164
15. yüzyılın ilk çeyreğinde Yezidîler’in aşırı giderek Şeyh Adî’nin
kendilerine rızık verdiği, beş vakit namazı kaldırdığı gibi aşırı görüşler ortaya
koyup etrafta yaymaya başlamasıyla, Şiraz hükümdarı ve Karakoyunlular’ın
Isfahan valisinin desteğinde büyük bir ordu teşkil edilerek Yezidîler’in
üzerine gidilmiştir. Saldırıda Lâleş ele geçirilmiş, Şeyh Adî’nin türbesi
yıkılmış, hatta kemikleri çıkartılarak yakılmıştır.
Karakoyunlular ve Akkoyunlular’dan sonra Yezidîler çoğunlukla
Safevîler ve Osmanlılar arasında hudut bölgelerinde kalmışlar, kimi zaman
Safevîler’i kimi zaman da Osmanlılar’ı desteklemişlerdir. Yezidîler’in
açıktan veya gizli olarak Safevîler’i desteklemeleri karşısında Osmanlı
şeyhülislamları onların küfür içinde bulundukları doğrultusunda fetva
vermişlerdir.
Kısaca değinmek gerekirse 1715’lerde Yezidîler’in silahlanarak bölgede
kendileri gibi olmayan Müslüman ahaliye büyük zarar verdikleri, bunun
neticesinde takibata maruz kalıp dağlara çekildikleri görülmektedir. Bu
tarihten itibaren Yezidîler 1830’lara kadar isyan faaliyetlerinden uzak kalmış,
vergilerini vermişlerdir. Bundan sonra ise Yezidîlerin Osmanlı yönetimini
uğraştırdığı, birçok mahalli isyana kalkıştıkları görülmektedir.
Sultan Abdülaziz döneminde “kura kanunu” gereği askere çağrılan
Yezidîler, inançlarını gerekçe göstererek mazeret beyan etmiş ve “bedel”
ödeyerek bundan uzak kalmışlardır.
1890’larda II. Abdülhamit’in ıslahatçı tutumları çerçevesinde eğitim
almaları planlanmış, okullar açılmış, ancak sınırlı orandaki gelişmeler dışında
sağlıklı sonuçlar alınmamıştır.
Bölgede İngilizler’in faaliyetleri karşısında onların yanında yer alan
Yezidîler, Birinci Dünya Savaşı sonunda Sincar dağları ve Lâleş bölgesinin
Irak sınırları içinde kalmasından sonra bu idare altında yaşamaya
başlamışlardır. 1935 yılında mecburi askerlik kanunu dolayısıyla kayıt
yaptırmayıp hükümete karşı ayaklanmışlar, hükümet kuvvetlerinin sert
mukabelesi karşısında ağır kayıplar vermişlerdir. Sonunda silah bırakmaya
mecbur olmuşlar ve Irak ordusunda ayrı bir bölükte askerlik görevini
yapmaya başlamışlardır. 1980’lerden sonra yeniden baskı ile karşılaşan
Yezidî liderleri, bazı Batı ülkelerine kaçmak zorunda kalmışlardır.
Bugün başlıca Irak ve Suriye ile çok küçük oranda Türkiye, Gürcistan ve
Ermenistan’da yaşayan Yezidîler’in nüfusları ile ilgili olarak nihai
istatistikler yoktur. Ancak tahmini olarak Irak’ta 20-30 bin, Suriye’de 5-6 bin
dolayında Yezidî yaşadığı sanılmaktadır. Türkiye’de Siirt, Hakkari, Mardin,
Urfa gibi illerimizde vaktiyle daha kabarık sayıda Yezidî yaşarken bunların
büyük çoğunluğunun Avrupa’ya göç ettiği ve ancak birkaç bin Yezidî
vatandaşımızın kaldığı bilinmektedir.
Dostları ilə paylaş: