İlk Müslüman


Güneydoğu Anadolu'da Memlûk Sanatı / Yrd. Doç. Dr. Ahmet Ali Bayhan [s.133-143]



Yüklə 14,56 Mb.
səhifə11/95
tarix17.11.2018
ölçüsü14,56 Mb.
#83295
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   95

Güneydoğu Anadolu'da Memlûk Sanatı / Yrd. Doç. Dr. Ahmet Ali Bayhan [s.133-143]

Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

Memluk Devleti 1250 yılında Eyyübilerin nüfuz bölgesinde kurulmuştur. 1517 senesinde Yavuz Sultan Selim tarafından ortadan kaldırılıncaya kadar Mısır, Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün, Sudan, Libya, Hicaz, Yemen ve Fırat nehrine kadar Anadolu’yu içine almış, Kıbrıs ve Tunus’a da tabiiyeti altına almış, yaklaşık 4.300.000 km2’yi bulan coğrafyada hüküm sürmüş büyük ve önemli bir Türk devletidir.1

Memlukluların, Anadolu ile ilk ilişkisi Anadolu Selçuklu Devleti’nin son zamanlarında, Moğol istilasına karşı bir işbirliği sebebiyle olmuştur. Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra yerine kurulan Karamanoğulları, Eretnaoğulları, Dulkadiroğulları ve Kadı Burhanettin Ahmet Beylikleri zaman zaman; Ramazanoğulları ile Alaiye Beylikleri ise Osmanlı hakimiyetine kadar Memluk Devleti’nin egemenliğinde kalmışlardır.2 Dolayısıyla Memlukluların bu dönemde Anadolu ile çok sıkı bir irtibat içerisinde oldukları görülmektedir.Hatta Fırat kıyılarında ileri savunma hattı oluşturan Memlukluların, Birecik ve Rahbe’deki garnizonlarıyla geçiş noktalarını ve Kahire’den başlayarak Eski Kahta’daki Yeni Kale’ye kadar uzanan kurye yolunu kontrol altına aldıkları anlaşılmaktadır.3 Bu yüzden Doğu, Güney ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde kalan yerleşim yerlerinde Memlukluların yaptığı mimari eserlerle karşılaşılabilmektedir.

1. Şanlıurfa ve Çevresi

1.1. Şanlıurfa Kalesi ve Şehir Surları

Seleukoslar, Bizans ve İslami devirlerde şekillendiği anlaşılan Şanlıurfa Kalesi’nin, Selçuklular ve Eyyübilerden sonra Memlukluların eline geçtiği ve esaslı bir şekilde restore edilerek kullanıldığı bilinmektedir.4 Daha sonra Akkoyunlular ve Osmanlılar tarafından da kullanılan kalede, Memluk Dönemi’ne işaret eden herhangi bir yazıt tespit edilememiş, ancak yer yer duvar işçiliğinden yapının Memluklular zamanında tamir edildiği anlaşılmaktadır (Resim: 1).

1.2. Harran Kalesi

el-Melik el-Adil zamanında (1192) inşa edildiği bilinen5 kalenin, 1269’da Memluk Sultanı Melik el-Zahir Baybars’ın, Haçlı askerleriyle desteklenmiş Abaka Han’ın kuvvetlerini Harran ve Birecik’te bozguna uğrattığı sırada yapıldığı da ileri sürülmektedir.6 Öte yandan kalenin güney cephesinin batı kısmındaki duvarda yer alan Memluk stilindeki kitabe şeridinin 715 H./1315 M. yılında Malatya üzerine ordu gönderen Sultan Nasır Muhammet’e ait olduğu sanılmaktadır7 (Resim: 2).

1.3. Çimdinkale

Harran yakınlarındaki Çimdinkale’nin 1182-1239 yılları arasında bölgeyi ellerinde bulunduran Eyyübiler zamanında savunma ve konaklama amaçlı bir ribat olarak yapıldığı tahmin edilmektedir. Etrafı hendekle çevrili kalenin batıdaki girişinin altında yer alan birimlerin ahır olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Kalede günümüzde çeşitli yapı kalıntıları ve bir su kuyusu bulunmaktadır. Kalenin burç ve duvarları ile üzerindeki yapıların önemli bir kısmının, Urfa Bölgesi’ne 1272-1394, 1404-1505 ve …-1517 tarihleri arasında üç kez hakim olan Memluklular Dönemi’nde tamir edildiği ve kullanıldığı anlaşılmaktadır. Etrafı düzlenmiş, ortası kabarık taş işçiliği Memlukluların Şanlıurfa Kalesi, Birecik Kalesi ve Eski Kahta Yeni Kale’deki duvar işçiliğiyle paralellik göstermektedir8 (Resim: 3).

1.4. Birecik Kalesi

M.Ö. 2000 yılından başlayarak iskana sahne olduğu tahmin edilen Birecik Kalesi’nin (Resim: 4) en önemli onarımının Memluklular Devri’nde gerçekleştiği bilinmektedir. Bugün mevcut olmayan ve biri Kale Camii’ne ait olan üç kitabeye göre, kale Muhammet Berke Han tarafından Bira’daki saltanat naibi Emir Cemaleddin’in velayetinde (1277-79) ve Sultan Nasır Muhammet zamanında 700 H./1301 M. yılı sonunda yenilenmiştir. Tarihi kaynaklarda “Kale-i Beyda” olarak isimlendirilen kalenin, Memluk Sultanı Kayıtbay’ın 1477-78’de Suriye’ye giderken Birecik’e uğradığı sırada diğer birçok kale ile birlikte tamir ettirildiği belirtilmektedir. Muhtemelen üç katlı olan kalenin etrafını kuşatan surlardan güney tarafında 15 m.’lik bir bölüm ile batısında 25 m. uzunluğundaki bir kısım günümüze ulaşabilmiştir. Bunların moloz taş dolgu ve kesme taş kaplamalı inşa edildiği görülmektedir. 12 burcu ve 2 gözetleme kulesi olduğu sanılan kalenin içinde, cami, hamam, sarnıç ve yatır kalıntılarının bulunduğu rivayet edilmektedir. Kale içindeki yapıların tanımlanabilmesi için kazılara ihtiyaç duyulmaktadır9 (Çizim: 1).

1.5. Birecik (Dış Kale)

Surları


Stratejik konumu sebebiyle ilk olarak Seleukoslar zamanında (M.Ö. 298-236) yapıldığı ve Romalılar (M.Ö. 30-M.S. 395) ile Franklar (M.S. 1098-1150) tarafından kullanıldığı sanılan şehir surlarının (Çizim: 1) 1482-84’lerde Memluklular tarafından inşa edildiği bilinmektedir. Mevcut surların en uzunu “Bağlar Surları” olarak bilinen bölümdür. Kentin kuzeydoğusunda yer almakta olup, 182.20 m. uzunluğunda ve 2 m. kalınlığındadır. En yüksek noktası 11 m.’dir. Surun güneyinde olduğu düşünülen ana kapı, tamamen yıkılmıştır. Moloz taş dolgu ve düzgün kesme taş kaplamalı olan surların burçlarla takviye edildiği görülmektedir. Bunlardan biri “Sekizgen Burç”tur. İçten 4.02x4.50 m. ebatlarındaki burcun örtüsünü, batısı sivri beşik tonoz biçiminde düzenlenmiş kubbeye benzer bir tonoz meydana getirmektedir (Çizim: 2). Sekizgen Burcun kuzeyinde iki dikdörtgen şekilli burç daha yer almaktadır. Birincisi büyük oranda yıkılmışken, ikincisi 3.80x4.50 m. ölçülerinde kuzey-güney istikametinde uzanan dikdörtgen planlı ve tonoz örtülüdür (Çizim: 3). Meçan Kapısı’nın batısında, doğu-batı istikametinde 74.10 m. uzunluğunda ve 2 m. kalınlığında sur kalıntıları mevcuttur. Yer yer 6 m.’yi bulan surların ortalarına doğru, batı duvarı yıkık olduğu için eyvan durumundaki bir burç bulunmaktadır. Meydan Kapısı’nı ihtiva ettiği düşünülen, yaklaşık 50 m. uzunluğundaki güney surlarında biri Alaburç olmak üzere iki dikdörtgen ve bir sekizgen burç yer almaktadır. Bunlar da şekil, boyut ve teknik özellikleri bakımından Bağlar Surlarındakilerle benzerlik göstermektedir. Doğu yöndeki surlarda günümüze ulaşabilen tek şehir kapısı olan Urfa Kapısı, kitabesine göre 888 H./1483 M. senesinde Memluk Sultanı Kayıtbay tarafından yaptırılmıştır. Kapı üzerindeki kartuş içerisinde yer alan kitabede, Memluk Sultanı Kayıtbay’ın emriyle Yunus el-Şerefi’nin yönetiminde yapıldığı yazılıdır. Sur duvarının doğu cephesinin ortasında, sivri kemerli bir niş içerisinde düz atkı taşlı kapı açıklığı mevcuttur. Üstte taş konsollar vardır (Resim: 5). Çapraz tonozlu kapı dehlizine kuzeyden beşik tonozlu bir eyvan açılmaktadır. Güney tarafta ise birbiri içinden geçilen çapraz tonozla örtülü iki büyük mekan bulunmaktadır (Çizim: 4). Meçan Kapısı, kısmen yıkık vaziyette olup (Resim: 6) şerit halindeki kitabesine göre Memluk Sultanı Kayıtbay tarafından 889 H. / 1484 M. tarihinde, Naib Yunus el-Şerefi’nin yönetiminde yaptırılmıştır. Kuzey, batı ve doğu duvarları tümüyle yıkılmış durumdadır. Dolayısıyla çevresindeki mekanlar da günümüze gelememiştir. Maalesef zamanımıza ulaşamayan, ancak Alaburç’un doğusundaki surların bittiği bölümde bulunduğu tahmin edilen Meydan Kapısı’nın da Memluk Sultanı Kayıtbay tarafından 887 H./1482-83 M. tarihinde yaptırıldığı bilinmektedir.10

1.6. Birecik Ulu Camii

Kuzey kapısı üzerinde bulunduğu öne sürülen,11 ancak günümüzde mevcut olmayan 766 H./1364-65 M. tarihli kitabeden hareketle Memluk Sultanı Melik Eşref Şaban’ın emriyle inşa edilmiş olabileceği düşünülen12 Ulu Cami, 1800-01, 1802-03 ve 1918-19 tarihlerinde tamir edilmiştir. Kuzey-güney istikametinde 45x80 m. boyutlarındaki dikdörtgen planlı cami, kuzey ve doğu kenarlarında farklı işlevler için kullanılan mekanların yer aldığı bir avlu ile 14.60x26.30 m. ebatlarında, doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı ibadet mekanı ve dört çapraz tonozla örtülü bir son cemaat yerinden ibarettir. Üç sıra halinde dörder dikdörtgen paye ile duvar payelerine dayandırılmış çift yönlü sivri kemerlerle bölüntüye uğratılmış iç mekan, mihrap önü kısmında kubbe, diğer yerlerde beşik tonozlarla örtülmüş çok bölüntülü ve mihrap önü kubbeli tiptedir (Çizim: 5). Memluk özelliğindeki üç dilimli kemerli giriş kapısı (Resim: 7) ile minare ve yüzeylerindeki zengin bitkisel ve geometrik süslemeler dikkat çekicidir.13

1.7. Birecik Çarşı Camii

XVIII. yüzyıl ortalarında bir yangın sonucu yenilenen Çarşı Camii’nin (Resim: 8) ilk yapımıyla ilgili tek belge, kuzeybatıda yer alan minarenin güney cephesindeki kapı üzerinde bulunan kitabedir. Buna göre 771 H./1370 M. yılında Hacı Bingazi el-Mifras’ın yönetiminde Antepli Ahmet oğlu Ömer oğlu Muhammet tarafından yapılmış14 olan cami, Memluklular zamanında, muhtemelen Melik Eşref Şaban’ın emriyle Naib Aydamur el-Anuki tarafından şekillendirilmiş olmalıdır.15 20.20x24.50 m. ölçülerinde doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı yapı, avlu, doğusundaki abdest alma mekanları ve tuvalet ile güneydoğudaki imam evi, batıdaki son cemaat yeri olarak kullanılan bölüm, kuzeybatısındaki minare ve avlunun güneyindeki asıl ibadet mekanından ibarettir. İçten 7.80x20.10 m. ölçülerinde merkezi tipte tek kubbeli ibadet mekanı, iki yandaki serbest desteklere ve duvarlara atılmış haç tonozla örtülü ikişer birimle yanlara doğru genişletilmiştir16 (Çizim: 6).

1.8. Birecik Kule

(Urfa Kapısı) Mescidi

Urfa Kapısı’nın kuzeyindeki burçta yer alan mescit, Urfa Kapısı’nın 1483 yılında Memluk Sultanı Kayıtbay tarafından yaptırıldığı sırada inşa edilmiş olmalıdır. 14.50x17 M. ölçülerindeki yapının orijinalde eyvan kuruluşunda iki bölümlü bir mescit olduğu sanılmaktadır. 1993’te Şanlıurfa Valiliği’nce restore edilmiş, bu sırada batı cephe ve iç mekanı tümüyle yenilenmiş, tek mekanlı hale dönüştürülmüştür. Güney duvarının ortasında, dıştan bir silmeyle üç yönden çerçevelenmiş yarım yuvarlak bir mihrap nişi yer almaktadır. Mevcut ahşap minberi ise yenilenmiştir.17

1.9. Birecik

Alaburç Meydan Kapısı) Mescidi

Meydan Kapısı’nın uzantısında yer alan Alaburç Mescidi, cephelerindeki madalyonlarda bulunan sülüs karakterli kitabelere göre Memluk Sultanı Kayıtbay tarafından yaptırılmıştır. Yazıtlarda tarih verilmemesine karşın mescidin, Meçan Kapısı ile aynı tarihlerde (889 H. / 1484 M.) yapılmış olması muhtemeldir. Ancak burcun ne zaman mescit olarak kullanılmaya başlandığı bilinmemektedir. Dıştan 10.80x11.30 m. boyutlarında, yaklaşık kare planlı yapının cepheleri benzer düzenlemelere sahiptir (Resim: 9). Kuzeydoğu köşedeki L biçimli bir koridorla ulaşılan iç mekan, ortadaki çapraz tonozla örtülü bir kare bölüm, batı ve güneydeki sivri beşik tonozlu birer eyvan, batı eyvanın kuzeyindeki kubbeli, kare planlı ve güney eyvanın iki yanındaki beşik tonozlu ve dikdörtgen şekilli hücrelerden müteşekkildir (Çizim: 7). Düzgün kesme taştan yapılmış olan mescidin üst katına bir merdiven vasıtasıyla ulaşılmaktadır.18

1.10. Birecik Merkez

Bucağı, Dorucak (Şeyh

Bekir) Köyü Türbesi

Yapı içerisindeki mihrabın üzerinde yer alan bir kitabeye dayanarak türbenin, Memluk Sultanı Kayıtbay zamanında 1480’lerde yenilendiği sanılmaktadır. Başka bir kitabede de Kalender Halil ismi ile 1854-55 tarihi okunmaktadır. Dıştan 5.25x6.30 m. boyutlarında, dikdörtgen şekilli olan türbenin, içten sivri kemerli nişlerle kare şekle dönüştürüldüğü görülmektedir. Kalan izlerden anlaşıldığı kadarıyla pandantiflerle geçilen bir kubbeyle örtülüdür (Çizim: 8).19

1.11. Halfeti Çekem Mahallesi Mescidi ve Türbesi

Mescit, türbe ve imam odasından müteşekkil bir yapı topluluğudur. Türbe, kitabesine göre 797 H./1395 M. yılında Şeyh Hacı Ali için Memluk Sultanı Ebu Sait Berkuk zamanında Emir Alptuğ Tekin tarafından yaptırılmıştır. Büyük oranda yenilenmiş olan mescidin de türbe ile aynı tarihlerde yapıldığı tahmin edilmekle birlikte, imam odasının sonradan eklendiği düşünülmektedir. Bir avlunun güney tarafında, batı uçta 5.80x11.10 m. ölçülerinde ve iki sütunlu bir dizi ile iki paralel nefe ayrılmış dikdörtgen şekilli bir mekandan ibaret mescit yer almaktadır. Bunun doğusunda, sivri beşik tonozlu giriş eyvanı ve kubbeli, kare planlı yapısıyla kuzey-güney istikametinde yerleştirilen türbe bulunmaktadır. Doğu uçta da imam odası mevcuttur20 (Çizim: 9). Bu özellikleriyle Memluk kompleks yapılarının karakterini yansıtmaktadır.

1.12. Rumkale

Birecik Ovası’nın kuzeyinde yer alan bir tepe üzerinde (Resim: 10) kurulmuş olan kalenin, Asurlardan beri mevcut olduğu ve uzun bir süre Katolikosluk makamı olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. 1292’de Melik Eşref tarafından fethedilmesiyle birlikte Memlukluların eline geçen kalenin, Sultanın emri üzerine Suriye Naibi Sancar Şuca tarafından tamir edildiği ve “Kal’at el-Müslimin” adını aldığı rivayet edilmektedir.21 Günümüzde harap durumda ve 120x230 m. ebatlarındaki kalede Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı, çok sayıda yapı kalıntısı, su sarnıçları ve bir kuyu bulunmaktadır. Kalenin eteğinde yer alan evler muhtemelen 1292 kuşatmasında tamamen tahrip edilmiştir. Memluk Dönemi’nde bu kısmın “Aşağı Şehir” olarak adlandırıldığı bilinmektedir. Diğer yapıların tarihlendirilmesi sorunlu olmakla birlikte bu yapılar, genellikle Memlukluların bölgeye egemen oldukları devreye mal edilebilir.22

2. Adıyaman ve Çevresi

2.1. Eski Kahta, Yeni Kale

Adıyaman’a 60 km. uzaklıkta, Kahta İlçesi’nin 26 km. kuzeyinde Damlacık Bucağı’na bağlı Kocahisar Köyü’nde (Eski Kahta) bulunmaktadır. Kalenin ilk olarak ne zaman kurulduğu bilinmemekle birlikte Asurlular Dönemi’nden beri var olduğu, Roma, Urartu, Part, Sasani ve Araplar tarafından kullanıldığı çeşitli kaynaklardan anlaşılmaktadır.23 Ancak çevredeki eserlerin ağırlıklı olarak Kommegene Krallığı’na (M.Ö. 162-M.S. 72) ait olması kalenin bu dönemde şekillendiğini akla getirmektedir. XI. yüzyılın ikinci yarısında Ermeniler ve I. Alaaddin Keykubad Devri’nde Selçukluların egemenliğinde bulunan kale, günümüze ulaşan mimarisiyle Memluklulara aittir.24 Kalenin, Osmanlılar devrinde kullanıldığı ve bazı bölümlerinin de Cumhuriyet döneminde 1968-1975 yılları arasında onarıldığı bilinmektedir.25 Çeşitli bölümlerindeki altı kitabeye göre Memluk Dönemi’ndeki ilaveler Sultan Kalavun (1286), Sultan Eşref Halil (1291-1293) ve Sultan Nasır Muhammet (1309) zamanlarında gerçekleştirilmiştir.26 Kale, Kahta Çayı’nın (Nymph Irmağı) kenarında 300-350 m. yüksekliğindeki sarp, kayalık bir tepe üzerine kurulmuştur. Doğudan güneye doğru bir kavis çizen kayalık, aynı zamanda kalenin şeklini de belirlemektedir. Sarp ve dik olduğu için güney tarafında surlara gerek duyulmamıştır. Doğu, kuzey ve batı taraflarındaki surlar ise kayalığın arazi yapısına göre yerleştirilmiştir. Kale dış mimari durumu itibariyle oldukça sağlamdır (Resim: 11). İçeride ise bazı bölümler ayakta, bazıları yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya, bazıları da tamamen yıkılmış durumdadır. Kaynaklarda kale içinde saray, cami, dükkan (çarşı), hamam, su depoları (sarnıçlar), zindan vb. yapıların bulunduğu ifade edilmektedir.27 Kalenin etrafını kuşatan surlar, dıştan kenarları (yaklaşık 5 cm.) düzlenmiş, ortası kabarık bırakılmış kireç taşlarıyla oldukça sağlam bir işçilikle örülmüştür. Aynı tarz işçilik Birecik, Şanlıurfa ve Harran yakınlarındaki Çimdinkale’de de Memluk özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır.28 Burçlarla takviye edilmiş olan surlarda sivri ve üç dilimli kemerli mazgallara yer verildiği görülmektedir. Günümüzde kalenin müştemilatından giriş bloğu, mescit, hapishane ve zindan, ön savunma yeri, burçlar, merdivenler ve güvercinlik, saray, sarnıçlar ve orta bölümde yıkıntı halinde kalıntılar mevcuttur (Çizim: 10).

2.2. Eski Kahta Kutlu Doğmuş

Camii ve Zaviyesi

Bu yapılar günümüze gelememiştir. Ancak camiye ait kitabe, Kocahisar Köyü’nde mevcut camiye bitişik yer alan çeşmede inşaat malzemesi olarak kullanılmıştır (Resim: 12). 35x140 cm. boyutlarında bir Tabula Ansata çerçeve içerisindeki sülüs karakterli Arapça kitabede, “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inananlar imar eder. Bu mübarek cami el-Sultan el-Melik el-Nasır (Muhammet?)… -(Allah) mülkünü ebedi kılsın- zamanında Emir Alaaddin Kutlu Doğmuş İbn Ahmet tarafından 737 H./1336-37 M. yılının Recep ayında tamir ettirildi.” yazılıdır. Memluklular devrinde imar edilmiş olan bu camiye, XVI. yüzyıl kayıtlarında Kahta Kazası’nda bulunan vakıflar arasında da rastlanılmaktadır. Aynı vakfiyeden bir de zaviyesinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.29

2.3. Besni Kalesi

İlçenin 5 km. kadar güneyinde, sivri ve yüksek bir tepe üzerinde kurulmuştur. Büyük kısmı sarp ve dik kayalıklarla kuşatılmış olan kaleye sadece bir taraftan, dik bir yamaçla ulaşılmaktadır. Savunmaya elverişli mancınıklar ve diğer yapı kalıntıları hala ayaktadır. İlk olarak Hititler tarafından kurulduğu sanılan kaledeki mevcut yapıların, mancınıktaki kitabeden hareketle XIII. yüzyılın sonlarında Besni’de hüküm süren Memluk Sultanı Melik Eşref b. Kalavun zamanında (1293) yapıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca kaynaklarda kalede çarşı ve hamam gibi başka yapıların da mevcut olduğu belirtilmektedir.30

2.4. Besni Ulu Camii

Aşağı Oba mevkiinde bulunan, minaresi hariç hiçbir bölümü günümüze ulaşmayan Ulu Camii’ne ait 898 H./1492 M. tarihli bir onarım kitabesi31 ile plan ve mimari özellikleri dikkate alındığında yapının muhtemelen XIV. yüzyılda Dulkadirli veya Memluklular tarafından yaptırılmış olabileceği düşünülmektedir.32 Yıkılmadan önce Ulu Camii’nin boyuna dikdörtgen planlı, üçer sütunla desteklenen kemerlerle bölünmüş kıble duvarına paralel üç nefli bir harime sahip olduğu ve girişte minare kaidesi ile birlikte doğu cepheden dışarı taşan bir son cemaat yeri bulunduğu rivayet edilmektedir. Ulu Camii’nin hatırası olarak açık arazide hala ayakta duran minaresi ise kare kesitli bir kaide üzerinde yükselen silindirik gövdeli ve mukarnas altlıklı tek şerefelidir33 (Resim: 13).

2.5. Besni Çarşı Camii

Eski Besni’nin merkezinde, çarşı içerisinde bulunmaktadır. Halk arasında Hacı Aslan tarafından yaptırıldığı söylenen caminin giriş kapısı üzerindeki kitabede Memluk Sultanı Kalavun’un oğlu Sultan Nasır Muhammet’in adı geçmektedir. Bu durumda yapı Sultan Nasır Muhammet’in hakimiyet yılları olan 1293-94, 1299-1309 ve 1310-1341 tarihlerinde34 yapılmış olmalıdır. Günümüzde mevcut olmayan cami, ortada yer alan bir avlu ile kuzeydeki seki ve odalardan müteşekkil bir bölüm ve güneydeki dikdörtgen planlı asıl ibadet mekanından ibarettir. Meyilli bir arazide kurulan yapının harimi, üçer sütunlu iki sıra ile üç nefe ayrılmıştır. Ortadaki üç kemerli giriş kapısı üzerinde minare yükselmektedir. Bu özelliği ile Mısır’daki bazı Memluklu ve Osmanlı minarelerini hatırlatan yapının on iki kenarlı gövdesi kısa tutulmuş ve şerefe altlığı mukarnaslarla süslenmiştir35 (Resim: 14).

3. Malatya ve Çevresi

3.1. Eski Malatya Melik Sunullah Camii

Halk arasında “Vaizocağı” veya “Vaizbaba” adıyla anılan cami, 1394 yılında Sultan Melikü’z-Zahir Berkuk zamanında Abdullah Hüsnü oğlu Çerkez tarafından yaptırılmıştır.36

3.2. Eski Malatya Ulu Camii’ndeki Memluk Onarımı

Eski Malatya’da I. Alaaddin Keykubad tarafından 1224 yılında yaptırılmış olan Ulu Camii’nin iç avlusuna bakan kuzey kısmın duvarında, bu taş bölmeyi saltanatın Malatya Naibi el-Eşref el-Seyfi Küşli tarafından inşa ettirildiğine dair nesih karakterli bir kitabe mevcuttur.37 XIV. yüzyılın son yarısında Malatya’nın Memluk nüfuzu altında olduğunu dikkate aldığımızda, bu ilave ve doğu kapısı arkasındaki kubbe ile güney duvarında açılan kapı o zaman yapılmış olmalıdır.38

3.3. Eski Malatya Şahabiyye-i Kübra Medresesi

Ulu Camii’nin güneyinde tarlalar arasında, harap vaziyette yer alan medrese, her ne kadar süslemeli taç kapısına dayanılarak Selçuklu devrine verilse39 de tarihi kaynaklara göre el-Melik el-Eşref Şaban zamanında (1363-1377) Emirü’l-Ümera lakaplı Şehabettin Hızır tarafından mimar Şahmeddin Muhammet bin Osman’a yaptırılmıştır.40 Bitişiğinde bir türbe bulunan medresenin mevcut bölümleri taç kapının sağ kanadı ile ana eyvanın yer aldığı kısımlardır. Girişin karşısındaki ana eyvan, beşik tonozlu ve mihraplı yapısıyla muhtemelen yazlık dershane ve mescit olarak kullanılmaktaydı. Üzeri kubbeli olduğu anlaşılan türbede, belki medreseyi yaptıran kişi ve ailesi gömülü olabilir.41

3.4. Eski Malatya

Namazgahı

Eski Malatya surları dışında, Malatya-Sivas karayolu üzerinde yer almaktadır. İlk olarak 1243 senesinde Taceddin İshaki oğlu Kemaleddin Kamyar tarafından yaptırılmış olan Namazgah, mihrabının üzerindeki kitabesine göre 878 H./1474 M. tarihinde Memluk Sultanı el-Melik el-Eşref Kayıtbay tarafından tamir ettirilmiştir.42

3.5. Darende Sengbar Kalesi

Darende bölgesindeki Sengbar (Zengibar-Taşkale) Kalesi’nde bulunan 909 H./1405-06 M. tarihli kitabeden Darende’nin, Kansu Gavri zamanında Memlukluların elinde olduğu ve yörede birtakım imar faaliyetlerinde bulundukları anlaşılmaktadır.43

4. Gaziantep ve Çevresi:

4.1. Gaziantep Kalesi

Alleben deresinin güney kenarında yaklaşık 25-30 m. yükseklikteki bir tepe üzerinde kurulmuştur. Ne zaman ve kimlerce yapıldığı bilinmeyen İç Kale, Hititlerce yerleşim merkezi olarak kullanılmış ve VI. yüzyılda Bizans İmparatoru I. Jüstinianos Dönemi’nde (527-565) büyük bir onarım görmüştür. Mevcut kitabelerden anlaşıldığı kadarıyla, Memluklular Dönemi’nde yeni burçlar eklenerek esaslı bir şekilde imar edilmiş olan kaledeki mescit ve hamamın da aynı tarihlerde inşa edildikleri sanılmaktadır44 (Çizim: 11, Resim: 15). 1557’de Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle yeniden onarılan kalenin surları, toplam 36 kule ve burçla takviye edilmiştir.45

4.2. Gaziantep Eyüboğlu Camii

Çeşitli kaynaklara göre Eyüboğlu Ahmet adlı bir Memluk bilim adamının yardımıyla yapılmış olan caminin XIV. yüzyıldan kaldığı sanılmaktadır. Taştan, iki nefli, dikdörtgen planlı ve çapraz tonoz örtülü bir yapıdır.46

4.3. Kilis Ulu Camii

Hacı Gümüş Mahallesi’ndeki Ulu Camii, en erken tarihli onarım kitabesine göre, 790 H./1388 M. yılında Abdullah oğlu Hacı Halil tarafından el-Melikü’z-Zahir Ebu Said Berkuk zamanında tamir ettirilmiştir.47 Kesme taştan, dikdörtgen planlı, iki nefli, ana mekanı yüksek bir kubbeyle örtülü yapının çok köşeli ince uzun bir minaresi vardır48 (Resim: 16). Osmanlı döneminde çok sayıda onarım geçirmesine karşın orijinal planını pek kaybetmemiştir (Çizim: 12). Bu yapıdan başka, Kilis’te Osmanlı hakimiyetinden önce yapıldığı bilinen şehrin etrafındaki surlar ile Alacacı, Ali Çavuş ve Akcurun Camilerine ait minareler de Memluklar Devri’nde yapılmış olmalıdır.

4.4. Araban Kalesi

İlçenin ortasındaki tepe üzerinde yükselen kale, 50 yıl öncesine kadar sağlam durumdayken, halk tarafından inşaatlarda kullanmak üzere etrafını kuşatan surların taşları sökülmüş, dolayısıyla günümüzde surlar ancak toprak seviyesinde tespit edilebilmektedir.Topografik olarak Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin birleştiği bir noktada, Fırat nehrinin bir kolu olan Kavasi ırmağı’nın kenarında 35 m. yüksekliğinde bir yığma tepe üzerinde kurulmuş olan, 85x95 m. boyutlarında bir alanı işgal eden Araban Kalesi’nde (Resim: 17-18), bir mescit ve bir su deposu bulunmaktadır.49 14.90x9.30 m. ölçülerindeki mescit, enine gelişen iki nefli plan tipinde olup (Çizim: 13), kalenin güney surlarına bitişik olarak yapılmıştır. Herhangi bir kitabe ihtiva etmemekle birlikte kaledeki mevcut yapıların XIII-XIV. yüzyıllarda Memlukların yöreye hakim olduğu dönemde inşa edilmiş olabileceği tahmin edilmektedir.50

4.5. Gaziantep Kansu Gavri Mescidi ve Çeşmesi

Memlukluların hakimiyeti esnasında Gaziantep’te yapıldığı bilinen eserlerden ikisi Sultan Kansu Gavri’nin yaptırdığı mescitle çeşmedir. Hatta bu sırada Kansu Gavri’nin, Arduç Baba Zaviyesi’ne de çeşitli vakıflar tahsis ettiği rivayet edilmektedir.51

5. Antakya ve Çevresi

5.1. Antakya Habibi Neccar Camii

İlk olarak Müslümanların Antakya’yı fethinin hemen ardından (638) Ebu Ubeyde b. Cerrah tarafından yaptırılan cami, 1268 yılında şehrin Memluk Sultanı Baybars tarafından fethedilince tamamen yıktırılmış ve yerine yeni bir cami yaptırılmıştır. Bugünkü camiye tâbi medresenin duvarında yer alan kitabedeki “Melikü’z-Zahir” ibaresinden de bu Memluk imar faaliyetini doğrulamak mümkündür. Sonraki dönemlerde yapı çok sayıda onarım geçirdiğinden orijinal şeklini kaybetmiştir.52

5.2. Payas Kalesi

Antakya-İskenderun arasındaki Payas Kalesi’nin stratejik konumu nedeniyle ilk olarak Romalılar Dönemi’nde inşa edildiği, Bizans Devri’nde kullanıldığı ve VII. asırdan itibaren Müslümanların eline geçtiği sanılmaktadır. Haçlı Kontluğu ile Selçuklular arasında sık sık el değiştiren kalenin, etrafını kuşatan surlardan XIII. yüzyıldan itibaren Memlukların egemenliğine girdiği ve bu dönemde tamir edildiği anlaşılmaktadır.53

6. Tarsus ve Çevresi

6.1. Tarsus Ulu Camii

(Camii’n-Nur) Minaresi

Memluk Sultanı Ebu’l-Meali S. Muhammet II’nin şehri 1362 yılında zapt ettiği sırada St. Petrus adına yapılmış kilise birtakım ilavelerle birlikte camiye çevrilmiştir. Minare bu eklemelerin en önemlisi olup, caminin batısındaki avluda yapıdan 5.50 m. uzaklıkta yer almaktadır (Resim: 19). Minare kaidenin güney cephesindeki kapı üzerinde yer alan 41x39 cm. boyutlarındaki sülüs karakterli, beş satırlık Arapça kitabeye göre Tarsus Naibi el-Şembeki Aksungur el-Nasıri tarafından 764 H. / 1363 mM. senesinde yaptırılmıştır.54

6.2. Tarsus Eski Camii

Çarşıbaşında, Eski Adana yolunun kıyısında yer alan Eski (Baytimur) Camii’nin, orijinalde bir kilise olduğu, Memluklara tâbi bir beylik olan Ramazanoğullarından Ahmet Bey tarafından XIV. yüzyıl sonlarında şehrin ele geçirildiği zaman camiye dönüştürüldüğü sanılmaktadır.55

7. Adana ve Çevresi

7.1. Kozan Hoşkadem Camii

İlçenin merkezinde yer almaktadır. Giriş kapısı üzerindeki üç satırlık Arapça kitabesine göre Memluk Sultanı Seyfeddin Çakmak zamanında Emir Abdullah Hoşkadem tarafından 852 H./1448 M. yılında yaptırılmış olan camide, 1890’da çeşitli eklemeler, 1963 ile 1983’teki onarımlarla da birtakım değişiklikler meydana gelmiştir. Eğimli bir araziye tamamen kesme taştan inşa edilen yapı, büyük boyutlu, kare planlıdır. Doğusunda ve batısında sonradan ilave edilmiş yazlık namazgah kısımları bulunan caminin, dış cephelerinde de tamiratların izlerini görmek mümkündür. Ancak kuzey cephedeki anıtsal taç kapı (Resim: 20), üç dilimli kemerli nişi ve kitabesiyle orijinal Memluk özelliklerini hala üzerinde barındırmaktadır. Ayrıca duvarlardaki pencere formları ile üst örtüye hakim olan kubbe Anadolu Türk mimari anlayışından çok Memluk karakterini yansıtmaktadır. Harimde on iki dikdörtgen payenin sınırladığı mekan, ortadaki kubbe ve etrafındaki daha alçak tonozlu birimlerle bir merkezi yapı sergilerken, bunun etrafını kuzey, doğu ve batı yönlerden çapraz tonozlu mekanlar, güney taraftan ise ortasında bir mihrap önü kubbesine yer verilmiş doğu-batı istikametindeki beşik tonozlu bir nef kuşatmaktadır56 (Çizim: 14).

7.2. Adana Ulu Camii

Aynı adla anılan mahallede yer alan yapı, şehrin en büyük camisidir. Selçuklu, Memluklu ve Osmanlı devrine ait mimari karakterleri üzerinde toplayan bu eserin yapımına, mevcut kitabelerinden anlaşıldığı kadarıyla beyliğin Memluklara tâbi olduğu dönemde, 1513’te Ramazanoğlu Halil Bey tarafından başlanmıştır.

1541 yılında Halil Bey’in oğlu Piri Mehmet Paşa tarafından bitirilerek ibadete açılmıştır. 34.50x32.50 m. ölçülerindeki kareye yakın dikdörtgen planlı Ulu Camii’ne, doğu ve batı yöndeki iki kapı vasıtasıyla ulaşılan avludan geçilmektedir. Asıl ibadet mekanı, kıble duvarına paralel dizilmiş dört sütun ile çapraz tonozlarla iki nefe ayrılmıştır (Çizim: 15). Cephelerde Memluk özelliklerini yansıtan çok renkli mermer işçiliği dikkat çekmektedir. Ayrıca doğu cephede, dört köşe kaidesi üzerinde sekizgen gövdesi ile yükselen minare de Memluk karakterini yansıtmaktadır. Renkli taş kuşaklarla bölümlere ayrılmış olan gövdesinin orta kısımları sağır nişlerle süslenmiş ve mukarnaslı şerefe korkuluklarının üzerinde sekiz sütunun taşıdığı konik bir külahın yer aldığı minare, Kahire ve çevresindeki Memluk yapılarının karakteristik görünüşünü kazanmıştır57 (Resim: 21). Ulu Camii Külliyesi içerisinde yer alan ve “Küçük Mescit” olarak bilinen küçük bir yapı bulunmaktadır. 6.72x5.60 M. ebatlarındaki mescit, kitabesine göre 898 H. / 1493 M. yılında Ramazanoğlu Halil Bey tarafından yaptırılmıştır.58

7.3. Akça Mescit

Ulu Camii’ne 60 m. mesafede yer alan Akça Mescit’in, Ağca Bey adlı bir Türkmen ağası tarafından 812 H./1489 M. tarihinde Ramazanoğulları Beyliği’nin, Memluk Devleti’ne tâbi olduğu devrede yapıldığı bilinmektedir. İri blok kesme taşlardan yapılmış olan mescit, alçak bir platform üzerinde yükselmektedir.59 Üzerini örten yüksek kasnaklı kubbesi de Memlukluların, Suriye ve Mısır’daki yapılarıyla bağlantı kurmamıza imkan sağlamaktadır.

7.4. Tuz Hanı ve Mescidi

Adana Ulu Camii’nin yakınında bulunan Tuz Hanı, Ramazanoğlu Halil Bey tarafından 903 H. / 1497 M. tarihinde Selamlık olarak yaptırılmıştır (Resim: 22). Günümüzde avlusu, avlunun batı köşesinde yer alan küçük bir mescit ve bu yapıya bitişik hamamı mevcut olan Selamlık Dairesi’nin diğer kısımları yıkılmış durumdadır (Çizim: 16). Memluk mimari özelliği taşıyan ve kare planlı bir şema gösteren mescit tamamen kesme taştan inşa olunmuştur. Üzerini örten yüksek kasnaklı kubbesi dolayısıyla Akça Mescit’le benzeşmektedir. Mescidin bitişiğinde yer alan, ancak soğukluk ve soyunmalık kısımları yıkıldığından sadece sıcaklık bölümünün kalıntılarıyla zamanımıza ulaşabilen hamamın kapısı üzerindeki kitabe, yapı topluluğunun inşa tarihini vermesi açısından önem taşımaktadır.60

7.5. Harem Dairesi

(Vakıf Sarayı)

Ulu Camii Külliyesi’nden Ramazanoğulları sarayının bir parçası olan bu yapı (Resim: 23), güney cephesinde bulunan kitabesine göre Ramazanoğlu Halil Bey tarafından 1495 yılında yaptırılmıştır. Orijinalde tek katlı olduğu sanılan yapı halen iki katlıdır. Alt kat düzgün kesme taş, üst kat tuğla ile yapılmıştır. 16x10.50 m. ölçülerinde dikdörtgen planlı bir yapıdır. Harem Dairesi olarak yapılmış olan bu eser, Mısır’daki Memluklu konaklarını hatırlatan planıyla (Çizim: 17) Tepebağ’daki evle birlikte pek çok Adana evine örnek olması bakımından önem- lidir.61

8. Harput ve Çevresi

8.1. Harput Kalesi

Urartu Devri’nde yapıldığı bilinen kalede, Artuklular zamanında esaslı bir şekilde tamir ve ilaveler gerçekleştirilmiştir. 1363’te Memluklar adına burada hüküm süren Alaaddin Aia el-Melik Şahi’den Dulkadirli Karaca Bey’in oğlu Halil tarafından alınan kale, zaman zaman Eretnalılar, Memluklular ve Dulkadirliler arasında el değiştirmiştir. Harput’un sarp ve yalçın kayalıklarına oturan kalesi üzerinde, bu değişimlerden kaynaklanan muhtelif izlerle karşılaşılmaktadır. Bunlardan biri de Memluklulara aittir. Memlukluların Halep Valisi Seyfeddin Cürci komutasındaki ordunun 3,5 aylık kuşatmadan sonra kaleyi ele geçirmesini müteakip, harap olan doğu burçlar tamir edilmiştir.62 Bu onarımla ilgili doğu burç üstündeki 770-771 H./1369-1370 M. tarihli Memluk karakterli kitabelerde, kaleyi Dulkadiroğlu Halil ve İbrahim Beylerin, Memluk Sultanı Melikü’l-Eşref Şaban II’nin zamanında yeniledikleri yazılıdır.63 Bu da beyliğin siyasi bakımdan Memluklulara tabiiyetini gösteren en önemli verilerden biridir.

9. Kahramanmaraş ve Çevresi

9.1. Kahramanmaraş Ulu Camii

İlk inşa tarihi kesin olarak bilinmeyen Ulu Camii, kapısı üzerindeki kitabesine göre 907 H./1501-02 M. tarihinde, Memluk Sultanı Kansu Gavri zamanında, Dulkadirli Süleyman Bey’in oğlu Alauddevle Bozkurt tarafından yaptırılmıştır.64 Yapı dikdörtgen planlı, ahşap çatılı, çok ayaklı tipte olup, Anadolu Selçuklu camileri plan şemasına uygundur. Orijinal özelliklerini hala muhafaza eden minaresi, renkli taş süslemeleriyle Memluk sanatının etkilerini göstermektedir.65

1 Memluk Devleti’nin Tarihi için Bkz. K. Y. Kopraman; “Mısır Memlükleri (1205-1517)”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C. VI, İstanbul, 1987, S. 433-543; A. Mlf. ; Mısır Memlükleri Tarihi, Ankara, 1989; El-Makrizi; “El-Nukud El-Kadime Ve’l-İslamiyye” (Çev. : İ. Artuk), Belleten, XVII / 67, 1953, S. 367-392; Ş. Tekindağ; “II. Bayezid Devrinde Çukur-Ova’da Nüfuz Mücadelesi: İlk Osmanlı-Memluklu Savaşları (1485-1491)”, Belleten, XXXI/123, 1967, S. 345-373; A. Mlf. ; “XV. Asrın Sonunda Memluk Ordusu”, İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, 15, 1960, S. 85-94; A. Mlf. ; Berkuk Devrinde Memluk Sultanlığı (XIV. Yüzyıl Mısır Tarihine Dair Araştırmalar), İstanbul, 1961; A. Mlf. ; “Fatih ile Çağdaş Bir Memluklu Sultanı: Aynal El-Ecrud (1453-1460)”, İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, 23, 1969, S. 35-50; A. Mlf. ; “Memluk Sultanlığı Tarihine Toplu Bir Bakış”, İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, 25, 1971, S. 1-38; A. Mlf. ; “Fatih Devrinde Osmanlı-Memluklu Münasebetleri”, İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, 30, 1976, S. 73-98; M. Sobernheim; “Memlukler” Maddesi, İ.A., VII, İstanbul, 1980, S. 689-692; Türk Ansiklopedisi; “Memlukler” Maddesi, XXIII, Ankara, 1976, S. 486-490.

2 Y. Yücel; Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar, I-II, Ankara, 1991; R. Yinanç; “Dulkadiroğulları” Maddesi, DİA, XX, İstanbul, 1994, S. 553-557; E. Merçil; “Alaiye Beyliği” Maddesi, DİA, II, İstanbul, 1989, S. 332-333; K. Göde; “Eretnaoğulları” Maddesi, DİA, XI, İstanbul, 1995, S. 295-296.

3 R. Irwin; The Middle East In The Middle Ages: The Early Mamluk Sultanate 1250-1382, 1986, S. 46; F. K. Dörner; Nemrud Dağı’nın Zirvesinde Tanrıların Tahtları (Çev. : V. Ülkü), Ankara, 1999, S. 141-142.

4 Her Yönüyle Şanlıurfa’97 İl Yıllığı, Şanlıurfa, 1997, S. 76.

5 A. C. Kürkçüoğlu; Harran Yolların Buluştuğu Kent, Ankara, 2000, S. 29.

6 Halep Vilayeti Salnamesi, 1904, S. 413.

7 A. C. Kürkçüoğlu; a.g.e., 2000, S. 29.

8 A. C. Kürkçüoğlu; a.g.e., 2000, S. 71-72.

9 M. Acara; “Birecik’teki Eserler: K. İç Kale”, Birecik, Halfeti, Suruç, Bozova İlçeleri ile Rumkale’deki Taşınmaz Kültür Varlıkları, Ankara, 1999, S. 209-216; M. Sobernheim; “Memlükler”Maddesi, İ. A. , VII, İstanbul,1980,S. 691; A. C. Kürkçüoğlu; Birecik, Ankara, 1996, S. 54-59.

10 M. Acara; “Birecik’teki Eserler: I. Kent, (Dış Kale) Surları”, Birecik, Halfeti, Suruç, Bozova İlçeleri ile Rumkale’deki Taşınmaz Kültür Varlıkları, Ankara, 1999, S. 295-208; A. C. Kürkçüoğlu; a.g.e., 1996, S. 59-64.

11 M. F. Oppenheim; Inschriften Aus Syrien, Mesopotamien Und Kleinasien Gesammelt Im Jahre 1899, Leipzig, 1913, S. 106.

12 S. Alp; “Birecik’teki Eserler: A. Camiler-Ulu Cami”, Birecik, Halfeti, Suruç, Bozova İlçeleri ile Rumkale’deki Taşınmaz Kültür Varlıkları, Ankara, 1999, S. 59.

13 S. Alp; a.g.m., S. 59-71; A. C. Kürkçüoğlu; a.g.e., 1996, S. 14-18.

14 S. Alp; “Birecik’teki Eserler: A. Camiler-Çarşı Camii”, Birecik, Halfeti, Suruç, Bozova İlçeleri ile Rumkale’deki Taşınmaz Kültür Varlıkları, Ankara, 1999, S. 72.

15 M. Acara-C. Erel; “Ortaçağ’da Birecik ve Çevresi”, Birecik, Halfeti, Suruç, Bozova İlçeleri ile Rumkale’deki Taşınmaz Kültür Varlıkları, Ankara, 1999, S. 41.

16 S. Alp; a.g.m., S. 72-77; A. C. Kürkçüoğlu; a.g.e., 1996, S. 30-32.

17 A. Şener; “Birecik’teki Eserler: B. Mescitler-Kule (Urfa Kapı) Mescidi”, Birecik, Halfeti, Suruç, Bozova İlçeleri ile Rumkale’deki Taşınmaz Kültür Varlıkları, Ankara, 1999, S. 111-112; A. C. Kürkçüoğlu; a.g.e., 1996, S. 32-33.

18 A. Şener; “Birecik’teki Eserler: B. Mescitler-Alaburç (Meydan Kapısı) Mescidi”, Birecik, Halfeti, Suruç, Bozova İlçeleri ile Rumkale’deki Taşınmaz Kültür Varlıkları, Ankara, 1999, S. 113-117.

19 C. Erel; “Birecik Çevresindeki Eserler: Birecik Merkez Bucağı, Dorucak (Şeyh Bekir) Türbesi”, Birecik, Halfeti, Suruç, Bozova İlçeleri ile Rumkale’deki Taşınmaz Kültür Varlıkları, Ankara, 1999, S. 223-225.

20 S. Alp; “Halfeti’deki Eserler: Çekem Mahallesi Mescidi Ve Türbesi”, Birecik, Halfeti, Suruç, Bozova İlçeleri ile Rumkale’deki Taşınmaz Kültür Varlıkları, Ankara, 1999, S. 242-246.

21 M. Acara; “Rumkale ve Çevresi Tarihçesi”, Birecik, Halfeti, Suruç, Bozova İlçeleri ile Rumkale’deki Taşınmaz Kültür Varlıkları, Ankara, 1999, S. 331-332.

22 M. Acara; “Rumkale’deki Eserler: Kale”, Birecik, Halfeti, Suruç, Bo zova İlçeleri ile Rumkale’deki Taşınmaz Kültür Varlıkları, Ankara, 1999, S. 334-336.

23 Ü. Özmen; Kent Kent Türkiye, Ankara, 1969, S. 16; N. Sevgen; Anadolu Kaleleri, C. I, Ankara, 1959, S. 184; Yurt Ansiklopedisi; “Adıyaman” Maddesi, C. I, İstanbul, 1991, S. 239; M. Sucu; Adıyaman İli ve İlçeleri, Gaziantep, 1993, S. 88; Adıyaman İl Yıllığı, Ankara, 1967, S. 76.

24 M. Akar; İnsanlığın Kültür Mirası Adıyaman, İstanbul, 2000, s. 29; A. Yıldız; Adıyaman ve Yöresindeki Kale Mimarisi (Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Basılmamış Lisans Tezi, 2000), Erzurum, s. 28; M. Sucu; a.g.e., s. 88; N. Sevgen; a.g.e., s. 180.

25 M. Sucu; a.g.e., s. 88.

26 Kitabeler için bkz. F. K. Dörner / T. Goell; Arsameia am Nymphaios, Berlin, 1963, s. 306-313; A. A. Bayhan; “Adıyaman İli ve İlçelerinde Yüzey Araştırması-2000”, XXIII. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri sempozyumu (28 Mayıs / 01 Haziran 2001) Bildirileri. 27 A. Boran; Anadolu’daki İç Kale Cami ve Mescidleri, Ankara, 2001, s. 70; M. Sucu; a.g.e., s. 88; M. Akar; a.g.e., s. 29.

28 A. C. Kürkçüoğlu; a.g.e., 2000, s. 72. 29 M. Taştemir; XVI. Yüzyılda Adıyaman Sosyal ve İktisadi Tarihi, Ankara, 1999, s. 246-49.

30 Bütün Yönleriyle Besni, İstanbul, 1987, s. 91; A. Uluçam; “Besni’deki Kültür Varlıkları ve Düşündürdükleri”, GAP Bölgesinde Kültür Varlıklarının Korunması, Yaşatılması ve Tanıtılması Sempozyumu (01-05 Haziran 1998, Şanlıurfa), Ankara, 2000, s. 191; M. Sucu; a.g.e., s. 59-60; M. Akar; a.g.e., s. 30.

31 Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, I, Ankara, 1983, s. 83’te alttaki resim.

32 A. Uluçam; a.g.m., s. 192.

33 Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, I, Ankara, 1983, s. 81-82; A. Uluçam; a.g.m., s. 191-192.

34 Sultan Nasır Muhammet’in Adıyaman/Eski Kahta’daki Yeni Kale’nin saray giriş kapısında yer alan 709 H. /1309 M. tarihli kitabesi ile Kocahisar Köyü Çeşmesi’ndeki Kutlu Doğmuş Camii’nin 737 H./1336-37 M. tarihli onarım yazıtı dikkate alındığında, Besni Çarşı Camii’nin XIV. yüzyılın ilk yarısında yapılmış olması muhtemeldir.

35 Bütün Yönleriyle Besni, İstanbul, 1987, s. 96; Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, I, Ankara, 1983, s. 84-85; A. Uluçam; a.g.m., s. 194-195.

36 Malatya İl Yıllığı, Ankara, 1973, s. 95, 99.

37 H. İnce; Eski Malatya Ulu Camii ve Çevresindeki Eserler (Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Basılmamış Lisans Tezi, 1981), Erzurum, s. 26.

38 O. Aslanapa; Türk Sanatı, İstanbul, 1984, s. 125.

39 Malatya İl Yıllığı, Ankara, 1973, s. 99.

40 H. İnce; a.g.e., s. 36.

41 M. Sözen; Anadolu Medreseleri, C. I, İstanbul, 1970, s. 64.

42 H. İnce; a.g.e., s. 41.

43 H. Gündoğdu; Dulkadirli Beyliği Mimarisi, Ankara, 1986, s. 20.

44 R. Ergeç; “Gaziantep Kalesi ve Hamamı” s. 279-280.

45 A. Ödekan; “Gaziantep”Maddesi, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, I, İstanbul, 1997, s. 647.

46 A. Ödekan; a.g.m., s. 647.

47 A. Dündar; Kilis’teki Osmanlı Devri Mimari Eserleri, Ankara, 1999, s. 75-76, 81.

48 A. Ödekan; a.g.m., s. 648.

49 A. Boran; a.g.e., s. 86.

50 A. Boran; “Bilinmeyen Kültür Varlığımız: Araban İç Kale Camii”, Uluslararası Dördüncü Türk Kültürü Kongresi (4-7 Kasım 1997), Ankara, 1999, s. 125-130.

51 N. Çam; “Gaziantep Mimarisi” Maddesi, DİA, XIII, İstanbul,1996, s. 470.

52 M. Tekin; Habibi Neccar, I, Antakya, 1993, s. 33; N. Görgen; Tarihi Antakya Camileri (Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Basılmamış Lisans Tezi, 2000), Erzurum, s. 9.

53 A. Boran; a.g.e., s. 185.

54 M. H. Altay; Adım Adım Çukurova, Adana, 1965, s. 100; R. Temiz; Tarsus’taki Tarihi Cami ve Mescitler (Y. Y. Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Basılmamış Lisans Tezi, 1997), Van, s. 20, 26.

55 E. Gök; Tarsus’taki Ramazanoğulları Dönemi Eserleri (Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Basılmamış Lisans Tezi, 1997), Erzurum, s. 5; M. H. Altay; a.g.e., s. 99; R. Temiz; a.g.e., s. 27-32.

56 Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, I, Ankara, 1983, s. 40-42; M. H. Altay; a.g.e., s. 59-60; M. Yüksel; Çukurova’da Türk-İslam Eserleri ve Kitabeler, Adana, 1993, s. 169-170; Y. Biçer; Çukurova Camileri (Y. Y. Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Basılmamış Lisans Tezi, 1997), Van, s. 22-26; M. Gökmen; Kadirli ve Kozan’daki Osmanlı Devri Mimari Eserleri (Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Basılmamış Lisans Tezi, 1988), Erzurum, s. 21-22.

57 Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, I, Ankara, 1983, s. 6-8; N. Çam; Adana Ulu Camii Külliyesi, Ankara, 1988; s. 3-30.

58 N. Çam; a.g.e., s. 36-37.

59 Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, I, Ankara, 1983, s. 14-15.

60 Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, I, Ankara, 1983, s. 34-35.

61 Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, I, Ankara, 1983, s. 35-36; N. Çam; a.g.e., s. 38-40.

62 H. Gündoğdu; a.g.e., s. 73.

63 Kitabeler için bkz. E. Danık; “Harput Kalesi”, Vakıflar Dergisi, XXVI, Ankara, 1997, s. 313-334.

64 Alaaddevle Bozkurt’un yaptırdığı bir çok hayır eseri olmasına karşın, bu yapının dışında diğerlerinde yapım kitabesine rastlanmamaktadır. Bkz. H. Gündoğdu; a.g.e., muhtelif sayfalar.

65 H. Gündoğdu; a.g.e., s. 37-41.


Yüklə 14,56 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   95




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin