N. Yasemin OĞuz and Nedir? Neden And



Yüklə 78,77 Kb.
tarix01.09.2018
ölçüsü78,77 Kb.
#76214

HEKİM ANDI VE BENZERİ METİNLER (Eleştirel bir yaklaşımla)

Doç. Dr. N. Yasemin OĞUZ

And Nedir? Neden And "İçilir"?

Sözcüklerin kökenlerini inceleyen bilim dalı olan etimoloji açısından ele aldığımızda, "and" sözcüğünün Moğolca'dan geldiğini görürüz. Moğol törelerine göre, iki ayrı boydan olan kimse, birer damla kanlarını bir kaba damlatır, bunu şerbetle karıştırarak karşılıklı olarak içerler ve böylece ara­larındaki anlaşmayı kesinleştirirler. Bu nedenle and "içilmektedir".(l)

Yemin sözcüğü ise Arapça'dır. Sağ, sağ yan anlamına gelir. And içer­ken ya da yemin ederken sağ elin kutsal kitap ya da başka bir kutsal sa­yılan nesne üzerine konulması bununla bağlantılıdır.(l)

Andın sözlük karşılığı, "söylenen şeyin gerçekliği için tanrıyı veya kut­sal sayılan bir varlığı tanık tutarak yapılan ciddi bir bildirim"dir.(2) Andın şekli, insanların inanışlarına, inançlarına, geleneklerine, ahlaki anlayışla­rına, yaşadıkları dönemlerin durumlarına göre değişebilir. And içen kişi öteki kişilere bir güvence vermektedir. Andı tutmamak kişiye vicdani bir yükümlülük getirmektedir. Yani günümüzdeki anlamıyla hukuksal bir yaptırımı yoktur, ama söylemi hukuk metinleri ile önemli ölçüde kesişir.

And içmek ilkel toplumlardan başlayan eski bir gelenektir. Tarih için­de bazı dönemlerde andın önemi artmıştır. Öyle ki içilen andın yasa ka­dar geçerli olduğu, hatta yasalardan daha önemli görüldüğü dönemlerden ve durumlardan söz edilebilir.(3)

Hekim Andı

Hekim andı "and" kavramının özel bir durumudur. Bu and yoluyla he­kim hastasına ona zarar vermeyeceği, onun iyiliğini her şeyin üstünde tu­tacağı ve bunu uğraşının temel ahlaki çerçevesi sayacağı konusunda söz vermektedir.

Hekimle hasta arasındaki ilişkinin temel öğesi (dayanağı) güvendir. Hekim andı bu güveni oluşturmak, temellendirmek ve sürdürmek ama­cıyla ortaya konmuştur. Hekim-hasta ilişkisini ve onun temelini oluşturan güveni daha sonraki bölümlerden birinde oldukça ayrıntılı bir biçimde in­celeyeceğiz, çünkü günümüzde bu güvenin andda sözü edilenlerden fark-

1
lı temellere dayanması gerektiği savunulmaktadır. Gene de hekim andını incelerken, onun hekimin hastaya verdiği bir tür güvence olduğu unutul­mamalıdır. And, bir tür sözleşme olduğu kabul edilen hekim-hasta ilişki­sinin kurallarından bir bölümünü belirler. Sonuç olarak andda verilen söz­leri tutmamak, aynı zamanda hekimin sözleşmeye uymaması anlamına gelir.

Hekimlikte and içme uygulamasının yaygınlığı, ona evrensellik özelliği kazandırmıştır. Bu nedenle andı evrensel bir sözleşme olarak görme eği­limi yaygındır. Andın bu özelliği belki de bu bölümün en önemli tartışma konusudur. Evrensel bir uygulama olarak görülen hekim andı acaba içe­rik olarak ta evrensel midir? Bunu tartışacağız.

Hekim andının tek işlevi hastanın güvenini sağlamak değildir. Buna ek olarak and, hekimin hastaya karşı olan görev ve sorumluluklarının sınır­larını çizen bir çerçeve, hastayla ilişkisinde temel alacağı bir dayanak sağ­lar. Bu tür bir dayanak, hem hastanın hekimden beklentilerini sınırlaması açısından, hem de hekimin amaçlarını en kaba hatlarıyla çizmesi açısın­dan işlevsel bulunmaktadır.

Hekim Andının Evrimi

Tarihsel olarak, başlangıcından bu yana hekim andının genel çerçeve­si ve temel öğeleri hemen hemen hiç değişmemiştir. Buna karşılık içinde bulunulan çağın ve belli tarihsel dönemlerin etkisi altında kaldığı görül­müştür. Bu nedenle andı içerik açısından eleştirmeden önce onun tarihsel gelişimine göz atmak yararlı olacaktır.

Dikkat edilirse bu noktaya kadar hekim andına genelde bilindiği ve söylendiği biçimde Hipokrat andı denilmemiştir. Bunun nedeni hekimlik­te and içme uygulamasının ve hekim andının Hipokrat'la başlamamasıdır. ilk hekim andı M.Ö. 3000 yıllarında Mısır'lı hekim-rahip İmhotep tarafın­dan oluşturulmuştur. İmhotep hekim ve rahip oluşunun yanında ünlü bir mimardır. Aynı zamanda devlet adamı olduğu da öne sürülen İmhotep Eski Yunan (Helen) mitolojisine Aesculapius adıyla girmiştir.(l)

Hipokrat öncesi tıp, mistik öğelerle karışmış bir uğraştı. Sağaltım gü­cü, dinsel gücün bir uzantısı gibi görüldüğünden, din adamlarının (şaman, büyücü v.s) tekelindeydi. Bu bakımdan bir meslek olarak henüz ayrışmamıştı. Kendisine hekim diyen herkes bu etkinliğin içinde bir varlık alanı bulabiliyordu. Bu nedenle neredeyse hekim sayısı kadar uygulama bulun­maktaydı.(4) Hipokrat; tıptaki doğaüstü ve mistik görüşü reddederek, her şeyin doğal bir nedeni olduğunu, nedenini bilmediğimiz şeyleri kutsal-

lık kavramıyla açıklamanın doğru olmadığını savunmuştur. Bu yaklaşım o zamana kadar bilinen tıp, hastalık ve tedavi kavramlarını köktenci bir biçimde sorgulamaktadır; bugünkü modern tıbbın kökeninde de bu yak­laşım bulunmaktadır.(4)

Günümüzde hekim andı denilince hemen Hipokrat andı hatırlanır. Ki­mi yazarlar, and metninin Hipokrat'ın kendisi tarafından kaleme alınan metinlerden biri olduğunu kabul etmektedirler. Bugün elimizde Hipokrat tarafından yazıldığı öne sürülen ciltler dolusu metin bulunmaktadır. Hipokratik metinler denilen bu metinlerden bir bölümünün Hipokrat'ın ken­disi tarafından değil, onun öğrencileri tarafından yazıldığı yolundaki gö­rüşler giderek taraftar kazanmaktadır.

Gerek İmhotep'in andında gerekse Hipokrat andında ruhun ölmezliği, hocalara saygı gibi ortak öğeler dikkat çekecek kadar fazla bulunmakta­dır. Hipokrat andı onun öteki çalışmalarında bulunmayan kimi dinsel öğe­ler içerdiği ve bazı özgün fikirleriyle çeliştiği için Hipokrat'ın bu andı kale­me alırken İmhotep'ten esinlendiği daha doğru görünmektedir. Gerçekte Hipokrat Andı yazıldığı dönemde bugünkü kadar etkin ve belirleyici ola­mamıştır. Batı Uygarlığı Hipokrat Andı'nı Ortaçağ sonrasında, Hipokratik metinlerin yeniden gündeme gelişi ile hatırlamıştır. Bu yeniden gözden geçirme süreci, bugün tüm dünyada az ya da çok aynı içeriği taşıyan me­tinlerin kullanılmasıyla sonuçlanmıştır.

Dünya Hekimler Birliği'nin 2. Dünya Savaşı sonrasında 1948 yılında Cenevre'de kabul ettiği hekim yemini bugün dünyanın pek çok ülkesin­de kullanılan and metnidir. Bu metinle Hipokrat Andı'nın özgün metni ara­sında büyük bir benzerlik bulunmaktadır. Ancak Dünya Hekimler Birli­ği'nin kabul ettiği metin 2. Dünya Savaşı'nda hekimlerin tıbbı kullanarak işledikleri insanlık suçlarından önemli ölçüde etkilenmiştir. Bu nedenle ol­dukça otoriter bir dille kaleme alınmış, dayatıcı bir metindir. Yine belki de bu nedenle "kendi yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma bütün varlığımla yemin ederim." gibi oldukça trajik bir cümle ile sonlanmakta-dır.

Günümüzde dünyanın pek çok ülkesinde ve ülkemizdeki tıp fakültele­rinde hekim adayları, uğraş yaşamlarına başlamadan önce genellikle öğ­retmenlerinin, öteki hekim adayı arkadaşlarının, ailelerinin ve yakınlarının da bulunduğu bir ortamda, kısacası bir topluluk önünde ve o topluluğun tanıklığı ile and içmektedirler. Ülkemizde yemin geleneği tıbbiyenin 1827'de modern hale getirilmesi ve özellikle 1839'da Galatasaray'a yer­leşip yabancı hocaların getirtilmesi ile başlamıştır. Ülkemizde bu konuda bilinen ilk uygulama 1843'de Sultan Abdülmecid'in katıldığı mezuniyet ve and içme törenidir.(l) Toplumumuzda hekim andının önemi büyük ol­muştur. Örneğin bir süre öncesine dek mahkemelerde tanık olarak dinle­necek hekimlere Hipokrat yemini ettikleri için ayrıca yemin ettirilmezdi. Bu uygulama hâlâ kimi yerlerde geçerli olmaktadır. Halkımızın büyük bir kısmı da bu yeminden haberlidir. Örneğin bir hekimi eleştirmek için "bir de Hipokrat yemini etmiş, gene de bunu yaptı." denildiğine sıklıkla tanık oluruz.

And Töreni

And içme töreninde, sağ el kalbin üzerinde, sol el meslektaşının omzunda olmak üzere, bütün hekim adayları bir arada bulunurlar. En önde andı içirecek öğretim üyesi bulunur ve ön sırada ona yakın duran tüm he­kim adayları ellerini onun omzuna koyarlar. Bu tıp bilgisinin aktarım bi­çimini simgeler. Meslektaşın omzuna konan el hekimler arasındaki kar­deşlik ve dayanışmayı, kalbin üzerine konan else vicdanı simgeler. Bu yerleşim biçimi, andın öğretim üyesi tarafından yüksek sesle ve cümle cümle okunması ve hekim adaylarının onu yüksek sesle ve topluca yine­lemeleri ile tamamlanır. Sağ el kalbin üzerinde, sol el arkadaşının omzunda, yüksek sesle ve toplu olarak and içilmesi büyü ritüellerini anımsat­maktadır. Bu tören Anadolu'da halk hekimliğinde ocak adı verilen olu­şumdaki el verme törenine de benzemektedir. Ocak, halk tıbbında belli bir hastalığın sağaltımında uzmanlaşmış bir grup şifacıdan oluşan bir yapıdır. Burada eğitime kabul edilme, eğitim süreci ve eğitimin tamamlanışı çok sayıda ritüel içerir. Eğitim "el verme" adı verilen bir törenle sonlanın Eğit­men eğitimini tamamlayan şifacıya, toplumun önünde sembolik olarak elinin hünerini aktarır. Bu törenle hekimlikteki and içme töreni arasında önemli benzerlikler bulunmaktadır.(5) Dolayısıyla and içme ritüelinin kö­kenini şamanizme kadar götürmek olanaklıdır.



Hekim Andı Metinlerinin Eleştirel Değerlendirmesi

Farklı kurumlarda ve farklı dönemlerde and içme törenlerinde kullanı­lan and metinleri kitabın sonundaki Ekler bölümünde yer almaktadır. Bu­rada yalnızca Hipokrat Andı'nın metnine yer verilecek ve onun temel nok­taları tartışılacaktır, öteki and metinlerinin büyük bir bölümü Hipokrat An­dı'nın değiştirilmiş ya da yorumlanmış benzerleridir. Ek-l'de verilen and metinlerinin dışında da bazı metinler bulunmaktadır. Bu metinlerin bazıla­rında hekim andlarının genel söyleyişine ek olarak bazı farklı kurallara yer

verilmiştir. Örneğin; tarihteki ilk tıp okullarından biri olan Salerno tıp oku­lunun and metninde "eczane açmayacağım."; Maimonides'in and metnin­de "fakire ve zengine, dosta ve düşmana, iyiye ve kötüye daima hizmet edeceğim.", "ilmi araştırmalar büyük ve ulvidir."; bir İslam hastanesinin and metninde "yoksul hastalara öncelik tanıyacağım."; eski Hint tıbbına ait bir andda ise "yaşayan bütün canlıların iyiliği için çalışacağım." biçim­de söylemler bulunmaktadır(1).

HİPOKRAT ANDI



Hekim Apollo, ve /Esculapius, ve Hygia, ve Panacea, ve bütün Tanrı ve Tanrıçalar adına and içerim, onları tanık tutarım ki, bu andımı ve ver­diğim sözü gücüm yettiğince yerine getireceğim. Bu sanatta hocamı ba­bam gibi tanıyacağım, rızkımı onunla paylaşacağım. Paraya ihtiyacı olur­sa kesemi onunla bölüşeceğim, onun çocuklarını kardeş bileceğim. Öğ­renmek istedikleri takdirde, bu sanatı onun çocuklarına hiçbir ücret ya da senet almaksızın öğreteceğim. Bu sanatla ilgili her türlü bilgiyi kendi ço­cuklarıma, onun çocuklarına ve hekim andı içenlere öğreteceğim, başka­larına öğretmeyeceğim. Tıp bilgimi gücüm yettiğince hastamın yararı için kullanacağım, her türlü kötü ve zararlı davranıştan kaçınacağım. Benden zehir isteyene onu vermeyeceğim gibi, kimseye ölümün yolunu göster­meyeceğim. Bunun gibi gebe bir kadına çocuk düşürmesi için ilaç verme­yeceğim. Yaşamımı daima temiz ve yüce tutacağım, sanatımı uygularken de buna dikkat edeceğim. Bıçağımı mesanesinde taş olanda kullanmaya­cak, bu işi uzmanına bırakacağım.

Hangi eve girersem gireyim, hastanın yararı için gireceğim ve istemli her türlü kötü ve zararlı davranıştan kaçınacağım. İster hür, ister köle ol­sun, kadınların ve erkeklerin vücutlarını kötüye kullanmaktan sakınaca­ğım. Uğraşım sırasında ya da onun dışında, sanatımla ilgili görüp işittik­lerimi bir sır olarak saklayacağım ve kimseye açmayacağım.

Bu andımı yerine getirdiğim sürece yaşamım ve sanatımın uygulama­sıyla mutlu olayım ve insanlar arasında iyi bir adla anılayım. Yeminimden dönersem bunun zıddına uğrayayım.(6)

Hekim andlarının içeriğine baktığımızda üç temel öğenin varlığını sap­tamaktayız.



  1. Kutsalı, öğretmeni ve hastayı kapsayan üçlü bir sözleşme.

  2. Yaşamın kutsallığına saygının ve hastanın yararının hekimin uygu­
    lamasındaki en temel iki değer olarak vurgulanması.

3. Tedavi edici kişi olarak Hipokratik hekimin biricikliği.(7) Bu üç temel öğe tarih boyunca ortaya konulan farklı and metinlerinde farklı biçimlerde dile gelmişse de değişmeden yinelenen üç temel değer­den söz edilebilir.

  1. Hastaya ve öğretmene yönelik olarak vaadedilenler.

  2. Tıbbın amaçlarının ve bu amaçların sınırlarının belirlenmesi.

  3. Sır saklama ve tıbbın amaçlarına ulaşmada kullanılacak araçlara
    bazı sınırların getirilmesi.(7)

Bu temel değerler dışında, tarih boyunca kullanılan andlarda birçok değer önce benimsenip and kapsamına alınmış, sonra çıkarılmıştır. Gü­nümüzde de özgün andın içeriğinde bulunan konuların bazıları değişmiş olduğundan bunlar ya anddan çıkarılmakta ya da yerlerine bugüne uygun biçimde düzenlenmiş yeni ilkeler konmaktadır; böylece Hipokrat andının versiyonları ortaya çıkmaktadır. Örneğin bugün kullanılan andların büyük bölümünde Eski Yunan'da inanılan tanrıların isimleri geçmemektedir, ço­cuk düşürme konusundaki tümce de bugünkü andların birçoğunda ya çı­karılmış ya da "yasal gerekler dışında çocuk düşürtmeyeceğim." biçimin­de uyarlanmıştır. Yaşamın kutsallığını kabul eden ilke ise, geçen yıllar içinde yaşama saygıya dönüşmüştür. Yine hastalarla cinsel ilişki kurmayı yasaklayan ve "ister hür, ister köle olsun ...." biçiminde dile getirilen tüm­ce de birçok andda değişikliğe uğramıştır. (7)

Bu değişiklikler göz önünde tutulduğunda, Hipokrat Andı'nın özellikle­rinden tanık tutmanın ve vicdani yaptırımın bir işlev olarak; mesleğe say­gı ve dayanışma, insan yaşamına saygı ve kötülükten kaçınma, insan ki­şiliğine saygı ve sır saklamanın birer değer olarak, ve evrenselliğin bir ön kabul olarak sürdüğü görülür.(8)

Günümüzde andın varlığına ve içeriğine karşı çıkan yazarlar da olduk­ça fazla sayıdadır. Onların eleştirilerini de şöylece sıralayabiliriz.

Tıp eğitiminde bir and içme töreninin yer almasına karşı çıkan yazar­ların temel eleştirisi, bu törenin biçimsel olarak bir büyü töreniyle ya da bir dinsel ayinle olan benzerliğidir. Bu benzerlik toplumda hekimin insa­nüstü bir varlık gibi algılanması, ondan tanrısal bir yetkinlik ve özveri bek­lenmesi gibi hekim kimliğine ilişkin istenmeyen kabullere psikolojik daya­nak oluşturabilmektedir. Bunun yanında söz konusu tören, tıp uygulama­sı sırasında hekimin tüm güçlülüğünü ve babaca tutumunu pekiştirmekte, onu üyelerinin sorgulanamaz ve reddedilemez bir dayanışma içinde oldu­ğu bir klanın ya da loncanın üyesi yapmaktadır. Bu durum çağdaş tıp dü­şüncesinin niteliklerine uygun düşmemektedir.(9) Ayrıca and metninin genel söyleminin, yalnızca hekimi toplum karşısında bağlayan bir biçemi olması, andın bir sözleşme niteliği taşımadığı eleştirisine neden olmakta­dır. Bu andla sağlanan hekimle toplum arasında bir sözleşme değil, heki­min kendisini bağlayan bir söz vermesidir. Dolayısıyla da eksiktir. Metin hastanın olası sorumluluklarını göz ardı etmektedir.(7)

Andlar değer sorunlarından kaynaklanırlar. Bu sorunlar değerlerin de­ğişiminde etken olan öğelerin evrimiyle farklılaşırlar. Söz konusu evrimin tarihsel, kültürel ve coğrafi değişkenlere bağlı olarak gerçekleştiği söyle­nebilir. Bu durumda herhangi bir çağın değer sorunlarına göre biçimlen­dirilmiş bir and metni ne denli kapsamlı olursa olsun her yerde, her zaman ve her kültür için geçerli olmak anlamına gelen evrensellik açısından id­dialı olamayacaktır. Aynı durum Hipokrat Andı için de geçerlidir. Günü­müzde gelişen teknoloji, değer sistemlerindeki farklılaşma, bireyselliğin giderek yaygınlaşması değer sorunlarını çeşitlendirmiş ve boyutlandırmış-tır. Bu nedenle Hipokrat Andı da eskimiş; özünde ve içerik olarak baştan beri kuşkulu olan evrenselliğini önemli ölçüde yitirmiştir. Buraya dek yü­rütülen tartışmadan da anlaşılacağı gibi, seçilen and metni hangisi olursa olsun, evrensellik savı söz konusu olduğunda aynı eleştirinin geçerli olma­sı kaçınılmazdır. Bu eleştiriyi aşmak amacıyla hekim andına son derece genel ilkeler koymayı önerenler de bulunmaktadır. Ancak onlara yönelti­len karşı sav, çok genel ilkelerin uygulamayı yönlendirmekte yetersiz ka­lacağıdır. Ayrıca bu tür evrensel ve çok genel ilkelerin olup olmadığı da tartışma konusudur.

Hekim andı olarak Hipokrat Andı'nın kullanılması da başka bir eleştiri konusu olmaktadır. Bu eleştirmenlere göre, Hipokrat andı tarihte bilinen en iyi, kapsamlı ve evrensel metin değildir. Ondan daha geniş bir çerçe­veyi içeren, hekimin kendisini geliştirmesinin zorunlu olduğundan ve eko­nomik olarak uyması gereken kurallardan söz eden metinler de bulun­maktadır. Genel olarak tıp eğitiminde and uygulamasına karşı çıkan bu görüşlere ek olarak, Hipokrat Andı'nı referans bir metin olarak kabul edip, onunla ilgili içerik analizi yapan ve doğrudan bu yaygın kullanılan metne eleştiri yöneltenler de bulunmaktadır. Bunlara göre;

And metinleri, yazıya döküldükleri dönemin tıp anlayışına uygun ola­rak yalnızca tedavi edici hekimliği göz önüne almaktadırlar. Çağımızda ise koruyucu hekimlik tıbbın temel eksenlerinden birini oluşturmaktadır. Koruyucu hekimliğe ve halk sağlığına verilen önem tüm sağlık politikala­rını belirlemektedir. Dolayısıyla tıbbın bu yönlerini hiç dikkate almayan bir metin önemli ölçüde eksik sayılmalıdır.
And metninde yer alan ve mesleki dayanışmayı vurgulamayı hedefle­yen "öğretmenleri ana-baba, öteki hekimleri kardeş bilme" söylemi, gü­nümüzde hekimlerin birbirlerini denetlemesini zorunlu kılan örgütlenmeler karşısında anlamını yitirmiş, ancak sembolik bir ifade olarak kalmıştır. Bu ifade Hipokrat Andı'nın özgün metni dışında, onun değişik versiyonların­da yerini "öğretmenlere saygı, meslektaşlarla dayanışma" söylemine bı­rakmıştır. Yine dönemin bir özelliği olarak hekimin eğitiminin sürekli ol­ması zorunluluğu, bilgi edinme ve araştırma yapma gereği üzerinde hiç durulmamıştır. Oysa günümüzde bu çalışmalar hekim olmanın olmazsa olmaz koşulu sayılmaktadır.

Bazı yasal düzenlemeler ve zorunluluklar andın bazı bölümlerini işlev­siz kılmıştır. Örneğin, Nüfus Planlaması ile ilgili yasa ile kürtaj uygulama­sının belli koşullarda serbest bırakılması, andda insan yaşamına saygıyı ve çocuk düşürtmemeyi vurgulayan tümceyi geçersiz duruma getirmiştir. Yine bazı ülkelerde ötanazinin hekimler arasında kabul görmesiyle, hasta­ya ölümün yolunu göstermemek konusunda verilen söz geçersiz kalmış­tır. And metninin en temel değer olarak benimsediği ilkelerden biri olan sır saklama yükümlülüğü de, gerek gelişen bilgisayarlı iletişim sistemle­riyle gerekse hastanın sağlık giderlerini ödeyen kurumların baskısıyla gi­derek sürdürülmesi daha güç ve tartışmalı bir yükümlülük durumuna gel­mektedir.

Hipokrat Andı dışında, farklı biçimleri en sık kullanılan and metni olan Dünya Hekimler Birliği'nin önerdiği metne yönelik en temel eleştiri, bu metnin çok otoriter bir söylemle kaleme alınmış olmasıdır. Bu metin, Na­zi Almanyası'ndaki hekimlerin tıp mesleğini alabildiğine kötüye kullandık­ları 2. Dünya Savaşı'nın hemen ardından yazılmış olmasının da etkisiyle hekimlere birer potansiyel suçlu gözüyle bakmaktadır. Temelde hastaları hekimlerden korumayı hedeflerken, hekimi insanlığın hizmetçisi olarak görmektedir. Dünya Hekimler Birliği'nin önerdiği and metninde, hekimin hastasına yönelik kararlarını verirken etkisinde kalmaktan özenle kaçına-cağı nitelikler sıralanmaktadır. Bu sıralamada, tıp uygulamasıyla ilgili ola­rak sık şık vurgulanan cinsiyet ayrımından kaçınılacağı biçiminde bir ifa­deye yer verilmemiş, ayrıca yaş unsurundan da söz edilmemiştir. Oysa gi­derek daha yaşlı bir nüfusun sağlık sorunlarıyla uğraşmakta olan tıp ala­nında bugün, yaşlı hastalara hangi tedavilerin yapılıp hangilerinin yapıl­mayacağı tartışılmaktadır. Bu andın ayrımcılıkla ilgili kapsamı çok daha geniş bir biçimde de tartışılabilir.

Tüm bu nedenleri göz önünde tutarak günümüzde uygulanan and me­tinlerine ve and içme uygulamasına karşı çıkan yazarlardan Milton I. Ro-emer, çağımızda toplumsal sorumluluğa dayanması gereken bir metinde alışılagelmiş ilkelere yer verilmesini çağdaşlıkla koşut bulmamaktadır. Ona göre, bugün yeni bir and metni hazırlanacak olsa, Hipokrat andında-ki "En kutsal inançlarim önünde..." cümlesi dışında, eski anddan yenisi­ne hiç bir tümce aktarmamak gerekir. (1) Benzer biçimde Knight da içerik-te "yaşamın korunmasına yönelik işlev"in altının çizilmesinin ve kişinin önce birey oluşunun andın temelini oluşturmasının gereğini vurgulamak­tadır(1)

ister içerikleri isterse simgesel yönleri olsun, andların ancak sınırlı bir işlevi bulunabilir. Hekimin ahlak açısından değerli davranışlarda bulun­ması ancak onun bu yönde eğitimi ile olanaklıdır(10). Bu eğitim tıp eği­tim programında Deontoloji dersinin kapsamında yer almaktadır. Yukarı­da sözü edilen eleştiriler ve daha başkaları hekim andının ve yemin töre­ninin varlığını, gerekliliğini ve içeriğini sorgulayan bu dersin temel tartış­ma noktalarını oluşturacaktır.

KAYNAKLAR

1. Pelin SŞ. Hekim Andının Tarihsel Kökenleri. Ankara Ü. Sağlık Bilimleri Ensti-

tüsü. Doktora Semineri. 1992.

2. Türkçe Sözlük. 6. baskı. Ankara. Türk Dil Kurumu Yayınları. Maya Matbaacı-

lık. 1979.

3. Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi. Ed. EREN M. I. baskı. İstanbul. Görsel Ya-

yınları. 1992.


  1. Majno G. The Healing Hand. 3. Baskı. Londra. Harvard University Press. 1982.

  2. Kiev A. Primitive Psychiatry Today:"Magic, Faith and Healing". 1. Baskı. Free

Press of Glencoe. Collier and McMillan Lmt. 1964.

6. Adams F. The Genuine Works of Hippocrates. 2nd edition. Baltimore. The Wil-

liams and Wilkins Company. 1946. p. 1.

7. Orr RD. Pang N. Pellegrino ED. Siegler M. Use of the Hippocratic Oath: A revi-

ew of twentieth century practice and a content analysis of oaths adminis­tered in medical schools in the U.S. and Canada in 1993. The Journal of Clinical Ethics 1998; 8(4):377-388.

8. Göksel FA. Hekim Andı. Türkiye Klinikleri Dergisi 1981; 1 (l):88-89.

9. Örs Y. Ethics, Science and the Physician's Oath, l.Baskı. Kirchberg am Wech

sel. The Austrian Ludwig Wittgenstein Society. 1995. pp.583-590.



10. Kuçuradi I. Tıpta Andlar ve Yeminler. Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Felse-

fe Kurumu Biyoetik Seksiyonu tarafından düzenlenen "Tıpta Andlar ve Ye­minler" başlıklı toplantı notlarından. Ankara, 1993.
Yüklə 78,77 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin