Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Der-beyân › di€er re’y [ü] tedbîr i Sokollu Vezîr



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə60/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   72

Der-beyân › di€er re’y [ü] tedbîr i Sokollu Vezîr

Hemân cenâze i Süleymân Hân'› yine yere emâneten koduklar› gibi Sokollu oba içinde bir kerre,

"Amân pâdiflâh›m amân k›yma bana, k›rk y›ll›k bir ihtiyâr vezîrinim amân amân" deyü bo€ularak hayk›­rarak feryâd edüp,

"Olsun pâdiflâh›m, bu gün kal‘aya yürüyüfl ederiz, amân hünkâr›m, ceddin rûh›yçün k›yma bana. Vallâhi flimdi yürüyüfl edelim. Emir senin pâdiflâh›m. Yeniçeri a€as› kulunu ve yedi vezîr kullar›n› ne k›­rars›n. Ben flimdi cümle oca€a befl yüz kîse verüp yürüyüfl ederim" deyü feryâd ederek sar›€› bo€az›na geçmifl ve kendi kendine yüzün ve gözlerin t›rmala­yup ve sakal› üzre k›z›l kanlar›n ak›dup bafl kabak taflra ç›kd›kda yeniçeri a€as› Ali A€a'y› ve Ferhâd Pafla'y› ve Anadolu be€lerbe€isi Mahmûd Pafla'y› ve beflinci vezîr Mustafâ Pafla'y› ve fiemsî Pafla'y› ve gayr › mîr i mîrân ümerâlar› Sokollu huzûruna ça€›rup eydir:

"Görün âdemler, ben bu sinn i sâlde bir pîr i fânî bir ihtiyâr vezîr olam. Bak›n hasta dedi€iniz pâdiflâh›m beni ne hâle koyup sar›€›m bo€az›ma geçirüp yüzüm gözüm kan etdi. ‘Bire mel‘ûn, bu kal‘a niçün bu zamâna dek feth olmad›, iflte k›l›ç gibi k›fl geliyor. Benim kullar›m k›fla niçün kal›r, tîz cellâd’ deyüp beni musâhibleri ricâ edüp, ‘Elbette kal‘aya yürüyüfl eyle, yohsa seni de ve gayri vezîr­leri ve ser i kârda olanlar› k›rar›m’ deyü yemîn etdi. ‹mdi benim cân›m pâdiflâh beni öldürmeden ben sizi ev­vel k›rar›m ve illâ kal‘aya yürüyüfl edüp bi-emrillâh feth edelim, pâdiflâh k›l›c›ndan halâs olal›m. Ölürsek kal‘a alt›nd[a] flehîd olal›m" dedikde cümle vüzerâ vü vükelâ ve erbâb › dîvân Sokollu'nun sar›€› bo€a­z›nda ve yüzü gözü kan görünce hemân cümlesi,

"Amân sultân›m, bugün hemân yürüyüfl edelim. Her çi bâdâ bâd" deyüp cümle yigirmi iki bin serdengeçdi gâzîler dal sâtûr › Muhammedî olup sadâ y› Allâh Allâh'a rehâ buldurup yürüyüfl ederek iç kal‘aya batak ve çatak çitleri ve lensa astarlar› üzre cümle guzât birbirlerinin akîblerince ard› aras› kesilmeyüp gitmede, ammâ küffâr › füccâr âtefl-feflânl›k {edüp cümle} toplar› ve kurflumlar› ve kumbaralar› asker i ‹slâm üzre ya€d›rup bir kerre guzât › muvahhidîn rû-ger­dân olmayup her münhedim olan yerlerin gâzîler topa tüfenge bakmayup cümle guzât dendân › be­denler üzre ç›kup cemî‘i ebrâclar› ve tabyalar› kabza i tasarufa alup eyle dilîrâne ceng i savafl › perhâfl olmufldur kim müverrihân › Rûm kavlince "Böyle bir muhârebe i k›tâl bir kal‘a fethinde ol­mam›fld›r" deyü tahrîr etmifller.

Âhirü'l-emr Süleymân Hân'›n merhûm [ol]du­€undan iki gün sonra sene 974 târîhinin Saferü'l-hayr›n yigirmi yedinci günü "Dest i kahr ile Süleymân Hân'›n ölüsü kal‘a i Se€itvar'› Nemse çâ­sâr› ve H›rvad küffâr› elinden k›l›ç ile feth eyledi" deyü meflhûrdur.

Târîh i feth i kal‘a i Se€itvar › üstüvâr, "Feth oldu kal‘alar" lafz› târîhdir. Sene 974. Niçe târîhler dahi vard›r, ammâ bununla iktifâ etdik.

Gerçi bu kal‘a feth oldu, ammâ Rûmeli ve Anadolu gâzîlerinden ve gayri eyâletlerden on alt› bin aded guzât › müslimîn Hürr i flehîd olup yerleri huld i berîn oldu. Rahmetullâhi aleyhim ecma‘în.

Ammâ kal‘a be€i olan Zirniski Miklofl nâm ban › benâm "Bu hâli görmekden ise ölmek ye€dir" {deyü} cümle esbâb › ihtiflâm›n geyüp yürüyüfl eden guzâta hücûm edince hemân bir mübârizân › bahâ­d›rân koluna kuvvet bu kâfir ban›na bir flehbâz yi€it gö€süne bir kurflum urup bir gâzî dahi kellesine [174b] bir hadeng urup kal‘a kapusu efli€inde kel­lesi galtân olup kellesindeki ok lâle gibi niflân kalup cân ber-cehennem gider.

Bu kal‘a i Se€itvar Zirino€lu ve Begano€lu nâm herseklerin tahtgâh› olmak [ile] cemî‘i küffâr bu kal‘an›n bir tafl›na bin bafl vermek üzre var kuv­veti bâzûya getirüp ol kadar sa‘y [ü] gûflifl ederlerdi kim birbiri (biri) üzre cân verme€e cânlar›n cehenneme atarlard›.

Gerçi bu kal‘a Sokollu Mehemmed Pafla'n›n gûnâ-gûn re’y i hüsn i tedbîri ile dest i ‹slâm'a girüp zamîme i flehr i ‹slâm'dan oldu, ammâ bu kal‘a se­bebiyle Süleymân Hân gibi bir pâdiflâh › kiflverkefl sultândan ayr›l›nd›, el-hükmülillâh.

Ammâ hâlâ Süleymân Hân'›n kalbi ve ba€›rsak­lar› ve ci€eri Se€itvar'›n cânib i flarkîsinde bir top menzili ba‘îd bâ€lar bafl›nda bir püflte i âlî üzre Türbe nâm bir kal‘a içre bir kubbe i âlîde medfûn­dur. ‹nflâallâh bu kal‘a dahi mahalliyle vasf olunur.

Gerçi bu kal‘a alt›nda Süleymân Hân gibi bir pâdiflâh › cem-cenâbdan ayr›l›nd›, ammâ henüz devlet i Âl i Osmân böyle bir kal‘a i sedd i ‹sken­der'e mâlik oldu. Andan sonra bir dahi kal‘a i Ka­ni­je'ye mâlik olundu. Cenâb › Allâh flerr i düfl­man­dan bu kal‘ateyni ve gayrilereyni h›fzeyn eyleye, âmîn yâ mu‘în.

Ammâ ba‘de'l-feth cemî‘i vüzerâ ve vükelâ bu kal‘ay› seyr [ü] temâflâya varup cemî‘i mühimmât [u] levâz›mâtlar›n görüp cemî‘i kenîselerin asnâm › çirk i flirkden pâk edüp ma‘bedgâh › müslimîn edüp sademât › top ile münhedim olan yerlerin ta‘mîr ü termîm etme€e Sokollu Vezîr fermânlar ve­rüp ibtidâ hükûmetin Peçoy alaybe€isi ‹skender Be€'e sanca€› ihsân olunup Budum eyâletinden ad­dolunur ve ibtidâ kad›l›€›n Kad›asker Hâmid Efendi akrabâlar›ndan Musallî Muslu Efendi'ye ihsân olu­nup cümle a‘yân-› kibâr iç kal‘a içre temâflâya gi­rince me€er kal‘a ban› olan Zirniski Miklofl nâm mel‘ûn u bî-dîn iç kal‘as›ndaki menhûs hânesinde niçe bin kantâr bârûd › siyâh h›fz etmifl.

Hemân guzât›n birisi bârûd olan hazînenin zembere€ine basup hazînedeki çarhdan âtefl hâs›l olup bin kadar ibâdullâh kal‘a ile evc i âsumâna perrân › urûc edüp cümle flehîd olur, ammâ vüzerâ­dan ve a‘yân › devletden bir merd i ferde zarar isâ­bet etmeyüp kal‘ay› tathîr eden hüddâmîn makû­le­le­rin bir top menzili mesâfe i ba‘îdeye atar. El-hük­mülillâh. Bunlar dahi câm › flehâdetden nûfl edüp datar.

Hikmet i Hudâ, Süleymân Hân bu Se€itvar ga­zâs›na azîmet esnâs›nda vezîr i sânî Pertev Pafla'y› Erdel diyâr›na sipehsâlâr › mu‘azzam olup seksen bin asker ile Erdel kral› olan Zidmon Yanofl Kral imdâd›na gitmifller idi.

Pertev Pafla dahi Erdel kral› i‘ânetiyle ve kapu­kulu ve sipâhdan ulûfeciyân › yesâreynden ve gu­rebâ y› yemîneyn­den bölük halklar›ndan ve topçu ve cebeci askerlerinden ve niçe mîr i mîrân ve mîr i livâlardan bâ-husûs T›m›flvar vâlîsi Mustafâ Pafla ve Tatar Hân ve Eflak ve Bo€dan askerlerinin cümle­siyle serdâr › mu‘azzam Pertev Pafla Göle kal‘as›n kâmil otuz alt› gün muhâsara edüp hâh-nâ-hâh de­rûn › kal‘adan küffâr amân deyüp kal‘a miftâhlar›n vere ile vermiflken yine küffâr vereyi bozup cümle küffârlar› guzât › müslimîn seyf i Muhammedî'den geçirüp Se€itvar kal‘as› fethinden üç gün mukad­dem bu Göle kal‘as›n Pertev Pafla feth etdi€i gün beri tarafda Süleymân Hân da merhûm olmufldu.

An›niçün Süleymân Hân'›n ölüsü kal‘a i Bo­bofça'y› ve kal‘a i Berezense'yi ve Erdel di­yâr›nda kal‘a i Göle'yi ve kal‘a i Vilogofl'u ve kal‘a i Yanova'y› Süleymân Hân'›n ölüsü feth etdi derler.

Hikmet i Bârî Se€itvar kal‘as›n›n iç hisâr› bârûd ile havâya at›ld›€› sâ‘at Pertev Pafla'dan Göle kal‘a­s›­n›n ve gayri k›lâ‘ › metînelerin feth [ü] fütûh müj­de­leri gelüp hemân ol ân Sokollu müdebbir pâdiflâh taraf›ndan Pertev Pafla'ya hayr du‘â nâmeler ile semmûr hil‘at i fâhireler ile istimrâr emirleri gider.

Ve dahi Sokollu vezîr Se€itvar kal‘as› fethiyle iktifâ etmeyüp kal‘a ta‘mîr ü termîm olunup Sultân Selîm'den haber gelince kal‘a alt›nda ârâm etmek iktizâ edince sanca€ › Resûlullâh'› ve cümle hazîne i vakfullâh› kal‘a içine koyup mâh › mezbûrun yi­girmi tokuzuncu günü vezîr i hâmis Mustafâ Pafla'y› ve kar›ndafl› fiemsî Pafla'y› umûmen Rûmeli askeriyle iki bin afla€› bölük sipâhîleri ve topçular ve cebeciler ile yigirmi bin kadar asker i ‹slâm ile Bobofça ve Berezense kal‘alar›na gidüp ikisin de bir günde feth edüp iki serdâr ordu y› hümâyûna gelüp ba‘dehu Plevneli Gâzî Mihalo€ullar›na Kanije ve Komar ve Egirsek nâm kal‘alar›n câniblerine gön­lünde olan yi€itler ile ak›n edüp kâfiristân› nehb ü gâret etme€e revâne olunur.

Ve Sokollu vezîr kal‘a i Se€itvar'› ol kadar me­tîn ü müstahkem edüp cemî‘i buheyresi içre mu­kad­de­mâ doldurduklar› hâr › hâflâki deryâ-misâl as­ker ile üflüp dollâb gemileriyle ve çarh › felek tarak­lar ile cemî‘i muzahra- [175a] -fâtlar› buheyreden tathîr edüp evvelkiden fecc i amîk deryâ edüp nehr i Reyke'nin yine bendlerin açup buheyre i Se€itvar'a cereyân etme€e bafllar.

Andan kal‘a hâkimi ‹skender Be€ ile muhâ­faza i Se€itvar içün k›rk bin asker konup ve cümle ce­behâne i pâdiflâhî ve cemî‘i mühimmât [u] levâz›­mâtlar› ve zahâ’irleri kemâkân gere€i gibi bele€an mâ-bela€ koyup Sokollu Mehemmed Pafla fiehzâde Selîm Hân taraf›n›n bir hayr›na(?) sâmi‘înden idi.

Sultân Süleymân › zamân›n dâr › fenâdan dâr › bâkîye irtihâl etdi€inin icmâlidir

‹flbu sene 974 mâh › Saferü'l-muzafferinin 22 gününde pâdiflâh › ma€fûr terk i serîr i saltanat › Âl i Osmânî edüp andan tâc u raht u baht› bir bû­riyâ y› gûrhâneye de€iflüp hâk i mezelletde karâr etdi, zîrâ benî Âdemin âk›betü'l-emr kâr› böyledir kim e€er Sâm u Nerîmân u Zâl › zamân olup Nûh Necî-vâr ömr i Nûh sürsen murg › dil bâz › ecelden istihlâs bulamayup elbette Küllü fley'in yerci‘u ilâ aslih1 kelâm› üzre elbette her nüfûs ecelin câm›n nûfl edüp, 2nass › kât›‘› üzre herkes dâr › gurûrdan dâr › sü­rûra gitmesi mukarrerdir.

Çünki sene i mezkûr mâh › Safer'inin yigirmi ikinci gecesi tokuzuncu sâ‘atde Süleymân Hân ci­vâr › rahmete vâs›l oldukda hemân Sokollu vezîr i âk›l u dânâ pâdiflâh›n intikâl eyledü€ün ol kadar ihfâ etme€e bezl i himmet etdiler. K›rk aded Hâsodal›lar›n bile rûhlar›n›n ve bâ-husûs taflra vüze­râlar›n›n ebedü'l-ebed rûhlar›n›n haberleri yok idi.

Ancak re’îsü'l-küttâb Ferîdûn Efendi ve yedi nefer kimesneler bilüp anlar dahi pâdiflâh obas›ndan taflra ç›kmazlard›. Pes öte tarafa Selîm Hân'a ›lgar ile giden Hasan Çavufl nâm flahs › tayyâr › benâm misl i hümâm Se€itvar'dan berk i hâtif gibi se€irdüp Gelibolu'dan bo€az› ubûr edüp bir ân hâb › râhat görmeyüp var kuvveti bâzûya getirüp Se€itvar'dan sekizinci günde Kütâhiyye'de Selîm Hân'a cülûs müjdesi telhîsin vâs›l edince hemân Selîm Hân at boy[nu]na düflüp bir ân yatup durmayup Bursa'da cümle ecdâdlar›n ziyâret edüp Bursa sanca€›n› ken­düye cülûs müjdesiyle gelmifl Hasan Çavufl'a ihsân edüp kendüleri ale'l-acele dârü's-saltanati'l-aliyye­le­rine gelüp sene 974 mâh › Rebî‘ulevvel'[in]in toku­zun­cu gününde Sarây › Hâssa içre Arzodas›'nda cülûs edüp fleyhülislâm ve'l-hâs›l cümle vüzerâ vü vükelâ ve Kâ’immakâm ‹skender Pafla cümle s›€âr u kibâr tecdîd i bî‘at edüp ertesi ale's-sabâh rûz › cum‘a olup alay › azîm ile Ebâ Eyyûb › Ensârî'ye gidüp anda niyyetü'l-gazâ deyüp tekbîr i Allâh Allâh ile k›l›ç kuflanup anda salât › cum‘a edâ ede­rek dedesi Selîm fiâh › Evvel'i ziyâret edüp andan ceddi Ebü'l-feth'i ziyâret edüp andan Bâyezîd-i Velî, andan fiehzâde Mehemmed Hân'›, andan fieh­[zâ]­desi Sultân Ahmed Hân'› ziyâret edüp yine Hâsodada taht›nda karâr edüp müstakil pâdiflâh ol­du€una târîhleri budur:

.................. (1 sat›r bofl)....................

Andan ertesi gün yine ›lgar ile kal‘a i Belgrad cânibine revâne olup sek[iz]inci günde ‹slâm­bol'dan Belgrad'a varup Koca Yûsuf A€a hânesinde mih­mân olunca cemî‘i ahâlî i Belgrad gelüp "Mübârek-bâd" deyü tecdîd i bî‘at ederler.

Beri cânibde Sokollu vezîr Se€itvar fethinden sonra ta‘mîr ü termîm i kal‘a ederek k›rk üç gün meks edüp k›rk dördüncü gün kal‘a i Se€itvar'dan sene 974 mâh › Rebî‘ülâhir'in 3 cü gün Süleymân Hân'›n na‘fl › flerîfin haymeleri içinde emâneten defn olundu€u yerden vücûd › Süleymân Hân'› ter ü tâze ç›karup taht › revân içre koyup Belgrad taraf›na cemî‘i asâkir i ‹slâm ile avdet buyurduklar›nda cümle gu­zât › müslimîn Sü­ley­mân Hân'› hayâtda zann eder­lerdi, zîrâ Süleymân Hân vücûduyla taht › revâna Silihdâr Ca‘fer A€a bile süvâr olurdu. Ba‘z› zamân silihdâr › âk›bet-endîfl-kâr berâ y› maslahat Sokollu vezîre gelüp,

"Buyurun taht › revân yan›nda sa‘âdetlü pâdiflâh sizi ister" dedikde vezîr i dilîr at b›ra€up taht › revân yan›na gelüp piyâdece bir sâ‘at taht › revân yan› s›ra yayan yürüyüp Süleymân Hân ile kelimât eder flek­linde olup ba‘dehu yine at›na süvâr olurdu. Ve tâ Belgrad'a bir konak Mitroviçse kasabas›na gelince her gün pâdiflâha arza gelir fleklinde piyâde yürü­yüp Silihdâr Ca‘fer A€a hafî ile ifller görüp giderdi.

Bu gûne re’y [ü] tedbîr ile Süleymân Hân'›n merhûm oldu€undan ve'l-hâs›l bir ârifün billâh vak›f › esrâr olamad›lar. Ol gün ki cemî‘i asâkir i ‹slâm flehr i Belgrad'a dâhil olunca gördüler kim Selîm Hân ota€a gelüp sandal-niflîn i pâdiflâh olup cemî‘i erkân › devlet tecdîd i bî‘at edüp Sokollu vezîr yine müstakil sadr›a‘zam olup Süleymân Hân'›n cesed i flerîfin gasl edüp serâperde önünde namâz›n cemâ‘at › kesîre ile Hâmid Efendi k›lup [175b] andan Vezîr Ahmed Pafla ve Kuzu Ali A€a ve Selîm Hân › Evvel'in Matbah Emîni Abdi Efendi ve fieyh Nûreddînzâde Efendi ve bu hakîrin pederi Ser-zergerân › dergâh › âlî Dervîfl Mehem­med Z›llî ve fieyh Ömer i Gülflenî, bu nedîmân › Süleymân Hân refîk i na‘fle olup vücûd › Süleymân Hân'› ‹slâmbol'a götürüp câmi‘inin mihrâb› önündeki kubbe i mehb›t › pür-envârda defn etmek fermân olunup revâne oldular.

Süleymân Hân mevtinin niçe gûne ahvâlin tah­rîr etmifller, ammâ pederimiz merhûm musâhib i flehriyârî olup k›rk sekiz sene hilâfetinde bile olup memât›n dahi görüp s›ka kelâm› olma€ile böyle tahrîr i ihtisâr olundu.

Çünki Selîm Hân › Sânî müstakil pâdiflâh olup yedi gün yedi gece donanmalar olup cemî‘i diyâra tecdîd i sikke ve hutbe emirleriyle her diyâra birer ser-bevvâbân › dergâh › âlîler gidüp ibtidâ Bel­grad'da Süleymân Hân câmi‘inde Selîm Hân nâ­m›na hutbe i flehinflâh› Hâmid Efendi okuyup ba‘de salâti'l-Cum‘a Belgrad kal‘as›ndan tâ vakt i gurûba var›nca bin pâre toplar at›lup flâdumânlar olur. Ertesi gün cemî‘i kâfiristân krallar›na,

"Elbette tecd[îd] i sulh edüp mu‘tâd › kadîme­le­­riniz üzre elçilerinizle harâclar›n›z gönderin ve illâ inâd u muhâlefet ederseniz vaktinize hâz›r olun" deyü haberler gitdikde cümle küffâr havfinden "Sem‘an ve tâ‘aten" deyüp illâ Venedik i Bundu­ka­nî varan elçiye niçe zebân-d›râzl›klar edüp elçimizi redd etdi€i mesmû‘ › Selîm fiâh olup Belgrad'dan ›lgar ile Der i devlete gelüp Venedik kâfirinin K›br›s cezîresi üzre "Niyyetü'l-gazâ" deyüp mühr ile Kara Mustafâ Pafla'y› cezîre i K›br›s'a serdâr › mu‘azzam edüp gönderir.

Ve donanma y› hümâyûn ile yedi yüz pâre kal­yon ve kad›rga ve sâ’ir sef[î]neler ile asâkir i ‹slâm cezîre i K›br›s'a yetiflüp ibtidâ Mavosa kal‘as›n an­dan Lagosa kal‘as›n, andan Baf kal‘as›n, andan Tuzla kal‘as›n, andan Girniye kal‘as›n ve'l-hâs›l yedi yüz yetmifl mîl cezîre içre yetmifl alt› pâre kal‘as›yla ve tokuz yüz pâre kö€üyle ve alt› kerre yüz bin aded re‘âyâs›yla cezîre i K›br›s üç y›lda feth olup hâlâ dest i Âl i Osmân'da bir cezîre i K›br›s'd›r kim Bahr i Sefîd içre misli yokdur.

Bu Selîm Hân › Sânî bir u€uru aç›k pâdiflâh › cem-cenâb idi. Be-kavl i müverrihîn bunlara Serhofl Sultân Selîm derler. Dedesine Yavuz Sultân Selîm derler kim fâtih i M›s›r'd›r. Ammâ aceb vâk›‘ olmufl­dur. Süleymân Hân › ma€fûrun babas› Selîm ve o€lu Selîm, iki Selîm mâbeyninde bir Süleymân idi.

Ba‘dehu Selîm-i Sânî K›br›s gazâs› mâl›yla Edirne'de dörd minâreli ve üçer flerîfeli ve ikisi üçer yollu minâreli câmi‘i bu Selîm Hân › Sânî binâ edüp ibtidâ Cum‘a namâz›na giderken Çorlu ovas›nda çorlu olup na‘fl› Ayasofya y› Kebîr sâha­s›nda defn etdiler. Sene (   ) müddet i saltanatlar› olup zamân › devrinde devlet i Âl i Osmân emn [ü] amân olmufl ve K›br›s gazâs› mâl›yla pederi Süleymân Hân'›n Se€itvar'da medfûn olan kalb i flerîfi üzre bir kal‘a ve bir türbe i pür-envâr binâ etdiler.

Der-beyân › eflkâl i zemîn i kal‘a i Se€itvar › metîn

Sene 974 târîhinde bizzât Süleymân › zamân feth ederken merhûm olup iki günden sonra bu kal‘ay› Süleymân Hân'›n ölüsü feth edüp vekîl i flehriyârî Sokollu Mehemmed Pafla tahrîri üzre Budin eyâletinde sancakbe€i taht› iken ba‘dehu sene (   ) târîhinde Sultân (   ) asr›nda kal‘a i Kani­je feth olup eyâlet tahrîr olundukda bu Se€itvar san­ca€› hâlâ Kanije eyâletinde baflka san­cakbe€i taht[›]d›r.

Taraf › flehriyârîden be€inin hâss› 516.230 akçedir ve 600 tîmârd›r ve 10 aded ze‘âmetdir. Hâlâ alaybe€i ve çeribafl› ve yüzbafl›s› vard›r. Hîn i ma‘re­ke­de be€inin askeriyle cümle üç bin alt› yüz aded as­kere mâlikdir. Ve hâkim i fler‘îsi üç yüz akçe pâ­yesiyle flerîf kazâd›r. Ve fleyhülislâm› ve nakîbü'l-efl­râf› ve a‘yân-› kibâr › eflrâf› vard›r.

Ve üç oda kapukulu yeniçeri a€as› ve Budin kulu serdâr› ve sipâh kethudâyeri ve yüzer oda topçu ve cebeci a€alar› ve muhtesib a€as› ve harâc a€as› ve bâcdâr› ve mi‘mâr a€as› ve flehir kethudâs› ve kal‘a dizdâr› ve cümle {üç aded kal‘ada} 356 aded kal‘a neferâtlar›ndan cümle yigirmi dörd a€a­l›kd›r. Ve hîn i cengde on bin aded cengâver ü di­lâver askere mâlikdir. Kerrât ile yedi Hersek askerin bozup s›nd›rm›fl asker i bî-amând›r.



Evsâf › taflra varofl › azîm Se€itvar: Sene (   ) târîhinde Sührâb Mehemmed Pafla Kanije vâlîsi iken bu taflra varoflun etrâf›na bir sa‘b hisâr › metîn dolma ve r›ht›m palanka kal‘a inflâ edüp bir han­dak › amîk kazup topra€›n kal‘a dîvâr› palankas› içre doldurup dîvâr üzre atl›lar gezer, tâ bu mertebe vâsi‘ palanka dîvâr olup her bir direkleri mîfle ve pelîd a€açlar›d›r kim (...) dönmüfl yedi yerde tabyalar› ve dirsekli ve câ-be-câ toplar› vard›r.

Ve bu varoflun [176a] Peçoy kapusundan tâ Kopan ka­pusuna var›nca dâ’iren-mâdâr dörd bin aded hatve ihâta edüp dîvâr›n›n kal›nl›€› on ad›md›r ve kaddi yigirmi arfl›n olup dâ’iren-mâdâr etrâf› fecc i amîk handakd›r kim nehr i Reyke'den gelir. Nehr i Reyke dahi kal‘a i Kopan da€lar›ndan gelir, batakl› ve çatakl› ve h›nzîr yatakl› bereklikdir.

Ve bu varoflun cümle iki kapusu var. Cânib i flarka Peçoy kapusu, cânib i garba Kopan kapusu metîn ve kavî a€aç kapular› önlerinde handak üzre hafleb cisrleri var, kapular› muhâfaza eder serâmed flâhî toplar› var.

Ve bu taflra varofl içre b†u bâ€çe ve vâsi‘ havl›l› ço€u k›rm›z› kiremit örtülü ve niçe yüzü flin­dire tahta örtülü ve tahta havl›l› tahtânî ve fevkânî cümle tahta hafleb binâ hânedânlard›r kim cümlesi bin yüz aded mükellef hânedân › ra‘nâlard›r, ammâ Sührâb Mehemmed Pafla bu varoflu palanka ile ihâta edeli günden güne amâr olmada, bir varofl › mu‘az­zam olmadad›r, ammâ bu taflra varoflda çârsû y› bâ­zâr yokdur.

Kefere re‘âyâ y› S›rf'› çok olma€ile mükellef câmi‘le­ri ve gayri hayrât › imâretleri yokdur. Cümle­den ‹briflimzâde hânesi ve Çüvü Zâ‘im hâ­nesi ma‘mûrdur.

Der-sitâyifl i Orta varofl › Se€itvar: Bu dahi bir sahrâ y› çemenzâr içre Reyke nehri bata€› içre flekl i murabba‘dan tûlânîce vâk›‘ olmufl cirmi kâmil bin befl yüz germe ad›md›r. Taflradaki mezkûr varofla muttas›l olup cânib i k›bleye iki s›ra tûlânîce vâk›‘ olmufldur, zîrâ iki yanlar› mezkûr batak ve çatak bereklikdir kim tûlânîsi befl yüz ad›m dîvârd›r. Ve Peçoy kapusu dîvâr› ve iç kal‘aya gidecek kapu dî­vâr› ikifler yüz ellifler ad›m dîvârd›r. Bu hisâbca "Bu orta kal‘an›n gird-â-gird cirmi bin befl yüz ad›md›r" deyü bâlâda dahi tahrîr olunmufldur.

Ve dîvâr›n›n kal›nl›€› ellifler ayak enli r›ht›m çim dolma sedd i metîn palanka dîvârd›r. Ve kadd i hâiti yigirmifler arfl›n âlî mefle direklerinden mebnî palanka i kavî sûr › üstüvârd›r.

Ve bu orta hisâr›n cümle dörd aded metîn ü müstahkem kapular› vard›r. Evvelâ cânib i flarka mekflûf Peçoy › dilcûy kapusu gâyet metîn bâb › hadîd olup bu dervezenin kemeri üzre bir ibret-nümâ sâ‘at kullesi mîkât üzre deverân eder bir sâ‘atdir. Bu kapudan tâ Bobofça kapusuna var›nca iki yüz germe ad›md›r ve gâyet vâsi‘ flâhrâh›n iki ta­raf›nda cümle üç yüz aded hafleb dükkânlard›r.

Andan fi›klofça kapusundan tâ iç kal‘a cisrinin kapusuna var›nca germe befl yüz ad›md›r. Ve bu orta hisâr›n flâhrâhlar›n cümle Boynue€ri Mehem­med Pafla vâlî i Kanije iken tahta döfleyüp pâk zo­kak­lar olmufl. E€er tahta döflenmese vakt i flitâda çamurdan bu flehir içre gezilmezdi, zîrâ alçak ba­takl› zemîndir. Ve bu tahta döfleli çârsû içre Ali Pafla câmi‘i var ve bir çeflmesi var. Ve mahkeme çeflme­nin kurbundad›r.

Ve bu orta hisâr içre cümle dörd yüz yetmifl aded tahtânî ve fevkânî hafleb binâ niçesi kiremitli ve ba‘z›s› flindire tahta örtülü bâ€çesiz darac›k ev­lerdir, zîrâ bu orta hisâr küçük olma€ile evleri dar­d›r, ahâlîsi berhordârd›r.

Ve cümle bir mahalle ve befl mihrâbd›r ve cümle iki medresedir. Ve cümle üç aded mekteb i s›b­yând›r. Ve cümle bir küçük hammâmd›r ve cüm­le bir hând›r ve cümle iki aded hânkâh › dervî­flând›r.

.................. (1 sat›r bofl)....................

Evsâf › hisâr › sedd i ‹skender i Se€itvar › iç kal‘a i üstüvâr

Se€itvar demek hemân bu iç kal‘adan ibâretdir kim bir hasretü'l-mülûk tahtgâh › mahsûd › kralân bir kal‘a i bî-amând›r kim niçe yüz krallar gelüp befler alt›flar ay muhâsara edüp eyyâm › flitâ gelüp kal‘a alt› cumbul çamur deryâs› olup hâ’ib ü hâsir menhûshânelerine seg ber-sahrâ giderlerdi.

Ammâ Süleymân Hân kal‘a-gîr pâdiflâh › devr i zamân olup bu hisâr› muhâsara edüp dö€e dö€e feth olunmad›€›ndan âhirü'l-emr d†› derû­nundan veca‘ › maraz müflted olup sebeb i mev[ti] bu kal‘a i metîn olmufldur. Hamd i Hudâ her ne hâl ise dest i ‹slâm'a gir­mifldir.

Ammâ bu iç hisâr orta kal‘an›n cânib i garbî­sinde bir batak deryâs› içre bir kal‘aya ve bir bi­nâya ittisâli yok baflka bir kal‘a i sedd i Ye’cûc'dür. Ve orta hisâr bu iç kal‘aya batakl›k üzre iki yüz ad›m tûlu bir hafleb cisr üzre giderken bu cisrin iki bafl›nda ve ortas›nda zemberekler ile mebnî asma cisrlerdir kim her gece bevvâblar bu cüsûr › me­merr i nâslar› makaralar ile ref‘ edüp bu iç kal‘a bir cezîre gibi kal›r.

Ve bu cisrin sa€›nda [176b] iç kal‘a kapusu var kim bu kadar zamândan berü seyâhatimizde bu gûne hiyel ü fleytanat ile binâ olunmufl bir kal‘a kapusu görmedim. Hakkâ ki bu kal‘aya mânend kal‘a i ser-bülend yokdur kim niçe yüz bin atalar(?) ve baba­lar ve analar a€ladup hemân Âl i Osmân'›n bu kal‘ada k›rk bin yi€idi flehîd olmufldur, zîrâ bir sah­râda ve havâlesiz bir batak deryâs› içre vâk›‘ olmufl bir kal‘a i dâr › amând›r, lâkin flekl i murabba‘ vâk›‘ olup bir küçük hisârd›r, ammâ cemî‘i krallar›n gözlerine diken olup mukaddemâ gözlerinin bebe€i idi, ammâ dâ’iren-mâdâr cirmi kâmil bin ad›md›r. Buheyre i berzahda cezîre-misâl bir sûr › bî-bâkdir.

Her sene Kanije vâlîleri bu kal‘a alt›na gelüp bu kal‘a buheyresin tathîr etdikçe âdem kellesi ve top güllesi ve k›l›ç ve tüfeng ve gayri envâ‘›ndan silâhlar ve niçe gûne eflyâlar ç›kar.

Ve bu kal‘a i Kahkahâ y› H›rvadistân'›n çâr-kûfle rükn i a‘zam-misâl fieddâdî tula binâ dörd aded tabya i azîmleri var kim her birinde biner âdem ceng etse yerim dar demez ve her birinde onar aded balyemez toplar› var kim gûyâ her biri bi­rer siper ard›nda ejder i heft-ser gibi kemîngâhda durup her biri buheyre içindeki sazl›€a ve karflu tavla kenârlar›ndaki sahrâlarda kufl kondur[maz] balyemezler ve kâfire amân vermezler top › serâ­medlerdir. Ve bu toplar›n mâ-fevkinde birer kat dahi on aded kolumburna toplar›n her birisi çim ve r›ht›m toprak dolma siperlerin ardlar›nda cemî‘i mühimmâtlar›yla âmâde cümle üstleri tahta örtülü hâz›r-bâfl a€›zl› toplard›r kim her topun hüddâmlar› yaz ve k›fl yanlar›nda yat›rlar, zîrâ gâyet serhad yer­dedir. Ve bu iç kal‘a[n›n] k›bleye nâz›r bir kapusu var, ammâ üç kat Metîn ve Kavî ismine mazhar olmufl hadîd kapulard›r. Metânet üzre olsun içün alçak ve küçük kapulard›r kim her birinin aras›nda niçe bin hiyel ü fleytanat ile âmâde dervezelerdir.

Ve her kapu mâbeyninde cemî‘i âlât › silâh ve yat u yara€ zeyn olup durur. Ve cümle pâsbân ve bevvâbân ve nigehbân ve mustahf›zânlar bu mahal­lerde lu‘b u lehve meflgûl olup nevbet beklerler.

Ve bu kapu taflras›ndaki tabya dîvâr›n›n yü­zün­de yol üzre âdem kaddi dîvârda çâr-kûfle beyâz mermer üzre celî hat ile bu târîh tahrîr olunmufldur:

‹ki kulle yapd› avn i flâh ile,

Mustafâ Pafla bi-avn i Kirdkâr.

Kulleler Elburz'a mânend oldular,

Her biri h›sn › hasîn i üstüvâr.

Kul oda olsa Se€itvar'a ne tan,

Olmad› m› her birisi bir hisâr.

Ey Velî savt ile dedim târîhin:

Dâ’imâ olsun cihânda ber-karâr.

Sene 981.

Ve bu mezkûr kulle i erba‘an›n mâbeynleri âdem gövdesi kadar kal›n k›rkar arfl›n âlî evce ser çekmifl pelîd ve mîfle d›rahtlar›ndan dolma r›ht›m sedd i Nemrûd-misâl palanka dîvârd›r kim üzerinde fârisü'l-hayl olanlar cirid oynasalar mümkündür. Tâ bu mertebe vâsi‘ ve arîz iç kal‘a dîvâr›d›r kim ennili€i ellifler ad›m kal›nd›r.

Ve bu kal‘a kapusun›n iç yüzünde iki kulle i azîm mâbeyninde cümle kal‘aya ve tabyalara ve flehre havâle Çengîzâde Ali Pafla tabyas› gûyâ bir kûh › Demâvend'e benzer bir sedd i ‹skender'dir kim hâlâ bu kal‘an›n dîdebân›d›r. Evce berâber bir da€ pâre bir tabya inflâ etmifl kim bir kal‘ada nazîri yokdur. Cânib [ü] etrâf›nda birbirinden âlî balye­mez toplar› ve gayri darbuzanlar› ve kolumburna ve havân toplar› mazgal deliklerinde ve sepet siper­ler ard›nda kat-ender-kat kirpi tü€ü gibi zeyn olmufl azîm balyemez toplar› var.

Ve bu Çengîzâde tabyas›n›n tâ zirve i a‘lâs›nda cihân-nümâ bir kasr › âlîsi var, flehir a‘yânlar› ve cemî‘i erbâb › ma‘ârif yârânlar› anda cem‘iyyet edüp fleb [ü] rûz bu tabya üzre kal‘a neferâtlar› bunda nevbet ile bekleyüp etrâf [u] eknâfdan gelen düflmanlar› gözedirler bir mecma‘u'l-irfân cihân-nümâ bir tabya i serâmeddir.

Ve bu kal‘an›n cümle cebehânesi ve hazînesi bu Çengîzâde'nin cihân-nümâ karavulhâne olan tabyas› alt›nda olup kapusu iç kal‘ada olup Süleymân Hân câmi‘i ve Kral kuyusu âb › hayât sudur kim bu iç kal‘adad›r.

Ve cümle yigirmi aded flindire tahta örtülü tah­tânî evlerdir, fevkânîleri yokdur. Cümleden Zirin­o€­lu evi mükellefdir, hâlâ dizdâr sâkin olur. Bu€­day anbâr› dahi bu iç kal‘adad›r ve'[s-]selâm.

Ve bu Se€itvar'›n taflra varoflunda ve orta hisâr›nda ve iç kal‘as›nda cümle iki yüz yetmifl aded sa€îr ü kebîr toplard›r kim Hudâ h›fz ede.

Ve bu üç aded hisârda cümle on aded mahalle i müslimîndir. Taflra varoflda befl mahallesi kefere­lerdir. Ve "Cümle iki bin elli aded kiremitli tahta örtülü hânelerdir" deyü mahkemede kad› efendi sicillâtdan ç›karup haber verdi.

Ve cümle on aded mihrâbd›r, ammâ yedisinde salât › Cum‘a edâ olunur cevâmi‘lerdir. Evvelâ iç kal‘ada Süleymân Hân'›n Küçük câmi‘i.

Andan orta hisârda çârsû içre Ali Pafla câmi‘i kurflum ile mestûr bir câmi‘ i pür-nûrdur kim cemâ‘at i kesîreden bir ân hâlî olmaz. Bir minâre i serâmedine bu hakîr yüz on kademe [177a] ner[dü]bân ile ç›kup flehr i Se€itvar'› seyr [ü] temâflâ edüp üç yüz elli aded ki­remitli hâneler sayd›m. Mâ’adâ tahta örtülü büyût­lard›r. Ve bu Ali Pafla câmi‘inden gayri kurflumlu câmi‘ yokdur. Ve k›ble kapusu üzre celî hat ile târîhi budur:



Bahr i rahmet[e] garîk Ali Pafla,

Eser i hayri makâm › dil-küflâ.

Hâtif i gayb görüp dedi târîh

Câmi‘ i flerîf makâm › a‘lâ.

Sene 997.

Ve sâhibü'l-hayrât Ali Pafla bu câmi‘in hare­minde bir kiremit ile mestûr bir kubbe i ma‘mûr içinde medfûndur. Ve harem köflesindeki çeflme ve mahkeme Ali Pafla hayrât›d›r.

Andan Çeribafl› Memi A€a câmi‘i, ma‘mûr u müzeyyen ma‘bedgâhd›r.

Andan el-Hac› Hüseyin A€a câmi‘i (   ) (   ) (   ) (   ).

Bunlar meflhûr cevâmi‘lerdir. Ve cümle alt› aded mahalle zâviyeleridir.

Bâlâda tahrîr olunan varofllarda mahalleriyle hammâm ve medrese ve dekâkînleri ve gayri imâ­ret­­leri merkûmdur, ammâ âb [u] hevâs› gâyet latîf ol­du€undan mahbûb pençe i âftâb gulâmlar› olur.

Ve b†u bâ€çesi bî-hisâbd›r. Beyâz kiraz› ve eri€i ve elmas› memdûhdur. Ve mahbûbe k›zlar› akd›r ve reng i rûylar› cümle berrâkd›r. Ve kal‘a­la­r›­n›n hâf›z› Allâhu Rezzâk'd›r. Ve cümle halk› Bofl­nak'd›r, ammâ Macarca ve lisân › H›rvatca fasîh bi­lirler, zîrâ fleb [ü] rûz Zirino€lu vilâyetlerine çeteye ve poturaya gidüp gazâ ederler, lâkin aya€› neybe demirli esîrlikden halâs olmufl gâzîleri çok­dur ve yine aya€› neybeli kâfir esîrleri gâyet bî-ni­hâyedir. (   ) (   ) (   )


Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin