Allame murtaza askerî ehl-i BEYT VE ehl-i SÜnnet ekolleri Mütercim: Cafer bendiderya ismail bendiderya


Seyf'in Hadislerinin Tarih-i Taberî'den Diğer Kaynaklara Geçmesinin Sebebi



Yüklə 1,44 Mb.
səhifə57/70
tarix29.10.2017
ölçüsü1,44 Mb.
#19784
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   70

Seyf'in Hadislerinin Tarih-i Taberî'den Diğer Kaynaklara Geçmesinin Sebebi


İbn Esîr el-Kâmil adlı kitabının mukaddimesinde şöyle yazar: Ben bu kitapta, şimdiye kadar bir kitapta toplanmayan

şeyleri topladım. İlk önce herkesin güvendiği, ihtilâf konularında herkesin kabul ettiği İmam Ebu Cafer Taberî'nin Tarih-i Kebir'ine müracaat ettim... Bu kitaptan sonra diğer meşhur tarih kaynaklarına müracaat ederek inceledim ve Tarih-i Taberî'de bulamadıklarımı onlardan alarak kitabıma ekledim... Yalnız Resulullah'ın (s.a.a) ashabı arasında vuku bulan olaylar konusunda Taberî'nin naklettiklerine, daha fazla açıklama yapılan veya başka birinin ismi söylenen ya da hiçbir açıdan sahabelerden hiçbirini kötülemeyen konular dışında bir şey eklemedim. Böylece ben, naklettiklerinin doğruluğuyla tanınan bu gibi muteber tarihlerden ve meşhur kitaplardan başkasından bir şey nakletmedim.[286] İbn Kesir de İrtidat Savaşları, fütuhat ve Osman dönemindeki karışık durum hakkında sahabenin rivayetlerinin sonunda şöyle yazar: Bu İbn Cerir Taberî'nin -Allah rahmet etsin- tarih imamlarından kendi kitabında kaydettiklerinin özetidir; onun kaydettikleri arasında Şiilerden ve diğerlerinden heva ve heves

ehlinin isnat ettiği temelsiz yalan sözlerle uydurma hadisler görülmemektedir.[287] İbn Haldun da der ki: Bu, nihayetinde toplumsal birlik ve beraberliğe sebep olan İslâm hilâfeti, irtidad, fütuhat ve savaşlar hakkında sözün sonudur. Ben onların külliyatını özetle Muhammed İbn

Cerir Taberî'nin büyük tarih kitabından naklettim. Taberî'nin  kitabı, şimdiye kadar bu alanda gördüğümüz rivayet kaynaklarının en muteberi, sahabe ve tâbiînin adillerinden ibaret olan ümmetin ileri gelenlerinin ve seçkinlerinin eleştirilerine ve alayına sebebiyet veren şeylerden veya onların şek ve şüphelerinden en uzak kalanıdır.[288]


İslâm'ın İlk Dönemlerinin Meşhur Âlimlerinin Seyf'in Rivayetlerini Seçmelerinin Nedeni


