Osmanlı-Rus Savaşı1



Yüklə 8,72 Mb.
səhifə111/193
tarix27.12.2018
ölçüsü8,72 Mb.
#87611
1   ...   107   108   109   110   111   112   113   114   ...   193

50 Yeni Gün, İkdam, Peyam, Vakit 31 Ekim 1919; Alemdar, 24 Aralık 1919.

51 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 6 (Bristol’dan 6 Aralık 1919 tarihli, Paris’te bulunan Browne şahsi mektubu).

52 Near East, 25 Temmuz 1919.

53 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 3 d (USA Donanma Radyo Basını, İstanbul, 28 Ağustos 1919).

54 Chicago Daily News, 30 Ekim 1919. (L. E. Browne’nın haberi).

55 Chicago Daily News, 30 Ekim 1919. Corey de, Browne yazdığı mektupta “mümkün olan en kısa zamanda Avrupa ile irtibatı kesip, bütün sahip olduğumuz yüce değerleri, hürriyet fikirlerimizi hakim kılmalıyız. Onların hepsi cehenneme gidebilir.” Bkz. H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 5 (Herbert Corey’in 1 Kasım 1919 tarihli Paris’e Browne gönderdiği şahsi mektubu).

56 Lloyd George, 13 Eylül 1919 yayınladığı bir muhtırayla İngiliz ordusunun yöreyi boşaltacağını ilan etmişti. Ayrıca İngiltere’nin Kafkaslardan sıyrılmak isteği, 28 Ağustos 1919 tarihli A.B.D. Donanma Radyosu’nda şöylece duyurulmuştu: “Paris-İngilizler ayın 15’in de Kafkasya’yı terk etmeye başladılar. Yaklaşık bir ay içerisinde de Ermenileri korumaları gereken bölgelerden çekileceklerdir. Yakın Doğu Amerikan Yardım Komitesi Başkanı David G. Arnold’un bugün bize dediğine göre; “Londra’da savaş karargâhında görüşme yaptığı Lord Poel, Amerika’nın iki veya üç ay içerisinde Ermenilere yardım amacı ile asker göndereceğine dair güvence vermedikçe İngiliz askerlerinin Ermenistan’da kalmasının imkansız olacağını söyledi. Bkz. H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 3d (U.S Donanma Radyo haberi, 28 Ağustos 1919). Örneğin, Lloyd George 19 Ağustos 1919 tarihli İngiliz gazetelerinde çıkmış olan ve 29 Ağustos 1919 tarihli İstanbul basınında yer almış bulunan konuşmasında, İngiltere’nin, Kafkasya’da bulunan askeri gücünün senelik giderinin 30 milyon İngiliz lirası tuttuğunu belirterek bunun İngiltere’ye son derece ağır bir mâli yük getirdiğine işaret ediyordu. Bkz. Vakit, 29 Ağustos 1919. Lloyd George, yaptığı diğer bir açıklamada “dünyanın en zengin memleketlerinden biri olan bu geniş araziyi Türklerin elinden kurtardıklarını” belirterek Ermenistan’ı bırakıp gitmelerini giderlerini kısmak zorunda kaldıklarına bağlıyor ve “şüphesiz bütün dünyanın zabıta vazifesini göremeyeceklerini” ifade ediyordu. Bkz. Vakit, 30 Ağustos 1919. Bu sözler dikkatle irdelenirse bu sözlerin altında İngilizlerin, Ermenistan’ı zengin bir ülke olarak görmedikleri fark edilir.

57 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 6 (Browne’nın 24 Ekim 1919 tarihli, Bristol’e gönderdiği şahsi mektubu).

58 A.B.D.’nin, Ermenistan mandasını kabul etmemesini isteyen görüşler; “neden kendi ülkemize yatırım yapmak dururken, bize kâr sağlamayacak işlere girişelim. Monreo Doktirin’inden ayrılmayalım, manda bize pahalıya mal olacaktır.” Bkz. National Arch. Microcopy: 820, Paris Peace Conference, Document no: 184. 021/329.

59 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 6 (Browne’nın 24 Ekim 1919 tarihli, Bristol’e gönderdiği şahsi mektubu).

60 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 6 (Browne’nın 24 Ekim 1919 tarihli, Bristol’e gönderdiği şahsi mektubu).

61 Laurence Evans, Türkiye’nin Paylaşılması, Milliyet Yayını, 1972, s. 260; H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 6 (Browne’nın 24 Ekim 1919 tarihli, Bristol’e gönderdiği şahsi mektup).

62 Library of Congress, Naval Officer, Diplomat, Bristol Documents, Report sent to Congress Document no: 018000-547-37000 (Bristol’un 13 Aralık 1919’da Dr. Gates’e gönderdiği şahsi mektup); H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 6 (Browne’nın 24 Ekim 1919 tarihli, Bristol’e gönderdiği şahsi mektup); Laurence Evans, Türkiye’nin Paylaşılması, s. 267.

63 1 Haziran 1920’de Kongre’de, Ermeni mandası teklifi 13 oya karşı 52 oyla reddedilmiştir. Ancak, Ermeni davasının A.B.D. Kongresi’nde destek görmediği sanılmamalıdır. Kongre, Ermeni Devleti kurulmasına değil, bu devlet üzerinde A.B.D.’nin mandater olmasına karşı çıkmıştır. Kongre, nihai tavrını ortaya koymadan önce Eylül 1919 ortalarında Başkan Wilson, Güney ve Doğu Anadolu’daki Ermenilere takviye olmak amacıyla Amerikan birliklerinin yollanması için (Senatör Williams’ın teklifi) Hükümete yetki verilmesini istemiş, fakat bu öneri de kabul görmemiştir. Bkz. H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 6 (Browne’nın 24 Ekim 1919 tarihli, Bristol’e gönderdiği şahsi mektup).

64 Amerikan Kongresi’nde Ermeni meselesi tartışılıyor ve Türk despotizmi dile getiriliyordu. Bkz. Congressional Record Sixty-Sixth, Congress, First Sesion, Washington, Friday, August 1 1919 Senato, s. 3707, 3714, 3715; National Arch. Microcopy: 20, Paris Peace Conference, Document no: 184. 021/119. H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 15 (Mary L. Graffham Savaş Sırasında Bir Misyonerin Türkiye’deki Tecrübeleri Sivas).

65 Amerikan dış politikası, Monroe Doktrini çerçevesinde, Avrupalı Devletlerin kendi sistemlerini Batı yarıküreye doğru genişletme girişimlerini ülkenin barış ve güvenliğine bir tehdit olarak kabulleniyordu. Bu düşüncenin doğal bir sonucu olarak da Washington, Avrupa’nın iç işlerine karışmamaya söz veriyordu. Bkz. F. R. Dulles, America’s Rise to World Power, New York, 1963, s. 9.

66 Öyle ki, Grabill, bu dönemde dincilerin Amerikan dış politikasına diplomatlardan daha fazla hakim olduğu sonucunu çıkarmaktadır. Bkz. James L. Grabill, Protestant Diplomacy and the Near East: Missionary Influence on Amerikan Policy, Minneapolis, 1971, s. 288, 293. Birinci Dünya Savaşı’nda A.B.D. ile Osmanlı Devleti arasında ilişkiler kopmasına rağmen, Washington, düşmanı Almanya’nın müttefiki olan Türklere savaş ilanından kaçınmışsa bunun ardında, bu ülkedeki misyoner faaliyetlerine sekte vurulmaması düşüncesi yatar. Bkz. Thomas A. Bryson, American Diplomatic Relations With the Middle East, New Jersey, 1977, s. 59.

67 American Board, bazı telkinlerde bulunarak Arshag Schmauonian adlı bir Ermeni milliyetçisinin Dışişleri Bakanlığı’na Türkiye konusunda uzman olarak alınmasını sağlamıştı. Morgenthau ise, Üsküdar’ı geçmediği halde gerek yayınladığı hatıralarında, gerekse Dışişleri’ne verdiği raporlarında Anadolu’da Türklerin, Ermenileri mezalime tabi tuttuğunu iddia etmiştir. Oysa ki, burada Mongenthau’nun haber kaynaklarının Patrikhane yetkilileri ile elçinin Ermeni asıllı baş tercümanı olduğunu biz biliyoruz.


68 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 15, (Mary L. Graffham, Savaş Sırasında Bir Misyonerin Türkiye’deki Tecrübeleri, Sivas).

69 The American Committee for the Independence of Armenia A Report on the Activities, 1918-1922, New York, 1922.

70 Cardashian aşırı bir Ermeni milliyetçisi olup, Komite’nin beyniydi. A.B.D.’nin Türkiye’deki Yüksek Komiseri Bristol, Cardashian’ın masa başında yazdığı Ermeni davası lehinde kullanılabilecek her türlü katliam uydurmalarını, Gerard’ın araştırmadan imzalayıp, kamuoyuna yaydığını, söylemektedir. Bkz. Heat W. Lowry, Armeniens in the Ottoman Empire and Modern Turkey, İstanbul, 1983, s. 11-57. Amerikan Heyetleri ile Anadolu’ya geçen Ermeni memurlar ve tercümanların, “mağdur olan İslamların kat’iyen mahal ve miktarlarını ve Amerikalılardan muavenet talep ederken, din ve cinsini söylemeyip kasden mahrum bıraktıkları” ifade ediliyor. Bkz. Albayrak, 21 Eylül 1919.

71 Ermenistan-Amerika Derneği kurucularından George Montgomery; Ermenistan mandasının Amerikaca alınmasını ve bu mandanın da Anadolu’nun tümünü kapsaması gerektiğini, Wilson’a bildiren King-Crane Komisyonu’nun sekreteridir.

72 Amerikan Kongresi’nin 1 Ağustos 1919 Cuma günkü 66. Kongre’nin ilk oturumunda, Senatör Mr. King; Wilson’un Ermeni mandasını almaya eğilimli olduğunu, ancak A.B.D. kamuoyunda eleştiriye uğradığını ifade ediyordu. Bkz. Congressional Record sixty sixth Congress, First sesion, Friday, Ağustos 1, 1919, s. 3714. Amerikalıların çoğunluğu büyük tehlikeler ve önemli külfetlerden başka bir şey sağlamayacağı için manda işinden kaçınmanın gerektiğine inanmaktaydılar. Belirli bir kesim duygusal yönden Ermenistan’a ilgi duymakta, bir kısım gazeteler Ermenileri “mağdur ve biçare” bir millet gibi görmekte ve Amerikan Kiliseleri, ruhban cemiyetleri Ermeniler lehinde “feryad ve figan” edip durmaktaydılar. Fakat, sorun resmi biçime büründüğünde ve istemler yürürlüğe konulmak gerektiğinde, Amerikalı yöneticiler omuzlarını silkip “Avrupa’nın pis işleri ile uğraşamayız” derken ve bazı kesimlerde de “Amerika yapılacak bunca işler dururken evlatlarını Avrupa’nın imdadına gönderemez” düşüncesi egemendi, Bkz. İkdam, 25 Ekim 1919.

73 New York Herald çıkışlı haber, İkdam’da yayınlanmıştır. Bkz. İkdam, 23 Ağustos 1919.

74 Mesela, Ermenistan için Dr. Usher şunu öneriyordu. “Erzurum, Van, Bitlis vilayetlerinin Ermenistan’la Türkiye arasında bi-taraf mıntıka haline konularak buraya Amerikan jandarmasının ikamesi” Bkz ATASE, D. (7) 14 Kl. 325, F. 31; veya Anadolu’nun bir kısmını da içine alan (Adana, Mersin, Kilikya, Karadeniz sahilinde Ordu dahil) büyük bir Ermenistan’dan söz ediyordu. Bkz ATASE, D. 88-19, Kl. 184, F. 72; D. 275 (244), Kl. 73, F. 28; The Trans-Caucasian Post, 22 Mart 1919 (Barış Konferansı’nda Ermeni istekleri başlığı altındaki yazıda, Anadolu’dan büyük pay istendiği belirtiliyordu); H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 6 (Browne’nın 24 Ekim 1919 tarihli, Bristol’e gönderdiği şahsi mektubu).

75 The Trans-Caucasian Post, 11/22 Mart 1919. Gazetinin ilk sayfasında gazetenin adının altında şu yazılmıştı: “Ermenistan’a hizmet etmek, uygarlığa hizmet etmektir”.

76 Tan, 28 Şubat 1919; İleri, 19 Mart 1919.

77 Tan, 28 Şubat 1919; İleri, 19 Mart 1919. H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 14, No: 3 (20 Mart 1919 tarihli Browne’nın raporu).

78 L Entente 1 October 1919; H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 3 L (Translation).

79 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 14, No: 18 (Browne’nın raporu).

80 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 14, No: 18 (Browne’nın raporu).

81 İngilizler de bu psikolojik etkilemeyi sürdürüyorlardı.

82 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: l, FID: 14 (Browne belgeleri arasında Zasonir Afkar imzalı bir yazı).

83 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: l, FID 14, No: 50, (Browne’nın 24 Ekim tarihli raporu) Chicago Tribune, 10 Eylül 1919. Laurence Evans, Türkiye’nin Paylaşılması, s. 181. Oysa, tecavüz eden taraf Ermenilerdi. Ermenilerin sınır bölgelerdeki tecavüzleri ve Trabzon ve Doğu vilayetlerine çeteler göndererek karışıklık yaratmak istedikleri ve hatta bir “İzmir hadisesini” tekrarlayabilecekleri belirtiliyordu. Bkz. Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, 4, (Haziran 1953), Vesika No. 77, 79, 80, 82, 86, 95; 8, (Haziran 1954), Vesika No: 177; 9, (Eylül 1954), Vesika No: 193, 210, 212 ve Osmanlı Ordusunun, Kürtleri, Ermenilere karşı tahrik ettiği söylentilerinin yalan olduğu ve maksatlı olduğu belirtiliyor. Bkz. Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, 9, (Eylül 1954), Vesika No: 194, 195, 19ö, 197, 199, 200, 201; Ermeni iddialarının aksine ACRNE ile birlikte Doğu’ya giden Dr. Emory H. Niles, İmparatorluğun Doğusunda bazı kötü olayların olduğunu anlatıyordu. Buna göre; binlerce Türk mülteci Erivan Ermeni Cumhuriyeti’nden sistematik bir zorlama ile dışarı atılıyorlardı. Yine, Dr. E.H. Niles’e göre Ruslarla beraber, Türklere karşı çarpışan Ermeniler, Erzurum’da Türklerin bütün mal varlıklarını yakmışlardı. Bkz. H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 3 L. Nitekim, Ermenilerin Kafkaslarda ve hududumuz dahilinde, Kars havalisinde Türklere karşı giriştiği imha faaliyetleri ve mezalim On beşinci Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa tarafından, Rawlinson’a da (18. 7. 35) bildirilmişti. Bkz. ATASE, D. 60-4, KI. 323, F. 51; Ayrıca Harbiye Nezareti’nden, Hariciye Nezareti’ne yazılan şifre telinde de bu durum dile getiriliyordu. Bkz. ATASE, D. 291 (76), Kl. 78, F. 5. Bu durum Harbiye Nezaretince, Sadaret Makamına da bildirilmiştir. Bkz. ATASE, D. 291, Kl. 78, F. 7; ATASE, D. 88-19, KI. 184, F. 143; ATASE, D. 291/A, (118) KI. 78, F. 1-50 arası ATASE, D. 330 (137), KI. 91, F. 10. Ermenilerin Kars havalisinde, İslamlara karşı hunharca hareket ettikleri ve İslam köylerinin yakıldığı bildiriliyordu (15. 11. 35) Bkz. ATASE, D. 14 (10), KI. 258, F. 3; (14. 2. 36) ATASE, D. 14 (10), KI. 258, F. 19, 20; Yirmi üçüncü Topçu Alayı Komutanlığı’nın Yirmi üçüncü Tümen Karargahı’na gönderdiği raporda Nahçıvan bölgesindeki İslamlara Ermeni tecavüzlerinden söz ediliyor. Bkz. ATASE-D. 1 (1), Kl. 445, F. 2, 59.

84 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 14, No: 17 (Browne’nın raporu).

85 Chicago Daily News, 24 Ekim 1919.

86 Chicago Daily News, 24 Ekim 1919. Erzurum ve Sivas Kongresi beyannamelerinde azınlıkların haklarına saygılı olunacağı belirtilmiştir.

87 Birleşik Devletler Donanma Radyosu’nun İstanbul’da yayınlanan 31 Ağustos 1919 tarihli haberinde Crane’in de, Ermenilerin, Türklerin yaptıklarını iddia ettikleri katliamlara ilişkin raporlarının, muhtemelen mübalağalı olduğunu beyan ettiği belirtiliyordu. Bkz. H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: l, FID: 3 d.

88 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 3 b (Browne’nın tarihsiz notları).

89 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: l, FID: 3 j (Halide Edip, Amerikan Halkına Mektuplar, 7 Ağustos 1919, s. 3-4); Chicago Daily News, 11 Ağustos 1919.

90 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: I, FID: 14, No: 19 (Bakü, Rusya, 15 Temmuz 1919 tarihli Browne’nın raporu).

91 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: l, FID: 14, No: 19 (Bakü, Rusya, 15 Temmuz 1919 tarihli Browne’nın raporu).

92 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: l, FID: 14, No: 19 (Bakü, Rusya, 15 Temmuz 1919 tarihli Browne’nın raporu).

93 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: l, FID: 14, No: 19 (Bakü, Rusya, 15 Temmuz 1919 tarihli Browne’nın raporu).

94 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: l, FID: 14, No: 19 (Bakü, Rusya, 15 Temmuz 1919 tarihli Browne’nın raporu).

95 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: l, FID: 14, No: 19 (Bakü, Rusya, 15 Temmuz 1919 tarihli Browne’nın raporu).

96 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: l, FID: 15, (Mary L. Graffham, Savaş Sırasında Bir Misyonerin Türkiye’deki Tecrübeleri Sivas).

97 Binbaşı Noel, bu kanaatini çeşitli kaynaklardan temin ettiği rakamlarla belgelemekten kaçınmamıştır. Bkz. Mim Kemal Öke, İngiliz Ajanı Binbaşı W.C. Noel’in Kürdistan Misyonu, (1919), İstanbul, 1989, s. 53.

98 ATASE, D. 335/22, Kl. 9, F. 10-1.

99 National Arch., MID (Records of the Military Intelligence Division, 1917-1941, Box no: 1742, R. G. 165 (30 Eylül 1919 tarihli ve 16130 Navintel şifre adlı ve Londra çıkışlı telgraf).

100 Dursun Ali Akbulut, Albayrak Olayı, Erzurum, 1919, s. 29; Albayrak, 21 Eylül 1919.

101 H. Inst. Arch, (Browne’s papers): Bn: I, FID: 6 (Browne’nın 24 Ekim 1919 tarihli, Bristol’e gönderdiği şahsi mektubu); 95 H. Inst. Arch (Browne’s papers): Bn: l, FID: 14, No: 19 (Bakü, Rusya, 15 Temmuz 1919 tarihli Browne’nın raporu). Muhalifler Amerikan halkını uyarıyorlardı; Başkan Wilson “anneler, eşler ve çocuklara aldırmadan binlerce askeri Ermenistan’a gönderebilir.”.

102 National Arch, Microcopy: 820, Paris Peace Conference, Document no: 184. 021/329.

103 Richard N. Hovvannisian, The Republic of Armenia, c. II, Berkeley 1982, s. 370.

104 Chicago Daily News, 7 Ekim 1919. Gerçi, Erzurum ve Sivas Kongreleri beyannamelerinde “Ermenilik ve Rumluk teşekkülüne yönelik her türlü hareket müdafaa esası ile karşılanacaktır” denilerek diplomatik bir manevra ile hedef açıkça söylenmemişse de kastedilen Ermenilik ve Rumluk’un arkasındaki güçler, Müttefiklerdir. Bkz. Erzurum ve Sivas Kongresi Nizamname ve Beyannamesi; Atatürk de Nutuk’ta şöyle der: “Bir defa İtilaf Devletleri’ne karşı vaz’ı husumet alınmayacaktı.” Bkz. Nutuk, c. I, Türk Tarih Kurumu, 1986, s. 16-17.

Türk-Amerikan Münasebetlerinin Değerlendirilmesi

Yrd. Doç. Dr. Erdal AÇIKSES

Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

Amerika ile Osmanlı Devleti arasında ilişkilerin başlaması 19. yüzyılın başların rastlamaktadır. Bağımsızlık savaşından sonra 1783’te Birleşik Amerika, (o sıralar hala güneydoğu Avrupa’nın bütünü ile güneybatı Asya’nın büyük bölümüne ve Kuzey Afrika’nın da bir parçasına yayılmış durumda bulunan) Osmanlı İmparatorluğu’na göre hem alan, hem de nüfus bakımından çok küçüktü. İki devletin ters yönde gelişen ilişkileri geleceğin bir belirtisi gibiydi.1 Amerika’nın kuruluşundan itibaren ticaretini geliştirmek amacıyla kıtalar arası ilişki kurmak için Akdeniz’e yönelmesi Osmanlı ile çıkarlarının çoğu zaman çatışmasına sebep olmuştur.

Gelişimini ticaret yoluyla sağlayabileceğinin farkında olan Amerika, Baltık, Levant, Uzak Doğu2 olmak üzere başlıca üç ticaret yönü belirlemişti; İlk Osmanlı-Amerikan ilişkileri ticaret vasıtasıyla başlamıştır. Amerika, İngiliz sömürüsüne son vererek bağımsızlığını kazandıktan sonra, kendi dış ticaretini yapmak için atılım içerisine girdi. Osmanlı bu gelişmeleri çok yakından takip etmese de Doğu Akdeniz ticareti (Levant) dolaylı da olsa Osmanlı’nın kontrolünde olduğundan Amerika ile tanışmak zorunda kalmıştır. Böylece iki ülke arasında ticaret nedeniyle ikili ilişkiler kurulmaya başlamış, bu ticari münasebet Amerika’nın Osmanlı ülkesinde geniş bir faaliyet sahası elde etmesine dek gelişmiştir.

Amerika, bağımsızlığını kazandıktan kısa bir süre sonra, Akdeniz bölgesinde ticaret yapan yurttaşlarını korumak ve onlara birtakım ayrıcalıklar sağlamak maksadıyla, Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki topraklarının yöneticileri ile yakın ilişki içine girmiştir.3 Amerikan tacirleri zamanla kendileri için büyük bir hammadde ve pazar kaynağı olan Anadolu topraklarına yönelmişlerdir.4

Amerika, Osmanlı idaresindeki Cezayir, Tunus, Trablus (Mağrib Ocakları) ile “Dostluk ve Ticaret” antlaşmaları imzaladıktan5 sonra Amerikan gemileri Anadolu limanlarını da ziyaret etmeye başladılar.

Amerika için “Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaşmalarla başlamış ve güvenliği sağlanan Batı Akdeniz’den geçen Amerikan ticaret gemileri 1797’de ilk defa İzmir’e demir atmıştır. 1810 yılından itibaren İzmir’le Amerika arasında düzenli deniz ticareti başlamıştır.6

Amerika ile Türkiye arasında resmi münasebetler henüz kurulmamış olmasına rağmen İzmir vasıtasıyla yapılan Amerikan ticareti gittikçe gelişti ve İzmir’de küçük bir Amerikan Kolonisi oluştu.7 1810 yılından itibaren İzmir’le Amerika arasında düzenli seferler yapılmaya başlaması üzerine, ileriki yıllarda İzmir’de konsolosluk yapacak olan David Offley İzmir’e gönderilmiş, onun önderliğinde 1811’de Amerikan iş adamları ilk ticaret odasını kurmuşlardır.8

On dokuzuncu yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu’nun sürekli gerilemesi Avrupa’nın büyük devletlerinin iştahını kabartmış, yıllardır hayalini kurdukları Osmanlı’yı vesayetleri altına alarak9 topraklarını paylaşma girişimine başlamışlardır. ABD’de bu dönemde “Şark Meselesi” (Doğu Sorunu) 10 olarak bilinen bu olaya dolaylı da olsa bulaşmıştır.

Osmanlı’nın gerileme döneminde sık sık yaşadığı isyan hareketlerinden biri olan Mora isyanı, Osmanlı Devleti ile Amerika arasında gelişmeye başlayan ikili ilişkilerin ilk yıllarında meydana geldi. Bu isyan hareketine Avrupa devletleri destek vermekteydiler. Osmanlı, Avrupa karşısında yalnız kalmamak için dış destek arayışına girdi. Bu konuda Amerika’ya talebini iletti, Amerikalılar ile 6 Temmuz 1826’da bir görüşme yapıldı ve Türkiye ile Amerika arasında resmi ilişkilerin kurulması yönünde görüş birliğine varıldı.11 Fakat aşırı beklentiler yüzünden

anlaşma sağlanamamıştır.12 Amerika’nın Osmanlı ile ilgilenmesine ticaret, Osmanlı’nın Amerika ile münasebetlerini resmileştirmesine dış destek ihtiyacı sebep olmuştu. Amerika’nın ticari menfaatleri için yaptığı girişimler sonucu ilişkiler başlamış bundan sonra Osmanlı’nın Avrupa karşısında duyduğu destek ihtiyacı ile resmileşmiş ve ilişkiler daha çok Amerika’nın çıkarları doğrultusunda devam etmiştir.

1820’li yıllarda Amerika için Türk-Amerikan ticareti öylesine önem kazanmıştı ki Amerika Hükümeti, Yunanlılar karşısında Osmanlı’yı desteklermiş gibi algılanacak şekilde tarafsız davranmış ve Avrupa’nın işlerine karışmıyormuş gibi görünmeye çalışmıştı. Monroe Yönetimi, Türk-Amerikan ticareti uğruna Yunanistan’ın bağımsızlığını tanımayı dahi geciktirmişti.13 Amerika’nın bu hareketi bir dereceye kadar ilerde uygulayacağı politikanın da bir göstergesi olmuştur. Çünkü Amerika halkının Mora İsyanında maddi yardım yapmasına karışmayarak Rumları,14 Amerikan çıkarları için de Osmanlı’yı destekler bir ikili oyun oynamayı tercih etmiştir.

Navarin’de Osmanlı Donanması’nın İngiliz, Fransız ve Rus Donanması tarafından yakılması15 üzerine Osmanlı Devleti’nin Amerika ile ilişkilerini hızlandırma kararı aldı. Çünkü dönemin teknolojilerine uygun yeni bir donanmaya ihtiyacı vardı.16 Yeni bir donanma için ancak Amerika’dan yardım alabilirdi. Yıllardan beri Osmanlı ile bir ilişki kurmak için Avrupa’ya heyetler göndererek girişimlerde bulunan Amerika’ya karşı ilgisiz kalan Osmanlı, bu sebepten dolayı da olsa ani bir kararla ilgi göstermiş ve 7 Mayıs 1830’da dokuz açık bir gizli maddeden oluşan “Ticaret ve Dostluk Antlaşması” imzalanmıştır.

Bu antlaşma, Amerikalılara kapitüler haklardan yararlanma imkanı vermekte ve bu ülkeyi “en ziyade müsaadeye mazhar ülke”17 konumuna geçirmekteydi. Antlaşmayla devletler birbirlerinin ülkesinde konsolosluklar açmayı kabul ediyorlar, Amerikan ticaret gemilerinin Osmanlı limanlarından rahatça yararlanmaları sağlanıyor, Amerikan vatandaşlarının işledikleri suçlar nedeniyle yargılanmaları konusu düzenleniyordu.18 Amerikan ticaret gemilerinin Boğazlardan geçiş serbestisi tanınıyordu.19

Aceleyle ve donanma hevesiyle düşünülmeden imzalanan bu antlaşmanın dördüncü maddesine göre Amerikan uyruklu kişilerin, azınlıkların kapitülasyon ayrıcalıkları sınıflamasına girip girmeyecekleri ve böylece Osmanlı yasa ve vergilerinden bağışık olup olmayacakları, Bâb-ı Ali ile ABD Hükümeti arasında yıllar boyunca tartışma konusu olmuştur.

ABD’ye göre yerli ya da yerleşmiş bütün yurttaşların eşit haklardan yararlanmaları bir ilke sorunuydu, Osmanlı için ise azınlıklar devletin varlığını tehdit ediyorlardı. Bu anlamdaki görüş ayrılıkları Amerika’nın her istediğini alma prensibiyle, uzun yazışmalara ve tartışmalara rağmen Amerika’nın bazen güç göstererek, bazen ikili oynayarak eldeki bazı kozları iyi kullanması, genellikle Amerika’nın isteği doğrultusunda gerçekleşmiştir. Amerika’nın iddiası, ABD’nin uluslararası statüsünün yükselmesiyle ilgili ve hemen her anlaşmazlıkta kapitülasyon almış olan bir ülkenin işine yarayan kapitülasyon oyununun bir parçasıydı.20

Osmanlı Devleti’nin Amerika’dan donanma temini ile ilgili gizli maddenin hatırı için imzalanmış olan 1830 Ticaret Antlaşması, gizli madde Amerikan Senatosu tarafından kabul edilmemesine rağmen yürürlüğe girdi.21 Amerika neredeyse antlaşmanın maddelerini tek taraflı olarak kullanmaya başladı. Anlaşıldığı üzere bu antlaşma Amerika’ya verilmiş bir imtiyazdan başka bir şey değildi.

1830 antlaşmasından sonra meydana gelen iki gelişme Osmanlı’yı rahatsız etti; biri gizli maddenin Amerikan Senatosu’ndan geçmemesi, ikincisi Amerika’nın İstanbul’da açtığı diplomatik temsilciliğin büyükelçilik düzeyinde değil maslahatgüzarlık derecesinde açılmasıydı. Amerika yıllardan beri Osmanlı Devleti ile ilişki kurmak için çaba sarf ederken eline fırsat geçtiği andan itibaren de çok dikkatli hareket ediyor ve prensiplerinden taviz vermiyordu.

Gizli madde, “Türkiye hesabına Amerika veya Türkiye’de yapılacak savaş gemilerinin inşasında kullanılacak kerestelerin Amerika’dan sağlanması” konusundaydı. Ayrıca “yapılacak gemilerin fiyatı Amerikan donanması için yapılan gemilerin fiyatlarından fazla olmayacaktı.” Aslında gizli maddenin Amerikan senatosu ve Başkan tarafından onaylanmaması halinde bile antlaşma geçerli olabilmektedir. Çünkü gizli madde tamamen ayrı bir metin olarak düzenlenmişti.

Senatodaki itirazların büyük bölümü İngiltere ile karşı karşıya gelmeme isteğinden kaynaklanmıştır, İngiltere’nin yaktığı bir donanmayı yenilemeyi öngören bir antlaşma maddesini onaylamak bir anlamda ideolojik olarak da Amerika’nın işine gelmemiştir. Buna rağmen Amerikan yönetimi Osmanlı Devleti’ne, gemi ve malzemesi satışına soğuk bakmadığını daha sonra Türkiye ve İngiltere arasında ikili bir oyun oynayarak bir geçiş yapmış Türkiye’yi gücendirmemek için de gemi sanayiinde usta olan iki kişiyi görevlendirerek adeta İngiltere’ye karşı çıkmamıştır.22 Bu kısmî olumsuzluklara rağmen ikili ilişkiler artarak devam etti. Antlaşmanın diğer maddeleri de daha çok Amerika’nın faydalanacağı nitelikteydi. Osmanlı bu antlaşmanın gizli maddesini verdiği imtiyazların karşılığı olarak görüyordu.


Yüklə 8,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   107   108   109   110   111   112   113   114   ...   193




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin