İkg op öncelik 1’e ilişkin Değerlendirme (İstihdam) Ankara, Ekim 2013



Yüklə 5,76 Mb.
səhifə3/69
tarix26.07.2018
ölçüsü5,76 Mb.
#58509
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   69

Başvuru aşamasında destek verilmesi gibi başarıyı etkileyen diğer faktörler gerekli olmuş olabilir veya

  • Fonlar bölgenin ihtiyacına göre dağılmış olabilir.

    Son ihtimalin doğru olmadığı ortaya çıkmıştır. SEGE endeksine göre en yoksul bölgelerden bazıları özellikle kötü performans sergilemiş, daha az yoksul bölgelerin bazıları ise fonların büyük çoğunluğunu almıştır. Sonuç olarak, bölgelerin ihtiyaç düzeyinin fon dağılımında bir rolü olmadığı sonucuna varılmıştır.

    MFİB tarafından değerlendirme ekibine sağlanan başvuru verileri değerlendirildiğinde hibe başvurularına ilişkin başarı oranının %21,5 (Samsun) ile %3,6 (Kars) arasında değiştiği görülmüştür. Başarı oranlarında ciddi farkların olmasıyla az sayıda başvuru yapılmış olması arasında bir bağlantı yoktur. Örneğin ikinci en iyi bölge olan Van ilinde neredeyse tüm başvuruların iki katı başvuru çıkmıştır. %6,4 gibi oldukça az bir başarı oranına sahip olmasına rağmen toplam kazanan proje sayısı 26 olmuş ve bu da uygun bölgeler arasında en iyi yedinci sonuçtur.

    Bununla birlikte dış desteğe ilişkin olarak çok açık bulgular elde edilmiştir. Proje kazanma konusunda oldukça iyi performans sergileyen bölgeler, ildeki aktörlerden destek görmüştür. Van ve Samsun illerinde görüldüğü üzere valilikler bünyesindeki AB Koordinasyon Ofisleri önemli bir rol oynamıştır. Bu ofisler ve Bölge Kalkınma Ajanslarının potansiyel başvuru sahiplerine iyi başvuru hazırlama konusunda destek olduğu durumlarda başarı oranları artmaktadır. Bu tür bir desteğin bulunmadığı, başvuru sahiplerinin kendi başlarına kaldığı veya dışardan danışmanlığa bağımlı olduğu durumlarda başarı oranları düşüktür.

    Yani fonların bölgesel dağılımının, başvuru sürecinde il düzeyinde destek sağlanıp sağlanmadığına bağlı olduğu görülmektedir. Program Otoritesi ve MFİB tarafından düzenlenen bilgilendirme günlerinin dışında hibe programlarının ilk turunda Teknik Destek vasıtasıyla merkezden destek verilmemiştir. Dolayısıyla varılan sonuca göre, bölgesel fon dağılımının program otoriteleri tarafından yönlendirilmediği hibe programlarında fonlar ihtiyaca göre dağıtılmak yerine , avantajlı kurumsal yapılara sahip illere öncelik verilmekte ve bu durum benzer yapılara sahip olmayan illeri daha da dezavantajlı duruma getirmektedir. Sonuç olarak İKG OP, hazmetme kapasitesine odaklanmadan fonları tahsis ederek bir açıdan bölgesel farklılıkları artırmıştır. Program Otoriteleri bunu değiştirmek isterlerse, Kars gibi en zayıf illerde hazmetme kapasitesini artırmak için senkronize çaba göstermek zorunda olacaktır. Her ilde belli sayıda projenin çıkmasına izin vermek yeterli olmayacaktır çünkü böyle bir prosedür (ki bu hibe programlarının ikinci turu için planlanmaktadır) mevcut yarayı tespit edecek ama tedavi etmeyecektir..



    Uygun bölgeler ve ülkenin geri kalanı arasında sonuçların ve iyi uygulamaların aktarımına ilişkin bulgular yanlıdır. İKG OP, uygun bölgelerden ülkenin kalanına sağlam bir deneyim paylaşımı için gerekli araçları içermemektedir. Hibe özetleri hazırlanmış ve proje fuarları düzenlenmiş olmasına rağmen Program Otoritesi ve Operasyon Faydalanıcısının uygun şekilde kullanabileceği araçları bulunmamaktadır. Bu süreci düzenleyecek bir anaakımlaştırma stratejisinin oluşturulma zamanı gelmiştir. TD projelerinin değerlendirilmesinde durum daha olumludur. Her iki Operasyon Faydalanıcısı da TD projelerinin sonuçlarını sistem ve stratejilerinde ülke çapında kullanmayı amaçlamaktadır. Bu amacın ne ölçüde gerçekleşeceği görülmelidir.

    Uygun iller içindeki deneyim aktarımı, program otoritelerinin odağında yer almamıştır. Ne Program Otoritesi ne de Operasyon Faydalanıcıları, hibe faydalanıcılarının düzenli olarak bir araya gelmesi, deneyimlerini paylaşması ve birbirinden ders alması için fırsat oluşturmamıştır. Operasyon Faydalanıcıları tarafından gelecekte yapılacak hibe programlarında bu tür fırsatlar yaratılmalıdır, bu sayede hibe programlarının sonuçları büyük ölçüde iyileştirilebilir.

    Programda ülkenin daha gelişmiş batı bölgelerinden doğudaki uygun NUTS II bölgelerine deneyim aktarımı öngörülmemiştir ve bu sebeple Ankara ve İstanbul’da merkezi düzeydeki kurumlar tarafından başlatılan birkaç projenin dışında bu gerçekleşmemiştir. Hibe programlarının yenilikçi yaklaşımını ve proje uygulanışını iyileştirmek amacıyla program otoriteleri, gelişmiş bölgelerden gelişmemiş bölgelere deneyim aktarımı ve bundan faydalanılmasına yönelik daha stratejik bir yaklaşım benimsemelidir.



    1. Sürdürülebilirlik

    Değerlendirme ekibi, İKG OP istihdam önceliği kapsamındaki üç hibe programına ilişkin mali, içeriksel ve kurumsal sürdürülebilirliği incelemiştir.

    Hibe projelerinin mali sürdürülebilirliğine ilişkin olumsuz bir bulguya ortaya çıkmamıştır. Programların uygulanması sırasında yürütülen denetimlerde olağandışı bir sonuca veya hibe faydalanıcılarının ifade edilmesi gereken yanlış bir davranışına rastlanmamıştır. Bu durum faydalanıcıların öz-değerlendirmeleri ile uyumludur. Bunlardan çok az bir kısmı, projelerinde karşılaştıkları en büyük zorluk olarak bütçe veya finansal sorunlardan bahsetmişlerdir.

    Hibe faydalanıcılarının büyük çoğunluğu, bütçelerinin şeffaflığı, yönetimi ve idaresine ilişkin yasal yükümlülükleri yerine getirme zorunluluğu bulunan kamu veya yarı-kamu kurumlarıdır.

    İçerik sürdürülebilirliği, kurum faaliyetlerini projenin uygulama dönemiyle sınırlamayıp edinilen deneyim ve yürütülen faaliyetler, kurumun faaliyet portföyüne eklediğinde gerçekleşir. Finansman, kurumun kendi yapısını, proje içeriğini kendi kurumsal strateji ve planlarına uyumlaştırması yönünde teşvik edecek bir özellikte olmalıdır. Değerlendirme ekibi online ankette hibe faydalanıcılarına finansman sona erdikten sonra da faaliyetlerine (bazılarına) devam edip etmediklerini sormuştur. Anketi cevaplayan faydalanıcıların %59,2’si bunu doğrulamıştır. Hibe programında faydalanıcı olarak proje kazanan kurumların yaklaşık yarısının finansman sonra erdikten sonra da proje içeriğinin içselleştirilmesini sağlamadıkları söylenebilir. Bu sonuç, birçok faydalanıcı kurumda stratejik yaklaşım eksikliğini akla getirmektedir. Bu durum, üç hibe programının yenilikçi içerikleriyle ilgili yüksek beklentileri olmamasıyla ilgili olabilir (istihdam bölümünde tartışılacağı üzere).

    Rakamların yorumlanması yanlı olabilir. Hibe faydalanıcılarının yarısının İKG OP kapsamındaki programlara katılmaktan fayda sağlamış olması ve bu deneyimi kurumsal gelişim olarak nitelendirilebilecek bir şekilde kullanmış olması olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Bununla birlikte, hibe faydalanıcılarının diğer yarısının kurumsal portföylerini geliştirmek amacıyla AB tarafından finanse edilen faaliyetlere katılımlarını değerlendirme konusunda çok az istekli olmaları da hayal kırıklığı yaratmaktadır. Bu sebeple ileride yapılacak hibe programlarında kurumsal gelişim konularına daha fazla önem verilmelidir.



    Kurumsal sürdürülebilirlik konusunda değerlendirme sonucu tatmin edici değildir. Yanıtlayan hibe faydalanıcılarının %100’ünün AB projeleri uygulayarak deneyim kazandıklarını doğrulamaları beklenirken yalnızca %86’sı böyle olduğunu doğrulamıştır. Ayrıca %100’ünün personelinin deneyim kazandığını belirtmesi beklenirken yalnızca %81.5’i bu varsayımı doğrulamıştır. Tüm hibe projelerinin ortaklık halinde çalışması gerekirken yalnızca %71,3’ü ağlarını geliştirdiklerini belirtmiştir. Görünüşe göre faydalanıcıların büyük bir kısmı iyi tanınan ortaklar seçmiş ve bu ortaklar ek bir girdi sağlamamıştır. Hibe faydalanıcılarının yalnızca %61,8’i işgücü piyasasındaki paydaşlarıyla iletişimi geliştirebildiklerini söylemiştir.

    Beklentilere ilişkin tüm bu bulgular hayal kırıklığı yaratmıştır. Tüm projeler, aksi halde ulusal ve AB fonlarından alınacak, %10’luk bütçe katkısını getirerek yatırım yapmak zorunda kalmıştır. Bunun bir çeşit sahiplenme ve irade yaratacağı ve böylece yukarıda sunulan sonuçları iyileştireceği beklenmiştir.

    Yukarıda değinildiği üzere, birçok faydalanıcı projelerin geliştirilmesi için danışman görevlendirme, uygulama için dışardan personel istihdam etme ve proje bittikten sonra bunları işten çıkartma gibi kolay yolu seçmiştir. Bu tür bir davranış yasaklanamasa da yetkililer başvuruların değerlendirilmesinde farklı puanlarla sürdürülebilirlik yaklaşımını vurgulayarak bunu en aza indirmeye çalışmalıdır.

    Diğer yandan belirtilen ifadeler olumlu açıdan da görülebilir:



    • 10 hibe faydalanıcısından yaklaşık 9’u, IPA fonlarına başvuru açısından daha iyi becerilere sahiptir çünkü bunu başarılı bir şekilde yapmış ve tecrübe kazanmışlardır.

    • 10 faydalanıcıdan 8’i, daha deneyimli personele kavuşmuştur ve böylece daha profesyonel performans gösterebilecektir.

    • 10 faydalanıcıdan 7’si, ağlarını genişletmiş olup bu durum da hibe projesinden önce işbirliği içinde olmadıkları ortaklarla çalıştıklarını göstermektedir.

    • 10 faydalanıcıdan 6’sı, işgücü piyasasındaki diğer paydaşlarla daha iyi iletişim kurmaktadır. Böylece uygun bölgelerdeki yerel işgücü piyasasıyla işbirliğini artırma şansı doğacaktır.

    Gerçekçi olarak değerlendirildiğinde sürdürülebilirlik açısından hibe projelerine katılmış olmanın etkisinin daha iyi olabileceğini ancak yine de hibe faydalanıcılarının büyük çoğunluğunu etkilediğini söylemek gerekir. İleride öngörülen hibe projelerinde bu durumu iyileştirmek için farklı yollar olabilir ancak program otoriteleri için halihazırdaki en büyük zorluk sürdürülebilirlik değildir.

    1. Paydaş Katılımı

    İKG OP’nin katılımcı yaklaşımı zaten 2007 yılındaki Uygulama Öncesi Değerlendirme’de yansıtılmıştır. Sektörel İzleme Komitesinin oluşumu, programın hazırlanmasına dâhil olan kurumların yapısını yansıtmıştır.

    Kuşkusuz Sektörel İzleme Komitesi toplantıları program yönetiminde yer almak için başlıca araçtır. SCM Toplantısı yılda iki kez yapılır ve hibe projelerinin uygulanmasıyla ilgili bilgiler verilir. Projeler tanıtılır ve hatta izleme komitesi üyelerince ziyaret edilir.



    Paydaş çeşitliliği de başvuru sahipleri ve hibe faydalanıcılarının yapısında yansıtılmaktadır. Kazanan başvuru sahiplerinin yaklaşık üçte biri, kamu sektörünü temsil ederken üçte ikisi özek sektörü temsil etmektedir. Yine de bu kurumların çoğu, odalar, vakıflar veya sendikalar gibi merkezde yer alan kuruluşların yereldeki birimleridir.

    Bu kurumların başarı oranlarını değerlendirmek ilginçtir. Başvuruların çok az bir kısmını temsil eden sendikalar %28 başarı oranıyla tüm kurum türleri arasında en iyileridir. Sendikaları, İl Özel İdareleri (%26), Bölgesel Kalkınma Ajansları (%25), dernekler (%24), birlikler (%22) ve odalar (%18) takip etmektedir. Özellikle, Sektörel İzleme Komitesinde temsil edilen kurumların başarı oranları yüksektir. Bu da bu kurumların bilgi düzeyinin komitede yer almayan kurumlardan daha yüksek olduğunu göstermektedir. Sendikalara bakıldığında pratikte tüm başvuruların, aynı kurum tarafından (HAK-İŞ) yapıldığı görülmektedir. Bu kuruluş sadece komitede yer almakla kalmayıp, merkez teşkilatında proje geliştirme ve koordinasyon birimi bulunmakta ve başvuruları hazırlayarak uygulamada yerel birimlere destek vermektedir; bu, çok işe yaradığı görülen stratejik bir yaklaşımdır.

    Diğer yandan dernekler, üç hibe programı kapsamında 625 başvuru hazırlamış olup bu sayı bu sıralamada bir sonraki kurumsal tür olan belediyeler ve odaların sayısının iki katıdır. Ancak yalnızca %7 olan başarı oranları, kapasitelerinin ve/veya bilgi düzeylerinin yeterli düzeye erişmediğini göstermektedir. İKG OP yetkililerine yakın olmanın, örneğin Sektörel İzleme Komitesi üyesi olmanın, kurumlara daha iyi bir arka plan ve daha iyi bilgi sağladığı ve böylece başarılı fon başvurusunu kolaylaştırdığı görülmektedir.

    Yukarıda belirtilen online anketin aynı kurum türlerine ilişkin olarak sürdürülebilirlikle ilgili sorulara verilen yanıtlara bakarak bazı kurumların hibe projelerini stratejik olarak nasıl kullandıklarına dair çıkarımlar yapılabilmiştir:



    • Dernekler (%93) ve meslek liseleri (%92) ağ geliştirme faaliyetinden diğer kurumlara göre daha fazla yararlanmıştır. Diğer yandan sendikaların yalnızca %25’i ağlarını geliştirdiklerini belirtmiştir. Sonuçlar bu kurumların hibe programına katılmadan önce ne ölçüde ağ geliştirme faaliyetinde bulunduklarını yansıtmaktadır.

    • Üniversiteler, işgücü piyasası alanındaki paydaşlarla iletişim ve ilişkilerini iyileştirme konusunda özellikle başarılı olmuşlardır. Bu durum, nihai faydalanıcılar için pazar açmak amacıyla istihdam ortaklıkları kurma isteklerine temel oluşturmaktadır. Diğer yandan, paydaşlarla iletişim ve ilişkilerin iyileştirilmesi konusunda en zayıf kurumun vakıflar olduğu görülmektedir. Acaba vakıflar zaten ilgili ağların bir parçası mıdır?

    • Genel olarak rakamların en azından kısmen hayal kırıklığı yarattığı söylenebilir. “Ortaklık yaklaşımı” şartının hibe faydalanıcılarının ağlarını genişletmelerine ve paydaşlarla daha iyi iletişim kurmalarına yol açmış olması beklenmektedir. Özellikle belediyeler ve sendikaların ağlarını çok fazla genişletmedikleri görülmektedir. Yine de bu durum kendi başlarına çalışmak için yeterince güçlü olduklarını düşünmeleri veya her iki kurumun da üyeleri ve birimlerine yapıcı destek verebilecek çatı kuruluşlarına sahip olmalarıyla ilgili olabilir. Ancak çatı kuruluşlarından destek alan odalar çoğunlukla ağlarının genişlediğini belirtmişlerdir. Görünüşe bakılırsa bunlar işgücü piyasasındaki etkilerini artırmak için hibe projelerinden faydalanma şansını fark etmişlerdir. Yani daha stratejik bir yaklaşım sergiledikleri görülmektedir.

    Değerlendirme ekibi, hibe faydalanıcıları ile Operasyon Faydalanıcıları arasındaki iletişimi incelediğinde bulgular yine yanlı çıkmıştır. Aktif olarak İŞKUR ve SGK’dan destek talep eden faydalanıcıların bunu aldıkları ve oldukça memnun oldukları görülmektedir. Ancak genel olarak işbirliği alanında fazla bir şey bulunamamıştır. Operasyon Faydalanıcıları ve hibe faydalanıcıları arasında düzenli deneyim paylaşımı olmadığı gibi yerel birimler de iletişim, destek, izleme veya onlardan yararlanmak için zaman ayırmamıştır. Bu fırsat kaçırılmıştır ve Operasyon Faydalanıcılarından hiçbirinin hibe projelerine ilişkin sonuçlar ve bu sonuçların kurumun politika ve stratejisi için nasıl kullanılabileceğine dair herhangi bir beklentisi olmadığı anlaşılmıştır. Bu durum, gelecekte yapılacak hibe projeleri için iyileştirilmesi gereken bir alan olarak durmaktadır.

    1. İstihdam Zorlukları

    Orta Vadeli İhtiyaçlar–Temel Sorunlar bölümünde İKG OP’deki istihdam zorluklarının genel çerçevesi çizilmiştir. Bu zorlukların birçoğu için İKG OP yazarları tedbirler ve bunlarla mücadeleye yönelik faaliyetler oluşturmuştur.

    1. Kadınların İşgücüne Katılımı

    Kadın istihdamının desteklenmesine yönelik olarak yetkililer;

    • Hibe projelerinde 23.888.026.94€

    • TD projelerinde 2.989.550€ tutarında sözleşme yapmıştır.

    Dolayısıyla kadın istihdamı, sözleşmeye bağlanan tüm fonların %35,8’lik payına sahiptir. KİD hibe programı, GİD projesinden sonraki ikinci büyük programdır ve Öncelik 1 kapsamındaki tüm hibelerin %41,7’sini oluşturmakta, TD sözleşmesi de ikinci sırada yer alarak Öncelik 1 kapsamındaki TD fonlarının %17’sini oluşturmaktadır.

    KİD hibeleri için orijinal bütçe 13.7 milyon Euro olarak belirlenmiştir. Sözleşmeye bağlanan asıl miktar, bu programa ilginin çok büyük olduğunu göstermekte olup Sözleşme Makamını ilk miktarı neredeyse iki katına çıkarmaya teşvik etmiştir.

    Hibe rehberinde potansiyel faaliyet olarak 19 faaliyet listelenmiştir. Ancak bu faaliyetler arasında yapılan seçimler bir şablonu ortaya çıkarmıştır:


    • Tüm KİD projelerinin %77’si, meslekler konusunda eğitim ve/veya yeniden eğitim faaliyetleri uygulamıştır.

    • %56’sı, kadınlara yönelik motivasyon veya danışmanlık faaliyetlerini içermiştir.

    Toplamda 131 KİD projesi 615 faaliyet uygulamış olup bunların %56’sı eğitim ve motivasyon faaliyetlerinden oluşmaktadır. Faaliyetlerin yalnızca %19’u girişimciliğin desteklenmesiyle ilgilidir. Bununla birlikte, kadın istihdamına yönelik farkındalığın ve duyarlılığın artırılması (%9), kadınların iş bulmasına yardımcı destek hizmetlerinin verilmesi (%5), kadın istihdamına ilişkin saha çalışmaları ve araştırma yapılması (%9) veya sosyal diyalog ve ortaklığın teşvik edilmesi (%2) konusunda hibe faydalanıcılarının çok küçük bir kısmı aktif olmuştur.

    Dolayısıyla faaliyet değerlendirmesinde hibe faydalanıcılarının kadın istihdamına iyi bilinen ve biraz da “eskimiş” yolları tercih ettikleri sonucuna ulaşılmıştır. Daha fazla beceri, işbirliği, yenilikçi fikirler veya daha geniş hizmetler gerektiren faaliyetler daha az tercih edilmiştir. Hibe rehberlerinde olası faaliyetler arasında bir öncelik belirtilmemiş olması da buna olanak tanımıştır. Ancak hibe faydalanıcılarının faaliyet seçimleri kaçırılmış bir fırsat ortaya koymaktadır. En zorlu konular olan kadın istihdamı konusunda az ve öz çalışmaların bulunmaması, kadın istihdamını engelleyen unsurlar veya kadın istihdamını teşvik eden hizmetlerin oluşturulması konuları çok az seçilmiştir.

    Yetkililer, işgücü piyasasındaki gerçek ihtiyaçlar konusunda başvuru sahiplerine daha fazla yönlendirme yapmış olsa iyi olurdu. Ancak yine de yetkililerin hibe programlarına yönelik beklentileri bu şekilde formüle etmedikleri belirtilmelidir. Ne Program Otoritesi ne de İŞKUR, başvuru sahiplerine hibe projelerinin ulusal politika ve stratejilere uygun olması veya nasıl uyumlu olması gerektiğini belirtmemiştir. Sonuç olarak projelerde uygulanan faaliyetler aktarım potansiyeli olan deneyim, iyi uygulama veya yeni araç ve metotlar açısından fazla bir kazanıma yol açmamıştır.

    Kurumsal analiz açısından, KİD projesindeki tüm başvuruların %40’ı yalnızca dört tür kurumdan gelmiştir: dernekler, belediyeler, odalar ve halk eğitim merkezleri. Başvuru sahiplerine destek sağlayan güçlü çatı kuruluşları bulunan odalar ve belediyeler, destek almadığı görülen diğer iki kuruma göre proje alma açısından daha başarılı olmuştur.

    Bulgular, Program Otoritesi ve Operasyon Faydalanıcılarının, birçok başvuru hazırladığı halde çok az proje kazanabilen kurumların kapasitelerini artırmaya çalışmasının faydalı olacağını göstermektedir. Hazmetme kapasitesini güçlendirmeye yönelik uygun yaklaşımlar iyi olacaktır.



    Ortaklık yaklaşımı değerlendirilirken ortak seçiminin sebeplerine bakılmıştır. Hibe faydalanıcılarının çoğu, ortaklarının projenin başlıca faaliyetlerine katkıda bulunmalarını beklemiştir (%83). Projede ortakların asıl rolü sorulduğunda ortakların en çok hedef gruplara erişim konusunda etkin olduğu bulunmuştur (%64). Online anketin sonuçları, ortaklığın hibe faydalanıcıları için çok faydalı olduğunu ve hibe faydalanıcılarının ortakların katkılarından gayet memnun olduklarını göstermektedir (%94). Ortaklara yönelik beklentilerin oldukça düşük olduğu ve bu sebeple beklentilerin kolaylıkla karşılandığı söylenebilir. İşbirliği ve iletişim ağının iyileştirilmesine ilişkin yanıtlarda genel kanı, ortaklık yaklaşımının projeler için iyi olduğu yönündedir.

    Ortak arayışındaki şart, projelerin tercihen işgücü piyasasının hem arz hem de talep tarafını temsil eden ortaklıklar kurulması olmuştur. Rehberde bu tavsiye edilmiştir. Değerlendirmede bu yükümlülüğün ne derece yerine getirildiği incelenmiştir.

    Genel olarak, talep tarafını temsil eden hibe faydalanıcılarının bu modeli hiç takip etmediği görülmüştür. Örneğin, dernekler diğer derneklerle ekip oluşturmuştur. Belediyeler ise çoğunlukla talep tarafını temsil eden ortaklar seçmiştir. Bununla birlikte arz tarafındaki kurumlar ortaklık potansiyelini fark etmiş gibi görünmekte olup rehberdeki tavsiyeleri takip etmişlerdir. Bu olumlu bir işaret olarak görülmelidir.

    Değerlendirmede, hibe programının uygulanmasındaki ortaklık yaklaşımı olumlu bir öge olarak ele alınmıştır. İşgücü piyasasında, Türkiye’de geleneksel olarak zayıf olan işbirliğini teşvik etmeye büyük katkı sağladığı açıktır. Ortaklık yaklaşımının nasıl işlediğini ve nasıl daha iyi kullanılabileceğini daha iyi anlamak için ileride bu konu yakından izlenmelidir.

    Değerlendirmede ayrıca KİD projelerinin bölgesel dağılımına da bakılmıştır. Samsun, Kahramanmaraş ve Trabzon, KİD projesindeki en yüksek başarı oranlarına sahip iller olurken, Kars, Van ve Şanlıurfa en düşük oranlara sahiptir. Kadınların işgücüne katılımının düşük olması ile KİD projesinde düşük başarı oranları arasında bir bağ olduğu görülmektedir. İşgücüne katılım oranlarının yüksek olduğu illerin başarı oranları da yüksek olmuştur. Bulgular, kadın istihdamı açısından en sorunlu illere ek destek sağlanması gerektiğini, aksi halde mevcut farkların daha da büyüyeceğini göstermektedir.

    Sektörel dağılım açısından değerlendirmede önemli bir bulguya rastlanmamıştır. Bu açıdan hibe programlarının hiçbiri önemli bir husus belirtmemiş olup dolayısıyla hibe programının uygulanmasında çok çeşitli sektörler rol oynamıştır. Eğitimin geleneksel olarak kadınlara uygun görülen mesleklere odaklandığı söylenebilir. Her ne kadar erişim daha zor olacak olsa da, kadınların daha az yer aldığı sektörlere doğru yönlendirmenin hibe projelerinin etkisini artırıp artırmayacağı değerlendirilebilir.

    KİD programının sonuçlarıyla ilgili olarak yanıt vermek zordur.



    • Projelerin, İKG OP hedeflerine ve hibe rehberlerinde belirtilen hedeflere uygun olduğuna şüphe yoktur.

    • Güvenilir verilerin mevcudiyeti konusunda ciddi bir eksik olduğundan projelerin etkililiği ve verimliliğine ve başarı derecelerine ilişkin çıkarımda bulunmak zordur. Ne G-MIS ne de proje kataloğu veya ilerleme raporlarında göstergelere göre kontrol yapılmasına olanak tanıyacak kapsamlı veriler bulunmaktadır. Hibe faydalanıcılarının kendilerinin söylediklerine göre, projelerin çoğu amaçlanan hedefe ulaşmış görülmektedir. Kursiyer sayısı ve istihdam edilen kadınların sayısına ilişkin hedeflerin aşıldığı söylenmektedir. Yalnızca kendi işini kuran kadın sayısında hedefe ulaşılamamıştır. Yine de bu bildirimlerin ne derece doğru olduğuna karar vermek zordur. Gelecekteki hibe programlarında karşılaştırılabilir sayısal veriler bulundurulmalı ve faydalanıcıların düzenli olarak bu verileri sağlama ve proje bittikten sonra bunları takip etme konusunda yükümlülükleri olmalıdır. Aksi halde hibe projelerinin orta vadede gerçek istihdam etkilerini değerlendirmek mümkün olmayacaktır.

    • KİD projesinin, kadın istihdamının istisna olduğu alanlarda kadınların güçlendirilmesi konusunda başarılı olduğu açıktır. Odak grup toplantılarında edinilen bilgiye göre birçok kadın eğitime katılmak için evlerinden ilk kez çıkmış, saha çalışmalarına katılmak için ilk kez bulundukları ilden ayrılmış veya dolaylı olarak istihdamla sonuçlanan işgücü piyasası becerileri edinmiştir. Bu etki hafife alınamaz. İş arama konusunda kendilerine duydukları güvenin ve motivasyonun artmış olması memnuniyet verici etkilerdir ve kadınlara yönelik davranışlar konusunda geleneksel aile kalıplarının kırılmasına ve işgücü piyasasına katılımlarına katkı sağlayabilir.

    • Diğer bulgular ilgili Ek’te sunulmaktadır.

    Kadın İstihdamının Desteklenmesi Teknik Destek Projesi, İŞKUR’un ihtiyaç ve şartlarına çok daha yakın bir projeydi. Hibe projelerinin yanında TD projelerinde, faydalanıcı kurumun ihtiyaçlarına dayalı olarak ulaşılacak detaylı faaliyetler ve sonuçlar bulunmaktadır. Ancak sorun şudur ki, bu ihtiyaçlar projenin uygulanmasından uzun zaman önce belirlenmiştir. Dolayısıyla faydalanıcının ihtiyaçları (en azından kısmen) proje başladığı anda değişmiş olacaktır.

    Bu durum temelde dört TD projesinin tamamında gözlenmiş olup proje sonuçlarının kurgusunda kısmi revizyon ihtiyacı doğurmuştur. Sonuç olarak, hepsinde gecikmeler yaşanmış ve uygulama süresinin uzatılması gerekmiştir. İdari sürecin sonucu olarak da sözleşmelerde Zeyilname yapılmıştır.

    KİD projesinde, illerdeki paydaşlar da dâhil edilmekle birlikte faydalanıcı olarak İŞKUR’a daha fazla odaklanılmıştır. Bölgesel açıdan KİD, uygun illerin hepsinde hizmet sunmamıştır. Bunun yerine hizmetler, temsil niteliğine sahip illerde yoğunlaşmıştır.

    Projenin sonuçlarına büyük oranda ulaşılmıştır:



    • Beş il için gerekli işgücü piyasası analizleri üretilmiş ve kapsamlı bir rapor hazırlanmış ve dağıtılmıştır.

    • Danışan Yönlendirme Sistemi geliştirilmiş ve tanıtılmıştır. Ancak bu model faydalanıcının Şartname’de belirtilen ihtiyaçlarını tam olarak karşılamamaktadır.

    • Beş pilot ilde Kadın İş Kulüpleri ile ilgili pilot uygulamalar yapılmış ve bunun kadınlara mesleki rehberlik ve danışmanlık hizmetleri vermek üzere iyi bir araç olduğu görülmüştür. İş Kulüplerinin diğer ilerde benzer faaliyetler için bir model olarak kullanılması amaçlanmıştır.

    • İstihdam politikalarının toplumsal cinsiyet anaakımlaştırması konusundaki duyarlılık, dört çalışma ziyareti ve 15 toplumsal cinsiyet anaakımlaştırması konferansı düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi vasıtasıyla artırılmıştır.

    • Proje kataloğu hazırlanarak ve ulusal bir konferans düzenlenerek hibe programı sonuçları yaygınlaştırılmıştır. Paydaşlarla ağ kurma toplantıları düzenlenmiştir. Hedefe tam olarak ulaşılamamıştır ancak bunun nedeni bazı projelerin kapanmış olması ve ayrıca Van’da deKİTUPm meydana gelmiş olmasıdır. .

    Faydalanıcının genel olarak sonuçlardan çok memnun kaldığı söylenebilir. Özellikle toplumsal cinsiyet anaakımlaştırması konferansları kurumdaki kapasitenin geliştirilmesine büyük katkı sağlamıştır. Kursiyer sayısı açısından göstergelerin tümüne ulaşılmış veya aşılmıştır. Yalnızca Danışan Yinlendirme Sistemi modelinin yazılım geliştirilerek ve işveren taahhüdü ve katılımını sağlayarak revize edilmesi ve düzeltilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla projenin hem uygun hem de etkili olduğu söylenebilir.

    Rakamlar açısından verimliliğin değerlendirilmesi zordur. Faydalanıcı, projenin gecikmeli olarak başlaması, süresinin uzatılması ve bazen de KoU’ların yeterli nitelikte olmaması gibi ufak sıkıntılarla karşılaşıldığını bildirmiştir. Ancak OKB, TDE ve Yüklenici arasındaki yakın işbirliği sayesinde bu sıkıntılar aşılmıştır.

    TDE projesinin sürdürülebilirlik sergilediği görülmektedir. Bunun göstergesi olan unsurlar aşağıda verilmiştir:


    • 5 pilot ilde pilot olarak uygulanan yerel işgücü piyasası analizleri ve çalışmalarının tüm ülkeye yayılması amaçlanmaktadır.

    • Danışan Yönlendirme Sistemi yenilenip iyileştirildiğinde ülke çapında kullanılacaktır.

    • Faydalanıcı, İş Kulüplerini diğer illerde yaygınlaştırmayı hedeflemektedir.

    • Eğitim verilen İş ve Meslek Danışmanlarına ilişkin endişelerin dile getirilmesi gereklidir. Bunların sözleşmeleri sınırlı sürelidir ve her zaman iş tanımlarına uygun görevlerde çalıştırılmamaktadırlar. Bu personel işten çıkarılırsa veya rahat olmayan iş koşullarından dolayı işi bırakırlarsa eğitim boşa gidecektir.

    • Toplumsal cinsiyet anaakımlaştırması faaliyetlerinin sürdürülebilir olması için bu konudaki eğitimin faydalanıcının diğer eğitim faaliyetlerine daha fazla entegre edilmesi gerekmektedir.

    Neticede KİD Projesi, İŞKUR’a, kurumun gelecekte kadın istihdamını desteklemesine olumlu etki yaratabilecek yeni beceri ve deneyimleri kazandırmış görünmektedir. Ancak yine de kurumun, merkez ve taşra teşkilatındaki sürekli personel değişiminin, kapasite oluşturma tedbirlerini boşa çıkarmamasını sağlaması çok önemlidir. İŞKUR’un, deneyim ve beceri aktarımını çeşitli daire başkanlıkları, birimler ve müdürlüklerin kurumsal hafızasını koruyacak şekilde düzenlemesi gerekmektedir. Mevcut tecrübeler, bu durumun kurum için büyük bir zorluk oluşturduğunu göstermektedir.

    1. Yüklə 5,76 Mb.

      Dostları ilə paylaş:
  • 1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   69




    Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
    rəhbərliyinə müraciət

    gir | qeydiyyatdan keç
        Ana səhifə


    yükləyin