Taberî, fakir sahabe Ebuzer'le Emir Muaviye'nin rivayetinde şöyle yazar: Onlardan çoğunu söylemekten hoşlanmıyorum; fakat bu konuda Muaviye'yi savunanlar Seyf'ten bir hikâye... İbn Esîr de kendi Tarih'inde şöyle kaydeder: Muaviye, Ebuzer'e küfrederek öldürmekle tehdit etti; sonunda onu havutsuz bir deveye bindirerek Medine'ye sürdü, Ebuzer, oradan da söylenmesi uygun olmayan çok dokunucu bir şekilde Rebeze'ye sürüldü!... Daha sonra Seyf'in hikâyesini sözde Muaviye'yi savunanların dilinden nakleder! Sahi, neden bu iki âlim Muaviye'yle Ebuzer hakkında Seyf'in rivayetinden başkasını kaydetmemiştir?! Bu iki bilgin Seyf'in rivayetinden başkasını nakletmemelerinin sebebi onların doğruluğuna güvenmedikleri için değil, o rivayetlerde hâkim gücün Ebuzer'e karşı davranışında bir bahane ve kaçış yolu bulamadıkları içindi. Muaviye ile Halife Osman'ı savunup mazeret gösterenler nezdinde buldukları tek şey Seyf'in zındıklığı, onun râvilerinin ise uydurma kişiler oluşuydu. Demek ki Taberî büyük tarih kitabını bu nedenle Seyf'in temelsiz rivayetleriyle süslemiş, İbn Esîr de bu sebeple Taberî'yi izleyerek Seyf'in rivayetlerini Tarih-i Taberî'den almıştır! İbn Kesir de aynı yolu izleyerek hicrî 36 yılı olaylarında ve Seyf'in rivayetleriyle kaydettiği Resulullah'ın (s.a.a) vefatından sonra Cemel Savaşı'na kadarki olaylar sonunda şöyle diyor: Bu, İbn Cerir Taberî'nin -Allah ona rahmet etsin- tarih imamlarından kendi kitabında kaydettiklerinin özetidir! İbn Kesir'in buradaki tarih imamlarından maksadı Taberî'nin rivayetlerini aldığı Zındık Seyf b. Ömer'le onun uydurma râvileridir! Fakat İbn Haldun gibi bir âlim, Tarih-i Taberî'deki halifelere biat rivayetleri, irtidat hikâyeleri, fütuhat veya Muaviye'ye biat gibi  hususlarda Seyf'in rivayetlerinin seçilmesinin sebebini çok açık bir şekilde ve daha da vurgulayarak şöyle beyan ediyor: Tarih-i Taberî'de kaydedilen bu rivayetler şimdiye kadar gördüklerimizin en güveniliri, ümmetin ileri gelenlerinin yüce makamına oranla şek, şüphe ve eleştirilerden en uzak olanıdır! Binaenaleyh, Tarih-i Taberî'de, Seyf'in rivayetleri, onların rivayet kaynaklarından en önemlisi sayılmaktadır; çünkü bu rivayetler  eleştirilerden, halifeler, valiler ve ümmetin ileri gelenleri olan sahabe ve tâbiîn hakkında şek ve şüphe yaratmaktan en uzak olan konulardır. Ümmetin ileri gelenlerinin kınanmasına neden olan bir rivayetin nakledilmesinin çirkin olduğuna ve ne pahasına olursa olsun, eleştiri konusunu sahabe için mazur göstermek adına bir bahane ve mazeret aranması gerektiğine dair diğer bir delil de Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın, şarap içen Ebu Mihcen ismindeki birisinden şer'î haddi kaldırması ve ordunun komutanı Sa'd'ın bu aykırı işine getirilmesi gereken mazerettir! Dikkat ediniz:

Sa'd'ın, Şarap İçen Ebu Mihcen'den Şer'î Haddi Kaldırışı


Ebu Mihcen Sakafî, Usdu'l-Gâbe, İsti'ab ve İsabe kitaplarında hayatının anlatıldığı bölümde geçtiği gibi şarap içmeyi alışkanlık hâline getirmesi yüzünden Ömer tarafından yedi defa şer'î hadde çarptırılan ve sonunda Medine'den sürülen bir kişidir. Ebu Mihcen, Kadisiye Savaşı'nda Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın ordusuna katılmış, şarap içmesi yüzünden Sa'd onu zincirle bağlayarak hapsetmiş; fakat Sa'd'ın karısı onu zindandan çıkarmıştır. Ebu Mihcen de savaş meydanının yolunu tutarak övgüye değer kahramanlıklar göstermiş, bu kahramanlığı yüzünden Sa'd da onu affederek şer'î hadd uygulamaktan vazgeçmiş, "Vallahi şarap içtiğin için sana şer'î hadd uygulamayacağım." demiştir. Ebu Mihcen ise, "Ben de artık şarap içmeyeceğim." demiştir! Sa'd, Ebu Mihcen'den şer'î haddi böyle kaldırmıştır. Fakat İbn Hacer, İsabe adlı eserinde Ebu Mihcen'in hayatında, İbn Fethun'un (öl. 519 hk.) İsti'ab'ın hamişinde basılan sözünü naklettikten sonra şöyle demiştir: İbn Fethun, "Neden Ebu Mihcen'in hikâyesinde onun hiç çekinmeden şarap içen laubali bir kişi olduğunu ve... söylemiştir." diye Ebu Ömer'i eleştirmiştir. Daha sonra yazar ki: "İbn Fethun, Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın Ebu Mihcen'den şarap içme haddini kaldırmış olmasını kabul etmeyerek Sa'd hakkında böyle bir zannın mümkün olmadığını söylemektedir." Sonra da, "Bunun daha iyi bir izahı vardır." demiştir; fakat İbn Fethun bu iyi izahın ne olduğunu belirtmemiştir. Belki de demek istiyordu ki: "Sa'd, içinden Ebu Mihcen'in şarap içtiğinin kendisine kanıtlanmasını istiyordu; işte bu nedenle Ebu Mihcen'e şer'î haddi  uygulamamıştır! Bu da Allah Tealâ'nın Ebu Mihcen'i, halis bir tövbe ederek artık şaraba yaklaşmamaya muvaffak etmesine sebep oldu!"[289]

Hilâfet Ekolü mensupları, sahabe ve tâbiînin ileri gelenleri olarak gördükleri halifeler, valiler ve ilk halifelerin akrabalarından Muaviye, Yezid, Mervan b. Hekem ve onların valilerine kadar önde gelen kişileri eleştiriden kurtarmak için bu şekilde mazeret aramaktadır! Zındık Seyf b. Ömer, sazı hangi tarafından çalacağını iyi bildiği için rivayetlerini, asırlar boyunca Hilâfet Ekolü'nün çeşitli kesimlerinin isteğine uygun olarak uydurmuştur!

O, uydurma rivayetlerini, eleştiriye tâbi tutulan halifelerle akrabalarını savunmak örtüsü altına gizleyip böyle aldatıcı ve kalın bir perde ardında İslâm'a darbe vurmak, İslâm tarihini itibarsızlaştırmak ve İslâm inançlarına zararlı olan hurafeleri yaymak doğrultusundaki hedeflerini insanlardan gizlemiş ve halk arasında, "İslâm kılıç darbesiyle yayılmıştır!" sözünü yayabilmiştir. Seyf, zındıklık amacına uygun olarak uydurduğu şeyler vasıtasıyla örneklerini nakledeceğimiz bütün hedeflerine ulaşmıştır. Peygamberlik iddiasında bulunan Esved Ansî'nin kıssasında ve Allah

Tealâ'nın huzurunda İran padişahı Kisra'nın Resulullah'la (s.a.a) konuşmaları hikâyesinde İslâm inançlarına hurafeleri sokması buna örnek teşkil etmektedir! Seyf'in Rivayetlerinde Esved Ansî'nin Hikayesi Taberî, peygamberlik iddiasında bulunan Esved Ansî'nin[290] hikâyesinde Seyf'ten birkaç rivayet nakletmiştir; biz bunları özetle aktarıyoruz: Esved peygamberlik iddiasında bulunduktan sonra Yemen'i ele geçirdi ve Yemen'in İranlı padişahı Şehr b. Bazan'ı öldürerek karısıyla evlendi. Daha sonra ordusunun komutanlığını Kays b. Abduyağus'a ve Yemen'de oturan İranlıların işlerinin sorumluluğunu da Firuz ve Dazviye'nin uhdesine bıraktı. Resulullah (s.a.a), Esved'in bu hareketini duyunca Kays'a, Firuz'a ve Dazviye'ye bir mektup yazarak onlara savaşla, hileyle veya mümkün olan bir başka yolla Esved'in işini bitirip onu ortadan kaldırmasını emretti. Bu üç kişi hileyle Esved'i öldürmeye karar verdiler. Fakat Esved'in casusları onların komplolarını Esved'e bildirdiler. Esved bunu öğrenince Kays'ı çağırtarak ona, "Ey Kays! Meleğin ne dediğini biliyor musun?" dedi. Kays, "Ne diyor?!" diye sordu. Esved, "Melek diyor ki, sen Kays'a güvenerek ağırladın,

nihayet senin tarafından yüce makamlara ulaştı, izzet ve yücelikte seninle bir oldu. Fakat o sana ihanet ederek düşmanına yöneldi, onun komutanı olarak saltanatı istedi; şimdi bu hileyi içinde saklamaktadır." O diyor ki: Ey Esved! Ey zavallı! Kays'ın boynunu vur; aksi takdirde o seni hükümetten alarak boynunu vuracaktır." dedi! Kays bin bir yemin ederek, bütün bunları yalanladı ve şöyle dedi: "Sen benim için nefsimden daha yücesin. Benim hakkımda böyle laf etmekten daha ulusun." Esved, "Ey zalim!" dedi, "Sen meleği yalancı mı görüyorsun?! Fakat senin sırrını melekler bana söylediler. Yaptıklarından dolayı pişman olup tövbe ettiğini biliyorum!" Seyf der ki: Kays, Esved'in yanından ayrılınca Esved'le aralarında geçenleri arkadaşlarına söyledi. Bunun üzerine Esved hakkındaki düşüncelerinde daha da kararlı oldular. Bu nedenle Esved tekrar Kays'ı çağırtarak dedi ki: "Ey Kays! Ben sana doğru söylemedim mi ve senin bana söylediklerinin hepsi yalan değil miydi?! Melek bana diyor ki:

Ey zavallı, Ey zavallı! Eğer Kays'ın elini kesmezsen o senin başını kesecektir!" Kays dedi ki: "Allah'ın peygamberi olan senin gibi birini öldürmem doğru olamaz. Öyleyse sen nasıl uygun görürsen hakkımda o şekilde karar ver. Ben korkuyla endişe arasındayım. Beni öldürmelerini emret; çünkü bir defa ölmek, her gün ölümü defalarca gözlerimle görmemden daha iyidir!" Seyf der ki: "Esved, Kays'a acıyarak serbest bıraktı. Sonra



yüz deveyle yüz inek getirmelerini emretti. Hayvanları getirdiklerinde bir çizgi çizdi, kendisi de çizginin arkasında durdu ve hayvanların ayaklarını bağlamadan boğazladı. Hayvanların hiçbiri o çizginin diğer tarafına geçmediler! Esved onları öylece kendi hâllerine bıraktı. Hayvanlar çizginin arkasında çırpınarak öldüler!" Râvi der ki: "O gün kadar öyle ürpertici ve korkunç bir gün görmemiştim!" Seyf der ki: Sonunda Kays'la arkadaşları Esved'in karısını da kendi saflarına çekerek geceleyin dördü hep birlikte Esved'i öldürmek için saldırdılar. Firuz ileri çıktı. Esved'in şeytanı onu uyandırarak Firuz'un orada olduğunu söyledi. Fakat Esved aksi bir tepki göstermedi. Bunun üzerine Esved'in şeytanı, hala horuldayarak Firuz'a bakmakta olan Esved'in sesiyle, "Ey Firuz! Ne istiyorsun benden?" dedi. Fakat Firuz ona fırsat vermeyerek Esved'in boynuna bir darbe indirerek onu öldürdü. O sırada Firuz'un arkadaşları Esved'in başını bedeninden ayırmak için odaya girdiler. Fakat Esved'in şeytanı onu hareket ettirmeye başladı. Onu öyle hareket ettiriyordu ki başını kesmek mümkün değildi. Bu yüzden ikisi Esved'in sırtına oturdular, Esved'in eşi onun saçlarından tuttu. Dördüncü kişi de bıçakla başını bedeninden ayırdı. O sırada Esved'in şeytanı onun diliyle anlaşılmaz bir şey söyledi ve Esved o güne kadar duyduğum ineklerin sesinden çok daha yüksek bir nârâ attı! Esved'in nârâsıyla nöbetçiler odaya dalarak, "Bu ses  neydi?!" diye sordular. Esved'in karısı, "Bir şey değil, Peygamber’e vahiy nazil oldu!" dedi. Seyf b. Ömer'in bu efsanesini Taberî ve Zehebî kendi Tarih'lerinde genişçe nakletmişlerdir. İbn Esîr ve İbn Kesir bunu aynen, İbn Haldun ise özetle Taberî'den alarak kendi Tarih'lerinde nakletmişlerdi.

Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin