Microsoft Word +Islam Mezhepler Tarihi Yayin Nushasi MehmetAliBuyukkara +++



Yüklə 1,92 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə45/283
tarix31.12.2021
ölçüsü1,92 Mb.
#113334
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   283
ILH2004-MZHP

  
 
Hz. Osman Dönemi Olayları 
Geniş çaplı fetih hareketlerinin, sosyal ve kültürel açıdan bir mayalama işlevi 
gördüğü ve son iki halîfe dönemindeki kimi olumsuzlukların arka planını 
oluşturduğu rahatlıkla düşünülebilir. Hz. Ömer’in Nihavend savaşında esir 
alınanlardan biri tarafından öldürülmesi (v. 24/644), sonrasında yaşanacak 
gerilimlerin habercisi niteliğindedir.  
Ölmeden önce kendisine devlet başkanının kim olacağı sorulmasına 
karşın, Hz. Ömer doğrudan bir isme işaret etmedi; bunu Hz. Osman, Hz. Ali, 
Hz. Talha, Hz. Zübeyr, Hz. Sa‘d b. Ebî Vakkâs ve Hz. Abdurrahman b. 
Avf’tan oluşan altı kişilik bir şura heyetine havale etti. Abdurrahman b. 
Avf’ın başkanlığını yaptığı heyette, Hz. Osman’ın halîfeliği üzerinde karar 
kılındı. Onun halîfe oluşu Müslümanların ittifakıyla gerçekleşti. Hz. Osman 
en uzun süre halîfelik görevinde kalan kimse oldu.  
Hz. Osman’ın on iki yıl süren hilafetinin ilk altı yılı, sonradan yaşanacak 
ihtilafların ipuçlarını bünyesinde taşımakla birlikte genellikle sorunsuz geçti. 
Bu süreçte ilk iki halîfe döneminde başlayan fetih hareketleri hız kesmeden 
sürdü; kuzeyde Azerbeycan ve Ermenistan, batıda Kuzey Afrika, doğuda ise 
İran ve Horasan bölgesi İslâm topraklarına dâhil edildi.  
İslâm sınırları Hz. Osman’ın idaresinin ilk döneminde en ileri noktasına 
kadar genişleyerek, büyük devletlerin kapısına kadar dayandı. Bu aşamadan 
itibaren fetihler hız kesti ve ele geçirilen bölgelerin kalıcı olarak İslâm 
toprakları haline getirilmesi dışında yapılabilecek fazla bir şey kalmadı. Bu 
amaçla fethedilen bölgelere yeni valiler atandı. Bu süreç bir içe kapanma 
niteliği taşımaktaydı ve halîfenin icraatlarının sorgulandığı yeni ve sıkıntılı 
bir döneme kapı araladı.  
Hz. Osman’ın hilafetinin ikinci altı  yılı oldukça sıkıntılı geçti. İslâm 
toplumunun kalbinde derin yaraların oluşmasına yol açtı. Ümeyye 
Oğulları’ndan olan Hz. Osman’ın devlet görevlerinde ve vali atamalarında 
kendi akrabalarını tercih etmesi, kökleri İslâm öncesine kadar geriye giden 
Ümeyyeoğulları-Haşimoğulları çekişmesini ve rekabetini tetikledi ve kabile 
asabiyetinin yeniden müslümanların zihinlerinde yer bulmasına sebebiyet 
verdi.  
Aslında Hz. Osman yapı itibariyle son derece sakin, zühd ehli ve ince 
ruhlu bir insandı. Ancak onun en büyük talihsizliği, Hz. Ömer gibi kudretli 


 
 
35
ve otoriter bir halîfenin sonrasında bu göreve gelmesiydi. Halîfeliğinin ilk 
yılları fetihlerle geçtiği için, bu durum ilk altı  yılda çok fazla kendisini 
göstermedi. 
Fetihlerin durmasıyla birlikte Hz. Osman’ın otoritesi sorgulanmaya ve 
önceki halîfelerle kıyaslanmaya başlandı. O, önceki halîfenin otoritesini 
kendi idaresi sırasında gösteremedi ve bu husus ikincil derecede ama rahatsız 
edici kimi uygulamalarla da birleşince,  şehit edilmesine kadar varacak bir 
dizi halk isyanının tetikleyicisi oldu. Bu uygulamalar arasında, Hz. Ebû Bekir 
döneminde kitaplaştırılan Kur’an’ın çoğaltılması ve farklı nüshaların 
yaktırılması, bazı arazilerin devlet tarafından kamulaştırılması, yöneticilerin 
onun akrabaları arasından seçilmesi gibi hususlar bulunmaktaydı. Onun diğer 
halîfelerin uygulamalarıyla uyuşmayan söz konusu tutumları, tümüyle keyfi 
değildi; temelinde önemli hassasiyetler yatmaktaydı. Ancak bu hususlar, 
otorite boşluğu ile birleşince onun sonunu hazırladı. Hilafetten kendi isteği 
ile vazgeçmesi yönündeki taleplere kulağını  tıkadı ve sonunda isyancı 
Müslümanların elinde şehit oldu (35/656). 
Gerek genel tarih kitaplarında gerekse Mezhepler Tarihi kaynaklarında Hz. 
Osman döneminde yaşanan siyasi ve sosyal kargaşanın baş sorumlusu 
olarak, Sebeiyye diye anılacak olan fırkanın kurucusu kabul edilen Abdullah b. 
Sebe gösterilmektedir. Buna göre o, Hz. Osman’a karşı halk tabanında oluşan 
öfkeyi ve öldürülmesine kadar varan isyan hareketini örgütleyen kimsedir. Bu 
amaçla Mısır, Kufe ve Basra’da yönetim aleyhinde faaliyetlerde bulunmuş, 
önemli bir taraftar kitlesi edinmiş ve mektuplar yoluyla da isyan hareketini 
yönlendirmiştir.  
Hz. Osman’ın ölümü öncesinde Medine’de yaşanan kargaşa, yeni 
halîfenin kim olacağı konusunda da kendisini gösterdi. Kargaşanın mimarları, 
Hz. Ali’nin hilafeti üzerinde uzlaştılar ve Medine halkını ona biat etmeye 
zorladılar. Aslında onlar böyle bir talepte bulunmamış olsaydı bile, Hz. 
Osman’dan sonra halîfeliğin en güçlü adayı Hz. Ali’ydi. Ancak isminin 
isyancılar tarafından telaffuz edilmesi, Hz. Ali’nin yaşanan olayların tarafı 
olarak algılanmasına yol açtı. Bu yüzden de Medine halkı onun hilafetini 
şartlı kabul etti. Hz. Osman’ın katillerini bulup cezalandırması koşuluyla Hz. 
Ali’ye halîfe olarak biat edildi.  
Şartlı biat, dört buçuk yıllık halîfeliği süresince Hz. Ali’nin ciddi 
sıkıntılar yaşamasına ve otoritesini sağlam şekilde tesis edememesine sebep 
oldu. Çünkü halîfe olur olmaz, ilgisi olmadığı halde, kendisini çok boyutlu 
bir denklemin tam ortasında buldu. Zira Hz. Osman’ın katilleri bir veya 
birkaç kişiyle sınırlı değildi; aksine bir topluluk tarafından öldürülmüştü ve 
bu topluluk Hz. Ali’nin halîfe olmasını sağlayan kesimdi. Dolayısıyla kimin 
ne ile suçlanacağı tam bir muamma niteliği taşımaktaydı. Suçluların tespiti ve 
hak ettikleri cezayı almaları noktasındaki belirsizlik, zamanın Hz. Ali’nin 
aleyhine işlemesine yol açtı.  İdaresi sırasında, Hz. Osman döneminde fitili 
ateşlenen kargaşalar daha da alevlendi. İslâm toplumu siyasi açıdan tam bir 
istikrarsızlığa sürüklendi.  

Yüklə 1,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   283




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin