Yakin doğU ÜNİversitesi EĞİTİm entüTÜSÜ EĞİTİm programlari ve öĞretiMİ ana biLİm dali



Yüklə 0,74 Mb.
səhifə8/9
tarix27.01.2018
ölçüsü0,74 Mb.
#40844
1   2   3   4   5   6   7   8   9

BÖLÜM V


SONUÇLAR ve ÖNERİLER

Bu bölümde; araştırmanın bulgularına dayalı olarak ulaşılan sonuçlara ve geliştirilen önerilere yer verilmiştir.



Sonuçlar

Bu araştırma, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki boşanma nedenlerini ve eşlerin eğitim durumları arasındaki farklılığın boşanmaya olan etkisini tespit etmek için gerçekleştirilmiştir.

Araştırmada boşanmış bireylere, boşanma nedenlerini ve eşlerin eğitimleri arasındaki farklılığın boşanmaya etkisini tespit etmek üzere sorular sorulmuştur. Boşanma nedenleri ve eşler arasındaki eğitim farklılıkları birebir anket sorularını çözdürülerek tespit edilmiştir.

Araştırmada örneklem grubun demografik özellikleri incelendiği zaman kadınlar %64,7, erkekler %35,3’ü oluşturmaktadır. Araştırma toplam 34 kişilik bir örneklem grubundan oluşmaktadır. Boşanma toplumsal bir olgudur. Toplumsal olayları açıklarken tek bir nedenle açıklamaya çalışmak, araştırma sonuçlarını yanılgıya götürebilmektedir. Bu nedenle, boşanma nedenleri derinlemesine araştırılmıştır.

Araştırmaya katılan boşanmış bireylerin yaşları incelendiği zaman, büyük çoğunluğunun 31-40 yaşları arasında yer aldığı görülmektedir. Ankete katılan örneklem grubunun evlenme yaşları incelendiği zaman, büyük çoğunluğunun kadın olduğundan evlenme yaşlarının büyük çoğunluğu 25 yaşın altında olduğu görülmektedir. Örneklem grubundaki bireylerin (eski) eşlerinin evlenme yaşları ise büyük çoğunluğunun 21-30 yaşları arasında olduğu görülmektedir. Bu durumu ise şöyle açıklamak mümkündür; araştırmaya katılan bireylerin büyük çoğunluğu kadın olduğundan eşleri erkektir. Bu sebeple eşlerin evlenme yaşları 30’lu yaşlara kadar çıkmaktadır. Çünkü erkeklerin askerlik, iş bulma (evi geçindirmek önce erkeğin görevidir), “Erkektir. Gezsin, eğlensin sonra evlensin.” toplumsal bakış açısı nedenleri ile erkek bireyler kadınlara göre daha ileri yaşlarda evlenmektedirler. Örneklem grubundaki bireylerin evlenme yaşları incelendiği zaman büyük çoğunluğunun küçük yaşta evlendiği görülmektedir. Küçük yaşta evlenmek boşanmayla sonuçlanabilmektedir.

Araştırmaya katılan bireylerin eğitim seviyeleri incelendiğinde, büyük çoğunluğunun lise ve üniversite mezunu olduğu gözlemlenmektedir. Boşanmış bireylerin boşandıkları eşlerinin de büyük çoğunlukla lise veya üniversite eğitimi almıştır. Örneklem grubundaki boşanmış bireylerin büyük çoğunluğu eşleriyle aynı eğitim seviyesine sahip oldukları saptanmıştır ve dikkati çeken bir durum da büyük çoğunluğunun yüksek eğitim seviyesine sahip olduğudur. Eğitim seviyesi yüksek olanların boşanmaya ve boşanmış kişilere karşı tutumları da daha olumlu olmaktadır. Bunlar bütün çabalara karşın evliliğin yürümeyeceğinin anlaşılması halinde boşanmayı çözüm olarak görmektedirler. Buna karşın, eğitim seviyesi düşük olanların boşanma ve boşanmış bireylere bakış açılarında mantıki değerlendirmelerden çok acıma, öfke hatta tiksinti gibi duygular ağır basmaktadır.

Boşanmanın evlilik süresiyle ilişkisi incelendiğinde, büyük çoğunluğu 1 ile 10 yıl arasında evli kalmış sonra boşanmıştır. Azımsanmayacak bir oranda 16 yılın üzerinde evli kaldıktan sonra boşanmıştır. Tüm boşanma istatistikleri, boşanmaların en fazla ilk birkaç yıl içinde gerçekleştiğini, dört veya beş yıl sonra giderek azaldığını göstermektedir. Fakat yapmış olduğumuz araştırmada bu kuramsal bilgiden farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Örneklem grubundaki boşanmayla sonuçlanan evliliklerin 1-5 yıl evli kalanla 6-10 yıl evli kaldıktan sonra boşanmış bireylerin sayısı eşittir. Hatta 16 yıl evli kaldıktan sonra boşanmayla sonuçlanan evlilikler de azımsanamayacak oranda olduğu dikkati çekmektedir.

Boşanmış çiftlerin meslek dağılımları incelendiğinde, çoğunluğu öğretmen ve devlet memuru olarak çalışmaktadır. Bu durum da boşanmada bireyin mesleğinin önemli olduğunu göstermektedir. Düzenli bir meslek düzenli bir gelire; düzenli bir gelir de rahat yaşam garantisini gösterir. Boşanmış bireylerin eşlerinin çoğunluğunun mesleği devlet memuru ve öğretmendir. Bu durum ise boşanmada eşin işinin düzenli olmasının boşanmaya etkisinin olabileceğini göstermektedir. Tabi ki göz ardı edilemeyecek bir gerçek de, KKTC’de yaşayan insanların büyük çoğunluğunun devlet memuru olduğudur. Araştırmanın KKTC’de yapılmış olmasının da sonuçların bu şekilde çıkmasını etkilemiş olma ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır.

Bireylerin gelirlerinin boşanmaya etkisi araştırıldığında; araştırmaya katılanların gelir dağılımları incelendiğinde, 2000-4000 TL aylık maaşı olan bireyler, araştırmaya katılanların büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır. KKTC ekonomik şartlarında bu aylık maaşlar orta düzey bir gelirdir. Bir birey ortalama bir gelirle kimseye ihtiyaç duymadan tek başına yaşayabilir. Araştırmaya katılan bireylerin boşandıkları eşlerinin büyük çoğunluğunun aylık geliri 2000-4000 TL arasında değişmektedir. Demek ki boşanmada çiftlerin gelir düzeyi etkili bir faktördür. Düzenli ve kimseye muhtaç olmadan, yaşama yetecek gelir düzeyi bireylerin boşanmasını kolaylaştırmaktadır. Özellikle kadınların ekonomik bağımsızlık kazanmaları boşanmayı olumlu yönde etkilemiştir. Araştırmamıza katılan bireylerin çoğu kadındır ve bu kadınların çoğu çalışmaktadır. Araştırmadan çıkan sonuçlara göre bireylerin gelir düzeyi ve kadının çalışması boşanmayı olumlu etkilemektedir.

Boşanmada çiftlerin geldikleri etnik ve kültürel çevrelerinin benzer ya da farklı olmasının boşanmaya etkisi incelendiğinde, farklı ve aynı etnik çevreden gelen bireylerin oranlarının birbirine çok yakın olduğu dikkati çekmektedir. Kültürel çevre için de aynı sonucun saptandığı görülmektedir. O halde bireylerin geldikleri kültürel ve etnik çevrenin boşanmaya etkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Çocuğun yokluğunun ya da sayısının boşanmaya etkisi incelendiğinde; boşanmış çiftlerin büyük çoğunluğunun ya hiç çocuğu yok ya da 1 çocuğu bulunmaktadır. Bu bulgular ise bize boşanmada çocuğun yokluğunun veya sayısının büyük önemi olduğunu göstermektedir. Çocuk sayısının azlığı veya yokluğu boşanmayı kolaylaştırıcı faktörler arasındadır. Araştırma bulgularımız da bu yargıyı desteklemektedir.

KKTC’de boşanmaların her geçen gün artması, boşanmış aile çocuklarının da arttığını göstermektedir. Bu durumda ders kitaplarındaki aile tanımının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir.

Boşanmış bireylere “Çocuklar kiminle kalıyor?” sorusu sorulduğu zaman, bireylerin çoğunluğu “Benim yanımda kalıyor” demiştir. Ülkemizde genellikle aile mahkemelerindeki boşanmalarda çocukların velayeti anneye verilmektedir. Anket sonuçlarında kadın bireylerin oranıyla, “Çocuklar benim yanımda kalıyor.” diyen bireylerin oranı birbirine çok yakın çıkmıştır. Bu sonuçlar da anketimizin güvenirliliğini artırmaktadır.

Evliliğin gerçekleşme şeklinin boşanmaya etkisi incelendiğinde; bireylerin büyük çoğunluğu arkadaşlık ederek evlendiklerini ifade etmektedirler. Görücü usulü ile evlenilen ailelerin daha geleneksel yapıda olduklarını söylemek mümkündür. Geleneksek ailelerde boşanma hoş karşılanmaz. Arkadaşlık ederek evlenilen aileler daha modern yapıda olmaktadırlar. Boşanma modern ailelerde daha kabul edilebilirdir. Araştırma bulgularından çıkan sonucu, aile yapılarındaki boşanmaya bakış açılarıyla açıklayabiliriz.

Bireylerin evlenme nedenlerinin boşanmaya etkisi incelendiğinde; ailesinin baskısından kurtulmak için evlendiğini ifade edenlerle, “Evlilik toplumsal hayatın bir gerekliliğidir.” diyenler ve “Birbirimizi sevdiğimiz için evlendim.” diyenler arasında anlamlı bir oran farkı bulunmamaktadır. O halde evlenme nedeninin boşanmaya etkisinin olamadığını söylemek mümkündür.

Evlilik süresince eşlerin kimlerle birlikte oturduğu sorulduğu zaman; araştırmaya katılanların çoğunluğu eşi ve çocuklarıyla (Neolakal aile tipinde olduğu görülmektedir.) yaşadığı görülmektedir. Aile tiplerinden yerleşme şekline göre Neolokal aile tipi, modern aile tipidir. Modern ailelerde boşanma, geleneksel ailelere göre daha fazla olmaktadır. Araştırma sonuçlarımız da bu bulguyu desteklemektedir.

Evliyken ailenin oturduğu konuta sahip olmanın boşanma kararı vermedeki etkisi araştırıldığında; araştırmaya katılan bireylerin büyük çoğunluğu evliyken oturdukları evin kendine ait olduğunu söylemiştir. “Boşanma kararını kim verdi?” sorusunda da ankete katılan bireylerin büyük çoğunluğunun “Ben verdim.” demesi hem anketin geçerliliğini hem de hipotezimizin doğrulandığını göstermektedir. Boşandıktan sonra bireylerin nerede oturacakları önemli bir sorundur. Özellikle konut boşanmayla değişen hayatın gelecek garantisidir. Boşandıktan sonra yaşamı için ev almaya çalışmak ya da kiraya çıkmak hayatı zorlaştıran, büyük maddi kaynağa sebep olmaktadır. Bu sebeplerle, mutsuz evliliği sonlandırmaya karar vermesi, oturulan konutun sahibi olan eş için diğer eşe göre daha kolaydır.

Evlilikteki denge durumunun boşanmaya etkisi araştırıldığında şu bulgulara ulaşılmıştır: ev içi konularda çoğunluk (boşandığı) eşiyle birlikte karar verdiğini; önemli bir kesim de eşlerin çocuklara da danışıp birlikte karar verdiklerini ifade etmektedir. Bu durum ev içi konularda karar verirken eşler arasında demokratik bir yapının olduğunu göstermektedir. Fakat buna karşın önemli bir oran da ev içi konularda karar verme yetkisinin tamamen eşinde olduğunu ifade etmektedir. Bulgular sonucunda, boşanan evliliklerde büyük çoğunluk demokratik bir yapı gösterirken; önemli sayılacak bir oran da daha geleneksel bir aile yapısı göstermektedir.

Boşanmış bireylerin ev içi işbölümünün boşanmaya etkisi araştırıldığında; ankete katılan bireylerin çoğunluğu kadındır. Geleneksel toplumlarda ev içi işleri kadının yapması beklenmektedir. Araştırmadan elde edilen sonuçlar incelendiği zaman, ankete katılanların büyük çoğunluğu ev işlerini kendilerinin yaptığını ifade etmektedir. “Eşim yapardı.” diyen kişiler de erkek olan bireylerdir. Bu sonuçlar, ev içi karaları alırken demokratik bir aile yapısı özelliği gösteren ailelerle çelişmektedir. Demek ki toplumumuzda geleneksek aile yapısında bazı değişimler olmaktadır. Bu değişim, özellikle ev içi karalar alınırken yaşanmakta. Fakat ev içi işlerin paylaşımında işbölümü yerine kadının görevi olan ev işlerinde kadına yardım olarak algılanmaktadır.

Boşanmış bireylere boşandıkları eşlerinin çocuklarıyla ilgilenmeleri nasıldı diye sorulduğu zaman şu sonuçlara ulaşılmıştır: “İlgilenirdi” diyenlerle “ilgilenmezdi” diyenlerin oranlarının birbirine çok yakın olduğu görülmektedir. Bu durum şu sonucu göstermektedir: Eşin çocuklarla ilgilenmesi boşanmayı çok fazla etkilememektedir.

Boşanma nedenleri arasında şiddetin yeri araştırılırken, evde eşlerinden şiddet görme durumları sorulduğunda çıkan sonuçlar yorumlandığında araştırmaya katılan bireylerin büyük çoğunluğu kadındır. Bu sonuçlar kadının evde karşılaştığı şiddeti göstermektedir. Boşanmış bireylerin çoğunluğu bir şekilde şiddet gördüğünü ifade etmektedir. Azımsanmayacak bir oranı da hem fiziksel hem de psikolojik şiddet gördüğünü ifade etmişlerdir. Bu durum KKTC’de önemli oranda kadının evde hem psikolojik hem de fiziksel şiddet gördüğünü göstermektedir.

Boşanmayla sonuçlanan evliliklerdeki geçimsizliğin çoğunluğu evlendikten kısa bir süre sonra başlamıştır. Önemli bir oran da evliliğin ortalarında geçimsizliğin başladığını ifade etmektedir. Boşanmayla sonuçlanacak evliliklerde “geçimsizlik genellikle baştan belli olmaktadır“ sonucu çıkarılabilir.

Araştırmaya katılan bireyler, boşanma nedeni olarak büyük çoğunlukla kişisel uyumsuzluğu göstermektedirler. Bunu takiben ihmal, ilgisizlik evliliği sonlandıran nedenler olarak sıralanmıştır. Sonuçlar arasında “Hiç şiddet gördünüz mü?” sorusuna verilen cevapla, boşanma sebepleri arasında dayağı gösteren bireylerin oranlarının aynı olduğu dikkati çekmektedir. İşsizlik, maddi sorunlar, alkol ve kumar gibi kötü alışkanlıkları boşanma nedeni olarak gösteren kişilerin oranı çok değildir. Bu sonuçlar KKTC’deki evliliklerin boşanmayla sonuçlanmasının nedeni olarak kişisel uyumsuzluk, ilgisizlik, ihmal, beklentilerin gerçekleşmemesi ve dayak olduğunu ifade etmektedirler. Kişisel uyumsuzluk, ilgisizliğin de ihmalinde beklentilerin gerçekleşmemesinin de doğal bir sonucu olarak oluşmaktadır.

Araştırmaya katılan bireylere, “Boşanma kararını kim verdi?” diye sorulduğu zaman; araştırmaya katılan bireylerin büyük çoğunluğu boşanma kararını kendilerinin verdiğini ifade etmektedirler. Örneklem grubundaki bireylerin büyük çoğunluğu kadınlardan oluşmaktadır. Buradan boşanma kararını verenin büyük çoğunlukla kadın olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmaya katılanların eğitim seviyeleri sorgulandığında, eğitim seviyesinin çoğunlukla yüksek olduğu saptanmıştır. Örneklem grubundaki bireylerin büyük çoğunluğu da çalışmaktadır. Buradan da, eğitim seviyesi yüksek olup ekonomik özgürlüğü olan kadının boşanma kararı vermede daha özgür olduğu sonucuna varılmaktadır.

Araştırma bulgularına göre, araştırmaya katılan bireylerin büyük çoğunluğu kadının çalışmasının boşanma kararı vermede çok az etkili olduğunu ifade etmektedirler.

Deneklere boşanmadan önce “Endişe duyduğunuz konular nelerdir?” diye sorulduğu zaman, çoğunluğu yalnızlık kaygısı taşırken maddi kaygı taşıyan bireylerin oranı da dikkati çekmektedir.

Ankete katılan bireylere “ilk evlilikleri mi?” diye sorulduğunda büyük çoğunluğu kendisinin ilk evliliği olduğunu söylemiştir. Buna karşın büyük çoğunluğu eşlerinin de ilk evliliği olduğunu söylemektedir. Fakat iki oran arasında az da olsa bir fark bulunmaktadır. Bu bulgular şu sonucu ortaya çıkarmaktadır: Araştırmaya katılan bireylerin bir kısmı ikinci evliliğinden de boşanmıştır.

Ebeveynlerin boşanmış olmasının boşanma üzerinde etkisi araştırılırken; sonuçlar incelendiği zaman ankete katılan bireylerin de eşlerinin de ebeveynleri boşanmış olan bireyler az olmayacak oranda olduğu dikkati çekmektedir. Eşleriyle bireylerin oranları toplanırsa yarıya yakın bir oran çıkmaktadır. Ankete katılan bireylerin eşleriyle oranlarının toplanma nedeni, eşinin ya da kendisinin ailesindeki mutsuzluğu model alıp kendi evliliğine de yansıtmış olabilme ihtimalidir. Eşlerden herhangi biri kendi ailesindeki mutsuzluğu model almışsa evliliğin sarsılması ve boşanmayla sonuçlanması ihtimali yüksektir. Araştırma bulgularından net bir sonuç alamasak da yarıya yakın bir oranın ebeveynlerinde boşanma yaşaması ve bu bireylerin de boşanmış olması dikkate alınması gereken bir sonuçtur.

Boşanma kararından emin olma durumu araştırılmış ve bireylere kararlarından emin olup olmama durumları sorulmuştur. Araştırmaya katılan bireylerin tamamına yakın bir oranı kararından emin olduğunu ifade etmiştir.

Boşanma sonucunda yeniden evliliklerin olup olmama durumu araştırıldığında, araştırmaya katılan bireylerin çoğu ya yeniden evlenmiş ya da evlenmeyi düşünmektedir. Bu durum ise başından kötü bir evlilik geçmiş bireylerin evlilik kurumuna yine değer verdiklerini ve evlilikte mutluluk beklentilerinin devam ettiğini göstermektedir.

Boşanmış bireylerin neden yeniden evlenmek istedikleri araştırıldığında ise şu bulgular ortaya çıkmıştır: Çoğunluğu “ailemde mutlu olmayı yeniden denemek istiyorum” demiştir; bunu “beklentilerime uygun biri çıkarsa evlenmek zorundayım” diyenler izlemiştir; az oranda kişiler de “yalnız kalmak istemiyorum” demiştir. Gelişmiş toplumlarda mutluluk beklentisi arttığı için bireylerin daha çok boşanma eğiliminde olduğu görülmektedir. Sonuçlar incelendiğinde evlilikte mutluluk beklentisinin devam ettiği görülmektedir. Gelişmemiş toplumlarda olduğu gibi “kaderimdir çekeceğim” inancı değişme eğilimi göstermektedir.

Araştırmaya katılan bireylerin azımsanmayacak bir oranı da yeniden evlenmek istemediğini ifade etmişlerdir. Bunun nedeni araştırıldığında yeniden evlenmeyi düşünmeyen bireylerin yarısı “çocuklarım için düşünmüyorum”; diğer yarısı da “benzer olumsuzluklar yaşamak istemiyorum” demiştir. Sonuçlar incelendiğinde az olmayan bir orandaki boşanmış bireyler yeniden evlenmeyi düşünmediklerini, evlilik kurumuna duydukları güvenin sarsıldığını bir şekilde ifade etmişlerdir.



Öneriler
Geliştirilen öneriler; boşanmış bireyler, daha henüz evlenmemiş gençler ve toplumda boşanmayla ilgili kurum ve kuruluşların oluşmasıyla ilgilidir.

KKTC’de her geçen gün boşanma oranları artış göstermektedir. Bu durum ise boşanmış bireylerin toplumda her geçen gün arttığını, ailesi boşanmış çocuk sayısının çoğaldığını göstermektedir. Boşanmayla, boşanmış bireylerde ve çocuklarda yaşanabilecek olası problemlerle başa çıkabilme yollarını anlatan seminerler düzenlenmelidir. Evlilik, aile, boşanma ve eğitim programları konularında uzman kişilerce halka yönelik eğitim programları hazırlanmalı ve okullarda velilere yönelik seminerler verilmelidir.

Araştırma bulgularında dikkati çeken önemli bir bulgu da boşanmış çiftlerin evlenme yaşlarının küçük olması ve boşanmış çiftler arasındaki kişisel uyumsuzluktur. Boşanmaların önlenebilmesi için ise özellikle lise programlarına bireyin kendi kişiliğini tanıması, eş seçimi, evlilik, evlilikte sağlıklı ilişkiler, evlilikte karşılaşılan güçlükler, aile planlaması, çocuk bakımı, boşanma gibi konuları anlatan ders program modülleri oluşturulmalı ve meslek liseleri dâhil her öğrencinin bu modülleri alarak liseden mezun olması sağlanmalıdır. Alanında uzman öğretmenler tarafından bu dersler anlatılmalıdır.

Türkiye ve KKTC’de boşanma konusunda bilgi birikimi istatistiksel bilgiler dışında oluşmamıştır. Dolayısıyla araştırmanın örnek oluşturması ve boşanmaya yönelik bilimsel araştırmaların artması gerekmektedir. Toplumumuzda boşanma konusunda bilimsel araştırmaklar arttıkça, boşanmaların önlenebilmesi ya da boşanma sonucu oluşan bunalımla baş edebilmekle ilgili eğitimler, kurum ve kuruluşlar artacaktır.

Dünyada olduğu gibi KKTC’de de boşanmaların sürekli artış göstermesi, buna bağlı boşanmaların bireysel bunalımlara sebep olması, toplumsal bir soruna dönüşmektedir. Bu sorunları önlemek için “evliliklerdeki çatışmaları önleyici yaşam boyu öğrenme” kuramı çerçevesinde KKTC’de yaşayan ailelere yönelik aile içi çatışmaları önleyici programlar düzenlenmelidir.

KKTC’de boşanmaların her geçen gün artması, boşanmış aile çocuklarının da arttığını göstermektedir. Bu durum da ders kitaplarındaki aile tanımının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir. Boşanmalar tek ebeveynli aileleri, yeniden kurulmuş aileleri, anne ve babasıyla değil farklı akrabalarıyla kalan çocuklar gibi farklı aile tiplerinin de sayılarının artığını göstermektedir. Bu anlamda ders kitaplarındaki aile tanımı; farklı aile tipinde yaşayan çocukların belki rencide olmasına, belki yaşadığı aileyi “aile” olarak algılayamamasına sebep olabilmektedir. Ayrıca bu araştırmanın program geliştirme, ders kitap yazım çalışmalarına ışık tutacağı düşünülmektedir.

Boşanmış aile çocukları ile boşanmamış aile çocuklarının eğitimsel başarıları arasındaki ilişki karşılaştırmalı bir araştırmayla belirlenebilir. Çıkan sonuçlara göre, eğer ihtiyaç olursa, bu çocuklara yönelik eğitim destek programları hazırlanabilir. Yine araştırma sonucunda yeniden kurulmuş aile çocuklarına yönelik eğitimsel başarılarını konu edinen çalışmalar yapılabilir.

KAYNAKÇA
AKÇAY, C. (2006). “Türk Eğitim Sistemi.” Anı Yayıncılık. Ankara.
ARSLAN, M. M, ERASLAN, L, (2003). “Yeni Eğitim Paradigması ve Türk Eğitim Sistemine Dönüşüm Gerekliliği. Milli Eğitim Dergisi. Sayı, 160.
ADEM, M. (1997). “Eğitim Planlaması.” Ankara.
ATEŞ, S. (1991). “İslamın Kadına Getirdiği Haklar.” İslami Araştırmalar. 5,4:320-327.

AKINTÜRK, T. (1999). “Aile Hukuku.” Ankara.4. basım.


AZİZ, A. (1982). “Toplumsallaşma ve Kitlesel İletişim.” Ankara: A:Ü. Basın Yayın Yüksek Okulu Yayınları, No:2
ARIKAN, Ç. (1996). “ Halkın Boşanmaya İlişkin Tutumları.” Ankara. Aile Araştırma Kurumu Yayınları.
ALİCİK, H. (2009): Kıbrıs Türk Ailesi. Kıbrıs. Işık Kitabevi.
ALİCİK, H. (2003). “ Modern Kültür ve Eğitimin Geleneksel Aile Yapısında Meydana Getirdiği Değişme Eğilimleri: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetin’deki Aile Yapısı Üzerine Bir Araştırma” (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Ankara Üniversitesi: Ankara
ALICIGÜZEL, İ. (1998). “Çağdaş Okulda Eğitim ve Öğretim.” ÖSYM Eğitim Yayınları. Ankara.
ALKAN, C., KURT, M. (1998). Öğretim Yöntemleri. Anı Yayıncılık. Ankara.
ARIKAN, Ç. (1992). “Yoksulluk Evlilikte Geçimsizlik Ve Boşanma” Şafak Matbaası, Ankara
ARSLAN, Ş. A. (2000). “Eğitim Düzeyi, Cinsiyet, Boşanma Nedeni Ve Sosyal Statünün Kadının Boşanma İsteğini İlişkin Algılar Üzerine Etkisi” (Yayınlanmamış Tez) Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
AYDIN, M. Z. (1998). “Program Gelişitirme Açısından Lise Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Programı (Eğitim Programı ve Çeşitleri). Yayınlanmış Bilimsel Makale.

From:http://public.cumhuriyet.edu.tr./maydin/Mza/turkcel/1997-2tr.htm


BAYRAKTAROĞLU, Hüseyin T. (2007). “Farlı Demokratik Bireylere Sahip Evli Bireylerin Çatışma Eğilimi ve Çift Uyumu Açısından Karşılaştırılması.” YDÜ. Yüksel Lisans Tezi.
BECKER, G. (1981). “A Treastise on the Family”. U.S.A.: Harvard Üniversitiy Press.
BLUEMBERG, R. L. Ve M.T. COLEMAN. (1989). “ Theoretical Look at the Gender Balance of Power in the American Coupe.” Journal of Familiy Issues.
BİERNAT, M. Ve C.B. WORTMAN. (1991). “Sharing of Hom Responsibilities Between Professionally Employment Women and Their Husbands.” Journal of Personalitiy and Social Psychology, Vol.60. No:6:844-860.
BANDİTER, E. (1992). “Biri Ötekidir.” (Çev: Şirin Tekeli). İstanbul. Afa Yayınları.
BARDAKOĞLU, A. (1991). “Türk Aile Hukukunun Tarihi Gelişimi”. Türk Aile Ansiklopedisi. TC Başbakanlık Aile Araştırmaları Kurumu Yayınları.
BORAN, F. ( 2003) . “Aşk ve Evlilik.” Epilson Yayıncılık.
BOOTH, A. Ve L. WHİTE. (1980). “Thinking About Divorce.” Journal of Marriage and Familiy,3:605-616.
COOKE, R. A. Ve D.M. ROUSSEAU. (1985). “Marital Power, Conflict and Violence in a Nationally Representative Sample of American Couples.” Violence and Victims, 1: 141-157.
ÇAĞLAR, Ş. (1992). “Aile İçi Rol ve Statünün Paylaşımında Çalışan Kadının Yeri.” (Yayınlanmamış Bilim Uzmanlığı Tezi) Cumhuriyet Üniversitesi. Sivas.
ÇELEBİ, N. (1990). “Kadınlarımızın Cinsiyet Rolü ve Tutumları.” Konya: Sebat Ofset.
ÇAPLI, O. (1992). “Evlenmeye Hazır mısınız?” Bilgi Yayınevi. Ankara.

DEMİREL, Ö. (2002). “Kuramdan Uygulamaya Eğitimde Program Geliştirme.” Pegem A Yayıncılık.


DEMİREL, D. M. (1985). “Üniversiteli Kız Öğrencilerin Gözünde Kadın ve Erkeğin Değeri.” (Yayınlanmamış Bilim Uzmanlığı Tezi). Ankara: Ankara Üniversitesi.
DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI. (1993). “Türk Aile Yapısı Araştırma.” Ankara: DPT Yayınları 2313.
ERDOĞAN, İ. (2004). Evlilik Okulu. Remzi Kitapevi. İstanbul.
ERTÜRK, S.(1994). “Eğitimde Program Geliştirme”. Meteksan Yayınları.
ERDEN, M. (1998). “Eğitimde Program Değerlendirme.” Anı Yayıncılık.
ERDEN M. AKMAN, Y. (1998). “Gelişim ve Öğrenme.” Arkadaş Yayınları.
ERKAN, G. (1986). “Boşanmanın Çocukların Benlik Tasarımı Düzeyine Etkisi” (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Ankara: Hacettepe Üniversitesi.
ESENDAĞLI, H. (2003). “ Kıbrıs Türk Hukuku’nda Boşanma Sebepleri.” (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Üniversitesi. Kıbrıs.
ESMER, Y. (1991). “Her Yönüyle Kadın.” Milliyet Gazetesi.
EVERETT, C. A. (1990). The field of marital and family terapy. Journal of Counselling and Development, C.68. SS. 498-502.
FREEDMAN, L. J. Ve DİĞERLERİ. (1989). “Sosyal Psikoloji” (Çev: Ali Dönmez). Ara Yayınları. İstanbul.
FRIEZE, I.H. ve M.C. McHugh, (1991). “Power and Influence Strategies in Violent and Nonviolent Marriages.” Psychology of Women Quarterly, 16:449-465.
GÖKMEN, A. (2001). “Evli Eşlerin Birbirlerine Yönelik Kotrolcu ve Bağımlılık Algılarının Evlilik Doyumu Üzerindeki Etkisi.” Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
GLİCK, P.C.; A.J. NORTON (1970). “ Freguency, Duration and Probability of Mariage and Divorce” Journal of marriage and the Family
GÖZÜOTOK, F.D. (2003). Türkiyede Program Geliştirme Çalışmaları. “Curriculum Development in Turkey” başlığı ile Ed.William F. Pınar. (2003). İnternational Handbook of Curriculum Reseearch pp. 607-622 Lawrence Erlbaum Assocciates, Puplishers- London’da Yayınlanmış Bilimsel Makale. Milli Eğitim Dergisi. Sayı, 160.
GUPTA, S..(1990). “The Aquistion of Noun and Verb İnflections.” Child Development, 39: 148-152.
GÜNERİ, F.(1996). “Evde Kadına Yöneltilen Şiddet: Evdeki Terör.” Mor Çatı Sığınma Vakfı Yayınları. İstanbul.
HALL, D.T. (1972). “ A Model Coping With Role Conflicht: The Role Behauior of College Educated Women.” Administrative Science Quartely, 17: 471-486.
HASS, L. (1981). “ Domestic Role Sharing in Sweden.” Journal of Marriage and the Familiy. November: 957-967.
HÜRSEN, Ç. (2007). “İlköğretim 4.ve 5. Sınıf Fen ve Teknoloji, Matematik ve Sosyal Bilgiler Öğretim Programlarının Öğretmen Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi” (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) YDÜ.
İŞMAN, A. ESKİCUMALI, A. (2006). “Öğretimde Planlama ve Değerlendirme.” Sempati Yayıncılık.
KANZ, P. R.; J.L. ENGLAND. (1988). “Age – Specific Divorce Rates” Jounrnal of Divorce .
KANDİYOTİ, D. (1984). Aile Yapısında Değişme ve Süreklilik: Karşılaştırmalı Bir Yaklaşım, Türkiye’de Ailenin Değişimi TSBD Yay. Ankara.
KUMAR, P ve K. ROHATGI ( 1984). “Certain Personality Correslate of Marital Adjusment.” Indian Journal of Socail Work.
KRISHNASWAMY,S. veP. MANTRI (1997). “Psychological Correlates of Marital Adjusment.” İndian Journal of Sociology of The Familiy.
KELLEY,H.H. ve DİĞERLERİ (1983). Analyzing Close Relationships.
KÜÇÜKAHMET, L. (2003). “Sınıf Yönetimi.” Nobel Yayın Dağıtım. Ankara.
LEVİNGER, G. ve T.L. HUSTON (1990). The Social Psychology of Marraige F.D. Fincham, T.N. Bradbury (Eds.), The of Marriage: Basic Issues and Application, New York
LEVİNGER, G. (1970). “Marital Cohesiveness and Dissolution: An İntegrative review.” P.H. Glasser, L.N. Glasser, Families in Crisis.
LEVİNGER G. (1976). “A Social Psychological Perspective on Marital Dissolution.” Journal of Social Issues.32: 21-47.
MOCCOBY, E.E. ve C.N. JACKLİN. (1974). The Psychology of sex differences. Stanford CA: Stanford Üniversty Press.
MC PHEE, Jeffrey, T. (1983). “Ambiguity and Change in the Post-Divorce Family: Towards a Model of Divorce Adjustment” Journal of Divorce

MC CUBBİN, H. I; J, M, PATTERSON, (1982). “Family Adaptation to Crisis.” Family Sterss, Coping, and Social Work. 28.5:385-390.

ÖZUĞURLU,K. (1985). “Evlilik Raporué. Altın Kitaplar Yayınevi. İstanbul.
ÖZGÜVEN, İ.E.(1994). “ Üniversite Öğrencilerinin Evlilik ve Eş Seçmeye İlişkin Tercihleri.” (Araştırma), I.Aile Kurultay Kongre Kitabı, 2003-213. Ankara.
ÖZGÜVEN, İ.E. (1997) “ Cinsellik ve Cinsel Yaşam.” PDREM Yayınları. Ankara.
ÖZGÜVEN, İ. E. (2001). “Ailede İletişim ve Yaşam” Pderm Yayınları: Ankara.
ÖZDEN, Y.(2003). “Öğrenme ve Öğretme.” Pegem A Yayıncılık.
OĞUZHAN, F. (1993). “Eğitim Bilimleri Sözlüğü.” Ankara.
OLSON, EMİLE, A. (1982). “Duofocal Family Structure and a Alternative Model of Husband- Wife Relationship.” (Edited: Çiğdem Kağıtçıbaşı.) Sex Roles, Family, Community ın Turkey. Bloomington: İndian Üniversity, Press, 33-73
POPE, H.; C. W. MULLER (1983). “The İntergenerational Transmission of marital Instability Comparison by Race and Sex.” Journal of Social İssues.
RATHUS, S.A., NEVİD,J.S. ve FICHER-RATHUS, L. (1998). “Essentials of Human Sexuality. Needman Heights, MA: Allyn and Bacon. SS.40-76.
RUSSEL, B. (1983). “Evlilik ve Ahlak”. ( Çev: V. Eranus). Say Kitap Pazarlama, İstanbul.
ROSS, J; I. SAWHILL (1975). Time of Transition: The Growth of families Headed by Women. Washington D.C.:The Urban Institute.
SÖNMEZ, V. ( 2005). “Program Geliştirmede Öğretmen El Kitabı” Anı Yayıncılık. Ankara.
SEZGİN, O. (1991). “Üçüncü Neslin Eğitimi.” Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. Ankara.
SEINMETZS, S. (1980). “Women and Violence: Victims and Perpetrators.” American Journal of Psychoterapy. 3:334-349.
TARHAN, N. (2004). Boşanmış Aileler ve Çocukları "Makul Çözüm". Mart. Timaş Yayınları.
TAYLOR. S.E, L.A, PEPLAU ve D.O. SEARS (1997). “Women and Violence: Vicitms and Perpetrators.
TICHENOR,V.J. (1999). “ Status and Income as Gendered Resources: The Case of Marital Power” Journal of Marriage and the Family.61:638-650.

TAY, B. ( 2005). “Sosyal Bilgiler Ders Kitaplarında Öğrenme Stratejileri.” Gazi Üniversitesi Kırşehir eğitim Fakültesi Dergisi.Cilt 6. Sayı 1. From: http//www.gazi.edu.tr./2005.1/209-225.pdf.


TURGUT, F. (1990). “Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme Metodları. Ankara.
THORNES, B; J COLLARD (1979). Who Divorces? Boston: Roultedge and Kegan Paul.
TEKELİ, Ş. (1988). “ Kadınlar İçin.” İstanbul : Alan Yayıncılık.
UZUNBOYLU, H. (2008): Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı. Pegem Yayıncılık. Ankara.
VELİDEDEOĞLU, H. V. (1976). “Ailenin Çilesş Boşanma” Çağdaş Yayınları. İstanbul.
VARIŞ, F. (1996). “Eğitimde Program Geliştirme:” Teori ve Teknikleri.

YAVUZER, H. (1997). Çocuk Eğitim El Kitabı. Remzi Kitapevi. 5.Basım. İstanbul.


YOGEV, S. (1982). “Do Profesional Women Have Egaliterian Marital Relationships?” Journal of Marriage and the Family, 43:865-871.
YILMAN, M. (1999). ”Türkiyede Öğretmen Eğitiminin Temelleri.” İzmir.
YILMAZ, T., FİDAN, F., “Kadın Açısından Boşanma: Yeni Bir Başlangıç mı? Ya da Son mu?”, Tabuları Aşmak Temalı 2. Uluslar arası Kadın Araştırmaları Konferansı, Doğu Akdeniz Üniversitesi, Nisan 2006.
WIESMAN, R.S. (1975). “Crisis Theory and the process of Divorce.” Social Casewok. 56,4: 205-212.
http://www.delinetciler.net/forum/cocuk-psikoloji-egitimi/68123-bosanmanin-cocuklar-uzerindeki-etkileri.html. Boşanmanın Çocuklar Üzerindeki Etkisi.
http://www.personaality.org./papers/eagan.html. Attachment and Divorce: Family Consepguences.

Yüklə 0,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin