İsmail arabaci kiMDİR



Yüklə 2,91 Mb.
səhifə136/269
tarix07.01.2022
ölçüsü2,91 Mb.
#83021
1   ...   132   133   134   135   136   137   138   139   ...   269
KAŞGAY TÜRKLERİ

    Kaşgay, Güney İran'ın Fars eyaletinde, az bir kısmı yerleşik olarak, fakat çoğunluğu göçebe hayatı yaşayan 1.250.000 civarında nüfusları bulunan bir Türk boyunun adıdır. Kaşkay sözcüğü, 1800’lü yıllarda ortaya çıkmış ve daha önceleri İran’ın merkezinde yaşayan Halaç Türklerinin içinde sayılmalarına rağmen , İran’ın güneyine doğru yayılmışlar ve Halaç Türklerinden ayrılmışlardır.

Fars eyaletinde, yazın ve kışın göçüp-konmağa uygun çok geniş bir alan kaplayan Kaşkay Türkleri, yıllık göçlerinde, diğer komşularına göre, daha uzaklara giderler. Kışlakları Basra körfezi yakınındaki Cilahdar'a kadar uzanır; yaylakları ise, kuzeye doğru, Bahtiyari aşireti ile temasa geldikleri, Kumışa civarına kadar, 350 km.'yi geçer. Kaşkay Türklerinin göç ettikleri alan, 1891 tarihinde İran hükümeti tarafından, vilayet-i Kaşkay adı altında, ayrı bir idari bölgeye ayrılmış ve tahminen 300 yerleşim birimini içine alan 15 kazaya bölünmüştür. Birinci Dünya Savaşına rastlayan yıllara ait Türk kaynaklarında Kaşkay Türkleri 350.000 olarak gösterilmiştir. Aynı bilgiye göre, bunlar 40.000-50.000 atlı çıkarıyorlardı. Birinci Dünya Savaşına kadar 9.000.000’u geçtiği sanılan İran'ın nüfusu, 1930'a doğru 17.000.000 olarak gösterildiği için Kaşkayların da o oranda bir artış göstermeleri gerekir. 1953'te, İran başbakanı Azeri Türkü olan Muhammed Musaddık'ı Şaha karşı savunmak için 70.000 atlı çıkarmaları bu artışı gösterir.



Kaşkayların kökeni hakkında türlü söylenceler vardır. Bizzat kendi aralarında zamanımıza kadar devam eden bir söylenceye göre, vaktiyle Doğu Türkistan'da, Kaşgar yöresinde otururlarken, Cengiz Han tarafından Azerbaycan'a getirilmiş ve sonraları, yerleştikleri Save Halacistan'ından Fars eyaletine yayılmışlardır. Bu söylenceye dayananlar Kaşkay ile Kaşgar arasında bir ilişki aramaktadırlar. Cengiz Han zamanında Türkistan'da yaşadıklarına ve oradan, Nadir Şah tarafından, İran'a göçürüldüklerine ve iskan edildiklerine dair olan çok zayıf bir söylenceyle birlikte, Kaşkayların Anadolu'dan buraya geldikleri de söylenmektedir. Nadir Şah'a dayanan söylence, Hamse illerinden birini oluşturan Neferlerin, Nadir Şah sarayının güçlü Türk beylerinden Hacı Hüseyin Han Nefer'in reisliği altında birleşmelerinden ve ona izafetle adlanmış olmalarından türetilse gerektir. Vaktiyle buralarını merkezlerinden biri haline getirmiş olan Selçuklulara bağlı bulundukları ve onlarla birlikte bu yöreye geldikleri hakkındaki söylence göz önünde tutulursa, Kaşkayların Moğollardan çok daha evvel gelmiş olduklarına düşünülebilir. Gerçekten Kaşkayların bağlı bulunduğu söylenen Halaç Türklerinin Hindistan ve Afganistan ile birlikte İran'a yayıldıklarına dair daha 10. yüzyıl müslüman kaynaklarında bilgi vardır. Anadolu'nun 16 vilayetinde birer ve Kuzey Azerbaycan'da 5 köyün Halaç adını taşıması, bu Türklerin İran ile birlikte Azerbaycan ve Anadolu'da yayılmış olduklarını göstermektedir. Azerbaycan'ın Mugan bozkırında, yani Halaç köylerinden birinin bulunduğu bölgede, 17. yüzyılın ortalarında, Adam Olearius tarafından bir Halaç Türk topluluğuna rastlanmış olması ile, bugünkü Kaşkaylar arasında Halaç, Bayat, Afşar, İgdir, Beğdili, Karabagi ve Karabahılu gibi topluluklar ile birlikte, bir de ayrıca Muganlu kabilesinin varlığı bu Türklerin Azerbaycan ile ilişkilerini göstermeğe yeter. Beğdililerin, Timur seferlerini izleyerek, Suriye’den Azerbaycan'a dönen Şamlu Beğdililerden bir kol olduğu sanılmaktadır. Aynı tahmin Baharlular için de uygun görülebilir. Kaşkaylar arasında iki, İnanlular arasında bir topluluk oluşturan Bayatlar, M. Fuad Köprülü'ye göre, Şam Bayatı denilen batıdan gelenler olmayıp, aslında eskiden beri İran'da yaşayan bir Türk aşiretinin ardılıdır. Kaşkaylar arasında bugünkü Türkmen kabilelerinin adlarını taşıyanlara da rastlanmaktadır. Bütün bunlardan çeşitli sülaleler devrinde, siyasi ve askeri mülahazalar ile yapılan sürgün ve göç sonucunda içlerine birçok başka Türk unsurları aldıkları anlaşılan Kaşkayların asıl ana kütlesi, yapılan tahminlere göre, bugünkü yurtlarına Moğol veya Selçuklular devrinde gelmişlerdir. Herhalde Timur fütuhatı zamanında Save, Kum, Kaşan, Çarra, Kara-Rud tarafları Halaçlar ile doluydu. 19. yüzyılın başında gezmiş olan Zayn al-Abidin Şirvani hemen bütün Fars, Irak ve Tahran taraflarını Halaçlar ile meskun bulmuş idi. Kaşkayların Halacistan'dan Fars'a geldikleri kendilerince de kabul edilmekte olduğu gibi, içlerinde bugün bile 70 ailelik bir Halaç topluluğu yaşamaktadır.

Kabile kurumunun başında bulunan reisin ilhan unvanını taşıması Kaşkayların Cengiz Han'dan geldiğine dair bir söylenceye yol açmış olabilir. Aynı unvanı Kaşkayların komşusu olan Bahtiyarilerin reisleri de bugüne kadar taşırlar. İlhanlılar devrinde bu reislerin böyle bir unvan taşıdıklarına olasılık verilemez. Kaşkay Türkleri, ilhanlarına çok bağlı olup, merkezden atanan valilere boyun eğmezler. Bunlar vergi tahsil memurlarını da tanımadıkları için, İran hükümeti, Pehlevi hanedanına kadar, ilhan'ların yarı bağımsız egemenliklerini tanımak zorunda kalmıştır. Riza Şah Pehlevi'nin Kaşkayları doğrudan doğruya merkeze bağlamak girişimi silahlı isyanlar ile karşılanmış ve 1929-1930 yıllarında İran'ı epeyce uğraştırmıştır. Riza Şah'tan sonra yeniden yarı bağımsız hale gelen Kaşkaylar, İkinci Dünya Savaşı izleyen İran'daki son olaylarda da, kendi ilhan'ları etrafında, önemli roller oynamağa başlamışlardır.

İkinci Dünya Savaşına rastlayan yıllarda tamamlanan büyük İran demiryolunun Kaşkay arazisini katetmesi sayesinde, bu Türklerin ekonomik durumlarında bir kalkınma gözlenmeye başlanmış ise de, İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki işgal ve onu izleyen iç kargaşalıklar bu kalkınmanın hızını azaltmıştır.

Kaşkayların dili Oğuz Türkçesi gurubuna dahildir. Yüzyıllar boyunca İranlı ve Arap unsurlar ile dolu bir bölgede yaşayan Kaşkayların dilleri nisbeten az ölçüde yabancı etkisi altında kalmıştır. Bununla birlikte özellikle yerleşik hayata geçenlerin şivelerinde Farsçanın etkisi kuvvetle hissedilmeğe başlamıştır. İran hükümetinin yerleştirme siyasetinden güttüğü amaçlardan biri de Farslaştırma olduğu için bu durumun Kaşkaylar aleyhinde bir gelişme izleyeceği anlaşılmaktadır. Kaşkayların Türkleşmiş Fars oldukları hakkındaki iddialar bu gelişimin biçimini işaret etmektedir.

Kaşkaylar, Azeri ve Türkmenler ile olduğu gibi, Anadolu ile de ortak bir özellik gösteren, zengin halk edebiyatına sahiptirler. Pek yaygın olan Aşık Kerem Divanı ile Karacaoğlan'ın bazı kısımları arasındaki benzerlik özellikle dikkati çekmektedir. Yazılı edebiyat bakımından Azerbaycan'a bağlı kalmakla birlikte, Kaşkaylar Türkçenin öğretimi yasak sayılan yabancı bir bölgede, yalnız halk edebiyatları ile yetinmek zorunda kalmışlardır.

Onların kayda değer ilk reisleri Hasan Han ile kardeşi İsmail Han olup her ikisi de Kerim Han Zend (ölümü: 1779) zamanında yaşadılar. Ancak Zandiyye devrinin sonlarında izah edilmeyen bir sebepten dolayı, bunlardan Hasan Han’ın eli kesilmiş, İsmail Han’ın gözlerine mil çekilmişti. Sonuncunun oğlu Canı Han (ölümü: 1823-1884) onun oğlu Muhammed Ali Han (ölümü: 1851-1852), kardeşi Muhammed Kulu Han (ölümü: 1867-1868) bu sonuncusunun oğlu Sultan Muhammed Han 19. yüzyıldaki en tanınmış Kaşkay reisleridir. Bunlardan Muhammed Ali Han ile oğlu Cihangir Han Kaçarlar’a damat olmuşlardır. Kaşkay hanedanının başlıca rakipleri Şiraz’da oturan Hacı İbrahim oğulları idiler. Bunlar hükümetin desteği ile Fars’daki beş büyük oymağı (Hamse) idare ediyorlardı. Kaşkayların diğer bir düşmanlarının da son zamanlara kadar kuzey komşuları Bahtiyari’ler olduğunu biliyoruz. İran’da meşrutiyet idaresi kurulunca, seçim kanunu gereğince, mecliste Kaşkaylar’ı han ailesinden Hacı Kerim Han temsil etmiştir. Birinci Dünya Savaşının sonlarına doğru, Kaşkay’lar, hükümetin el altından teşviki ile Fars’daki İngiliz işgal kuvvetleri ile de yenildiler. Rıza Şah diğer oymakları olduğu gibi, Kaşkaylarıda silahdan tecrid ederek onları tamamen kontrol altına aldı (1930). Bu maksatla yapılan harekat sonucunda İl Han Şavlatu’t-Devle Tahran’a getirilerek hapsedildi. Oğulları Han’ı terk etmek zorunda kaldılar. İkinci Dünya harbi esnasında Rıza Şah’ın tahttan uzaklaştırılması üzerine, hapiste iken vefat eden Şavlatut-devle’nin oğulları İran’a döndüler. Bunlardan Nasır İlhan seçilerek bölgeyi yönetmeye başladı. Mamafih Kaşkaylar, kendilerine sığınan Alman ajanlarını milli geleneklere uyarak İngilizlere teslim etmek istemediklerinden, girişilecek silahlı bir harekat neticesinde toptan imha edilmek tehlikesi ile karşı karşıya kaldılar ise de Türk elçisinin araya girmesi ile bu tehlikeden kurtuldular (1943). İran hükümeti 1963 yılında toprak ıslahatını Kaşkay arazisinde uygulamaya girişti. Yapılacak toprak dağıtımı ile Kaşkayların siyasi varlığına son verilmiş olacaktı. Kaşkayların mukavemet göstermeleri üzerine, hükümet tarafından hava ve kara harekatına girişildi. Bunun neticesinde Kaşkaylar silahtan tecrit edildikleri gibi Han ailesi de İran’ı yeniden terk etmek zorunda bırakıldı.


Kaynaklar:

1. ATLAS aylık coğrafya ve keşif dergisi. Ağustos 2004. Sayı 137.

2. www.ozturkler.com



Yüklə 2,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   132   133   134   135   136   137   138   139   ...   269




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin