Allame murtaza askerî ehl-i BEYT VE ehl-i SÜnnet ekolleri Mütercim: Cafer bendiderya ismail bendiderya


HİLÂFET VE İMAMET EKOLLERİNDE SAHABENİN ADALETİ



Yüklə 1,44 Mb.
səhifə20/70
tarix29.10.2017
ölçüsü1,44 Mb.
#19784
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   70

HİLÂFET VE İMAMET EKOLLERİNDE SAHABENİN ADALETİ

Hilâfet Ekolü'ne Göre Sahabenin Adaleti


Hilâfet Ekolü'ne mensup Müslümanlar, istisnasız olarak bütün sahabeyi adil bilir ve İslâmî hükümlerde ve şer'î konularda sahabeye müracaat ederler. Dirayet ve hadis ilimleri dallarında bu ekolün en önde gelen âlimlerinden biri olan, "Cerh ve Tâ'dil" ehlinin İmamı Hafız Ebu Hâtem Râzî;[211] eserinin mukaddimesinde, Hz. Resulullah'ın (s.a.a) sahabesinin adaleti konusunda şöyle yazar: Allah Resulü'nün (s.a.a) sahabesi vahyin ve Kur'ân'ın nüzulüne şahit olup bunların tefsir ve tevillerini bilen kimselerdir. Yüce Allah onları Peygamber'ine dost kılmış, ona yardımcı etmiş, dinini ve sünnetini yaymaları ve ayakta tutmaları için seçmiş, Peygamber'ine sohbet arkadaşı olarak beğenmiş ve onları bizlere rehber ve önder olarak tayin etmiştir. Onlar, belirledikleri sünnet, kural ve kanunlardan, sâdır ettikleri hükümlere, yaptıkları hakemliklerden verdikleri hükümlere ve caiz gördükleri veya yasakladıkları şeylere varıncaya kadar, Allah Resulü'nün (s.a.v) kendilerine tebliğde bulunduğu her şeyi tam anlamıyla kavrayıp anlamış, dinde fakih ve âlim olmuşlardır. Hz. Resulullah'ın (s.a.v) yanında bulundukları için Allah'ın emir ve yasaklarını hikmet ve gerek çeleriyle birlikte öğrenmiş ve Kur'ân'dan nasıl faydalanılması ve hükümler çıkarılması gerektiğini en iyi şekilde anlayıp kavramışlardır. Allah (Azze ve Celle) onları seçip ümmetin önderleri olarak belirlemek suretiyle kendilerine lütufta bulunmuştur. Şüphe, tereddüt, hata, kötü zan, kendini beğenmişlik ve başkalarının kusur ve ayıplarını arama gibi hasletleri onlardan tamamen silip uzaklaştırmış ve onları ümmetin adilleri olarak tanımlayarak, "...ve böylece insanlara şahit olmanız için sizi orta (yolu izleyen) ümmet kıldım."[212] buyurmuş ve Allah Resulü (s.a.v) de bu ayette geçen vasat ümmet (orta yolu izleyen ümmet) tabirini "adil ümmet" olarak tefsir etmiştir.

 Binaenaleyh Hz. Peygamber'in ashabı, ümmetin adilleridirler; bizi doğru yola hidayet eden önderler, din konusunda Allah'ın hücceti ve Kur'ân ve Sünnet-i Resulullah'ın (s.a.v) taşıyıcılarıdırlar. Yüce Allah onlara müracaat edilmesini ve onların yöntem ve yolunun izlenilmesini emretmiştir. Onları örnek almamızı ve onlara uymamızı istemiş ve Nisâ Suresi 115. ayet'te şöyle buyurmuştur: "Kim de kendisine dosdoğru yol apaçık belli olduktan sonra Peygamber'e muhalefet ederse ve müminlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yaratıktır o!"[213] Yine birçok hadiste Hz. Resulullah (s.a.v) insanları hadislerini yaymaya teşvik etmekte ve ashabını övüp onlar için dualarda bulunduktan sonra şöyle buyurmaktadır: Benim sözlerimi dinleyip aklında tutan ve onları duymayanlara aktaranları, Allah daima korusun." ve "Burada hazır bulunan sizler, benden duyduklarınızı gidip başkalarına da anlatın." ve "Kur'ân ayetlerinden biri dahi olsa, benden duyduklarınızı başkalarına aktarın ve hiç çekinmeyin, kimseden orkmayın." Bu nedenledir ki Hz. Resulullah'ın (s.a.v) sahabesi –Allah onlardan razı olsun- dört bir yana dağılarak savaşlara katılıp zaferler kazandılar; yargı, yönetim ve benzeri işlerde çeşitli önemli görevler üstlendiler. Kendi beldelerinde veya ikamet ettikleri yerlerde, Hz. Resulullah'tan (s.a.v) duyup öğrendiklerini halka anlattılar.[214] Kendilerine sorulan sorulara, Hz. Peygamber'in (s.a.v) bu ve benzeri sorulara verdiği cevapları dikkate alarak cevap veriyor ve kendi görüş ve fetvalarını belirtiyorlardı.

Allah rızasını umarak O'nun helâl ve haramlarını, farzlarını ve ahkâmını ve Resul'ünün sünnet ve hadislerini insanlara öğretip anlatmaktaydılar. Allah (Azze ve Celle), onları kendi katına alıncaya kadar bütün sahabe böyle yaşadı, Allah cümlesinden razı olsun, cümlesine rahmet eylesin."[215] İbn Abdulbir, el-İstiâb adlı eserinin önsözünde "Sahabenin tamamının adil olduğu ispatlanmıştır." dedikten sonra, daha önce Ebu Hâtem Râzî'den aktardığımız örnekte olduğu gibi, sahabenin sadece müminleri hakkında buyrulan ayet ve hadisleri art arda nakleder.[216] İbn Esîr de, Usdu'l-Gâbe adlı eserinin önsözünde şöyle yazar: Allah'ın hükümlerinin teferruatları ve dinimizle ilgili helâlleri, haramları ve diğer meseleleri kapsayan sünnet, ancak onları rivayet eden râvilerin ve senet olarak gösterdiği ricallerin, bilhassa da Hz. Resulullah'ın (s.a.v) sahabesinin doğru olarak bilinip tanınması hâlinde sahih kabul edilebilir. Hele sahabenin kimler ve nasıl insanlar olduklarını öğrenmeden ve onları tanımadan diğer rical ve râvileri tanıyıp bilebilmek hiç mümkün olmayacaktır. O hâlde Hz. Resulul-lah'ın (s.a.v) ashabının soyunun ve biyografilerinin teferruatlı bir şekilde bilinmesi zaruridir. Resulullah'ın (s.a.v) ashabı, hadis ve sün net senetlerinde adı geçen diğer râvilerle her açıdan eşit ve beraberdir; bununla birlikte cerh, ta'dil ve onların durum ve davranışlarını eleştirme bundan müstesnadır (onlar kesinlikle cerh ve tadil edilemez ve eleştiriye tâbi tutulamazlar); zira ashabın hepsi adildir, onlara kusur bulmak ve onları eleştirmek imkânsızdır.[217]

Hadis hafızı İbn Hâcer, el-İsâbe adlı eserinin 3. faslında ashabın adaleti konusunda şöyle yazar: Ehlisünnet mensupları Hz. Resulullah'ın (s.a.v) bütün ashabının istisnasız olarak adil olduklarına ve bir avuç bid'at ehlinden başka kimsenin onlara karşı çıkmadığına inanır...[218] Tanınmış hadisçi İmam Ebu Zer'a'dan da şöyle nakledilmektedir: Allah Resulü'nün (s.a.v) ashabından birini eleştiren ya da onlardan biri hakkında ayıp ve kusur iddiasında bulunan birini görürsen, bil ki o zındıktır.(!)[219] Çünkü Allah ve Resulü'yle, Kur'ân'da belirtilen her şeyin doğru ve hak olduğunu biliyoruz

ve bütün bunları bize iletip ulaştıranlar ise Resulullah'ın (s.a.v) ashabından başkası değildir. Binaenaleyh ashabı eleştirenler, bizim İslâm hakkındaki şâhitlerimizi lekelemek suretiyle onları yalanlamak ve böylece Kur'ân ve sünneti reddetmek istemektedirler. Asıl eleştirilmesi ve kirli çamaşırları su yüzüne çıkarılması gerekenler, ashabı eleştirmeye yeltenen zındık kâfirlerdir![220] Evet, ashabın adaleti konusunda Hilâfet Ekolü'ne mensup âlimlerin görüşleri böyle. Şimdi Ehlibeyt Ekolü'nün, "Ashabın Adaleti" konusundaki görüşlerine bakalım:


Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin