İnanç ve İbadetler
Yezidîliğin inanç ve ibadet anlayışı, yaşadıkları bölgelerde vaktiyle etkili
olan din ve geleneklerin bir çeşit karışımından meydana gelir. Araştırmacılar
Yezidîliğin Allah ve şeytan (Melek Tavus) biçimindeki düalist karakterinin
Zerdüştîlik’ten, tenasüh anlayışının Sabiîlik’ten, güneş, ay ve yıldızları karşı
taziminin Mecusîlik’ten, Melek Tavus olarak horoz şeklindeki putlara
saygısının paganizmden, içki içmeyi caiz görmelerinin Hıristiyanlık’tan,
165
erkek çocukların sünnet edilmesi ile namaz, oruç ve zekat gibi
mükellefiyetler üzerindeki bazı değerlendirmelerinin
İslam’dan
kaynaklandığını ifade etmişlerdir. Bazı araştırmacılar ise Yezidîliğin Asurlu,
İranlı, Hıristiyan ve Müslüman unsurlarıyla karışmış bir Maniheizm temelli
fırka olduğunu belirtmişlerdir.
Kapalı bir toplum halinde yaşamaları, gizliliğe önem vererek inançlarını
başkalarından saklamaları dolayısıyla uzun dönem Yezidî inançları
konusunda nihai bilgilere sahip olunmamıştır. Yezidî toplumu ilk olarak,
Osmanlı sultanı Abdülaziz döneminde, 1872 yılında askerlik yapmalarının
mümkün olmadığının gerekçelerini ortaya koyarken bazı özel inançlarından
bahsetmişler, 19. yüzyılın sonlarına doğru Yezidîliğin iki kutsal kitabı bilim
dünyasının eline geçerek yayımlanmış, böylece fırka hakkındaki bilgiler
artmıştır. 1910’lardan sonra ise toplum hakkındaki araştırmalar derinleşmiş
ve sağlıklı bilgilere ulaşılmıştır.
Yezidîliğin iki kutsal kitabı Kitabü’l-Cilve ve Mushaf-ı Reş’tir.
Araştırmacılar Kitabü’l-Cilve’nin iddia edilenin aksine Şeyh Adî tarafından
değil çok muhtemelen Şeyh Fahreddin tarafından yazıldığını, Mushaf-ı
Reş’in ise kimliği tam olarak bilinemeyen Hasan-ı Basri tarafından
1340’larda kaleme alındığını belirtmişlerdir. Bu iki kitap arasında muhteva
bakımından çelişkilerin olması, Yezidîliğin esnek bir dokuya sahip olduğunu,
toplumun inanç ve anlayışlarını metinlerden ziyade din adamlarının
belirlediğini, ayrıca fırkanın sistemleştirilmiş bir inanç manzumesine sahip
olmadığını gösterir.
Gerek kaynaklarda gerekse yapılan saha çalışmalarında Yezidîler’in
kelime-i şehadeti, Lâ ilâhe illallah, Emin Cebrâil Habîbullah (Allah’tan
başka ilah yoktur, Emin Cebrail Allah’ın sevdiğidir) şeklinde tespit
edilmiştir. Burada Emin Cebrail’den maksat Melek Tavus’tur. Şeytan diye
de anılan Melek Tavus, Yezidîliğin en önemli sembolüdür ve horoz şeklinde
tersim edilir. Kelime-i şehadetten biraz daha uzun olan ve sabah kalkarken ve
akşam yatarken okunan şu üç ibarelik söz de Yezidîliğin temel inançlarını
teşkil eder: “a) Melek Tavus’un Allah’ın meleği ve elçisi olduğuna, b) Şeyh
Adî’nin Allah’ın meleği ve Yezidîler’in mürşidi olduğuna, c) Sultan Yezid’in
Allah’ın meleği, dünyanın nuru ve insanlığın sevinci olduğuna iman ederim.”
Yezidîliğin önemli inançlarından birisi de yaratılıştır. Kitabü’l-Cilve’de
mutlak bir Yaratıcı’dan, her şeyin O’nun emir ve yönetiminde olduğundan
bahsedilmekle birlikte vurgu Melek Tavus üzerine yapılır. Eserde şöyle
denilir: Melek Tavus bütün yaratıklardan önce vardı. Melek Tavus, Abd
Tavus’u yani Şeyh Adî’yi, sevgili kullarını yani Yezidîler’i doğru yola
sevketmek amacıyla gönderdi. Melek Tavus gerçeği önce şifahi emirler ile,
sonra Yezidî olmayanların okumaması şartıyla Kitabü’l-Cilve aracılığıyla
bildirdi. Mushaf-ı Reş’te ise farklı bir yaratılış nazariyesi ortaya
konulmaktadır. Buna göre, Allah başlangıçta beyaz bir inci yaratıp Enfer adlı
kendi yarattığı bir kuşun üstüne koydu. Kırk bin yıl onun üzerinde oturdu.
Sonra ilk olarak Pazar gününü yarattı. Bugünde yedi meleğin en büyüğü olan
Azrail’i (Cebrail olmalı) yarattı ki bu Melek Tavus’tur. Pazartesi günü Melek
Derdail’i yarattı ki bu Şeyh Hasan’dır. Salı günü Melek İsrafil’i yarattı ki bu
Şeyh Şems’tir. Çarşamba günü Melek Mikail’i yarattı ki bu Ebû Bekir’dir.
Perşembe günü Melek Cebrâil’i (Azrail olmalı) yarattı ki bu Seccacüddin’dir.
Cuma günü Şemnail’i yarattı ki bu Nâsuriddin’dir. Cumartesi günü Melek
Nurail’i yarattı ki bu Şeyh Fahreddin’dir. Allah yedi yıl bekledikten sonra
Melek Tavus’u bu melekler üzerine başkan yaptı. Sonra yedi kat göğü, yeri,
166
güneşi ve ayı yarattı. Onları hırkasının yakasına koydu. O zaman melekler
inciden çıktı. İnciye öyle bir bağırdı ki, inci derhal dört parçaya ayrıldı.
İnciden akan sularla denizler meydana geldi. Dünya yusyuvarlak oldu. Ve
Allah Cebrail’i bir kuş şeklinde yarattı ve salıverdi. O da incinin parça-
larından güneş, ay, yıldızlar, dağlar, bitkiler ve arşı yarattı. Allah kendisi de
bir gemi yaratarak içinde otuz bin yıl seyahat etti. Sonra gelip Lâleş’e
oturdu.
Yezidîlik’te tenasüh inancı da bulunmaktadır. Onlara göre, bir kimse
öldüğünde iyilik ve kötülüğüne göre değerlendirilir. İyi bir kimse ise başka
bir insana, kötü bir insan ise cezasını çekmek üzere domuz, eşek, köpek gibi
hayvan şekline girer. Hayvanların cesetlerinde cezasını çektikten sonra iyi
insana dönüşür. Yine Yezidîler’e göre cehennem, kötüler için bu dünyada
muhtelif hayvan vücutlarında ceza çekmekten ibarettir. Cennet ise semada bir
yerdir.
Yezidîliğin tenâsüh anlayışı ile Dürzîliğin takammus anlayışını karşılaştıırınız.
Dostları ilə paylaş: |