Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Büyük azab onlar içindir.
Edip Yüksel Meali
ALLAH kalplerini ve kulaklarını mühürler. Gözlerinde perde vardır ve büyük azap onlar içindir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde bir de perde vardır. Ve büyük azab onlaradır.
Süleyman Ateş Meali
Allah, onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerine de perde inmiştir. Onlar için büyük bir azab vardır.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onların kafa gözleri üstünde de bir perde vardır. Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür.
Yusuf Ali (English)
Allah hath set a seal(31) on their hearts and on their hearing, and on their eyes is a veil; great is the penalty they (incur)(32). *
M. Pickthall (English)
Allah hath sealed their hearing and their hearts, and on their eyes there is a covering. Theirs will be an awful doom.
(Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlarlar da şuurunda değildirler.
Edip Yüksel Meali
ALLAH'ı ve müminleri aldatmak isterler. Halbuki kendi kendilerini aldatıyorlar. Farkında bile değiller.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Halbuki sırf kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar.
Süleyman Ateş Meali
Allah'ı ve mü'minleri aldatmağa çalışırlar, halbuki yalnız kendilerini aldatırlar da farkında olmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Allah'ı ve inanmış olanları aldatma yoluna giderler. Gerçekte ise onlar öz benliklerinden başkasını aldatmıyorlar. Ne var ki, bunun farkında olamıyorlar.
Yusuf Ali (English)
Fain would they deceive Allah and those who believe, but they only deceive themselves, and realise (it) not!
M. Pickthall (English)
They think to beguile Allah and those who believe, and they beguile none save themselves; but they perceive not.
Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır.
Edip Yüksel Meali
Kalplerinde hastalık var. ALLAH da hastalıklarını arttırır. Yalanları yüzünden acı bir azabı hakkederler.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. Yalan söylemelerine karşılık onlara elem verici bir azab vardır.
Süleyman Ateş Meali
Onların kablerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söylemelerinden ötürü onlara acı bir azab vardır.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Kalplerinde bir hastalık vardır da Allah onları hastalık yönünden daha ileri götürmüştür. Ve onlar için, yalancılık etmiş olmaları yüzünden acıklı bir azap öngörülmüştür.
Yusuf Ali (English)
In their hearts is a disease; and Allah has increased their disease(34): And grievous is the penalty they (incur), because they are false (to themselves). *
M. Pickthall (English)
In their hearts is a disease, and Allah increaseth their disease. A painful doom theirs because they lie.