ÇOK KADINLI EVLİLİK, TEK KADINLI EVLİLİĞİN EMNİYET SİBOBU
Çok kadınlı evliliğin, İslami doğuda tek kadınlı evliliğin kurtulmasını sağlayan en önemli etken olduğunu duyanlar buna şaşırmaktan kendilerini alamayacaklardır. Evet, çok kadınlı evliliğin caiz oluşu, tek kadınlı evliliğin kurtuluşunu sağlayan en önemli etken olmuştur. Zira evliliğe ihtiyaç duyan kadın sayısının evliliğe ihtiyaç duyan erkek sayısını aştığı ve böylece çok kadınlı evliliğe gerekli kılan şartların doğduğu bir ortamda bu kadınlara resmen evlenme hakkı tanımaz ve ahlaki, maddi ve fiziki açıdan müsait durumdaki erkeklere birden fazla kadınla evlenme izni verilmezse, dost tutma ve metres hayatı yaşamalar, gerçek anlamda tek eşli evliliğin kökünü kurutuverir.
İslami doğuda hem çok kadınlı evlilik caizdi, hem de erkeği baştan çıkartıcı bunca tahrik unsuru yoktu; bu cihetle de gerçek, anlamda bir tek eşit evlilik hakimdi çoğu ailelere...Keza bazı erkeklerin başka kadınlarla ilişki kurması, bu işe bir felsefe uydurtacak ve “erkek, yaratılışı itibarıyla çok kadına mütemayildir; tek kadınla yetinmesi imkan dışı bir hadisedir” gibi saçmalıklar üretecek bir noktaya varmadı asla.
Meselenin bu noktasında “mizacı açısından erkeğin çok eşliliğe mütemayil olduğunu, ancak sosyal kanunlara gelince çok kadınlı evliliğe karşı çıkarak bunu reddettiğini söyleyen söz konusu bilim adamlarına göre bu çelişik iki kural arasında yer alan erkeğin durumu ne olarak tır? Şeklinde bir soru sorulabilir haklı olarak...
Onların dünya görüşlerinde bu sorunun cevabı gayet net olarak verilmiş: Erkek, hukuki ve kanuni açıdan tek eşli olup birden fazla kadınla resmi evlilik yapmamalı, pratikte ise-tabiat gereği (!)-çok eşli olup çok sayıda kadınla ilişki kurmalıdır! Bunlara göre meşru olmayan ilişkilerde bulunmak veya metres tutmak, erkeğin-yine doğası gereği (!...)-tabii, meşru haklarındandır Binaenaleyh bir erkeğin bir ömür boyunca sadece bir kadınla yetinmesi bir nevi “namertlik” ve “erkeklikle bağdaşmayan bir hareket” (!!!) sayılır.
MESESENİN GERÇEK YÜZÜ
Konumuzun bu noktasında okuyucularım, insanoğlu için öteden beri söz konusu olagelmiş bulunan çok kadınlı evlilik meselesinin aslını kavramış olmalıdır. Mesele, “çok kadınla evlilik mi iyidir, tek kadınlı evlilik mi?” sorusu değildir asla...Tek kadınla evliliğin elbette daha iyi olduğu apaçık ortadadır. Nitekim tek kadınlı evlilik özel ve mahsus aile hayatı demektir. Eşlerden her birinin ruhi ve cismi açıdan yalnızca birbirine ait oluşu demektir. Birlik ve bütünleşmeden ibaret olan evlilik hayatının ruhunun, tek eşli bir evlilik ortamında çok daha kolay ve rahatça kemal ve tahakkuku şüphe götürmez...Ne var ki insanoğlunun takılıp kaldığı yol ayrımı “çok kadınlı evlilik veya tek kadınlı evlilikten hangisini tercih edeceği” meselesi değildir. Bu açıdan insanoğlu için ehemmiyet taşıyan konu; sosyal zaruretler neticesinde, bilhassa evlenme ihtiyacındaki kadın sayısının bu ihtiyaçtaki erkek sayısını aşması sonucu, mutlak anlamda tek kadınlı evliliğin fiilen tehlikeye düştüğü meselesidir. Toplumun bütün ailelerine şamil olacak “mutlak tekeşli evlilik” pratiği imkansız ve gerçekten uzak bir hikayedir sadece! İnsan toplulukları için iki yol vardır: Ya birden fazla kadınla evliliğe resmen ve kanuni açıdan kabul etmek, veya meşru olmayan ilişkilerin yaygınlık kazanması.... Diğer bir deyişle ya mahdut sayıda evli erkeğin-ki bu rakam aşağı yukarı % 10’u aşmayacaktır-bir-den fazla kadını nikahlayarak kadınlarında bir eşe, sıcak bir yuva ve çoluk çocuğa sahip olmasını sağlamak ya da metres ve dost tutma yollarını açık bırakmak! İkinci durumda her metres kadın pekala birden fazla erkekle ilişki kurabileceğinden evli erkeklerin tamamına yakın bir kısmı pratik uygulamada zaten “çok kadınlı” olacaktır.
Evet, çok kadınlı evlilik meselesinin gerçek yüzü işte budur. Ne var ki batıcı propagandacılar bu meselenin içyüzünü ortaya dökmeye yanaşmazlar, gerçeği kılıflara sokmadan açıkça ifade etmezler. Zira hakikaten metres hayatı ve gayri meşru ilişkilerden yanadırlar; şer’i, meşru ve kanuni bir evlilikte bulunmayı bir utanç ve meşru bir nikahlıyla yaşamayı ayıpmış gibi görürler; ikisi, üçü dördü bir yana dursun, birini bile fazlalıkmış gibi telakki ederler. Evlilik bağları ve izdivaç mesuliyetinden kurtulmayı yaşama zevkinin ana kaynağı gibi telakki eden bu adamlar, konuşurken hiç de bu niyetlerinden söz açmaz ve safdil insanları kolayca kandırabilmek için “biz tek kadınlı evlilikten yanayız” der ve öyle görünmeye çalışırlar. Gayet masum ve evcil tavırlara bürünerek “biz, erkeğin tek eşli evlilikte bulunup karısına sadık kalmasını istiyoruz, çok eşli evlilikle karısına ihanet etmesini değil...” Demekten de utanmazlar...
20. YÜZYIL ERKEĞİNİN HİLESİ
20. yüzyıl erkeği aile hakları ile ilgili konuların çoğunu kurnazca kendi lehine çevirerek eşitlik ve serbesti gibi parlak laflarla kadını iğfal edip ona karşı mesuliyetlerini azaltmayı başarmış, gününü gün etmeye başlamıştır. Ancak, çok kadınlı evlilik-mesuliyetinden sıyrılma-hususunda elde ettiği ölçüde bir başarıyı çok ender zamanlarda kazanabilmiş durumdadır.
İranlı yazarlarımızın eserlerinde bazen öyle satırlarla karşılaşıyoruz ki insan bunların saflıktan mı geldiğini, yoksa iğfal maksadı taşıyan bir oyun mu olduğunu kestirmekte güçlük çekiyor gerçekten...
Söz konusu yazarlardan biri çok kadınlı evlilik konusunda bakınız neler yazıyor:
“Halihazırda gelişmiş ülkelerde karı-koca ilişkileri karşılıklı hak ve vazifeler esasına dadalıdır. Binaenaleyh ister geçici, ister daimi olsun, çok kadınlı evliliğin kadın tarafından kabulünü istemek, tıpkı erkeğin karı-koca ilişkilerinde kendisinden başka erkeklerin de varlığını kabullenmesini istemeye benzer”.
Evet, bu gibilerin safdil mi olduğu, yoksa art niyetlilik mi taşıdığını anlamak gerçekten zor... Bunlar çok kadınlı evliliğin, evli olan bütün kadın ve erkeklerin omuzunda ağırlığını hissettiren ve yeri geldiğinde “birden fazla kadınla evlenmek” ten başka çözüm yolu bırakmayan bir sosyal problemden kaynaklandığını bilmezler mi gerçekten?...Bu problemi görmezden gelerek ağzını açıp gözünü yumup sloganlar atmanın “Yaşasın tek kadınlı evlilik! Kahrolsun çok kadınlı evlilik!...” diye bağırıp çağırmanın hiçbir derde deva olmayacağını bilmezler mi?...
Çok kadınlı evliliğin erkeğin değil, kadının hakları arasında yer aldığını ve kadınla erkeğin “karşılıklı haklar”ıyla hiçbir alakası bulunmadığını bilmezler mi?
Daha da maskara olan, “Kadının çok kadınlı evliliğe razı olmasını istemek, erkekten evlilik ilişkilerinde rakiplerinin varlığına göz yummasını istemeye benzer” demeleridir. Tamamen yanlış bir karşılaştırma oluşu bir tarafa, bu kıyasta bulunanlar, “günümüz dünyası” adına her şeyi caiz görüp bu tabunun doğurduğu sonuç ve sebep olduğu hadiseleri zerrece şüphe duymaksızın dört dörtlük doğrularmış gibi çabucak kabulleniverenler, şu “günümüz dünyası” dedikleri çağdaş medeniyetin onları sürekli “Eşlerinin başka erkeklerle gönül oyunlarına girmelerini hoş karşılamaya” davet ettiğini de bilmezler mi yoksa?
Baylar! Çağımız dünyası dediğimiz şey; bir “insan” için “tahammülü gerçekten imkansız” olan bir tür davranışlara gösterilecek menfi tepkilere “kıskançlık”,, “taassup”, “fanatik davranış”...vb. isimler takmakta ve böyle bir tepkiyi kınamaktadır!!!
Gençlerimiz bu hususta batıda neler olup bittiğini yeterince bilebilselerdi keşke....
Komünizm buraya kadar ki bölümünde çok kadınlı evliliğin erkeğin tabiat ve mizacından değil, sosyal bir problemden kaynaklandığını anlatmaya çalıştık. Evlenme ihtiyacındaki kadın sayısının evlenme ihtiyacı içindeki erkeklerden daha fazla olmadığı bir toplum çok kadınlı evliliğin zaten pek nadir görüleceği, belki de hiç uygulanmayacağı apaçık ortadadır. Kaldı ki böyle bir ortamda-böyle bir ortamın meydana gelmiş olduğunu farz edelim-çok kadınlı evlilik ne yeterli, ne de doğru olacaktır...Nitekim böyle bir gaye için daha başka şartlar da gereklidir...Evvela sosyal adalet, iş ve yeterli gelir imkanları olmalıdır ki evlenip yuva kurmak isteyen her erkek bu makul isteğini yerine getirebilsin. İkincisi, kadınlar eş seçebilme ve kendi iradeleriyle evliliğe karar verebilme durumunda olmalı ve baba, kardeş veya diğer üçüncü şahıslar tarafından, sırf parası var diye evli zengin bir erkeğe zorla nikahlandırılmamalıdırlar. Kara hakkı kendisine bırakılan bekar bir erkekle evlenme imkanına da kavuşan bir kadının evli bir erkeğe varmayacağı ve “kuma”lığa razı olmayacağı açıktır; meğer ki velisi durumundakiler paraya tamamlanarak onu zorla zengin evli bir erkeğe satmak istesinler...
Üçüncüsü, bugün haddi aşmış bulunan bunca tahrik edici, fesada sürükleyici, akılları çelici, ocaklar söndürücü unsurları ortadan kaldırmak... Halihazırdaki tahrik edeci unsurlar, bekarı şöyle dursun, evli kadını bile baştan çıkarmaktadır...Toplum eğer ıslah olmak ve gerçek anlamda tek eşli evliliği kurtarmak istiyorsa bu üç şartı gerçekleştirmeye çalışmalıdır. Aksi takdirde çok kadınlı evliliğin kanun gücüyle yasaklanıp engellenmesi fuhuş ve fesada yol açmaktan başka işe yaramayacaktır.
Dostları ilə paylaş: |