Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi


SARNIÇLAR 470 471 SARNIÇLAR



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə810/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   806   807   808   809   810   811   812   813   ...   980
SARNIÇLAR

470


471

SARNIÇLAR

Bartlett'in betimlemesiyle Yerebatan Sarnıcı (solda) ve Binbirdirek Sarnıcı. Galeri Alfa (sol), TE'fJV Arşivi

nalındaki Pantokrator (Zeyrek) Sarnıcı da yakın tarihlere gelinceye kadar limon muhafaza deposu idi. Birkaç sarnıcın içinde Türk döneminde su bulunduğu bilinir. Bunlardan Pantokrator Sarnıcı üstündeki Pirî Mehmed Paşa Mescidi, Soğukkuyu Mescidi olarak adlandırılmış ve en azından 17. yy'a kadar içinde su bulunmuştur. Son yıllarda büyük ölçüde restorasyonu yapılan Basilika Sarnıcı da (Yerebatan) içindeki su tamamen boşaltılmış olmasına rağmen, yemden dolmuştur. Fatih'in güneyinde Orta Camii altında olan sarnıç ise 1880'li yıllarda bulunup içine su dolması sağlanmıştır. Bu satırların yazarı da 196l'de sarnıcı incelediğinde, içinde sütun başlıkları hizasına kadar (tabandan 5,30 m) su bulunuyordu. 1960'ta istanbul Belediyesi askerler tarafından idare edildiği sırada, yangınlarda bunlardan nasıl faydalanılacağı hususunda belediye zabıta müdürlüğünce bir araştırma yapılarak, bilinen bütün eski sarnıçların tespitine çalışılmıştır. Bu çalışmanın olumlu bir sonucu olmamıştır, içinde hâlâ su bulunan bir sarnıç da, Beyazıt Bitpazarı'nda Sarnıçlı Han'ın altındadır. Bu sarnıcın planı ve mimarisi şimdiye kadar araştırılmamıştır.

Sarnıçların tabanları tuğla döşeli olup duvarları su geçirmez, ince tuğla kırıklı olan pembe renkte kalın horasanharcı ile

sıvalıdır. İçine inmeyi kolaylaştırmak için, bir duvara bitişik olarak taş bir merdiven vardır. Sarnıçların içeride köşelerinin sızıntıları önlemek için yarım yuvarlak yapılmaları veya bu biçimde takviye edilmeleri de usuldendir. Mermer sütunlar birbirlerine kemerler ile bağlanmış olup bunlar sarnıcın üstünü örten tuğla tonozları taşırlar. Bu tonozlar, kubbe veya çapraz biçimlerdedir. Mermer sütunların üstlerinde birçok hallerde Korint başlıklarından daha kaba üsluplu olan kompozit tipte başlıklar bulunur. Bunların üstlerine kemer ayağının altına ise genellikle birer impost başlık yerleştirilmiştir. Binbirdirek Sarmcı'nda(->) ise, yüzeyleri işlenmemiş, kesik piramit biçiminde başlıkların kullanıldıkları görülür. Sütunlar da birçok hallerde, daha eski yapılardan devşirilmiş parçalardır. Nitekim istanbul'un en büyük sarnıcı olan Yere-batan'da gövdeleri stilize edilmiş hurma ağacı şeklinde işlenmiş sütunlar vardır. Ayrıca sarnıcın en uç kısmında, boyları kısa gelen gövdelerin altlarına, onları yükseltmek için, antik çağa ait büyük bir anıttan çıkarılmış, Medusa başlarını tasvir eden iri bloklar konulmuş olduğu son onarımda görülmüştür. Pantokrator Zeyrek Sarnı-cı'nda, başlıkları sade olmasına karşılık, devamlı su içinde kalacak olan kaidelerde her yüzeyi işlenmiş çokgen kesitli pos-

Hippodrom'un sarnıca dönüştürülen kavisli kısmı.

Strzygowski-Forchheimer, Byzantinischen Wasserbehâlter

tamentler bulunur. İçindeki bütün sütun gövdeleri ve başlıkları devşirme malzeme olan ilgi çekici bir sarnıç, Kasım Ağa Mescidi yanındaki Karagümrük Sarmcı(->) idi. Ne yazık ki son 30-40 yıl içinde bütünüyle içi çöp ve toprak doldurulan, tonozları delinen ve bugün artık görülemez duruma sokulan bu sarnıç âdeta bir sütun başlıkları müzesi gibiydi. Gövdelerin boyları yeterli olmadığında, kaide olarak, tersine eski bir başlık kullanıldıktan başka, yukarıda da bazen üst üste çifte başlıktan yararlanılmıştır. Hepsi de değişik üsluplarda olan bu başlıklar, bunların çeşitli yerlerden toplandıklarını gösteriyordu.

Bizans mimarisinde 5. ve 6. yy'da kullanılan, "yaprakları rüzgârdan bir tarafa dönmüş gibi" akantuslarla süslü bir başlık da, Sultan Selim'deki bir sarnıçta tekrar kullanılmıştır. Fatih Camii'nin kuzeyinde Haydar semtindeki ve Nişanca'daki sarnıçta yüzeylerinde haç ve insan başı kabartmaları bulunan başlıklar vardır. Mercan Yokuşu'ndaki çok küçük bir sarnıcın da Bizans-İyon tipi başlıkları, zengin dal kıvrımları ve haçlar ile süslüdür.

Bizans sarnıçlarından bu gaye için yapılanların en büyüğü Türk döneminde Yerebatan Sarayı denilen Basilika Sarmcı'dır. Bunu, Binbirdirek Sarnıcı takip eder. Son yıllarda eski yayınlarda yer almayan iki büyük sarnıç bulunmuştur. Bunlardan biri Topkapı Sarayı'nın birinci avlusunda, diğeri Fatih'te Atpazarı semtinde meydana çıkmıştır. En küçüklerden biri de içinde sadece dört sütun olan Mercan Yokuşu Sarmcı'dır. Gülhane-Sarayburnu bölgesinde değişik ölçülerdeki sarnıçlardan başka, Sultanahmet ile Marmara kıyısı arasında da eski Büyük Saray'ın binalarının mahzenleri olan çok sayıda sarnıç vardır. Bunların plan ve kesitleri, Manganai bölgesi ile Büyük Saray hakkındaki yayınlarda bulunur.

Şehir sarnıçlarından bir tanesi özel bir karaktere sahiptir. Bu Laleli'de Mesih Paşa (veya Bodrum) Camii olan Mirelaion Manastırı Kilisesi yanında olan sarnıç olup esasında çapı 30 m'yi aşan Roma dönemine ait bir yuvarlak binanın içine, herhalde 10. yy'da sütunlar yerleştirilip üstü tonozlarla kapatılmak suretiyle meydana ge-

tirilmiştir. Uzun yıllardır çevre apartmanların mecraları akıtılan, çöp ve pislik doldurulan bu değişik ve ilgi çekici sarnıç, iyi bir restorasyon geçirerek 1994'te çarşı haline getirilmiştir (bak. Bodrum Camii Sarnıcı).

İstanbul sarnıçlarının bir kısmı da, üzerlerindeki binanın kabaca planını aksettiren bodrumlar olup bunlar geç dönemde, içleri sıvanarak sarnıca dönüştürülmüştür. Bu tip su hazneleri, Kariye Camii olan Hora Manastır Kilisesi, Eski İmaret Camii olan Pantepoptes Manastırı gibi yapıların altlarında vardır. Ayasofya'mn orta nefinin altında varlığı bilinen ve yaklaşık 12 m derinliği olan sarnıç şimdiye kadar incelene-mediğinden biçimi bilinmez. Buna karşı Manganai bölgesindeki bazı sarnıçlar evvelce üstlerinde yükselen binaların ana çizgileri ile planını verir. Böyle bir örnek eski Acımusluk, şimdi Cemal Nadir Soka-ğı'nda görülebilir (bak. Acımusluk Sokağı Sarnıcı). Strzygowski'nin yayımladığı, Al-tımermer çukur bostanı ile Hekimoğlu Ali Paşa Camii arasındaki arazide bulunan sarnıç da böyle bir bodrumdur. Yakın tarihlerde Fatih'te Atpazan'nda bulunan sarnıç, doğu tarafında apsisi olduğuna göre herhalde bir kilisenin sarnıca dönüşmüş bodrumu olmalıdır. Bizanslılar, İstanbul'un içinde akla gelebilecek her bodrum veya mahzeni su sarnıcı haline getirdiklerinden, Roma döneminden kalan, fakat ortaçağ sonlarına doğru büyük kısmı yıkılarak harabe haline gelen Hip-podrom'un, Marmara tarafındaki yarım yuvarlak kısmının altında bulunan bir vakitler hayvanların barındığı kemerli gözleri de su sarnıcına çevirmişlerdir.

Suriçi İstanbul dışında da sarnıçlara vardı. Galata'da Saint Benoit Manastır ve Ki-lisesi'nin evvelce bir sarnıcı olduğu bilinir. Şişhane Yokuşu'nun solunda Kanser Enstitüsü yapılırken erken bir döneme ait (4-

Eski Gülhane Hastanesi'nin yakınındaki sarnıcın plan ve dikey kesiti. K. Wulzinger, Byzanttnische Baudenkmâler zu Konsiantinopel, Hannover, 1925

6. yy ?) büyük bir sarnıcın kalıntıları bulundu. Tonozları yok olan bu sarnıcın yalnız iri gövdeli sütunları duruyordu. Ciddi bir incelemesi yapılamadan bu tarihi eserin son izleri ortadan kaldırıldı. 1954'te Boğaziçi'nin Rumeli yakasında Baltalimanı dolaylarında içten 28,40x15,20 ölçüsünde bir sarnıca rastlandı. Üstü açık olduğundan evvelce içinde sütunlar olup olmadığı anlaşılmamıştır. Fakat bu sarnıcın aynen Pantokrator Sarmcı'nda olduğu gibi, bir duvarı, içten gelecek su tazyiğini karşılamak üzere dış cephesinde dıştan yarım yuvarlak nişler ile desteklenmiştir.

Anadolu tarafında, büyük bir sarnıç, Küçükyalı dolaylarında, 9. yy'da yapıldığı bilinen Brias Sarayı'nın(->) mahzenidir. Bunun evvelce içinde sütunlar olduğunu ve üstünün kubbeli tonozlar ile örtüldüğü-nü bazı kalıntılar belli eder. Bu bodrumun bir vakitler sarnıç olarak kullanıldığından şüphe edilemeyeceği ise duvarlarındaki horasanharcı sıvalardan anlaşılır.

Tuzla karşısındaki İncirlik Adası'ndaki Ayia Glikeria Manastırı'nın da iki sarnıcı vardır. Bunlardan biri üstü tonozla örtülü, içine merdivenle inilen tek mekândan ibarettir. Diğeri ise suriçi İstanbul'undaki-ler gibi, kubbeli tonozları sütunlar tarafından taşınan büyük bir sarnıçtır. Yüz yıl kadar önce sütunlarının sökülüp götürülmüş olmasına rağmen, bir mucize gibi bütün tonozları desteksiz olarak günümüze kadar gelmiştir. Bunlar gibi daha başka sarnıçların başka adalarda olduklarına ihtimal verilir. Adalar'da bir de fıçı veya armut biçiminde küçük sarnıçlar vardır. Bunlardan bir tanesi, Yassıada'da Sir Henry Buhver'in sahildeki şatosunun iç avlusunda bulunuyordu.

İstanbul'un Bizans dönemi eski eserlerinin en ilgi çekicilerinden olan sarnıçlar yakın tarihlerde hızla tahrip edilmektedir. 1950 istimlaklerinde Beyazıt Meydanı'nda bulunan küçük iki sarnıç hiç incelenmeden yıktırılmış, elektik idaresi altındakinin ise yarısı yıkılmış, kalanının içi doldurulmuş, bunun cami tarafında komşusu olanın ise üstüne umumi hela yapıldığına göre herhalde mecra çukuru olmuştur.

Yakın tarihlerde meydana çıkan sarnıçların tahrip edilmelerinin ve yerlerine işha-nı yapılmasının en karasteristik örneği, Nuruosmaniye Caddesi'ndeki sarnıç örneğidir. Yayınlara girmiş ve İstanbul'un tarihi eserleri arasında tescil edilmiş olan bu arkeolojik hatıra, ilgili müesseselerin bütün uyarılarına ve direnişlerine rağmen ortadan kaldırılmıştır. Üniversite merkez binasının kuzey tarafında Mercan Yokuşu başında, Âli Paşa Konağı arsasında bulunan, hiç bilinmeyen bir sarnıç da burada otopark yapılmasında ısrar eden belediye ilgilileri tarafından, hiçbir inceleme imkânı tanınmaksızın yıktırılmıştır. Bunun gibi daha birçok örnek vardır. Bu arada olumlu bir örnek olarak, Ayasofya yanında Soğuk-çeşme Sokağı'nda bulunan ve eski yayınlarda anılmayan sarnıç gösterilebilir. Burası Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu tarafından temizlenerek restorana dönüştürülmüştür.



Bibi. Cornte Andreossy, Constantinople et le Bosphore de Thracependant leş annees 1812, 1813 et 1814 et pendant l'annee 1826, Paris' 1828, s. 442-458; F. W. Unger, Quellen der Byzantinischen Kunstgeschichte, I, Viyana, 1878, s. 198-202; Strzygowski-Forchheimer| Byzantinischen Wasserbehâlter; P. D. Kuppas. "Peri Bizantinon deksamenon", Hettenikos Fi-lologikos Sillogos, XX-XXII (1892), s. 47-53; B. Paluka, "Byzantinische Cisternen", Mitteilun-gen Deutschen Exkursions Klubs in Konstan-tinopel, I, 2. seri (1893), s. 48-56; ay, "Eine Un-bekannte Byzantinische Zisterne", Byzantinische Zeitschrift, IV (1895), s. 594-600; K. Wulzinger, "Byzantinische Substruktions-Ba-uten Konstantinopels",/a*rÖMc/?7 d. Deutschen Arch. Instituts, XXVIII (1913), s. 370-395; ay, Byzantinische Baudenkmâler zu Konstanti-nopel, Hannover, 1925; St. Casson, "The Un-derground Cisterns of Constantinople", Archa-eologicalRevieıu, LXV (1929); St. Casson-D. Talbot Rice, Preliminaıy Repon upon the Ex-

Kasım Ağa Camii'nin yanında bulunan ve son yıllarda yok olan Karagümrük Samıcı'nın planı ile enine ve boyuna dikey kesitleri. Strzygowski-Forchheimer, Byzanîinischen Wasserbehâlter




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   806   807   808   809   810   811   812   813   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin