Uyuşmazlik mahkemesi kararlari



Yüklə 5,59 Mb.
səhifə24/148
tarix07.04.2018
ölçüsü5,59 Mb.
#47478
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   148

K A R A R

Davacı : H. Y.

Vekili : Av. A. İ.

Davalılar : 1- Adıyaman Valiliği



2- Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü
O L A Y : Davacı, 1970-1979 yılları arasında Adıyaman ve Siirt Yetiştirme Yurdunda kaldığını, 1978 yılında Adıyaman Yetiştirme Yurdunun yanması sonucunda çoğu evrakın yanması sonucunda kendisinin kayıtlarının da yandığını ve bu nedenle herhangi bir kaydına rastlanılmadığının bildirildiğini, yurtta kaldığına dair tanıkları olduğunu, yangın nedeniyle Adıyaman Yetiştirme Yurdunda kalıp, Siirt Yetiştirme Yurduna nakil edilenlerin listesinde kendi isminin de olduğunu, bu nedenlerle ve 3413 sayılı Yasa’dan faydalanmak için Adıyaman Yetiştirme Yurdunda koruma altına alındığının ve 18 yaşına kadar son olarak Siirt Yetiştirme Yurdunda kaldığının tespitine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesi’nin; davanın kabulüne, davacı Hasan oğlu 1.11.1961 doğumlu H. Y.’ın 18 yaşını bitirene kadar yetiştirme yurdunda kaldığının tespitine ilişkin kararının Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nce bozulması üzerine ADIYAMAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 4.7.2007 gün ve E:2007/903, K:2007/1092 sayı ile, Mahkemelerinin 9.5.2005 tarih ve 2004/797 E, 2005/683 K sayılı kararının Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 28.12.2006 tarih ve 2006/317-14707 E, K sayılı ilamı ile bozularak tekrar Mahkemelerine gönderilmekle yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacının dava dilekçesinde ve bozmadan önceki duruşmada özetle; 1970-1979 yılları arasında Adıyaman ve Siirt Yetiştirme Yurdunda kaldığını, 1978 yılında Adıyaman Yetiştirme Yurdunun yanması sonucunda Adıyaman Yetiştirme Yurdunda kalan çocukların kütük kayıt defteri ve çoğu evrakın yanması sonucunda kendisinin de kayıtlarının yandığının ve bu nedenle herhangi bir kaydına rastlanılmadığının bildirildiğini, yurtta kaldığına dair tanıkları olduğunu, yangın nedeniyle Adıyaman Yetiştirme Yurdunda kalan çocuklardan Siirt Yetiştirme Yurduna nakil edilenlerin listesinin bulunduğunu, bu listede kendi isminin de olduğunu, bu nedenlerle ve 3413 sayılı Yasa’dan faydalanmak için Adıyaman Yetiştirme Yurdunda koruma altına alındığının ve 18 yaşına kadar son olarak Siirt Yetiştirme Yurdunda kaldığının tespitine karar verilmesini dava ve talep ettiği, davalı vekilinin bozmadan önceki cevap dilekçesinde özetle; davacının yetiştirme yurdunda fiilen kaldığına dair Kurumlarında herhangi bir kayda rastlanılmadığını, davacının 3413 sayılı Yasa’dan faydalanması için 18 yaşına kadar fiilen Kurumda kalmasının gerektiğini, bu nedenle davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep ettiği, Mahkemelerince yukarıda anılan karar ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekilince temyiz edildiği, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 28.12.2006 tarih ve 2006/317-14707 E, K sayılı ilamı ile özetle; “Davacı, davalı İdareyi belli doğrultuda işlem yapmaya zorlayıcı yönde bir hüküm kurulmasını istediğine göre böyle bir uyuşmazlığın çözüm yeri Adli Yargı olmayıp İdari Yargı yeridir. Şu durumda, yargı yolu bakımından Mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle işin esası hakkında karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir” gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, yeniden yapılan yargılamada, davacı vekilinin bir diyecekleri olmadığını beyan ettiği, dayalı tarafın ise duruşmaya katılmadığı ve davaya yanıt vermediği, Mahkemelerince usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, davanın, davacının reşit oluncaya kadar yetiştirme yurdunda kaldığının tespiti talebine ilişkin bulunduğu, Mahkemelerince bozma öncesi yargılamada tüm delillerin toplandığı, kayıt ve belgelerin dosyaya katıldığı, davacı tanıklarının beyanlarının alındığı, böylece iddia, savunma, yapılan araştırmalar, tanık beyanları ve dosyada mevcut bütün belgelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, her ne kadar davacının reşit oluncaya kadar yetiştirme yurdunda kaldığı belirlenmiş ise de, hükmüne uyulan Yüksek Mahkemenin bozmaya ilişkin kararı doğrultusunda uyuşmazlığın çözüm yeri adli yargı olmayıp, idari yargı olduğundan, görev hususunun da kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen nazara alınmasının icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekilinin 10.12.2007 günlü dilekçesi ile, H. Y.'ın 18 yaşına kadar (1970-1979 yılları arasında) Çocuk Esirgeme Kurumunun bünyesinde (yetiştirme yurdunda) kaldığının tespitine karar verilmesi istemiyle başvurusu üzerine Adıyaman Valiliği İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nün 15.1.2008 gün ve 156 sayılı yazısı ekindeki Adıyaman Valiliği Erkek Yetiştirme Yurdu Müdürlüğü yazısında, 1970-1979 yılları arasında Kuruluşlarında kaldığını belirten Hasan Yücedağ ile ilgili evrakların incelendiği, yapılan incelemede, Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/797 Esas ve 2005/683 Karar sayılı kararları ile tespitine karar verildiği, ancak, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2006/14707 sayılı kararları ile Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararını yetkili mahkemede dava açılamaması sebebi ile temyiz etmediğinin anlaşıldığı, adı geçen kişinin Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu karar doğrultusunda hareket etmesi gerektiği hususu bildirilmiştir.

Davacı vekili, bu kez, 15.1.2008 gün ve 156 sayılı işlemin iptaline, davacının 18 yaşına kadar yetiştirme yurdunda kaldığının tespitine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ŞANLIURFA İDARE MAHKEMESİ; 17.3.2008 gün ve E:2008/352 sayı ile, davacı H. Y. vekili tarafından, müvekkilinin 1970-1979 yılları arasında (18 yaşına kadar) yetiştirme yurdunda kaldığının tespitine karar verilmesi ve Adıyaman Valiliği İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nün 15.1.2008 gün ve 156 sayılı işleminin iptali istemiyle Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Adıyaman Valiliği’ne karşı dava açıldığı, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5. maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinden söz ederek, olayda, davacının 3413 sayılı Kanun’dan yararlanmak amacıyla Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 1970 ve 1979 yılları arasında yetiştirme yurdunda kaldığının tespit edilmesi istemiyle açılmış olan davanın, Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 9.5.2005 gün ve E:2004/797, K:2005/683 sayılı kararı ile kabul edildiği, anılan kararın davalı idare tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 28.12.2006 gün ve E:2006/317, K:2006/14707 sayılı kararı ile, davacının davalı idareyi belli doğrultuda işlem yapmaya zorlayıcı yönde bir hüküm kurulmasını istediğinden dolayı görevli yargı yolunun idari yargı yeri olduğu gerekçesi ile bozulması üzerine, Adıyaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 4.7.2007 gün ve E:2007/903, K:2007/1092 sayılı kararı ile Yargıtay bozma kararına uyularak Mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi üzerine davacı vekili tarafından davacının yetiştirme yurdunda kaldığının tespitine karar verilmesinin istendiği, davalı idarenin Yargıtay kararı doğrultusunda hareket edilmesine ilişkin 15.1.2008 gün ve 156 sayılı işleminin iptali ile davacının 1970-1979 yılları arasında (18 yaşına kadar) yetiştirme yurdunda kaldığının tespitine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı, bu durumda, her ne kadar davacı tarafından 15.1.2008 gün ve 156 sayılı işlemin iptali istenmekte ise de; anılan işlemin dayanağı olan başvurunun, davacının yetiştirme yurdunda kaldığının tespitine yönelik olması ve başvuru üzerine tesis edilen işlemin iptali istemiyle birlikte davacının 1970-1979 yılları arasında yetiştirme yurdunda kaldığının tespitine karar verilmesinin istenilmesi karşısında, idari yargıda tespit davası türünün yer almadığı göz önüne alındığında, bu davanın idari yargı yerinde görülmesine yasal olanak bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığı, bu nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına ve dosya incelemesinin bu konuda karar verilinceye kadar ertelenmesine ve dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Turan KARAKAYA, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Serdar AKSOY ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 6.7.2009 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, anılan Yasanın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 3413 sayılı Yasa’dan faydalanmak isteyen davacı tarafından 18 yaşına kadar yetiştirme yurdunda kaldığının tespitine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Görev uyuşmazlığının çözümü için, öncelikle, tespit davasının hukukumuzdaki yerinin incelenmesi gereklidir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda tespit davasını düzenleyen açık ve genel bir hükme yer verilmemekte ise de; doktrinde ve yerleşik yargısal içtihatlarla, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının saptanması için tespit davası açılabileceği kabul edilmiş bulunmakta; tespit davasının esasının incelenebilmesi için de, genel dava koşullarının yanısıra, dava konusunun bir hukuki ilişki olması ve bu hukuki ilişkinin var olup olmadığının öncelikle saptanmasında hukuki yarar bulunması koşulları aranmaktadır. Buna göre, özel hukuk alanını ilgilendiren bir hukuki ilişkinin saptanması için adli yargı yerinde müstakil olarak bir tespit davası açılabilmesi olanaklı bulunmaktadır.

Buna karşılık, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “ İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, idari dava türleri: iptal, tam yargı ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış olup, tespit davası şeklinde bir dava türüne idari yargıda yer verilmemiştir. Anılan Yasanın “İdari Davalarda Delillerin Tespiti” başlıklı 58/1. maddesi “Taraflar, idari dava açtıktan sonra bu davalara ilişkin delillerin tespitini ancak davaya bakan Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinden isteyebilirler” hükmünü taşımakta olup, idari yargıda, ancak, açılmış bir idari dava ile ilgili bulunan “delillerin tespiti”nin istenilmesine olanak bulunmaktadır. Buna göre, idari dava türleri arasında sayılmayan tespit davasının, yorum yoluyla idari yargının görevine müstakil bir dava olarak dahil edilmesine hukuken olanak bulunmadığından, idari yargı yerinde, idare hukuku alanını ilgilendiren bir hukuki ilişkinin varlığının ancak açılmış bulunan bir idari davaya bağlı olarak delil tespiti kapsamında saptanabileceği açıktır.

Bu açıklamalara göre tespit istemiyle amaçlanan konu incelendiğinde:

Olayda, tespit davası olarak açılan bu dava ile amaçlanan, 3413 sayılı Yasa’dan faydalanmak isteyen davacının, 18 yaşına kadar yetiştirme yurdunda kaldığının saptanmasıdır. Davacının istemi doğrultusunda yapılacak bu tespitin, idari bir işlem tesisi istemiyle davalı idareye ibraz edilmek üzere belge elde etmek amacıyla kullanılacağı anlaşılmıştır.

Belirtilen durum karşısında istemin, eda davasının öncüsü niteliğinde bir özel hukuk ilişkisinin tespitine ilişkin olmayıp, davacının 18 yaşına kadar yetiştirme yurdunda kaldığının tespitine yönelik olduğu ve bu davaya bakılıp bakılamayacağı konusunda idari yargı yerinin görevli bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun reddi gerekmiştir.


SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Şanlıurfa İdare Mahkemesi’nin 17.3.2008 gün ve E:2008/352 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 6.7.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2008/228

KARAR NO : 2009/174

KARAR TR : 06.07.2009

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

Yüklə 5,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   148




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin