon, pardon; evet.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Komple kırmızı.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – AKP ne diyor?
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Söyleyeyim. Vatan hizmeti, her vatandaşın ödevidir. Hakkı ve ödevidir konusunda bazı endişelerimiz var ama Ali Hocam’ın söylemiş olduğu sosyolojik boyutuyla, tarihsel boyutuyla birlikte, bizde özel bir anlamı var.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ne istiyorsanız yazdırın, ekran sizin.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yaz, yaz.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi o zaman “vatandaş”ı CHP değil aynı zamanda AK PARTİ ve CHP önerisi oldu.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – “Vicdani ret” hakkını da koyarsanız belki biz de anlaşabiliriz yani.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Aslında kanun koyucuya…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Zaruret varsa da hiç olmazsa engel değil vicdani redde bu.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ama anlaşılmamış vicdani redde.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Kesinlikle engel değil.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Engel değil bu model kesinlikle değil.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Engel değil ama net değil.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yani bu haktan vazgeçme, bu ödevi yerine getirmiş sayılma o zaman yorumlanabilir diyor Hocam.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, yazdınız mı arkadaşlar, nasıl oldu?
Biz yani BDP olarak, AKP ve CHP’nin yazdığı metne, vicdani ret hakkı da konulursa biz ona katılabiliriz. Yani kayıtlara geçmesi açısından söylüyorum ama vicdani ret hakkı eklenmezse biz burada yer almasından yana değiliz. Onu da bizim…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kamu hizmetinde nasıl vicdani reddi kullanacaksın ki? Kamu hizmeti yani vicdani ret askerlik için, askerliği düzenlemiyoruz ki, yerine getirilmiş sayılmıyor önerimiz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bizimkini de öyle yazalım.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sayın Başkan, yalnız vicdani retle ilgili başka bir madde var.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır yani bu madde ile alakalı bir şerh koyduk bu kadar, bir tek cümle.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani vicdani reddi kabul etsek bile burada olmayacak o, öbür madde de olacak.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama bu madde, vicdani reddi reddetmiyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – İşte, aslında birlikte değerlendirilmesi gereken bir madde. Yani vicdani ret de bunun içinde. Birlikte değerlendirilmesi gereken bir madde.
Sayın Başkan, bize dokunacak mısınız? Yoksa ben size dokunacağım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Demokrasilerde, süreç önemlidir. Karma Komisyon ne der onu bilemiyorum. Karma Komisyonun yerine kendimi ikame ederek böyle olur diyemem. Benim demokrasi kültürüm böyle bir beyana mani.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Diyorsunuz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Müzakere edeceğiz, hasıl olacak irade de komisyonun iradesi olurdu, Genel Kurul nihai gündeme hâkim. Ama Türkiye’de doğuracağı sonuçlar…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Çok demokratik bir açıklama oldu değil mi Rıza Bey. Biz hep böyle Avrupa’yla ilgili şeyde size bakıyoruz yani fetva makamı sizsiniz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Demokratik.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yazılana kadar bir reklam arası koyduk, yazıldı mı arkadaşlar? Şimdi, AK PARTİ de yazdırsın.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Zaten “Vatan hizmeti, her vatandaşın hakkı ve ödevidir.” diyoruz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ama CHP’nin de ona benzer yani eğer şeyse ortak…
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Hemen hemen CHP’ninkiyle aynı oluyor bu ifade, ikinci cümle de aynı oluyor herhâlde.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – MHP’yi paranteze alın o zaman.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde, ne şekilde yerine getirileceği…
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – “Türk” dışarıda kalsın “vatandaş” paranteze girsin. Yani centilmenlik gibi bir şey olsun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocamın dediği de o.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Evet. Benim dediğimin doğru olduğu yönünde bir genel kanaat var.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam mı arkadaşlar, bu madde bitti mi? Bitti.
Şimdi, “Vergi yükümlülüğü”ne geçiyoruz.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Biz, burada “Türk” kelimesinin geçmesini, bu madde de gerekli görmüyoruz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz, BDP olarak, aynen vatan hizmeti gibi bu vergi yükümlülüğünün de ödevler faslında, topluca yazılmasından yanayız. Dolayısıyla, burada yer almasını isteyen arkadaşlar buyursunlar. Bir de bu kimin teklifi olarak gelmiş? Burada parantez içinde yok bildiği. Arkadaşlar bu hangi partinin? MHP ile CHP’nin teklifi. AK PARTİ vergi almayacak mı? Bir şey yok.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani bu aslında bizim yazdığımız vergi ödevi maddesi de 82 Anayasası’ndan pek fazla farklı değil. Şu farklı yalnız, baktığımız zaman ne fark var diye. Bir kere birinci paragraf, birinci fıkra aynı. Mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür herkes. İkinci fıkra da vergiye göre adaleti ve dengeli dağılımı… Bir sosyal amacını belirtmek lazım. “Vergi, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir.” Bu da aynı. Ondan sonraki paragrafta bazı farklılıklar var. Bu 82 Anayasası’ndan fark, yerel idareler tarafından, bu yerel idarelerle ilgili paragraf, fıkra 82 Anayasası’ndan farklı bir yenilik getiriyor aslında.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani yerel idarelere vergi koyma hakkı veriliyor burada.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet.
Yani yerel idare seçim olunca karar organına gönderiyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Zaten yerel idare, tabii yani atanmışlar değil, seçilmişler.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Devam edebilir miyim?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Buyurun.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Bu hükmün hazırlanmasında iki tane değerli vergi hukukçusu, öğretim üyesinin de desteği oldu. Profesör Doktor Nami Çağan ve Profesör Doktor Billur Yaltı. Son fıkra bakımından ben bir kısa ekleme yapmak istiyorum. Önemli bir nokta, son fıkra: “Dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri mali yükümlülükler koymaya ve bunları kaldırmaya, kanunla, bakanlar kuruluna yetki verilebilir.” diyor. Şimdi, bu hüküm, daha doğrusu hükmün bir benzeri bugün Anayasa’nın 167’inci maddesinin son fıkrasında yer alıyor. Fakat bu fıkraya biraz dikkatli baktığımızda “vergi ve benzeri yükümlülükler” diye bir ifade var. CHP’nin önerisine yine bu iki değerli uzmanın da katkılarıyla uygulamada çıkan sorunları da dikkate alarak, vergi ve benzeri mali yükümlülükler ifadesi eklendi. Dolayısıyla, 167’ye sondaki hüküm, mevcut Anayasa’nın 167’inci maddesinin son fıkrasındaki hüküm, vergi ödevine ilişkin düzenlemeye kaydırıldı ve orada bir ayarlama yapıldı.
Onun dışında tabii ikinci önemli yeniliğe Rıza Bey değindi yerel idareler bakımından, o konuyu ayrıca vurgulama ihtiyacını hissetmiyorum.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bir şey söyleyebilir miyim?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, buyurun.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şimdi burada vergi yükümlülüğü yani benzer sıkıntı şeyde de var, usul açısından, yöntem açısından vatan hizmeti konusunda da vardı. Hani vatan hizmeti yine işte hak boyutu falan da vurgulandığı için kabul ettik ama vergi yükümlülüğü ve bunun peşinden başka mali ekonomik hükümler de gelebilir. Bunların kesinlikle biz katalogda temel haklar başlığı altında yer almasını istemiyoruz. Onun için somut önerimiz de yok ama vergi ile ilgili tabii ki önerimiz olacak fakat bu başlık altında olmadığı için biz önerimizi de hazırlamadık.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Peki, şöyle yapabilir miyiz? Yani biz de ödevler faslında olmasını düşünüyoruz ama bizim teklifimiz var, hazırladığımız var. Muhtevasını burada konuşup, eğer…
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Hayır, biz önerimizi hazırlamadık ki.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hazırlamadınız, evet.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Hazırlamadık. Onun için yani şimdi burada biz bunu sadece öneren partiler vardı, önerdikleri için dedik ki: “Bu yer olarak burada değil mali ekonomik yükümlülükler kısmında yer alabilir.”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şeye bakabilir misiniz yani biz sizle uzlaşabiliriz.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – O nedenle bizim bu konuyla ilgili şeyimiz yok.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Buyurun, MHP.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Efendim, burada vergi ödevi konusunda önerdiğimiz düzenleme de tabii ki vergi hukukunun ve vergi politikasının genel ilkelerinin anayasal olarak düzenlenmesi ve yasama organının yapacağı vergiye ilişkin yasalarda ve diğer mali yükümlülüklere ilişkin yasalarda, gözetmek zorunda bulunduğu temel ilkelerin belirtilmesi amaçlanmaktadır. Vergiye ilişkin düzenlemedeki önerimizdeki temel hedef budur.
İkinci olarak: Böyle bir anayasal dayanak olmazsa, yasa koyucunun vergi koyması da zaten mümkün olamaz, herkesin bildiği üzere.
Şimdi, önerimizin birinci maddesinde, verginin mali güce göre verilmesi yani alınması veya salınması devlet tarafından yani vergi adaletiyle ilgili bir prensip ortaya konuyor ve verginin amacının da kamu giderlerini karşılamak olduğu vurgulanıyor.
İkinci cümlemizde veya fıkramızda, maliye politikasının sosyal amacına vurgu yapılıyor. Burada, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı ilkesi düzenlenmiş oluyor.
Üçüncü fıkramızda, vergi hukukunun en temel ilkesi olan “Magna Carta Libertatum”dan itibaren gelişmiş bulunan en temel ilkeye vurgu yapılıyor. O da “vergide kanunilik” ilkesi belirtilmiş oluyor.
Son fıkramızda ise bazı esnek durumlar için bakanlar kuruluna yetki verilebileceği, yani kanunla düzenlenmenin ilkesinden vazgeçilmeksizin, kanunun belirlediği, aşağı ve yukarı hadler arasında bakanlar kuruluna yetki verilebileceği belirtiliyor. Tabii, burada CHP’nin önerdiği ilave bir şey var, o da yerel idarelere de bu yetkinin tanınması. Yani bakanlar kuruluna tanınan, yukarı ve aşağı hadler arasındaki belirleme yetkisinin yerel idarelere de tanınmasına ilişkin bir düzenleme var. Bu, verginin kanuniliği ilkesine bir istisna getirmiyor. Yani yine yasama organı, yasa koyucu verginin konusunu, yükümlüsünü belirleyecek ama bir sınır dâhilinde bir esneklik tanıyacak. Bunun verginin kanuniliği ilkesine bir aksama getirmediğini düşünüyoruz.
Yine CHP’nin son önerisi, Anayasa’nın 167’ye son fıkrasının vergi ödevi kısmına transferiyle ilgilidir, mevcut Anayasa’daki düzenlemenin, bir küçük değişiklikle. Burada, devletin dış ticaret politikasında yürütme organına birtakım enstrümanlar, birtakım güçler verilmesi, imkânlar verilmesi söz konusu. Mevcut düzenlemeyle de paralellik arz eden bu hususu öneriyorlar. Bunun da mantıklı olduğunu düşünüyoruz yani konu bütünlüğünün sağlanması bakımından. Zaten çok yeni bir öneri de sayılmayabilir. Sadece bir kavramla bir yenilik var orada, bir düzeltme var. Yani bu hâliyle CHP’nin önerisiyle bizim önerimizin paralellik arz ettiğini, CHP’nin biraz daha önerisini geliştirdiğini görüyoruz.
Takdir siyasi iradenindir.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – O zaman şöyle toparlayabilir miyiz? Yani, mesafe alma açısından söylüyorum: Bir, yeri şu an burası olsa veya olmasa bile, biz bu maddenin metni üzerinden bir yazım yapalım mı, yapmayalım mı? MHP “Yapalım.” diyor, biz de yapalım diyoruz.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani yerinin burası olması, temel haklar arasında olması şart değil, pek doğru da olmayabilir belki.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ödevler faslında olması daha doğrudur.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani devletin yetkileri falan kısmında olabilir.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu askerlikten farklı.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Evet, bu askerlikten farklı.
Bir de sadece vatandaşlar falan da, burada, tabii ki, vergiyi doğuran olayı kim meydana getirmişse o verginin yükümlüsüdür.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – O zaman MHP’nin, CHP’nin ve BDP’nin fikri yani yeri bura olsa da olmasa da metin üzerinde bir yazım, bir çalışma yapalım. Ondan sonra nereye, ne şekilde yerleştirilir bakalım.
Buyurun, AKP.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli arkadaşlar, bizim müzakere yaptığımız, üzerinde çalıştığımız alan, temel haklar ve ödevler. O perspektifte anayasanın bu bölümünü inşa ediyoruz. Katalog dışında, şunlar şunlar da yer alsın önerisi vardı. Bunlar temel haklarda yer alsın mı, almasın mı? Birinci aşama bu. Bu sorun temel haklar sorunuysa ve… Yani bu kataloğa girsin denilen her madde bakımından -Rıza Bey- ayrı ayrı değerlendirmemiz lazım. Eğer, bu, temel hak ve hürriyetler bölümüyle ilgiliyse onun redaksiyonuyla uğraşalım. Başka bir alanla ilgili ise veya burayla ilgili değil diyorsak, o alanda müzakere etmemiz lazım. Niye? Devletin yükümlülükleriyle ilgili belki temel konseptlere varacağız, onu ayrıca müzakere edeceğiz. Hocamın dediğine katılıyorum, parlamentonun doğuş sebebi zaten vergi yetkisidir. Vergi yetkisinin kraldan veya kraliçeden milletin eline geçmesiyle parlamento doğmuştur. Vergi yetkisinin, yani vergilendirme veya vergi yükümlülüğünün içeriğini müzakere edebiliriz, kamu yükümlülükleri bölümünde. Yani, bence boşuna enerji harcarız. Bu bir temel hak ve hürriyetlerden mi değil mi? Değilse hangi bölümse o bölüm gelince tartışalım.
İki: İçerik tartışması… Ben, tabii, bu müzakerelere yani 1 no.lu yazım komisyonu müzakerelerine ilk kez katılıyorum. Bazı şeylerle karşılaştırdım, tabii, kendi iç çalışma usulümüz bakımından da, parti usul bakımından.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sayın Başkan, eskiden bu komisyonun üyesiydiniz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O anlamda demiyorum, burada katılamadık.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hemen dışlayıp atma ya.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kalbimizi kırıyorsunuz Sayın…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Dışlamıyorum Başkanım, müzakerede bulunmadık.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu sizin ihanetinizi kapatmaz ona göre.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sevgili Başkanım değil, değil ya. Ben usulünüzü bilmediğim için diyorum.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Usulümüz, bu komisyonun üyesiyken koyduğunuz usuldür.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, eğer, burada usul oysa, bir, bunu yani bu teklif edilen madde temel hak ve özgürlüklerle ilgili bölümde yer alsın mı, almasın mı? Buna evet diyorsak redaksiyona gideceğiz, değilse vergi kamu yükümlülükleri bölümünde, askerlik, vergi ayrıca tartışılmalı. Ha, içerikse, yazacaksanız da, bizim bir defa vergilerde olmazsa olmaz şudur: Bir: Vergilendirme yetkisinin ancak kanunla kullanılabilmesi, kanunilik. Yasama organıdır, başka bir organ vergi koyamaz veya benzeri kamu yükümlülükleri. İki: Delegasyonun cevaz sınırı başka organlara, kimdir? Yürütme organıdır. Kimdir? Desantralizasyon için yerel idarelerdir. Bunların oranı ne? Çok geniş tartışmayı gerektirir bu. İki, o, yani delegasyon. Üç: Şu ana kadar yaşanan anayasa tecrübemizde, devlet tecrübesinde burada bir sorun doğdu mu? Anayasa Mahkemesinin içtihatları bakımından vesaire gibi. Bunda ciddi bir araştırma yapmak lazım. Hocam, birkaç tane bilim adamını çağırdım diyor. Ben şahsen sorumlu olduğum bölümlerde mutlaka akademik araştırma yapıyordum, gelişmeler nedir, ne değildir şeklinde. Ben parti olarak, bu madde eğer yüksek komisyon, “Temel hak ve hürriyetlerle ilgili bölümde değildir.” diyorsa isabetli olanın ait olduğu bölümün temel perspektifi içerisinde tartışılması ve redaksiyonun uygun olacağını düşünüyorum. Kamu yükümlülükleri ayrı bir alan.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Peki, arkadaşlar, şimdi, mesafe almak için yani, hani, bazen bir şeyi tekrar tekrar tartışmak…Şimdi, diyelim ki: “Yeri burası değildir.” dedi AK PARTİ. Biz de yeri burası değil dedik ama dedik ki: Eğer bir şey varsa bunu tartışalım. Şimdi tartışmayalım mı diyorsunuz burada?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bence şey olur. Yukarıda 2 no.lu yazım komisyonunda zaten dün bir teklif geliştirdik Başkanım belki haberiniz yok arkadaşlar. Sürenin de az kalmaması sebebiyle komisyonun tek komisyona yani ana komisyon olarak çalışması şeklinde bir eğilim ortaya çıktı.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama bunları bitirelim de ondan sonra.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani o sizin kararınız, bizim komisyon da kendine göre karar verecek, sizin kararınız bizi bağlamaz yani.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok karar değil, yok, yok, ana komisyon olarak, ana komisyon toplanıp… Oldu efendim, peki, o zaman…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sayın İyimiya, bizden ayrılalı bakıyorum böyle şeyden ayrılmışsınız, mutlakıyetinizi her yere sokmaya çalışıyorsunuz.
Bir şey söyleyeyim ben Altan Bey. Biz, burada, kanunların dayanağı olacak, onlara cevaz verecek kanunu ortaya koyuyoruz, oluşturuyoruz değil mi?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani, vergi bir haktır, ödevdir. Biz bunu söyleriz. Vergiyi nasıl alacak? Hangi şartlarda alacak? Ne oranda? O hükûmetin bileceği veya kanunların ortaya koyacağı şeydir.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, kanun yapıcının işi.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sayın İyimaya dedi ya, “Bunların çok geniş tartışılması lazım.” Burası değil ki bunların tartışılacağı yer. Biz, onun dayanacağı kanunu koyarız.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii ki, temel kanunu…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tartışılacağı yer, hükûmet nezdinde, ister bir yerden çok para kazanmıştır hiç vergi almayacaktır, bilmem şunu edecektir, bunu edecektir yani.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, şimdi, arkadaşlar “Bir yandan hızlanalım.” deniliyor. Ben onun için biraz müdahalede bulunuyorum yani netice alma açısından müdahalede bulunuyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yazın ağabey, tamam.
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Şimdi, eğer, yazalım deniliyorsa yazmaya çalışacağız. Hayır burası değildir denildiği vakit, bir usul tartışması açacağım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok ben engellemiş olmayayım arkadaşlar.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani bir parti “Yeri burası değildir.” dediği vakit biz yazabilir miyiz, yazamaz mıyız?
PROF.DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ben bir şey daha söyleyeyim: Şimdi, bunu yazalım kararı çıkarırsak ondan sonra söz gelimi aşağıda devletleştirme, özelleştirme var. Aynı yöntemi orada da gündeme getireceğiz, aynı şekilde bunu da, yeri burası mı, değil miyi bir kenara bırakarak burada yazalım diyeceğiz. Ama önerimiz yok bu konuyla ilgili. Biz bunların -tekrar oluyor ama- yerinin burası olmadığı kanaatindeyiz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – O zaman usul tartışması açıyorum ben. Evet, şu an usul…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim, biz bu meseleyi çoktan hallettik. Yani bu gibi maddelerde dedik ki: Önce maddenin içeriğini kararlaştıralım ondan sonra görüşürüz, yeri neresi olacaktır bunun, ondan sonra konuşuruz. Birçok maddede de bunu yaptık. Yani yerini kararlaştırmadan…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – AK PARTİ diyor ki: “Bizim önerimiz yok, şu an hazırlığımız yok.” diyor. Başka bir şey söyleyin.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – İşte, ödevlerini yapmamışlar demek ki. Onun için ödev bölümünde konuşuyoruz zaten bunu. Herkes ödevini yapması lazım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sınıfta bırakabilir miyiz o zaman?
PROF.DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – O zaman ben bir şey ekleyebilir miyim Başkanım?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Buyurun.
PROF.DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – 26/09/2012 tarihli danışmanlar toplantısında, bu ilk başta oluşturulan kataloğun dışında katalogda yer alması önerilen başka maddelerle ilgili danışmalar toplandı, karar aldı. Okuduğum şey, burada, 12,13,14’üncü maddelerde şöyle diyor: “AK PARTİ, CHP, MHP ve BDP devletleştirme ve özelleştirme, vergi yükümlülüğü maddesinin mali yükümlüler bölümü altında görüşülebileceğini önermiştir.” Yani eğer orada görüşülecekse bununla ilgili öneri hazırlamamak herhâlde ödev yapmamak falan değildir takdir ederseniz.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, estağfurullah.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok ben olsam hazırlardım, hazır olurdu.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir kere bunu biz her zaman yaptık. Yani önce içeriğini kararlaştırdık sonra yerine koyduk. Kaldı ki burada, biraz önce yani Sayın İyimaya gelmeden önce askerlikle ilgili…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, bunu yapabiliyoruz ama bir parti “Hayır, burada görüşmeyelim.” dediği vakit ne yapacağız, usul olarak? Onu söylüyorum ben. Yani, ittifak olursa yapabiliriz tabii ki bir engel yok bunda.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Efendim, ikna etmeye çalışacağız.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, ikna oluyor musunuz arkadaşlar?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Daha önce askerlikle ilgili, vatan hizmetiyle ilgili tartışmanın başında da belirttiğimiz gibi, 82 Anayasası’ndan farklı bir sistematik izliyoruz biz. Çünkü, 82 Anayasası’nda haklar ve ödevler birlikte ele alınıyor. Yani, baktığınız zaman ikinci bölüm kişinin hakları ve ödevleri, sosyal ekonomik haklar ve ödevler, siyasal haklar ve ödevler deyip bunun içine vatan hizmeti, vergi ödevi bilmem filan da giriyor çünkü ödev başlıklı.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, bireyi devletin içinde boğmuş…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hâlbuki, biz şimdi dedik ki; Hakları ve ödevleri birlikte ele almayalım. Bugünkü çağdaş anlayışla haklar ödevlere bağlı değildir. O nedenle ödevleri ayrı ele alalım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yapamasa da hakkı vardır.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Verginin askerlikten farklı olarak hiçbir hak tarafı yok, sadece ödev. O nedenle, vergiyi zaten haklar içinde ele almak yanlış bir yaklaşım olacaktır. Bizim, şimdiye kadar izlediğimiz…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – E, niye o zaman koydun arkadaş?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz de öyle düşünüyoruz.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Herkes öyle düşünüyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Herkes öyle düşünüyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katalog içine niye koydun o zaman? Eklensinler diye niye koydun o zaman?
PROF.DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Anayasada yer alsın.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim, başka bir bölüm yapacağız çünkü. Yani hakların dışında başka bir…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Rıza Bey, burada bir ihtilaf yok. Şimdi, biz diyoruz ki: Eğer, öneriniz varsa, mesela bizim var ve sizinle de uzlaşabiliriz, yakın yani birbirine, ama yok derse, burada tartışmayalım derse ne yapacağız?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Önerilerini verecekler diye düşünüyorum.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – “Vermiyoruz, yok, hazırlamadık.” diyor.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hazırlarlar ne olacak.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, ben, şöyle söyleyeyim değerli Başkanım: Şimdi, bir defa devletleştirme özelleştirme, bizim üst komisyonda bir defa bunu tartışmadık. Devletleştirme özelleştirme çok önemli. Yani bizim usulümüz o, evvela orada tartışıyoruz böyle geliyor. Benim temsil ettiğim komisyonda üst kurula gidiyoruz, çatır çatır da geliyoruz. Yani bireysel yetkiyi kullanamayız ama bizim vergiyle ilgili kabul edilmiş bir metnimiz var onu hemen yazdırabilirim fakat, özelleştirmeyi ve devletleştirmeyi, zaten o kendisi bir defa günümüzü alır. Hemen yazdırayım vergiyle ilgili eğer yazacaksınız, yazdırayım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, buna siz karar verin yani “Yazalım.” diyorsanız…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, efendim, önerileri var.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bakın, somut maddeye göre, vergi yazılabilir yeri burası değildir, yazdırıyorum, vergiyle alakalı yazdırıyorum.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam, o zaman toplantıyı açıyorum. Tamam, yazdırıyoruz.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kapalı değildi ki toplantı.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, hayır yani bu konuyla alakalı açıyorum yani yoksa girmeyeceğiz ona.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yahu, Altan Bey mühendis bu kadar şeyi…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, buyurun arkadaşlar.
Yazdırsın, buyurun yazın, birinci fıkrası diyelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür.” Bir.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, bu fıkra her 3 partide de ortak.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, ortaklaştır ağabey, tamam ne olacak yani.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Burada duralım. Arkadaşlar buna itiraz var mı, birinci fıkraya? Biz kabul ediyoruz BDP olarak.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – 4 parti, 4 siyasi parti.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – 4 parti… Yeşilleyelim onu. Ben de biraz Faruk Bey gibi yapayım. Bir şey olsun da…
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – “Boyayın yeşile.”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yahu, ilk olarak bu sabah bir yeşil gördük elhamdülillah, boya yeşile.
Şimdi, ikinci fıkra…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İki: “Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.”
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çok güzel olmuş, bu da çok güzel olmuş.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Buna itiraz var mı arkadaşlar? Yok, yeşille.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Kabul edebiliriz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Üç: Vergi, resim, harç…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Dur bunu yeşille yazmıyorsun, bu daha siyah.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Orada bir şey var efendim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yazdırayım ağabey.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yok, yazdırsın şeyi, yazdırsın itiraz edelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – CHP’den kopya çekmişsiniz, aynısı.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Bence MHP’den kopya çekmişsiniz.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – MHP’yle aynı oldu, mevcut Anayasa’da da aynı düzenleme var.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Resim yok sizde.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Resim yok.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Resim yok, niye yok? Tabii, onun açıklaması belki anlamı olur.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam şunu tamamen şey edeyim de müzakereyi öyle yapalım. Biz öneriyi verelim de…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yok, yok, bir dakika. Adım adım gidelim, yerinde, belki kaldırırız resmi, yeşilleriz.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Çok kısa bir açıklama yapayım isterseniz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun, buyurun.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – 1980’lerden bu yana resim uygulamasının Türkiye’de olmadığını vergi hukukçuları bize bildirdikleri için ve onların önerilerinde de “resim” sözcüğü kaldırıldığı için biz buraya koymadık. Resme benzer uygulamaları harç adı altında artık daha çok uyguluyorlarmış.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kaldırırsak yeşilleriz, kaldıralım mı?
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Ama bu kalabilir de, çıkartılabilir de. Yani, uygulamamasının olmaması nedeniyle çıkartılmalı.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir anayasal kavramın, tarihsel anayasal kavramın metinden çıkarılması, uygulamada bunun kalmaması sebebine dayandırılmamalı. Yarın, öbür gün böyle bir tür de geliştirilebilir bir formül uydurularak.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Peki, kalmasında bir mahzur var mı resmin?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hiçbir sakıncası yok.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bizim açımızdan yok.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Kalabilir.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kalabilir, o zaman yeşilleyin onu da.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama olmayan bir şeyi niye yazacağız ki?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Belki icat ederiz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Efendim, hayır, şu: Yarın konabilir, getirilebilir.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O bitmiş o. Başka bir şey konulursa resim değil de başka bir şey olur adı.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Resmin hukuki tanımını bir zahmet yapabilir miyiz? Nedir yani?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok hukuki değil, vergi hukukunun terimi. Benzer yahu, aynı şey, mali yükümlülük yahu.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Harçtan farklılığı ne?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hiç bilemiyorum ben. O aradaki farkı bilmiyorum. Yani bilmediğim konuyu da zorlayarak şöyle falan dememeli.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ben de bilmiyorum yani farkı yoksa yazmaya gerek yok diyorum yani harcın içindeyse o da…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hiç engel yok efendim, hiç engel yok, kalkabilir yani problem değil.
PROF.DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Resimle harç farklı ama birbirinden.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim, bunu parantez içine alalım uygun görünseniz, bunu biraz düşünelim yani yanlış bir şey yapmayalım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – O zaman resmi parantez içine alıyoruz kırmızı olarak yani bu partilerin itirazı değil sadece düşünme kırmızısı.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman resim diye aç parantez AK PARTİ de.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır AK PARTİ demeyelim, hepimiz düşünelim. Ben şu an resim ve harcın arasındaki farkı bilmiyorum, bilen var mı arkadaşlar?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bilemezler ağabey vergici kimse yok. Ancak idare hukuku Hocamız belki bilir.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Harçlar büyük ihtimal -yani tabii, biz bu çok uğraştığımız konu değil- nispi olabilir bunlar maktudur yani, Osmanlı Dönemindeki tabirlerle bunu daha çok biliyoruz otlak resmi, ağnam resmi şeklinde. Hayvan başına alınan vergiler veya…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Harçtır o da, o da vergidir yani neticede.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani bir vergi çeşidi sonuç itibarıyla.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, vergi çeşididir sonuçta…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Israrcı değilim Hocam yahu, madem öyle şey…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Resmi de kaldırın yeşil olsun, yeşil. Yahu vergidir o da, zaten hepsi vergi.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Tamlama şeklinde yerleşmiş yani kalkabilir de.
TBMM YASAMA UZMANI SALİH SAĞLAM – Kaldırıyor muyuz?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – He, kaldır kaldır.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Gerekçeye şöyle diyelim: Resme tekabül eden tarihsel vergi türü, var olan vergiler içerisinde ifade olunmaktadır.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Mali hükümlerle mündemiç diyelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu yazalım. Yani, böyle bir türün ihdasına engel değil Hocanın dediği gibi.
Dört…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Burada işte lastik patlayacak.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – He, olur Hocam, doğrudur desantralizasyon…
Dört: “Vergi, resim, harç -resmi kaldırın- ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinden kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kuruluna; mahallî idareler tarafından…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bize yerel yetkiyi verin ki Mesut Barzani gibi petrol satalım bakalım…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – … tarh, tahakkuk ve tahsil edilenler için ise ilgili mahallî idarenin seçimle oluşan karar organına verilebilir.”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, Rıza Bey, buna itiraz?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Rıza Bey, buna aylarca çalıştık biz, bir yılımızı verdik aşağı yukarı, bu metnin teşekkülü için.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Vallahi, biz de epeyce bununla ilgili görüş aldık, maliyecilerden falan.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şimdi, ne diyoruz?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Burada bir temel farklılık var, o da şu: Yahu, Bakanlar Kuruluna verilecek olan yetkinin kapsamı nedir?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Meclise verilmesi lazım onun niye Bakanlar Kuruluna?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Meclisin zaten ya, karar Meclisin.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, “Bakanlar Kuruluna verir.” diyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Baba, o şey diyor: “Kanunla verir. “
ALTAN TAN (Diyarbakır) – He, aşağı ve yukarı sınırlarını…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – He, he, tabii. Bakanlar Kuruluna kanun veriyor, Meclis veriyor o yetkiyi, verirse o da yahu.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kanunun belirttiği yukarı ve aşağıları içinde…
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Sayın Başkan, resim ve harçla ilgili küçük bir açıklama yapabilir miyiz? Bir telefon trafiğinden sonra şey yaptık.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – İsterseniz bunu bitirelim en son yapalım onu, yani orada patinaj yapmayalım, onun için diyorum.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Ya unutursak?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Peki, buyurun.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Şimdi, ikisi, bir defa resim uygulaması az da olsa mevcutmuş yani rıhtım resmi gibi falan birkaç resim varmış uygulama olarak.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – E, koy o zaman ya.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ama nedir yani? O resim…
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Uygulamasının olduğunu söyleyeyim önce. Mahiyeti şu: Bu harçlar kamunun sunduğu bir hizmet karşılığı ödenen bir para.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Somut karşılığı.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Resimse kamunun sunduğu bir hizmeti kişinin yapabilmesi karşılığında yani bir çeşit izin şeklinde. Harçlar ticari ve sinai faaliyetlere ilişkin olamıyor, resim bunları da içerecek şekilde geniş oluyor. Yani aslında arasında ciddi farklar var. Uygulaması azalmış olsa da resim devam ediyor. Yani resim terimi tabii, benzeri mali yükümlülükler kapsamı içerisinde düşünülebilir de ayrıca söylenebilir de.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Gerekçesine yazalım bunu.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani resim güzel bir terim. Yani bence…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yazalım o zaman, ona da bizim itirazımız yok.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Uygulaması varsa bile kalkmasında bir sakınca yok, mali yükümlülüklere geçer, ikame norm var. Ama bir dil yok oluyor. Yani arkadaşlar bir de dil yok oluyor, kültür yok oluyor. Varsa sadece tarihçilere bırakmayalım o zaman, madem yürürlülükteki hukukta var, o da orada yer alsın. Problem değil bu arkadaşlar ya, kalsın veya kalksın dert değil. Kalsın o zaman, problem yok yani orada.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kalsın mı, kalmasın mı?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sayın Başkan, ben başka bir şey söyleyeceğim.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Kalsın.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Kalsın.” diyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam kalsın.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, resim kelimesi kalkıyor.
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Kelimeyi de muhafaza etmiş olalım.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu ve benzeri çok az…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kalsın, kalsın. Hocamın dediğine uyalım ya.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, Rıza Bey, buyurun.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, bizim önerimizle Adalet ve Kalkınma Partisinin olsun, MHP’nin olsun önerileri arasında şu fark var: Bir fark, tabii, Bakanlar Kuruluna verilecek yetkinin kapsamı ne olacak?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ama ona ben de itiraz ettim de fakat burada yani kanun yapma yetkisi verilmiyor Bakanlar Kuruluna, alt ve üst sınırlarını yani tıpkı hâkime verilen bir yetki gibi, hâkim şimdi üç yıldan beş yıla kadar ceza yetkisi var mesela…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yalnız bizimkine bakarsanız, Bakanlar Kuruluna verilecek yetki -bizim önerimizde- sadece dış ticaretin ülke ekonomisi yararına düzenleme amacıyla ithalat, ihracat ve dış ticaret işlemleriyle sınırlı.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olur mu ağabey ya?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bizce çok sınırlandırılmayabilir.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ve aşağı ve yukarı sınırlar yok bizde. Ama sonra yani…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şimdi, zaten bu sınırları kanun belirliyor.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii, tabii. Ama sonra baktık ki 3 parti aynı görüşte, bu 82 Anayasası’ndaki…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani biz bu cümleye itiraz etmiyoruz, bu fıkraya.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu yerleşik bir şey.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu “good goverments” Hocam, iyi yönetim. Bu çok önemli. Yasama organı veriyorsa yetkiyi, oranlar da belli, bence Bakanlar Kurulu konu sınırlamasına gerek yok, dış ticarette. Eğer ekonomik büyüklükse maden var.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Oranı da belirlemiş.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ne kadar zor konuşmak.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın İyimaya…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ben özür diliyorum, ben bitirdin zannediyordum.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şimdi, Rıza Bey Avrupalı olduğu için böyle bizim gibi söze de giremiyor ikide bir.
Buyurun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Vücut dilinizle cümle koydunuz ama ağız dilinizle cümlenin devam ettiğini anladım, özür dilerim.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Vallahi vücut dilimle ne yaptım bilmiyorum.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Rıza Bey, oraya giderken Avrupalı değildi, gidip de asimile oldu.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Orada olduk işte, böyle olduk.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, Fatihli benim bildiğim kadarıyla değil mi? Avrupa sayılır. Ben mesela Orta Doğuluyum mesela, Mezopotamyalıyım.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Vallahi ben Kasımpaşalı değilim, bir kere Kasımpaşalı değilim, onu söyleyeyim.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Fatihli. Sayın İyimaya da Kafkasyalı yani var bir fark.
Buyurun.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Tabii, burada önerilen hükümle ki, şu anda Anayasa’nın da 73’üncü maddesinin son fıkrasındaki hüküm aynı. CHP’nin eklediği dış ticarete ilişkin olan hüküm aynı soruna karşılık gelmiyor. CHP’nin dış ticarete ilişkin hükmü şu anda Anayasa’nın 167’nci maddesinin son fıkrasında var, çok benzer nitelikte. Vergi hukukçuları da bu hükmü vergiye ilişkin düzenlemeye taşınmasını istiyorlar. Dolayısıyla, eğer, Bakanlar Kuruluna tanınacak yetki bakımından bir önceki fıkrada, şu anda yansıda gördüğümüz bir önceki fıkradaki, hüküm korunacaksa bu dış ticarete ilişkin olan da girmeli anayasaya. Bunların konuları farklı çünkü.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, ne diyorsunuz?
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Beşinci fıkra olarak olamaz mı?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – MHP’nin teklifine bakalım bir dakika.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şunu söylemek istiyorum: Hem 3 partinin önerisi hem bu aynı zamanda yer alabilir anayasada.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani ilave olarak?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Peki, önce bunun üzerinde bir ittifak var mı? Önce onu bir sağlayalım sonra sizinkini görüşelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Arz edeyim Başkanım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Buyurun.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Birbirinin yerine geçen şeyler değil yani.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, biz, anayasanın ekonomik hükümler ve devletin yükümlülükleri o alanları tartışmadık. Bir defa, biz, iç müzakeremizde, yani total olarak anayasa projemizde, 167’nci madde benzeri hükümlerin bir anayasa sorunu ve konusu olmadığını düşünüyoruz. Bunların tamamen ekonomik politik, bir ekonomik bir anayasa inşa etmeyeceğiz ama temel haklarla ilgisi ve iyi yönetim (good goverments) ile ilgisi oranında ekonomik anayasa hükümlerine yer vermeyi düşünüyoruz parti olarak. 167’nci maddenin son fıkrasında öngörülen hüküm bir totolojidir, bir tekrardır. Bakanlar Kurulu vergi aldığı alanlar da 73’üncü maddede var şu anda zaten…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani siz dış ticaret olarak belirtilmesini gereksiz…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Gereksiz değil, tekrardır. 73’üncü maddede var zaten. İstisna olmadığına göre 73’üncü maddede… Şununla ilgili Bakanlar Kurulu alt ve üst, tavan sınırlarını kanunda belirlemek şartıyla şunla ilgili vergi üretme, vergi oranlarında oynama yetkisi…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bunu dışarıda da yapabilir, içeride de yapabilir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Burada da yapabilir, orada da yapabilir. Yani orada bir totoloji var. İki, 167 gibi benzer hükümlerin biz anayasa konmaması düşünüyoruz. Çünkü devletin işlevi artık, burada, anayasanın işlevlerini ekonomik anayasa koymaz zaten.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Buyurun.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Şimdi, bir kere ikisinin düzenleme konusu aynı değil. Çünkü, hâlihazırda 73’e sonda yer alan ve sizin de önerdiğiniz hükümde “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalarla ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirlediği alt ve üst sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi…” Diğeri, dış ticaretin ülke ekonomisi yararına düzenlenmesi amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerinde vergi ve benzeri mali yükümlülükler koyma bakımından bir anayasal yetki devri var, kanunla Bakanlar Kuruluna bir yetki veriliyor yani ikisinin konuları farklı. Sadece, dış ticaret olması açısından değil, muaflık, istisna, indirim bir tanesinde diğerinde dış ticarete ilişkin vergi koyma konusunda Bakanlar Kurulunda yetki veriliyor.
PROF.DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ama orada şöyle bir ifade de var yalnız, bu ifade bozukluğundan dolayı anlaşılmamış olabilir. Burada da var, şuraya bakalım şimdi: “Muaflık, istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin…” Yani indirim oranı değil bu aslında, ayrıca oranlar olarak bunu açık yazarsak aslında bu sorunu gidermiş olabiliriz. Çünkü oranlar sadece indirim oranlarını falan kapsamıyor. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin oranlarını kapsıyor. Bunu açık düzenlersek bence sorun çözülür.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şunu da tartışalım vergi hukuku açısından: Bakanlar Kuruluna vazolunmuş bir vergide Bakanlar Kuruluna tasarruf yetkisi verebilirsiniz; oranı artır, oranı indir sınırlar çerçevesinde verebilirsin. Bakanlar Kuruluna vergi koyma yetkisi verelim. İdari vergi, bana göre yanlış. Yasama organı…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Burada CHP’nin teklifinde öyle bir şey var. Bakanlar Kuruluna…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bence o çok yanlış.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, bize göre de yanlış.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Bunu vergi hukukçularıyla görüştüğümüzde, dış ticaretin regülasyonu açısından kaçınılmaz olduğunu dile getiren meslektaşlar oldu.
Şimdi, kuramsal olarak aslında bu tarz anayasal yetki devirlerine şu anda sizin önerdiğiniz fıkra bakımından da karşı çıkan vergi hukuku uzmanları var. O yüzden de CHP’nin önerisine zaten Bakanlar Kuruluna bu tarz, genel nitelikli bir anayasal yetki devri yer almadı. Ama dış ticaret bakımından, özellikle, dış ticaretin regülasyonu bakımından, daha etkin bir şekilde bu yetkinin kullanılmasında vergi ve benzeri mali yükümlülükler koymaya ve kaldırmaya Bakanlar Kurulu yine kanunun belirlediği sınırlar çerçevesinde yetkilidir şeklinde bir hükmün yer almasının uygun olacağını söylediler.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yani yerindelik bakımından diyorsunuz, oportunite bakımından böyle…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Daha hızlı işleyebilmesi, dış ticaret üzerinde regülasyonun daha etkin şekilde kullanılması bakımından bu önerildi.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Daha iyi anlamak için söylüyorum. Şimdi, burada, işte, bunları kaldırmaya -bu anlattığınız- kanunla Bakanlar Kuruluna yetki verilebilir. Şimdi, siz, bu yetkiyi baştan Bakanlar Kuruluna veriyor musunuz yoksa her seferinden bir kanun düzenleyip mi yetkiyi veriyorsunuz? Yani her seferinde bir kanun yapacaksanız zaten o bir kanun artık, o yetkinin ötesinde bir şey. Yani onu ben anlayamadım. Hani, baştan Bakanlar Kurulu dış ticaretle ilgili bu tasarrufları yapabilir diye bir kanun çıkarırsınız, bu yapar onları ama her seferinde, her uygulamalarla mı ilgili… Mesela koymaya veya kaldırmaya kanunla Bakanlar Kuruluna yetki verilebilir, bu her seferinde açılacak.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Şimdi, bu, dediğiniz aslında çok güzel bir noktayı işaret ediyor çünkü Türkiye’de sorunlu bir alana karşılık geliyor. Yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi çerçevesinde somut çerçevenin çok iyi çizilmesi ve özgül olay veya birbirine benzer nitelikte olaylar dikkate alınarak teknik ve uzmanlık bilgisini yürütmenin kullanılabileceği şekilde…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yeri orası değil.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – … yani yasa koyucunun mümkün olduğunca somutlaşarak bu yetkiyi tabii ki vermesi gerekir.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ama işte o zaman her somut olayda böyle bir sınırlamayla yetki verilecekse Bakanlar Kuruluna Sayın İyimaya’nın dediği gibi, zaten o diğer fıkradaki durum ortaya çıkıyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, anladım Hocam.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Alt ve üst sınırları yani çerçevesini belirliyorsunuz -somut bir olayla alakalı- ve onunla ilgili yetki veriyorsunuz demektir, tekrar oluyor. Ama yok siz, baştan Bakanlar Kuruluna bunu yapabilir, resen yapabilir… Mesela, bugün Çin’den bilmem ne ithalatı -ortam böyle geldi- veya petroldeki ithalatın, ÖTV’nin, verginin… Peşin bir vergi verirseniz yani istediği zaman seri hareket etsin ve bunları belirleyebilsin dediğiniz vakit , dediğiniz doğru. Ama etrafını çerçeveleyeceksiniz zaten 1’inci fıkrada var.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Ama çerçevelemenin de bir sınırı var işte o noktada. Yani benzer nitelikteki genel olarak Çin’e ilişkin bir örneğin yetkinin verilmesi kanunla sorumlu düşünebilir ama tekstil ürünlerinin tanımlanması, işte Çin pazarı vesaire, anti-damping önlemleri gibi belirli kriterler olduğu zaman sorun yok ya da “Genel nitelikli bütün tekstil alanında istediği gibi vergi koyabilir.” dediğiniz zaman sıkıntılar var. Bu hükmün tabii ki, uygulanması Anayasadaki diğer başka bir hükmün gözetildiği oranda anayasaya uygun olabilir.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz de sınırlandırılmasından yanayız yani bizim fikrimiz de öyle. Çünkü sınırı ve çerçevesi belirtilmemiş bir yetki verirseniz zaten bugünkü, işte, eleştirdiğimiz durumlar çıkar ortaya. İstediği şekilde Türkiye’de oldu mesela. Bir şeyin ithalatına izin verildi, gemi bekliyor açık denizde hatta limanda gelip malını boşalttı. Mesela, o terlik ithalatında yanılmıyorsam daha somut bir şey söyleyeyim, Özal zamanında o gemi yükünü boşalttıktan üç gün sonra da bu yasaklandı. Yani bu tip durumlar oldu Türkiye’de işte, burada…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Unakıtan meselesi yumurta ithalatından hemen sonra…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yumurta meselesinde de öyle. Şimdi, burada eğer etrafını yani çerçevesini belirleyerek bir yetki verilecekse yani yazım tekniği açısından 1’incisinde var bu zaten. Yani tekrar olmasın diyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ben, tekrar bir söz alabilir miyim Başkanım?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Buyurun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, tabii bu konuda Türkiye’de gerçekten otorite bizim Maliye Hukuku rahmetli Hocam Akif Erginay’dı, Mualla Öncel… Mualla Öncel’den 10 almak öyle kolay değildi. Mualla Öncel tarihinde ya 3 öğrenciye ya 4 öğrenciye 10 vermiştir. Bunu Nami Çağan benim hemşehrim, profesör… Vergi Hukukunda vergilendirme yetkisiyle ilgili ya doçentlik, ya doktora tezi var. Kendisiyle konuştum, diyor ki izah şu: “Bir defa dış ticareti sadece iç olay olarak görmeyin. Müthiş bir rekabet alanıdır. İç ekonominin dışarıya açılma alanıdır. Yürütme organına o esnekliği vermezseniz ülkenin rekabetini allak bullak ederseniz, refahını düşürürsünüz. Kötü işleyişleri emsal alarak rasyonel yönetim ve rasyonel ekonomik bakımdan var olması gerekirken…”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sû-i emsal, emsal olmaz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet.
O yetkinin de 167’nci maddenin de beriye aktarılması lazım. Hocanın ifade ettiği gibi o oranlılık vakıa bize şey yapıyor, bu şeyi veriyor ama sadece tefsir normu olarak da öngörmemek lazım.
Dış ticaretin, alım veya satım, gönderme veya getirme ayrı bir dinamik olmasını belirlemek bakımından “ayrıca” denip CHP’nin teklifi eklenebilir. Teşekkür ediyorum CHP’nin bu önerisi için, teşekkür ediyorum. Vergi hukuku alanım değil mesela ben bu önemli… Ama ekonomik anayasa sınırına biz özgürlükler hukuku bakımından, devletin kendi öz işlevine dönmesi bakımından veya üstüne iş olmayan şeylerle uğraşan devlet olmaktan çıkarmak için şart görüyoruz fakat bu uluslararası ticaret dinamiği bakımından zorunlu olarak görülüyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Burada bir ittifak var, şimdi yazımını nasıl yapacağız?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yazımı ayrıca.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – İki fıkra hâlinde mi düzenleyelim?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ayrıca… Olabilir ayrı fıkra olur Hocam.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam o zaman. İki ayrı fıkra hâlinde yazalım.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yani CHP’nin fıkrasını oraya koyacağız, son fıkrasını.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – CHP’nin fıkrasını koyalım.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – 82’nin aynısı zaten.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Aynısı değil işte, orada bir nüans olduğu söyleniyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – CHP’nin fıkrasını ekleyelim arkadaşlar. MHP’nin bu konuda fikri… Yani üç partide uzlaşma var burada.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Rasyonel müzakere.
PROF DR. ALİ AKYILDIZ – Biz, görüşümüzü izah ederken de CHP’nin bu önerisinin hem konusal bütünlük sağlamak bakımından, yani 167 sondaki konsepti vergi ödevine ilişkin kısımda düzenlemek bakımından hem de işte, dış ticaret esnekliğini sağlamak bakımından olumlu olabileceğini söylemiştik.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Son fıkra yerel yönetimlerle ilgili yani en son fıkrayı son fıkranın son cümlesi… Yani “Bakanlar Kuruluna” diyor ya noktalı virgül, sonra “mahallî idareler tarafından tahakkuk ve tahsil edilenler için ise ilgili mahallî idarenin seçimle oluşan karar organına, işte, yetki verilebilir.”
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tekraren söylemiş olduk.
PROF DR. ALİ AKYILDIZ – Bunu zaten şu anda bazı kanunlarda zaten bu var, anayasal dayanağı olmasa bile var. Bakanlar Kurulunu da daha doğrusu yerel yönetimler bir çeşit yürütme organının devamı yani aynı alanda faaliyet gösteriyorlar. Dolayısıyla yürütme organına tanınan yetkinin kendi görev alanlarıyla sınırlı olmak üzere mahallî idarelere de tanınması mevcut hukuksal duruma da bir anayasal altlık sağlayacağından uygun görülüyor efendim.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz, o zaman bir parantez açıyoruz BDP olarak bu mahallî idareler veya yerel yönetimler yerine “Bölgesel kamu idarelerinin” diyoruz, parantez içinde.
PROF DR. ALİ AKYILDIZ – Evet, kırmızı oluyor orası.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Orası kırmızı.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bölgesel kamu idareleri diye bir kategori yok. Anayasal kategori değil zaten ya.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Belki olur.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hazırlık. O kadar cesaret ettiniz ki…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ne kadar cesaret vermişsiniz bize.
PROF DR. ALİ AKYILDIZ – Büyükşehir belediyeleri hazırlıklı bir vaziyette duruyor zaten.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ama daha Cumhurbaşkanı tasdik etmedi biliyorsunuz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Eder.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Belli olmaz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın İyimaya -off the record- Sayın Cumhurbaşkanı niye tasdik etmesin?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hiç bilmiyorum merakım yok yani. Benim birinci merakım kendi görevim. Görevimi güzel yapıyorum, gerisiyle pek ilgilenmiyorum.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bravo teşekkür ederiz.
KOMİSYON UZMANI - Bölgesel kamu idareleri mi dediniz?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet.
“Seçimle oluşan bölgesel kamu idareleri” dedik. Seçimle oluşan onu da söyleyelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yerel demokrasi.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Olağanüstü hâl bölge valiliği de bir bölgesel idare.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bir saniye. İdare sistemimizde böyle bir yapı var mı?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yok da işte, e bizim ki kırmızı zaten.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var ya Anayasa 116’da var. “Seçimle oluşan” ibare anayasal.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tabii, seçimle oluşan diyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Karar organları belediyenin tarifi vardır, 116 veya 117.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bizimki kırmızı zaten.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Mahallî idarelerle ilgili olan mı?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii tabii.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “Mahallî idareler” diyor, “bölge” demiyor orada.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bölge demedik ya.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Arkadaşlar, tamam da zaten orada uzlaşma olmadığı için kırmızıyla yazıyor, uzlaşma olsa tamam.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O 116’da var. Seçimle olan organlar.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bizim mevzuatımızda bölge sadece taşra örgütünde istisnai bir durum olarak var.
127’nin 1’inde var.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – “Kamu tüzel kişileri” diyor. Bölgesel idare yok.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Orada “mahallî idare” diyor.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – O zaman biz şunu ekleriz: Anayasamızda böyle bir kavram olmadığı için bu her türlü yöne çekilebilecek bir cümledir.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – BDP’nin önerisi.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şimdi, arkadaşlar bunu istediğiniz….
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu diğer önerilerimizden farklı bir şey. Biraz dikkatle bakın Rıza Bey, böyle hoşgörünüze sığınacağımız bir şey değil.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şimdi, arkadaşlar ben bir usul tartışması açıyorum.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yeni bir sistem getiriyor Altan Bey.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam getiriyoruz ama bu bizim getirdiğimiz siz bunu kabul etmiyorsunuz ki zaten.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Parantez içine koyacaksın ya.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bu kadar yani şimdi ben “Paranteze de karşıyım.” demenin böyle bir usul yok yani. Paranteze istediğimizi koyarız.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu aynen “Türkiye Cumhuriyeti devletinin idare şekli cumhuriyet değildir, meşrutiyettir veya krallıktır.” demekten farklı bir hüküm değildir bu.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “3’üncü maddenin yansıması olarak” diyor Oktaycığım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – 3’üncü madde burada geçerli mi? Bu masada geçerli mi?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Varmadık oraya.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şu an bu masada 3’üncü madde geçerli mi?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Oraya gelmedik daha.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz anlaştık, krallık yapacağız memleketi. Sayın Başbakanı da kral, padişah.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ben çıkmak zorundayım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – İsterseniz ara verelim burada, isterseniz devam edelim. Mesela sanatın ve sanatçının korunması, on beş- yirmi dakikada bitirebilirsek yarımda ara verelim.
Şimdi, sanatın ve sanatçının korunması… CHP’nin teklifini bir yazalım oraya, zaten teklif oradan geliyor galiba.
Biz, BDP olarak bu tanıma katılıyoruz. Eğer AK PARTİ’nin veya MHP’nin de bir farklı görüşü yoksa…
PROF DR. ALİ AKYILDIZ – İçerik olarak katılıyoruz, sadece yazım dili bakımından tabii ki şeylerimiz olabilir.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, yazımda redaksiyon olacak zaten, eğer muhtevada bir şey yoksa.
PROF DR. ALİ AKYILDIZ – Onu da Sayın Vekilime geldiğinde sorarım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, sizin Şevki Bey.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şimdi, bilim ve sanat hürriyetiyle ilgili bir madde yazdık ve onun 2’nci fıkrasında şöyle bir ifade var: “Devlet, bilim ve sanat hürriyetinin önündeki engelleri kaldırmak ve etkili biçimde kullanmasını sağlamakla yükümlüdür.” Yükümlülüğün içerisinde, işte, sanatın ve sanatçının korunması da vardır. Ama sanat özellikle devletten özerkliği olan bir alan olarak sanat ve sanatçının devlet tarafından korunmasına ilişkin ayrı bir madde koymak bana biraz garip geliyor. Bunun içinde anayasada….
(Kayıt Başkan tarafından kapatıldı)
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani bu cümleye bir karşı çıkma var mı? Veya redaksiyon kısaltma, uzatma yani bizce olabilir, redaksiyonu yapacak yazım yani bir başka bir.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şimdi, bunu eğer yapılacaksa 2’nci fıkrayı biraz daha açarak yapalım. Ayrı bir madde olarak bunu ya bilim ve sanat hürriyetiyle ilgili madde de 2’nci fıkrasını biraz daha açarak yapalım, ayrı bir madde olarak…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ne dersiniz?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ya onu bir koyabilir miyiz? Bilim ve sanat…
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ona bir bakalım isterseniz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Onu da oraya getir bir zahmet. Kesyapıştır yapalım, oraya koyalım. Dediği gibi eğer toplu bir şey oluyorsa zaten…
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yani şöyle bir endişem var.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tekrara gerek yok.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bu diğer bazı maddelerde de var. Biz ders anlatırken 82 Anayasasıyla ilgili orman köylüsünün korunması, bilmem işte kooperatifçiliğin geliştirilmesi, sanatın korunması, geliştirilmesi vesaire. Eleştiriyoruz ama şimdi benzer şeyleri biz sanki tekrar…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – O zaman Şevki Bey siz bir himmet edin, bakalım ne yapılabilir?
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şu 2’nci fıkrayı bir okuyalım.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şu bilim ve sanat özgürlüğüne bir bakalım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yan yana gelsin.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Sanat ve sanatçıya yönelik bir cümle ekleyelim mi 2’nci fıkraya?
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Evet, ya da son fıkra olabilir zaten…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Son fıkra olarak koyalım onu.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – … CHP’nin bilim ve sanat özgürlüğüne ilişkin maddesinde benzer bir düzenleme vardı ama sanat bakımından değil bilim bakımından vardı.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Sanata da öyle bakalım.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Bütünlüğü olsun diye buraya eklenebilir.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hatta 1’inci ve 2’nci maddenin arasına daha uygun düşer gibime geliyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet. Öyle yapalım Oktay Bey’i kırmayalım.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Oktay Bey, şimdi, bilim ve sanat hürriyeti 1’inci fıkrada var. 2’nci fıkrada da o hürriyetin önündeki engellere ilişkin bir vurgu var. Sonra sanata ve sanatçıya şey yapıyor. Eğer 1 ve 2’nin arasına koyarsak sanki bir kopukluk olabilir.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tamam, uzman sizsiniz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yaptık mı arkadaşlar, kabul mü bu şekilde? CHP tamam mı?
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Fıkrayı bir okuyalım ama yine de.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam. Farklı bir görüş yoksa yeşilleyeceğiz.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ya, şimdi burada toplumsal gelişmenin ön koşulu ifadesini koymayalım benim kanaatim. “Devlet sanatı ve kültürel etkinlikleri destekler ve sanatçıyı korur.” diyelim. Toplumsal gelişmenin ön koşulu gibi bir niteleme anayasada gerekli mi? Biraz konuşalım.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu rolü sadece sanatçıya bağlamak doğru mu yani?
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ben prensip olarak ona çok taraftar değilim.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Tabii, burada sanatla da kastedilen nitelikli sanat türleri hiç kuşkusuz yani. Nitelikli müzik, resim, plastik sanatların diğer türleri veya edebiyat tarzında toplumun entelektüel gelişmesinin ön koşulu olduğunu aslında söylemek istiyor bu madde. Ama bunu ifade edecek yani sanatın bir toplumun gelişmesindeki ve tabii ki, kültürün gelişmesindeki rolü ifade edecek başka bir ekleme de oraya yapılabilir.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sanat ayrı, sanatçı hani şimdi herkes de sanatçı diye geçiniyor ya. Bu gariban arkadaşların üzerine bu kadar ağır bir yükü yüklemeyelim. Ama sanata “okey” diyoruz. Sanat evet, buyurduğunuz gibi toplumun gelişmesinde de, ön almasında da fevkadale önemli bir unsur. Ama sanatçı dediğimiz vakit biz…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani bu toplumsal gelişmenin ön koşulu olduğunu bütün bunların, belki gerekçeye koyabiliriz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamamsa yeşilliyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir saniye bir saniye efendim.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Buyurun.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – 3’üncü fıkranın bahsettiğimiz şu “toplumsal gelişmenin ön koşulu” olarak kısmını çıkaralım. Şimdi, bir okuyalım o cümleyi. “Devlet, sanatı ve kültürel etkinlikleri veya faaliyetleri destekler ve sanatçıyı korur.” Bence bu yeter . Diğer cümleye de AK PARTİ olarak mutabık değiliz çünkü orada bir sürü şeyler var. Mesela, biraz daha şöyle bir durum var: Sanat konusundaki toplumsal bilincin yaygınlaşmasını devlete sanki bir şey olarak veriyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Zaten yukarıda “Sanatçıyı korur.” diyoruz. Sanatçının desteklenmesi ve sanata ilişkin toplumsal bilincin yaygınlaştırılması. Yani aynı şey.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Orada sanatçının desteklenmesi çıkarılabilir ama sanata ilişkin toplumsal bilinç konusunda tabii ki kastedilen şu: Devletin, devlet tiyatroları eliyle veya yerel yönetimlerde şehir tiyatroları eliyle devlet operası, balesi, müzeleri veya başka, örneğin birtakım koroların desteklenmesi veya senfoni orkestralarının desteklenmesi gibi sanata ilişkin sosyal ödevini aslında orada vurgulamaya çalışıyor.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Peki “Devlet sanatı ve kültürel etkinlikleri destekler” in içerisinde düşünemez miyiz o söylediklerinizi Hocam? Yani benim kanaatim, düşünebiliriz. Onun için sadece o tek cümle hâlinde olursa yukarıdaki şeylerle daha uyumlu olabilir.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Tabii, orada yaygınlaşmayı da kastediyor yani “destek” dediğiniz zaman o biraz daha genel kaçıyor ama “yaygınlaşma” dediğiniz zaman Türkiye’nin değişik yerlerinde sadece büyük kentlerde değil daha küçük yerlerde de…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yaygınlaşma ifadesi…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Yaygınlaşmayı içerecek şekilde bir formülasyon daha iyi.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ya istemezse gitmez Bayburt’a.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Devletin öyle bir istemi olacak mı?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bence 2’nci cümledeki en önemli taraf, devletin belirli bir özgür, yaratıcı ortam yaratması.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Evet, o da var.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu çok önemli bir şey.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – 2’nci cümleyi diyorsunuz.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çoğulcu yani devlet hiçbir zaman kendi görüşünü efendim, sanatçıya empoze etmemeli desteklerken. Çünkü onu koymazsak o zaman devletin sanatı desteklemesi başka tarafa gidebilir. Onun için “Devlet, sanatı destekler” derken aynı zamanda…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kültür ve Turizm Bakanlığı her sene, birçok sinemaya, kitaba, tiyatroya, vesaireye destek veriyor.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buna özgü yaratıcı nitelikte olmasını da belki beraber koymak lazım ki devlet belirli bir sanat anlayışını empoze eder şekilde desteklemesin.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Şimdi, burada sıkıntı şu: Bir taraf Hükûmet hep hükûmet edeceği endişesiyle bakıyor meseleye. Diğer taraf da yarın Hükûmet olacakmış gibi ben böyle yaparım. Oysaki gelin, bu meseleyi hepimiz dışarıya çıkalım, gerçekten, toplum adına…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Nasıl yapalım?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – … biz, Hükûmet yarın yokmuşuz önemli değil ama kim gelirse gelsin olabilecek insana tanıyabileceğimiz haklar cümlesinden meseleye bakalım. Sanki o zaman biraz daha rahat, biraz daha özgürce meseleyi koyarız gibime geliyor. Ama ben mesela, Şevki Bey’in söylediğini de yabana atamıyorum. Birtakım kelimelere farklı anlamlar da yüklenilebilir, vermek istediğimiz hakkı ortadan kaldırabilecek anlamlar da yüklenebilir. Kelimeleri seçerken de biraz daha dikkatli olmak mı gerekiyor bilmiyorum.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, Sayın Başkan adım adım gidersek birincisi, devlet sanatı ve sanatçıyı desteklemeli.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam , onda bir itiraz yok.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çünkü niye? Desteklemezseniz sanatı sanatçıyı o ülkede efendim, sanat gelişemiyor, kültür gelişemiyor. Fakat bunun getirdiği bir risk var, devlet finansman bakımından olsun, başka bakımlardan olsun sanatı ve kültürü sanatçıyı desteklerken kendi sanat anlayışında o sanatçıya ve sanata empoze etmemeli.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Tabii, katılıyoruz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – İşte, ben biraz evvelki yarı espri yarı eleştiri gibi senfoni orkestrasını Bayburt’ta zorla dinletmemeli halka.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani bir örnek. Onun için bu desteklemenin nasıl bir destekleme, nasıl nitelikle bir destekleme olduğunu belirtmemiz lazım. Yani özgür, yaratıcı ve çoğulcu sanat ortamını gerçekleştirecek bir biçimde desteklemesi lazım. Yoksa tek tip bir kültür anlayışı, tek bir toplum anlayışı…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Özgür desek.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – … geliştirecek şeklide değil.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bu özgür olur, yaratıcı olur, çoğulcu olur vesaire vesaire fakat burada şu 18’in 2’nci fıkrasındaki ifade onu karşılıyor kanaatimce “Devlet bu hak ve hürriyetin önündeki engelleri kaldırmak ve etkili biçimde kullanılması sağlamakla yükümlüdür.” zaten. Onu söyledikten sonra onu açmış oluyoruz. 2’nci cümlesinde.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – CHP diyor ki: “Biraz daha açılsın.” Şimdi açılmasının bir mahzuru var mı? Bizce yok.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bizce 3’üncü fıkranın 2’nci cümlesine gerek yok. Onu parantez içerisinde …
ALTAN TAN (Diyarbakır) – O zaman AK PARTİ o fıkraya “Gerek yok.“desin.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Evet, yani onu diyebiliriz.
PROF DR. ALİ AKYILDIZ – Şimdi, kifâyeti müzakere oldu mu bilmiyorum fakat gerçekten sanat ortamı ve sanatın gelişmesi medeniyetle eş anlamlıdır. Onun için bu alana bir vurgu yapılması ve bir program hüküm şeklinde de olsa bunun öneminin anayasada vurgulanmasının yasa koyucuya ve uygulayıcıya yönelik bir mesaj verebileceğini, vermesi gerektiğini ve bunun önemli olduğunu ben bir bilimsel bakışla önemsiyorum, vurguluyorum. Böyle bir vurgunun uygun olacağını düşünüyorum.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani bu metin kalsın mı diyorsunuz?
PROF DR. ALİ AKYILDIZ – Sayın Vekilim tabii ki karar verecek ama…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz BDP olarak aynen kalmasından yanayız.
PROF DR. ALİ AKYILDIZ – …ben önemini vurguluyorum sadece.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şevki Bey.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Sadece dediğim gibi “3’üncü fıkranın 2’nci cümlesi hariç…”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – O zaman AKP bu cümlenin zait olduğu mu diyelim gereksiz mi… Gereksiz çok hoş bir kelime değil, zait belki Arapça daha nazik bir ifade.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Zait. Bu cümlenin madde metninde yer almamasını…
(Kayıt Başkan tarafından kapatıldı)
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, doğru bu sanatçının desteklenmesine belki artık gerek kalmadı çünkü yukarıda “Sanatçıyı korur.” dedik.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – O ifadeyi oradan çıkarıp daha sade bir hâle dönüşebilir o cümle.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – İyi oldu tamam mı?
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Tamam.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Arkadaşlar zait şeyini de yazın.
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bu şekliyle kalsın.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bu şekliyle?
PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Evet.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam.
2’nci Komisyon saat 14.00’de başlıyor, bizim çalışmamızla da ilgili 2’nci Komisyon karar veriyor.
Teşekkür ederim.
Kapanma Saati: 12.25
Dostları ilə paylaş: |