Hakan ertaş; Genel Koordinatör olduğunu, iş adamı olduğunu ve hayatının dyp de geçtiğini


-=£2 /^^2'^^^~^ Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alman şahıslar ile ilgili irtibatları sorulduğunda; Oktay YILDIRIM'ı



Yüklə 3,97 Mb.
səhifə14/52
tarix23.01.2018
ölçüsü3,97 Mb.
#40195
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   52

-=£2 /^^2'^^^~^

Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alman şahıslar ile ilgili irtibatları sorulduğunda;



Oktay YILDIRIM'ı medyadan tanıdığını

Ergün POYRAZ isimli şahsı bir defa Sevgi ERENEROL'un Patrikhanesinde gördüğününü

Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK yakalanan bombalardan sonraki bir beyanatı ile ilgili kendisini aradığını telefonda kendisine demeci hakkında teksip göndermesini tehditvari bir şekilde istediğini, Bir açılışta Orgenaral Necati ÖZGEN ile görüşürken yanlarına geldiğini, kaba saba konuştuğu için Necati ÖZGEN paşanın bu şahsı yanından kovduğunu. Daha sonradanda bu şahıs hakkında medyadan bazı bilgiler edindiğini,

Sevgi ERENEROL'u vatansever bir milliyetçi olarak tanıdığını Zaman zaman telefon görüşmüşlüğünün olduğunu, Patrikhanede düzenlenen kutlama tarzı programlara katıldığını, İstanbul Üniversitesi önündeki Milli Şehit Kaymakam Kemal Bey'in idam edildiği yerdeki düzenlenen anma toplantılarında bir defa gördüğünü,

Güler KÖMÜRCÜ, Fuat TURGUT, Sami HOŞTAN Ali YASAK'ı medyadan tanıdığını,

Kemal KERİNÇSİZ'i ilk olarak 3-4 sene önce Beyazıt'taki anma töreninde görüp tanıdığını, şahsın TV programına katıldığını, başka bir ilişkisinin olmadığını,

Habip Ümit SAYIN'ı tarihten yaklaşık on yıl kadar önce Ulusal kanalda tanıdığını, telefonla ve karşılaştığında da yüz yüze görüştüğünü

Vedat YENERER'i medyadan tanıdığını. Bir defa da TV programına katıldığını telefonla görüştüğünü,

Veli KÜÇÜK'ü Tarihten yaklaşık 6 yıl kadar önce Kaymakam Kemal Bey'i anma törenlerinden tanıdığım,son olarak ne zaman görüştüğünü tam olarak hatırlamadığını, Ancak ara sıra görüştüğünü,

Muzaffer TEKİN'i Kıbrıs'taki kahramanlığından dolayı vatansever bir asker olarak bildiğini Bıçaklanması olayından sonra Kadıköy'de bir yerde görüştüklerini kendisinde iyi bir izlenim bıraktığını, kendisini Sevgi'nin görevli olduğu Patrikhane'de bir kokteylde Ergün POYRAZ'ı gördüğü gün gördüğünü,

Mehmet Fikri KARADAĞ'ı medyadan tanıdığını Bir defada Aydınlar Ocağındaki konferansında tanıdığını samimiyetinin olmadığını,

Tespit edilen birçok telefon görüşmesinde kendisinin Türk Ortodoks Patrikhanesinde birçok toplantıya katıldığını beyan ettiği, hatta gizli yapılan toplantılara bile katıldığından bahsettiğinin tespit edildiği hatırlatıldığında

Sevgi Hamınım orda yapılan ve memleket meselelerinin konuşulduğu, kapalı olarak yapılan, herkesin katılmadığı bir sohbete katıldığını, O toplantıya Kırım Meclis Başkanı Mustafa CEMİLOĞLU'nun da katıldığını, Ancak herkese açık olan programlara da katıldğmı,



22.01.2008 günü saat 11.55'te X Şahıs (Sebahattin İSLAMOGLU adına kayıtlı) ile yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunduktan sonra;

* Görüşmede Veli KÜÇÜK ve diğer şahısların yakalanmasında bahsettikten sonra "Biçok toplantıya ben gittim. Hiçbir zaman Güler KÖMÜRCÜ'yü orda görmedim. Bunlar gizli toplanıyorlar diyor. GİZLİ TOPLANTILARDA BİLE GÖRMEDİM GÜLER KÖMÜRCÜ'YÜ" dediği hatırlatılarak, "GİZLİ TOPLANTI" olarak bahsettiği konunun ne olduğu, kimlerin katıldığı ve nelerin konuşulduğu sorulduğunda; Gizli olarak bahsettiğim toplantının Mustafa CEMİLOĞLU'nun da katıldığı toplantı oldğunu ,



Görüşmede bahsi geçen armatörlerden rüşvet alınması konusunun ne olduğu sorulduğunda; İsminin burada geçmesini istemediğim ve armatör olan bir yakımın bana kendilerinden para (haraç) istenildiğinden ve bu olayda VelLKÜÇÜK isminin de geçtiğinden bahsettiğini kendisinin de bu olayı başka biri aracılığı ile Veli KÜÇÜK'e ilettiğini, iletim











sonrasında bu olayın çözüldüğünü, Olayın çözülmesi sonrasında teşekkür amaçlı Veli KÜÇÜK'ün yanma gittiğini, Görüşmelerinde Veli KÜÇÜK'ün adının kullanıldığını söylediğini, olayın bu şekilde sonuçlandığını,

22.01.2007 günü saat 17.25'te Erol... ? (MÜTERCİMLER) isimli şahısla yapmış
olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunduktan sonara görüşmede "Şimdi Muzaffer
yüzbaşının o astsubayla bombacı astsubayla hiçbir ilişkisi yok. Muzaffer yüzbaşıyı ben çok
iyi tanırım. Muzaffer yüzbaşıya herkes gider gelir. Muzaffer yüzbaşının Veli paşayla da
arası açıktı. Hep gazetede resimleri gösteriyorlar elini öperken." "Ama araları açıktı.
ÇÜNKÜ VELİ PAŞA MUZAFFER YÜZBAŞI İÇİN DEDİ Kİ; ADAM OLSAYDI
KAFASINA SIKARDI." "Bunun üzerine Muzaffer yüzbaşı bize dedi ki; benim için nasıl
böyle bir şey söyler. Yani araları iyi değildi..." dediği hatırlatılarak Veli KÜÇÜK'ün neden
bu şekilde beyanlarda bulunduğu, bu beyanı kendisinin nerede ve ne zaman duyduğu
sorulduğunda;

Beyanları bizzat Veli KÜÇÜK'ten duymadığını, Ancak bir ortamda ya da bir basından duymuş olabileceğini,



Görüşmede de bahsettiği şekilde Veli KÜÇÜK - Sedat PEKER - Güler KÖMÜRCÜ arasındaki ilişkinin ne olduğu, şahısların aralarındaki irtibatları hakkında bilgisi sorulduğunda; Güler KÖMÜRCÜ'nün gizli örgütlenmeler ve mafya gibi konularda gazetelerde yazılan çıktığını, kendisinin bu amaçla görüştüğünü, Güler KÖMÜRCÜ'nün Sedat PEKERTe görüştüğü gazetelerde haber olarak çıktığını,

Harp Akademilerinde ders verip vermediği, verdi ise hangi dersleri verdiği, ders vermesi konusunu kimin talep ettiği ve herhangi bir ücret alıp almadığı sorulduğunda; Harp Akademilerinde ve Birçok Emniyet biriminde de konferanslar verdiğini, Harp Akademilerinde Globalleşme ve Güvenlik Dersi vermekti olduğunu,

23.01.2008 günü saat 17.49 sıralarında Erman DUR adına kayıtlı telefondan X
Şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesinde; bir süre konuştuktan sonar ...Şimdi ben
komutanlara Harp akademisinde söyledim. Ben olsam başörtüsü maşörtüsü serbest, ister
gö.Mnüzü açın ister a..ınızı açın başınızı ne ederseniz edin serbest. ONDAN SONRA
DERİM Kİ EKİPLERE, KARDEŞİM KA VGA YI BAŞLATIN. MİLLET BİRBİRLERİNİ
YESİNLER BİR BUNU YAPARIM. Bak tam zamanıdır. Bırakacaksın birbirini yesin
millet." Şekilde beyanlarda bulunduğu hatırlatılarak Bu konuşmayı Harp A kadem ilerinde
ne zaman ve neden yaptığı sorulduğunda;
Yaşanan olaylarla ilgili Harp Akademilerinde bazı
şahıslar bana bu tür sorular sormuş olabilir. Bende bununla ilgili bu şekilde bir cevap verdim.
Burada komutan diye bahsettiğim kişiler ders verdiğimiz resmi veya sivil kişiler dediği,

23.01.2008 günü saat 18.27'de Yalçın BAYER ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde Bir süre Sevgi ERENEROL la Sami HOŞTAN'ın medyada fotoğraflarının yan yana konulması olayından bahsettikten sonra, yaşanan bu olayın sorumlusu olarak gösterilen Emniyet Teşkilatı Mensupları için Yalçın BAYER'in "Artık bu ibne Polis her numarayı yapabilir. " dediği hatırlatılarak konu hakkında ifadesi sorulduğunda;

Yalçın BAYER Hürriyet gazetesinde köşe yazandır. Yapılan operasyonla ilgili, Sami HOŞTAN mafya elemanı olduğu herkezce bilinir. Sevgi ERENEROL ile bu mafya liderinin basmda yan yana konulmasına ben sinirlenmiştim. Bu konuyu söyledim. Oda yanlış anlamış olabilir ve konuyu tam anlayamadığı için, basma değilde polise böyle bir küfür de bulunmuştur. Şeklinde cevap verdiği.



Burada kavgayı başlatmasını söylediği ekiplerin kimler olduğu ve bu ekiplerin nerde olduğu sorulduğunda; Harp Akademilerinde ders verdiğim zamanlarda derslerine katıldığı bazı öğrencilerinin gündemle ilgili sorular sorduklannı Öğrencilerin kendisine PKK sorunun nasıl düzeltileceğini sorduklannı kendisinin de Abdullah ÖCALAN'm ifadesinde vermiş olduğu yöntemi örnek göstererek çözüm yolunusgö^Edjğini, burada bahsi geçen ekip


konusu da budur dediği,




£2

Şüpheli erol isimli kişiyle yaptığı telefon görüşmesinde "...Muzaffer yüzbaşıyı içerden çıkarmak için biz bir girişimde bulunduk. Çıkaracaktık. Muzaffer yüzbaşıyı içerden tam çıkarma girişiminin içine girdik bu operasyon patladı." dediği hatırlatılarak, Muzaffer TEKİN'i çıkarmak için kimlerle nasıl bir girişimde bulunacakları sorulduğunda;

Muzaffer TEKİN'in avukatları Muzaffer'in suçunun olmadığını ve Muzaffer'i çıkaracaklarını söyleylediğini, Kendiside bu beyanları görüşme yaptığı şahsa aktardığını, Yoksa herhangi bir girişimde bulunmasının söz konusu değildir dediği, - Muzaffer TEKİN'i çıkartmak için girişimde bulunmaktaki amaçlarının ne olduğu sorulduğunda; Muzaffer TEKİN'in dosyasında herhangi bir şey olmadığı için avukatlannm çıkacağını söylemiş olduğunu, Kendiside bu şekilde beyanlarda bulunduğunu, Ancak herhangi bir girişimde bulunmasının söz konusu olmadığını,



Aynı görüşmede bir süre yakalanan el bombalarıyla ilgili tutuklu bulunan astsubayla ilgili görüştükten sonra "Bunun arkasındaki güç başka biri. O EKİBE HİÇ DOKUNMUYORLAR. Geliyorlar bu Astsubayı Sevgilerle bağlantılı kılıyorlar. YA BU ASTSUBAYIN SEVGİLER'LE NE İŞİ VAR BU ASTSUBA YIN BAĞLI OLDUĞU EKİP SEVGİLERİN ESKİ ARKADAŞI İDİ SEVGİ BUNLARI KOVDU ŞEYDEN KİLİSEDEN." dediği hatırlatılarak;

Söz konusu astsubayın Oktay YILDIRIM olup olmadığı, Oktay YILDIRIM ise şahsın arkasında olduğunu beyan ettiği ekibin kimler olduğu sorulduğunda; Kendisi Hanifı ALTAŞ'm Oktay YILDIRIM'm samimi arkadaşı olduğunu duyduğunu, Kendisinin ekip olarak bahsettiği kişinin Hanifı ALTAŞ ve diğer şahıslar olduğunu, Kendisinin sadece Hanifi ALT AŞ'ı tanıdığını,

Yine görüşmede astsubayın Sevgi ERENEROL 'la bir irtibatının olmadığından, arkasındaki ekipte bulunan şahısların Sevgi ERENEROL la irtibatlı olduğunu ancak daha sonra Sevgi 'nin bu şahısları kiliseden kovduğundan bahsettiği hatırlatılarak, konuyla ilgili ifadesi sorulduğurda;

Burada bahsettiği kişilerinde yine Hanifi ALTAŞ olduğu, bildiği kadarıyla Hanifi ile Sevgi'nin bir ara aralarının bozulduğunu, Bu nedenle Sevgi'nin Hanifi'yi patrikhaneden uzaklaştırdığını ortamdaki konuşmalardan algıladığını,

Görüşmede "Cumhuriyet gazetesine bomba atan Danıştay'a gidip bomba atanların ekiplerin bir ucu burada Üsküdar'da bulundu. ÇOCUKLAR DEDİLER Kİ BİZ GELİP İFADE VERELİM. BİZE 20 ŞER BİN DOLAR PARA TEKLİF ETTİLER DİYE SAVCI İFADELERİNİ ALMADI YA." diyerek bahsettiği konunun ne olduğu sorulduğunda; Avukatı Mehmet TAŞDELEN'in kendisine bu konuyu anlattığını, Avukatının Danıştay konusuna da baktığı için, o dosyada Üsküdar'da bulunan bir çocuğu şahit olarak dinlettirmek istediğini, Ancak mahkemenin bunu kabul etmediğini, Avukatının beyanlarını görüşme yaptığı şahsa aktardığını. Olayın bundan ibaret olduğunu,

28.01.2008 günü saat 20.59 sıralarında Mustafa...? isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunduktan sonar Görüşme yaptığı Mustafa...? isimli şahsın kim olduğu sorulduğunda; Görüşme yaptığı kişinin Genel Kurmay'da görevli Mustafa Yarbay olduğunu, Mustafa Yarbay'm soy ismini şuan tam olarak hatırlayammadığmı, Kedisinin vatansever bir arkadaş olduğunu, Sakarya'da Tugayda vermiş olduğu konferanslardan tanıdığını, Halen dostluklarının devam ettiğini,

Bir süre telefon dinlemeleri hakkında görüştükten sonra Mustafa'nın "Bunlar geçecek ya." dediği, kendisinin "Sen başkasın. Perinçek ile konuşuyordum. Mesaj başka şimdi." Diyerek bahsettiği konunun ne olduğu sorulduğunda; Burada Perinçek olarak bahsedilen kişinin Doğu PERİNÇEK olduğunu, Doğu PERİNÇEK ile yapılan operasyon hakkında görüşmelerinin olduğunu, Perinçek kendisine bu operasyonunun millicilere karşı yapılan bir operasyon olduğunu, özelleştirmeler, vakıf|gs4eanşömı, bor maddelerinin satılması,

Türk ordusunun İran'a karşı kullanılması gibi başka bir şeyleri gizlemeyi amaçladığını söylemiş olduğunu, Kendisinin de bu beyanları Mustafa'ya aktarmış olduğunu,



Görüşmede Zekeriya ÖZTÜRK'ün çok sayıda kimliğinin olduğundan bahsettiği hatırlatılarak konuyla ilgili ifadesi sorulduğunda; Kendisi Zekeriya'nm farklı kimlikler taşıdığını onu iyi tanıyanların konuştunu, Bu konuyu bu görüşmelerden hatırladığını, Zekeriya hakkında şüpheli şahıstır ifadesini çok duyduğunu,

Görüşmede "Yalnız şeyi unutma eğer imkan varsa ADD BAŞKANI ŞENER ER UYGUR PAŞAYA HABER GÖNDERİN." "EMNİYET TEŞKİLATINDA ONLA İLGİLİ DOSYA HAZIRLANIYOR." "BUNU TELEFONDA SÖYLÜYORUM DUYSUNLAR DİYE." Dediği hatırlatılarak bu bilgiyi nereden elde ettiği sorulduğunda; Bu bilgisinin duyumlardan ibaret olduğunu, Herhangi bir kamu görevlisinden almadığını,

Görüşmede "...Yıllardır yani fikir öğrendiğimiz bir insan diyor ki, ya komutan artık emekli paşalar mı ... darbe yapıyor diyor yani herkes tiye alıyor artık yani şeyleri. " "Hocam asker yapmayacak. Asker mesela PERİNÇEK'TEN hep uzak durdu. KARDEŞİM PERİNÇEK GİBİ BU KONULARDA PROFESYONEL BİR ADAM BU İŞTE BU ÖRGÜTLENMEDE ... OY VERECEKSİN. Ben niye bu böyle adamları harcayayım. Ben işin içinde olmam ama bu işte önünü açarım. Öyle bir sürü örgütlenmeler var. Türkiye de silah üzerine o tür yemin edenler değil PERİNÇEK gibi Örgütlenmesi güçlü tavrı da sert." "Onların üzerine gelemiyorlar. PERİNÇEK dün meydan okudu. Dedi ki burda İstihbaratçılar var dedi. Onlardan rica ediyorum, bizden birini tutuklasınlar da göreyim dedi. Onlara zindan ederim İstanbul'u diyor, bak böyle konuşuyor. " diyerek neyi kast ettiği sorulduğunda; Beyanlarının Perinçek'in beyanlarından ibaret olduğunu, Perinçek'ten bizzat duyduğu veya basından takip ettiği beyanları Mustafa'ya aktarmış olduğunu,

Görüşmede "yıllardır fikir öğrendiğimiz bir insan" olarak bahsettiği kişinin kim olduğu sorulduğunda; Görüşmede bahsettiğim bir bilim olabilir dediği, Ancak şuan kim olabileceğini hatırlamadığını, Herhangi özel bir durumu söz konusu değildir dediği,

Yapılan teknik takip çalışmalarında yoğun bir şekilde "GLADYO"nun Türk Silahlı Kuvvetleri içersinden çıktığından ve Emniyet Teşkilatı içersine yerleştiğinden bahsettiği hatırlatılarak, neden bu şekilde bir itamda bulunduğu, "GLADYO " olarak neyi kast ettiği ve bu yapının Emniyet Teşkilatı içersinde yerleşmesi konusunda ifadesi sorulduğunda; Emniyet Teşkilatı 'nin son zamanlarda çok geliştiğini bilmekte olduğunu, Bu nedenle dış güçlerin emri altında hareket eden bir oluşumun daha etkili faaliyet göstermek için Emniyetin içersine geçtiği yönünde yorumlar yapmış olduğunu, Beyan ettiği gibi Gladyon'nun dış güçlerin emrinde hareket ettiğini düşündüğünü, Bunlann kendisinin yorumlannadn ibaret olduğunu, Böyle bir sızmayı önlemek için Emniyet Teşkilatını uyarmak amacıyla bu şekilde beyanlannm olduğunu, Trabzon olayında bu suçu Emniyet yüklemeye çalışmalan buna bir örnek olarak verilebilir dediği,

Yine yapılan çalışmalarda "ÇÖREGANI" isimli bir şahıstan bahsettiği, Çöregani'nin Azerbaycan asıllı bir Iran 'lı olduğundan ve Veli KÜÇÜK'le irtibatlığı olduğundan bahsettiği hatırlatılarak, "ÇÖREGANİ'NİN kim olduğu ve Veli KÜÇÜK ile irtibatı hakkında bilgisi sorulduğunda;

Çöreganinin İran Azerbayca'nında yaşayan Azeri bir profesör olduğunu, Veli KÜÇÜKTe aralannm iyi olduğunu bildiğini, Ancak son zamanlarda şahsın CIA ile bağlantılı olduğunun bilindiğini, Şahsm İran Azerbayca'nında bağımsız bir Azerbaycan devleti kurma faaliyeti içinde oldukları her yerde konuşulduğunu, Ayrıca şahsın Amerikan destekli olduğunun da söylentiler arasında olduğunu, Bunun da Azerbaycan'daki Azeri Türkleri için sıkıntı olacağını her yerde söylediğini, Veli KÜÇÜK'ün de Azerbaycan meselesiyle yakından ilgilendiği için Veli KÜÇÜKTe irtibat kurmuş olduğunu ancak son zamanlarda aralarının açık olduğunu herkes tarafından so'rufcnakta olduğunu,











29.01.2008 günü saat 09.50 sıralarında Devrim...? (SEVİ MAY) isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunduktan sonra Görüşme yaptığı şahsın kim olduğu sorulduğunda; Görüşme yaptığı şahsın Milliyet gazetesinde görevli Devrim SEVİMAY olduğunu, görüşmede bir süre Zekeriya ÖZTÜRK hakkında bahsettikten sonra "...bu adam PERİN ÇEK'LE ilgili bir ifadesi var onu okudum. Valla bir kağıt verdiler bana okudum onu. Kağıt iki saat sonra silindi. Valla neler diyor biliyor musun? TÜRKİYE'DEKİ BÜTÜN TERÖR EYLEMLERİNİN ARKASINDA PKK BAĞLANTILI DOĞU PERİNÇEK VAR DİYOR. BÖYLE İFADE VERİLİR Mİ? Emniyet bu Savcılık bu ifadeyi almış dosyaya koymuş şimdi." diyerek bahsettiği konun ne olduğu sorulduğunda;

Mehmet Zekeriya'mn Perinçek hakkında ifade verdiğini duyduğunu, Kendisinin Ulusal Kanalın Perinçek'e yakın bir kanal olduğunu bildiği için, Ulusal Kanalı aradığını ve ifadeyi Ulusal kanaldan kendisine göndermesini istediğini, İfadeyi aldığım ve okuduğunu, Mehmet Zekeriya'nm ifadesinde görüşmede de kendisinin bahsettiği gibi yapılan tüm eylemlerin Perinçek bağlantılı olduğu yönünde ifade vermiş olduğunu, Kendisi de bunun haksız bir şey olduğunu söyleyerek görüşmemde beyan etmiş olduğunu,



Konuyla ilgili okuduğu kağıt hakkında "İKİ S AA T SONRA SİLİNDİ." diyerek neyi kast ettiği sorulduğunda; Yazı faks olarak geldiği için bir süre sonra bu yazı silinmişti dediği, Kendisinin görüşmede bundan bahsettiğini,

Aynı görüşmede Devrim 'in "Mehmet AĞAR'ı bu işe nasıl sokuyorlar hangi dosya ile. " dediği, kendisinin "Şuanda borsadaki paralarla bağlantısı olduğu söyleniyor. Yani bu Sedat PEKER'in parası ÇAKICI'nin parası bunların paraları nerde?" "Biri idare ediyor. Mesela hatırla bundan bir süre önce bir başkomiserin hesabından 22 trilyon para çıktı." "Yani başkomiser hesabına 22 trilyonu koy cok kadar aptal mı? Demek o kadar güvenli korkmuyor ki adam yani çok önemli birileri var arkamda diye düşünüyor. 22 Trilyon. Kapatıldı olay... " dediği, Devrim'in "Peki sen Mehmet AĞAR'A bunu söylediğinde ne tepki verdi?" diye sorduğu, kendisinin ise "Ben haber gönderdim direk söylemem." dediği hatırlatılarak, Çakıcı 'ya ve Sedat PEKER 'e ait olduğunu beyan ettiği para konusunun ne olduğu sorulduğunda;

Bunlarında yine çevreden ve medyadan edindiği duyumlardan ibaret olduğunu, Bu duyumlarında borsada çok miktarda para olduğu, bu parayı bazı şahısların kullandığı veya yönettiği konusunda söylemlerin olduğunu,Kendisinin de görüşmenin de bunlardan ibaret olduğunu,



Mehmet AĞ AR'a söz konusu bilgileri neden kendisinin söylemediği ve Mehmet AGAR'ın konuyla irtibatı sorulduğunda; Kendisinin çevreden duyduğu haberleri Mehmet AĞAR'm yanındaki şahıslardan bir tanesi aracılığı ile Mehmet AĞAR'a ilettiğini, Onun da kendisine haberi olduğu yönünde tekrar bilgi gönderdiğini, Olayın bundan ibaret olduğunu,

Mehmet AGAR'la ülke konularında ve bazı siyasi konularda görüş alış verişlerinin olduğunu, İrtibatlarının bundan ibaret olduğunu,



Görüşmede Devrim 'in Doğu PERINÇEK'in neden gözaltına alınmadığını sorması üzerine kendisinin neden "DOĞU PERİNÇEK'İ ALSINLAR KIYAMET KOPACAK. DOĞU PERİNÇEK A ÇIKÇA PAZAR GÜNÜ MEYDAN OKUDU. BURDA KONFERANSI VARDI... Mutluyla ... olanları içeri alırlar diyor, içeri alanlar içeri aldıklarına pişman oluyorlar diyor. Sonra Mehmet EYMÜR örneğini veriyor." şeklinde beyanlarda bulunduğu sorulduğunda;

Kendisi görüşmede Doğu PERİNÇEK'in konuşmasını şahsa aktardığını, Perinçekin bu konferansında temiz bir insan olduğunu, herhangi bir sorunun olmadığım beyan ettiğini, bu beyanlarına istinaden kedisini alan adamların haksızlık yapacağını, bu nedenle kendisini alan adamların alnmı karşdayacağı yönünde söylemlerde bulunmakta olduğunu,









1302




22.01.2008 günü saat 23.08 sıralarında Bülent..? isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunduktan sonra;

Görüşmede "Perinçek aradı. " "Bu şerefsizler bi hesap yapıyolar diyo bi başka bişey yapacaklar bu dikkatleri o tarafa çekiyorlar diyo." "... madenler falan satılacak ya. Onun anlaşmasını yapacaklar herhalde." dediği diyerek bahsettiği olayın ne olduğu, Perinçek Hn konuyla ilişkisi sorulduğunda;

Kendisi Perinçek'in buna benzer bir beyanatını yukarıda anlattığmı,Kendisi Perinçek yapılan operasyonun öne çıkartılarak, başka işlerin, mesela bazı kanunları, geçirileceğinden bahsettiğini, Beyanlarının bundan ibaret olduğunu,



27.01.2008 günü saat 23.17 sıralarında Bülent..? isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunduktan sonra;

* Görüşmede "Perinçek'in bi toplantısı vardı Kadıköy'de" diyerek bir toplantıdan bahsettiği, söz konusu toplantının ne olduğu, kimlerin katıldığı ve hangi konuların görüşüldüğü sorulduğunda;

Söz konusu toplantının Uğur MUMCU'yu anma toplantısı olduğunu, Bu toplantıda iki tane resmi Polis Memuru bile olduğunu, Orada MİT ve istihbarat görevlilerinin de bulunduğunu, Konunun bunlardan ibaret olduğunu,



- Söz konusu toplantıda Perinçek'in kendisine "Sakarya bölgesinde operasyon yapabilirler." şeklindeki beyanlarıyla neyi kast ettiği sorulduğunda; Sakarya'da teröristlere yönelik düzenlenen bir operasyon olduğunu, Bu operasyonu Perinçek'in kendisine söylediğini, Bu operasyonun yapıldığını, Sakarya Emniyet'inden bu konunun araştınlabileceğini,
10.02.2008 günü saat 16.44'te Nazmi...? isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunduktan sonra;

* Görüşmede bir süre düzenlenen operasyonlar ve yakalanan şahıslarla ilgili görüştükten ve yakalanan şahıslardan bazılarının çeşitli pis işlere bulaştıklarından bahsettikten sonra; Nazmi'nin "Bunlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin menfaatine hareket etmediler hocam kanaatimce, yani büyük konuşmuş olmayayım da." dediği, kendisinin ise "BÜYÜK Bİ ÇOĞUNLUKLA, MESALA BU KEMAL'İN YAPTIĞI OPERASYONLAR, BİR SONUÇ VERMEDİ YANİ. HEP TÜRKİYE'NİN ALEYHİNE SONUÇLANDI." dediği hatırlatılarak, söz konusu operasyonların ne olduğu ve sözde operasyonların kimin talimatıyla kimler tarafından gerçekleştirildiği sorulduğunda;

Burada Kemal'in yaptığı operasyonlar diyerek, Kemal KERİNÇSİZ'in çeşitli şahıslar hakkında açmış olduğu davalar sonrasında şahısların Batı'da reklam edilmesini sağladığını, Açılan davlardan sonrada yaşanan bu olayların Türkiye'nin dünyadaki imajını kötü etkilediğini, Açılan davaların Türkiye'ye herhangi bir katkısı olmadığını, Kemal'in üslubunu da tasvip etmediğini,



* Aynı görüşme içersinde kendisinin avukatı olduğundan bahsedilen Mehmet TA ŞD ELEN hakkında bir süre görüştükleri, daha sonra Nazmi'nin "ŞEY DE MEHMET'İN YANINDAYDI. DANIŞTAY SALDIRISINI YAPAN." dediği, kendisinin ise "MEHMET'İN ADAMIYDI TABİ" dediği, hatırlatılarak, Danıştay saldırısını gerçekleştirin Alpaslan ASLAN ve irtibatları hakkında bilgisi sorulduğunda;

Beyanlarının Avukatı Mehmet TAŞDELEN'in kendisine aktardığı konular olduğunu,Kendisi Alpaslan ASLAN'm avukatı Mehmet TAŞDELEN'in arkadaşı olduğunu kendinden duyduğunu, Görüşmede de bu konudan bahsettiğini,


13.02.2008 günü saat 11.56'da Mehmet TAŞDELEN isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesinde, Mehmet'in Hocam şimdi hu -Alparslan'ın babası aradı. Dedi ki Mehmet Bey tutuklu sanıklardan birisi yeni ifade verecekmiş- dedi. Dedim vatta haberim



yok. Şunu diyecekmiş; DANIŞTAY SALDIRISINDAN ÖNCE GASTECİ ARAMIŞ SÖYLEMİŞ, TARAF GAZETESİNDEN. Danıştay saldırısından 20 gün önce Ataşehir'de toplantı yaptık, toplantı yapıldı. DANIŞTA Y SALDIRISININ TALİMATINI VELİ KÜÇÜK VERDİ." dediği hatırlatılarak, DANIŞTAY SALDIRISI SANIKLARININ verecekleri ifadelerle neden ilgilendikleri sorulduğunda; Avukatı Mehmet TAŞDELEN Danıştay dosayı davasında da avukatlık yapmakta olduğunu, Gündemde olan bu konuyla ilgili yaşamış olduğu bu olayı kendisiyle paylaştığını,
17.02.2008 günü saat 23.53 sıralarında Hande EROL isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunduktan sonra;

* Görüşmede Hande 'nin "Daha sakin anladım mı daha sakin." "KAPATMA ADAMI ÖYLE. O KADAR ŞEY SORAR ADAM. SORARSA İSTİHBARATÇI MISINIZ DİYE. YA BİR DAHA ÖRGÜT ADI GEÇİRMEDEN KONUŞ YA." dediği hatırlatılarak, Hande EROL'un hangi konudan bahsettiği ve neden örgüt adının geçmemesini istediği sorulduğunda

Handenin burada kendisini dostça uyarmak amacıyla böyle bir görüşme yaptığını, Handenin görüşmede konuşurken bahsettiği örgütlerin kendisine zarar verebileceği düşüncesiyle kendisini uyarma ihtiyacı hissettiğini,


18.02.2008 günü saat 00.23 sıralarında Hande EROL'un telefonuna göndermiş olduğu mesajlar yüzüne karşı okundukta sonra; "Ya sen ne yapıyorsun yasakliyorum tw programlarina cikmana. Millet cik konuş istiyo, guwenligini benden başka dusunen yok. SOYLEDİKLERİNİN YÜZDE SEKSENİ GİZLİ BİLGİ. GENEL BİLGİ HER LÜTFEN." dediği hatırlatılarak, Hande'nin neden bu şekilde beyanlarda bulunduğu sorulduğunda; Handenin kendisinin öğrencisi olduğunu ve kendisini sevdiğini, Beyanlarının ileride kendisi için sıkıntı olmaması açısından kendisini uyarmak istediğini,
18.02.2008 günü saat 02.42'de Hande EROL isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunduktan sonra;

* TV programındaki beyanları hakkında bir süre görüştükten sonra kendisinin "TEŞKİLATTAN ARADILAR. DEDİLER Kİ; İRAN MESELESİNİ DE KONUŞ. ARADA ONU DA SIKIŞTIRDIM." dediği, Hande'nin ise "Onlar zaten her şeyi söyletiyor. Güvenliğe gelince sağlamıyorlar... " dediği hatırlatılarak, "TEŞKİLAT" olarak bahsettiği konunun ne olduğu sorulduğunda; Bir istihbarat birimde görevli arkadaşının kendisini program esnasında aradığını, İran'a gittiklerini söylediğini, İran'da kadınların Türkiye'de başörtüsü konuşulduğunu duyduklarını, Türk kadınlarının başörtüsünün üzerine bu kadar gitmemelerini söylediklerini, Humeyni'den sonra kendilerinin çok perişan olduğunu söylediklerini kendisine aktardığını ve konuşmasında örnek olarak göstermesini istediğini, Kendiside bunu programda anlattığını konunun bundan ibaret olduğunu,

- Aynı bölümde Hande'nin kendisinin güvenliğinin sağlanması konusunda neden endişe duyduğu ve bu şekilde beyanlarda bulunduğu sorulduğunda; Kendisinin bütün öğrencilerinin kendisinin devletle yakın olduğunu düşünüp sorduklarını ve söylediklerini,
18.02.2008 günü saat 12.21 sıralarında Erman DUR adına kayıtlı telefondan Mustafa...? isimli şahısla yapmış olduğu görüşme yüzüne karşı okunduktan sonra;

* Bir süre düzenlenen operasyonlar hakkında görüştükten sonra, Mustafa'nın "YALNIZ YENİ BİR OLUŞUMDA BUNLAR. Bunu yapanlar hakikaten ağır ödemeli yani ve öder de. Yani çok acı ve BUNDAN SONRA DA BELKİ DE DÜNYANIN EN DERİN DEVLETİ TÜRKİYE'DE OLABİLİR HA. " dediği, kendisinin "YANİ OLURSA TEK BİR



DERİN DEVLET OLACAK HERHALDE YANİ BU KADAR." dediği hatırlatılarak, bu şekilde beyanlarda bulunmalarındaki amaçlarının ne olduğu sorulduğunda;

Kendisinin Türkiye'de derin bir devlet olduğunu bildiğini. Ancak bu derin devletin milletin derin devleti olmadığını bildiğini, Burada yeniden bir oluşumla derin devletin kurulmasını milletin derin devleti olması konusunda istemekte olduğunu. Başkaca bir niyetinin olmadığını,


20.02.2008 günü saat 15.41'de Vedat YERENER ile yaptığı telefon görüşmesi yüzüne karşı okunduktan sonra;

* Görüşmede bahsettiği ödülün ne olduğu, kendisinin ödül verip vermeyeceği sorusu üzerine Vedat'ın neden "Maddi yetersizliklerden dolayı. TERÖR LİSTESİNE GİRERLER BAŞLARINA SIKINTI GELİR DİYE DE. O KONUDA BİRAZ RAHATSIZ OLDUM VERMEDİM." Şeklinde beyanlarda bulunduğu sorulduğunda; Vedat'ın her sene Kuvayı Milliye ödülü vermekte olduğunu, Bu sene vermediğini, Kendisinin de sebebini sorduğunu, Ancak ne dediğini ve görüşmenin içeriğini tam olarak hatırlayamadığını,

Görüşmede "Mesela Mehmet AĞAR'ın hakkında dosya hazırlıyorlar." "Mehmet AĞAR'a ben 10 gün evvelden haber verdim. Mehmet AĞAR restini çekti ki buyursunlar dedi. Sonuna kadar varım dedi..." diyerek bahsettiği konunun ne olduğu sorulduğunda; Yukarıda da beyan ettiği gibi Mehmet AĞAR'la bir çok konuda fikir alışverişinde bulunduklarını, Yaşanan olaylarla ilgili olarak da Mehmet AĞAR hakkında duyduğu konulan kedisine yanındaki bir kişi aracılığı ile ilettiğini ,Hatta Mehmet AĞAR'ın TV'de bu konuyla ilgili açıklama yaptığını, Kendisinin de o açıklamaya atfen bu şekilde beyanlarda bulunduğunu,
22.02.2008 günü saat 00.51'de Bülent...? isimli şahısla yapmış olduğu görüşme yüzüne karşı okunduktan sonra;

* Görüşmede Bülent'in Veli KÜÇÜK'ün on numaralı adam olduğundan bahsettiği, bir numaranın Şener ERUYGUR olduğunu, listede Abdullah ÖCALAN'm da bulunduğunu, Mehmet AĞAR'ın da listede üç veya dördüncü şahıs olduğunu, "... yalnız bunlan topyekün çıkartsınlar Doğu PERİNÇEK'in anasını ağlatacaklar." Şeklinde beyanlarda bulunduğu hatırlatılarak, Bülent'in bu bilgileri nereden temin ettiği, neden kendisine bildirdiği, ismi geçen şahıslann operasyon kapsamında irtibattan hakkında bilgisi sorulduğunda; Görüşme yaptığı kişinin Bülent AKKAR olduğunu, Şahsın Sakarya Otobüs terminalinde büfesi olduğunu, Öğrenci olan çocuğuna burs bağladığı bir kişi olduğunu, Şahısla bu şekilde tanıştığını, Şahsın bu bilgileri Mehmet AĞAR'ın yanındaki, hatırladığı kadanyla Mustafa...? İsimli şahıstan almış olabileceğini, Ancak bu bilgileri nereden aldığını bilmediğini, Bülent'in Doğu PERİNÇEK'i seven bir adam olduğunu, ErgenekonTa ilgili bütün suçların Doğu PERİNÇEK'e yüklenebileceği, bu şekilde Doğu PERİNÇEK'e zarar verilebileceği düşüncesiyle bu şekilde beyanlarda bulunmakta olduğunu,



Görüşmede geçen X Şahsın Veli KÜÇÜK ve diğer şahısların yakalanması sebep olarak gösterdiği, "Enver ALTA YLl" konusunun ne olduğu sorulduğunda; Enver ALTAYLI'nm MİT'çi olduğu söylenen bir şahıs olduğunu, Bu şahsın Kafkasya ve Orta Asya'daki operasyonlarda bulunduğunu TV programında kendi ağzından duyduğunu, Şahsın uzun zamandır ortada olmadığım, Birden ortaya çıkmasıyla bu olaylann başlaması arasında bir irtibat olabileceğini düşündüğünü.
15.02.2008 günü saat 10.50 sıralarında Hüseyin...? isimli şahısla yapmış olduğu görüşme yüzüne karşı okunduktan sonra;

* Görüşmede bir konuyla ilgili Servet...? isimh^.ahsıtı bastırdığından, ancak karan Tayip Beyin verdiğinden, aynca Tayip Beym.i'-kontenjanından faydalanılacağından



bahsedildiği hatırlatılarak konunun ne olduğu sorulduğunda; Görüşme yaptığı kişinin Hüseyin BUYURUCU olduğunu, Akrabası olduğunu, Bu görüşmenin aile içi bir görüşme olduğunu, Başkaca herhangi bir anlamı olmadığını,



22.01.2008 günü saat 21.43'te Nejat ESLEN adına kayıtlı telefondan X Şahısla yapmış olduğu görüşme yüzüne karşı okunduktan sonra;

* Görüşmede fazla yorum yapmamasını, aksi takdirde kendisinin de alınacağını söyleyerek şaka yaptığını beyan ettiği savcının kim olduğu sorulduğunda; Görüşme yaptığı kişinin Emekli Tuğgeneral Nejat ESLEN olduğunu, Kendisini arayan bir çok savcı bulunduğunu, Bunlardan bir tanesinin kendisine şaka maniyetli takıldığım, Kendisinin de görüşmede bundan bahsettiğini,
29.01.2008 günü saat 19.01 sıralarında Metin KÜLÜNK isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunduktan sonra; Görüşmede "BENİ DUN ARADI BI EMMİNYET MÜDÜRÜ. BUGÜN 6-7 KİŞİ ARADI SEN HALA DIŞARDA MISIN DİYE. EMNİYET MÜDÜRÜ ARIYO BENİ. DEDİMKİ SAYIN MÜDÜRÜM, SEN KİMDEN TALİMAT ALIYOSAN, SEN ONA SÖYLE BEN BURDAYIM KAÇTIĞIM BİYER YOK. GELSİN SAVCI MA VCI. AMA BU İŞLERİN ZAMANI GELİRSE DÖNERSE SONRA ÜZÜLMEYİN DEDİM ONA BEN. EMNİYET MÜDÜRÜNE BENİ ARA TTIRIYOLAR ZA VALLI ADAM. " dediği hatırlatıldıktan sonra, kendisini arayan Emniyet Müdürü olarak bahsettiği şahsın kim olduğu sorulduğunda; Kendisini arayan birçok Emniyet Müdürü olduğunu, Bahsi geçen kişinin de bu şekilde kendisini iyi niyetli olarak uyaran bir kişi olduğunu, Ancak kim olduğunu şuan hatırlamadığını,

- Aynı kısım içersinde "AMA BU İŞLERİN ZAMANI GELİRSE DÖNERSE SONRA ÜZÜLMEYİN DEDİM ONA BEN." şeklinde beyanlarda bulunarak neyi kast ettiği sorulduğunda; Kendisinin bu operasyonların yapılmasında dış güçlerin etkisinin olduğunu düşündüğünü, Bu nedenle bu operasyonun tekrar dönüşünün olacağı ve Türkiye'ye zarar vereceği yönündeki düşüncelerini aktardığını,



16.02.2008 günü saat 11.02'de Cevdet ERALP adına kayıtlı telefondan X Şahısla yapmış olduğu görüşme yüzüne karşı okunduktan sonra; Görüşme yaptığı şahsın kim olduğu sorulduğunda X Şahsın işgal sonrası Ortadoğu ile ilgili olarak düzenlenecek olan bir sempozyumdan bahsettiği, kendisinin ise "VALLA NE GÜZEL OLURDU YA. BEN, BANA ŞUBAT VE MARTTA SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI VAR." "Bizimkiler sızmalar var dediler, israilliler ortalarda dolaşıyor." dediği hatırlatılarak, neden bu şekilde beyanlarda bulunduğu sorulduğunda; ;

Cevdet ERALP isimli şahsı hatırlayamadığını,Bu görüşmeyi yaptığı şahsın Eralp ALIŞIK isimli şahıs olduğunu, Eralp ALIŞIK'm bir dönem Londra Üniversitesinde akademisyen olarak çalıştığını, Kendisimde orada tanıdığını, Daha sonra Türkiye ye döndüğünü, Kerkük ve Kafkasya ile ilgili toplantılara katıldığını Kendisininde ortadoğuyla ilgili bir semposzuma katılmasını söylediğini, kendisinin derslerinin yoğun olduğu ve işini engellediği için, bahane olarak, sokağa çıkma yasağının olduğunu söyleyip güvenlik sorunu olduğunu anlattığını, Buda sempozyuma gitmemek için uydurduğu bir bahane olduğunu,



11.01.2008 günü saat 21.51 'de Ümit SAYIN ile yapmış olduğu görüşme yüzüne karşı okunduktan sonra, görüşmeyle ilgili ifadesi sorulduğunda; Ümit SAYIN T bir televizyon programı dolayısıyla aradığını,

İnternet ortamında yapılan araştırmada Hülya OKUR isimli bir kişiyle röportaj yaptığınız, bu röportajda ihtilalci olduğunuzu, imkanınız olsa ihtilal yapacağınızı söylediğiniz görülmüştür. Aynı röportaj içersinde "YÖK PKK'lıya burs verir. Ahlaksızı korur. Benim kuvvetim olsa ihtilal yaparım." Başlığı altında sizin bunları mahkemeye verdiğinizi, savcının bu davayı YÖK'e gönderdiğini, idari dava olduğunun iddia edildiğini, ama ihtilal



yaptığınızın ilk günü o savcının ipe gidecek adamlardan birisi olduğunu söylediğiniz görülmüştür. Bu röportajı hatırlayıp hatırlamadığı ve röportajın içersindeki konularla ilgili ifadesi sorulduğunda;

YÖK'ün PKKTıya burs vermiş olduğunu, ancak işlem yapılmadığını, kendisine hakaret ve saldın olduğu halde Savcının bunu memurla memur arasındaki ilişkidir buna YOK karar verir diyerek YÖK'e gönderdiğini, Savcının ipe gitmesi konusunu, savcının sorgulanmasmı kast ettiğini,,

İhtilalcilik meselesine gelince İhtilal; olumlu yönde sosyal bir değişimdir . Bu anlamda bütün Atatürkçüler ihtilalcidir. Bunun darbeyle bir ilişkisi yoktur. Darbeler Türkiye'nin anasını ağlatmıştır dediği,

Yapılan aramalarda elde edilen tabancayı ne zaman, nereden ve kimden aldığı sorulduğunda; Bunun kendisinin yaklaşık 2 yıldır ruhsatlı silahı olduğunu, İstanbul Emniyeti terörle mücadele konusunda koruma karan çıkarttığı için bu silahı aldığını, Adına taşıma ruhsatlı olduğunu,
Yapılan aramalarda elde edilen mail çıktısı yüzüne karşı okuduktan sonra ifadesi sorulduğunda; Kardeşi Mustafa'nın vefat etmesi sonrasında cenaze törenine katılan şahısların isim listesinin Zümrüt Rize Gazetesi tarafından kendisine maille bildirildiğini, Sedat PEKER'in cenaze törenine katılmadığını. Ancak Veli KÜÇÜK ve Sevgi ERENEROL cenaze törenine katılmış olduklarını beyan etmiştir.


Yüklə 3,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin