Siyasal küLTÜR – kriz etkiLEŞİMİ ÇERÇevesinde türk siyasal küLTÜRÜNÜN kriz alanlari


Kriz Türleri ve Bir Sınıflandırma Denemesi



Yüklə 0,72 Mb.
səhifə5/26
tarix26.07.2018
ölçüsü0,72 Mb.
#59594
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   26

Kriz Türleri ve Bir Sınıflandırma Denemesi

Kriz konusunda daha açık bir kavramlaştırmaya sahip olmak için, krizleri sınıflandırmak yararlı olacaktır. Bu amaçla Ahmet Kotil’in 1998 yılında yazdığı, kriz türlerini sınıflandırmaya yönelik makalesi örnek alınmıştır. Kotil, krizleri, toplumsal düzeydeki etkilerine göre bir ayrıma tâbi tutmuştur:42




  • Doğal Kriz: Toplumsal sonuçlar yaratan doğa kökenli krizlerdir. Doğal afet, salgın, kıtlık, vs.

  • İktisadî Kriz: İktisadî yapı ve ilişkiler çerçevesinde gelişen krizlerdir. Toplumsal alanla kesiştiği noktada “sosyo-ekonomik” kriz alanından söz edilmektedir.

  • Toplumsal Kriz: Toplumsal yapı, toplumsal değişme ve gelişme ile ilgilidir. Bir başka düzey olarak da yine toplumsal krizler içinde yer alan “kültürel” ve “sosyo-psikolojik” krizlerden söz edilmektedir.

  • Siyasal Kriz: Siyasal sistem ve onun toplumsal yansımalarına ilişkindir. Bir başka düzey olarak “yönetim” ve “devlet” krizlerinden söz edilmektedir.43 Bunlara örnek olarak da katılma, meşruluk, temsil gibi olgular verilmektedir.

Yukarıdaki sınıflandırma içinde krizlerin toplumsal alana olan etkileri de vurgulanmıştır. Ancak bütün bu kriz düzeylerini, “toplumun krizi” adı altında, global bir düzeyde ele almak gerekmektedir. Buradan hareketle şunlar belirtilebilmektedir: Toplumun krizi, diğer düzeylerin toplamı değildir. Bir başka anlatımla, bir düzeyde kriz varken diğer bir düzeyde kriz olmayabilir; ancak söz konusu kriz toplumun dengesini bozuyorsa, toplumun krizinden söz edilebilecektir. Ayrıca kriz, toplumun diğer alanlarına da sirayet edecektir.44 Kısaca belirtmek gerekirse, toplumun krizi “olumsal” bir özellik taşır; zorunluluk yoktur, ama diğer tüm düzeylerin bundan etkilenme olasılığı vardır.

Kotil’in sınıflandırdığı ana düzeylerin, alt-düzeylerinde oluşa gelen kriz türleri, bunların diğer düzey ve alt-düzeylerle olan ilişkileri şematik bir biçimde sınıflandırılmaya çalışılmıştır. Özellikle “siyasal kültür” konusunu açıklarken bu sınıflandırmadan yararlanacaktır. Ancak tüm alt-düzeylerin açıklamalarına girmek konu dışında kalacağından, bu hususlara değinilmeyecektir.45

Tablo-1: Kriz Düzeylerinin Sınıflandırılması




İktisadî Kriz Düzeyi

Toplumsal Kriz Düzeyi

Siyasal Kriz Düzeyi

İktisadî sistemin krizi

(Köleci, feodal, kapitalist, vs.)



Toplumsal organizasyonun krizi (Katılım, hareketlilik, bütünleşme)

Nüfuz krizi

(Devletin egemen olma kapasitesi)



Sistem içindeki aşamalardaki kriz ( Rekabetçi, tekelci, müdahaleci vs. kapitalizm)

T. organizasyonun birimlerinin (grupları) krizi (Aile, yaş grubu, sınıf, cinsiyet grubu)46

Meşruiyet krizi

(Yönetimin inandırıcılığı)



Aynı aşama içindeki modelin krizi (İthal ikameci, dışsatımcı.)

Toplumsal değişme ve gelişmenin yarattığı kriz

Diğer siyasal krizler (ideolojik. devlet ve ara-güçler krizi)

İktisadî mekanizmaların krizi

(Ödemeler dengesi, enflasyon, kamu açığı, finansman, vs.)



Kültür ve Kimlik Krizleri

İktisadî gelişme ve değişim krizi

(Yukarıdaki alanların her biri ile ilgili olabilir.)



Değerler krizi

Modernite krizi (zihniyet ve gelenekçilik krizi)

Kültürel bütünleşme ve marjinalleşme krizi

Toplumsallaşma krizi

Sosyal güvenlik krizi, gelir dağılımı krizi, kırsal krize

Siyasal Hareketlilik Krizleri

İşsizlik krizi, mülkiyet krizi

Yönetim Krizi

Marjinallik krizi, nüfus krizi




Göç krizi, kamu hizmetleri krizi

Tabloda yer alan alt düzeyler arası ilişki, ağırlıklı noktaların hangi kriz düzeyiyle ilintili olduğuna bakılarak, öznel bir değerlendirmeyle belirlenmiştir. Doğaldır ki bir başka açısıyla, düzeyler arası ilişkiler daha farklı olarak konumlandırılabilecektir. Çalışmanın genel seyri de özellikle siyasal ve siyasal-toplumsal düzeyler yönünde olacaktır.



    1. Krizden Ne Anlamalıyız (Ya da Ne Anlamamalıyız)

      1. Kriz Kaosun Neresinde

Kaos, XIX. Yüzyıl modernitesinin “indirgemeci” ve “aşırı pozitivist” dünya ve bilim algılayışının; XX. Yüzyılda karşılaştığı deneyimsel ve düşünsel sorgulamalar sonucunda, ortaya çıkan/farkına varılan bir dünya ve bilim anlayışıdır. Günümüzde “karmaşık” durumların bütününü belirtmek için kullanılan kaos sözcüğü, Yunanca kökenli olup; Yunanca’da açık duran, açıklık, uzay boşluğu, uçurum, yar, boşluklar yaratan anlamlarına gelmektedir.1


XIX. Yüzyıl Batı biliminin temel düşüncesine göre, algılanamayacak kadar olan etkiler ihmâl edilebilmektedir. Yaklaşık değerler ile sistemin bütününün yaklaşık olarak çözümleneceği yaygın bir bilimsel paradigmadır. Newtoncu gerekirciliğin önemli temsilcilerinden olan Laplace’ın hayali olan, evrendeki en büyük cisimlerin hareketiyle en hafif atomların hareketini aynı formül içine sığdıran bir zekâ ve bu zekânın özelliği olan belirsizliğin olmayışı ile kusursuz öngörümleme yeteneği, günümüzde gerek Einstein’ın görelilik gerekse Heisenberg’in belirsizlik kuramlarıyla aşılmış; “kaos” olgusu bilim dünyasına girmiştir.2
Kaos; modernitenin belirlenmiş, rastlantıya yer vermeyen mekanik evreninden, doğrusal sistematiğinden farklı bir bakış açısıyla olay ve olguları irdelemektedir. Buna göre, doğal sistemler, varlıksal açıdan “kırınımlı”; dinamikleri açısından ise doğrusal olmayan (lineer olamayan) özelliklere sahip görünmektedir. Hangi değişkenin, neyle etkileşime girdiği belli olmamakta ve modernitenin bir değişkene müdahalenin ne tür sonuçlara yol açacağının öngörülebilirliğine ilişkin ön varsayımını geçersiz kılmaktadır. 3

Kaosun, hangi durumlarda ya da hangi sistem ve yapılarda ortaya çıktığı sorularına yanıt vermek oldukça güçtür; çünkü “kaotik” bir sistemin önceden belirlenebilir yönlerinin saptanması günümüz bilim adamları için hâlâ bir muammadır.1


Kaotik olabilme olasılığı taşıyan bir yapının, gerçekte ne zaman kaos durumuna geçeceğinin öngörülemezliği zaten sistemin ayrılmaz bir özelliğidir. Bu yapılar başlangıç koşullarına/değerlerine sıkı bağlılık gösteren, doğrusal olmayan ve alt sistemleri bakımından sonsuz geri dönüşlü bir özellik taşımaktadır. Süreç sırasında ortaya çıkan global yapı, sürecin başındaki koşulların en ufak ayrıntılarından bile etkilenerek oluşur ve bu sürecin öğelerinin tam olarak “ölçülebilirliği” olanaklı değildir.2
Lorenz ve Von Neumann’ın bilgisayar dünyasında, bu durum, dünyanın herhangi bir yerinde kanatlarını çırpan bir kelebeğin, dünyanın başka bir yerinde fırtınaya neden olması anlamına gelmektedir.3 Buradan çıkarılabilecek sonu,: hava durumunu belirleyecek güç ve süreçler bu kadar karmaşık olduğuna göre, önümüzdeki kısa zaman diliminin ötesinde bir hava tahmini asla yapılamaz olmaktadır.4
Bu karmaşık yapının, nasıl olup da bugüne dek üzerinde pek fazla durulmadan geçiştirildiğine ilişkin ortaya konabilecek ilk sav, insanın algılama biçiminin doğası olmaktadır. Doğrusal olmayan sistemler genellikle çözüme elverişli değildir ve bundan dolayı doğrusal olmayan koşullar, kolay anlaşılır olmak adına devre dışı bırakılmaktadır.5
Ancak bu atlamanın sadece zorluktan kaynaklandığını söylemek pek doğru olmamaktadır. Bunun daha kapsayıcı ve dünya algılayışımızı kökünden değiştirebilecek bir başka nedeni de kaosun, aslında bir “düzenlilik” getirmesidir. “Düzenli bir düzensizlik” olarak adlandırılabilecek bu sistem, ihmal edilebilir unsurların, insan algısı ya da yaşamı açısından pek de sorunlu olmayan durumların yaşattırdığı “gerekircilik yanılsaması”nı sorgulama gerekliliğini doğurmuştur. Bir düzen vardır, ama asla kendini yinelememekte, bazen çok hassas bir ölçümleme yapılmadan farklar hissedilmeyebilmektedir. Ama bu da göreli bir hassas ölçümlemeye bağlı olayların öngörülmesini olanaksızlaştırmaktadır. Bu durumu gelişigüzellik olarak algılamak yanlıştır. Söz konusu olan, ince bir geometrik yapıyı oluşturan bir düzendir. Düzenek içinde her an yeni bir krize eğilimli ve başlangıç koşullarına bağlı noktalar vardır.6 Tüm bu yapıyı berraklaştıran, olaya dışsal olan “teknoloji”yi de atlamamak gerekmektedir. Teknolojik gelişme arttıkça, kaotik ortama eğilimli bir yapının ortaya çıkma olasılığı da artar; zira teknoloji karmaşıklığı arttırmaktadır.7
Sonuç olarak, koşulları ve işleyişi bilinemeyen düzensiz bir düzenden söz edilmektedir. Bu durumu daha gerekirci gibi duran doğa bilimlerinden, daha göreceli gibi duran toplumsal bilimlere taşımak olanaklıdır. Günümüzde Marksist yazarlar da kaos ve görelilik kuramları ile kuantum fiziğini, diyalektik materyalizmin haklılığını kanıtlayan kanıtlar olarak görmektedir. Düzensiz düzenin, yeni ve sağlıklı bir gerekircilik getirdiğini iddia etmektedirler. A. Woods ve T. Grant, J. Gleick gibi kaos kuramcılarını eleştirerek; fizikçi R. Jensen’in, kaosu, “gerekirci, doğrusal olamayan dinamik sistemlerin düzensiz, öngörülemez davranışı” olarak tanımlamasını eleştirmektedirler. Onlara göre, yeni bilim, “...inkâr edilemez bir şekilde gösteriyor ki, rastlantısal olduğu düşünülen süreçler (günlük amaçlarımız bakımından halen öyle düşünülebilirler) yine de altta yatan bir determinizm tarafından -18. yüzyılın kaba determinizmi tarafından değil, diyalektik determinizm tarafından- güdülenmektedir.”8
Tüm bu anlatılanlar çerçevesinde, her düzenin bir kaos içinde ve hatta onun üzerine kurulduğu söylenebilmektedir. Kaos; logostan, sözden, kelamdan, düzenden önce vardır ve insan kaostan kaçamayacaktır; kurduğu her düzen, geliştirdiği her kuram, her inanç eksik ve özürlü olacaktır; ama bu yeni düzenler kurma güdüsünü daha da bileyecektir.9
Kaotik ortam yaşadığımız evrenin özeliklerini bugün için açıklamaktadır. Krize eğilimli olmak, yatkın olmak ve hatta onun zorunlu olması hep bu genel yapıtaşının varlığındandır. Kaos kavramı, farklı olarak sürgit küresel bir yapıyı ifade ederken; kriz, son kertede bu yapıdan kaynaklanan, ama zorunlu olarak aşılabilen, daha kolay anlaşılabilen kritik ve olumsal bir anı ve süreci ifade etmektedir.

      1. Toplumsal Krizle İlgili İki Kavram: Anomi ve Yabancılaşma


Yüklə 0,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin