Mucize
Yüce Allah'ın, Peygamberlerin ellerinden meydana getirdiği, davanın doğruluğunu açıklayan, karşı gelinemeyecek bir şekilde meydan okuyan harikulade (olağanüstü) olaylardır.
Mucizede yedi özellik aranır
1) Söz, fiil (iş) veya terk şeklinde olur. Birincisi, Kur'ân'ı Kerim'dir.
İkincisi, Hz. Muhammed (sav)'in parmaklarının arasından su çıkması
Üçüncüsü, olan terk şeklindeki de Hazreti İbrahim'i ateşin yakmamasıdır.
2) Harikulade olması lazımdır. Yani insanların normal tabiat kurallarına göre alıştıkları şeyin tersine olması lazımdır. Güneşin doğudan doğup batıdan batması hiçbir peygamber için mucize bir olay olmaz.
3) Mucizenin bir nebî veya bir Rasûl elinde olması lazımdır.
Keramet; Allah'ın dinî, veya dünyevî bir yardım gayesiyle çok itaat eden bir kulun elinde gösterdiği harikulade olaydır.
Maunet: Halkın elinde, onları sıkıntıdan kurtarmak için ortaya çıkan durumdur.
İstidrâc: Fâsık ve günahkârın elinde, onu aldatmak için ortaya çıkan bir durumdur.
Ilânet: Fâsıkın elinde ortaya çıkan, fakat onu yalanlayan bir durumdur. Mesela yalancı peygamberlerden, Mü-seylimetü'l-Kezzâp' tek gözü kör olan bir adama gözü iyi olsun diye dua etmiş, bunun üzerine adamın gören gözü de kör olmuştur.
4) Mucizenin, Peygamberliğin iddia edildiği zaman diliminde meydana gelmiş olması lazımdır.
Irhas: Peygamberliğe aday olacak şahsın, peygamber olarak gönderilmeden önce, peygamber olacağını gösteren olağan üstü olaydır. Bi'setten Önce Peygamber'imizi bir bulutun gölgelemesi gibi.
5) Mucizenin iddia edildiği gibi meydana gelmesi lazımdır. Nitekim Peygamber; "Benim doğruluğumun göstergesi, denizin yarilmasıdır," derse ancak dağ yarılırsa
mucize olmaz.
6) Mucizenin, yalanlayıcı ifadesi olmaması lazımdır. Yoksa mucize olmaz. Mesela Peygamber: Benim doğruluğumun alâmeti şu cansız varlığın konuşmasıdır, der
ve o cansız varlık da onun yalancı olduğunu söylerse, mucize olmaz.
7) Karşı çıkmak mümkün olmamalıdır. Sihirle mucize olmaz.
8) Bazı fevkalâde olayların normal olduğu dönemde olmamalıdır. 106
Hz. Muhammed (Sav)'İn Mucizeleri
Yüce Allah'ın, Peygamberimizi kendisiyle donattığı ilk mucize Kur'ân mucizesidir. Bütün Peygamberlerin gösterdikleri mucizelerin içinde en büyüğü Kur'ân'dır. Çünkü o Kur'ân; bütün zamanlar sürecince var olacak, bütün zaman ve mekanlarda Hz. Muhammed (sav)'in Peygamberliğini isbat edecektir. Mucize oluşundaki hikmet, şudur: Daha önce gelen peygamberlerin peygamberlik süresi kendinden sonra gelecek peygamberlerin zamanına kadardı, sınırlıydı. Oysa Hz. Muhammed'in Peygam-ber'lik süresi, kıyamete kadardır. O halde bütün asırlarda onun peygamberliğini gösterecek bir mucizeye gerek vardır ki o da Kur'ân'ı Kerim'dir.
Yüce Allah son Peygamber (Hz. Muhammed)'in mucizesi olarak onun özünden ayrılamaz birşeyi yaptı. Kur'ân; Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliğinin hak ve gerçek olduğunu her devir ve mekanda ispatlayan bir kitap oldu. Bu kitap, davetin temeli, maksadın ifadesi ve onu getiren için büyük bir delil ve senettir.
Araplar, Peygamberimizden davetinin doğruluğunu gösterir bir delil istiyorlardı. Allah Kur'ân'ın, onların istedikleri şeyi gösteren en büyük alamet olduğunu haber vermiştir.
Şöyle buyrulur:
"Ona Rabbinden mucizeler indirilmesi gerekmez miydi?" derler. De ki: "Mucizeler ancak Rabb'imin katındadir. Doğrusu ben, sadece apaçık bir uyarıcıyım." "Kendilerine okunan bir Kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda inanan topluluk için rahmet ve ibret vardır." (Ankebut: 50-51)
Peygamberimizde şöyle buyurur:
"Hiçbir peygamber yoktur ki, onlara kendi zamanlarındaki insanların inandıkları bir mucize verilmiş olmasın. Bana mucize olarak verilen ise, ancak Allah'ın bana vahyettiğidir. Kıyamet gününde en çok kendisine uyanı olan Peygamber olmayı umarım." (Müslim)
Kur'ân'ın bütün ayetleri, içerdiği ahlak prensipleri, sosyal ve siyasî esasları ve insanların karakterlerine ektiği davranış eğitim ve dosdoğru olma tohumları ile bir İslâm mucizesi ve bir İslâm fermanıdır.
Kur'ân; en büyük kanun sistemi, bütün alemler için i-nanç, düşünce ahlak, ekonomi, siyaset, aile ve toplum düzeni, devlet işleri ve insanın dünyada ve ahirette ihtiyaç duyduğu hayatın bütün alanlarında temel kaidedir.
Kur'ân'ın insanı aciz bırakan özellikleri değişik sahalarda ele alınabilir.
a) Kur'ân'ın dil açısından mucize oluşu
Bu yönü onun eşsiz ifade tarzında kendini gösterir. Yani uslubü düz yazı ve şiirden farklıdır. Onun üslubu Peygamberin hadis üslubundan da farklıdır. Kur'ân'm ifade şeklinin özelliklerinden biri onun îcâz oluşudur. Yani o-nun manayı; en az sayıda lafızlarla, hikayelerle, tam bir belagatla, dolgun mana ile yanlışlık ve tutarsızlıkdan uzak oluşu ile ifade etmesidir.
b) Kur'an'ın, yaratılışın başlangıcı hakkında verdiği haberler ve gçmiş ümmetlerin haberlerini anlatması açısından mucize oluşu söz konusudur. Kur'ân geçmiş ümmetlerin toplum yapılarını, onların iman edip etmediklerini ve başlarına geleni vaaz etmek ve ibret almamız için anlatır.
c) Kur'ân'm gayb aleminden, bilinmeyen şeylerden ve gelecekde olacağım haber verip de bir süre sonra o olayın meydana gelmesi şeklindeki mucizesidir. Mesala Kur'ân'da Bedir savaşı daha yapılmadan müşriklerin yenilgiye uğrayacakları haber verilmiş sonra sonuç aynen meydana gelmiştir. Kur'ân'da: "Toplulukları dağıtılacak, arkalarına döndürüleceklerdir." buyurulur. (Kamer: 45)
Yine Kur'ân o günkü Bizans İmparatorluğunun İran'lılara önce yenileceğini, bir süre sonra da onlara galib geleceğini haber vermiş ve aynı şekilde meydana gelmiştir.
Ve Allah şöyle buyurur:
"Elif, Lâm, Mîm. Rumlar en yakın bir yerde yenildiler. Onlar bu yenilgilerinden sonra galip geleceklerdir." (Rum: 1-3)
Ve yine Kur'ân Mekke'nin fithini önceden haber vermiş ve aynı şekilde fethedilmiştir.
Şöyle buyurulur:
"And olsun ki Allah, Peygamberinin rüyasının gerçek olduğunu tasdik eder. Ey İnananlar! Siz, Allah dilerse, güven içinde, başlarınızı traş etmiş veya kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bilir. Size, bundan başka, yakın zamanda bir zafer verecektir." (Feth: 27)
d) Kanun koymadaki mucizeliği
Kur'ân, ferdin eğitimiyle bu işe başlamış tevhid inancıyla onun vicdanını bütün hurafelerden, yanlış düşüncelerden temizlemiş şehvete ve diğer boş şeylere kulluk etnıek-den onu kurtarmıştır. İnsanlara dünyada ve ahirette faydalı olan ibadetlerin yapılmasını kanun olarak koymuştur.
Namaz:
Her türlü fuhuş ve kötülüklerden insanı korur.
Zekat:
İnsanın psikolojik yapısında mevcut olan mal ihtirasını kökünden kazıyıp atar. Onun nefsine, toplum bireyleri arasında yardımlaşma duygusunu yerleştirir.
Hac:
İnsanm iç dünyasına,zorluklara dayanma terbiyesi verir, Allah'ın yarattıklarında gizli olan sırları sezme gücü verir. Hac, müslümanların tanışdıkları ve danışmalarda bulundukları uluslararası bir konferanstır.
Oruç:
Nefsi dizginlemek, kararlılığı kesinleştirmek, iradeyi güçlendirmek, tek bir aile halinde yaşıyormuş gibi bütün müslümanların nefsani arzularını bir ay boyunca hapsetmeleridir. Bütün bunlara ek olarak Kur'ân'da çeşitli faziletler teşvik edilmiş, insanın sabırlı,güvenilir, adaletli, ikramda bulunan, yumuşak, affedici ve alçak gönüllü olması tavsiye edilmiştir.
Kur'ân; Ferdin terbiyesinden ailenin kuruluşuna geçmiş, böylece evlenmeyi meşru ve kanunlarına uygun hale getirerek insanların devamını, tabiatlarına uygun şerefli bir üreme şeklinde olmasını sağlamıştır. Aile bağlarını sevgi ve acıma duygularına, psikolojik huzura ve genel örf ve adetlere uygun bir hayat standartma endekslenmiştir. Bununla beraber İslâm erkek ve kadının yaratılış özelliklerini ve kendilerine uygun olan görevlerini de gözetmiştir.
Sonra Kur'ân; İslâm toplumunun kuruluşuna geçmiş, o toplum için değişik sistemler önermiştir. Mesela idari düzen gibi. İslâm hükümetinin en uygun şekildeki kurallarını açıklamıştır. İslâm hükümeti; bir danışma (şûra), eşitlik hükümeti olup mutlak ferdî tahakkümü engelleyicidir.
Ayrıca Kur'ân'da çeşitli karar mekanizmalarında bulunanların görevleri, haklarında karar verilenlerin tavırları açıklanmıştır. İslâm hükümetinin mutlak adalete dayandığı hiç bir şekilde bir kişinin sevgisinden akrabalık şefkatinden veya diğer sosyal etkilerden etkilenmediği açıkça belirtilir. Bu adalet gereği İslâm idaresi, düşmanlarından intikam alma duygusu ile hareket etmez, savaşta ve barışta uluslararası ilişkileri Kur'ân'da açıklandığı gibi olur. Nitekim Kur'an; cihad işlerini, orduyu, dini ve ümmeti savunmayı, ceza hukukunu düzenlemeyi ve beş temel hakkın mutlak korunması gerektiğini içerir ki onlar; canı, dini, na-musu,mah ve aklı korumaktır. Bunlarla ilgili olarak işlenen suçlan ve cezalan da belirtir.
Ekonomik yönden birçok konulara temas eder. Mesela ticaret, ziraat, sanayi, yiyecek ve içecekler, bağışlar, vakıflar, vasiyyetler, miraslar, nafakalar, emanetler, gasblar, başkasının malını haksız yok etme, velayet, vesayet ve diğer kanulara temas eder.
Umumi olarak Kur'ân, insanın hayatında ihtiyacı olduğu bütün sahalara prensipler bazında temas etmektedir. Kur'ân her toplumun yapısına uygun kurallar ortaya koyabilecek niteliktedir.
e) Kur'ân'ın bir de ilmî, bilimsel mucize oluş yönü vardır.
Kur'ân; bir hidayet kitabı olmakla birlikte ki şöyle buyurulur:
"Doğrusu bu Kur'ân, en doğru yola götürür." (İs-ra:9) O, aynı zamanda ayetlerinde insanlığın bilgi dünyasında mevcut olan tabiat, kimya, tıb, mühendislik, astronomi, coğrafya ve diğer konularda yeni ortaya çıkan bir çok hakikatlere ince ifadelerle ve gizli belirtilerle işaret eder.
Kur'ân'ın bilimsel yönden mucize oluşu konusunda araştırma ve inceleme yapan bazı alimler vardır, ki onlardan mesela, Dr. Abdülazîz İsmail; "İslâm ve Yeni Tıb Bilimi" adlı kitabında, matematik ve astronomi bilgini olan Ahmet Muhtar; "Kur'ân'ın Sırları" adlı kitabında, Ahmet Hanefi; "Kur'ân'ın Bilimsel Tefsiri" adlı kitabında, Tantavî; "Cevahir" adlı tefsirinde, Mustafa Sadık er-Riffî; "Kur'ân'ın İcazı" adlı eserinde ve Dr. Muhammed Vasfı, Abdürrezzak Nevfel, Muhammed el-Mutîî, Dr. Muhammed el-Gamravi gibi şahıslar da çeşitli eserlerinde, bu konuyu incelemektedirler.
Kur'ân'ın mucize oluşunu en üst derecede açıklayan delil şu ayettir: "Eğer o (Kur'ân) Allah'tan başkasından gelseydi onda bir çok aykırılıklar (ihtilaflar) bulurlardi." (Nisa: 82)
Şu da bilinmektedir ki, Peygamberimiz Ümmî idi, ya-i ni okuma-yazması yoktu. Kur'ân, ona indirilmiş ve bütün yaratılmışlara meydan okumuş ve onlarda, ona karşı durmaktan aciz kalmışlardı. Halbuki o dönemde özellikle! araplar, arapçanm en zirve edebiyat diline sahiptiler.
Kur'ân'daki meydan okuma üç safhada olmuştur. 107
1) Kur'ân'ın tamamıyla meydana okuması Şöyle buyurulur:
"Ey Muhammed! De ki: "And olsun insanlar vel cinler şu Kur'ân'ın benzerini getirmeleri için bir araya toplansa, bazısı bazısına yardımcı da olsa, yine onun| bir benzerini meydana getiremezler." (İsra: 88) 108
2) On sûre ile meydan okumuştur: Şöyle buyurulmuştur:
"Senin için" "Onu uydurdu." diyorlar, öyle mi? Del ki: "Öyleyse onun sûrelerine benzer uydurma on sûre meydana getirin, Allah'tan başka çağırabileceklerinizi de çağırın." eğer doğru söylüyorsanız bunu yaparsınız. Yok eğer bunun üzerine size cevap veremedilerse bilin ki o ancak Allah'ın ilmiyle indirilmiştir ve O'n-| dan başka ilah yoktur." (Hûd: 13-14) 109
3) Bir sûre ile meydan okuması Şöyle buyurulur:
Ey Muhammed! Senin için, "Onu uydurdu mu?"| diyorlar. De ki: "Onun sûrelerine benzer bir sûre meydana getirin." (Yunus: 38)
Bu meydan okuma şu ayetlerde de tekrar edilir: "Eğer kulumuza indirdiğimizden şüphe ediyorsanız, haydi onun benzerinden bir sûre de siz getirin. Allah'tan başka şahitlerinizi de yardıma çağırın, eğer iddianızda doğru iseniz. Fakat bunu yapamazsınız ki, elbette yapamayacaksınız, kafirler için hazırlanmış bulunan ve yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten korkun." (Bakara: 23-24)
Bütün mahlukat Kur'ân'a karşı gelmekten âciz kalmıştır. Kur'ân'm meydan okuması kıyamete kadar devam edecektir. İşte bu Kur'ân; ancak hakkı, doğruyu söylemektedir, dorğu yolu ve olgunluğu öğretmekte, hayatın en güzel şekilde resmini çizmekte ve varlık aleminde en güzel bir seda olmaya devam etmektedir. 110
Peygamberimiz (sav)'in Diğer Mucizeleri:
Peygamber'imizin Kur'ân'dan başka mucizeleri de sabit olmuştur ki bunlar:
1) İsrâ (gece yürüyüşü, Kabe'den Kudüs'e) Ve Miraç (göğe yükselme) mucizesi: Kur'ân İsrâ sûresinde bunu anlatmış ve müslümanlarm çoğu bu olayın ruh ve bedenle beraber olduğuna ittifak etmiştir.
2) Şakku'l Kamer (Ayın Yarılması Mucizesi) Kur'ân'da şöyle anlatılır:
Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır, onlar bir delil görünce hâlâ, yüz çevirirler. Ve "Süregelen bir sihir." derler. (Kamer: 1-2)Ayın yarılması hadisi; Buhari ve Müslim'de sabittir. (el-Lü'lüü ve'1-Mercân: 3/ 380)
3) Parmaklarının arasından su çıkması:
Buhari'de Cabir (ra)'den naklen şöyle rivayet edilir: "Hudeybiye gününde insanlar susamıştı. Peygamberimizin önünde insanlar ona doğru yöneldiler. Peygamberimiz: Size ne oldu?, dedi. Onlar: Ey Allah'ın Rasûlüî Yanımızda senin şu küçük kovandaki sudan başka ne içecek ne de abdest alacak su var, dediler. Cabir şöyle devam etti: "Peygamberimiz elini kovanın içine koydu, su fışkırır gibi çıkıyordu. Hem içtik, hem de abdest aldık. Cabir'e: O gün kaç kişiydiniz? denince, O: Yüzbin kişi olsaydık yine yeterdi. Biz ise 1500 kişi idik." dedi. Peygamberimizin parmaklarından su çıkması mucizesi, sahih rivayetlerde olduğu üzere, birçok kereler meydana gelmiştir.
4) Hurma kötüğünün inlemesi mucizesi
İlk zamanlar yanında hutbe okuduğu hurma kütüğünün, minber yapıldıktan sonra, Rasûlullah'ın her minbere çıkışında inlemeye başlaması,bunun üzerine Peygamberimiz (sav)'in onun yanma vararak, okşar gibi yapıp elini gezdirmesi ve kütüğün susması. (Buhari, Menakib/ 25)
5) Peygamberimizin bereketiyle yemeğin artması:
Ebu Talha'dan rivayet edilen hadisde Peygamberimizin Ümmü Süleym'in getirdiği bir parça ekmek ve katıkla yetmiş veya seksen kişiyi doyurduğu rivayet edilmiştir.
6) Avucunda çakıl taşlarının teşbih çekmesi: Enes b. Malikşöyle der:
"Bir gün Peygamberimizin yanında otururken, yerden bir avuç çakıl taşı aldı ve taşlar teşbihe başladılar, öyleki biz bile teşbih sesini işitiyorduk."
7) Ağaç ve taşların Peygamberimize selâm vermeleri mucizesi.
Hz. Ali şöyle der:
Bir gün Peygamberle Mekke dolaylarına çıkmıştık. Karşılaştığımız bütün ağaç ve taşlar şöylece selam veriyordu: "Ey Allah'ın Rasûlü! Selâm üzerinize olsun!" Bunlar Müslim ve Tirmizi'de Fazail ve Menakib bablarmda geçmektedir.
8) Kızartılmış zehirli koyunun konuşması mucizesi
Hayber fethinde bir yahudi kadını, yemesi için Peygamberimize zehirlediği kızartılmış koyun etini sunmuş, koyun da, kendisinin zehirli olduğunu haber vermiştir. (Buhari, Tıb/ 55)
9) Katade'nin gözünü iyileştirmesi
Peygamberimiz, Katade isimli sahabenin gözünün, Uhud savaşında, isabet alması sebebiyle, yerinden çıkıp, iki yanak yumrusu üzerine yuvarlanan gözlerini yerine koymuş ve onları sıvazlamasıyla, öncekinden daha iyi bir şekilde görmesini sağlamış ve bu da bir mucize olarak sabit olmuştur.
10) Koyundan süt akıtması
Peygamberimizin Medine'ye hicreti esnasında Ümmü Ma'bed'in koyununun memelerini sıvazlamış ve bol miktarda süt akmıştır. Bu bir mucize olarak tesbit edilmiştir.
Peygamberimizin hissî (duyulara hitab eden; gözle görülen) mucizeleri buraya kadar anlatılanlardan çok daha fazladır. Bu tür mucizeler; akaîd,siyer ve hadis kitaplarında bol miktarda anlatılmaktadır. Bunların içinde sahih olanlarda hiç kimsenin şüphesi yoktur.
Hatta bazı İslâm alimleri bu mucize konusunu kitaplarında özel başlıklar altında incelemiştir. Mesela Buhari ve Müslim böyledir. Bazı alimlerde özel kitaplar yazmışlardır ki mesela Beyhakî'nin "Delâilü'n Nübüvve" adlı eseri, Isbehânî'nin aynı adlı eseri, Maverdî'nin "Alâmü'n Nübüvve" adlı eseri, İbn. Cevzi'nin "el-Vefâ fî Ahvali'l-Mustafa" adlı eseri burada söz konusu edilebilir. 111
Dostları ilə paylaş: |