Bakara Suresi (2/286)



Yüklə 5,51 Mb.
səhifə2/274
tarix05.01.2022
ölçüsü5,51 Mb.
#68842
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   274
Yaşar Nuri Öztürk Meali

Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen uyarsan da uyarmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler.

Yusuf Ali (English)

As to those who reject Faith(30), it is the same to them whether thou warn them or do not warn them; they will not believe. *

M. Pickthall (English)

As for the disbelievers, whether thou warn them or thou warn them not it is all one for them; they believe not.

Bakara Suresi
7


خَتَمَ

mühürlemiştir



اللَّهُ

Allah


عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ

onların kalblerini



وَعَلَىٰ سَمْعِهِمْ

ve kulaklarını



وَعَلَىٰ أَبْصَارِهِمْ

gözlerine de



غِشَاوَةٌ

perde inmiştir



وَلَهُمْ

Onlar için vardır



عَذَابٌ

bir azab


عَظِيمٌ

büyük













Türkçe Transcript (*)

Ḣatema(A)llâhu ‘alâ kulûbihim ve’alâ sem’ihim(s) ve’alâ ebsârihim ġişâve(tun)(s) velehum ‘ażâbun ‘azîm(un)

Ali Bulaç Meali

Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Büyük azab onlar içindir.

Edip Yüksel Meali

ALLAH kalplerini ve kulaklarını mühürler. Gözlerinde perde vardır ve büyük azap onlar içindir.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde bir de perde vardır. Ve büyük azab onlaradır.

Süleyman Ateş Meali

Allah, onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerine de perde inmiştir. Onlar için büyük bir azab vardır.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onların kafa gözleri üstünde de bir perde vardır. Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür.

Yusuf Ali (English)

Allah hath set a seal(31) on their hearts and on their hearing, and on their eyes is a veil; great is the penalty they (incur)(32). *

M. Pickthall (English)

Allah hath sealed their hearing and their hearts, and on their eyes there is a covering. Theirs will be an awful doom.

Bakara Suresi
8


وَمِنَ النَّاسِ

insanlardan öyleleri de



مَنْ يَقُولُ

derler


اٰمَنَّا

inandık


بِاللّٰهِ

Allah\a


وَبِالْيَوْمِ

ve gününe



الْاٰخِرِ

ahiret


وَمَا هُمْ بِمُؤْمِن۪ينَۢ

inanmadıkları halde




















Türkçe Transcript(*)

Vemine-nnâsi men yekûlu âmennâ bi(A)llâhi ve bilyevmi-l-âḣiri vemâ hum bimu/minîn(e)

Ali Bulaç Meali

İnsanlardan öyleleri vardır ki: 'Allah'a ve ahiret gününe inandık' derler; oysa inanmış değildirler.

Edip Yüksel Meali

Halktan öyle kimseler var ki aslında inanmadıkları halde "ALLAH'a ve ahiret gününe inandık," derler.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

İnsanlardan öyleleri de vardır ki, inanmadıkları halde, "Allah'a ve ahiret gününe inandık." derler.

Süleyman Ateş Meali

İnsanlardan öyleleri de vardır ki, inanmadıkları halde "Allah'a ve ahiret gününe inandık" derler.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İnsanlar içinden bazıları vardır, "Allah'a ve âhiret gününe inandık!" derler ama onlar inanmış değillerdir.

Yusuf Ali (English)

Of the people there are some who say(33): "We believe in Allah and the Last Day;" but they do not (really) believe. *

M. Pickthall (English)

And of mankind are some who say: We believe in Allah and the Last Day, when they believe not.

Bakara Suresi
9


يُخَادِعُونَ

aldatmağa çalışırlar



اللّٰهَ

Allah\ı


وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُواۚ

ve mü\minleri



وَمَا يَخْدَعُونَ

aldatamazlar



اِلَّٓا اَنْفُسَهُمْ

kendilerinden başkasını



وَمَا يَشْعُرُونَۜ

farkında değiller























Türkçe Transcript(*)

Yuḣâdi’ûna(A)llâhe velleżîne âmenû vemâ yaḣde’ûne illâ enfusehum vemâ yeş’urûn(e)

Ali Bulaç Meali

(Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlarlar da şuurunda değildirler.

Edip Yüksel Meali

ALLAH'ı ve müminleri aldatmak isterler. Halbuki kendi kendilerini aldatıyorlar. Farkında bile değiller.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Halbuki sırf kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar.

Süleyman Ateş Meali

Allah'ı ve mü'minleri aldatmağa çalışırlar, halbuki yalnız kendilerini aldatırlar da farkında olmazlar.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Allah'ı ve inanmış olanları aldatma yoluna giderler. Gerçekte ise onlar öz benliklerinden başkasını aldatmıyorlar. Ne var ki, bunun farkında olamıyorlar.

Yusuf Ali (English)

Fain would they deceive Allah and those who believe, but they only deceive themselves, and realise (it) not!

M. Pickthall (English)

They think to beguile Allah and those who believe, and they beguile none save themselves; but they perceive not.

Bakara Suresi
10


فِي قُلُوبِهِمْ

onların kablerinde



مَرَضٌ

hastalık vardır



فَزَادَهُمُ

artırmıştır



اللَّهُ

Allah


مَرَضًاۖ

hastalıklarını



وَلَهُمْ

onlara vardır



عَذَابٌ

bir azab


أَلِيمٌ

acı


بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ

yalan söylemelerinden ötürü














Türkçe Transcript (*)

kulûbihim meradun fezâdehumu(A)llâhu merada(n)(s) velehum ‘ażâbun elîmun bimâ kânû yekżibûn(e)

Ali Bulaç Meali

Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır.

Edip Yüksel Meali

Kalplerinde hastalık var. ALLAH da hastalıklarını arttırır. Yalanları yüzünden acı bir azabı hakkederler.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. Yalan söylemelerine karşılık onlara elem verici bir azab vardır.

Süleyman Ateş Meali

Onların kablerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söylemelerinden ötürü onlara acı bir azab vardır.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Kalplerinde bir hastalık vardır da Allah onları hastalık yönünden daha ileri götürmüştür. Ve onlar için, yalancılık etmiş olmaları yüzünden acıklı bir azap öngörülmüştür.

Yusuf Ali (English)

In their hearts is a disease; and Allah has increased their disease(34): And grievous is the penalty they (incur), because they are false (to themselves). *

M. Pickthall (English)

In their hearts is a disease, and Allah increaseth their disease. A painful doom theirs because they lie.

Bakara Suresi
11


وَإِذَا قِيلَ

denildiği zaman



لَهُمْ

onlara


لَا تُفْسِدُوا

bozgunculuk yapmayın



فِي الْأَرْضِ

yeryüzünde



قَالُوا

derler


إِنَّمَا

sadece


نَحْنُ

biz


مُصْلِحُونَ

düzelticileriz

















Türkçe Transcript (*)

Ve-iżâ kîle lehum lâ tufsidû fi-l-ardi kâlû innemâ nahnu muslihûn(e)

Ali Bulaç Meali

Onlara: 'Yeryüzünde fesat çıkarmayın' denildiğinde: 'Biz sadece ıslah edicileriz' derler.

Edip Yüksel Meali

Kendilerine, "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın," denildiğinde "Bizler sadece düzeltenleriz," derler.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Hem onlara: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın." denildiğinde: "Biz ancak ıslah edicileriz." derler.

Süleyman Ateş Meali

Onlara: "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın," dendiği zaman: "Biz sadece düzelticileriz," derler.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onlara, "Yeryüzünde bozgun çıkarmayın" dendiğinde, "Tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz!" demişlerdir.

Yusuf Ali (English)

When it is said to them: "Make not mischief on the earth," they say: "Why, we only Want to make peace!"

M. Pickthall (English)

And when it is said unto them: Make not mischief in the earth, they say: We are peacemakers only.

Bakara Suresi
12


أَلَا

İyi bilin ki



إِنَّهُمْ

muhakkak


هُمُ

onlar


الْمُفْسِدُونَ

bozgunculardır



وَلَٰكِنْ

fakat


لَا يَشْعُرُونَ

anlamazlar
























Yüklə 5,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   274




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin