BiRİNCİ oturum açılma Saati: 10. 48 Başkan : Sait AÇBA BaşkanvekiLİ : Mehmet Atlan karapaşAOĞlu (Bursa)



Yüklə 2,83 Mb.
səhifə25/38
tarix30.12.2018
ölçüsü2,83 Mb.
#87960
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   38

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Seyfi.

Buyurun Sayın Tütüncü.

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aslında, ben, Sayın Bakana bu yasa tasarısıyla ilgili soru soracaktım; ama, AKP’li değerli milletvekili arkadaşlarımın bu duyarlılıkları karşısında bizim daha iyi anlaşılmamız açısından, bizi bu şekilde reaksiyona sevk eden temel nedenlerden bir tanesini dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, biz öyle bir misyondan geliyoruz ki, Lozan’da İsmet Paşa, galip devletlerin bütün isteklerini, hem de Sevr’i çağrıştıran isteklerini tek tek reddeder ve bir noktada Lozan çıkmaza girer, Türkiye Büyük Millet Meclisi Atatürk’ün liderliğinde sabırsızlık içinde Lozan’dan gelecek haberi bekler. Lozan’ın anlaşmanın dağılacağı haberleri gelir; ama, buna rağmen direnir Meclis ve İsmet Paşa orada direnir. Sonunda, sanırım, İngiliz temsilcisi, ismi Lord Cruzon, teklifleri kâğıda yazmıştır. Der ki İsmet Paşa’ya: Tamam, dediklerinizi kabul ediyoruz, Lozan’ı sizin istediğiniz şekilde imzalıyoruz; ama, isteklerimizi bu kâğıda yazdık ve bu kâğıdı ben şimdi kapatıyorum, katlıyorum cebime koyuyorum, zamanı gelince bu kâğıdı açacağız ve bu istekleri tek tek sizden isteyeceğiz, yerine getireceksiniz.

Şimdi, bizler böylesine bir misyondan geliyoruz, bizim duyarlılığımızın altında bu var değerli arkadaşlar. Şimdi, gerçekten IMF’nin, tabiî ki, biz işbaşına gelmiş olsaydık bu koşullarda ne yapardık; çok farklı şeyler yapardık.

IMF kim oluyor değerli arkadaşlar? IMF uzmanları kim oluyor, bunlar uluslararası memur. Oturtursun onları, dersin ki, sen paranı almak istiyor musun arkadaş; ben, paramı ödeyeceğim, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak en güçsüz zamanımda, en sıkıntılı zamanımda Osmanlının Düyunu Umumiye borçlarını ödemiş bir devletim ben. Türkiye, dünyada görülmemiş, emsali olmayan ölçüde dış borçlarını ödeyen bir ülke. Ödeyeceğim; ama, lütfen, şu yüzde 6,5’luk faiz dışı fazla oranını lütfen bu kadar isteme benden. İstiyorsan, şunu en azından söyle bakalım: Hangi ülkede böylesine bir altı yıllık sürede yüzde 6,5’luk bir yüksek faiz dışı fazla istiyorsunuz? Yani, ödeyeceğim; ama, üç yıl için yüzde 1’er olarak bunları düşürünüz; yüzde 6,5’tan yüzde 5,5’a; yüzde 5,5’tan yüzde 4,5’a, yüzde 3’e filan.

Üç yılda 18 milyarlık ek bir kaynaktır değerli arkadaşlar. İkna edersin, bu ve buna benzer birtakım şeyler. Ben, şahsen kişisel olarak şunu da yadırgadığımı ifade etmek istiyorum; yani, arkadaşlarım da tabiî ki bu düşüncelerle bu tepkilerini ortaya koyuyorlar. Sizi rencide etmek gibi bir düşüncemiz yok; ama, lütfen bizi de anlayınız.

Değerli arkadaşlarım, AKP nasıl iktidara geldi, yedi düvele meydan okuyarak iktidara geldi. “IMF’den hesap soracağız”, “IMF’den şöyle yapacağız”, işte “yolsuzluk yayanlardan hesap soracağız…” Yani, halk bunun için size bir oy verdi, bir iktidar verdi, vekâlet verdi; yani, yüzde 25 o vekâletin de alt tarafı, kıymeti harbiyesi. Eğer, toplam seçmen sayısını düşünürseniz, yüzde 25’le burada, Parlamentoda, seçim sisteminin bir özelliği bulunuyorsunuz; yani, halkın iradesi derken yüzde 25’le burada temsil ediliyorsunuz. Yani, o şekilde geldiniz, bir baktık ki, IMF ile yatıyorsunuz, IMF ile kalkıyorsunuz değerli arkadaşlarım.

OSMAN SEYFİ (Nevşehir) – Yüzde 25 nereden çıktı?

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – Efendim, bunu sağır sultan bile duydu, burada şey yapmayalım; yani, o şekilde…

OSMAN SEYFİ (Nevşehir) – O zaman siz de yüzde 12,5’sunuz.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – Peki, yüzde 36 de canım. Seni ben kırar mıyım; yani, bütün seçmenler oy kullanmış olsaydı; yani…

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – O zaman siz de yüzde 10’un altına düşecektiniz.

BAŞKAN – Sayın Tütüncü…

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – Olabilirdi; biz, şu kadar aldık filan, falan demiyoruz, bizim söylemek istediğimiz, siz, ikide bir de işte… Yapmayın yani, kıymeti harbiyeniz yüzde 25; yüzde 75 vermemiş. Ha, şunu da söyleyeyim; bu kafayla giderseniz siz, çok özür diliyorum, sizi incitmek istemiyorum, bunu bulamayacaksınız.

CEMAL UYSAL (Ordu) – Ben de söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Tütüncü, konuya dönerseniz lütfen.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – Konuya geliyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; şunu söylemek istiyorum; şimdi, bizi anlayınız lütfen; yani, bizi anlarsınız…

CEMAL UYSAL (Ordu) – Palavra atıyorsun… Çok palavra…

BAŞKAN – Lütfen… Sayın Uysal, lütfen…

CEMAL UYSAL (Ordu) – Ben de konuşacağım Sayın Başkan!

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – O sözünü geri almanızı rica ediyorum, zabıtlara geçsin.

CEMAL UYSAL (Ordu) – Sözümü geri aldım.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – Tamam.

BAŞKAN – Sayın Tütüncü, konuya dönerseniz lütfen…

CEMAL UYSAL (Ordu) – Sözümü aldım; ama, sen iktisatçıysan, ekonomistsen, DPT’de çalışmıştıysan, doğru konuş!

BAŞKAN – Sayın Uysal, müdahale etmeyin, lütfen…

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – Matematik var.

CEMAL UYSAL (Ordu) – Matematiği ben söyleyeceğim size.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – Söylersin, ben de öğrenirim ve sana teşekkür ederim.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, yani, IMF ile tabiî ki belirli ölçüde Türkiye’nin ekonomisini götürme zorunluluğu olabilir, sizler seçim öncesinde IMF’ye meydan okurken…

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Okumadık.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – Okudunuz; Başbakanın şeyleri var, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın…

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Yok böyle bir şey.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Seçim bildirgesinde var.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – Kovacağız dediler.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – “Kovacağız” dediniz.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Bir tane var mı; yok.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – Neyse; getiririz…

BAŞKAN – Sayın Tütüncü, lütfen… Maddeyle ilgili bir kelime söylemediniz.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – Tamam.

Aslında, ben, AKP’li değerli arkadaşlarıma bizi anlamaları açısından bir konuşma yapmak istiyordum; ama, daha fazla onları üzdüğümü; yani, üzmek istemedim aslında da, üzdüğümü ya da tepkiye neden olduğumu görüyorum. Ben de acaba fazla yorgun muyum diye düşünmeye başladım. Öyle bir düşüncem yok değerli arkadaşlar; ama, bizi anlayınız ve bizim duyarlılıklarımızı bu Meclisin iradesi açısından, bu Meclisin iradesine, özgürlüğüne, bağımsızlığına hâkim olma konusunda bizim bu duyarlılığımızı paylaşınız. Bunu söylemek istiyorum; çünkü, biz böyle bir misyondan geliyoruz, o Lord Cruzon’un şeyi devamlı konuşulur bizim tabanımızda. Şimdi, sanki çıkarıyorlar bir bir istiyorlar birtakım şeyleri.

Şimdi, ben, burada konuya gelmek istiyorum. 18.6.2005 tarihinde…

OSMAN SEYFİ (Nevşehir) – Biraz da bize hak ver yahu; hiç mi hissemiz yok?!.

BAŞKAN – Lütfen Sayın Seyfi.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – …bir gazetede çıkan bir beyanatı var Sayın Bakanımızın; diyor ki Sayın Bakanımız: “Sadece İmar Bankasının içinin boşaltılmasından dolayı bir gecede bu milletin sırtına 6,5 milyar dolar yüklenmiştir.” Sayın Babacan’ın ifadesi. “Bunun için bir daha bu hortumların yaşanmaması için, her türlü tedbiri almak zorundayız.”

Bu, bir gecede milletin sırtına 6,5 milyar dolar yüklenmiş; bu gece hangi gece? Bu gece AKP İktidarının olduğu bir gece mi; yoksa, başka bir gece mi? Bunun bir açıklanmasını rica edeceğim.

Bir de, bu yasa tasarısı bir reform tasarısı olarak sunuluyor. Reform tasarısı olması açısından, olup olmadığını kontrol açısından üç dört konuya değineceğim ve Sayın Bakanın bu konuda bizi aydınlatmasını rica edeceğim. Bu tasarı, yerli sermayeyi, ulusal sermayeyi bankacılıktan uzaklaştırıcı bir içerikte mi; yoksa, yerli sermayeciyi bankacılığa daha da yakınlaştırıcı bir yasa tasarısı mı?

Bu yasa tasarısı bir reform tasarısı ise, ekonominin geleceğinin şekillendirilmesine olanak veriyor mu; yoksa, ekonominin şekillendirilmesine olanak vermiyor mu ya da veriyorsa, ne kadar?

Bu yasa tasarısı, eğer bir reform tasarısı ise, bağımsız düzenleyici kurulların tek tip bir elbise içine sokularak bunları yaşarken bir yönüyle bitkisel hayata mahkûm eder gibi oluyor mu, olmuyor mu?

Yine, çok sorular sorulabilir; ama, en önemli soru da şu herhalde: Eğer, bu tasarı bir reform tasarısı ise, kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınmasına yardımcı olarak bankacılık sektörünün reel ekonomi açısından sağlam bilançolarla çalışmasına olanak sağlıyor mu ya da buna yardımcı oluyor mu, olmuyor mu?

Eğer, bu sorulara olumlu yanıt verilebilirse -bir bölümünü sordum- bu yasa tasarısını bankacılık açısından bir reform olarak kabul edebiliriz.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Tamaylıgil, buyurun.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, önce iyi sabahlar deyim, iyi geceler, iyi günleri bitirdik, iyi sabahlar deyim.

Biraz önce Sayın Seyfi “IMF’e ne getirmiştir, hiçbir şey getirmedi, esas biz hortumcudan hesap soracağız, yetimin hakkını alacağız bu yasayla” dedi. O zaman, biz 5020 sayılı Yasayı niye yaptık? Yani, o zaman da hortumcudan hesap sorup yetimin hakkını arıyoruz. O yasanın içeriğindeki maddelerle bir senedir gerekli uygulamaları, işlemleri TMSF’nin yaptığı bugünkü uygulamaların önünü açtık; yani, bu yasa değildir ki, zaten o yasanın büyük bir gölgesi de bu yasanın içinde vardır, tamamı ve hatta daha da ağırlaştırılmış şekliyle vardır. Yani, bu yasayı getirip de biz yetimin, öksüzün, hortumcunun hesabını sorma yasası diye diyemeyiz; onun modası geçti, o 5020’nin adıydı; hatta, içinde de pek çok uygulama vardı ki, Anayasal eksiklikleri ve aykırılıkları vardı.

OSMAN SEYFİ (Nevşehir) – Belki modaya uymadı; ama…

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Hayır, bakınız, biz, o gün de bunun gerçek anlamda, ki, o sözle biz hepimiz halka bunu söylemiştik ve o yasayla geldi; yani, böyle değil.

Ben şunu sormak istiyorum, biraz maddeden uzaklaştık, maddeyle ilgili soru sormak istiyorum: Şimdi, bakın, burada ilgili bankadaki yükümlü olan, mensubu olan kişilerle ilgili birtakım önlemler ve kısıtlayıcı maddeler var. Şimdi, öyle bir banka var ki, kamu mu, değil mi, nedir, bir yapısı var Vakıfbank, sır kutusu bir banka. Bu banka yolsuzlukla mücadele komisyonu kurulduğu zaman da içerik olarak bakıyorsunuz diğer kamu bankalarının kredi sahiplerinin numaralarına kadar verilirken buradaki toplam tutar veriliyor; ama, hiçbir döküm verilmiyor. Soru önergesi soruyorsunuz kapalı cevap geliyor, ki, daha önceki dönemde Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulunun raporu var, onun üzerine gidilip herhangi bir işlem yapılmıyor ve Vakıflar Bankası, ben, şimdi sormak istiyorum BDDK Başkanına da; yani, Vakıflar Bankasına ne olmakta; Vakıflar Bankasının durumu nedir? Çünkü, biz, bir türlü gerekli bilgiye ulaşamıyoruz; buradaki eylemler, işlemler nasıl oluyor, bunu da çok merak ediyorum; çünkü, sürekli de birtakım başlıklarda sorgulamalara konu olan bir banka.

Diğer taraftan, şimdi, burada bazı yükümlü olan kişilerle ilgili mensuplar hakkında belli cezalandırmalar ortaya konurken bir gün gelmiştir ki, TMSF’nin yönetimine bu özel bankalardan birinde, el konulandan birinde görev yapmış bir kişi yönetici olarak getirilmeye kalkılmıştır; oluşan değerlendirme sonucu vazgeçilmiştir. Peki, o kişi oraya nasıl getirilmiştir? Bu da bu dönemde olan bir gelişmedir; bu, nasıl olmuştur?

Diğer taraftan, şimdi, biz hep konuşuyoruz, önlemler, bu yasadaki reformlar diyoruz, peki, kamu bankalarında yaşanmış olan bir tablo var. Bu tabloyu irdelemek, onun içerisinde olan sorumlulukları veya sorumluları ve onların bugünkü gündemdeki değerlendirmesini yapmayı hiçbir şekilde ortaya koyamıyoruz. Yine bu maddeyle bağlantılıdır.

Diğer taraftan, ben, şimdi sormak istiyorum: Sayın Bakanım, biz, IMF’nin talimatıyla bu yasayı çıkarmıyoruz; o zaman, sizden kesin bir cevap istiyoruz; biz, bu yasayı çıkarmasak da IMF, temmuz ayında bize 800 milyon doları verir mi, vermez mi? Çıkarmasak da verir diyor musunuz; eğer, çıkarmadığımız takdirde vermez mi diyorsunuz? Bunun net bir cevabını istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Evet, önergeyi okutuyorum.

CEMAL UYSAL (Ordu) – Sayın Başkan, ben de söz istemiştim.

BAŞKAN – Başka maddede vereceğim Sayın Uysal.

Önergeyi okutuyorum:

Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına

Bankacılık Kanunu Tasarısının 154 üncü maddesinde geçen “69, 70 ve 71 inci maddelerine” ifadesinde gelmek üzere “ve bu Kanunun yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14 üncü maddesine” ifadesinin eklenmesini, “hapis ve” ifadesinden sonra gelmek üzere “bin günden” ifadesinin eklenmesi hususunu arz ederiz.



Halil Aydoğan

Afyonkarahisar



Fazlı Karaman

İzmir


Mustafa Elitaş

Kayseri


Osman Seyfi

Nevşehir


BAŞKAN – Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – Evet, katılıyoruz.

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yapılan değişiklik çerçevesinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 155’i okutuyorum:

(155 inci madde okundu)

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Bir önerge var, önergeyi okutuyorum:

Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına

Bankacılık Kanunu Tasarısının Ondördüncü bölüm ikinci kısım başlığının suçlar olarak ve bu bölüm altında yer alan 155 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi hususunu arz ederiz.

“Yetkili merciler ile denetim görevlilerince istenilen bilgi ve belgeleri vermemek ve görevlerini yapmalarını engellemek

Madde 155.- Bu Kanunla yetkilendirilen mercilerin ve denetim görevlilerinin istedikleri bilgi ve belgeler ile bu Kanun kapsamındaki istedikleri bilgi ve belgeleri vermeyen kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşyüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bu Kanunla yetkilendirilen denetim görevlilerinin görevlerini yapmalarına engel olan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”



Halil Aydoğan

Afyonkarahisar



Fazlı Karaman

İzmir


Mustafa Elitaş

Kayseri


Osman Seyfi

Nevşehir

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, şimdi, yani, başlangıçta çalışma usulüne ilişkin bir görüş ifade ettik, sonra kesildi. Bir kere, durumu halen kabullenmediğimizi ifade edeyim öncelikle.

İkincisi, biz, Sayın Bakana sorular sorduk biraz önceki maddede, siz, Sayın Bakana sorulara cevap vermesi için söz hakkı vermediniz. Yani, tasarının hızla çıkacak olması yönündeki düşünceniz zannediyorum görüşme usulünü engellememeli.

BAŞKAN – Yok, engellemiyor, yine cevaplar alırız Sayın Bakandan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – O nedenle, bence, bu maddeye geçmeden Sayın Bakandan biz o cevapları almalıyız diye düşünüyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan, bu önergeye katılıyor musunuz?

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – Önergeye katılıyoruz.

BAŞKAN – Tamam, soruların cevaplarını alalım, ondan sonra önergeyi oylayayım.

Buyurun.

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – Ben, öncelikle bu yasa üzerinde çalışan alt komisyonun başkanına ve üyelerine ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum; gerçekten çok yoğun ve özverili bir çalışma ortaya koydular. Her ne kadar toplanmakta bazı zamanlar güçlük olsa da…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Pardon, yani, alt komisyon mu toplanmakta güçlük çekti? Alt komisyonun toplanmasında güçlük çekmesi şeklinde Sayın Bakanın bir kanaati mi var; bu, ayrıca, alt komisyonun kendi iç meselesidir…

BAŞKAN – Alt komisyonu kastetmiyor.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Ben öyle anlıyorum, alt komisyonu kastediyor.

BAŞKAN – Alt komisyona yönelik bir şeyi yok Sayın Bakanın.

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – Tekrar alt komisyona teşekkürlerimi sunuyorum.

Birkaç soru var, hemen hızlı hızlı cevap vermeye çalışayım. Şimdi, off-shore ile ilgili bir soru var, o konuyla ilgili yetkili arkadaşlar burada olmadığı için bilgi alamıyoruz.

Yine, TOKİ’yle ilgili hiçbir yetkili, ilgili arkadaş yok.

Bu ziraatla, bonoyla ilgili konuda biraz önce arkadaşlardan aldığım bilgiye göre incelemeler devam ediyor.

Cari açık konusunu daha önce yeterince konuştuğumuza inanıyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Hayır konuşmadık Sayın Bakan, burada konuştuğumuzu hiç hatırlamıyorum, size soru sorduk.

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – İki gün önce yeterince konuştuğumuzu zannediyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Efendim, cari açık konusunda size somut bir soru sordum, cari açık hedefini… O gün konuştuğumuz konu farklı bir bağlamdaydı, o konuşulan konu çerçevesinde cari açığa değindik. Burada sorduğum soru, cari açık hedefini kaç kere revize edeceksiniz? Şu andaki revizenizde cari açık hedefini kaça revize ettiniz?

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – Bununla ilgili daha önceki dönemlerde muhtelif defalar bu rakamlar açıklandı, daha sonra gerekirse detaylı bir şekilde cevap verebiliriz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, böyle bir görüşme usulü olamaz. Efendim, TOKİ’nin yetkilileri burada yok, o konuda yazılı cevap da vereceğim demiyor bakın Sayın Bakan.

BAŞKAN – Sözlü alamazsak yazılı alacağız Sayın Bakandan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Onu da söylemiyor bakın, dikkat edin Sayın Bakanın üslubuna, Sayın Bakan için Parlamento denetimi önemli değil, bunu ciddiye almayan bir anlayışı var Sayın Bakanın, bu gece onu bir kez daha fark etmiş olmaktan üzüntü duyuyorum. Cari açık konusunda açık ve net cevap istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Bakanın cevaplarını alalım, evet.

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – Şimdi, bu ayrıca Bankacılık Yasasıyla direkt ilgili olmayan konularda böyle uzun uzun bilmiyorum; yani, bu komisyonun üyelerinin de vaktini çok almanın da bilmiyorum şık olduğunu düşünmüyorum.

Genel ekonomik konularla ilgili ayrı bir oturumda, isterseniz, ayrıca konuşalım bunları; fakat, böylesine geç bir vakitte Bankacılık Yasasının dışına çıkıp, çok farklı konularda uzun uzun karşılıklı…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Maddeyle bağlantılı sordum, maddeyle bağlantılı olarak ekonomik krizi…

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – Bu ceza maddesi ile cari açığın alakasını ben göremiyorum açıkçası.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Siz Sayın Bakan konuşmamı dinlemediniz; 69, 70 ve 71 inci maddeler normal seyrinde giden bir ekonomide zora düşen bir banka hakkında alınacak önlemleri düzenliyordu. Bu madde, bu maddeler piyasada bir sistemik risk olması halinde, bu riski hükümetin algılayamaması, değerlendirememesi halinde oluşacak olan durumu tanımlamıyor; ama, sistemik risk varsa bu maddeleri uygularsanız bankalar zora girer. Sistemik risk halinde bankacılık sisteminde yaşananları gördük, esas olan budur, bunu değerlendirmektir. Kriz niye olur; cari açığa karşı önlem almazsanız kriz olur. Buradan cari açığa geldik, cari açıkla maddelerin bağlantısını gayet net bir şekilde ortaya koydum. Bunu sizin “bununla bunun ne ilgisi var” demeniz benim konuşmamı dinlemediğiniz anlamına gelir. Bu şekilde sorma üslubunuza…

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – Kelime kelime dinledim sorunuzu; ancak, buna yazılı cevap verelim deyip bunu geçtik.

İlgili arkadaşlar, bunları not alıyorsunuz değil mi?.. Evet, tamam.

BAŞKAN – Evet, sözlü cevap alamadığımız soruların yazılı cevabını talep ediyoruz Sayın Bakanım.

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – Benim söylemek istediklerim bu kadar Sayın Başkan.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – Çok muhtasar ve çok müfit cevaplar verdi Sayın Bakan, teşekkür ederiz.

BAŞKAN – Sayın Aydoğan, buyurun.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri; Sayın Bakanımıza da zaman zaman ben alt komisyon çalışmaları noktasında bilgi arz ettim. Çok açık olarak şunu söyledim: Salı, çarşamba, perşembe günleri zaman zaman üst komisyonlar oluyor, zaman zaman başka yasalar gündeme gelebiliyor ve pazartesi ve cumartesi günleri de genellikle çalışamıyoruz; ama, şunu özellikle belirteyim ve teşekkür ederek belirtmek istiyorum ki, bu alt komisyon iki cuma günü ve bir gece sabaha kadar, neredeyse, çalışmıştır; dolayısıyla, bu alt komisyonun üyelerine ben çok teşekkür ediyorum. Bunu özellikle belirtmek istiyorum; ama, bazı pazartesileri, bazı cumaları kendilerinin de programları olduğu nedenle; yoksa, başka bir nedenle değil çalışamamışızdır; ama, ilk defa alt komisyon iki cuma günü ve bir gece sabaha kadar çalışmıştır ve yine teşekkür ediyorum kendilerine. Söylenmek istenen de budur.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – Bu bilgi Sayın Bakana ulaşmamış demek ki!

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – Bu bilginin hepsi var.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Bu bilginin hepsi ulaşmıştır, Sayın Bakanımın kastettiği de o değildir.

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – “Uzun, yorucu ve özverili çalışmalar için teşekkür ediyorum” diye başladınız…

BAŞKAN – Evet, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yapılan değişiklikle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

(156 ncı madde okundu)

BAŞKAN – Sayın Uysal, maddeyle ilgili konuşacaksınız; buyurun.

CEMAL UYSAL (Ordu) – Tabiî, ben, maddeyle ilgili konuşacağım Sayın Başkan; yani, kanunla ilgili konuşacağım. Çok teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; şimdi, ben, biraz evvelki hareketimden dolayı özür diliyorum komisyondan; ama, teknik bir komisyonda çok hasmane tutumlar ve agresif davranışlar biraz canımı sıktı, özür dilerim; ama, şuna özellikle canım sıkıldı: Ekonomideki bugünkü gerçek durumu tamamen ters düz eden, hiçbir gerçeğe dayanmayan, ne bileyim cumhuriyet tarihinin en büyük krizinden, cumhuriyet tarihinin en güçlü, en istikrarlı ekonomisine gelişimizle ilgili olarak gerçekten de hiç doğru olmayan şeyler söylendi. Ben, şimdi, sadece Sayın Hamzaçebi’nin cari açıkla ilgili olarak Sayın Bakana sorduğu soruya cevap mahiyetinde değil; ama, buna bir açıklık getirmek istiyorum.

Şimdi, Sayın Çebi “yüzde 100 sapma var; ama, sistemik riskler var” dedi.

Bakın, ben, sistemik hiçbir risk olmadığını sizlere anlatayım.

Şimdi, cari açık devam ederken enflasyon düşüyor, döviz kuru düşüyor, faizler düşüyor, döviz rezervleri…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Ben, sistemik risk olduğunu söylemedim, siz yanlış bir şey üzerine inşa ediyorsunuz.

CEMAL UYSAL (Devamla) – Neyse, tamam; yani, büyük bir risk olduğunu söylediniz değil mi?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Cari açıkta bir risk olduğunu söyledim.

CEMAL UYSAL (Devamla) – Tamam, ben, cari açığın risk yaratmadığını, cari açık büyürken ekonomideki diğer istikrar unsurlarının nasıl olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Enflasyon düşüyor, döviz kuru düşüyor, faizler düşüyor, döviz rezervleri normalde üç aylık ithalatı karşılayacak seviyedeyse iyi denir -siz bilirsiniz- beş aylık ithalatı karşılayacak kadar döviz var, dış tediye güçlüğü yok, katlı kur sistemi uygulanmıyor, narhlı sabit kur sistemi uygulanmıyor, piyasadaki döviz kuru ile resmî kur diye bir olay olmadığı için bir açık yok ve bu hiçbir sıkıntı yaratmıyor, şimdi, bu nasıl bir risk teşkil ediyor?! Geçen de devalüasyondan bahsettiniz, IMF’nin setinde olduğunu söylediniz.

Bakın, devalüasyon olması mümkün değil; yani, eğer, azıcık bir ekonomi bilgimiz varsa, devalüasyon olamaz…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Yani, benim azıcık bir ekonomik bilgim yok.

CEMAL UYSAL (Devamla) – Yok, senin var, yok demiyorum; yani, devalüasyon olamaz. Niye olamaz, anlatayım size.


Yüklə 2,83 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin