Microsoft Word +Islam Mezhepler Tarihi Yayin Nushasi MehmetAliBuyukkara +++



Yüklə 1,92 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə94/283
tarix31.12.2021
ölçüsü1,92 Mb.
#113334
1   ...   90   91   92   93   94   95   96   97   ...   283
ILH2004-MZHP

 
Gelişmesi 
Eş‘arîlik, nakille aklı uzlaştırmak suretiyle Mutezile ile Selefiyye arasında 
mutedil bir çizgide yer almıştır. 5/11. yüzyıldan itibaren zamanımıza kadar 
aralarında Kâdî Abdülcebbâr, İbn Hazm, Ebû'l-Yüsr Pezdevî, Ebû'1-Muîn 
Nesefî,  İbn Rüşd, Muhyiddin İbnü'l-Arabî,  İbn Teymiyye, İbn Kayyım el-
Cevziyye, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî gibi Mutezile, Mâtürîdiyye, Selefiyye 
ve tasavvuf çevrelerine mensup âlimler ve İslâm felsefesiyle ilgilenen 
kesimler tarafından eleştirilmiştir. Söz konusu eleştiriler metot, tabiat 
felsefesi, ulûhiyyet, kulların fiilleri, nübüvvet, âhiret ve imamet gibi 
konularda ortaya koyduğu görüşler üzerinde yoğunlaşmaktadır. 
Eş‘arî'nin çizgisini kendisinden sonra güçlü âlimlerin sürdürmesi, hareke-
tin sistemli bir kelâm mektebi haline gelmesini sağlamıştır. Kaynaklarda 
Eş‘arîyye'nin ikinci kurucusu olarak gösterilen Ebû Bekir Bâkıllânî (v. 
403/1013) cevher, araz ve aded kavramlarına dayanarak Eş‘arîyye'nin tabiat 
felsefesini geliştirmiş, haberî sıfatları te'vile tâbi tutmaktan kaçınıp sübütî 
sıfatlar konusunda ahval teorisine meyletmiş, mezhebin dayandığı delillerin 
öncüllerini iman esası gibi mütalaa ederek in'ikâsü'l-edille ilkesini getirmiştir. 
Öğrencilerinden Ebû Abdullah el-Ezdî ve Ebû Tâhir el-Bağdadî aracılığıyla 
Eş‘arîyye'yi, daha çok Mâlikîler arasında olmak üzere Kuzey Afrika'dan 
Endülüs'e kadar yaymıştır. Erken dönemlerinde (mütekaddimîn) daha çok 
Mu'tezile ve Bâtıniyye ile fikrî mücadelelerde bulunan Eş‘arîyye âlimleri, yer 
yer eleştirdikleri Aristo felsefesinden bağımsız bir metot geliştirmeye 
çalışmışlardır. 6/12. yüzyılın başlarında Ebû Hâmid el-Gazzâlî (v. 505/1111) 
ile Eş‘arîyye'nin müteahhirîn dönemi başlamış ve kelâm sisteminde köklü 
değişiklikler meydana gelmiştir.  
Gazzâlî bir taraftan Makâsidü'l-Felâsife ve Tehâfütü'l-Felâsife adlı 
eserleriyle Aristocu geleneğe bağlı  İslâm Meşşâî filozoflarını eleştirirken; 
diğer taraftan Aristo mantığını  İslâmî ilimler arasına katıp bu alanda 
Mi'yârü'l-‘İlm ve Mihakkü'n-Nazar adlı eserlerini yazmış, mantık bilmeyenin 
ilmine güvenilemeyeceğini ileri sürmüştür. El-İktisâd fi'1-İ'tikâd'ında ise, bir 
kelâm yöntemi eleştirisi eşliğinde, hakikatin keşf metoduyla bilinebileceğini 
kabul etmiştir. Böylece Gazzâlî ile birlikte başlayan müteahhirîn devrinde 
Eş‘arîyye, klasik mantık ve felsefenin yanı sıra tasavvufa da kapılarını açmış 
oluyordu.  
Bu dönemde Gazzâlî’nin öğrencileri arasında gösterilen İbn Tûmert’in (v. 
524/1130) kurduğu Muvahhidler Devleti vasıtasıyla Eş‘arîyye Kuzey 
Afrika'da kökleşirken; Gazzâlî ile görüşen Ebû Bekir İbnü'l-Arabî (v. 
543/1148), her ne kadar el-Avâsım mine'1-Kavâsım'da keşf metodu ile 
Aristocu geleneğe bağlı felsefî anlayışları eleştirse de, mezhebi Endülüs'te 
temsil etmiştir. Bu dönemin ünlü isimlerinden bir diğeri olan Şehristânî (v. 
548/1153), Nihâyetü'l-İkdam fî İlmi'l-Kelâm'ında Gazzâlî’nin başlattığı 
felsefe-kelâm ilişkilerini güçlendirip kelâmî meselelere felsefî açıklamalar 


 
 
76
getirmiş, Bâkıllânî’nin meylettiği ahval teorisini başarılı bir şekilde tenkit 
edip onun Eş‘arîyye'ye mal olmasını engellemiştir.  
Bâkıllânî ile birlikte tahsil gören İbn Fûrek (v. 406/1015) ise Müşkilü'l-
Hadîs, Mücerredü Makâlâti'ş-Şeyh Ebî'l-Hasan el-Eş‘arî,  Şerhu'l-Âlim ve'l-
Müteaallim adlı eserlerinde Eş‘arî'nin sistemini tamamlayıp başta İsfahan ve 
Nîşâbur yöresi olmak üzere mezhebi doğudaki merkezlerde yaymıştır. El-
Minhâc fî Şu’abi'î-Îmân adlı hacimli eserin sahibi Ebû Abdullah el-Halîmî (v. 
403/1012) ve Ebû İshak el-İsferâînî (v. 471/1078) de bu bölgede Eş‘arîliğe 
katkıda bulunanlardandır. Usûlü'd-dîn, el-Fark beyne'l-Fırak ve el-Esma ve's-
Sıfât adlı eserleriyle Abdülkâhir el-Bağdâdî (v. 429/1037) ve  el-İ’tikâd, el-
Esmâ ve's-Sıfât, Delâilü'n-Nübüvve, Kitâbü'l-Kazâ ve'l-Kader adlı eserleriyle 
Ebû Bekir el-Beyhakî (v. 458/1066) Eş‘arîyye'nin üçüncü kuşağını teşkil 
eden âlimler arasında yer alır. Nizamiye Medresesi müderrislerinden İbn 
Fûrek (v. 406/1015) en-Nizâm fî Usûli'd-dîn'i ile; İmâmü'l-Haremeyn 
Cüveynî (v. 478/1085) el-Akidetü'n-Nizâmiyye, eş-Şâmil ve el-İrşâd'ıyla; 
Ebû Sa'd el-Mütevellî de (v. 478/1086) el-Gunye fî Usûli'd-dîn adlı eseriyle 
Eş‘arîyye'nin mütekaddimîn döneminin son âlimleri olarak kabul edilir.  
Müteahhirîn Eş‘arî âlimleri arasında en tanınmışları ise; Fahruddîn Râzî 
(v. 606/1210), Seyfüddîn Âmidî (v. 631/1233), Kâdı Beyzâvî (v. 685/1287), 
Adududdîn Îcî (v. 756/1355), Sa’düddîn Teftazânî (v. 792/1390) ve Seyyid 
Şerif Cürcânî’dir (v. 816/1413). 
Eş‘arîler, Eyyûbîler'in ve Büyük Selçuklular’ın siyasî desteğini kazanmış 
ve mezheplerini kolayca yayma imkânına kavuşmuşlardır. Ancak Selçuklu 
Sultanı Tuğrul Bey döneminde (1040-1063) Vezir Amîdü’l-mülk el-
Kündürî'nin Mu'tezilî görüşleri benimsemesi ve Eş‘arîler'in eleştirilmesini 
emretmesiyle bir süre ilmî faaliyetten menedilmiş, aralarında  İmâmü'l-
Haremeyn Cüveynî’nin de bulunduğu bir Eş‘arî âlim grubu Hicaz bölgesine 
kaçmaya mecbur kalmıştır. Ancak bu durum fazla sürmemiş, Alparslan'ın 
tahta geçip Kündürî'yi azletmesinden sonra Eş‘arîyye'ye yönelik baskılar 
sona ermiş, Vezir Nizâmülmülk tarafından Nîşâbur ve Bağdad'ta yaptırılan 
Nizamiye Medreseleri mezhebin yayılmasında önemli hizmetler ifa etmiştir. 
Eş‘arîyye mezhebinin Mu’tezile mezhebinden niçin ayrıldığını açıklayabilir 
misiniz? 

Yüklə 1,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   90   91   92   93   94   95   96   97   ...   283




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin