Toplumcu Gerçekçi Eserler (Toplumsal Gerçekçiler)



Yüklə 161,12 Kb.
səhifə3/3
tarix29.05.2018
ölçüsü161,12 Kb.
#52023
1   2   3

Sarı Traktör: Özeler köyünün halkı tarımla geçinir. Tarımı ilkel araçlarla, zor koşullarda yaparlar. Ellerinde bir çift öküzün sürdüğü düven ve atların çektiği arabadan başka bir şey yoktur. Köye ilk traktörün girmesiyle tarım işlerinin daha hızlı ve daha az çaba harcayarak yapılabileceğini görürler. Ama traktör almak kolay değildir ki… Köyün zengin ailelerinden biri olan İzzet Ağa’nın oğlu Arifin de tıpkı köylüler gibi traktör sevdası vardır. Ama babası buna razı olmaz. Arif, İzzet Ağa hastalanınca traktörü alır. Traktörü köye getiren sürücüden kullanmasını da öğrenir. Köylülerin hayran bakışları arasında traktörünü kullanmaya başlar.
Samim Kocagöz (1916-1993)

1916’da Aydın’ın Söke ilçesinde doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. İzmir Ticaret Okulu’nda edebiyat, Devlet Konservatuvarı’nda sanat tarihi dersleri verdi. Sanatçı, 1993 yılında hayata gözlerini yumdu.



Edebî Kişiliği

  • İlk romanı “İkinci Dünya” 1938’de yayımlandı. Servet-i Fünun Uyanış, Ses, Hep, Bu Topraktan, Vatan, Fikirler, Yenilikler, Yeditepe gibi dergilerde yayımlanan öyküleriyle ünlendi.

  • “Sam Amca” öyküsüyle Dünya Hikâye Yarışması’nda birincilik kazandı. “Sam Amca”yı oluşturan öykülerde değişen üretim koşullarının ortaya çıkardığı sıkıntıları ele almıştır. Bu öykülere göre on çift öküzün on günde yapamayacağı işi bir günde yapan John Deereler, Massey-Harrisler, Oliverler toprağa hâkim olmakta, bir kısım insanların ekmeğini elinden almaktadır. Bu üretim araçlarına sahip olan zenginler işçileri sömürmekte, birbirine kırdırmaktadır.

  • Diğer öykülerinde de köy ve kasaba insanlarının sorunlarını, günlük yaşamlarını ve duygularını güçlü gözlemlerine dayanarak, yalın bir dil ve gerçekçi tutumla yansıtmıştır. Samim Kocagöz’ün romanlarında köy, kasaba ve büyük şehir insanlarıyla karşılaşırız.

  • “Bir Şehrin İki Kapısı”nda kasabanın ileri gelenleri ile gençler arasındaki ilişkileri ele almıştır.

  • “Yılan Hikayesinde Söke yöresindeki Balat Gölü’nde dalyan kurma tekeline sahip olan ağalarla topraksız köylülerin gizli-açık çatışmalarını dile getirir.

  • “Onbinlerin Dönüşü”nde farklı dünya görüşlerine sahip üniversiteli gençlerin II. Dünya Savaşı yıllarındaki çatışmalarını ele alır.

  • “Kalpaklılar”, “Doludizgin” romanlarında belgelere, yaşamış kişilere dayanarak Kurtuluş Savaşı yıllarını işler.

  • “Bir Karış Toprak”ta Söke dolaylarındaki Subaşı köylülerinin doğa olayları -Menderes’in taşması- karşısında umarsız mücadelelerini sergilemiştir.

  • Kişilerini, dönem ve çevre özelliklerinden soyutlamadan zaman ve çevre betimlemeleriyle birlikte vermiştir.

  • Öykülerinde olduğu gibi romanlarında da yalın ve akıcı bir dil kullanmıştır. Romanlarında küçük ayrıntılar bile sağlam bir zincirin halkaları gibi örgülenmiştir. Olayların açıklamasını genellikle kişileri konuşturarak vermeye çalışmıştır. Bu özellikleri onu toplumcu gerçekçi romanın en önemli kişilerinden biri hâline getirmiştir.

  • O, romanlarında toplumun bütün tabakalarından gelen tipleri yaşatmaya çalıştı. Yalnız ele aldığı kişiler çoğunlukla kişilik aşamasına ulaşamadı. Bunlar genellikle görevlerini yapmak için sahneye çıkmış gibidir. Bu kişilerin iç dünyalarını da yeterince yansıtamadı. Bu durum, kişilerin olay-durum-davranış süreci içindeki inandırıcılıklarına gölge düşürmüştür.

Kısaca özetleyecek olursak;

  • Köy romanının önemli isimlerindendir. Köy ve kasaba insanlarının sorunlarını, günlük yaşamlarını ve duygularını anlatır. Güçlü gözlemleri vardır. Yalın bir dili ve gerçekçi bir tutumu vardır.

  • Dünya Hikâyecilik Yarışmasında “Sam Amca” adlı öyküyle birincilik ödülünü kazanmıştır.

  • Konularını doğup büyüdüğü yörenin toprak meselelerinden, sınıf çatışmalarından, siyasi çekişmelerinden almıştır.

  • “İkinci Dünya”, “Yılan Hikâyesi”, “Bir Çift Öküz” romanlarında doğup büyüdüğü Batı Anadolu’da Menderes Nehri çevresindeki köy ve kasabalarda yaşayan köylülerin sorunlarını köylü-ağa, köylü idare çatışması içinde ele almıştır.

  • “Kalpaklılar” ve “Doludizgin” romanlarında Kurtuluş Savaşı’nı ele almıştır. Batı cephesini anlatmıştır. Kişileri çok canlı tasvir etmiştir.

  • “Onbinlerin Dönüşü” romanında konusunu İstanbul Üniversitesi çevresinde gelişen olaylardan ve fikir çatışmalarından alır.

Eserleri:

  • Roman: Kalpaklılar, İkinci Dünya, Bir Şehrin İki Kapısı, Yılan Hikâyesi, On binlerin Dönüşü,’Doludizgin, Bir Karış Toprak, Bir Çift Öküz, İzmir’in İçinde, Tartışma, Eski Toprak

  • Öykü: Sam Amca, Telli Kavak, Sığınak, Cihan Şoförü, Ahmet’in Kuzuları, Yolun Üstündeki Kaya, Yağmurdaki Kız, Alandaki Delikanlı

  • Deneme: Roman ve Yazarlık Onuru

Kalpaklılar: Kurtuluş Savaşı’nın, İzmir’in işgalinden başlanarak destansı bir dille anlatıldığı belgesel bir romandır. Romanda İzmir’i işgal eden Yunanlılara karşı başlayan hareketler, Kuvayı Milliye’nin ortay çıkışı, ayaklanmaların İstanbul yoluyla Ankara’ya varışı, Mustafa Kemal’in şahsında bağımsızlık savaşına dönüşmesi, İstanbul yönetimine karşı başlayan Cumhuriyet ihtilali, Kuvayı Milliye ile Kuvayı İnzibatiye’nin Kastamonu, Gerede ve Düzce’deki iç savaşları anlatılıyor. Romandaki bu olaylar birbirlerini geliştirerek bütünler gibidir. Roman kahramanları çoğunlukla halkın tanıdığı, bu savaşa bizzat katılmış, gerçek kişilerdir.
Necati Cumalı (1921-2001)

Necati Cumalı 1921 yılında, bugün Yunanistan sınırları içinde bulunan Florina’da doğmuştur. İzmir Atatürk Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1941 yılında başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiştir. Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nde çalışan sanatçı, daha sonra 1950-1957 yılları arasında İzmir ve Urla’da avukatlık yapmıştır. İstanbul Radyosu’nda redaktörlük yapmış olan yazar, Paris Basın Ataşeliğinde de bir süre memur olarak çalışmıştır. Eşinin Dışişlerindeki görevi nedeniyle İsrail’de ve Paris’te de bulunan Necati Cumalı, geri dönüşünde İstanbul’a yerleşmiş ve 10 Ocak 2001’de İstanbul’da yaşamını yitirmiştir.



Edebi Kişiliği:

  • Edebiyata şiirle başladığını söyleyen sanatçının şiirleri aşk şiirleri, savaş karşıtı şiirler, yaşama sevincinin yüklü olduğu şiirler; haksızlıklara başkaldıran, memleketin dertlerinin, Anadolu insanının çaresizliklerinin anlatıldığı şiirler gibi gruplara ayrılabilir. Sanatçı şiir türüne “sevdiği insana sevdiğini söylemek ihtiyacı ile” gönül verdiğini söylemektedir.

  • Şiirlerinin yanı sıra roman, hikâye, oyun türlerinde de eserler vermiş olan Cumalı’nın bazı hikâyeleri filme de aktarılmıştır. Cinsellikle ilgili davranışların bol olduğu hikâyelerinde suça eğilimli insanları fazlaca anlatması da yazarın avukatlık mesleğinin bir getirişidir. Şiirlerinde anlattığı Ege Bölgesi’nin kasaba ve kırsal kesim insanlarına hikâyelerinde de yer vermiştir.

  • Hikâye türünden tiyatroya geçen Necati Cumalı, tiyatrolarda da yaşama sevinciyle yüklü günlük izlenimlerin güzelliklerini, Anadolu insanının çaresizliklerini, aşk ve sevgi konularını işlemiştir.

  • “Dil benim çalgımdır.” diyen Cumalı duru, güzel bir Türkçe kullanmış; süssüz, mecazsız, iç ve dış gözlemleri ustalıkla yansıttığı bir üslup oluşturmuştur.

  • Şiirlerinde belirli bir dönem Garipçilerin etkisinde kalmıştır.

Kısaca özetleyecek olursak;

  • Yalın anlatımlı, lirik şiir yazmıştır. Şiirlerinde sevgi, özlem, sevinç gibi konularla birlikte çağın toplumsal sorunlarını da anlatmıştır. Yaşama sevinci şiirlerinde önemli yer tutar. Kendine özgü lirik şiirler yazmıştır. Şiirleri ölçüsüz ve uyaksızdır.

  • Roman ve öykülerinde kasaba ve kırsal kesim insanlarının sorunlarını işlemiştir. Daha çok Ege Bölgesi’ndeki insanları anlatmıştır.

  • Toplumun aksaklıklarına, geleneklerle ilgili yanlışlıklara değinmiştir. Mizah öğesinden yararlanmıştır.

  • Tütün Zamanı, Acı Tütün en önemli romanlarıdır.

Eserleri:__Şiir'>Eserleri:

  • Şiir: Kızılçullu Yolu, Harbe Gidenin Şarkısı, Mayıs Ayı Notları, Yağmurlu Deniz, Denizin İlk Yükselişi, İmbatla Gelen, Güneş Çizgisi, Ceylan Ağıdı, Tufandan Önce, Güzel Aydınlık, Bozkırda Bir Atlı, Yarasın Beyler, Aşklar Yalnızlıklar, Kısmeti Kapalı Gençlik

  • Öykü: Susuz Yaz, Yalnız Kadın, Ay Büyürken Uyumam, Değişik Gözle, Makedonya 1900, Dila Hanım, Yakup’un Koyunları, Uzun Bir Gece, Aylı Bıçak, Revizyonist, Kente İnen Kaplanlar

  • Roman: Tütün Zamanı, Acı Tütün, Aşk da Gezer, Viran Dağlar, Yağmurlar ve Topraklar, Uç Minik Serçem

  • Oyun: Oyunlar 1 (Boş Beşik, Vur Emri, Ezik Otlar); Oyunlar 2(Susuz Yaz, Tehlikeli Güvercin, Yeni Çıkan Şarkılar); Oyunlar 3(Nalınlar, Masalar, Kaynana Ciğeri); Oyunlar 4 (Derya Gülü, Aşk Duvarı, Zorla İspanyol); Oyunlar 5(Gömü, Bakanı Bekliyoruz, Kristof Kolomb’un Yumurtası ); Oyunlar 6(Mine, Yürüyen Geceyi Dinle, İş Karar Vermekte).

Necati Cumalı Eser Özetleri

Susuz Yaz: Tiyatroya da uyarlanan Susuz Yaz’ın konusu adından da anlaşılacağı üzere “su” dur; Anadolu’da hep var olan, yüzyılımızın son çeyreğinde sınırları da aşıp uluslar arası, savaş çıkartacak kadar önemli bir hale gelen su paylaşımıdır.

Tütün Zamanı: Zeliha ile Cemal birbirlerini sevmektedirler. Ancak Zeliha evlenme çağına gelince babası Recep onu, Bekir’le evlendirmek ister. Bekir tarlası, hayvanları olan zengin biridir. Zeliha’ya âşık olan ve karşılığını bulamayan Yaşar da Zeliha’dan öç almak için Bekir’den taraf olur ve her yerde Cemal’in Zeliha’yı kaçıracağını söyler. Bekir buna çok kızar ve Zeliha ‘yı kaçrmaya kalkar. Hazırlıklı olan Zeliha ve Cemal buna izin vermezler ve birlikte kaçarlar. Aşıklar bir süre sonra yakalanır ve Zeliha’nın yaşı küçük olduğu için Cemal tutuklanır. Daha sonra bu aşka hayran olan halk, Zeliha’nın babası Recep’e baskı yaparak Zeliha ile Cemal’i evlendirir.
Abbas Sayar (1923-1999)

21 Mart 1923’te Yozgat’ta doğmuştur. Liseyi Yozgat ta bitiren sanatçı maddi imkansızlıklar nedeniyle üniversiteye gidememiştir. Dört dönem Türkoloji öğrenimi görmüştür. 1947’de İstanbul’da, on beş günde bir çıkardığı gazeteyi, matbaa kurarak Yozgat’ta yayınlamaya başlamıştır. Siyasetle de uğraşmış ama siyasete ayak uyduramamıştır. Şiirleriyle yazın hayatına devam ederken yazdığı Yılkı Atı romanı ile adını duyurmuştur. Abbas Sayar 1999 yılında vefat etmiştir.



Edebi Kişiliği:

  • Abbas Sayar şiir yazarak edebiyat hayatına girmiş, adını yazdığı romanlarla duyurmuştur.

  • Romanları ödül alan sanatçının eserlerinde halk dilinin zengin sözcük ve deyimlerini görmek mümkündür.

  • Abbas Sayar’ın romanlarında şiirsel bir eda görüldüğü için onun şairlik yönü bu açıdan önemlidir.

  • Abbas Sayar’ın kendisi her ne kadar da ardına kadar açık olduğunu söylese de aslında onun, Türk edebiyatının kapalı bir kapısı olarak kaldığını düşünen pek çok eleştirmen vardır. Birçok ödül almasına rağmen çok fazla yazarın da başına geldiği gibi çevresinden gerekli değeri görmemiş, ömrünün son yıllarında iyiden iyiye unutulmuştur.

  • En tanınmış eseri Yılkı Atı’nda yaşlandığı, iş göremediği için yalnız kalan bir atın öyküsünü anlatmıştır. Romanın şahıs kadrosu hayvanlardan oluştuğu için ilginçtir.

  • Eserlerinde büyük bir gözlem gücü vardır. Yazar konuşmalara bile bunu başarıyla yansıtmıştır.

Kısaca özetleyecek olursak;

  • Köy edebiyatı kategorisinde eserler vermiştir.

  • Orta Anadolu’nun doğasını, insanlarını ve yaşam tarzını anlatır.

  • Romanlarında politikacılara ve aydınlara Türk köylüsünün nasıl yaşadığını öğrenmek, bilmek ve yaşam koşullarını değiştirmek gerektiğini anlatmaya çalışmıştır.

  • Yılkı Atı adlı eseriyle TRT’de sanat ödülü almıştır.

Eserleri:

  • Roman: Yılkı Atı, Çelo, El Eli Yur El De Yüzü, Can Şenliği, Tarlabaşı Salkım Saçak

  • Öykü: Yorganımı Sıkı Sar

  • Şiir: Gönül Sandalı, Şey, Gibi, Bolluğa Takılan Ses, Sere Serpe, Esinti



Dursun Akçam (1930-2003)

Ardahan’ın Ölçek köyünde 1930 yılında doğan sanatçı, köyde açılan geçici Halk Dershanesi’nde okuma yazma öğrendi. Bitirdiği ve edebiyatla tanıştığı Cilavuz Köy Enstitüsü, yaşamının dönüm noktası oldu. Enstitüyü 1950’de bitirdi. Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümüne girinceye kadar öğretmenlik yaptı. Çeşitli yerlerde Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yaptı. Kanlı Derenin Kurtları adlı eseriyle 1976 TDK Roman Ödülü’ne layık görüldü. 12 Mart döneminde tutuklandı ve yargılandı ve Yargıtay sürecinde beraat etti. 12 Eylül’de yurtdışına çıkmak zorunda kaldı ama yazma azmi sürdü. 11 yıl ülkesine dönemedi. Daha sonra Kuşadası’na yerleşen sanatçı, 19 Eylül 2003’te vefat etti.



Edebi Kişiliği:

  • Kuzeydoğu Anadolu’nun köy ve kasaba hayatını, dertlerini sergileyen, etkili ve yalın yazılarıyla, gazetelere, dergi ve kitaplara geçti.

  • Kars ve çevresinin insanlarını ve sorunlarını işler.

  • Daha çok, kırsal alanla ilgili gözlemlerini mizahi bir anlatımla öyküleştirmiştir.

  • Anadolu’nun çeşitli yerlerine sürgüne gönderilmiştir.

Eserleri:

  • Hikâye: Maral, Ölü Ekmeği, Taş Çorbası, Köyden İndim Şehire, Kafkas Kızı, Alaman Ocağı, Generaller Birleşin

  • Roman: Kanlı Dere’nin Kurtları, Dağların Sultanı

  • Röportaj: Kan Çiçekleri, Altta Kalanlar


Aziz Nesin (1916-1995)

20 Aralık 1915’te İstanbul’da doğan sanatçı, iki yıl Darüşşafaka Lisesinde öğrenim görmüş ve Kuleli Askeri Lisesini bitirmiştir. Kara Harp Okulu ve Askeri Fen Okulu’ndan mezun olmuş, üsteğmen rütbesindeyken “görev ve yetkisini kötüye kullanmak” suçlamasıyla yargılanıp ordudan uzaklaştırılmıştır. Bir süre bakkallık da yapan Aziz Nesin, gazeteciliğe başlamıştır. Birçok dergi çıkartan sanatçı ömrü boyunca çeşitli gazete ve dergilerde mizah yazıları yazmıştır. 1972’de Çatalca’da kimsesiz çocukların eğitimini gerçekleştirmeyi amaçlayan Nesin Vakfı’nı kurmuş ve kitaplarının tüm gelirini bu vakfa bağışlamıştır. 1979’da seçildiği Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanlığı görevini yıllarca sürdürmüştür. Yazar yazılarından dolayı tutuklanmış ve sürgün edilmiştir. 6 Temmuz 1995 tarihinde yaşamını yitirmiştir.



Edebi Kişiliği:

  • Sadece Türk edebiyatının değil; dünya edebiyatının da tanınmış mizah sanatçısı olan Aziz Nesin, Türk mizahını dünyaya tanıtmış ve genç mizah yazarlarının ortaya çıkmasını sağlamıştır.

  • Yazı hayatına ilk önce şiirle başlamış, daha sonra mizah dışı gerçekçi hikâyeler yazmış ve mizahi hikâyelere yönelerek yazdığı onlarca hikayeyle adından çokça söz ettirmiştir.

  • Eserlerinde toplumdaki haksızlık, zulüm gibi sosyal ve siyasal kötülükleri kınayan konulara değinmiş, en sıradan olaylardan bile hikâye konusu çıkarmış, toplum yaşamının bütün abesliklerini, komikliklerini, tuhaflıklarını eserlerine malzeme olarak seçmiştir.

  • Sosyal gerçekçi bir anlayışla eserler veren yazar, yapıtlarında çok fazla abartıya kaçmış, tekrarı çok olan, masal tekerlemelerini andıran cümlelere fazlaca başvurmuş, sade bir dille ve başarılı bir üslupla yazmıştır.

  • Çok fazla yazdığı için eserlerini genellikle taslak halinde, çok fazla üstünde oynanmadan matbaaya vermiş olan bir yazardır.

  • Hikâye, masal, oyun, roman, şiir, fıkra, gezi, anı gibi türlerde eserler veren yazarın yüzün üzerinde eseri vardır.

  • Sabahattin Ali ile birlikte, Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Alibaba ve tek başına Zübük adlı mizah dergilerini çıkardı.

  • Aziz Nesinin bu romanı, ülkemizde demokrasinin aksayan yönlerini ve insanların işlerini kolaylaştırmaktan çok, daha da zorlaştırdığını alaycı bir hikâyeyle anlattığı önemli bir eserdir.

Kısaca özetleyecek olursak;

  • Türk edebiyatının en önemli gülmece yazarlarındandır. Dünyaca tanınan mizah yazarıdır.

  • Edebiyata şiirle başlamış, daha sonra mizah ögeleri ağır basan öykülere yönelmiştir.

  • Toplumun aksayan, yergiye elverişli olaylarını; zıpçıktı, türedi, değerleri çürümüş tiplerini mizahın gereği abartılı, rahat ve oyunlu anlatımıyla dile getirmiştir.

  • Bazı yazılarından dolayı birkaç kez hapse girmiş; bazı yazılarından dolayı tepki çekmiştir.

  • Modern Türk mizahını dünyaya tanıtan yazar, uluslararası bir üne sahiptir.

  • Gözleme dayalı yapıtlarında toplumdaki zıtlıkları, siyasal çatışmaları anlatmıştır.

  • Olayları betimlemede, konuşmaları doğal bir şekilde yansıtmada ustadır.

  • Yapıtlarının ön yüzü komedi, arka yüzü trajedidir.

Eserleri:

  • Roman: Zübük, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Gol Kralı Sait Hopsait, Saçkıran, Kadın Olan Erkek, Şimdiki Çocuklar Harika, Tatlı Betüş, Surname

  • Oyun: Toros Canavarı, Tut Elimden Rovni, Hadi Öldürsene Canikom, Biraz Gelir misiniz, Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı, Çiçu, Hakkımı Ver Hakkımı

  • Hikâye: Yedek Parça, Geriye Kalan, Damda Deli Var, Kördövüşü, Biz Adam Olmayız, Yaşasın Memleket, Vatan Sağ Olsun, Bülbül Yuvası Evler, Ah Biz Eşekler, Fil Hamdi, Bay Düdük, Yüz Liraya Bir Deli, Parti Kurmak, Parti Vurmak, İt Kuyruğu, Mahallenin Kısmeti, Ölmüş Eşek, Bir Koltuk Nasıl Devrilir, Memleketin Birinde, Mahmut ile Nigar, Gözüne Gözlük, Deliler Boşandı, Hoptirinam, Gıdıgıdı, Nazik Alet, Biz Adam Olmayız, Rüyalarım Ziyan Olmasın, Aşkım Dinimdir, Nah Kalkınırız, Büyük Grev, Hayvan Deyip Geçme

  • Anı: Böyle Gelmiş Böyle Gitmez, Bir Sürgünün Hatıraları, Yokuşun Başı, Poliste, Benim Delilerim

  • Masal: Aziz Dededen Masallar, Uyusana Tosunum, Hoptirinam, Memleketin Birinde

  • Taşlama: Azizname

  • Gezi: Dünya Kazan Ben Kepçe, Duyduk Duymadık Demeyin

  • Şiir: Hoşça Kalın, Sondan Başa, Sevgiye On Ölüme Beş Kala, Kendini Yakalamak

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz: Nüfus kâğıdı olmadığı için okula kaydolamayan Yaşar, babasıyla birlikte nüfus müdürlüğüne gider. Buradaki memur, babasının tek oğlu olduğunu onun da Çanakkale’de şehit düştüğünü söyler. Bu hesaba göre annesi, Yaşar’ı yedi yaşında doğurmuştur. Yaşar, bir türlü nüfus kâğıdı alamaz. Yaşar, büyür ve Ayşe adlı bir kızla nişanlanır. Tam evleneceği sırada asker kaçağı diye götürülür. Yine nüfus kâğıdı olmadığı için herkesten fazla askerlik yapar. Köyüne döndüğünde babası ölmüştür. Yaşar, miras işleriyle uğraşırken bürokrasiden çıldırır ve bir yıl hastanede yatar. Bir sürü işe girip çıkan Yaşar, sonunda hapishaneye düşer. Yaşar, burada her türlü üçkâğıdı öğrenmiş ve bambaşka bir insan olmuştur artık.
ERDAL ÖZ (1935-2006)

  • Baskı karşısında bireylerin yalnızlığını, direncini, umudunu etkin bir duyarlılıkla işledi.

  • Roman: Odalarda, Yaralısın

  • Öykü: Havada Kar Sesi Var, Yorgunlar, Cam Kırıkları,

  • Gezi: Allı Turnam

  • Anı: Gülünün Solduğu Akşam, Defterimde Kuş Sesleri


Faik Baysal (1922-2002)

1922’de Adapazarı’nda doğan sanatçı ilk, orta ve liseyi Saint Joseph Lisesi’nde okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yüksek öğrenim gördü. Gazetelerde, dergilerde çalıştı. Başından sonuna kadar Meydan Larouse’un çalışmalarına katıldı; ilk romanı Sarduvan’ı 1944 yılında yayınladı. Sarduvan’la Orhan Kemal Roman Armağanı’nı Sancı Meydanı’yla ‘Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı. Faik Baysal, 9 Aralık 2002’de vefat etti.



Edebi Kişiliği:

  • Konularını daha çok büyük babasının yanında çocukluğunu geçirdiği Adapazarı ve çevresi köy ve kasabalarından, İstanbul’un kenar mahallelerinden aldı.

  • Sefalet ve serseriliklere kaymış insanların hayat dramlarını işledi.

  • “Drina’da Son Gün” adlı romanında II. Dünya Savaşı yıllarında Yugoslavya Türklerinin çektikleri sıkıntıları anlatmıştır.

Eserleri:

  • Roman: Sarduvan, Rezil Dünya, Drina’da Son Gün, Voli, Ateşi Yakanlar

  • Öykü: Perşembe Adası, Sancı Meydanı, Güller Kanıyordu, Elleri Sesinin Rengindeydi, Nuni, Tota, Militan, İlgaz Teyze Öldü, Terlikler


TARIK DURSUN K. (1931-2015)

  • Roman ve öyküleriyle tanınmıştır.

  • Konularını önce gençlik serüvenlerinden, zamanla fabrika, yapı ve deniz işçilerinin, esnaf ve küçük memur sınıfının hayat savaşlarından almış ve bu hayat kesitlerini şiirli bir dil ve yoğun bir duyarlılıkla işlemiştir.

  • Sayısı onu geçen çocuk kitabı yazmıştır.

  • Hikâye: Hasangiller, Vezir Düşü, Güzel Avrat Otu, Sevmek Diye Bir Şey, Yabanın Adamları, 36 Kasım Tekmili Birden, Bağrıyanık Ömer ile Güzel Zeynep, Bahriyeli Çocuk, İmbatla Dol Kalbim, Ona Sevdiğini Söyle, Ömrüm Ömrüm, Aşk Allahaısmarladık, Yaz Öpüşleri

  • Roman: Rıza Bey Aile-Evi, İnsan Kurdu, Sabah Olmasın, Denizin Kanı, Kopuk Takımı, Gün Döndü, Kayabaşı Uygarlığın Yükselişi ve Birdenbire Çöküşü, Alçaktan Uçan Güvercin, Kurşun Ata Ata Biter, iyi Geceler Dünya, Ağaçlar Gibi Ayakta

Yüklə 161,12 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin