H firat (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)



Yüklə 0,88 Mb.
səhifə37/55
tarix25.11.2017
ölçüsü0,88 Mb.
#32875
növüYazı
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   55

Demek ki siyasal koşullar bilincinizi o tarafa ya da bu tarafa doğru büküyor. Devrimci yükselişten alınan güç ve moralle bir takım keskin şiarlar ileri sürmek kolay. Ama 12 Eylül’ün basıncı binince, küçük-burjuvazi kendisine sığınacak bir liman arıyor. Bu orta sınıflarla kader birliği arayışı oluyor? O zamanın CHP’si ve Ecevit, ardından ise ‘80’li yılların ortasında DSP ile ittifak arayışları bunu anlatıyor. Bunlar hep rastlantı mıydı? Rastlantı olmadığını biz marksist-leninist eleştiri içinde bütün(120)açıklığı ile gösterdik. Devrim yükseliyorken, “proletarya diktatörlüğünün özgül bir biçimi”; çünkü küçük-burjuvazi umutlu, sosyalist çözüme yatkın, proletarya diktatörlüğünün özgül bir biçimini bile savunuyor, burjuvazinin büyük mülkiyetine el konulmasını bile savunuyor. Ama devrim 12 Eylül’le yenilgiye uğratılıp karşı-devrim önplana çıkınca, bakıyoruz ufku ve istemleri bir anda değişiyor, farklı bir biçim alıyor; bu kez, Avrupa türünden bir burjuva demokrasisi! Bakıyoruz, Dev-Yol’un dilinde de sorun aynen böyle yankılanıyor. Nerede? Dev-Yol Savunması’nda. Dev-Yol Savunması’nı yazanlar, ne TDKP’nin “Arayışın arayışı” yazısını okumuşlardır, ne de ‘80’lerin TDKP’sinde kötü bir üne sahip “DSP Broşürü”nü... Ama çok dikkate değerdir, sorunu tamı tamına aynı biçimde formüle ediyorlar. Aynı kafa, aynı ideolojik mantık, benzer koşullarda benzer sonuçları yaratıyor. Dev-Yol Savunması da aynen “bize bugün için gerekli olan Avrupa türünden bir burjuva demokrasisidir” diyor. Rastlantının bu kadarı olabilir mi?

Kaldı ki, daha da dikkate değer kanıtlar var. Örnekler TDKP ile Devrimci Yol üzerinden verilince, birileri bunu politik teslimiyetin yarattığı ideolojik sonuçlar olarak görüp kendini teselli edebiliyor. Oysa bakıyoruz, ‘80’li yılların devrimci konumda ısrar eden başka bazı gruplarına, benzer ideolojik yalpalamaları görüyoruz. TKP-ML Hareketi, 1986 Konferansında “demokratik kapitalizm” ile “demokratik cumhuriyet” programını hedefi haline getirdi. Aynı şeyi TKİH yaptı. Öylesine ki, bir dönem bu sonuncusunun başını çeken bir yiğit kişi, “İspanya’daki gibi” bir durum doğarsa, demokratik devrim programı aşılır diyecek denli bir liberal cüret bile gösterebildi vb.

Kapitalist bir ülkede demokrasi sorununu burjuvazinin sınıf iktidarını yıkmanın bir manivelası olarak kavrayamadığınız sürece, burjuva düzenin tuzaklarına er ya da geç düşersiniz. Burada kalıcı bir devrimci perspektif yoktur. Bu ara konumun bugün için bir mantığı vardır, bugün için devrimcidir. Biz onun(121)bugünkü devrimciliğini görür ve anlamlandırırız. Fakat biz onun bir geleceğinin olmayacağını da biliriz. Bizzat sınıf ilişkilerindeki çatışmanın o ara konumu çökerteceğini, ya o tarafa ya bu tarafa doğru bir yön değişikliğine götüreceğini biliriz. Teorik olarak demokrasi denilen şey kavranıyorsa, bu iki kere iki dörttür.

Demokrasi mücadelesi ve sosyalist devrim

Lenin, İnnesa Armanda’ya yazdığı mektupta, şunları söylüyordu: “İnsan demokrasi için mücadele ile sosyalist devrim için mücadelenin, biricisini ikincisine bağımlı kılarak nasıl birleştireceğini bilebilmelidir. Bütün güçlük burada yatıyor. Meselenin bütün özü buradadır. Dikkat edin; demokrasi mücadelesi ile sosyalist devrim ilişkisi olarak konuluyor sorun. Birincisi, bu çerçevede ikincisine ilişkin genel sürecin bir iç ya da alt öğesi oluyor. Bunu biz parça ile bütün ilişkisi, ya da kısmi olan ile esas olan, ya da reform ile devrim ilişkisi olarak da tanımlayabiliriz. Aslolan sosyalist devrimdir. Sosyalist devrim karşısında demokrasi mücadelesi reform niteliğindedir. Reform denilince, bu gündelik dildeki ufak-tefek tavizler olarak anlaşılıyor, kastedilen bu değildir. Bu kavramları gündelik dildeki değil teorik çerçevedeki anlam ve kapsamları ile ele alabilmeliyiz. Demokrasi sorunu bir dizi temel siyasal özgürlükler sorunudur. Ama buna rağmen sosyalizme göre, sosyalist devrim perspektifi içinde, bir reformdur. Sosyalist devrimden baktığınız zaman, burjuva demokratik devrimin bütün istemleri birer siyasal reformdan ibarettir. Demokratik devrim programı, yani asgari program, o noktada bir toplumsal-siyasal reformlar programıdır. Asgari program, teorik tanımı çerçevesinde; proletaryanın, burjuvazinin sınıf egemenliğini devirmeksizin de elde edebileceği kazanımların, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel kazanımların toplamı, toplu bir ifadesi demektir. Burjuvazinin sınıf egemenliği devrilmeden de, yani kapitalizmin(122)sınırları içerisinde de elde edilebilecek çok değişik talepler manzumesi, asgari program dediğimiz şeyin kendisidir. Böyle bir programın; yarı-feodal bir ülkede bir devrim aşaması programı olarak, ya da kapitalist bir ülkede sosyalist devrim programının bir alt ya da tamamlayıcı öğesi olarak ortaya çıkması, onun bu karakterine ilişkin gerçeği değiştirmez. (Bkz. Asgari programa ilişkin ekteki metin -Red)


Yüklə 0,88 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin