Müminlerin Emiri hz. Ali (a s)



Yüklə 0,98 Mb.
səhifə32/37
tarix31.10.2017
ölçüsü0,98 Mb.
#23329
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   37

MÜLCEMOĞLU'NUN KATLİ


Hz. Ali, Hakim'in "El-Müstedrik"de rivayet ettiği gibi Mülcemoğlu hakkında, ona iyi muamelede bulunun, yaşarsam re'y benimdir, dilersem suçunu bağışlarım; fakat ölürsem onu da derhal öldürün, Rabbimin indinde hesaplaşırım. Allah Elçisini öldürmek isteyeni o, öldürtmüş, sonra da yakmalanni buyurmuştu, siz de ona öyle yapın demişti.

Hz. Ali'nin defhinden dönünce Hz. Hasan, Mülcemoğlu'yu huzuruna getirtti. Mülcemoğlu, İmam Hasan'a, Allah'a ahdedeyim; beni birak, gideyim, Muâviye'yi öldüreyim; çünkü ben Kâ'be'de Allah'a and içtim, Ali ile Muâviye'yi öldürmedikçe ölmiyeyim dedim; eğer öldüremez de sağ kalırsam döner gelir, sana teslim olurum, dilediğini yap dedi. Hz. Hasan, imkânı yok dedi ve bir kılıçla onu öldürdü. Halk, cesedini sürüyüp bir çukura götürdüler, ateşe vurup yaktılar.

352

HZ. ALİ'NIN KABRİ


Hz. Ali'nin vefat gecesi bir deveye bir tabut yükleyip Medine tarafına gönderdiler. Bunu görenler, Hz. Ali'yi, Hz. Fatima'nin yanına defnetmek üzere Medine'ye götürüyorlar sandılar. Bir katıra yüklenmiş olan diğer bir tabut da Hıyre tarafına gitti. Mescitte, hükumet konağının avlusunda, Cu'deoğullarının evinde, Yezid'ül-Kısri oğlu Abdullah'ın yanında ve daha bazi yerlerde mezarlar kazdılar ve bunları, birisi defhedilmiş gibi örttüler. Bütün bunlar, Haricilerin şerrinden yapılmıştı. Bu yüzden Hz. Ali'nin kabri hakkinda da ihtilaflar çıktı. Fakat Ehlibeyt, Hz. Ali'nin vefatindan itibaren onun kabrini kaybetmedi. Hz. Hasan, Hz. Huseyn'in oğlu İmam Zeyn'ül-Abidin Ali, onun oğlu İmam Muhammed'ül-Bakır, İmam Huseyn'in torunu Zeyd, İmam Bakır'ın oğlu Ca'fer'üs-Sadık, İmam Ca'fer'in oğlu İmam Müsa'l-Kazım, onun oğlu İmam Aliyy'ür-Rıza, onun oğlu İmam Muhammed'ül-Cevad ve bütün Ehlibeyt, Hz. Ali'yi, bugün üzerinde İslam medeniyetinin en muhteşem abidelerinden biri yükselmiş olan Necefteki mescidde, Zarih denen sandukasının yerinde ziyaret etmişlerdir.

Ehlibeyt imamlarının, cedleri Emir'ül-Mü'minin Ali'yi (a.s), şehadetlerinden ve defınlerinden itibaren, Necef-i Eşrefte, şimdiki medfenlerinde ziyaretleri, Hazret'in orda medfun bulunduklarının en kesin delilidir; çünkü babanın ahvalini de, medfenini de, herkesten ziyade ve gerçek olarak evlat bilir. Fakat Hz. Emir'in hayatlannda olduğu gibi mematlanndan sonra da, dostlukta ve düşmanlıkta aşırı davrananlar, medfenleri hakkinda da ihtilafa

353

düşmüşlerdir. Haklarında aşın inanç besleyenler, bir hikaye uydurmuşlardır: Guya, Emir'ül-Mü'minin (a.s), vefatlanndan önce, İmam Hasan ve Huseyn'e (a.s), yüzü nikaplı bir arap gelecek, yanında bir devesi olacak; benim tabutumu isteyecek, tabutumu ona teslim edin buyurmuşlar. Onlar da gasil, tekfın ve techizinden sonra namazını kılmışlar; tabutu, gelen araba teslim etmişler. Arap, tabutu alıp yola düştükten sonra, bu kimdi diye merak etmişler; peşine düşüp ona ulaşmışlar; and vererek kim olduğunu bildirmesini istemişler. arap nikabını açınca görmüşler ki Ali'dir! Bu uydurma inanç, çocukça bir resimle de tesbit edilmiştir.



Bu aşırı inançta daha da ileriye gidenler olmuştur: Guya Ali, Nuh Peygamber'in gemisinden kalan iki tahta üstünde göğe ağmıştır. Melametle ona tarn zıd olan Nakşbendiliği birleştirerek son devre Melamiliğini kuran, mezhebi ve meşrebi karmakanşık Muhammed Nur'ül-Arabi (Arab Hoca 1305 H. 1888 M.), "Menba'un-Nur fı rü'yet'ir-Rasul" adlı risalesinde bu inancı güttüğünü bildiriyor.116 Bu inancı güdenler ve Ali'nin (a.s) vefat etmediğini söyleyenler var.

Buna karşıhk Lütfullah'üs-Safı'nin "Ma'al-Hatib. Fi Hututi'hil-Ariza" adlı kitabında bildirildiği gibi Emir'ül-Mü'minin'in (a.s), Necef-i Eşrefte ziyaret edilen medfeninin. Hz. Emir'e ait olmadığını, burda, Mugıyra b. Şa'ba'nın gömülü olduğunu, Hatib denen kişi ve belki buna uyanlar, iddia ediyorlar ve Hatib, bu kişiyi, tarziyeyle

116- A. Gölpınarlı: Melamilik ve Melamiler; 1st. Edebiyat Fak. Türkiye Enst. Yayını; 1st, 1931; s.276 - 277.

354


anacak derecede bir Ümmeyyeoğullarının kulu ve kölesi.117

Emir'ül-Mü'minin'in (a.s) medfenleri, şimdiki ziyaretgahta, Zarih-i Mukaddes'in bulunduğu yerdedir. Ebü'1-Ferec-i İsfahani (356 H. 966 M.), "Makatil'üt-Talibiyyininde, imam Hasan'dan (a.s), bunu, senediyle tahric etmektedir. Çağdaşı İbni A'sem'il-Kufı de (314 H. 929 M.) gene imam Hasan'dan (a.s), Emir'ül-Mü'minin'in (a.s) Gariyy'de, yani şimdiki medfeninde bulunduğunu nakletmektedir. "Makaatü'üt-Talibiyyin", Zeyd b. Ali'nin (120 M. 966), ceddi pakini orda ziyaret ettiğini bildirir. Muhaddis İbni Kuvluveyh (369 H. 979 M.), "Kamil'üz-Ziyare"de, Seyyid gıyas'üd-din Abdülkerim b. Tavus (692 H. 1292 M), "Farhaful Ganyy"de aym rivayette bulunurlar. Sagaani (650 H. 1252 M.), "E'ş-Şems'ül-Münire"de Zeyd b. Ali'nin Garıyy yolunda, ashabına, "Biliyor musunuz, biz nerdeyiz? Cennet bahçelerindeyiz; Emir'ül-Mü'minin'in kabrine giden yoldayız" dediğini nakleder.

Ayrıca Ya'kubi Ebü'l-Fida', İbn'ut-Tıktakıy, yakut gibi tarihçiler, mesalik ve memalik bilginleri, yani coğrafyacılar, Hadis bilginleri, bu hususta ittifak ettikleri gibi kabr-i saadetin Necef-i Eşrefde bulunduğuna dair müstakıl eser yazanlar, Necef-i Eşrefin eski ve yeni durumunu tesbit edenler de olmuştu. Abbasoğullarından Mansur, Reşir, Muktefı, Nasır, Mustansır ve Müsta'sım da Hz. Emir'i, bugünkü medfeninde ziyaret etmişlerdir. Ancak Hatib denen bu kişiden önce Hatib-i Bağdadi, bu

117- 3. Basim; Kum - 1389; s.169 - 171.

355

iftiraya cür'et etmiş, Ebu-Nuaym'den, Hz. Ali'ye aid olduğu sanılarak ziyaret edilen kabrin, Mugıyra'ya aidiyetini rivayet etmiş, Sibt ibn'il-Cevzi (654 H. 1256 M.), "Tezkiret'ül-Havas"ında bunu, Ebu-Nuaym'in yanlışlarından saymış, reddetmiş, Mugıyra'nın Şam'da öldüğünü, sininin belli olmadığını söylemiş, İbni Eb'il-Hadid'se "Nehc'ül-Belaga Şerhi"nde, Mugıyra'nın kabrinin yitip gittiğini bildirmiştir. Ebü'l-Ferec Abdurrahman b. Aliyy'il-Cevzi ise, "El-Muntazam" da, Kufe'de üçyüz sahabinin gömülü olduğunu, Hz. Ali'den (a.s) başka hiçbirinin merkadinin belli olmadığını söyler. Ebü'lFerec-i Isfahani de "El-Agaani" de, Mugıyra'nın, Kufe'de, Sakıyf mezarlığında kuyulandığını kaydeder. Fakat Hatib-i Bağdadi'den sonra bu ikinci Hatib, Mugıyra, kendi atasıymış gibi bu unutulan uydurma rivayeti tekrarlamaktan çekinmez; gerçeği yalanlamaya, yalanı gerçek göstermeye çalışır. Hasılı, Hz. Emir'ül-Mü'minin'in medfeninin bilinmediğini, yahut bugünkü ziyaret-gah olan mukaddes makamın o Hazrete aid olmadığını iddia eden, ya kara cahildir, güneş yok demektedir, yahut inadından balçığa batmıştır; debelendikçe de batmaktadır.118



Kabri, ilk defa 170 H. den (786 M.) sonra Harun'ür-Reşid yaptırmış, üstüne bir kubbe bina ettirmiştir. 279 H. den (892 M.) sonra, Dai-i Sagıyr denen Zeyd'ül-Hasani oğlu Muhammed, binayı tamir ve tevsi' ettirmiş, 369 H. (979 M.), Azud'üd-Devle fena Husrev-ibn-i Buveyh'id-Deylemi, türbeyi adeta yeniden yaptırmış ve bir çok

118- Lutfullah'is-Safi'nin Ma'al-Hatip Fi Hututi'hil-Ariza kitabmm 162- 171. s. lerinebak.

356

vakıflar bağlamıştır. Aynı zamanda Necef e Firat suyunu getirten de bu zattir. Bundan sonra bir yangindan harap olan mescit ve türbe, halkin yardimiyla 706 H. (1358 M.) de yeniden yapılmıştır. Bundan sonra 1036 H. (1636 M.) Şah Safı'nin emriyle mescit ve türbe tamir ve tevsie başlanmış, 1052 H. (1741 M.) den sonra oğlu 2. Şah Abbas zamanında bitmiştir. Nadir Şah, Hindistan zaferinden sonra 1154 H. (1741 M.), yahut 1156 H. (1743 M.) kubbeyi ve iki minareyi altınla kaplatmıştır. Son zamanlarda Nasır'üd-Din Şah da (1264 -1313 H. 1847 -1895 M.) mescit ve türbeyi tamir ettirmiştir ki bu münasebetle Sultan Abdülaziz (1277 - 1293 H. 1860 -1876 M.) altınla işlenmiş iki büyük şamdan hediye etmiştir.



357

BEŞİNCİ BÖLÜM:



Yüklə 0,98 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   37




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin