Ashab-ı ahruf



Yüklə 1,41 Mb.
səhifə45/52
tarix27.12.2018
ölçüsü1,41 Mb.
#87127
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   52

A'ŞA

Yirmi kadar Arap şairinin lakabı. Aşâ ve aşâvet masdarlanndan sıfat olan bu kelime, gerek gece gerekse gün­düz gözleri zayıf ve dumanlı gören, ta­vukkarası hastalığına tutulan kimseler hakkında kullanılmıştır. Bir kısmı Câhiliye döneminde bir kısmı da İslâm'dan sonra yaşamış olan yirmi kadar şair bu sıfatla birlikte kabilelerine nisbet edile­rek anılmıştır. En meşhurları, Câhiliye devri şairlerinden A'şâ Meymûn b. Kays ile A'şâ Hemdân'dır (ö. 83/702). Öteki A'şâlar ise şunlardır: A'şâ Benî Esed ve­ya A'şâ b. Bücre diye bilinen Câhiliye devri recez şairi Kays b. Bücre b. Kays; yine Câhiliye devri şairlerinden olup hic­retten yirmi iki yıl kadar önce ölen A'şâ Benî Nehşel Esved b. Ya'fur; mersiye şairlerinden A'şâ Bâhile diye meşhur olan Ebû Kuhfân Amir b. Haris b. Riyâh, 409 muhadramûn'dan olduğu söy­lenmekle beraber Hz. Peygamber'in hu­zurunda bir urcûze okuduğu İçin as­haptan sayılan A'şâ Benî Hİrmâz veya A'şâ Mazin diye meşhur Abdullah b. A'ver, 410 A'şâ Benî Temîm diye tanı­nan A'şâ b. Nebbâş b. Zürâre (I/VlI. yy.); yazdığı methiyelerle Halife Velîd b. Abdülmelik'in takdirini kazanan hıristiyan şair A'şâ Tağlib (Tağlibî) veya A'şâ Nec-vân lakaplarıyla meşhur olan Nu'mân b. Necvân b. Haris (veya Rebîa b. Yahya) (ö. 92/710-11); A'şâ Şeybân lakabıyla şöh­ret bulan, Ebû Rebîa oğullarından oldu­ğu İçin de A'şâ Benî (Ebî) Rebîa diye bi­linen Kûfeli şair Abdullah b. Hârice (ö. 100/718 veya daha sonra); şair Kümeyt el-Evsat'ın kardeşi ve İslâm devri şairi olup Câhiliye devri şairi A'şâ b. Bücre gibi A'şâ Benî Esed diye anılan Hayse-me (veya Talha) b. Ma'ruf (II/VHI. yy.); A'şâ Ukl lakabı ile anılan Kehmes b. Ka'neb (Il/Vlll. yy.); A'şâ Benî Davr (Davre) ve A'şâ Benî Hizzân lakaplarıyla şöhret bulan Emevîler devri şairi Abdullah b. Sinan (Dıbâb) (11/VIII. yy); A'şâ Süleym diye tanınan ve Beşşâr b. Bürd ile kar­şılıklı hicivleri bulunan Ebü Amr Süley­man (Il/Vill. yy). Bunlardan başka ya­şadıkları zaman tam olarak bilinmeyen A'şâ Benî Avf Yezîd b. Hâlid (Huleyd), re­cez şairi A'şâ Benî Mâlik b. Sa'd, A'şâ Benî Cillân Seleme b. Haris, A'şâ Benî Tarüd (Tırved) İyâs b. Amir, A'şâ Benî Ukayl Muâz b. Kuleyb. İngiliz müsteşri­ki R. Geyer, yirmi iki A'şâ'nın tesbit ede­bildiği şiirlerini bir araya getirerek The Dîwân of al-Ashâ adıyla yayımlamış­tır. 411



Bibliyografya



1- Kamus Tercümesi, “A'şâ” md.

2- Âmidî, el-Mü’telif ve'l-muhtelif (nşt. F. Krenkow). Kahire 1354-Beyrut 1402/1982.

3- İbn Hacer, et-İşâbe, I, 54-55; II, 276.

4- Süyûtî, el-Mûzhir (nşr. M. Ahmed Câdelmevlâ v.dğr,), Kahire, ts. (Dâru İhyâi'l-kütübi'l-Arabiyye), II, 456-457.

5- el-Kâmûsû'l-İslâmî, I, 133.

6- Sezgin, GAS, II, 186-187, 198, 213, 272, 330, 335-336, 345-346, 366, 383, 385-386, 463.

7- Abdülvehhâb es-Sâbûnî, Şu'arâ ve devâlit, Beyrut 1978.

8- A'şâ, İTA, I, 585.

9- al-A'şhâ, El2 (Fr.),1,710.

A'ŞA, MEYMUN b. KAYS

Ebû Basîr Meymûn b. Kays b. Cendelel-Bekrî (ö. 7/629 [?]} Câhiliye devri şairlerinden.

Gözündeki görme zayıflığı sebebiyle A'şâ lakabıyla anılmış olup ileri yaşlarda gözlerini büsbütün kaybetmesinin de bu lakabı almasında rolü olmuştur. Yine ay­nı sebeple Ebû Basîr künyesini almış, A'şâ adlı diğer şairlerden ayırmak için de kendisine el-A'şâ el-Ekber veya A'şâ Bekr denilmiştir.

Yemâme'nin Menfûha vahasında kü­çük bir köy olan Dürnâ'da yaklaşık ola­rak milâdî 565'te doğdu. Gözlerinden ra­hatsız olması onu, şiiri kazanç vasıtası olarak kullanmaya şevketti. Bu maksat­la Mezopotamya'yı, Suriye ve Arabistan yanmadasını birkaç defa dolaştı, hatta Habeşistan'a kadar gitti. Bu seyahatleri sırasında Hîre Meliki İyâs b. Kabîsa, Hadramut'ta Kays b. Ma'dîkerib, Yemâme Meliki Hevze b. Ali ve daha pek çok ünlü kimseler için kasideler söyledi ve on­ların ihsanlarına nail oldu. A'şâ'nın ilk zamanlar şarap ticareti yaptığı ve bu se­beple çeşitli bölgelere gittiği, gözleri iyi­ce zayıfladıktan sonra da önemli şahsi­yetlere kasideler inşad etmek maksadıy­la bu yerleri tekrar dolaştığı söylenmek­tedir. Aynı maksatla İran hükümdarını ziyaret ettiği, şiirlerinde, az da olsa bazı Farsça kelimelere bu sebeple yer verdi­ği iddia edilmektedir. Hz. Peygamber'e onu övmek için nazmettiği kasideyi sun­mak ve müslüman olmak düşüncesiyle, Hudeybiye Antlaşması'nın yapıldığı ta­rihte (6/628) Yemen'den Hicaz'a geldi. Kureyşliler onun müslüman olmasından, Resûl-i Ekrem'e methiyeler yazmasın­dan ve böylece İslâmiyet'in yayılmasın­dan endişeye kapıldılar; şarap, kumar ve kadına düşkün olan şairi, bu dinin iç­ki, zina, faiz ve kuman yasakladığını söy­leyerek bu ziyaretten vazgeçirmeye çalış­tılar. Aynca müslümanlan yakında mağ­lûp etme ihtimallerinden bahsederek şa­yet mağlûp edemezlerse bir yıl sonra tekrar gelebileceğini söylediler ve kendi­sine 100 deve hediye edip onu geri gön­derdiler. Fakat A'şa köyüne yaklaştığı sırada devesinden düşerek öldü. Ölüm tarihi olarak 625, 629 ve 630 yıllan kay­dedilmektedir.

“Dâliyye” adıyla bilinen ve Hz. Peygamber'in methine dair olan kasidesinin, ba­zı İslâmî terimleri ve âyet-i kerîmeleri ihtiva etmesi 412 sebebiyle ona ait olmadığı görüşü yay­gındır. Hz. Peygamber'in bu kasideyi dinledikten sonra kendisinin neredeyse hi­dayete ereceğini, fakat buna rağmen müslüman olmadığını söylediğine dair rivayetin 413 sağlam bir kaynağı yoktur. Blachere, bir hıristiyan şair olduğunu ısrarla savunduğu A'şâ'-nın müslüman olmasına veya İslâmiyet'e yakınlık duymasına ve adı geçen kasi­deyi söylemesine ihtimal vermemekte­dir. Hıristiyan olarak kaldığını söyleyen Brockelmann gibi araştırıcıların yanında onun hiçbir ilâhî dini benimsemeyen bir putperest olduğu, divanındaki Hıristi­yanlık'la ilgili fikirlerin sonradan ilâve edildiği görüşünü benimseyenler de var­dır. Şevki Dayf, A'şâ'nın şiirlerinin ona ait olup olmadığını geniş bir şekilde tartışmıştır. 414

A'şâ, kasidelerinde klasik formu ko­ruyan bir şairdir. Zaman zaman kaside­lerin nesib kısmını uzatarak diğer şair-

lerden aynldığı da olur. A'şâ daha çok şarkı formunda kullanılan kısa bahirleri benimsemiştir. Şiirinin ahenkli ve akıcı olması sebebiyle kendisine Arap cenkçi­si anlamında "sannâcetü'1-Arab" den­miştir. Onun bu adı almasını şiirlerini terennüm etmesine bağlayanlar da ol­muştur. Övdüğünü göklere çıkaran, hic­vettiğini yere batıran A'şâ methiye, hic­viye, fahriye ve gazel türündeki şiirler­de son derece başarılı olmuştur. Hak­kında methiyeler yazdığı kimseleri kısa zamanda şöhrete kavuşturduğuna dair hikâyeler anlatılmaktadır. Diğer Câhiliye şairlerine göre daha fazla şiir söyle­diği anlaşılan A'şâ'nın, methiyelerinden sonra en fazla şarap ve içki meclisleri­ne dair şiiri bulunduğu görülmektedir.

R. Geyer, A'şâ divanının Sa'leb (ö. 291/904) tarafından rivayet edilen Escurial nüshasını, eş-Şubhu'1-münîr ü şi’n Ebî Başîr adıyla neşretmiş, 415 şa­irin divanında bulunmayıp edebî eser­lerde yer alan şiirleriyle, A'şâ lakabı ile anılan diğer şairlerin şiirlerini divanın sonuna eklemiştir. Divanın “Basra riva­yeti” bulunamadığından bu baskıda da­ha eksik olan “Küfe rivayeti” esas alın­dığı ve yegâne râvisi Yahya veya Yûnus b. Mattâ'ın esere bazı hıristiyanî fikirler ilâve etme İhtimali olduğu için, A'şâ di­vanını ihtiyatla karşılamak gerekir. Di­van aynca M. Muhammed Hüseyin'in şer­hiyle Kahire (1950) ve Beyrut'ta (1960, 1968) neşredilmiştir. Daha sonra Kâmil Süleyman'ın başkanlığındaki bir heyet tarafından yeni bir neşri daha yapılmıştır. 416 el-Mu'al-lakâtü't-tis veya el-Mucallakötü'l- caşr adıyla yayımlanan eserlerde onun mu-allakası da vardır. Hz. Peygamber hak­kında söylediği rivayet edilen kaside ile muallakasının büyük bir kısmı ve diğer şiirlerinden bazı parçalar tercümeleriyle birlikte Mehmed Fehmi'nin Târîh-i Edebiyyât-ı Arabiyye adlı eserinde yer al­maktadır. H. Thorbecke, söz konusu ka­sideyi Leipzig'de Fleischer için hazırla­nan armağanda (Festschrift) yayımla­mıştır (1875). M. F. Brag ve T. Thorelius da A'şâ'nın bazı şiirlerini Latince tercü­meleriyle birlikte Londra'da neşretmişlerdir (1842). Aynca A'şâ üzerindeki ça-lışmalanyla tanınan R. Geyer, “Mâbükâli” diye başlayan muallakasi ile “Yed­di' Hüreyre” kasidesini Almanca şerhe-derek neşretmiş, C. H. Lyall de “Lâmiy-ye”olarak da bilinen muallakasını İngi­lizce tercümesiyle birlikte yayımlamıştır. 417



Bibliyografya



1- Ebû Zeyd el-Kureşi Cemheretü eş'âri'l-'Arab (nşr. Ali FâOr), Beyrut 1406/1986.

2- Cumahî. Fuhutlü'ş-şu'arâ, I, 40, 52, 54, 65-67, ayrıca bk. Fihrist.

3- İbn Kuteybe, eş-Şicr ve'ş-şu'arâ'.

4- Ebü'i-Ferec el-İsfahânF. el-Eğânt, IX, 108-129.

5- Merzübânî. Mu'cemü'ş-şu'arâ (nşr. F. Krenkow), Kahire 1354.

6- Abdülkâdir el-Bagdâdî, Hizânetü'1-edeb, i, 175178.

7- Mehmed Fehmi. Tâ­rîh-i Edebiyyat-ı Arabiyye, İstanbul 1332.

8- Serkîs. Mu'cem, I, 458.

9- Brockel­mann, GAL, I, 31.

10- Suppl, I, 64-67.

11- Tâhâ Hüse­yin, m-Edebn-câhill, Kahire 1947.

12- C. Zeydan, Adâb (Dayf), I, 118-120.

13- Sez­gin. GAS, II, 130-132.

14- Şevki Dayf, Târthu'l-edeb, I, 333-365.

15- Ziriklî, el-Aclâm (Fethulİah), VII, 341.

16- Ömer Ferrûh. Târthu'l-edeb.

17- Blachere, Târîhu'l-edeb.

18- Blachere, “Un probleme d'histoire litterature: Acşâ Maymun et son oeuvre”, Arabica, X/l, Leiden 1963.

19- C. J. Lyall. “Pearl-Diver of al-A'shâ”, JRAS (1912).

20- C. J. Lyall. “The Mu'allaqah of Maimûn al-As'hâ”, Ağjab na­me: A Votume of Oriental Studies, Cambridge 1922.

21- W. Caskel. “Maimün al-A'sâ”, OLZ, sy. 34 (1931).

22- Fuâd Ef-râm el-Büstânî, "el-A'şâ ve'l-İslâm", Meşnk, XXXII, Beyrut 1932, s. 763-771;

23- K. A. Fariq. “Pre-Islamic Arabic Poetry and Poets”, Studies İn İslam, İV/4, New Delhi 1967.

24- Abdülazîz el-Mâni'. “Kasîdetâ el-Acşa'l-İslamiy-yeteyn”, Buhûşü Külliyyeti't-luğati'l-'Arabiy-ye, II, Mekke 1404-1405.

25- A. Haffner, "Apşâ\ İA, I, 694-695;

26- W. Caskel. “al-A'şhâ”, El2 (İng.), I, 689-690.

Yüklə 1,41 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin